15 Eylül 2007 Cumartesi

Hadis-i Şerif

1- Beş vakit namazı camide kılan Bismillahirrahmanirrahim demiş gibidir.

2-Ümmetim yıldızlara gidesiye kadar kıyamet kopmayacaktır.

6.314 yorum:

«En Eski   ‹Eski   5601 – 5800 / 6314   Yeni›   En yeni»
yuksel dedi ki...

Kudüs, Kurtuba, Kafkasya, Kırım, Keşmir tarihi bir ihmalin kurbanı olan coğrafyalarımız değil mi?

Tabi ki, Kitabı ve kıbleyi ihmal edenlerin ne ülküsü, ne de ülkesi kalıyor…

Dahası biz kalbimizi ve ruhumuzu ihmal ettik… Yani kendimizi ihmal ettik, kaçınılmaz bir netice olarak birbirimizi ihmal ettik…

Vicdanı, mizanı imanın gereğini ihmal ettik…

Ahdimizi, akdimizi, andımızı, ihmal ettik…

Tüm bu ihmaller edep, erdem, haya, terbiye, görgü, nezaket, özveri, özen gösterme hassasiyetimizi zedeledi…

YANITLASİL

yuksel23 Şubat 2024 08:54
ihti- mamsızlık umutları tüketiyor...

Bu ihtimaller yarınları yaralıyor, gele- ceği karartıyor...

İhmalkârlığımız ilahi emanete düşü- rülmüş kara bir lekedir... Bugün başımı- za gelen musibet, felaket ve belalar kim bilir geçmişteki hangi ihmallerimiz sonu- cudur...

İhmal eden, savsaklayan, aldırmayan, geçiştiren ve bunu alışkanlık haline geti- ren, yaşam tarzı edinen bir ümmet iflah olmaz, toparlanamaz ve kendine gele- mez...

Yüz yıllık bir ihmalin sonucu olsa ge- rek bu ümmetin sefaleti ve esareti bitmi- yor... Parantez kapanmıyor...

Yoksa zamana yaydığımız yükümlü- lüklerin zamanla zamanaşımına uğraya- cağını mı sanıyoruz?..

a

ra

Dosyamızın kabardığını, suçumuzun arttığını fark etmiyoruz...

Açık söylemek gerekirse; ipe un se- ren, havanda su döven, topu taca atan, "çizdim, oynamıyorum," diyen "yerim dar" diyenin bu davada yeri yoktur...

Öldürücü suskunluk, kahredici vur- dumduymazlık tüm kasvetlerin ve gay- retlerin temel nedenidir

Davetsiz ve cihadsız hayatların hayrı kalmıyor... Aksiyonsuz ve aşksız hare- ketlerde bereket görülmüyor...

Ninova'yı, hatta Okçular Tepesini ih- mal ettik... "Bu sıcakta sefere çıkılır mı?" dedik...

YANITLASİL

yuksel23 Şubat 2024 08:55
Allah için ayağa kalkın denince yere çakılı kaldık." Duyarlılığımız gitti... Du- ruşumuz değişti... Duruma göre vaziyeti idare eder olduk...

Önümüzde daha uzun zaman var, tevbe ile telafi ederiz, dedik. Hani bizim mahallemiz, sokağımız hedef kitlemiz vardı... Bir insanın hidayetine vesile ol- mak dünyalara bedeldi... Tüm engelle- melere rağmen yüreklere dokunurduk... Bugün engeller kalktı, biz yerimizden kalkamıyoruz...

Bunca imkâna rağmen bu nasıl bir ihmal? İzahı zor bir durum... İmtihanda bocalıyoruz...

İhtimam gidince ihmal başlıyor, imti-

han zorlaşıyor... Daha da vahimi ihmal

yerinde durmuyor, derinleşiyor, yaygın-

laşıyor...

Kur'an'ı mehcur bıraktık... Mabetleri metruk bıraktık... Yoksulları mahrum bıraktık... Yeryüzünü mücrimlere bıraktık

yuksel dedi ki...

Bugün Ümmeti Muhammed’in maruz kaldığı müzmin bir hastalıkla karşı karşıya kalıyoruz: İhmalkârlık… Öyle ki bu hastalık, hastalık olarak görülmüyor… Tedaviye ihtiyaç duyulmuyor… Bu da ayrı bir hastalık… Hatta ihmalkârlık kâr sanılıyor…

Sanıyorum kulluk sınavımızı zora sokan en ciddi suçlardan biri ihmalkârlığımızdır…

Diyebilirim ki, öyle ihmaller vardır ki sonucu kasıtlı işlenen bazı hatalardan daha ağır olabiliyor

Evet, kimi günahlar, yanlışlar, hatalar, suçlar bilerek, isteyerek işlenmiyor… Birçoğu ihmalimizin sonucu…

Hak edene hakkını vermemek, sürüncemede bırakmak, kulak ardı etmek haksızlığa prim vermektir…

Ödüllendirilmesi gerekeni ödüllendirmemek… Cezalandırılması gerekeni cezalandırmamak…

İyiliği cezalandırmak, kötülüğü ödüllendirmekle eş anlamlıdır…

Gecikmiş adaletin adalet olmadığını bilmeyen var mı?..

Mazlumların çırpışını, çığlığını izlemek veya yüz çevirmek o cürme ortak olmak değil midir?

Başarısız olabiliriz, sonuç alamayabiliriz fakat kötülüğe müdahalemiz yoksa kuşkusuz vebal altındayız…

Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan değil miydi?

Bugün düşmandan daha çok ihmalimiz bizi vuruyor… En ciddi yanılgımız, ihmalkârlığı karakter edinmek ve bunu meslek bilmek… İhmal suikastlarının müsebbibi biz değil miyiz?

Gâvurların yaptıkları orada kalsın, gafletimiz bizi bitirmiyor mu?..

Sürdürülemeyen sorumluluklar, yarım kalmış görevler, sil baştan başlayan tekrarlar, inisiyatifsizlik, iradesizlik,........

YANITLASİL

yuksel23 Şubat 2024 08:49
Adaleti ihmal ettik… Ahlakı ihmal ettik… Ahireti ihmal ettik…

Kim bilir belki Allah’ı ihmal ettik…

Evet, Allah’a iman ediyoruz, ama yine de ihmal ediyoruz ve de iflah olmuyoruz… Namazdaki üşengeçliğimizi başka türlü nasıl izah edebiliriz?

Topyekûn kulluğumuz ve onun mütemmimi olan kardeşliğimiz ihmal riski altında…

Yoksullarımız, yetimlerimiz, yalnızlarımız, yaşlılarımız nerede?

Unuttuklarımız, uzaklaştıklarımız

yuksel dedi ki...

Hz. Osman ilmî bakımdan da temayüz etmişti, hatta hac menâsiki konusunda en bilgili sahâbî olduğu söylenmiştir (Süyûtî, Târîḫu’l-ḫulefâʾ, s. 149). Kur’an’ı ezberleyen ve Hz. Peygamber’in sağlığında fetva veren birkaç sahâbî arasında yer alır (M. Abdülhay el-Kettânî, I, 184-185, 196). Kıraat farklarının sebep olduğu tartışmaları önlemek için Hz. Ebû Bekir zamanında mushaf halinde toplanan Kur’ân-ı Kerîm’i beş veya yedi nüsha olarak çoğaltıp Mekke, Basra, Kûfe, Şam, Yemen ve Bahreyn’e birer nüsha gönderdi, “imam mushaf” denilen nüshayı da Medine’de bıraktı. Hadisleri tam olarak rivayet eder, bu hususta çok titiz davranırdı. Onun hakkında bir kişi, “Ashap arasında hadisleri Hz. Osman’dan daha tam ve güzel şekilde rivayet eden birini görmedim, ancak o hadis rivayetinden çekinen bir zattı” demiştir (İbn Sa‘d, III, 57). Resûl-i Ekrem’den 146 hadis rivayet etmiştir (Süyûtî, Târîḫu’l-ḫulefâʾ, s. 149). Hz. Osman, Resûlullah’ın iki kızıyla evlenmiş olduğu için “zü’n-nûreyn” (iki nur sahibi) lakabıyla meşhur olmuştur. Ayrıca “esnâf-ı mühr-künan”ın pîri sayılmaktadır. Topkapı Sarayı Müzesi’ndeki kılıçlardan beşi ona nisbet edilir.

yuksel dedi ki...

Dünya ile Ahiret işi bir anda yapılması gerekse ahiret işi önce yapılır.
AKRA FM
MAHMUD ESAD COŞAN
HADİSLER DERYASI

yuksel dedi ki...

guya yerleştiler, halen sayıca az olmalarına rağmen birçok ülkenin Sunetimini, kültürel hayatını, ekonomisini, dünya ticaretini ele geçir miş, istediğini istediği ülkeye empoze ettirip yaptırabiliyorlar... Batılı devletlerin, daha başka, mason locaları, Lions kulüpleri, Ro- tary kulüpleri, Bilderbergler, misyoner teşkilatları, Yehova Şahitleri gi bi nice nice dinî, sosyal, siyasî, gizli, âşikâr, etkili, faal teşkilatları var... Ama biz müslümanların böyle kuruluşları yok; kurulmamış, kuru-

lanlar tahrip edilmiş, kapatılmış, yasaklanmış...

Emperyalistler bir İslâm ülkesini ele geçirdiler mi önce İslam'ı

unutturmaya, müslüman halkı dejenere etmeye çalışırlar, en çok, ger- çek İslâm'dan, halis müslümandan korkarlar. Çünkü İslâm, iman, Kur'an, irfan, ahlâk ve mâneviyat ile ilim, çalışma, gayret, şuur, onur, basiret, hürriyet, istiklal, kalkınma, refah, mutluluk, zenginlik, güçlü- lük arasında kuvvetli ilişkiler, sarsılmaz bağlar, kesin etki ve tepkiler olduğunu çok iyi bilirler.

YANITLASİL

yuksel28 Şubat 2024 06:54
smler belli, duvarlar saglam, R çek buketleri, demek ki sık sık in uzerlerinde demet demet ta- ziyaret olunmaktalar...

Onlar böyleyken bizler ne yapmışız? Maalesef yürekler acısı bir durum. Mezarlıklar istilaya uğramış, gecekondu dolmuş, istimlak edilmiş, türbeler yıkılmış, kapatılmış, tozlu, harap, yağmalanmış; cami lere el konulmuş, halı la rı, levhaları, minberleri, mihraplan, çinileri- hatta kubbe kurşunları çalınmış, en değerli eserler yıktırılmış, avlu ları yok edilmiş; tarih sevdirilmemiş, ecdat kötülenmiş, gerici ve yo- baz gösterilmiş, vatan hainle ri putlaştırılmış, kahramanlaştırılmış; sa- raylar yağmalanmış, arşivler satılmış, şehirlerin tarihî binaları yıkıl- mış, yerlerini soğuk beton yığınlar almış, vakıf eserler yağmalanmış, kütüphaneler kapatılmış, en değerli kitaplar kaybolmuş, bir sürü yol- suzluk, hırsızlık, hainlik, düşmanlık, kadirbilmezlik, şarlatanlık, dal- kavukluk, nemelâzımcılık, vefasızlık, şuursuzluk...

Milli kültürümüz mahvedilmiş, tarihimiz yağmalanmış, tarih şu- uru sıfır, takip yok, hesap soran yok, suçlu ortada, ev sahibinden bas- kin, arsız, yüzsüz. Bu rezalete kimler, ne zaman dur diyecekler acaba; Şark'ın

eski aslanları nerede, uykudan ne zaman uyanacaklar? Bir 18 Mart Canakkale Zaferi gecti kar kisi olayı bilmekte? Çocuk

yuksel dedi ki...


3233- Peygamberlik içinizde, Allah'ın dilediği zamana kadar devam edecek, sonra kaldırmak isteyince onu, kaldıracak; sonra nübüvvetin yolunda olan hilafet Allah'ın dilediği müddete kadar sürecek, sonra onu kaldırmak isteyince kaldıracak, sonra ısıran saltanat devri gelecek, o da Allah'ın dilediği zamana kadar kalacak, sonra Allah onu kaldırmak isteyince kaldıracak, sonra onu zorba bir hükümdarlık takip edecek, sonra da nübüvvet yolu üzerinde olan bir hilafet devri gelecek.

٣٢٣٤ - تَكُونُ لَأَصْحَابِي زَلَّةٌ يَغْفِرُهَا اللَّهُ لَهُمْ لِسَابِقَتِهِمْ مَعِي (كر عن محمد

بن الحنفية عن ابيه

3234- Ashabımın zellesi (ayak kayması) olur. Lakin Allah onları benimle beraber güzel geçmişleri bulunduğu için bağışlar.

٣٢٣٥ - تَكُونُ بَيْنَ يَدَيِ السَّاعَةِ أَيَّامٍ يُرْفَعُ فِيهَا الْعِلْمُ وَيُنْزَلُ فِيهَا الْجَهْلُ

وَيُكْثَرُ فِيهَا الْهَرَجُ وَالْهَرَجُ الْقَتْلُ (ه عن ابن مسعود)

3235- Kıyamet öncesi öyle günler olacak ki, o günlerde ilim kalkacak, cehalet yaygın hal alacak, cinayetler çoğalacak.

بِكُمْ فَيَسِيرُونَ ٣٢٣٦ - تَكُونُ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ بَنِي الْأَصْفَرِ هُدْنَةٌ فَيَعْدِرُونَ

YANITLASİL

yuksel1 Mart 2024 22:26
إِلَيْكُمْ فِي ثَمَانِينَ غَايَةً تَحْتَ كُلِّ غَايَةٍ اثْنَيْ عَشَرَ الْفَا" (ه عن عوف بن مالك)

3236- Beni asfar ile aranızda sulh olacak, sonra size hiyanette bulunup her birinin altında on ikibin kişi bulunan seksen sancakla size doğru saldıracaklar.

۳۲۳۷ - تَكُونُ أَرْبَعُ فِتَنِ الأُولَى يُسْتَحَلُّ فِيهَا الدَّمُ وَالثَّانِيَةُ يُسْتَحَلُّ فِيهَا الدَّمُ وَالْمَالُ وَالثَّالِثُ يُسْتَحَلُّ فِيهَا الدَّمُ وَالْمَالُ الْفَرْجُ وَالرَّابِعَةُ الدَّجَّالُ

نعيم عن عمران بن حصين

3237- Dört fitne başgösterecek: Birincisinde adam öldürmek helal sayılacak, ikincisinde hem o, hem de mal, üçüncüsünde kan, mal, zina helal sayılacak, dördüncüsü ise Deccal'dir.

۳۲۳۸ - تَكُونُ اَمَامَ الدَّجَّالِ سِنُونٌ خَوَادِعُ يُكْثَرُ فِيهَا الْمَطَرُ وَيُقَلُّ فِيهَا النَّبْتُ وَيُكَذِّبُ فِيهَا الصَّادِقُ وَيُصَدَّقُ فِيهَا الْكَاذِبُ وَيُؤْتَمَنُ فِيهَا الْخَائِنُ وَيُحَوَّنُ فِيهَا الْأَمِينُ وَتُنْطَقُ فِيهَا الرُّوَيْبِضَةُ قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا الرُّوَيْبِضَةُ

قَالَ مَنْ لَا يُوبَهُ لَهُ (طب عن عوف بن مالك)

3238- Deccal'den önce aldatıcı yıllar olacak. O yıllarda yağmur çok, bitki az olacak, doğru söyleyen yalanlanacak, yalan söyleyense doğrulanacak, haline güvenilecek emin olan kişi hain sayılacak, Ruvaybıza konuşacak "Ruvaybıza nedir ey Allah'ın Rasulü?" diye sordular. "Ruvaybıza, kendisine önem verilmeyen kişi" buyurdu.

۳۲۳۹ - تَكُونُ بَيْنَ النَّاسِ فِرْقَةٌ وَاخْتِلَافٌ فَيَكُونُ هَذَا وَأَصْحَابُهُ عَلَى الْحَقِّ

يَعْنِي عَلِيًّا (طب عن كعب بن عجرة) 3239. İnsanlar arasında ayrılık ve ihtilaf olacak, bu ve arkadaşları doğru yol üzere olacaklar. (Hazreti Ali kasdediliyor.)

٣٢٤٠ - تَمَنَّوْا الْمَوْتَ عِنْدَ خِصَالِ سِيِّ عِنْدَ إِمَارَةِ السُّفَهَاءِ وَبَيْعِ الْحُكْمِ وَاسْتِحْفَاف بالدَّمِ وَكَثْرَة الشَّرْطِ وَقَطِيعَةِ الرَّحْمِ وَلَشُوءٍ يَسْتَخْذُونَ الْقُرْآنَ

YANITLASİL

yuksel1 Mart 2024 22:27
مَزَامِيرَ يُقَدِمُونَ الرَّجُلَ لِيُغَنِّيَهُمْ وَلَيْسَ بِأَفْقَهِهِمْ (طب عن عابس لغفارى)

3240- Şu altı hususla karşılaştığınız zaman, ölümü temenni edin. Alçaklar başa geçirilince, hükümler satılınca, insan öldürmek hafife alınınca, şart ve yemin çoğalınca, akraba ile ilgi kesilince, Kur'an şarkı gibi oyuncak ve eğlence edinilince ki


YANITLASİL

Yorum Gönder
Bu blogdaki popüler yayınlar
İman
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
Meric Tumluer Said Nursi
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
Mustafa Kemal Atatürk ün Gizli Vasiyeti
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
Blogger tarafından desteklenmektedir
Tema resimleri Michael Elkan tarafından tasarlanmıştır

YUKSEL
Vasiyet ve mustafa
PROFİLİ ZİYARET EDİN
Arşivleme
Kötüye Kullanım Bildir

yuksel dedi ki...

مَزَامِيرَ يُقَدِمُونَ الرَّجُلَ لِيُغَنِّيَهُمْ وَلَيْسَ بِافقهِهِمْ (طب عن عابس لغفارى)

3240- Şu altı hususla karşılaştığınız zaman, ölümü temenni edin. Alçaklar başa geçirilince, hükümler satılınca, insan öldürmek hafife alınınca, şart ve yemin çoğalınca, akraba ile ilgi kesilince, Kur'an şarkı gibi oyuncak ve eğlence edinilince ki, insanlar kendilerinden çok daha az bilgisi bulunan adama gelip ondan medet umarlar.

٣٢٤١ - تَنَاصَحُوا فِي الْعِلْمِ وَلَا يَكْتُمُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا فَإِنَّ خِيَانَةً فِي الْعِلْمِ

أَشَدُّ مِنْ خِيَانَةٍ فِي الْمَال (حل عن ابن عباس)

3241- İlimde birbirinize yardımcı olun. Kimse kimseden ilmi gizlemesin. Çünkü ilimde hıyanet, maldaki hiyanetten daha şiddetlidir.

٣٢٤٢ - تَنْتَظِرُ النُّفَسَاءُ اَرْبَعِينَ لَيْلَةً فَإِنْ رَنَتِ الطَّهْرَ قَبْلَ ذَلِكَ فَهِيَ طَاهِرٌ

وَإِنْ جَاوَزَتِ الْأَرْبَعِينَ فَهِيَ بِمَنْزِلَةِ الْمُسْتَحَاضَةِ تَغْتَسِلُ وَتُصَلِّي فَإِنْ غَلَبَهَا

الدَّمُ تَوَضَّأَتْ لِكُلِّ صَلَوة (ك عن ابن عمرو)

3242- Lohusa, kırk gece bekler. Bundan önce temizlik görürse, temizlenmiş olur. Eğer kırk geceyi geçerse özürlü hükmündedir. Yıkanır, namaz kılar. Eğer kan çok gelirse her namaz için abdest alır.

٣٢٤٣ - تَنْزِلُ الْمَعُونَةُ مِنَ السَّمَاءِ عَلَى قَدْرِ الْمَوْنَةِ وَيَنْزِلُ الصَّبْرُ عَلَى قَدْرِ

الْمُصِيبَةِ الحسن بن سفيان كر عن ابي هريرة)

3243- Yardım gökten, ihtiyaca göre iner, sabır da musibete göre iner.

٣٢٤٤ - تُنْكَحُ الْمَرْئَةُ لَأَرْبَعِ لِمَالِهَا وَلِحَسَبِهَا وَلِجَمَالِهَا وَلِدِينِهَا فَاغْفَرْ

بِذَاتِ الدِّينِ تَرِبَتْ يَدَاكَ رخ م ن ده حب عن أبي هريرة والديلمي والدارمي عن جابر) 3244- Kadın dört hasleti için alınır:

a) Malı için,

YANITLASİL

yuksel1 Mart 2024 22:49
b) Soyu için,

c) Güzelliği için,

d) Dini için. Sen dindar olanı tercih et ki, iki elin toprak olsun (bereket bulsun).

اسْتَطَعْتُمْ فَإِنَّا الإِسْلامَ عَلَى النَّظافة الله بنى ٣٢٤٥ - تَنَظَّفُوا بِكُلِّ مَا

وَلَنْ يَدْخُلَ الْجَنَّةَ إِلَّا كُلُّ نَظيف (ابو الصعاليك والرافعي عن أبي هريرة

3245- Olanca gücünüzle temizlenin. Çünkü Allah İslam'ı temizlik üzerine kurmuştur. Cennete ancak, her temiz olan kişi girebilir.

٣٢٤٦ - تَهَادَوْا تَزْدَادُوا حُبًّا وَهَاجِرُوا تَوَرَّثُوا أَبْنَانَكُمْ مَجْدًا وَأَقِيلُوا

الْكِرَامَ عَثَرَاتِهِمْ (طس والعسكرى كر عن عائشة)

3246- Hediyeleşiniz ki, karşılıklı sevgileriniz artsın. Hicret edin ki, çocuklarınıza iyi bir şeref ve fazilet terk etmiş olasınız, iyi insanların hatalarını affediniz.

٣٢٤٧ - تَهَادَوْا فَإِنَّ الْهَدِيَّةَ تُضَعّفُ الْحُبَّ وَتُذْهِبُ بِغَوَائِلِ الصَّدْرِ (طب

وابو يعلى وابو نعيم عن ام حكيم 3247- Birbirlerinize hediye verin. Çünkü hediye sevgiyi artırır ve kalpteki gaileleri giderir.

٣٢٤٨ - تَوَاضَعُوا لِمَنْ تَعَلَّمُونَ مِنْهُ وَتَوَاضَعُوا لِمَنْ تُعَلِّمُونَ وَلَا تَكُونُوا

جَبَابِرَة الْعُلَمَاءِ فَيَغْلِبُ جَهْلُكُمْ عِلْمَكُمْ (ابو الشيخ عن ابي هريرة) مِنْ

3248- Kendilerinden öğrendiklerinize (hocalarınıza) karşı alçak gönüllü olun. Kendilerine öğrettiklerinize karşı da tevazu gösterin. Zorba alimlerden olmayın. Böyle olursanız cehliniz ilminizi yenik düşürür.

٣٢٤٩ - تَوَاضَعُوا وَجَالِسُوا الْمَسَاكِينَ تَكُونُوا مِنْ كُبَرَاءِ اللَّهِ وَتَخْرُجُوا مِنَ

الكبر (حل عن ابن عمر) *

GGG

3249. Alçak gönüllü olun ve yoksullarla oturun ki, Allah nezdinde büyük kabul ettiği kişilerden olursunuz ve kibir denilen şeyden

yuksel dedi ki...

Said Nursi

Kadın Neden Başkası İçin Yaşar?.

Osmanlı'nın Düşünceye Neden İhtiyacı Yoktu?

Gerçek Türk Harfleri Arap Harfleridir.

NURETTİN TOPÇU

İş Ahlâkı.

Hakikat Düşmanı Üç Felsefe

Mazi Biterse Millet Biter.

İnsan ve İç Gözlemi

İslam'ı Sömüren Siyaset

yuksel dedi ki...

Allah (z.c.hz.) buyurur: "Ben izzetim ve Celalim hakkı için zulmedenden er veya geç intikamımı alacağım. Ve mazlumu görüp de yardıma gücü yettiği halde yardım etmeyenden de intikamımı alacağım."
Ravi: Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
Sayfa: 516 / No: 2
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Atatürk’ün ‘vasiyeti’, yani tuttuğu gizli notlar ne açıdan önemli?

Atatürk’ün gizli vasiyeti adı altında 1980’de bunu ilk defa dile getirdim. Kastedilen, Atatürk’ün siyasî vasiyetidir. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kişi nasıl bir gelecek öngörüyor? Devletin ilelebet payidar kalabilmesi için neler gerektiğini düşünüyor? Bunun için kendisinin bazı tasavvurları var. Daha cumhuriyet kurulalı 15 sene olmuş. Dolayısıyla kastedilen “Makbule’ye 50 lira verin, ötekine 5 lira verin” şeklinde bir vasiyetname değil. Kendi tuttuğu çeşitli kayıtlar, görüşler ve yaklaşık 400 sayfayı bulan, kimisi iki satır, kimisi bir sayfa notlardan oluşan bir külliyat…

Bu notlar ilk defa İnönü tarafından mı açıldı?

Hayır. Bu, bildiğim kadarıyla 1958’den itibaren Menderes’in haberdar olduğu bir durum. Dolayısıyla 1938’de mühürlenerek saklanan bu kâğıtlar 1950’li yıllarda Menderes başbakan, Celal Bayar da cumhurbaşkanıyken onlar tarafından biliniyor olmalı. 1964’te Celal Bayar’a sordum; o da “Böyle bir olay vardır fakat Türkiye buradaki fikirlere hazır değildir” dedi. 1988’de 50 yıl doldu ve açılması gerektiğinde Kenan Evren 25 sene daha yasak koydu. Kızdığım taraf, hep birileri Türkiye ve Türk milleti adına “Türkler buna hazır değil” diyor. Ya kardeşim sen kimsin, niçin durmadan bunu deme yetkisini kendinde görüyorsun?

Bu notları açıp okuyanlardan bir bilgi sızmadı mı hiç?

Menderes’in 1958’de söylediği bir cümle vardır: “Siz isterseniz hilafeti de getirirsiniz.” O dönemde kullanılmayan, kullanılması mümkün olmayan bir cümle bu. Nitekim Menderes laiklikle ilgili yasa ve yönetmeliklerde değişiklikler yapmayı planlıyordu. 27 Mayıs’ın ardından idamı, notu okuduğunun işaretidir.

yuksel dedi ki...

Ümmetim dünyaya ehemmiyet verdiğinde, islamın azamet ve heybeti kendisinden alınır. Marufu emr ve münkerden nehyi terkettiğinde vahyin bereketinden mahrum kalır. Ümmetim birbirine kötü sözler söylediklerinde ise Allahın gözünden düşer.
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 55 / No: 3
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Çünkü mukattaa harflerinin toplami on dörttür.

YANITLASİL

yuksel6 Mart 2024 22:40
İsmail Hakkı BURSEVİ

RUHU'L-BEYÂN

Kur'an Meäli ve Tefsiri

14. Cilt

ERKAM YAYINLARI

yuksel dedi ki...

1935- Sana Allah'tan korkmanı tavsiye ederim. Çünkü o bütün yapacağın amellerin bir süsüdür. Kur'an okumalısın. Allah'ı anmalısın. Çünkü bu gökte anılmana, yerde aydınlanmana bir vesiledir. Uzun sükutte bulunmalısın. Ama hayrı söyleyeceğin zaman başka. Hemen söyle. Çünkü bu şeytanı senden kovar. Din işinde sana yardımcı olur. Sakın ha çok gülme. Çünkü bu kalbi öldürür, yüzün nurunu giderir. Cihad etmelisin, ümmetimin asla bırakmayacağı şey budur. Yoksulları sev, yanlarında otur. Daima senden aşağı olana bak, üst olana değil. Bu Allah'ın üzerinde nimetini hakir görmemen için en layık olan husustur. Senden ilgilerini kesseler bile sakın ha akraba ile ilgini kesme. Acı da olsa doğruyu söyle. Allah uğrunda levm edenlerin levminden korkma. İçindeki bilgin seni insanlara reva görebileceğin kötülükten alıkoysun. Yaptığın şeyle onlara karşı övünme. Ayıp yönünden şu üç hasletin kişide bulunması kâfidir: Kendi kusurunu görmeden başkalarının kusurlarına bakması. Kendi utanılacak şeyde yüzerken o utanılacak şeyi sebebiyle başkalarını ayıplaması. Yanında oturan (komşusuna) eziyet etmesi. Ey Ebu Zerr! Tedbir gibi akıl yoktur,

YANITLASİL

yuksel11 Mart 2024 00:16
kötülükten çekinme gibi vera yoktur, güzel ahlak gibi şeref yoktur.

١٩٣٦ - أُوصِيكُمْ بِتَقْوَى اللَّهِ وَالسَّمْعِ وَالطَّاعَةِ وَإِنْ أَمَرَ عَلَيْكُمْ عَبْدٌ حَبَشِيٌّ فَإِنَّهُ مَنْ يَعِشَ مِنْكُمْ بَعْدِى فَسَيَرَى اخْتِلَافًا كَثِيرًا فَعَلَيْكُمْ بِسُنَّتِي وَسُنَّةِ الْخُلَفَاءِ الْمَهْدِيِّينَ الرَّاشِدِينَ تَمَسّكُوا بِهَا وَعَضُّوا عَلَيْهَا بِالنَّوَاجِدِ وَأَيَّاكُمْ وَمُحْدَثَات الأُمُور فَإِنَّ كُلَّ مُحْدَث بِدْعَةٌ وَكُلُّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ (حمد

ت حسن صحيح ٥ و ابن جرير ك ق عن العرياض)

1936- Size Allah'tan korkmanızı, Habeşli bir köle bile başınıza geçirilse onu dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Çünkü benden sonra yaşayan çok ihtilata şahid olacaktır. Benim sünnetimden, hidayete ermiş, doğru yolda olan halifelerin yolundan ayrılmayın. Ona sımsıkı sarılın. Azı dişlerle ısırır gibi (sımsıkı sarılıp sakin bırakmayın). Sonradan uydurulmuş işlerden uzak durun. Çünkü sonradan uydurulan, bidattir, her bidat sapıklıktır.

yuksel dedi ki...

تصيب

الْجَائِعَ إِذَا احْتَسَبَ فِي دَارِ الدُّنْيَا (حل خط كر عن ابي هريرة) 5796- Ey Ebu Hüreyre! Ağlama. Kıyamet gününde, dünyada

Alah için açlık çeken kimseye şiddetli hesap isabet etmez. ٥٧٩٧ - لاَ تَبْكِ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَوْ أَنَّ عِنْدِي مِائَةُ بِنْتِ تَمُوتُ وَاحِدَةٌ زَوَّجْتُكَ أُخْرَى حَتَّى لَا يَبْقَى مِنَ الْمِائَةِ شَيْئً هَذَا جِبْرِيلُ أَخْبَرَنِي أَنَّ اللَّهَ عَرَّ

وَجَلَّ أَمَرَنِى اَنْ اَزْوِ جَكَ اخْتَهَا وَاجْعَلَ صُدَاقَهَا مِثْلَ صُدَاقِ اخْتِهَا قَالَ

لِعُثْمَانَ (كر عن ابن عباس)

5797- Ağlama (ey Osman!) Nefsim yed-i kudretinde olana yemin olsun ki, benim yüz kızım olsa, sana hepsi ölünceye kadar biri öldüğünde diğerini veririm. İşte bu Cibril'dir, bana haber verdi. Allah bana ölen kızımın kızkardeşini sana vermemi emretmiş. Mehrini de aynı ölen kızkardeşinin mehri gibi tayin etmemi emretmiş.

yuksel dedi ki...

Çünkü ümmeti yaratılmışların öncüsü olduğu için onların bozulmasıyla düzen bozulur. Öncüler bozulduğu zaman, toplum da bozulur.

YANITLASİL

yuksel13 Mart 2024 02:06
لوامع العقول شرح راموز الأحاديث للكمشخانوي

Râmûzü'l- ehâdîs Şerhi

LEVAMİ'U'L-'UKÜL

ZEKA PARILTILARI Hadis-i Şerifler ve Açıklamaları

Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhanevî (1813-1893)

Editör Prof. Dr. Mustafa Cevat Akşit

III. CİLT
sy. 553.

yuksel dedi ki...

Ümmetim için şaşırtıcı önderlerden korkarım.
Ravi: Hz. Sevban (r.a.)
Sayfa: 138 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...


Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
113 1 Ümmetim üzerine en korktuğum kimseler, ilimleri dillerinde olan münafıklardır. (Dili âlim) Hz. Ömer (r.a.)
113 2 Ümmetim üzerine korktuklarımın en korkuncu; âlimin hatası, münafığın Kur'anla mücadelesi, kendisine fetholunacak dünya. (Yani dünya rahata mübtelâ edip, insana fedakârlığı unutturur. Dinin temeli ise fedakârlık üzerine kaimdir.) Hz. Muaz (r.a.)
113 3 Ümmetim üzerine korktuğumun en korkuncu, ya namazın vaktini geciktirmeleri veya vaktinden evvel kılarak acele etmeleridir. (İlk cemaati kaçırmamak efdaldir.) Hz. Enes (r.a.)
113 4 Ümmetim üzerine korkmakta olduklarımın en korkuncu, mudil insanlar (önderler)dir. (Mudil, şaşırtıcı, istikamet kaybettirici demektir) Hz. Ebud Derda (r.a.)
113 5 Ümmetim üzerine korkmakta olduklarımın en korkuncu kavmi Lut'un hareketidir. Hz. Câbir (r.a.)
113 6 Ahir zamanda, ümmetim üzerine en korktuğum üç şey; Müneccimlik ve müneccimlere inanmak, kaderi tekzib ve sultanın zulmüdür. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
113 7 (Dini hususlarda) riyanın en azı dahi şirktir. Ve en iyi kulluk, mütteki olmak ve ittikasında gizli olmaktır. Bu gizlilik, bir merhalede bulunmayınca aranmamak ve bulununca da nazarı dikkati çekmemektir. Bunlar hidayet rehberi ve ilim kandilidirler. Hz. İbni Ömer (r.a.)
113 8 Ehli Cennet'in en aşağı dereceli olanının Cennetteki mülkünü temaşası ikibin sene sürer ve bu mülkün en uzak kısmını en yakını gibi görür. Bunlar zevceleri, hizmetçileri, kürsüleri, bahçeleri vs.dir. Efdal dereceli olanı ise, Allah (z.c.hz.)'nin Cemalini günde iki defa temaşa eder. Hz. İbni Ömer (r.a.)
113 9 Fisebilillâh mücahid olanlar en ufak bir zorlama ile bir senelik oruç bedeli ve bir senelik gece ibadeti hak ederler. Soruldu: "En ufak zorlama nedir?" Buyuruldu ki: "Meselâ böyle bir mücahid gece giderken hayvan üzerinde uyuklar ve kamçısını düşürür, inip bunu alması en ufak zorlamalardandır." Hz. Sabit İbni Ebu

yuksel dedi ki...

148. Allah, (insanı incitecek) kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Ancak zulmedilenler hariç. Allah her şeyi işiten ve bilendir.

(Zulmedilenler feryat, beddua veya şikayet edebilirler.)
Nisa Suresi
148.ayet.

yuksel dedi ki...

Akıl düşmanlığı yaparak kendisini var eden cehalet, otoriter, köleliğe yatkın, taklit etmeyi yaşam haline getiren, kimlik ve kültürü kutsallaştıran ve itaati en yüce değer haline getiren bir köleler topluluğu yaratır. Namık Kemal, cehaletin körleştir- diği insanlara şöyle seslenmektedir: "Ey gaflet uykusundakiler! Ey Sefalete alışan- lar! Ey esarete bağlanmaya tapanlar! Ey al- çalmayı seçen korkaklar! Ey her alçaklığı işleyenler! Gözlerinizi mahşerin sabahın- da mı açacaksınız?" Cehalet, toplumsal ve bireysel ilişkilerde emir-komutaya dayalı bir hiyerarşi ve ilişkiler sistemi kurar. Ce- haletin oluşturduğu otoriter kişilik modeli, güç sahiplerinden ve merkezlerinden ge- len bütün talimatlara sorgusuz sualsiz uymayı kendisinin tek görevi kabul eder. Güç sahiplerinin dediklerinden şüphe et-* meyi ve o talimatların akla, ahlaka ve adalete uygun olup olmadıklarını sorgula- mayı aklından geçirmez.Cehalet, insanı onur, özgürlük ve akıl sahibi bir birey ol- duğundan gafil hale getirmektedir.İnsanı insana unutturan cehalet, insanı tam bir doğa ve hayat düşmanı haline getirmekte- dir. İnsana, kadına, hayata, doğaya, akla, bilime, ahlaka, demokrasiye ve maneviya- ta bizi düşman etmeyen sahici bir ilme, irfana ve aydınlanmaya ihtiyaç vardır.

yuksel dedi ki...

Lügaiçe

a'mâl: ameller, işler, fiiller.

a'mâl-i saliha: salih ameller, iyi işler.

a'yan: görünen, ortada, açıkta, belli.

âb-ı kevser: Cennette bulunan Kevser ırmağının suyu.

âdâb-ı Şeriat: şeriatın düsturları, kaideleri, edebi.

adâlet-i hakikîye: gerçek adâlet. adalet-i mahza: gerçek adâlet, adaletin ta kendisi, gölgesiz, ve kusursuz adâlet.

adālet-i izâfiye: zamanın şartla- rının zorlaması neticesinde kullanılan ve iki şerden hafif olanına dayalı adâlet; toplulu- ğun selâmeti için ferdin hukù- kunu ferdin rızası alınmak şartıyla fedâ eden adâlet an- layışı; nisbî adâlet

adaletnâme-i Şeriat: şeriatın mahkeme çağrı pusulası.

âdât: adetler, yapılan işler, sıra- dan işler.

âdât-ı milliye: millî âdetler, gele- nekler.

adāvet: düşmanlık, kin.

adem-i ihtiyac: ihtiyacın olma- ması.

adem-i kifayet: yetersizlik.

adem-i liyakat: lâyık olmamak.

adem-i salabet: bağlılığın olma- ması, çürüklük.

adem-i ülfet: alışkanlığın ve ta- nışıklığın olmaması.

âdilâne: adâletlice.

âfâkî: dünyaya ait meseleler ve hâdiseler.

afv-ı umumî: genel af.

ağraz: garazlar, kötü maksatlar.

ağrâz-ı şahsî: şahsi garazlar, şahsi maksatlar.

ahali-i Müslime: Müslüman halk.

ahd ü peyman: söz ve yemin. And içmek.

ahkâm-ı dîni: dinî hükümler.

ahkâm: hükümler, kanunlar, ni- zamlar, prensipler.

ahkâm-ı şeriat: dinin hükümleri İslamın hükümleri.

ahlâk-ı hasene: güzel ahlâk.

ahlâk-ı hasene-i İslâmiye İslâmın güzel ahlâkı.

ahlâk-ı rezile: kötü ahlâk.

ahlâk-ı seyyie: kötü huy, çirkin

yuksel dedi ki...

15 Temmuz darbe girişimine ilişkin hazırlıklar kimler tarafından, nerde ve nasıl yapıldı?

• FETÖ'cüler böyle bir darbe girişimine neden kalkıştı?

• Darbe saati niye erkene alındı?

• Darbenin ilk saatlerinde Fetullah Gülen hangi sivil imamla görüştü?

• Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Yıldırım darbe olduğunu öğrendiklerinde ne konuştular, ne karar aldılar?

• Genelkurmay Karargâhı ve diğer karargâhlar nasıl işgal edildi?

• Üst düzey komutanların başına ne geldi?

• Akıncı Üs Komutanı Hakan Evrim, Fetullah Gülen'le kimi görüştürmek istedi?

• Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'ten İstanbul'a intikali nasıl planlandı, yol boyunca neler yaşandı?

• Ankara'yı bombalayan uçaklara kim talimat verdi?

• TRT baskınının ve TV'deki darbe bildirisinin arka planında neler yaşandı?

• Ömer Halisdemir, Semih Terzi'yi nasıl etkisiz hale getirdi?

• Darbe nasıl bastırıldı, darbeciler hangi koşullarda teslim olmak zorunda kaldı?

• Darbe başarılı olsaydı nasıl bir Türkiye'ye uyanacaktık?

Asırlık Gece, hazırlık safhasından bastırıldığı ana kadar darbe girişimi kapsamında gerçekleşen birçok olayı, deliller ve belgeler ışığında bütüncül bir yaklaşımla ele almakta ve aydınlatmaktadır.

yuksel dedi ki...

zümre a.)زمره( ]Ar.] (ç. b. zümer) 1. Top- luluk, cemaat. 2. Sınıf, grup: "Yalnız o münte- sibīn-i edeb üç zümreye daha doğrusu üç dereceye ayrılır. "(T.Fikret) 3. Cins, tür, nevi.

zümrüd a.)مرد( ]Ar] 1. Pek kıymetli yeşil

bir taş. 2. tas. Bütün varlıkların çizildiği küllî nefis.

§ tam. zümrüd-i anka a زمرد عنقا

Güneş ve ateşten yaradıldığına ve semanın dördüncü katında yaşadı- ğına inanılan kutsak kuş, simurg.

zümrüdi a.)زمردی Zümrüt renginde olan. > Ar.zümrüd + -ī[

zümum ça. )موم( ]Ar.zemmin ç. b.[

Zemler, yermeler, kınamalar, ayıplamalar.

zümürrüd a.)مرد( Çok bilinen

yeşil ve kıymetli taş, zümrüt. 2. mec. Pek yeşil şey. [

zümürrüd-fām (زمردفام) . S.

<

Ar.zümürrüd + F.fäm] Zümrüt renkli: "Ge- tirsen meclise cām-ı zümürrüd-famı ey sākī /

YANITLASİL

yuksel18 Mart 2024 08:53
Prof. Dr. İsmail PARLATIR

Osmanlı Türkçesi

Sözlüğü

yuksel dedi ki...

)seçkinler)a özel bir hitabı hedef alması dolayısıyledir. وَلَا تَلْبِسُوا الحَقِّ بالباطل hakkı batıl ile karıştırıp aldatmayın; doğruyu yalanla, yanlışlarla bulayıp da ‎‫وَتَكتُمُوالحق وأنتم تعلمون bile bile hakkı gizlemeyiniz. Bu âyetin anlamı çok kap-‬‎ samlıdır. İlme ve amele dair hususları kapsar. Bilgiçlerin hilelerine, yalan do- lanlarına ve bozgunculuklarına, hatta ticaret ehlinin karışık işlerinden ve hakim- lerin haksız hükümlerine varıncaya kadar hepsine şümülü vardır. "İnsanları aldatmayınız, sahtekârlık yapmayınız." meâlinde bir genellemeyi ifade eder. Bununla beraber (kelâmın) sevki bilhassa ilmî değeri hedef alıyor. Nice kimse- ler vardır ki, ilmî gerçekleri bozarlar, kötüye kullanırlar, onları kendi gönüllerine göre evirerek çevirerek aslından çıkarırlar, bakırı yaldızlarlar, altın diye satarlar. Bu durum İsrailoğulları haberlerinde çok vardı. Bunlar, kendi yazdıkları fikirleri, te'villeri, tercemeleri, Tevrat'ın aslı ile karıştırıyorlar, seçilmez bir hale getiriyorlar ve bazan da Muhammed (s.a.v.)'e ait vasıflar hakkında yaptıkları gibi geçmiş kitaplardaki âyetleri saklıyorlardı ki, bu konuda ‎‫فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِأَيْدِيهِمْ ثُمَّ يَقُولُونَ هَذَا مِنْ عِنْدِ اللَّهِ "Yazıklar olsun o kimselere ki, kit-‬‎ abı elleriyle yazıp, sonra 'Bu Allah katındandır.' derler." (Bakara, 2/7( يُحَرِّفُونَ‎ ‎‫الكلم عن مواضيه "Kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar." (Nisa, 4/46, Maide, 5/13(‬‎ ve diğerleri gibi başka âyetler de vardır. Bunlar, Tevrat'ın aslını korumuyorlar, kendi yazdıkları tercemeleri: "İşte Allah'ın kitabı" diye Tevrat yerine koyuyor- lardı. Ve ilmî meselelerde gerçeği takip etmeyerek kendi gönüllerine göre

YANITLASİL

yuksel19 Mart 2024 05:59
2- BAKARA SÛRESİ: 42-43

Cu

oluy

din

hak

ma

rin

ara

ke

de

be

n

0

286

Cuz

açıklamalarda bulunuyorlar, arzu ve şehvetlerine sapıyorlar, safsatalar yapıyorlar, arzularına tabi oluyorlardı. Bu şekilde hak fikri, hak inancı kalmıyor aidatma, karıştırma, aldatıcılık hükümran oluyordu. İşte bütün bunlara karşı İsrailoğullarının bilginlerine genel olarak bu yasaklama hitabı söylenmiştir ki, Kur'ân'da bu konuda başka bir âyet olmayıp da yalnız bu âyet olsaydı, Kur'ân'ın terceme ve tefsiri meselesinde ve diğer ilmî vaziyette İslâm'ın tutumunu, ilmi vazifenin şeklini tayin etmek için bu âyet yeterli olurdu. Kur'ân'ın tecrid (soyutlama) meselesinin ne büyük önemi haiz olduğu, Kur'ân'ı Kur'ân, terceme- sini terceme, tefsir ve te'vili de tefsir ve te'vil olarak bellemek ve belletmek bir hak görev olduğu unutulmamalı. "Farsça Kur'ân", "Türkçe Kur'ân" gibi sözlerden çekinmelidir. Çünkü milyonla terceme ve te'vil yazılır, onlar yine Kur'ân'ın hakikati olmaz, Cenab-ı Hak لا تلبسُوا الحَقِّ بالباطل buyurmuştur.

yuksel dedi ki...

Meclisler emanettir. Sırrı ifşa edilmez. Üç meclis müstesna: Haram kan akıtılması konuşulan meclis, Haram fercin helal sayıldığı meclis ve helal olmıyan malın helal sayıldığı meclis.
Ravi: Hz. Câbir (r.a.)
Sayfa: 232 / No: 14
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel21 Mart 2024 01:01
Bediüzzaman Nur Talebelerinden ihtiyatlı olmalarını istiyor.(K. L.) 109.
Bir Hazinenin Anahtarı
Risale-i Nur Kulliyati Fihrist ve İndeksi
İsmail Mutlu
sy. 505.

YANITLASİL

yuksel21 Mart 2024 01:03
ihtiyat )احتياط( ]Ar] 1. Herhangi bir ko- muda ileriyi düşünerek ölçülü davranma, sa- kınma 2. s. Gereğinden fazla olup saklanan, yedek. 3. ask. Savaş sırasında harekâtın ge- lişmesine etkide bulunmak için her an savaşa girebilecek biçimde hazır bulundurulan birlik- lere verilen ad: ihtiyāt askeri.

ihtiyat akçesi a.)احتیاط (آقچه سی Yedek ak- çe.

ihtiyaten z.)احتياطاً( ] < Arihtiyat + -en[ Her duruma, her ihtimale karşı, ilerisini düşü- nerek.

ihtiyatīs. )احتياطي( ] > Ar.ihtiyāt +- ī] İleri- si düşünülerek yapılan.

ihtiyati haciz a.)1 (احتياطى حجز huk Bir alacağı elde edebilmek için yetkili kuruluşlar- dan karar alınarak borçlunun malına el koy- durma. 2. ekon. Keşideci ve ciranta tarafından poliçe üzerinde muhatap tayin edildikten sonra ilaveten "lüzumu hâlinde falan kimse ve" kaveten "lüzumu kametgahı gösterilen Üçüncü şahıs.

1.

YANITLASİL

yuksel21 Mart 2024 01:05
ihtiyat )احتياط( ]Ar] 1. Herhangi bir ko- nuda ileriyi düşünerek ölçülü davranma, sa- kınma 2. s. Gereğinden fazla olup saklanan, yedek. 3. ask. Savaş sırasında harekâtın ge- lişmesine etkide bulunmak için her an savaşa girebilecek biçimde hazır bulundurulan birlik- lere verilen ad: ihtiyāt askeri.

YANITLASİL

yuksel21 Mart 2024 01:06
Osmanlı Türkçesi Sözlüğü

yargı yayınevi
sy. 711.

yuksel dedi ki...

۲۸۲ - أَدْنَى أَهْلُ الْجَنَّةِ مَنْزِلَةَ الَّذِى لَهُ ثَمانُونَ أَلْفَ خَادِمِ وَاثْنَتَانِ وَسَبْعُونَ زَوْجَةً وَتُنْصَبُ لَهُ قُبَّةٌ مِنْ لُؤْلُةٍ وَزَبَرْجَدٌ وَيَاقُوتُ كَمَا بَيْنَ الْجَابِيَةِ إِلَى صَنْعَاءِ

حم حب ع ض ت غريب عن ابي سعيد)

۲۷۷

كَمَا يَتَاَنَّ

Çünkü

Ölü de

۲۷۸

282- Cennet ehlinin en az rütbe ve derecelisi, seksen bin hizmetçisi ve yetmiş iki bin zevcesi olan kimsedir ki, ona Cabiye i- le San'a arasını (kapsayacak) yakut, zebercet ve inciden yapılmış bir kubbe dikilecektir.

۲۸۳ - اَدُّوا إِلَى كُلِّ ذِى حَقٍ حَقَّهُ وَالْوَلَدُ لِلْفِرَاشِ وَلِلْعَاهِرِ الْحَجَرُ وَمَنْ تَوَلَّى

غَيْرَ مَوَالِيهِ أَوْ اِدَّعَى إِلَى غَيْرِ أَبِيهِ فَعَلَيْهِ لَعْنَةُ اللَّهِ وَالْمَلَئِكَةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ لَا

يُقْبَلُ مِنْهُ صَرْفٌ وَلَا عَدْلٌ (طب عن ابي مسعود)

عن

Op-

n.

283- Her hak sahibine hakkını verin. Çocuk yatağındır (yatak sahibinindir), zina eden adama ise mahrum olmak vardır. Kim kendisini velilerinden başkasına nisbet ederse, yahut baba- sından başkasının kendi babası olduğunu iddia ederse, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun. Ondan ne bir farz ne de bir nafile kabul edilmez.

حَبَّ

yuksel dedi ki...

الا أَنَا سَبَقَتْ رَحْمَتِي غَضَبِى فَمَنْ شَهِدَ ان لا اله الا الله وان مُحمَّدًا عَبْدُهُ

وَرَسُولُهُ فَلَهُ الْجَنَّةُ (الديلمي عن ابن عباس)

1957- Kitab-ı Evvel'de (Levh-i Mahfuz) Allah'ın ilk yazdığı: "Ben öyle bir Allah'ım ki, benden başka (ibadet edilecek) hiçbir ilah yoktur. Rahmetim gazabımı geçmiştir. Kim Allah'tan başka ibadete layık ve müstehak ilah olmadığına, Muhammed'in ise onun kulu ve rasulü olduğuna yürekten şehadet ederse, cenneti hak etmiştir."

١٩٥٨ - أَوَّلُ شَيْءٍ كَتَبَهُ اللَّهُ تَعَالَى فِي اللَّوْحِ الْمَحْفُوظ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ أَنَّهُ مَنْ اسْتَسْلَمَ لِقَضَائِي وَرَضَى بِحُكْمِي وَصَبَرَ عَلَى بَلَائِي بَعَثْتُهُ يَوْمَ

الْقِيَمَةِ مَعَ الصَّدِيقِينَ (الديلمي عن ابن عباس)

1958- Allah'ın Levh-i Mahfuz'da ilk yazdığı: "Bismillahirrahmanirrahıym"dir. Kim benim kazama boyun eğip de hükmüme rıza göstererek verdiğim belaya sabrederse, onu kıyamet günü sıddiklerle beraber haşrederim.

١٩٥٩ - أَوَّلُ مَا يُسْتَنْطَقُ مِنْ ابْنِ آدَمَ جَوَارِحُهُ فِي مَحَافِنِ عَمَلِهِ فَتَقُولُ

وَعِزَّتِكَ إِنَّ عِنْدِى الْمُطَمَرَاتِ الْعِظَامِ فَيَقُولُ اللَّهُ أَنَا أَعْلَمُ بِهَا مِنْكَ اذْهَبْ

اذْهَبْ فَقَدْ غَفَرْتُ لَكَ (الخطابي في الغريب عن ابي امامة)

dandolu amelleri hakkında

yuksel dedi ki...

Hz. Ali’nin hikmetli sözlerinden bazıları şunlardır: “İnsanlara anlayacakları şeyleri (veya hadisleri) söyleyiniz. Aksi halde Allah ve resulünün yalanlanmasına gönlünüz razı olur mu?” “İnsanlar uykudadır; öldükleri zaman uyanacaklardır.” “Kişi bilmediğinin düşmanıdır.” “Her şey azaldıkça, ilim ise arttıkça kıymetlenir.” “Size en büyük âlimin kim olduğunu haber vereyim mi? Allah’ın kullarına O’nun yasaklarını cazip göstermeyen, Allah’ın verdiği mühlete aldanıp da onlara ilâhî azaptan kurtulduklarını telkin etmeyen ve O’nun rahmetinden ümit kesilmesine sebep olmayan kimsedir.”

yuksel dedi ki...

“Gerçek, yalanın ölümcül düşmanıdır.”

Sözümüzün muhatabı, akl-ı selim sahibi mantıklı insanlardır. Batılı/Doğulu emperyalist güçlerin ajandaları için canını verecek olanlara ise Cehennemin kapıları her zaman açık olacaktır…

yuksel dedi ki...

Eğer iblisin bir devleti olsaydı diploma rütbe ve maaş vermek şartıyla Alimler ve Hatipler bulundururdu. Bunlar iblisin iktidarına dokunmamak şartıyla konuşur- lardı. Aynı günümüzdeki devletin alimleri gibi.

Şehid Cuheyman El-Uteybi

yuksel dedi ki...

Temmuz başarılı olsaydı, ne olacaktı! Darbe saat 03.00 gibi olacaktı ve sabah uyandığımızda zaten bu iş bitmiş olacaktı. Gün doğmadan birçok eve baskın yapılıp, on binlerce kişi gözaltına alınacaktı.

Sahi o tutuklanacaklar kimlerdi. Ergenekon ve Balyoz kumpasını hazırlayanlar, kendileri için de benzer bir plan yapmışlardı. Toplama kampları stadyumlar olacaktı. Avrupa yakasındakiler Silivri’ye, Asya yakasındakilerse Formula 1pistine taşınacaktı. Ellerinde politikacı, gazeteci, iş adamı, bürokrat, STK yöneticisi uzun bir liste vardı.

Darbe sabahı hemen darbeye karşı kurmaca bir halk hareketi, protestolar, direniş örgütlenecek ve hemen ardından darbeciler, bu kişilerin temsilcilerini görüşmek için davet edecekler. Onlar ikna edilecek ve darbeciler, yol haritaları ile ilgili uzun bir açıklama yapacaklardı. Hemen bir sivil geçiş hükümeti kurulurken, dünyadan destek mesajları gelecekti. Askerler geri çekilmek için suçluların cezalandırılması, darbe yapanların yargılanmaması ve en kısa zamanda seçimlere gidilerek yeni hükümetin kurulması taleplerini yineleyecekler, demokrasiye bağlılıkları, barış istediklerini açıklayacaklardı. Darbeden hemen sonra da alâ-yı vala ile “The Hodja efendi” Humeyni’nin Tahran’a gelişi gibi İstanbul’a gelecekti.

Erdoğan Marmaris’teki otelde yakalansaydı, İzmir’deki askeri üsse götürülecek ilk sorgusu orada yapılacak ve orada zihinsel bulanıklık yapacak ilaç verildikten sonra psikolojik travma yaşadığı gerekçesi ile psikolojik açıdan müşahede altına alınacaktı. Zaten direniş olursa yaralanması ve öldürülmesi de söz konusu idi. Hemen gizli kasaları, yurt dışına kaçmak için uçağa yüklenmiş altın külçelerin ele geçirildiği haberleri ki, aynısını 60 darbecileri Menderes’e de yapmıştı. Sonra tedavi ettiklerini söyleyip, burada Yassıada benzeri düzmece bir yargılamadan sonra 5000 sayfayı aşan suç dosyası ile Suriye’de gizli bir terör örgütü kurduğu, silah kaçakçılığı ile suçlanıp Lahey’e gönderilecek ve tabi mahkûm edilmesi sağlanacaktı.

yuksel dedi ki...

Din nasihattir, din nasihattir, din nasihattir. Soruldu: "Kimin için Ya Resulallah?" Buyurdu ki: "Allah için, Kitabı için, Resulü için, ümera için ve bütün müslümanlar için.
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 97 / No: 11
Ramuz El-Ehadis
Nasihat samimiyet demektir
İslamın Tasavvufun ana unsuru
ana temel direği budur.
Samimiyet olmazsa Allah c. c.
yardımı gelmez.

yuksel dedi ki...

Her hak sahibine hakkını veriniz. Çocuk yatağındır(yatak sahibinin). Zani için de recm vardır. Kim ki, efendisinden başkasını veli edinirse, yahud başkasına nisbet iddia ederse Allah'ın meleklerinin ve insanların hepsinin laneti onun üzerine olsun. Böylesinin ne nafile, ne de farz ibadeti kabul olunur.
Ravi: Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
Sayfa: 22 / No: 9
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Bir kimse ile kardeşlik kurduğunda onun adını ve babasının adını sor. Onun gaybutinde aile efradını korursun, hasta olursa ziyaret edersin, vefat ederse cenazesinde hazır olursun.
Ravi: Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
Sayfa: 22 / No: 14
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Allah (z.c.hz)'leri Beni hidayet ve alemlere Rahmet olarak gönderdi. Ve Beni; çalgıları, eğlenceleri, cahiliyet işlerini ve putları mahvetmek için gönderdi. Rabbim, izzeti üzerine yemin etti ki, kullarından bir kul dünyada içki içerse, ona kıyamet gününde muhakkak (Cennet) şarabını haram kılacak, kullarından bir kul da içkiyi terkederse Allah da ona muhakkak (Hazire-i Kudsünde) kendi yüce makamı yanında, Cennet şarabından içirecektir.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 245 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...


Nakşibendi ayrılık
Soner Yalçın
Yayınlanma: 19 Nisan 2024
2019 yılıydı:

Cübbeli (Ahmet Mahmut Ünlü) Hoca telefon etti:

-Soner Bey, bizim cenahta Mustafa Kemal’e haksızlık yapılıyor, Atatürk’e nasıl düşmanlık edilebilir, bu gadre son vermek lazım.”

Odatv, Cübbeli Hoca ile röportaj yaptı. Hayli yankı buldu...

Bunu niçin anımsadım?

“Bizim Mahalle” tasavvuf tarihine pek meraksızdır, bazı hatırlatmalar yapayım:

Nakşibendilik, Buharalı Muhammet b. Bahattin Nakşibent (1318-1389) tarafından kuruldu.

Türkiye’nin bugün en etkili tarikatı Nakşibendiliğin Anadolu’ya girişi geç oldu! Bunun temel sebebi, Bahattin Nakşibent’in Timur’un hocası olması idi. Timur-Yıldırım rekabeti ve ardından Moğolların Anadolu’ya girmesiyle, Osmanlı yönetimi/ beylikler bu tarikata mesafeli durdu. Ki Anadolu’ya ilk gelen Nakşibendilerin Timur’un ordusunda görevli olduğunu iddia edenler var...

Sonuçta, Sultan Beyazıt 1481-1512 döneminde İstanbul Aksaray ve Fatih’te ilk Nakşibendi tekkesini Molla İlahi ve öğrencisi Ahmet Buhari açtı. Ancak, Hindistan’da hayli güçlü Nakşibendilerin gölgesi altındaydı.

Osmanlı’da zamanla Nakşiler dinsel itikattan çok, siyasi nüfuz üzerinden güç topladı. Mesela:

Şii Safevi ile mücadelesinde Osmanlı yönetimine Sünni Nakşiler destek verdi.

Sadece bu değil -örneğin- Yeniçerilerin lağvedilmesine fetva verip, Hacıbektaş dahil bazı Bektaşi tekkelerine el koydular!

Nakşiler Osmanlı’nın en güçlü dini ideolojik gücüne dönüştü. Fakat, Tanzimat karşıtlığı ve 1859 Kuleli Vakası gibi Osmanlı idaresine dönük eylemlerde de bulundular.

★★★

Cumhuriyet, kapatmadan önce sadece İstanbul’da 95 Nakşi tekkesi vardı.

Neredeyse tüm tekkeler gibi Nakşilerde de gizlenme, korunma ve azla yetinme dönemi başladı. Nakşi Gümüşhanevi Şeyhi Mustafa Fevzi’nin sözü “yolu” gösterdi:

-“Kapatılan bir binanın kapısıdır, kapatılmayan gönül kapısıdır.”

Tekkelerin yerini camiler aldı...

Yeni rejimin imkanlarından uzaklaştırıldıkları, dışlandıkları için kimileri Atatürk’ü hedef yaptı. Başta eski Şeyhülislam Mustafa Sabri olmak üzere demediklerini bırakmadılar...

Menemen, Bursa, İskilip, Siirt olaylarına ve İçişleri Bakanlığı’nın 1937 genelgesinde “Nakşilere dikkat” uyarısına rağmen, Abdülaziz Bekkine gibi Nakşi şeyhler camilerde ve okullarda görev almayı sürdürdü. Ancak, Abdülhâkim Arvasi gibi bazı şeyhler Menemen olayı nedeniyle kamu görevlerinden alındı. (İslamcılar, İkinci Abdülhamit karşıtı, İttihatçı dostu, Menemen kışkırtıcı Esat Erbilli gibi kimi Nakşi şeyhleri güttükleri siyaset üzerinden hiç değerlendirmiyor!)

Öte yandan Cumhuriyet, 1925 yargılamalarından beraat eden Ahmet Hamdi Akseki gibi alimlere, “Türkçe hutbe” gibi din alanındaki çalışmalarda görev verdi.

Onca hınca, hakarete, bin yalana rağmen Cumhuriyet kan davası gütmedi...

Toparlayayım:

★★★

Şeyh, Arapçada yaşlı kimse anlamına gelir...

Keramet sahibi “seyittir”, rehberdir, alimdir, vaizdir. İslam’ın nasıl anlaşılacağına ve yaşanılacağına dair kendilerinde büyük yetki ve salahiyet görür. Dini otoriteleri güçlüdür, hakikatin temsilcisi olduğuna inanılır...

Nakşilerde de şeyh kutsiyet taşır; Hz. Ebubekir üzerinden Hz. Muhammet’e bağlandıklarını iddia ederler.

Her tarikatta olduğu gibi tevekkül, rıza, sadakat, kardeşlik ve fedakarlık elzemdir...

“Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” sözüne bağlıdırlar.

Şeyhin dini otoritesine bağlılığın güçlü olduğu Nakşilerde bugünlerde büyük ayrılık yaşanıyor...

Cumhuriyet ve Atatürk ile barışık Cübbeli Ahmet Hoca, Suudi Vehhabi-Selefi etkisine girdiğini belirttiği Nakşi İsmailağa şeyhine başkaldırıp rabıtayı kırdı.

Cübbeli Hoca’nın muhalefetinde, kumpasına maruz kaldığı FETÖ’nün cemaatin köşe başlarına oturtulmasının da etkisi var...

Kısa kesintiler hariç beş asırdır, iktidar siyasi merkezlerinde yer alan Nakşilerdeki bu ayrılığın yeteri kadar tartışılmadığını düşünüyoru

yuksel dedi ki...

Hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebu Nuaym Hilyetü'l-evliya'da, Ömer (ra)'den nakletmiştir. el-Alâî bu hadisi Ömer (r.a)'e dayanan bir senedle ve başka lafızla nakletmiştir. Bu hadis "Rasülullah (s.a.v)'a 'Islamı ne yıkar?' diye soruldu. O da (s.a.v) 'alimin yanlışı, münafığın Allah'ın kitabı nedeniyle çekişmeye girmesi ve saptıran önderlerin insanlara hükmü buyurdu." şeklindedir.

yuksel dedi ki...

5098.seytan, ayrıntı da gizlidir. (yatar)
sy. 167.
1164.Yalan öyle bir zehirli oktur ki, hedefini değil, atanı yaralar.
sy. 44.
Dünya Atasözleri
M. Türker Acaroglu
Referans Yayıncılık

yuksel dedi ki...

Zira hadis-i şerifte: "Kıyamet gününde en şiddetli azap gören ilminden menfaat görmeyen âlimdir." buyrulmuştur. İmam Ali (ra) da On Sekizinci Lem'a'da bid'a olan Latin harflerin- den bahsederken: "Ahirzamanın fena insanları bir kısım üle- maü's-sûdur ki hırs sebebiyle karınlarını haramla doldurmak için bid'alara fetva veren ve onların yayılmasına yardım eden- lerdir." demiştir.

yuksel dedi ki...

Dâru'l-emân: İslâm ordusu tarafından feth olunup, içinde zimmet eh- ikamet ettirilen bejde olup, bu, İslâm Devleti'nin up, icinde zimmet eh- yati altında bulunacağından Dâru'l-Islama Boleti

Dâru'l-harb : Müslümanlarla aralarında sulh sözleşmesi bulunmayan gayri müslimlerin ülkesidir.

Dâru'l-İslâm: Müslümanların eli altında, hâkimiyeti dairesinde bulu-

nan yerler olup, müslümanlar orada emniyet içinde yaşarlar. Dâru'r-ridde: Mürtedlerden mütəşəkkil bir zümrenin istila ederek,

hâkimiyetleri altına aldıkları yerlerdir. Buna «mürtedler ülkesi» de denir.

Dâru'z-zimmet: Müslümanların ahd ve emânını, himayesini kabul et- miş olan gayri müslimlere mahsus yerlerdir. Daha önce idarî muhtariyeti nâil olan bir kısım eyâletler, bu kabilden sayılmıştır.

Davalarda murur-ı zaman: Bir hakkın istenebileceği en uzun süre demektir. Davalarda zaman aşımı ikiye ayrılır. Birisi ictihada dayanır ve süresi otuz altı yıldır. Bu kadar süre terk edilen bir dava artık dinlene- mez. Bir davayı açmaya güç yettiği hâlde, bu kadar süre özürsüz terk etmek hakkın bulunmadığına delalet eder. İkincisi, Devletin tayin ettiği

YANITLASİL

yuksel27 Nisan 2024 04:03
¡BN-İ ABİDÎN TERCÜMESİ FİHRİSTİ VE TERİMLER SÖZLÜĞÜ

Hazırlayan Dr. Hamdi DÖNDÜREN Uludağ Üniv. İlâhiyat Fak.

SAMIL YAYINEVİ

ŞAMİL YAYINEVİ

Küçükayasofya Cad. Şamil han No: 80 Tel: 528 40 51 Sultanahmed - İST.

İstanbul - 1988

yuksel dedi ki...

ŞERİAT

• ŞERİAT: Aslında şerî, şir'a, meşrea kelimeleri, insanı bir ırmağa, bir su kaynağına götüren yol an lamına gelir.

Daha sonra bu kelime ahkam-ı dîniyye (= dînî hü- kümler) anlamında kullanılmıştır. Çünkü, dînî hü- kümler de, insanları ictimâî ve mânevî hayatın devâmına sebep olan bir feyze ve yükselmeye kavuş- turacak olan ilâhî bir yoldur.

ŞER' lafzı, bir şeyi ortaya koyma ortaya çıkarma; açıklama anlamlarını ifade ettiği gibi, şeriat vaz et- mek anlamında da kullanılır. ŞER' kelimesi, ŞERİ- AT kelimesi ile eş anlamlıdır ve bu iki kelime birbirlerinin yerine de kullanılmaktadır.

Istılâhta ŞERİAT: Allahu Teâlâ'nın, kulları için vaz etmiş olduğu dini ve dünyevî hükümlerin hey'et-i mecmuasıdır(= toplamıdır; tamamıdır).

Bu itibarla şeriat kelimesi, din kelimesi ile eşanlam- lıdır. Ve şeriat hem inanç esaslarını, hem de ibadet, ahlâk ve muâmelâtı ihtiva etmektedir.

Bununla beraber şeriat kelimesinin, yalnız ahkâm-ı fer'iyye (yani ibâdet, ahlâk ve muâmelât) için kulla- nılması daha yaygındır.

Genel anlamına göre ŞERİAT: “Bir Peygamber ta rafından tebliğ edilmiş olan ilâhî kanun" demektir.

ŞERÂÎ: Şeriatler demektir.

ŞARİCİ MÜBIN: İlâhî kanunu yani şerîatı asıl vaz eden yüce zât yani Cenâb-ı Hakk anlamında kul- lanılır.

YANITLASİL

yuksel27 Nisan 2024 04:33
ŞARİ İ MÜBÎN: İlâhî kanunu yani şerîatı asıl vaz eden yüce zât yani Cenâb-ı Hakk anlamında kul lanılır.

ŞÂRİ: İlâhî kanunu insanlara tebliğ etmiş bulunan peygamber demektir.

AHKÂM-İ ŞER'İYYE: İlâhî kanunun hükümleri de- mektir ve bu tâbirle Kur'ân'a, hadîse ve icmâa da- yanan hükümler kasdedilir.

İslâm müctehidlerinin kıyâs ve ictihad yoluyla çıkar- dıkları hükümlere ise AHKÂM-I FIKHIYYE ve MESAİL-İ FER'İYYE-İ AMELİYYE denir. An- cak, bunlar da -şer'î esaslara dayandığı için- ahkâm-ı şer'iyye ıtlâk olunmaktadır.

Dolayısiyle ahkâm-ı fıkhiyye, mesâil-i fıkhiyye tâ- birleri de -aslında fürûata ait ve ictihada dayanan hüküm ve mes'elelerden ibaret olduğu hâlde, - hem

YANITLASİL

yuksel27 Nisan 2024 04:35
nass ve icmâa dayanan şer'î ahkâm ve meselelere, hem de ictihad ve kıyâsa dayanan mes'elelere ve hü- kümlere şâmil, umûmî bir ünvan olarak kullanıl- maktadır.

• ŞERİAT-I GARRA İslâm Dini.

• ŞERİAT-I MUHAMMEDİYYE: İslâm Dini.

• ŞERİAT-I ÎSEVİFYE: Hz. Îsa'nın şeriatı.

• ŞERİAT-I SÂLİFE: Önceki Peygamberlerin şeriatı.

• ŞER'İ: Şeriate ait; şeriatle ilgili; şeriate uygun.

• HÜKM-İ ŞER'Î: Şeriate uygun hüküm.

• MAHKEME-İ ŞER'İYYE: Şer'i mahkeme. Da'- vâlara, şeriat hükümlerine göre bakan mahkeme.

ŞEYH

• Şeyh: 1-) Büyük ve Ulu kişi; Yaşlı adam, ihtiyar.

2-) Alim.

3-) Bir tekke veya zâviyede reislik eden ve müritleri

bulunan kimse. 4) Kabîle ve aşiret reisi.

Şeyh'in çoğulu meşâyih, şüyûh ve eşyah gelir. Şeyhayn (= iki şeyh): (Fıkıhta) İmâm-1 A'zam Ebû Hanîfe ile İmâm Ebû Yûsuf Hz. Ebû

• Şeyhayn:

(Tarih ve Sinan Kitonlarında)

YANITLASİL

yuksel27 Nisan 2024 04:36
37

FETÁVÁYİ HİNDİYYE

AKAS

YANITLASİL

yuksel27 Nisan 2024 04:37
FETÂVÂYİ HİNDİYYE (FETÂVÂYİ ALEMGİRİYYE)

16. CİLD

Yayına Hazırlayan:

İsmail KARAKAYA

AKÇAĞ

Basım Yayım Pazarlama A.Ş. Hükümet Cad. No. 8/C Tel: 312 13 94 Ulus-ANKARA

yuksel dedi ki...

Sultan ve maiyetindekilerin kapılarından sakının. Çünkü insanlardan onlara en yakın olanı, Allah'tan en uzak olanıdır. Her kim Sultanı, Allah Teala üzerine tercih ederse, Allah o kimsenin kalbinde gizli ve açık fitne yaratır. Ondan Vera'ğı giderir. Ve o kimseyi şaşkınlık içinde terkeder. (Verağ, takvanın ileri derecesidir.)
Ravi: Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
Sayfa: 14 / No: 9
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

550 Allah zinayı fahiş bir suç saydığı gibi zinanın sözle yayılmasını da toplum düzeninin bozulmamas İçin suç saymıştır. Çünkü bazı şeylerin şüyuu (yayılması) vukuundan (işlenmesinden) beterdir.Alan (c.c.) Kur'an-ı Kerim'de Nur Süresi 19. âyet-i kerimede "Kötü şeylerin, iman edenlerin içinde yayılp duyulmasını arzu edenler (yok mu) dünyada da ahirette de onlar için pek acıklı bir azap vardry"

buyurmuştur. Zinanın cezası Evli (muhsan) için recm, yani taşlanarak öldürmedir. Recm gibi ağır bir cezay gerektiren zina suçunun ispatı imkanı, Islam Ceza Hukukunda ileri derecede sınırlandırılmış, dön Müslüman erkek, adil şahsın ilişki durumunu aynı pozisyonda görmelerine ve zina yapanın ayn meclislerde hakim önünde dört defa ikrar etmesine bağlanmıştır. Bu ağır cezanın verilmesi için suçun ispatında hassasiyet gösterilmesi, ince bir ihtiyatın belirgin ifadesidir. Islam'da, kamu suçlarının cezaları (hadler) ağır olduğu için hudûd suçlarının ispatında olağanüstü dikkat ve özen gösterilmiştir. Kesinliğe ulaşılmadıkça cezaya hükmolunmaz. Genel huzur için kişinin gizlediğ kimseye duyurmadığı bir suçu, işlediği kabul edilerek cezalandırılmaz. Gizli işlenmiş, kimsey rahatsız etmeyen suçların alenîleştirilmesi, sosyal hayatı çekilmez hale koyar. Onun için Kur'an- Kerim'de Hucurât Sûresi 12 ayeti kerimede ولا تَسْسُوا "Biririnizin kusurunu araştırmayın buyurulmuştur. Sırf kamu cezalarını gerektiren suçlarda, tanık bu nedenle örtme cihetine gidebili Suç açıkta işlenmediğinde, zararı toplumu doğrudan ilgilendirmediğinde suç işleyeni casuslukyapp teşhir etmemelidir. Ancak hakime intikal etmiş bir olayda suçluyu korumak ya da korumak çon aracı olmak haramdır, lanet sebebidir. Yanlış bir anlama olmasın diye bu not eklendi. Genis big İçin bkz. Akşit, M.Cevat, Islâm Ceza Hukuku ve insani Esaslaasil diy976, 5.47, 70, 71, 133-139

Akşit, M.Cevat, İslâmda Lânetliler, s. 219. Dârekutnî, Sünen, II, 87; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, III, 90. 551

yuksel dedi ki...

İlimden istediğiniz kadar öğrenin. Vallahi onunla amel etmedikçe, ilim toplamakla ecir kazanamazsınız.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 254 / No: 2
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel1 Mayıs 2024 01:10
Hicretten itibaren 60 senesinin başındaki büyük hadiseden ve sübyanın başa geçmesinden Allah'a sığının.
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 254 / No: 9
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel1 Mayıs 2024 01:11
İlim öğrenin. Zira Allah için öğrenmek insana haşyet verir. Onu taleb etmek ibadettir. Onu müzakere tesbihtir. Ve ondan bahsetmek te cihaddır.(Deylemi'de ilaveten: Bilmiyene onu öğretmek sadakadır. Ehline bezletmek yakınlıktır. Zira o helalin ve haramın alamet yeridir. Cennet yolunun nurlanmış işaretleridir. Yalnızlık arkadaşı, vahşette enisi, halvetle konuşanı, darda ve genişlikte delili, düşmanlara karşı silahı, dostlar yanında zineti, gariplikte yakınıdır. Allah, onunla bir kısım kavmi yükseltir de Cennette önder kılar.)
Ravi: Hz. Muaz (r.a.)
Sayfa: 254 / No: 7
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

ÜMMETİM İÇİN İSTİĞFÂR ETMEYEYİM Mİ? / 111

M ü'minler, kendi günahlarından tevbe et- menin yanında, diğer kardeşlerinin af- fedilmesi için istiğfar etmekle de em- redilmişlerdir. Kur'ân'da meleklerin ve Allah Ra- sülü'nün mü'minler için af dilediği haber verilmek- tedir. 45 Son devir İslâm âlimlerinden Ali Ulvi Ku- rucu Hoca Mescid-i Nebevî'de yaşadığı şu sevin- dirici hatırayı nakleder:

1991 senesinde Medine-i Münevvere'de terâ- vih namazı kılıyorduk. İmâm Şeyh Eyyüb idi. Ür- dün'lü yaşlı bir baba ile iki oğlu önümde namaz kılıyorlardı. İmam, bayatî makamında çok hazin bir sesle Şûrâ sûresinin başından okumaya baş- ladı:

"Hã. Mîm. Ayn. Sîn. Kaf. Azîz ve hakîm olan Allah, sana ve senden öncekilere işte böy- le vahyeder. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi

45. Mü'min, 7-9; Şûră, 5; Al-i İmrân, 159, Nisa, 64; Muhammed. 19; Münafikün, 5.

YANITLASİL

yuksel1 Mayıs 2024 08:43
111 Hatıra/229

O'nundur. O yücedir, uludur. Neredeyse yuka- Bundan gökler çatlayacak! Melekler de Rab- urini hamd ile tesbih ediyorlar ve yeryüzün deld (mü'min)ler için mağfiret diliyorlar. İyi bi- In ki Allah çok mağfiret eden, çok merhamet edendir." (Şüră, 1-5)

İmâm 5. âyeti okuyunca önümdeki ihtiyar bir- den yere düştü... İki oğlu selâm verip yandaki bidondan zemzem getirdiler. Saftaki insanlar da "Acaba öldü mü?" diye endişelendiler. İhtiyar zât oğullarına; "Namazınıza devam edin!" diye eliyle İşaret etti. Onu sağ tarafına yatırdılar. Birisi abası- mı çıkarıp başının altına koydu. İhtiyar durmadan ağlıyordu. Namaz bitince herkes:

*-Geçmiş olsun, geçmiş olsun!" deyip gittiler. Ben kaldım. İhtiyar, için için ağlamaya devam edi- yordu. Yaklaştım:

*-Geçmiş olsun amca, hayırdır inşallah" dedik- ten sonra yavaşça ve nezaketle sordum:

"-Amca, âyet-i kerîmeden mi müteessir oldu- nuz? Hz. Ömer efendimize de böyle olmuştu. Bi- risi «Ve't-tûr» sûresini okuyormuş, Hz. Ömer de böyle düşüp bayılmış." Ben böyle deyince ihtiyar amca ağlayarak şu cevabı verdi:

*-Şeyh Eyyüb, "Melekler de Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yeryüzündeki (mü'min)ler için mağfiret diliyorlar» âyet-i kerîmesini okur-

YANITLASİL

yuksel1 Mayıs 2024 08:45
230/Mescid- Nebeviden

ken baktım mihrapta Peygamber-i Zişân Efendi- miz (s.a.v) duruyor:

-Melekler ümmetime dua ve istiğfar eder- ler de ben etmez miyim?» diyerek dua ediyor- du... Gözümün önünde öylece tecellî edince da- yanamadım, ayaklarım vücûdumu taşıyamadı ve yere yığıldım. "46

46. M. Ertuğrul Düzdağ, Üstad Ali Ului Kurucu, Hatıralar, İstanbul 2007, III, 377-378.

YANITLASİL

yuksel1 Mayıs 2024 08:46
Mescid-i Nebevîden 111. Hatıra

Dr. Murat Kaya

yuksel dedi ki...

Cüz: 11 Sûre: 10

RÜHU'L - FURKĀN

Yûnus Sûresi

Âyet: 37

"Benim Rabbim'e gitmem sizin için çok hayırlı olacaktır, çünkü ben gitmezsem Fâraklît size gelemez! Ben gittiğim zaman onu size göndere- ceğim. O geldiği zaman bilerek yanlış yapanı hatâsından sebep kınaya- caktır. Benim çok söyleyeceklerim var ama siz onları kaldıramazsınız. Lâkin Rûhul-Hakk size gelince bütün hakîkatlere sizi o irşad edecektir.

Çünkü o kendi katından konuşmayacaktır, bilakis vahiy olarak işit- tiklerini anlatacaktır, tüm gelecekleri size bildirecektir ve Rabbime âit olan tüm vasıfları size anlatacaktır. Eğer beni seviyorsanız bu vasiyetle- rimi iyi tutun. Gerçi ben de sizi yetimler olarak bırakacak değilim, zîrâ pek yakında tekrar size geleceğim." (el-Alfisi, Rûhu'l-meʻânî:28/87; el-Mâverdi, nübüvve, sh:210; el-Fahrurrâzî, et-Tefsirül-kebîr:3/40) E'lâmü'n-

Îsâ (Aleyhisselâm)ın bu sözlerinde geçen "Fâraklît", ilim ve ihtisas sahibi olan bâzı Hristiyanlar tarafından: "Hamdedici" mânâsıyla tefsir edilmiştir ki bu, "Ahmed" isminin karşılığıdır. Artık Allâh her kimin gözlerinden taassup perdesini açarsa, bu "Fâraklît" tâbirinden Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellemjin kastedilmiş olduğunu kolayca anlar. Îsâ (Aleyhisselâm)ın, "Kendisinin yakın- da gelecek olduğu"nu müjdelemesi ise, Deccâl'i öldürmek ve İslâm dînini dünyaya hâkim kılmak üzere, Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem)in ümme- ti olarak âhir zamanda gökten ineceğinin bir ifâdesidir! (Alûsî, Rûhul-me'ânî:28/87)

İşte geride zikrettiğimiz bunca rivâyetin delâleti vechile; semâvî kitapla- rın tümü Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem)in geleceğini bildirmiştir. Kur'ân-ı Kerîm de, geçmiş kitaplarda bulunan bu müjdeleri:

الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الْأُمِّيَّ الَّذِي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِنْدَهُمْ فِي التَّوْرَيَةِ وَالْإِنْجِيلِ)

"O kimseler ki, yanlarındaki Tevrât ve İncîl'de kendisini (n açık târifini) yazılı olarak buldukları o Rasûl'e, o (okuma-yazma bilmeyen, ancak İlâhî tâlimle eğitilmiş olan Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve sellem) nâmındaki) Ümmî Nebî'ye hakkıyla uymaktadırlar..." (el-A'raf Süresi:157) âyet-i kerîmesi ile;

وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِنْ بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ

"(Îsâ (Aleyhisselâm) 'İsmi Ahmed olup benden sonra gelecek olan pek kıy metli bir Rasûlü müjdeleyiciyim' (demiştir)" (es-Saff Süresi:6) âyet-i celîlesinde açıklayınca elbette Kur'ân-ı Kerîm, bu âyet-i kerîmede geçen : )وَلَكِنْ تَصْدِيق الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ( “Velâkin (o Kur'ân-ı Kerîm) öncesinde bulunan şeylerin doğ rulayıcısıdır" vasfını açığa çıkarmış ve bu da onun bir beşer sözü olmadı- ğını isbât etmiştir.

212

yuksel dedi ki...

1

ya inkâr. inanmama, bilmeme, tanımama. inkâr-ı haşir. ölümden sonra dirilip top- lanma hakikatini inkâr etme, tanımama. inkâr-ı haşr. ölümden sonra dirilip top- lanma hakikatini inkâr etme.

- inkâr-ı mutlak. tam bir inkâr, hiçbir şeyi kabul etmeme durumu.

inkâr-ı semavât. şu görünen maddi gök- lerden başka göklerin de bulunduğunu in- kâr etme, kabul etmeme.

inkâr-ı ulûhiyet. Allahın varlığını inkâr, Allahı tanımama.

inkârî. inkârla ilgili, inanmamaya ilişkin. inkıbaz. büzülme, tutukluk, gam hâli, gö- nülde tasa olması, sıkıntılı durum.

-

inkılâb softaları. devrim yobazları, fanatik bir biçimde devrimi savunanlar, eleştiriye - bile tahammül edemeyenler, dogmatik davrananlar.

-

-

inkılâb. inkılâp, devrim, dönme, dönüş- me, dönüşüm, bir hâlden tamamen başka bir hâle geçme.

inkılâbât. dönüşmeler, dönmeler. inkılâbât-ı acibe. görülmedik dönüşüm- ler.

inkılâbât-ı ahval. hållerdeki dönüşümler. inkılâbât-ı azîme. büyük dönüşümler.

- inkılâbât h

yuksel dedi ki...

BİR AYE

Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ise ancak derin kavrayış sahibi olanlar düşünüp anlarlar. (Bakara 2/269)

MÜMİNİN YİTİĞİ: HİKMET

Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde yer alan hikmet kavramı çok geniş bir anlama sahiptir. Söz ve fiilde isabet etmek, işleri en doğru ve en uygun biçimde yapmak, eşyada gizli ilahi sırlar ve gayeler, faydalı ilim ve salih amel gibi birçok anlamı içerir. Bir anlamıyla da hikmet, insanı iyi ve güzel olana yönlendiren, çirkin ve kötü olandan sakındıran sözdür. Bu anlamda en büyük hikmet yüce kitabımız Kur'an'dır. "Allah sana kitabı ve hikmeti indirdi..." (Nisa, 4/113) ayetinde Hz. Peygamber'e verilen hikmet, vahyi anlama ve uygulama kabiliyeti olan sünnettir. Hikmet kelimesi, günlük hayatta ise olayların hikmet gözüyle de- ğerlendirilmesi şeklinde kullanılır. Bununla kastedilen mana, zahirin yanı sıra bâtına bakmak, görünenin ardındaki görünmeyen tarafa dikkat çekmektir. Hikmet evrenseldir. Nerede ve ne zaman, hangi kaynaktan bulunursa hemen alınmalıdır. Nitekim Hz. Peygamber; "Hikmet müminin yitiğidir, onu nerede bulursa alır." (Ibn Môce, Zühd, 15) buyurarak buna işaret etmiştir.

yuksel dedi ki...

Okumuşların öğünmesinden Allah'a sığının. Onlarınki zalimlerin övünmesinden daha fenadır. Ve, öğünen alimden, Allah'a daha sevimsiz bir kimse yoktur.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 255 / No: 7
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel3 Mayıs 2024 00:30
Her şey hakkında tefekkür edin. Fakat Allah (z.c.hz)'nin Zatı hususunda tefekkür etmeyin. Zira, kürsi ile yedinci kat gök arasında yedi bin perde vardır. Ve Allah'ın şanı (manevi makamı) bunların üstündedir.
Ravi: Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
Sayfa: 255 / No: 13
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel3 Mayıs 2024 00:31
Cibril (a.s.) Bana geldi ve buyurdu ki: "Ya Muhammed (s.a.s.) Rabbin Sana selam ediyor ve şöyle buyuruyor: "Kullarımdan öyle kimse vardır ki, onun imanı ancak zenginlikle salah bulur. Eğer onu fakir kılsa idim o küfranı nimet ederdi. Ve yine kullarımdan öyle kimse vardır ki, onun imanı ancak fakirlikle salah bulur. Eğer onu zengin kılsa idim o küfrederdi. Kullarımdan öylesi de vardır ki onun imanı ancak sıhhatta olması ile tamam olur. Eğer ona hastalık versem, o küfrederdi. (Diğer bir nüshada şu ilave vardır) Kullarımdan öyle kimse de vardır ki, onun imanı ancak kendisinin hastalık içinde bulunması ile tamam olur. Eğer onu sıhhatte kılsam, o küfranı nimet ederdi"
Ravi: Hz. Ömer (r.a.)
Sayfa: 11 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

YANITLASİL

yuksel3 Mayıs 2024 00:41
Allah, Hz. İbrahim (a.s.)'ı "Halil". Hz. Musa (a.s.)'ı "Neciy" ve Beni de "Habib" ittihaz etti. Sonra buyurdu ki: "İzzetim ve Celalim hakkı için Habibimi, Halilim ve Neciyyim üzerine tercih ederim."
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 11 / No: 11
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel3 Mayıs 2024 00:43
61

buluyor mus avaklarına kadar misk ola

Hz. Enes r.a.

* * Alimlere tabi olunuz. Zira onlar dunyanın çerağı ve ahiretin kandileri- dir.

** Ey Cubeyr! Bir sefere çıktığında, arkadaşlarının hal itibarile en iyisi ve En itibarile de en çoğa sahip olanı olmaktan hoşlanır mısın? Su bes sureyi oku: Kül Ya eyyühel kâfirûn, Izacae nasrullahü vel fethu

Külbüvallahü ehad, Küleuzübirabbil Felâk ve Küleuzü birabbinnas. Her sureye Bismillahirrahmanirrahim ile başla ve Bismillahirrahma nirrahim ile bitir.

Hz. Cübeyr ibni Mudim r.a.

9. Kalbinin yumuşamasını ve hacetinin görülmesini sever misin? Yetime merhamet et. onun başını okşa ve ona yediğinden yedir. Kalbin yumuşar ve hacetine erişirsin.

Hz. Ebud Derda r.a.

10 + Ey insanlar! Duada cehd etmeyi sever misiniz? Öyle ise, “Allahümme einna alá şükrike ve zikrike ve hüsnü ibadetike." (Allahım verdiğin nimete şükretmemiz, Seni zikretmemiz ve Sana güzelce ibadet edebil- memiz için bize yardım et) deyiniz.

Hz. Ebu Hüreyre г.а.

11 * Allah. Hz. İbrahim (a.s.)1"Halil", Hz. Musa (a.s.)'yı "Neciy" ve Beni de "Habib" ittihaz etti. Sonra buyurdu ki: "İzzetim ve Celâlim hakkı için Habibimi, Halilim ve Neciyyim üzerine tercih ederim." Hz. Ebu Hüreyre r.a. (Halil dost. Neciy sırd 15. Habib sevgili demektir.)

12 Beyaz horoz edininiz. Zira kondigin 1

yuksel dedi ki...

Recep Tayyip Erdoğan derin devlet var dedi.

yuksel dedi ki...

BENİM KANAATİMCE BOZULMALAR GÜÇ ZEHİRLENMESİYLE BAŞLIYOR. SAYISAL VE EKONOMİK OLARAK BİR GÜCE ERDİĞİNİZDE VE BU GÜÇLE PEK ÇOK ŞEYİ YAPABİLMEYE KÂNİ OLDUĞUNUZ ZAMAN GÜÇ ZEHİRLENMESİ BAŞLIYOR. GÜCE ERİNCE CEMAATLER, ULUSLARARASI GÜÇLERİN VE İSTİHBÂRÂT ÖRGÜTLERİNİN DE İLGİ ALANINA GİRMEYE BAŞLIYOR HERHALDE.

yuksel dedi ki...

MEKTÛM (taml. mektûme) s.Ar. 1.Gizli tutulan, sır olarak saklanan, açığa vurulmayan: Sırr-ı mektûm “Açığa vu- rulmayan gizli husus." 2.Gizlenen, kaçırılan, kayda ge- çirilmeyip hükümetten gizli tutulan. // esnân-ı ~ Askere alınmaması için nüfus defterine yazdırılmamış kimseler. emlâk-i ~ Yazdırılmamış, kaydettirilmemiş mülkler.vâridat-ı ~ Toplandığı hâlde kayda geçirilme- yen devlet gelirleri.

MEKTÛMAT (mektûmât) i.Ar. Gizlenmiş, kayda geçi- rilmemiş, hükümetten kaçırılmış kimseler, mülkler ve vergiler: Birçok mektûmat bulup meydana çıkardı.

yuksel dedi ki...

Ne kadar fenâlık varsa İstibdadın zulmetindendir. (Mn.) 31.

YANITLASİL

yuksel10 Mayıs 2024 05:44
Bir Hazinenin Anahtarı RİSÂLE-İ NUR KÜLLİYATI FİHRİST VE İNDEKSİ
İsmail Mutlu
sy. 353.

yuksel dedi ki...

HZ. EBU BEKİR SIDDIK'IN SÖZLERİ

★ İstişarede doğru söyle ki, rey doğru olsun...

Dostuna dost ol, ve cümle ashabını hukukta müsâvi tut...

Halka iyilik etmek, âfetlerden ve belâlardan masumiyeti mu- ciptir.

★Mal, hasislerde, silâh korkaklarda, rey, zaiflerde olursa, işler bozulur.

Mazlumun bedduasından korkunuz...

Sıdk emanet, kizb hiyanettir.

Ne söylediğini ve ne zamanda söylediğini düşün.

Hiç bir bela yoktur ki, ondan daha baskını olmasın...

Hakkı tanıyanların kölesi ol...

Zulüm, ahdini bozma, hile kimde bulunursa zararları yine ken- dine dokunur.

Sabırda musîbet, hüzün ve telaş da menfaat yoktur...

Sırrını, aleni şeylerle bir tutma. Zira işin bozulur.

Sabredin ki, zira her işin başı sabırdır.

Maiyetinle konuş ki, malumât-ı nâfia alasın...

(Cevahir-i ciharyâr)dan

146

yuksel dedi ki...

DÜNYADA SEVDİRİLEN ÜÇ ŞEY

PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) buyurdular :

Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Güzel koku, Halal nisa, Gözüm nûru olan namaz.

Hz. EBUBEKİR (R.A.):

Ya Rasulallah!.. Senin yüzüne bakmak, Kızımın Resûlullah'ın zevcesi olması, Senin yolunda mal harcetmek,

YANITLASİL

yuksel10 Mayıs 2024 13:47
HOMER (RA.)

-lyilikle emretmek, Kötülükten nehyetmek, Eski kaftan giymek.

Hz. OSMAN (R.A.):

- Aç doyurmak, Kur'ân okumak, Çıplak giydirmek.

Hz. ALI (R.A.):

Misafire hizmet etmek, Yaz gününde oruç tutmak. Düşmana kılınç vurmak,

IBN-I ABBAS (R.A.):

Mahlükattan uzlet, Allah ile ünsiyet, Allah'a tevbekâr olmak.

Hz. HASAN (R.A.):

- Geceleri namaz kılmak, Sözün doğrusunu söylemek, Hastaları ziyaret etmek.

86

YANITLASİL

yuksel10 Mayıs 2024 13:47
Hz. HÜSEYİN (R.A.):

Allah'a mahabbet, Allah için fukaraya şefkat, Allah yolunda şehadet.

Hz. HAMZA (R.A.):

Ahd'e vefâ, Emâneti edâ, Cemâate devâm.

Hz. AİŞE (R.A.):

Ana babaya ikram, Halal kazanç, Haramdan ictinab (sakınmak)

Hz. FATIMA (R.A.):

Yetimlere şefkat, Komşuya ihsan, Fakir ve zayıflara merhamet.

YANITLASİL

yuksel10 Mayıs 2024 13:48
MIKAIL (A.S.):

- Ağlayan göz, Zikreden lisân, Titreyen kalb.

ISRAFIL (A.S.):

İlmiyle âmil âlim, Sabırlı zâhid, Acize yardım.

AZRAIL (A.S.):

Allah'a tevekkül, Allah'ın kaderine rızâ, Allah'ın emrine itâat.

CEBRAÎL (A.S.):

Dalalette olanları, Allah'a itaatkâr olan gariplerle ünsiyet etmeyi, Darlık içinde olan ailelere yardım etmeyi. dediler.

VE CENAB-I RABB-ÜL-ALEMİYN:

Ben de Dünyânızdan üç şey sevdim: Sıkıntıları kaldırmak, Günahları mağfiret etmek, Ayıpları setretmek. buyurdular.

88

YANITLASİL

yuksel10 Mayıs 2024 13:49
رضي



HAZRETİ

EBÛBEKİR

SIDDIK

(R.A)

Mahmud Hakkı

yuksel dedi ki...

HALİFE İNSAN

En saygın varlık, arzın halifesi insan insanın en çok muhtaç olduğu şey iman İman hayata tam hakim olduğu zaman Dünya ve ahiritte mutlu olur insan

İsmail Karagöz

yuksel dedi ki...

BİR HADİS

Akıllı kişi, nefsine hakim olan ve ölümden sonrası için çalışandır.

İLK YARATILIŞI TEFEKKÜR ETMEK

Tefekkür, gerçeği anlamak ve doğru davranmak için emek verip düşünmektir. Tetekkür, aklın duasıdır. Geliniz, Cenab-ı Hakk'ın bizlere ihsan ettiği sayısız nimetlerinden bazılarını tefekkür edelim: Yüce Rabbimiz, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, güneşi ve ayı, bütün yıldızları, geceyi ve gündüzü insanın hizmetine vermiştir. Yağmuru ve yağmurun müjdecisi olan rüzgarları gönder- mış, yağmurla hayat verdiği ölü topraktan nice bitkilerı, bağları ve bahçeleri cıkarmıştır. Denizleri ve okyanusları insanın emrine vermiş, ona susuzluğunu giderecek ab-ı havat çeşmeleri ikram etmiştir. Geçiminde birçok fayda sağlayan hayvanları insana boyun eğdirmiştir. Evini ve ailesini, insanoğlu için huzur ve dinlenme yeri kılmıştır. Ona, iyiyi kötüden ayırt edebilecek akıl, hissedebilecek gönül ve nimetlerinden istifade edebilecek duyu organları lütfetmiştir. Hak ve hakikat kılavuzu diniyle, hidayet rehberi kitaplarıyla, ahlak ve fazilet örneği rahmet elçileriyle insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmıştır.

yuksel dedi ki...

٤٨٠٠ - مَا مِنْ نَبِيِّ إِلَّا لَهُ نَظِيرٌ فِي أُمَّتِي وَأَبُو بَكْرٍ نَظِيرُ إِبْرَاهِيمَ وَعُمَرُ

نَظِيرُ مُوسَى وَعُثْمَانُ نَظِيرُ هَرُونَ وَعَلِيُّ بْنُ أَبِي طَالِبٍ نَظِيرِى وَمَنْ سَرَّهُ أَنْ

يَنْظُرَ إِلَى عِيسَى بْنِ مَرْيَمَ فَلْيَنْظُرْ إِلَى أَبِي ذَرِ الْغِفَارِي * (كر عن انس)

4800- Hiçbir peygamber yoktur ki, onun ümmetimde bir benzeri bulunmasın. Ebu Bekr İbrahim'in, Ömer Musa'nın, Osman Harun'un benzeridir. Ali b. Ebi Talib de benim benzerimdir. Meryemoğlu İsa'yı görmekten hoşlanan kimse varsa, Ebu Zerri'l- Ğıfâri'ye baksın.

٤٨٠١ - مَا مِنْ نِعْمَةٍ وَانْ تَقَادَمَ عَهْدَهَا فَيُجَدِدُهَا الْعَبْدُ بِالْحَمْدِ الَّا جَدَّدَ

اللهُ لَهُ ثَوَابَهَا وَمَا مِنْ مُصِيبَةٍ وَإِنْ تَقَادَمَ عَهْدَهَا الْعَبْدُ بِالْاِسْتِرْجَاعِ إِلَّا جَدَّدَ

-1115-

yuksel dedi ki...

BİR AYET

İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden-

ler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya işte onlar birbirlerinin velileridir. (Enfal, 8/72)

DAVASINI İHTİŞAMLI HAYATINA TERCİH EDEN GENÇ:MUS'AB B. UMEYR

İslam'ı kabul etmeden önce Mekke'nin en sevilen gençlerinden olan Mus'ab, Müslüman olduktan sonra türlü baskı ve sıkıntılara maruz bırakıldı. Göz ka- maştırıcı hayatını, vazgeçilmesi zor zevklerini, ipekten elbiselerini ve ailesini sırf dini uğruna terk ederek Dârü'l-Erkam'da kalmaya başladı. Resûlullah, Birinci Akabe Biatı'nda Medine'den gelip Müslüman olanlara Kur'an'ı ve İslam'ı öğretecek muallim olarak çok güvendiği Mus'ab'ı görevlendirdi. Kendisine Habeşistan'dan sonra yeniden hicret yolu görünen Mus'ab, böylece Medi- ne'ye ilk hicret eden sahabi oldu. Tek başına çıktığı bu davet yolculuğunda, kullandığı tebliğ yöntemleri ve samimiyetiyle Medine'de İslam'ı tanıtmadığı hane kalmamıştı. Karşılaştığı manzaradan memnun olan Resûlullah (sas), bir yıl içinde gerçekleştirdiği tebliğ faaliyetlerini tek tek anlatan Mus'ab'a "Desene Mus'ab, Allah senin elinle Medine'ye hayrı ulaştırdı." diyerek onu "Mus'abü'l-Hayr" olarak tavsif etti.

yuksel dedi ki...

DİLİN ÖNEMİ

Konfüçyüs'e sormuşlar:

Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız ya- pacağınız ilk iş ne olurdu?

Büyük filozof şöyle cevap vermiş:

- Hiç kuşkusuz, dili gözden geçirmekle işe başlardım.

Çünkü dil kusurlu olursa, kelimeler dü- şünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılamaz- sa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içi- ne düşen halk, ne yapacağını, işin nereye vara- cağını bilmez. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir.

yuksel dedi ki...

Buna; Resulüllah'ın (S.A.) bir hadis-i şerifi şahittir. Şöyle bu-

«Üç şey kurtarıcıdır. Üç şey de helâk edicidir.

Kurtarıcı üç şey şudur:

a) Gizlide, açıkta Allah için takva sahibi olmak.

b) Rıza ve öfke halinde hakkı söylemek.

c) Varlıkta, yoklukta iktisada riayet etmek.

Helâke götüren üç şey de şudur:

a) Tâbi olunup peşine düşülen hevaî arzular.

>

151

yurdu:

YANITLASİL

yuksel16 Mayıs 2024 05:46
b) Buyruğundan çıkılmayan kötü cimrilik.

c) İnsanın kendini beğenmesi.>>

yuksel dedi ki...

Mescidlerin tesis edilebileliden beri Yaptıkları başlıca işleri sıralayalım:

1. Hak îmânını telkîn etmek,

2. Tahâret-i kâmileyi sağlamak.

3. Cemâatle ibâdet etmek.

4. Cemâatleşmek.

5. İlim öğretmek.

6. Ahlâkî terbiye vermek.

7. Adâb-ı muâşeret öğretmek.

8. Hutbe makarrı olmak.

9. Mahkeme vazifesi görmek.

10. Fetvâ mahalli olmak.

11. San'at eseri olmak

12. Cihâda hazırlamak.

52

YANITLASİL

yuksel16 Mayıs 2024 08:38
İKİNCİ İSTİŞARE

Ömer KİRAZLI

ERKAM YAYINLARI

yuksel dedi ki...

Istihbarat artık teknoloji üzerinden
Yapay zeka
uzay teknolojisi
siber güvenlik
öncelikli konulardır.

yuksel dedi ki...

Selçuklu Bütçesinde Eğitime Ayrılan Pay

Melikşah tahta geçtikten sonra Divan toplantısında her ku- rumun kendi bütçesini yapmasını istedi. Çalışmalar başladı. Ge- lirler toplandı, giderler hesaplandı. Nihayet bütçeler Sultan Me- likşah'a arz edildi.

Melikşah, hepsini tek tek inceledikten sonra: "Görüyoruz ki bütçemizde yoksullara, muhtaçlara, yetimlere, dervişlere, ilim tahsil edenlere, sanatkârlara pek bir şey ayırmamışsınız. Bu say- dıklarımız için bütçeye üç yüz bin altın konsun." dedi

Bu emir, zamanın Harbiye Nazırını rahatsız etti. Sultan'ın teklif ettiği meblâğ, neredeyse tüm askerı harcamalara eşitti. Harbiye Nazırına göre devletin genişleyip büyümesinde, koru- nup yükselmesinde, savaşlarda zafer kazanıp ganimet toplanma- sında en büyük pay, alimlerin, dervişlerin, yetimlerin, sanatkâr- ların değil, ordunundu. Sultan Melikşah orduyu medrese molla-

250

YANITLASİL

yuksel19 Mayıs 2024 04:03
larıyla bir tutuyordu. Harbiye Nazırı daha fazla dayanamadı: "Bu miktar para ordunun bütçesine eklenirse, Bizans'ın surlarını da- hi aşarız." dedi.

Sultan Melikşah: "Yanlışın var!" diye cevap verdi, "Biz şim- diye kadar alimleri, fakirleri, dervişleri, yetimleri, muhtaçları gö- zetmeseydik, ordumuz değil yeni beldeler fethetmek, başkenti- mizi bile korumaktan âciz kalırdı."

Hepsini tek tek süzdükten sonra devam etti: "Biz memle- ketleri, kılıçtan evvel, yoksul takımının ve derviş-molla kısmının dualarıyla fethederiz. 'Duanız olmasaydı ne ehemmiyetiniz olur- du?' buyuran Cenab-ı Hakk'a yemin ederim ki bütçemizde ya- pılan en hayırlı yatırım budur."

Nizamü'l-Mülk'e döndü: "Söylediklerim yanlış mı vezi- rim."

Baba yadigârı şanlı vezir, hayran hayran Melikşah'a bakı- yordu: "Hayır Sultanım, çok doğru söylediniz. Askerlerinizin okları bir milden öteye geçmezken, Nizamiye Medreselerinde yetişen mânevi ordunun duaları Arş'a ulaşıyor. Selçuklu Devle- ti ikisinin sayesinde gelişecektir."

Hücreleme Yöntemine Göre Tarih, Zambak Yayınları, Komisyon.

Ekim 2007.

YANITLASİL

yuksel19 Mayıs 2024 04:04
Ziya Demirel - Avni Arslan

TARİHTEN

İLGİNÇ HİKÂYE ve ANEKDOTLAR

AKCAĞ

yuksel dedi ki...

٤٨٤٣ - مُجَالَسَةُ الْعُلَمَاءِ عِبَادَةٌ (الديلمي عن ابن عباس)

4843- Alimlerle oturmak ibadettir.

٤٨٤٤ - مُحِبُّكَ مُحِبّى وَمُبْغِضُكَ مُبْغِضِي قَالَهُ لِعَلِي (طب عن سلمان)

4844- Seni seven beni sevmiştir. Senden nefret eden benden nefret etmiştir. (Hazreti Ali için buyurdular.)

٤٨٤٥ - مَدَارَاةُ النَّاسِ صَدَقَةٌ (حب) قط طب هب ض وابن السنى عن جابر ابـــن

النجار عن انس وتمام عن المقداد 4845- İnsanları idare etmek bir nevi sadakadır.

٤٨٤٦ - مُدْمِنُ الْخَمْرِ كَعَابِدِ وَثَن هب) خ فى تاريخه عن ابي هريرة وعن محمد بن

عبيد الله عن ابيه )

4846- Devamlı içki içen, puta tapan gidir.

٤٨٤٧ - مُدَّةُ رَخَاءِ أُمَّتِي مِنْ بَعْدِى مِائَةُ سَنَةً قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهُ فَهَلْ لِذَلِكَ مِنْ آيَةٍ قَالَ نَعَمْ الْخَسْفُ وَالْقَدْفُ وَالْمَسْحُ وَارْسَالُ الشَّيَاطِينِ الْمُلْجَمَةِ

عَلَى النَّاس (طب ك وتعقب عن عبادة)

4847- "Benden sonra ümmetimin refah ve mutluluk zamanı yüz senedir." "Ey Allah'ın elçisi! Bunun bir alameti var mıdır?" diye sordular. "Evet. Yere batma olayı, kazf, insanların hayvan kılığına girmesi, dizginli şeytanların insanlara salıverilmesi."

٤٨٤٨ - مَرْحَبًا بِطَالِبِ الْعِلْمِ إِنَّ طَالِبَ الْعِلْمِ لَتَحْفُهُ الْمَلَئِكَةُ وَتُظِلُّهُ بِأَجْنِحَتِهَا ثُمَّ يَرْكَبُ بَعْضُهُمْ بَعْضًا حَتَّى يَبْلُغُوا السَّمَاءَ الدُّنْيَا مِنْ مَحَبَّتِهِمْ لِمَا

يَطْلُبُ (طب عن صفوان)

4848- İlim tahsil edene merhaba. İlim tahsil edeni mutlaka melekler ziyaret eder, üzerlerine kanatlarını gererler. Sonra onun bu durumundan memnun oldukları için birbirinin üstünde durarak dünya semasına kadar büyük bir yığın meydana getirirler.

YANITLASİL

yuksel20 Mayıs 2024 01:09
1035- Beş şeyi bes şeyden önce fırsat ve ganimet bil: Ölmeden önce hayatını, hastalanmadan önce shhatini, meşguliyebil önce bos vaktini, ihtiyarlıktan önce gençliğini, fakr ü zarurele düşmeden önce zenginliğini (ganimet ve fırsat bil).

١٠٣٦ - اغْتَنِمُوا الدُّعَاءَ عِنْدَ الرِقَةِ فَإِنَّهَا رَحْمَةٌ (ابن شاهين في الافراد

والديلمي عن ابي بن كعب) 1036- Hüzünlü anlarınızda duayı ganimet bilin, çünkü bu bir rahmettir.

عن أبي الدرداء) ابو الشيخ في الثواب . الْمُؤْمِنِ الْمُبْتَلَى ۱۰۳۷ - اغْتَنمُوا دَعْوَةَ

1037- Musibete uğramış mü'minin duasını ganimet bilin.

۱۰۳۸ - اغْدُ عَالِمًا أَوْ مُتَعَلَّمًا أَوْ مُسْتَمِعًا أَوْ مُحِيًّا وَلَا تَكُنِ الْخَامِسَةَ

فَتَهْلِكُ (عد طس هب عن ابي بكرة)

1038- Alim ol, yahut müteallim (öğrenci), ya da dinleyici yahut da (bunları) seven bir kimse ol. Beşinci olma ki helak olursun.

١٠٣٩ - اغْرُوا بِسْمِ اللهِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ لَا تَغُلُّوا وَلَا تَعْدِرُوا وَلَا تُمَثَّلُوا

وَلَا تَقْتُلُوا وَلِيدًا لِلْمُسَافِرِ ثَلَاثُ مَسْحٍ عَلَى الْخَفَّيْنِ وَلِلْمُقِيمِ يَوْمٌ وَلَيْلَةٌ (حم

عن صفوان بن عسال

1039- (Harbe giderken) bismillâh ile yola çıkıp savaşın. Aşırı davranmayın, zulmetmeyin, temsil etmeyin (yani azalarını bir bir keserek öldürmeyin), çocukları da öldürmeyin. Misafir için mestlere mesh etmek süresi üç gündür, mukim içinse bir gün bir gecedir.

١٠٤٠ - اغْسَلْنَهَا وثرًا ثَلاَثًا اَوْ خَمْسًا أَوْ سَبْعًا أَوْ أَكْثَرَ مِنْ ذَلِكَ إِنْ رَأَيْتُنَّ ذَلِكَ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ وَاجْعَلْنَ فِي الْآخِيرَةِ كَافُورًا أَوْ شَيْئًا مِنْ كَافُورٍ" (خ م د ت

1040- (Ey kadınlar cemaati! Sizler) onu (cenazeyi) birer, üçer,

254

ن ه عن ام عطية)

yuksel dedi ki...


٤١٥٤ - قَلْبُ الْمُؤْمِن مِنْ خَلْوِ يُحِبُّ الحلاوة" (هب عن ابي امامة وقال منكر

خط عن أبي موسى وقال موضوع

4154- Mü'minin kalbi tatlıdır (imanın zevkine ermiştir), tatlıyı (imani esaslan) sever.

٤١٥٥- قلب ليس فيه شَيْئ من الحكمة كبَيْتِ حَرب فَتَعَلَّمُوا وَعَلَمُوا

تَفَقَّهُوا ولا تموتُوا جهالاً فَإِنَّ الله لا يُعْذِرُ عَلَى الجهل (ابن السني عن ابن عمر)

4155- İçinde hikmet bulunmayan kalp harabe ev gibidir.

Öğrenin, öğretin, fıkıh ilmini iyice öğrenin, cahiller olarak ölme- yin. Çünkü Allah cehalet özürünü katiyyen kabul etmez.

٤١٥٦ - قُلْتُ يَا جِبْرِيلُ هَلْ تَرَى رَبَّكَ قَالَ إِنَّ بَيْنِي وَبَيْنَهُ سَبْعِينَ أَلْفَ

حجاب مِنْ نُورٍ أَوْ نَارِ وَلَوْ رَأَيْتُ أَدْنَاهَا لاحْتَرَقْتُ (سمويه عن انس)

4156- Cebrail'e dedim ki: "Rabbini görebiliyor musun?" Şu cevabı verdi: "Aramızda nurdan veya ateşten yetmiş bin perde var. O perdelerin en küçük olanını görseydim bile baştan ayağa yanardım."

٤١٥٧ - قَلِيلُ التَّوْفِيقِ خَيْرٌ مِنْ كَثِيرِ الْعَقْلِ وَالْعَقْلُ فِي أَمْرِ الدُّنْيَا مَضَرَّةٌ

وَالْعَقْلُ فِي أَمْرِ الدِّينِ مَسَرَّةٌ (كر عن أبي الدرداء)

4157- Tevfikin azı aklın çoğundan hayırlıdır. Akıl (yalnız) dünya işine sarf edilirse zarar vericidir, din işinde ise mutluluk ge-

tirir.

٤١٥٨ - قَلِيلُ الْفِقْهِ خَيْرٌ مِنْ كَثِيرِ الْعِبَادَةِ وَكَفَى بِالْمَرْءِ فِقْهَا إِذَا عَبَدَ اللَّهَ

وَكَفَى بِالْمَرْءِ جَهْلاً إِذَا أَعْجَبَ بِرَأْيِهِ وَإِنَّمَا النَّاسُ رَجُلانِ مُؤْمِنٌ وَجَاهِلٌ فَلَا

تُؤْذِي الْمُؤْمِنَ وَلَا تُجَاوِرُ الْجَاهِل (طب وابن عبد البر في العلم وابو نصر غريب عن ابن عمرو)

4158- Az fıkıh, anlamadan yapılan çok ibadetten ha- yırlıdır. Kişiye anlayarak ibadet ettiği zaman, fıkıh kâfi gelir. Yalnız kendi görüşünü beğendiği zaman o kişinin cehaleti kendisine ye-

YANITLASİL

yuksel22 Mayıs 2024 05:08
RÂMÜZÜL EHADÎS

(HADİS ANSİKLOPEDİSİ)

AHMED ZİYAÜDDİN GÜMÜŞHANEVİ

(2.CİLT)

Baskıya Hazırlayan: ARİF PAMUK

yuksel dedi ki...

تُؤْذِي الْمُؤْمِنَ وَلَا تُجَاوِرُ الْجَاهِل (طب وابن عبد البر في العلم وابو نصر غريب عن ابن عمرو)

4158- Az fıkıh, anlamadan yapılan çok ibadetten ha- yırlıdır. Kişiye anlayarak ibadet ettiği zaman, fıkıh kâfi gelir. Yalnız kendi görüşünü beğendiği zaman o kişinin cehaleti kendisine ye-

YANITLASİL

yuksel22 Mayıs 2024 05:08
RÂMÜZÜL EHADÎS

(HADİS ANSİKLOPEDİSİ)

AHMED ZİYAÜDDİN GÜMÜŞHANEVİ

(2.CİLT)

Baskıya Hazırlayan: ARİF PAMUK

YANITLASİL

yuksel24 Mayıs 2024 05:59
ATATÜRK'ÜN SON MESAJI

Ataturk, ölümunden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman, dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:

"Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in (sa gosterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Hz. Muhammed'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamıyetin hükümlerını olduğu gibi yerine getirmeli; zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler.'

Mustafa Kemal Atatürk bu mesajı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı vasıtasıyla

dunyaya açıkladı.

Prof. Dr. Hanif FAUK Urduca Yayınlarda ATATÜRK A.Ü.Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları, Ankara 1979, s. 102

30 FR. evvel 1409

10
ATATÜRK'ÜN SON MESAJI

Ataturk, ölümunden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman, dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:

"Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in (sa gosterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Hz. Muhammed'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamıyetin hükümlerını olduğu gibi yerine getirmeli; zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler.'

Mustafa Kemal Atatürk bu mesajı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı vasıtasıyla

dunyaya açıkladı.

Prof. Dr. Hanif FAUK Urduca Yayınlarda ATATÜRK A.Ü.Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları, Ankara 1979, s. 102

30 FR. evvel 1409

10
Mustafa Kemal Atatürk ün gizli vasiyeti den alıntı.

yuksel dedi ki...

YAKIN TARİH

Ansiklopedisi

8

Yeni Nesil
sy. 123.

yuksel dedi ki...

Gizli Vasiyetin Esrarı... Atatürk'ün õlmeden önce "Asker menşeli olanları cumhurbaşkanı yapmayın" diye bir vaslyet ettiği belirti len bu bölümde, bu vasiyetin yok oluşu açıklanıyor.

Halid Paşa Cinayeti......... 163-210 Muhalif mebuslardan Halid Paşa'nın Meclisde katledilışının anlatıldığı bu bölümde, devlet terörünün ti pik bir örneği veriliyor.

Harf İnkılabı Niçin Yapıldı?............ 211-286 İslam harflerinin bırakılıp. Lätin harflerinin alınış safhalarının işlendiği bu bölümde, bu inkılâpla Islam kültürünü yok etmenin hedeflendiği anlatılıyor.

287-300

Dünden Bugüne Cami Aleyhtarlığı Cumhurbaşkanı Kenan Evren'ın, okul yapmanın cami yaptırmaktan daha sevap olduğunu ileri sürmesine dikkat çekilen bu bölümde, geçmişteki cami düşmanlığından örnekler veriliyor.

5. CILT

Çerkez Ethem Hain miydi?. Resmi tarih tarafından "hain" olarak tanıtılan Çerkez Ethem'in nasıl vatanperver bir kimse olduğu an- latılan bu kısımda, onun tahriklere kapılmayışı isbat ediliyor.

5-212

Kore Zaferi. ..... 213-302 Bu bölümde, binlerce kilometre uzakta komünistlere karşı savaşan Mehmedciğin başarıları anlatılıyor.

6. CILT

......... 5-68 M. Kemal Paşa'ya muhálií, dindar ve vatanperver bir mebus olan Ali Şükrü Beyin öldürülüşünün an latıldığı bu bölümde, suikasti tertipleyen Topal Osman'ın tahriklere kapıldığı ifade ediliyor.

All Şükrü Bey Niçin Öldürüldü?.

Neler Okuttular?........ 69-232 Cumhuriyetten sonra okutulan ders kitaplarının ele alındığı bu bölümde, kitap muhtevålarının "dinsiz bir nesil yetiştirmeye yönelik olduğu örneklerle isbat ediliyor.

Ateizmin Bayraktarı Abdullah Cevdet.....

233-266 Bu bölümde, dinsizliğin bayraktarlığını yapan Abdullah Cevdet ve fikirleri anlatılarak, onun inkılâpia- ın fikir babalığını yaptığı belirtiliyor.

İş Bankası Hangi Parayla Kuruldu?.... 267-300 Hindistan Müslümanlarının İstiklal Harbi için gönderdikleri paralarla kurulan Iş Bankasının mevzu edildiği bu bölümde, gelen pararın hedefi dışında kullanıldığı açıklanıyor.

Ayasofya Zulmi

7. CİLT

1-104 Sahte bir kararnameyle kapatılan Ayasofya'nın geçmişi, Fatih'in vakliyesi, kapatılış safhası ve açılması yolunda yapılan teşebbüslerin anlatıldığı bu bölümde, milletin hisiyatına tercüman olunuyor.

Yamada Baлия. Milet trådestyle tek parti diktasına son veren DP'nin, askeri bir ihtilälle alaşağı edilmesine medhiye 105-204

düzen yazarların mevzu edildiği bu bölümde, o zamankı basından örnekler veriliyor.

İhtiläl Fetvicılan

İhtilale fetvä veren sözde aydınların tavır ve sözlerinin ele alındığı bu kısımda, onların yüzkarası halleri anlatılıyor. 201-300

YANITLASİL

Yorum Gönder
Bu blogdaki popüler yayınlar
Mustafa Kemal Atatürk ün Gizli Vasiyeti
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
Meric Tumluer Said Nursi
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
İman
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
Blogger tarafından desteklenmektedir
Tema resimleri Michael Elkan tarafından tasarlanmıştır

YUKSEL
Vasiyet ve mustafa
PROFİLİ ZİYARET EDİN
Arşivleme
Kötüye Kullanım Bildir

yuksel dedi ki...

Ben nefs-i emmareyi İngilizce'ye 'zalim' (tyrannical) olarak tercüme ettim. Bu bize zulmeden nefistir. İlginçtir; Mevlana nefs-i emmareden firavun olarak bahseder. Nefs-i emmareyi İngilizce'ye çevirmeye kalkıştığımda endişelenmiştim. Ben kimdim ki, kısır Kur'an ve Arapça bilgimle Kur'ani bir kavramı tercüme etmeye kalkışıyordum! Mevlana'nın kitabını okuduktan sonra, 'Elhamdülillah, tercümem o kadar da fena değilmiş' dedim, çünkü orada nefs-i emmare Firavun olarak tasvir ediliyor.

YANITLASİL

yuksel27 Mayıs 2024 06:20
Ekim 2003 Sayı: 212 Şaban 1424-4.250.000 TL. (KDV dan

ALTINOLUK

aylık mecmua

yuksel dedi ki...

٥٥٩٦ - مِنْ أَشْرَاطِ السَّاعَةِ أَنْ يُؤْتَمَنَ الْخَائِنُ وَيُخَوَّنَ الأَمِينُ الخرائطي عن ابم ابن عمرو)

5596- Haine güvenilip doğruya ihanet edilmesi de kıya met alametindendir.

yuksel dedi ki...

Bir kimse nası gücendirmek pahasına, Allah'ı hoşnud ederse, insanların kötülüklerine karşı Allah kafi gelir. Bir kimse de insanları hoşnud etmekle Allah'ı gücendirirse, Allah onu insanlara bırakır.
Ravi: Hz. Âişe (r.anha)
Sayfa: 401 / No: 14
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel28 Mayıs 2024 00:40
Bir kimse halkı nazarı itibare almadan Allah'ı hoşnud ederse, Allah ona kafi gelir. Allah'ı gücendirerek mahlukatı hoşnud ederse, Allah o mahlukatı kendisine musallat eder.
Ravi: Hz. Amr İbni Şuayb (r.a.)
Sayfa: 401 / No: 15
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel28 Mayıs 2024 00:58
Bir kimse geçmiş ve gelecek insanların ilmine malik olmak isterse, Kur'an-ı Kerim'i tahlil etsin.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 401 / No: 3
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Cebrail (a.s.) bana beyaz bir ayna getirdi. İçinde kara bir nokta vardı. Sordum, bu nedir? Dedi ki: "Bu Cuma'dır ve kıyamet de Cuma günü kopacaktır."
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 270 / No: 3
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

6239. İnsanlara bir zaman gelecek ki, ümmetimin zamandaki ihtilafında sünnetime sarılan, kıvılcımları avuçlayan gibi olacak.

٦٢٤٠ - يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ وُجُوهُهُمْ وُجُوهُ الْآدَمِنِينَ وَقُلُوبُهُمْ قُلُوبٌ الشَّيَاطِينِ سَفَاكِينَ لِلدِّمَاءِ لَا يَرِعُونَ عَنْ قَبِيحٍ أَنْ تَابَعْتَهُمْ وَآرَبُوكَ وَان الْتَمَنْتَهُمْ خَانُوكَ صَيُّهُمْ عَارِمٍ وَشَابَهُمْ شَاطِرٌ وَشَيْخُهُمْ لَا يَأْمُرُ بِالْمَعْرُوفِ وَلَا يَنْهَى عَنْ مُنْكَرِ السُّنَّةُ فِيهِمْ بِدْعَةٌ وَالْبِدْعَةُ فِيهِمْ سُنَّةٌ وَذُو الْأَمْرِ فِيهِمْ غَاوِ فَعِنْدَ ذَلِكَ يُسَلِّطُ اللَّهُ عَلَيْهِمْ شَرَارَهُمْ فَيَدْعُو خِيَارُهُمْ فَلَا يُسْتَجَابُ

لَهُمْ (خط عن ابن عباس)

6240- İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, yüzleri (suretleri) insan sureti gibi, fakat kalpleri şeytan kalbi olacaktır. Kan akıtacaklar, çirkin hareketlerden çekinmeyecekler. Onlara tabi olursan sana oyun yapacaklar, onlara güvendiğin takdirde sana hiyanette bulunacaklar. Çocukları yüzsüz, gençleri arsız olacak. Yaşlıları ise iyiyi emretmeyecek, münkerden alıkoymayacaklar. Onlarca sünnet bidat, bidat ise sünnet sayılacak. Onlarda emir boş ve bozuk olacak. İşte o zaman Allah onlara aralarından en kötü olanları musallat kılacak. İyileri şerlerinden kurtulmak için dua edecekler, ama dualan kabul edilmeyecek.

٦٢٤١ - يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ مَنْ لَمْ يَكُنْ مَعَهُ أَصْفَرُ وَلَا أَبْيَضُ لَمْ يَتَهَنَّ

بالعيش" (طب طس ط ض حل عن المقدام)

6241- İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki, o zaman da kimin sarısı (altını), beyazı (gümüşü) yoksa yaşama hakkı olmayacak.

٦٢٤٢ - يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ يَدْعُو فِيهِ الْمُؤْمِنُ لِلْعَامَّةِ فَيَقُولُ اللَّهُ ادْعُ

لخَاصَّةِ نَفْسِكَ اَسْتَجِبْ لَكَ فَأَمَّا الْعَامَّةُ فَإِنِّي عَلَيْهِمْ سَاخِطٌ (حل عن انس)

edecek, Allah: "Sen yalnız kendine dun gelede duanı kabul edeyim. 6242- İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki, kişi umuma dua Umum halka gelince ben onlara gazap edeceğim." buyuracak.

YANITLASİL

yuksel30 Mayıs 2024 03:38
-٦٢٤٣- يَأْتِي عَلَيْكُمْ زمان لا ينجو فيه الا من دعا دعاء الفريق رهب من

حذيفة ونعيم بن حماد عنه) 6243. Size öyle bir zaman gelecek ki, o zamanda içinizden oncak boğulmak üzere olan kişinin duası gibi dua eden kimse kurtulur.

الا ٦٢٤٤ - يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ يَتَخَلَّقُونَ فِي مَسَاجِدِهِمْ وَلَيْسَ هُمُهُمْ أَوْ الدُّنْيَا لَيْسَ اللَّهُ فِيهِمْ حَاجَةٌ فَلَا تُجَالِسُوهُمْ (ك عن الس)

6244- İnsanlara öyle bir zaman gelip çatacak ki, cemaat, mescitlerde halka olup oturacak, fakat bütün gayeleri dünya menfaatı olacak. İşte bu gibilere Allah'ın ihtiyacı yoktur. Binaenaleyh siz onlarla oturmayın.

٦٢٤٥ - يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ أَفْضَلُ أَهْل ذَلِكَ الزَّمَانِ كُلُّ خَفِيفِ الْحَادَ قِيلَ يَا رَسُولَ اللهُ مَا خَفِيفَ الْحَادٌ قَالَ قَلِيلُ الْعِيَال" (كر عن حذيفة)

6245. "İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki, o zamanda en üstün kişi hafifül haz olan kişidir."

"Hafifül haz ne demektir, ey Allah'ın Rasulü?" diye sordular. "Çocukları az olan kişi demektir" buyurdu.

٦٢٤٦ - يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ يَقُومُونَ سَاعَةً لَا يَجِدُونَ امَامًا يُصَلَّى

بهم ره حم طب و ابن سعد عن سلامة بنت الحر)

6246- İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki, bir saat duracaklar da kendilerine namaz kıldıracak bir imam bulamayacaklar.

٦٢٤٧ - يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ يَأْكُلُونَ فِيهِ الرِّبَا فَمَنْ لَمْ يَأْكُلْهُ مِنْهُمْ نَالَهُ

مِنْ غُباره" (حم وابن النجار عن ابي هريرة)

6247- İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki, o zamanda bol faiz yiyecekler, içlerinden faiz yemeyenlere bile mutlaka onun tozundan bulaşacak.

٦٢٤٨ - يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ يَحْجُ أَغْنِيَاءُ أُمَّنِي لِلنُّزْهَةِ وَأَوْسَطُهُمْ

1417

yuksel dedi ki...

Bu nedenle, varılan bu dönüm noktasında, Türk toplumunun kriz-

lerden kurtulması için ahlak güneşinin doğması gerekmektedir. Yok- sa alınabilecek diğer tedbirler kısa vadeli olmaktan öteye geçemeye- cektir. Ahlaki yozlaşmanın önüne geçildiğinde mevcut krizler toplu- mun şoklanması ve yeniden ayağa kalkarak yarınlara emin adımlarla

yürüyebilmesi mümkün olacaktır.
Köprü Sayı 86.Bahar 2004.

yuksel dedi ki...

Benden sonra ümmetim üzerine şu üç şeyden korkarım. Devlet reisi ve vekillerinin zulmünden korku duyulması (Hükümde tesir altında kalmak), yıldızların (tesirine) itikad ve kaderi tekzib etme.
Ravi: Hz. İbni Muhaccir (r.a.)
Sayfa: 19 / No: 9
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel3 Haziran 2024 05:06
Sizin üzerinize şu altı şeyden korkarım. Sefihlerin amirliğinden, kan dökmekten, hükmü satmaktan, sıla-i rahmi kesmekten, Kur'an'ı musiki eğlencesine vesile yapmaktan ve askerlerin çoğalmasından.
Ravi: Hz. Avf ibni Malik (r.a.)
Sayfa: 19 / No: 10
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel3 Haziran 2024 05:08
Benden sonra ümmetim üzerine şu üç dalaletten korkarım. Hevalara uymak, karın ve şehvetlere uymak ve marifetten sonra gaflete düşmek.
Ravi: Hz. Eflah (r.a.)
Sayfa: 19 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel3 Haziran 2024 05:09
Cuma namazında hazır olun ve imama da yakın bulunun. Zira insan Cuma'dan geri kalmakla, Cennet ehli olduğu halde, Cennetten geri kalmış olur.
Ravi: Hz. Semure (r.a.)
Sayfa: 19 / No: 7
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel3 Haziran 2024 05:10
Sekerat (ölüme yaklaşma) halindekilerin yanında hazır olun. Ve onlara "Lâ ilahe İllallah'ı" telkin edin. Ve onları Cennetle de müjdeleyin. Zira erkeklerden ve kadınlardan halim olanlar bile böyle bir durumda şaşkınlık içinde kalır. Ve şeytanın da, Adem oğluna en yakın olduğu zaman bu vakittir. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ölüm meleğinin görülmesi bin kılıç darbesinden daha müthiştir. Gene nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, mü'min bir kulun, her bir damarının dolaştığı yerde acı duymadıkça, nefesi çıkmaz.
Ravi: Hz. Vasile (r.a.)
Sayfa: 19 / No: 6
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel3 Haziran 2024 05:12
Ashabıma, sonra arkadan gelenlere, sonra da onları takib edenlere hürmet ederek, Bana olan hürmetinizi muhafaza ediniz. Daha sonra yalan yayılır. Öyle ki, kişi kendisinden istenilmeden şahidlik yapar ve yemin teklif edilmeden yemin eder.
Ravi: Hz. Ömer (r.a.)
Sayfa: 19 / No: 5
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel3 Haziran 2024 05:13
Ashabım ve akrabalarıma hürmet ederek Bana hürmetinizi muhafaza ediniz. Kim ki, onlara hürmetle Bana olan hürmetini teyid ederse, Allah da onu dünya ve ahirette korur. Her kim de onlara hürmet etmeyerek, Bana olan hürmetini muhafaza etmezse, Allah ondan yüz çevirir. Ve bir kimseden de Allah yüz çevrir ise onun (azab için) yakalanması yakındır.
Ravi: Hz. Ömer (r.a.)
Sayfa: 19 / No: 4
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel3 Haziran 2024 05:14
Avret mahallini, hanımın ve cariyen müstesna, ( herkesten) koru.
Ravi: Hz. Behz İbni Hakim (r.a.)
Sayfa: 19 / No: 3
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel3 Haziran 2024 05:15
Kefeni güzelleştiriniz. Ölülerinize, arkalarından feryad etmekle, fena tezkiye ile, vasiyetlerini tehirle ve yakanlarını ve kabirlerini ziyareti terk ile eza vermeyiniz. Onlaran borçlarını ödemede acele ediniz. (Kabirde) kötü komşudan uzak tutunuz. Kabir kazdığınızda, onu derinleştirip güzelleştiriniz.
Ravi: Hz. Ümmü Seleme (r.a.)
Sayfa: 19 / No: 2
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel3 Haziran 2024 05:16
Ölülerinizin kefenlerini güzelleştiriniz. Zira onlar kabirlerinde kefenleri ile övünürler ve birbirlerine ziyarette bulunurlar.
Ravi: Hz. Câbir (r.a.)
Sayfa: 19 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

Yorum Gönder
Bu blogdaki popüler yayınlar
Mustafa Kemal Atatürk ün Gizli Vasiyeti
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
Meric Tumluer Said Nursi
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
Müslüman
Temmuz 30, 2023
DEVAMI
Blogger tarafından desteklenmektedir
Tema resimleri Michael Elkan tarafından tasarlanmıştır

YUKSEL
Vasiyet ve mustafa
PROFİLİ ZİYARET EDİN
Arşivleme
Kötüye Kullanım Bildir

yuksel dedi ki...

DECCAL

Sözlükte "yalan söylemek, bir şeyi örtmek, yaldızlamak veya boyamak" anlamlarındaki "d-c-1" kökünden türe- yen deccâl sözlükte çok yalan söyle- yen, göz boyayan, sahtekâr demektir. Deccål, kelâm ilmi ile kaynaklarda kıyametin büyük alametlerinden biri

YANITLASİL

yuksel3 Haziran 2024 07:51
olarak zikredilmiştir. Deccal'ın doğu tarafından çıkacağı, ilahlık iddia ede- ceği, olağanüstü şeyler sergileyeceği, Mekke ve Medine hariç bütün köy ve kasabalara gireceği, pek çok kişinin, onun fitnesiyle doğru yoldan çıkacağı ve onun peşine takılacağı, ancak gerçek mü'minlerin bu fitneden kurtulacakları rivâyet edilmektedir. (F.K.)

yuksel dedi ki...

Derin Devlet var mı?
-Derin Devlet var.
Bir daha söylüyorum var.
-ortaya çıkarsana!
-Kolaysa sen ortaya çıkar.
şimdiye kadar yokmuydu!

yuksel dedi ki...

İMTİHAN

Din bir imtihandır. (S.) 241:20. Söz. 2. makam, 2. suâl; (S.)

307:24. Söz 3.dal, 1. asıl

Dünya bir imtihan yeridir. (S.) 159:14. Söz, zeyl; (S.) 491:29.

Söz 4. esas, 3. mesele

İman ve teklif bir imtihandır. (Ş.) 486:5. Şua

İmtihanı kırk insandan biri kazanıyor. (S.) 171:11. Söz 4. mese İnsan dünyaya imtihan için gönderilmiştir. (1.1.) 110.

Yüce ruhlarla sefil ruhlar birbirinden ayrılması için insanlar im- tihan edilmektedir. (S.) 241:20. Söz, 2. mak. 2. suâl.

MAL İNAT

Hodgamlık, hodbinlik hod
Bir Hazinenin Anahtarı RİSÂLE-İ NUR KÜLLİYATI FİHRİST VE İNDEKSİ
İsmail Mutlu
sy. 310.

YANITLASİL

yuksel5 Haziran 2024 23:55
٦٨٦ - إِذَا صَارَ أَهْلُ الْجَنَّةِ إِلَى الْجَنَّةِ وَأَهْلُ النَّارِ إِلَى النَّارِ جِينَ بِالْمَوْتِ حَتَّى يُجْعَلُ بَيْنَ الْجَنَّةِ وَالنَّارِ ثُمَّ يُذْبَحُ ثُمَّ يُنَادِي مُنَادٍ يَا أَهْلَ الْجَنَّةِ خُلُودٌ لا مَوْتُ يَا اَهْلَ النَّارِ خُلُودٌ لاَ مَوْتٌ فَيَزْدَادُ اَهْلُ الْجَنَّةِ فَرَحًا إِلَى فَرَحِهِمْ وَيَزْدَادُ أَهْلُ

النَّارِ حُزْنًا إِلَى حُزْنِهِمْ (حم خ م عن ابن عمر)

686- Cennet ehli cennete, cehennem ehli cehenneme girdiklerinde ölüm getirilip cennetle cehennem arasında boğaz- lanacak. Sonra bir münadi şöyle seslenecek: "Ey cennet ehli! Ar- tık ölüm yok, ebedilik vardır. Ey nâr ehli! Artık ölüm yok, ebedilik vardır." Bunun üzerine cennet ehlinin sevinci artacak, cehennem ehlinin de üzüntüsü artacak.

فَلْسَ تَقَدَّمْ قَلِيلاً أَوْ
Ramuz ul Ehadis
Ahmed Ziyauddin Gümüşhanevi
Pamuk Yayınları
cilt.. 1.sy.174.

yuksel dedi ki...

٦٢٧٧ - يَبْقَى مِنَ الْجَنَّةِ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَبْقِيَ ثُمَّ يُنْشِئُ اللَّهُ لَهَا خَلْقًا مِمَّا

يَشَاء عبد بن حميد م ع حب عن انس)

6277- Cennetten Allah'ın dilediği kadar bazı yerleri boş kalacak. Sonra tekrar dilediği kadar mahluk yaratacak ve onu dolduracaktır.

٦٢٧٨ - يَتْبَعُ الْمَيْتَ ثَلاَثَةٌ اَهْلُهُ وَمَالُهُ وَعَمَلُهُ فَيَرْجِعُ اثْنَانِ وَيَبْقَى وَاحِدٌ

وَمَالُهُ وَيَبْقَى عَمَلُهُ (ن حم خ م ت صحيح

عن انس) يَرْجِعُ أَهْلُهُ 6278- Ölünün ardından üç şey gider: Ehli, malı, ameli. İkisi döner, biri yanında kalır. Ehli ile malı döner, ameli yanında kalır.

1425

YANITLASİL

yuksel8 Haziran 2024 08:00
ورضى الله بركة والقداحة في الدَّارِ بَرَكَةً وَكِيلُوا طَعَامَكُمْ يُبَارَكُ اللَّهُ لَكُمْ

فيه وسط في المنطق والمقترف عن انس وفيه عنسية ابو سليمان الكوفى متروك)

967- Evde bulunan şu dört şeyde bereket vardır

a) Evde bulunan kayunda bereket vardır.

b) Evde, henüz duvarları yapılmamış olan bir kuyuda da bereket vardır.

c) Evdeki el değirmeninde de bereket vardır.

d) Evdeki çakmakta da bereket vardır.

Buğdaylarınızı (alım, satımı arasında) ölçün ki Allah onu sizin için bereketli kılsın.

٩٦٨- أربعَةُ أَبْوَاب مِنْ أَبْوَابِ الْجَنَّةِ مُفَتَحَةٌ فِي الدُّنْيَا الإسكندرية وعَسْقَلان وقروينَ وعَبَّادَانَ وَفَضْلُ جدةَ عَلَى هَؤُلاء كَفَضْلِ بَيْتِ الله الحرام عَلَى سَائِرِ البُيُوتِ رحب في الضعفاء والديلمي والرافعي عن على وفيه عبد

الملك لاه والخطيب في فضائل قزوين عن على

968- Dünyada açılmış dört cennet kapısı vardır ki, onlar:

a) İskenderiye,

b) Askalan,

c) Kazvin,

d) Abadan'dır.

Bunların üzerine Cidde'nin üstünlüğü, Allah evi (Kobe-i Muazzama'nın) diğer evlere olan üstünlüğü gibidir.

٩٦٩ - اَرْبَعُونَ حَصْلَةً أَعْلاهُنَّ مِنْحَةُ الْعَنْزِ لَا يَعْمَلُ عَبْدٌ بِخَصْلَةٍ مِنْهَا رَجَاءَ ثَوَابِهَا وَتَصْدِيقًا بِمَوْعُودِهَا إِلَّا أَدْخَلَهُ اللهُ بِهَا الْجَنَّةَ رحم خ د حب عن ابن

(عمرو)

969- Kırk haslet vardır. Bunların en üstün olanı (Allah rızası ve sütü ile kılından faydalanmak için) sağmal keçi vermektir. Kim bu işi Inanarak ve sevabını umarak yaparsa Allah onu mutlaka cennete koyar.

۹۷۰ - اَرْبَعُونَ رَجُلاً أُمَّةٌ وَلَمْ يُخْلِصُ اَرْبَعُونَ رَجُلاً فِي الدُّعَاءِ لِمَيِّتِهِمْ

yuksel dedi ki...

MERİÇ TUMLUER
T.İ.E MAKAM BAŞKANLIĞI ÜST DÜZEY YÖNETİCİ.

1y

YÜCE TÜRK DEVLETİMİN KURUCUSU EHLİBEYT SEYYİD BÜYÜK ÖNDERİM ASİL.TÜRK GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ÖLÜMÜNDEN
50 YIL SONRA AÇIKLANMASI GEREKEN

HUKUK DIŞI 1 ŞEKİLDE
34 YILDIR HALEN VE KASTEN GİZLENEN VASİYETİNİN VARLIĞININ T.B.M.M DE TARAFIMDAN AÇIKLANMASI YOLUNDA DAVA ADAMI
🇹🇷MERİÇ TUMLUER🇹🇷T.İ.E🇹🇷 OLARAK GEREKENLERİ YAPACAĞIM İNŞALLAH...

YÜCE ALLAHIM CC TANRIM EHLİBEYT SEYYİD GÖREVLİ ASİL TÜRK VASİYİ KORUSUN İNŞALLAH AMİN

yuksel dedi ki...

İki garip şey vardır: Biri sefih kimseden çıkan "hikmet sözü" ki onu kabul edin. Diğeri Hakim adamın sefih sözü ki, onu affedin. Zira hiç bir hakim yoktur ki ayağı sürçmesin. Ve hiç bir hakim yoktur ki, tecrübe sahibi olmasın.
Ravi: Hz. Ali (r.a.)
Sayfa: 320 / No: 15
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel10 Haziran 2024 00:07
Bir kimse halk kızdığı halde Allah rızasını isterse Allah ondan razı olur. Sonra halkı da ondan razı eder. Kim de Allah'ı gadab ettirerek insanların rızasını isterse, Allah ona gadab eder ve halkı da ona hasım kılar.
Ravi: Hz. Âişe (r.anha)
Sayfa: 409 / No: 10
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel10 Haziran 2024 00:08
Bir kimse halk kızdığı halde Allah'ın rızasını isterse, Allah halktan gelen şer ve fitneye karşı onu korur ve ona yeter. Kim de Allahı gazablandırarak insanların rızasını isterse, onu halka bırakır ve bir şeyine karşımaz.
Ravi: Hz. Âişe (r.anha)
Sayfa: 409 / No: 11
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel10 Haziran 2024 00:09
Bir kimse halk sena etsin diye, Allah'a isyan teşkil eden işler yaparsa, insanlardan evvelce kendisini öven, sonra da zem eden bir kimse olur.
Ravi: Hz. Âişe (r.anha)
Sayfa: 409 / No: 12
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel10 Haziran 2024 00:09
Haya örtüsünü atanı gıybet etmekten mes'uliyet yoktur.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 409 / No: 13
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

٩٥٣ - أَرْبَعَ لَا يُقْبَلْنَ فِي أَرْبَعِ نَفَقَةً مِنْ حَيَانَةٍ أَوْ سَرِقَةً أَوْ عُلُولٌ أَوْ مَالُ يتيم فِي حَجِ وَلَا عُمْرَةٍ وَلا جَهَادٍ وَلَا صَدَقَةٍ" (ض عن مكحول مرسلا عد عن

ابن عمر)

953. Dört şeyden elde edilen para dört şeyde kabul edilmez Hiyanet, hırsızlık, hile ve yetim malını gasp etmek yolu ile elde edilen para şu dört şeyde kabul değildir: Hac, umre, cihad ve sadoka

٩٥٤ - أَرْبَعِ انْزِلْنَا مِنْ كَيْرِ تَحْتَ الْعَرْشِ اُمُّ الْكِتَابِ وَآيَةُ الْكُرْسِي

وَخَوَاتِيمُ الْبَقَرَةِ وَالْكَوْثَرِ" (طب ص وابو الشيخ عن ابي امامة)

954. Dört şey Arş'ın altındaki hazineden inmiştir:

a) Fatiha

b) Ayet'el-Kürsi.

c) Bakara Suresi'nin son ayetleri (Amener rasulü).

d) Kevser Suresi.

٩٥٥ - أَرْبَعُ حَقٌّ عَلَى اللَّهِ أَنْ لَا يُدْخِلَهُمُ الْجَنَّةَ وَلَا يُذِيقَهُمْ نَعِيمَهَا مُدْمِنُ عَمْرٍ وَاكِلُ الرِّبَا وَاكِلُ مَالِ الْيَتِيمِ بِغَيْرِ حَقٍ وَالْعَاقُ لِوَالِدَيْهِ رَك هب عـــن

أبي هريرة)

955- Dört sınıf insan vardır ki, Allah onlan ne cenneline koyacak ve ne de cennetin nimetlerini taddıracaktır:

a) Devamlı içki içen.

b) Faiz yiyen.

c) Nähak yere yetim malını yiyen.

d) Anne babasına asi gelen.

٩٥٦ - أربع مِنَ السَّعَادَةِ الْمَرْأَةُ الصَّالِحَةُ وَالْمَسْكَنُ الْوَاسِعُ وَالْجَارُ الصَّالِحُ وَالْمَرْكَبُ الْهَنِيُّ وَاربَعٌ مِنَ الشَّقَاءِ الْمَرْأَةُ السُّوءُ وَالْجَارُ السُّوء والمركب السوء والمسكن الضيق (حب ك حل هب ض والخطيب عن محمد ن سعد عن أبيه عن جده

-232

yuksel dedi ki...

يَكْبَرُونَ الْبَغْضَاءَ لِإِخْوَانِهِمْ فِي صُدُورِهِمْ فَإِذَا لَقُوهُمْ تَخَلَّقُوا لَهُمْ وَالَّذِينَ إِذَا دَعَوْا إِلَى اللَّهِ وَإِلَى رَسُولِهِ كَانُوا بَطَاءً وَإِذَا دَعَوْا إِلَى الشَّيْطَانِ وَامْرَه

كَانُوا سُرَاعًا (الخرائطي عن الوضين بن عطاء)

61- "Kıyamet gününde mahlukat içinde Allah'ın en çok buğz ettiği kimseler; yalancı ve kibirli olanlardır. Bir de din kardeşlerine karşı kalplerinde kin besleyenler. Onlarla buluştukları zaman kendilerindenmiş gibi görünürler, fakat yanlarından ayrıldıklarında yine kin beslerler. Bir de o kimselerdir ki, Allah'a ve Rasulü'ne çağrıldıkları zaman tembel davranırlar, şeytana ve buyruğuna çağrıldıklarında ise hemen koşarlar."

٦٢ - ابْعُونِي ضُعَفَاتَكُمْ فَإِنَّمَا تُرْزَقُونَ وَتُنْصَرُونَ بِضُعَفَائِكُمْ (د ن ق ل حب

طب حم ت حسن صحيح عن أبي الدرداء)

62- "Beni güçsüz olanlarınızın yanında arayınız, çünkü siz güçsüzleriniz sayesinde zafere kavuşturulup rızıklandırılıyorsunuz."

٦٣ - ابْكِينَ وَإِيَّا كُنَّ وَنَعِيقُ الشَّيْطَانِ فَإِنَّهُ مَهْمَا كَانَ مِنَ الْعَيْنِ وَالْقَلْبِ فَمِنَ الله وَمِنَ الرَّحْمَةِ وَمَا كَانَ مِنَ الْيَدِ وَاللّسَانِ فَمِنَ الشَّيْطَانِ (ابن سعد عن

ابن عباس

63- "(Ey kadınlar cemaati!) Ağlayın fakat şeytan anırmasından sakınınız. Çünkü göz ve kalpten olan ağlamak, Allah'tan ve

rahmettendir. El, dil hareketiyle olan ağlamak ise şeytandandır."

٦٤ - اَبْلِغُوا أَهْلَ مَكَّةَ وَالْمُجَاوِرِينَ أَنْ يَحْلُوا بَيْنَ الْحُجَّاجِ وَبَيْنَ الطَّوَافِ

وَالْحَجَرِ الْأَسْوَدِ وَمَقَامِ إِبْرَاهِيمَ وَالصَّفِ الأَوَّلِ مِنْ عَشْرَ يَبْقَيْنَ مِنْ ذِي

الْقَعْدَةِ إِلَى يَوْمِ الصَّدْرِ (الديلمي عن انس)

64- "Mekkelilere ve mücavirlere (yurdunu terk ederek zamanı Harameyn-i Şerifeyn'de ibadetle geçiren) bildirin. Zilkadenin yirminci gününden bayram gününe kadar tavaf etmek, Hacerü'l-Esved'i istilam etmek, Makam-ı İbrahim'i ziyaret etmek ve bir de ilk safta bulunmak gibi hususlarda hacıları yalnız (ve serbest) bıraksınlar."

YANITLASİL

yuksel10 Haziran 2024 23:53
Sizi iki sarhoşluk gaşyetti. Hayatı sevmek sarhoşluğu ve cehle razı olmak. Bu sarhoşluğa düştüğünüzde, "emr-i bil ma'ruf" ve "nehy-i anil münkeri" terk edersiniz. O zaman sünnet ve kitaba sahip olanlar, muhacir ve ensardan "sabikûnel- evvelîn" gibidir. (Yani ashab derecesindendir.)
Ravi: Hz. Âişe (r.a.)
Sayfa: 321 / No: 5
Ramuz

yuksel dedi ki...


۷۲۸- إِذَا ظَهَرَتِ الْفَاحِشَةُ كَانَتِ الرَّجْفَةُ وَإِذَا جَارَ الْحُكَّامُ قَلَّ الْمَطَرُ وَإِذَا

غُدِرَ بِأَهْلِ الذِّمَّةِ ظَهَرَ الْعَدُو (عدو الديلمي عن ابن عمر)

728- Fuhuş yaygınlaşınca deprem olur, hakimler zulme- dince yağmur azalır, zimmet ehline zulüm reva görülünce düş-

man zahir olur.

yuksel dedi ki...

٦٠ - أَبْغَضُ الرِّجَالِ إِلَى اللَّهِ تَعَالَى الْبَلِيعُ الَّذِي يَتَخَلَّلُ بِلِسَانِهِ تَخَلَّلَ الْبَقَرَةِ

بلسانها (ابو نصر السجزي في الإبانة عن ابن عمرو)

60- "İnsanlar arasında Allah'ın en çok buğz ettiği adam (yalanı doğru, doğruyu yalan göstermek için), sığırın geviş getirdiği gibi dilini kullanan, belagat sahibi insandır."

yuksel dedi ki...

Receb büyük bir aydır. Allah bu ayda hasenatı kat kat eder. Kim Receb'den bir gün oruç tutarsa, sanki bir sene oruç tutmuş gibi olur. Kim ondan yedi gün oruç tutarsa, ona Cehennem kapıları kapanır. Kim ondan sekiz gün oruç tutarsa, ona Cennetin sekiz kapası açılır. Kim ondan on gün oruç tutarsa, Allah ona istediğini verir. Kim ondan onbeş gün oruç tutarsa, semadan bir münadi şöyle seslenir: "Geçmişin affolundu. Amellere yeniden başla" Kim artırırsa Allah da onu artırır. Receb ayında Allah Teala Nuh (a.s)'ı gemiye bindirdi ve o, Receb ayını oruçlu geçirdi. Yanındakilere de oruç tutmalarını emretti. Onlarla gemi altı ay seyretti. Bunun sonu aşûre günüdür. Ve gemi "Cudi" dağına indirildi. O gün de Nuh (a.s) yanındaki insanlar ve hayvanlar hepsi, Aziz ve Celil olan Allah için, şükür olarak oruçlu idiler. Allah denizi, beni İsrail için aşûre gününde yardı. Ve yine Aşûre gününde Allah (z.c.hz)'leri Adem (a.s)'ın tövbesini ve Yunus (a.s)'ın şehrinin halkının tövbesinide kabul etti. İbrahim (a.s)'da o günde doğdu.
Ravi: Hz. Said İbni Ebu Raşid (r.a.)
Sayfa: 288 / No: 13
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Teklif ediyoruz: Cumhurbaşkanlığına, Ge-

nelkurmay Başkanlığına, diğer kuvvet komu- tanlığına ait yerlerdeki, Yakın Tarihle ilgili bütün belgeler bir araya toplanmalı ve tıpkı "Başbakanlık Arşivi" yahut "Milli Kütüphane" gibi bir "Yakın Tarih Kütüphanesi" kurulma- lıdır. Ayrıca bankaların kasalarında saklı bel- ge ve dokümanlarla, şahısların elindeki belge ve vesikalar da bu kütüphaneye konulmalı. bütün belge ve dokümanlar güzelce tasnif edi- lip, araştırmacıların istifadesine sunulmalı- dır.

yuksel dedi ki...

Benim hadislerim birbirini nesh eder. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin birbirini nesh etmesi gibi.
Ravi: Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
Sayfa: 111 / No: 9
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

SAYFALAR ARASINDA

"Haysiyetli ülkelerde tabular olmaz"

Y AKIN ve uzak tarihimizin ya- lan-yanlışa boğulduğunu, vesi- kaların tahrif edildiğini, kahra- man olanların hain, hain olan- ların kahraman gösterilmeye çalışıldı- ğını belirten yazar Ahmet Kabaklı. Yeni Nesil'den All Ferşadoğlu'nun 10 Kasım 1988'de yayınlanan mülakatında yakın tarih ve tabular hakkında konuştu.

Kabaklı'nın mülakatta sorulan sual- lere verdiği cevaplar şöyle:

"Bugün 12 Eylül'ün bile gerçeklerini bilmediğimizi açık açık iddia edebili- rim. 12 Mart'ın, daha önceki 60 darbesi- nin gerçeklerini hiçbirimiz bilmiyoruz. Rivayet muhtelif ve içinde gerçek dışılık son ölçüdedir.

"Başımıza o kadar çok belä yağdırıl- mış, bugün o kadar çok yalan, yumruk altında gerçekler gizlenmiştir ki, herşey yalana bulandırılmış. Memleketteki kahraman insanlar karalanmış; zararlı kimseler de göklere çıkarılmıştır.

"Bizde büluğ çağı ile emeklilik çağı bir görülüyor. Akıllarının başlarına gelebil- mesi için emekli olmaları gerekir. Ben bunu birçok emekli generalde, yüksek memurda görmüşümdür. Aslında bu, ne yazık ki, korkutulmuş bir karektersiz- liğin ifadesidir. Gerçekler zamanında söylenirse hiçbir zararı olmaz. Uyduru- lan yalanların cemiyetleri ſeläketlere sürükledığı yüzde yüz muhakkaktır.

"Resmi ve yalan tarihe karşı, yalan üzerine müesses iddialara karşı, yalan- dan kahraman yapılmış, hâlâ devam e- den fikir zulmüne ve fikir yumruğuna karşı sız mücadele açmışsınız.

"Demokratik ülkelerde tabu yoktur. Demokratik ülke, tabunun olmadığı ülke demektir. Hallá değil demokratik ülke- lerde, kendisini bilen haysiyetli ülkeler- de de tabu yoktur. Demokratik ülkelerde ilim vardır, bilgı vardır. Tartışılmayan.

görüşülmeyen mesele yoktur. Bu da tabu bir şeydır. İnsan hayslyyetine uygundur.

"İşte Çanakkale hikâyesi, siz yazmış- sınız, Atatürk'ün henüz bulunmadığı bir olayda, 'Atatürk'ten niye bahsedilmiyor' diye kıyametler koparılıyor ve TRT Ge- nel Müdürü azlediliyor. Bu dünyanın hiçbir yerinde olacak bir şey değildir. Nitekim, kişileri yok etmek için siste- matik bir şekilde tabulara başvurulmak- tadır.

"Ne Avrupa'da, ne dünyanın diğer de- mokratik ülkelerinde, 5816 sayılı gibi bir kanun var. Bu kanun yanlıştır. Bu kanun yüzünden çok gerçekler gizli kal- maktadır. Tam (ersine, Atatürk'ün Mus- tafa Kemal. Mustafa Kemal'in Gazi Mus- tafa Kemal olarak ortaya konması gere- kir. Herkesin olduğu gibi ortaya konma- sı gerekir. O zaman millet rahat edecek- ur. O zaman Mustafa Kemal de rahat ede- cektir. O zaman Atatürk'ü maalesef ålet ederek çıkar sağlamak isteyen kişiler. zümreler; kullandıkları bir çıkar unsu- rundan mahrum kalacaklardır. Ata- türk'ü böyle bir takım insanların âleti halinde tutmamak gerekir.

"Türkiye'nin yakın tarih hadiselerini tartışacağı vakit, çoktan gelmiştir. Türk halkı olarak evet, gelmiştir. Ama, ger-

çeklerin bilinmemesinden menfaat u- manlar çoktur. Sırasında basın da gürül tü çıkaracak, seni ylyeceklerdir. Mesul ve yüksek makamlarda bulunanlar, seni ylyecektir! Binaenaleyh, bu acıklı bir keyflyettir. Adalet ve gerçek, milletin. müsbet aydının ekserlyet sağlamastyle mümkün olabilecek bir keyfiyettir. Mil- letimiz her zaman bunları tartışabılır. konuşabilir. Rahatsız olmaz, gocunmaz. Fakat bazı yalancı aydınlar, üniversi telerdeki sorumlu hocalar yeteri kadar karakter sahibi olmazlarsa, yine de so- nuç alınamaz.

"Bir defa Türkiye'nin yakın ve uzak tarihinin yazılmamış olması acı bir

YANITLASİL

yuksel13 Haziran 2024 07:59
keyfiyettir. Tarihi yazılmayan bir ül- kede politika yapılıyor. Şu halde dürüst bir politika yapılamaz. Çünkü kendi- mizi aradığımızda tarihten başka bula- bileceğimiz bir yer yoktur. Herşey tari- hin zarfı içindedir. Koyun efendim orta- ya, kimin ne kusuru varsa bilelim, mezi- yeti ne ise bilelim. Karmakarışık bir şe-

YANITLASİL

yuksel13 Haziran 2024 08:01
kilde çocuklara okutmanın bir mânâsı yoktur. "Şimdi insan bir şeyi ortaya anlatır- ken gerçekleri ortaya koymalıdır. İlmin dili incitici olmaz. Herkes de buna râzı olur. Yavaş yavaş bu safsata devri, ya- landan çıkar bulma devri kapanır. Bu- nun da kapanması lazım

yuksel dedi ki...

Peygamberleri zikretmek ibadettendir. Salihleri anmak, günahlara kefarettir. Ölümü hatırlamak sadakadır Cehennemi hatırlamak cihaddandır. Kabri anmak sizi cennete yaklaştırır. Kıyameti anmak ise sizi ateşten uzaklaştırır. İbadetin efdali çareyi terketmektir. Alimin sermayesi kibri terktir. Amelin bedeli hasedi terk ve günahlardan yüreğin yanışı da tevbenin özüdür.
Ravi: Hz. Muaz (r.a.)
Sayfa: 286 / No: 6
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

MÜNEBBİHAT

tur ve onu bulamaz."

3. Hz. Ömer (ra) demiştir ki:

"Gülmesi çok olanın heybeti az olur. İnsanları küçüm. seyen küçümsenir. Bir şeyi çok yapan onunla tanınır. Sözü çok olanın hatası çok olur. Hatası çok olanın hayası az olur. Hayâsı az olanın verâ duygusu az olur. Verâsı az olanın kalbi ölür."

4. Hz. Osman (ra), Yüce Allah'ın (cc) "O duvarın al- tında, ikisine ait bir hazine vardı. Babaları da sâlih bir kimse idi." (Kehf Sûresi, 18/82) mealindeki âyeti hakkında şöyle demiştir:

"Hazine altından bir levhadır. Üzerinde şu yedi satır yazılıdır: Ölümü bilip de gülene şaşarım. Dünyanın fâni olduğunu bilip de ona rağbet edene şaşarım. Her şeyin takdir-i ilâhî sonucu gerçekleştiğini bilip de elde edeme- dikleri için üzülene şaşarım. Hesap gününü bilip de servet biriktirene şaşarım. Cehennemi bilip de günah işleyene şaşarım. Allah'ı (cc) yakinen bilip de O'ndan başkasını zikredene şaşarım. Cenneti yakinen bilip de dünyada rahatlık arayana şaşarım Şeytanı düşman olarak bilip de ona itaat edene şaşarım."

***

5. Hz. Ali'ye (ra); "Gökyüzünden daha ağır, yeryü zünden daha geniş, denizden daha zengin, taştan daha Sert, ateşten daha yakıcı, zemheriden daha soğuk ve ze- hirden daha acı olan şey nedir?" diye sorulunca şöyle cevap vermiştir:

YANITLASİL

yuksel19 Haziran 2024 01:46
MÜNEBBİHAT

"İffetli kadınlara ahlâksızlık iftirasında bulunmak, gök- yüzünden daha ağırdır. Hak, yeryüzünden daha geniştir. Kanaatkârın kalbi, denizden daha zengindir. Münafığın kalbi, taştan daha serttir. Zâlim hükümdar, ateşten daha yakıcıdır. Alçağa muhtaç olmak, zemheriden daha soğuk- tur. Sabır, zehirden daha acıdır." ["İnsanların arasını boz- ma gayesiyle laf taşıma, zehirden daha acıdır" şeklinde bir rivayet de vardır.]

***

6. Hz. Peygamber (sav) buyurmuştur ki:

"Dünya, evi olmayanın evi, malı olmayanın malıdır. Aklı olmayan onun için mal toplar. Anlayışı olmayan onun hazlarıyla meşgul olur. İlmi olmayan onun sebebiy- le azap görür. Zekâsı olmayan onun için haset eder. Ya- kîni olmayan onun için çalışır."

***

7. Câbir b. Abdullah el-Ensârî (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir:

"Cebrail (as), komşu hakkında o kadar tavsiyede bu- lundu ki, komşuyu komşuya mirasçı kılacağını zannettim. Kadınlar hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, onları boşamayı haram kılacağını zannettim. Köleler hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, onların azat edileceği bir vakit belirleyeceğini zannettim. Misvak hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, dişleri fırçalamanın farz olduğunu zannettim. Cemaatle namaz hakkında o kadar tavsiyede kabul edeceğini zannettim. Gece namazı hakkında o ka- bulundu ki, Allah'ın (cc) sadece cemaatle kılınan nama dar tavsiyede bulundu ki, geceleyin uyku uyunmaya- cağını zannettim. Allah'ı (cc) zikretme hakkında o kadar

YANITLASİL

yuksel19 Haziran 2024 01:49
Tasavvuf Klasikleri

ibn Hacer El-Askalani

MÜNEBBİHAT

UYARILAR

YANITLASİL

Yorum Gönder
Bu blogdaki popüler yayınlar
Mustafa Kemal Atatürk ün Gizli Vasiyeti
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
Meric Tumluer Said Nursi
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
Müslüman
Temmuz 30, 2023
DEVAMI
Blogger tarafından desteklenmektedir
Tema resimleri Michael Elkan tarafından tasarlanmıştır

YUKSEL
Vasiyet ve mustafa
PROFİLİ ZİYARET EDİN
Arşivleme
Kötüye Kullanım Bildir

yuksel dedi ki...


Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
327 1 Allah (z.c.hz.) buyurdu ki: "Her kim ki Benim kazama rıza göstermez ve belama sabretmezse, Benden gayri Rab arasın." Hz. Ebû Hind Ed Dari (r.a.)
327 2 Allah (z.c.hz.) buyurdu ki: "Bir kimse Benim kaza ve kaderime razı olmazsa, Benden başka Rab arasın". Hz. Enes (r.a.)
327 3 Allah (z.c.hz.) buyurdu ki: "Bir kulum ki, vücuduna sıhhat ve afiyet verdim ve onun üzerine rızkını genişlettim de beş senede bir Beni ziyarete gelmedi, muhakkak o mahrumdur. (Kabe ziyareti için) Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
327 4 Allah (z.c.hz.) buyuruyor: "Ey adem oğlu! Beni zikrettikçe şükürdesin, unuttukça küfürdesin." Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
327 5 Allah (z.c.hz.) buyuruyor: "Ben kullarımdan mü'min bir kulumu mübtela ettiğimde, Bana hamd eder, şükreder ve ibtila ettiğim şeye sabrederse, muhakkak ki o yatağından, doğduğu günkü gibi, günahlarından temizlenmiş olarak kalkar." Rab, hafaza meleklerine de şöyle buyurur: "Ben kulumu şununla bağladım ve onu mübtela ettim. Öyle ise siz ona hastalıktan önce ne ecir veriyordu iseniz, gene onu kendisine veriniz." Hz. Şeddad İbni Evs (r.a.)
327 6 Allah (z.c.hz.) buyuruyor: "Ben bir kimsenin gözlerini ama ettiğimde ona mukabil kendisine Cennet veririm." Hz. Câbir (r.a.)
327 7 Allah (z.c.hz.) buyuruyor: "Oruçlar siperdir. Kul onunla Cehennem ateşinden siperlenir. Oruç Bana aittir, ona mükafatı da verecek zatımdır." Hz. Câbir (r.a.)
327 8 Allah Tebareke ve Teala şöyle buyuruyor: "Ben salih kullarıma, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insan kalbine gelmedik nimetler hazırladım. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
327 9 Allah (z.c.hz.) buyuruyor: "Adem oğlu dehre sövmekle Bana eza ediyor. Dehr, Benim elimdedir. Gece ve gündüzü Ben evirip çeviriyorum." (Feleğe dil uzatmak, Bana küfürdür.) Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
327 10 Allah (z.c.hz.) buyuruyor: "Kulum bir iyilik yapmayı kast edib yapamadığında, bir sevap yazarım. Yaparsa on sevaptan yediyüz sevaba kadar yazarım. Bir kötülüğe kastedene, onu yapmadıkça birşey yazmam. Yaparsa bir seyyie yazarım." Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
327 11 Allah ( z.c.hz.) buyuruyor: "Kulum Bana kavuşmaktan hoşlanırsa, Ben de ona kavuşmaktan hoşlanırım. Bana kavuşmak onun hoşuna gitmiyorsa Benim de ona kavuşmak hoşuma gitmez." Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
327 12 Allah (z.c.hz.) buyuruyor: "Benim mahlukum gibi birşey yapmaya kalkandan daha zalim kim vardır? Yaratsınlar bir tane, Yaratsınlar bir zerre veya yaratsınlar bir arpa." Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
327 13 Allah (z.c.hz.) buyuruyor: "Adem oğlu ne nezrederse etsin, o yine takdir ettiğimi elde eder. Lakin, daha evvel böyle birşey yapmış değilken nezirle cimriden bir hayır çıkmış olur da onu Bana getirir." Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)

yuksel dedi ki...

Deccalın önü sıra hilekâr seneler vardır. O senelerde sadıklar yalanlanır, yalancılar tasdik olunur. Eminlere hain, hainler emin nazarı ile bakılır. Ve halıkın umuru hususunda "Rüveybida" söz sahibi olur, "Rüveybida nedir?" diye soruldu. Buyurdu ki: "Umumun işlerinde söz sahibi olan fasık bir kimsedir.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 117 / No: 2
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

BİR AYET

21 Hazvan Cuma

15 Zhicce 1445

173

Şüphesiz inkâr edenler Kur'an'ı işittikleri zaman neredeyse seni gözleriyle devireceklermiş gibi bakar, 'şüphe yok o bir delidir' derler. Oysa Kur'an, âlemler için ancak bir öğüttür. (Kalem, 68/51-52)

yuksel dedi ki...

Cennet ehli Cennetteki makamlarına yerleşir ve Cuma'dan Cuma'ya Allah'ı ziyarete giderler. Onlara Arşı Rahman aşikâr olup, Allah'ı görürler. Bu Cennet bahçelerinden birinde olur. Ve herkes derecesine göre bir minbere yerleşir. En aşağısının yerleri misk tepelerindedir. Ve bunlar kendi hallerini diğerlerinden aşağı görmezler. Soruldu ki: "Rabbimizi görecek miyiz?" Buyurudu ki: "Evet, ayın 14'üncü gününde görülmesinde, ya da güneşin görülmesinde nasıl hilâf yoksa, (veya bunları nasıl izdihamsız görüyorsanız) öyle Rabbinizi göreceksiniz." Allah (z.c.hz.) onlara ayrı ayrı muhatap olur. Ve hatta bazılarına dünyadaki bazı sözlerini hatırlatır. Kul: "Yarabbi mağfiret etmemiş miydin?" der. Allah: "Ettim de onunla buraya geldin" buyurur. O esnada iki bulut öyle güzel kokular serper ki, kimse böylesini görmemiştir. O zaman Allah Tealâ buyurur ki: "Haydi kalkın ikram edeceğim şeylerin başına." O zaman kalkıp cennetin çarşılarına gelirler. Bu çarşılarda aklın tasavvur edemiyeceği şeyler vardır. Orada ne para verilir, ne de yüklenilir. Sadece emredilir. İşte orada biz birbirimizle karşılaşacağız. Derecesi üstün olanların elbisesi başka olur. Ve birinin gözüne bu ilişince kendi elbisesi de derhal fevkalâde olur. Çarşılardan yerimize döneriz. Ailelerimiz: "Başka bir şekilde güzelleşip geldiniz" derler. Biz de deriz ki: "Tabii güzelleşip gelmek hakkımızdır. Zira Rabbımızı ziyaretten geliyoruz."
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 118 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Aziz ve Celil olan Allah buyurur: " Kulumun Benim üzerimde ahdi vardır; namazlarını vaktinde dosdoğru eda ederse, ona azab etmiyeceğim ve onu Cennete hesapsız sokacağım."
Ravi: Hz. Âişe (r.anha)
Sayfa: 329 / No: 12
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel22 Haziran 2024 11:12
Cennet ehli Cennetteki makamlarına yerleşir ve Cuma'dan Cuma'ya Allah'ı ziyarete giderler. Onlara Arşı Rahman aşikâr olup, Allah'ı görürler. Bu Cennet bahçelerinden birinde olur. Ve herkes derecesine göre bir minbere yerleşir. En aşağısının yerleri misk tepelerindedir. Ve bunlar kendi hallerini diğerlerinden aşağı görmezler. Soruldu ki: "Rabbimizi görecek miyiz?" Buyurudu ki: "Evet, ayın 14'üncü gününde görülmesinde, ya da güneşin görülmesinde nasıl hilâf yoksa, (veya bunları nasıl izdihamsız görüyorsanız) öyle Rabbinizi göreceksiniz." Allah (z.c.hz.) onlara ayrı ayrı muhatap olur. Ve hatta bazılarına dünyadaki bazı sözlerini hatırlatır. Kul: "Yarabbi mağfiret etmemiş miydin?" der. Allah: "Ettim de onunla buraya geldin" buyurur. O esnada iki bulut öyle güzel kokular serper ki, kimse böylesini görmemiştir. O zaman Allah Tealâ buyurur ki: "Haydi kalkın ikram edeceğim şeylerin başına." O zaman kalkıp cennetin çarşılarına gelirler. Bu çarşılarda aklın tasavvur edemiyeceği şeyler vardır. Orada ne para verilir, ne de yüklenilir. Sadece emredilir. İşte orada biz birbirimizle karşılaşacağız. Derecesi üstün olanların elbisesi başka olur. Ve birinin gözüne bu ilişince kendi elbisesi de derhal fevkalâde olur. Çarşılardan yerimize döneriz. Ailelerimiz: "Başka bir şekilde güzelleşip geldiniz" derler. Biz de deriz ki: "Tabii güzelleşip gelmek hakkımızdır. Zira Rabbımızı ziyaretten geliyoruz."
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 118 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel22 Haziran 2024 11:21
Kim ki bir kavmin hayır ve şer amellerinden hoşlanıyorsa, yapmasa da onu işlemiş gibidir.
Ravi: Hz. Muhammed İbni Ali (r.a.)
Sayfa: 396 / No: 15
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel22 Haziran 2024 11:24
İbadetin hayırlısı fıkıhtır.
Ravi: Hz. Saad (r.a.)
Sayfa: 281 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

İmdi aşkdan muradımızı belirte- biliriz. Aşk; sevmek... Sevilmesi ge- rekeni sevmek. O'nun rızasını taleb etmek. O'na ve hükmüne teslim ol- mak. Hükmünü nefsimizde yaşamak sonra yaşatmak. Herşeyde daîma O'- nu düşünmek; büyük murakebeyi u- nutmamak. O'nun evi olan kalbe

YANITLASİL

yuksel23 Haziran 2024 05:36
başkalarını yaklaştırmamak, Kalb kapısını ancak ve ancak O'nun rıza- sını alanlara, O'nun izniyle gelenlere, O'nun için çalanlara açmak. (Bu öl- çü ile mahlûkatı sevebildiğimiz ka- dar sevelim) Mahlukâtı;

<<<Yaratılanı sevdim yaratandan ötürü sırrıyle sevmek. Kalb evini her türlü makam, para, şöhret ve şa- his putlarından temizlemek. İşte mu- habbet, işte aşk... İslâm gençliği bu vasıflarıyle tanınmalı. Bunun için, bu vasaifi haiz olması elzemdir. Bu ölçü oldukça ona anarşi yaklaşamaz. Zaten anarşî; kalbe, ihanetin cezası olarak girer. Nitekim orada, Allah sevgi ve rızasıyla buna müstenid o- larak bulunan sevgi ve rızanın dışın- da, bir muhabbet, bir rıza bulunursa anarşî var olmuştur. Bu sebeble de İslâm gençliği Allah'ın rızasını tah- sîle memurdur.

Bu günkü düzen İslâm Gençliği- nin vasıflarına aykırıdır. Böyle bir düzen için kavgaya girmek, İslâm gençliğinin şiarı değildir. Düzeni biz getirmedik. Koruyucusu da biz ola- mayız. Giderse güle güle. Gelirken bizi ağlatarak geldi. Biz yine güle gü le diyoruz. Bizden bu kadar.

Getirenler koruyor zaten, Bura-

yuksel dedi ki...

Önce ahlâk

Mil Selånet Partisi seçimlerde

kullanacağı sloganları açıklamıştır. M S.P. lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbe kan tarafından yapılan açıklamaya göre parti, bu seçimlerde de bilhassa yine Önce ahlak ve maneviyat sloganını leyecektir. Açıklanan sloganlar arasınde şunlar yer almaktadır:

Önce ahlâk ve maneviyat

Montaj değil, ağır sanayi

Köylüyü, İşçiyi, memuru, dargelirliyi, falze, vergiye meyeceğiz.

Herkese refah

Uydu değil, llder Türkiye

Yeniden büyük Türkiye

Doğru yol, haklı yol MSP Milli g

rüşe Inananlar birleşelim

MSP pişman etmez

Laf değil, hizmet

Yeni devir: Milli görüş

Fabrika yapan fabrika

Mer ile fabrika, herkese ly, herke se refah

Milli görüş, Milli şuur, Milli ha le

Oyalama değil, köklü İcraat.

İnananlara tahakküm devri kapan di: CHP Gazoz, kola, montaj dev ri kapandı: AP

Yeniden büyük Türkiye yenl de

vir: MSP

Denenmiş denenmez

Solcuya, renksize aldanma

Bu zafer Inananların zaferidir

Ve zafer yakındır

Milli, göçlü, süratli, yaygın kınma

Kıbrıs'ı Yonan'a vermemek İçin, Ortak Pazar'a uşak olmamak iç MSP:

yuksel dedi ki...

17 1445

175

BİR AYET

Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve herkes yarın için ne hazırladığına baksın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Haşr, 59/18)

AHİRET GÜNÜ

Hz. Peygamber'in Safa Tepesi'nde "Haberiniz olsun ki ben şiddetli bir azap öncesinde sizin için gönderilmiş bir uyarıcıyım." (Müslim, İmân, 355) dediği zaman- dan itibaren bir ömür boyu insanları hakkında uyardığı bir gün vardır: Ahiret günü. Geleceği kesin olan bu günün varlığına inanmak mümin olabilmenin vazgeçilmez bir şartıdır. Tüm insanların kabirlerinden çıkacağı, yeniden diri- lişin yaşanacağı, bazı insanların yaya bazı insanların binekli bazılarınınsa yüz üstü sürünerek bir araya geleceği toplanma günüdür o gün. "Bir yığın kemik, bir yığın toz olduğumuz zaman mı yeniden diriltilecekmişiz?" (İsrů, 17/49) diyerek Resûlullah'ı ciddiye almayanların ve bu günün geleceğine inandığı hâlde pervasızca yaşayan insanların aldandıklarını anlayacakları gündür. Herke- sin dünya hayatında yaptıklarının karşılığını göreceği hesap günüdür o gün. Malın mülkün hükümsüz kaldığı, aile, akraba ve dostun fayda sağlamadığı bu gün, kişinin tek sermayesi dünyada işlediği iyilikleri ve salih amelleridir.

yuksel dedi ki...

166 1 BİLİŞİM ÇAĞINDA INSAN, DİN VE DİYANET

Peygamber Efendimiz bir gün mescide girdiğinde bir kısmı tilavet ve dua ile, bir kısmı ise ilimle meşgul olan iki topluluk görünce, her iki grubun da hayırlı bir işle meşgul olduğunu ifade ettikten sonra "ben muallim olarak gönderildim" buyu- rarak ilimle meşgul olanların yanına oturmuştur. 158 Söz konusu rivayet ve uygulamalar mescitlerin ilim merkezi oluşunu iba- det mekânı olmasından daha güçlü hale getirmektedir.

Bu bağlamda önemli bir örnek de Mescid-i Nebi'nin bir

PAST

yuksel dedi ki...

BİLİŞİM ÇAĞINDA

INSAN

DIN VE

DİYANET

PROF. DR. ALİ ERBAŞ

yuksel dedi ki...

177

Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendi- lerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılıp zekât vermeyi vahyettik. Onlar, bize hep kulluk ettiler. (Enbiya, 21/73)

BİR AYET

HZ. ŞUAYB VE NAMAZ AHLAKI

Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de, Hz. Şuayb'ı örnek göstererek namazın, kişinin davranışlarına ahlaki yönde katkı sağladığının altını çizer. Buna göre Hz. Şuayb, Medyen halkına ölçü ve tartıda adaletli olmalarını, haksızlık ederek insanların mallarından çalmamalarını ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak başkalarına zarar vermemelerini öğütler. Bu öğütler karşısında Medyen halkı ona şu soruyu sorar: "Ey Şuayb! Atalarımızın taptığı şeylerden yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emredi- yor? Oysa sen gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın." (Hüd, 11/87) Hz. Şuayb örnekliğinde, bu ayet namazın ahlaki bakımdan kişiyi kötülük ve haksızlıklardan alıkoyan yönünü anlatır. Zira bir insan namaz kılıyorsa, Allah'ı anıyor ve O'na ibadet ediyorsa, ahlaki anlamda da ona layık bir kul olması gerektiğini, nihayetinde gün gelip Rabbine hesap vermek zorunda olduğunu sık sık hatırlıyor demektir.

yuksel dedi ki...


Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
121 1 Kıyametin önü sıra yalancılar vardır. Onlardan sakının. Hz. Câbir İbni Semure (r.a.)
121 2 Kıyametin önü sıra hilekâr seneler vardır. O zamanlarda emin adamlara töhmet, haine emniyet edilir. Ve emin susturulur. Yalancıya emin nazarı ile bakılır. Ve "Rüveybida" söz sahibi olur. "Rüveybida kimdir?" diye soruldu. Ammenin işleri hakkında söz sahibi olan sefih kimsedir." buyuruldu. Hz. Avf İbni Malik (r.a.)
121 3 Kıyametin önü sıra deccal ve onun önü sıra da 30 kadar veya daha fazla yalancı gelir. Bu yalancıların alâmetleri soruldu. Buyuruldu ki: "Onlar sizde olmayan adetler getirirler ve diyanetinizi o âdetlerle değiştirirler. Bunları gördüğünüzde onlardan sakının ve onlara düşman olun. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
121 4 Kıyametin önü sıra tanıdık kimselere selâm vermek âdet olur. Ticaret meydan alır, o derecede ki, kadın erkeğine yardımcı olur. Akraba yoklamaları kalkar ve yalancı şahidler çıkar, gerçek şahidlik gizlenir, muharrirler ise çoğalır. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
121 5 Kıyametin önü sıra karanlık geceler gibi fitneler vardır. O fitne devrinde adam sabah mü'min, akşam kâfir olur. Ve akşam mü'min sabah ise kâfir olur. O zaman oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Ayakta duran yürüyenden hayırlıdır, yürüyen ise koşandan hayırlıdır. O devirde okların yayını kırın, kirişlerini koparın, kılıcınızı da taşa vurun, evinize çekilin. Birinizin evine girilse ve üzerinize varılsa o zaman Adem (a.s.)'ın iki oğlundan hayırlısı gibi olun. (Yani öldürülen gibi.) Hz. Ebû Mûsa (r.a.)
121 6 Yeryüzünde Allah'ın evleri mescidlerdir. Ve oraya gelene ikramda bulunmak Allah'ın kendi üzerine aldığı bir haktır. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
121 7 Cebrail (a.s.) Benî Ademin ihtiyaçlarını yerine getirmeye memur edilmiştir. Kâfir dua ettiğinde Allah buyurur: "Bunun isteğini vererek ağzını kapatın. Duasını işitmek istemiyorum." Hz. Câbir (r.a.)
121 8 Rabbim Tebareke ve Teala hazretleri Kur'an'ı Bana bir vecihle okumak üzere gönderdi. Ben de ümmetime kolaylık olması için iade ettim. İki vecih yapıp gönderdi. Ben yine, ümmetime kolaylık olması için, tekrar iade ettim. Bunun üzerine yedi vecihle okunmak üzere tekrar gönderdi ve: "Reddin için istiyeceğin üç dilek vardır" buyurdu. İki defa, "Allahümmeğfir li ümmetî" dedim. Üçüncüyü ise öyle bir güne bıraktım ki o gün bütün halk ve hatta İbrahim (a.s.) bile Bana gıpta eder. Hz. Ubey İbni Kaab (r.a.)

yuksel dedi ki...


Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
332 1 Zekeriya (a.s.)'ın oğlu Yahya (a.s.) Meryem oğlu İsa (a.s.)'a: "Sen Ruhullah, kelimetullahsın, benden hayırlısın" dedi. İsa (a.s.) da dedi ki: "Bilakis, sen benden daha hayırlısın. Seni Allah selamladı, halbuki ben kendimi selamladım." Hz. Hasan (r.a.)
332 2 Lokman (a.s.) oğluna öğüt verirken şöyle dedi: "Ey evladım! Sakın başın, yüzün örtülü gezme. Bu, gece için korkunç, gündüz için zillettir." Hz. Ebû Mûsa (r.a.)
332 3 Şeytan dedi ki: "Mal sahibi, şu üç şeyin birinden benden salim olmaz ve sabah akşam ona bunlar için vesvese vermeye çalışırım: Malı helal olmıyan yerden edinmesine uğraşırım. Hak olmayan yere harcatmaya çalışırım. Mala karşı içine sevgi ve muhabbet veririm ki, onu yerine harcayamasın." (Allah'ın siyaneti oldumu başka) Hz. Abdurrahman (r.a.)
332 4 İblis Rabbına dedi ki: "Ya Rabbi, Adem (a.s.) Cennetten indirildi. Muhakkak ben biliyorum, kitap ve Peygamber olacak. Onların kitap ve Peygamberleri nedir?" Buyurdu ki: "Rusulleri melaike ve kendilerinden olan Nebilerdir. Kitapları Tevrad, İncil, Zebur ve Furkandır." Dedi ki: "Öyleyse benim kitabım nedir?" "Senin kitabın resim (dövme) dir, kıraatın şiir, elçilerin kahinler, yemeğin, üzerine besmele çekilmeyen şeyler, içeceğin sarhoşluk veren her içki, sıdkın yalan, evin hamam, tuzakların kadınlar, müezzinin çalgılar, mescidlerin de çarşılardır." Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
332 5 İblis Rabbına dedi ki: "İzzetin ve Celalin hakkı için, canları bedenlerinde bulundukça Adem oğlunu iğfal edeceğim." Allah (z.c.hz) de buyurdu ki: "Onlar Benden mağfiret istedikleri müddetçe Ben de onları mağfiret edeceğim." Hz. Ebû Said (r.a.)
332 6 Melaike dedi ki: "Ya Rabbi bu kulun fenalık yapmak istiyor." Allah (z.c.hz.) buyurdu ki: "Bekleyin, yaparsa bir günah yazın. Terkederse bir sevap yazın. Zira o, o günahı ancak Benim için terketmiştir." Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
332 7 Davud (a.s.) oğlu Süleyman (a.s.)'ın annesi Davud oğlu Süleyman (a.s.)'a dedi ki: "Ey evladım! Gece çok uyuma. Zira geceleyin çok uyumak kıyamette insanı fakir bırakır." Hz. Câbir (r.a.)
332 8 İsrail oğulları Musa (a.s.)'a dediler ki: "Rabbim namaz kılıyor mu? Musa (a.s.): "Ey beni İsrail, Allah'dan korkun" dedi. Allah sordu: "Ey Musa (a.s.) kavmin sana ne diyor? Dedi ki, "Bildiğin şey Ya Rabbi. Diyorlar ki: "Rabbin namaz kılıyor mu?" O zaman Allah buyurdu ki: "Öyle ise onlara haber ver ki, Salatım, kullarım için Rahmetimin, gazabım üzerine sebkat etmesidir. Yoksa onlar helak olurdu." Hz. Enes (r.a.)

yuksel dedi ki...


Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
278 1 Allah (z.c.hz.)'leri Adem (a.s.)'ı yarattı. Sonra da arkasını sağı ile mesh etti. Bu mesh ile zürriyet çıkardı ve buyurdu ki: "Bunlar kusur da etseler kendilerini Cennet için yaratmışım. Onlar Cennet ameli yaparlar ve kusurlarına da bakmam." Sonra gene onun sırtını mesh etti. Ondan bir zürriyet daha çıkardı ve: "Bunları Cehennem için yarattım. Ve amelleri de Cehennem ehli amelidir" buyurdu. Bunun üzerine bir adamın: "Amel ne için ya Resulallah?" diye sorması üzerine buyurdu ki, Allah kulu Cennet için yarattığı zaman onu ehli Cennet amelinde kullanır. Öyleki o kimse Cennetliklerin amellerinden bir amel üzere ölür ve Cennete girer. Cehennem için kul yarattığında ise, onu Cehennem ehli amelinde kullanır. Öyleki o kul, Cehennemliklerin amelinden bir amel üzere ölür. Hz Ömer İbni Hattab (r.a.)
278 2 Allah (z.c.hz.)'leri Ademi (a.s.)'ı kendi eliyle Cuma günü yarattı ve ruhundan nefyetti. Ve meleklere ona secde etmeyi emretti de hepsi ettiler. Yalnız şeytan etmedi ki, o cindendir. Ve o şeytan Rabbının emrinden fısk etti. Yani Rabbının emrinden çıktı. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
278 3 Allah imanı müsamaha ve haya içinde yarattı. Küfrü de hasislik ve emel içinde yarattı. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
278 4 Allah (z.c.hz.)'leri Adem (a.s.)'ı yeryüzünün her tarafından aldırdığı toprakla yarattı. Zürriyeti de ona göre meydana geldi. Bu sebeble onlardan bazıları siyah, beyaz, esmer, kırmızı, bazısı da bunların arasında, bazısı yumuşak, bazısı sert bazısı ise halis ve temiz oldu. Hz. Ebû Mûsa (r.a.)
278 5 Allah (z.c.hz.)'leri Mekke'yi yarattı ve onu nefse ağır gelen şeylerle ve derecatla bezedi. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
278 6 Allah (z.c.hz.)'leri arzdan birşey yaratmadan bin sene evvel Mekke'yi yarattı ve etrafını meleklerle bürüdü. Ondan sonra onu Medine'ye ulaştırdı. Ondan sonra da Medine'yi, Kudüs'e ulaştırdı (ekledi) Ve ondan bin sene sonra da dünyayı bir kerede yarattı. Hz. Âişe (r.anha)
278 7 Allah (z.c.hz.)'leri üç şeyi eliyle yaptı: Adem (a.s.)'ı eliyle yarattı. Tevratı eliyle yazdı. Ve Cennetin ağaçlarını kudret eliyle dikti. Hz. Haris (r.a.)
278 8 Allah (z.c.hz.)'leri arzdan melaike-i kiramı nurdan yarattı. Onların içinde sinekten daha ufak melek te vardır. Ve Allah melaikeyi halk edince şöyle buyurdu: "Bin olsun, iki bin olsun" Hz İbni Amr (r.a.)
278 9 Allah (z.c.hz.)'leri toprağı Cumartesi günü, dağları Pazar günü, ağaçları Pazartesi günü, hoşa gitmiyen şeyleri Salı günü, nuru da Çarşamba günü yarattı. O toprakta hayvanatı Perşembe günü yaydı. Adem (a.s.)'ı ise Cuma günü ikindiden sonra son mahluk olarak yarattı. Cuma'nın son saatinde ikindi ile akşam arasında. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
278 10 Allah (z.c.hz.)'leri cinleri üç sınıf üzerine yarattı. Bir sınıf yılanlar, akrepler ve yeryüzü haşeratı gibi, bir sınıf havada rüzgar gibi, bir sınıf da vardır ki, üzerine hesab ve ikab terekküb eder. Allah, insanları da üç sınıf üzerine yaratmıştır: Bir sınıf hayvanlar gibidir. Allah Teala bunlar için şöyle buyurmuştur; "Onların kalbleri vardır, onunla anlamazlar. Gözleri vardır, onlarla göremezler. İşte bunlar hayvanlar gibidir. Belki daha aşağıdır." Bir sınıf, bedenleri beni Adem bedeni gibi, ruhları ise şeytanların ruhudur. Bir sınıf ise, Allah'ın gölgeliklerinden başka gölgenin olmayacağı günde Onun gölgesinde (barınacak halifesi)dir. Hz. Ebud Derda (r.a.

yuksel dedi ki...

Mirasta aldanan kazanır.
Atasözü
Prof Dr Mahmud Esad Coşan

yuksel dedi ki...

Tabiinin en hayırlısı, öyle bir Üveysi (Veysel Karani) vardır ki, o annesine sadıktır. Allah'a and verse Allah onun andını geri çevirmez. Onun elinde bir beyazlık vardır. Ona rastlarsanız sizin için istiğfar etmesini isteyin.
Ravi: Hz. Ömer (r.a.)
Sayfa: 122 / No: 3
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel29 Haziran 2024 00:14
Bir mü'minin öldürülmesi, Allah'ın indinde, dünyanın yıkılmasından daha büyüktür.
Ravi: Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
Sayfa: 333 / No: 4
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel29 Haziran 2024 00:16
İki surun arası kırk senedir. Ondan sonra Allah bir yağmur yağdırır ki dereden nebatın bitmesi gibi insanlar hayat bulur. Halbuki, kuyruk sokumundaki tek bir kemik hariç olmak üzere, insandan hiç bir şey kalmamıştır. İşte kıyamet gününde insanlar tekrar ondan halk olunacaktır.
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 373 / No: 7
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

SAYFALAR ARASINDA

Atatürk düşmanlığına Tercüman

A TATÜRK düşmanı gazete Tercӣ- man, 1 Nisan 1970'te yazıyor. "All Rıza Efendi Atatürk'ün sade- ce üvey babası idi. Ali Rıza Efendi Atatürk'ün valideleri Zübeyde hanımla ev- lendiği zaman Zübeyde hanımın ikisi erkek biri kız olmak üzere üç çocuğu vardı. Sü- reyya, Mustafa ve Makbule... Atatürk'ün ağabeysı Süreyya Bey de subay olarak ye- lişmiş, şakağına bir kurşun sıkarak intihar etmiştir... Atatürk'ün asıl babasının adı Bekir'dir. Arnavut Bekir Ağa derlerdi ona. Gümrük kolcusu idi... Bir gümrük kaçak- çısını vurmuş ve hapise düşmüş, orada ve- fat etmiştir."

Evet, Atatürk düşmanı gazete, Atatürk'e dūpedüz iftira ediyor. Bir insanın babası katil de olabilir ve bu olgu çocuğu bağla- maz. Ne var ki yalan dolanla Atatürk'ün ba- basını katıl yapmak, sevgiyi değil derin düşmanlığı vurgulayan kanıtıttır.

Atatürk düşmanı gazete Tercüman, 10 Kasım 1970 günü yazıyor:

"Büyük Allah ile yetinmeyerek, daha doğrusu onu asla anlayıp hissetmeyerek ve yüce Kur'an ulu peygamberin rehberliği kıymetini bilmeyerek Gazi Mustafa Ke- mal'den kah bir Tanrı', kah bir Peygamber' çıkarmaya kalkanlar... Onu hiçbir dine sız- dıramayarak tabutu, sandukası ve heykel- leri etrafında, yeni, acaip ayinler icadına kalkanlar, bu mübarek ay ile 10 Kasım'ın iç-içe gelişine dikkat etsinler. Ruhlarını yı- kasın, thtiras ve kötülükten arınsın ve ha- tadan dönmenin fazilet olduğunu öğren- sinler O'nda uzun süre uğraşarak meyda- na getirmeye çalıştıkları kibiri okşamak İçin 'Atatürk' sıfatını verdiler parmak zoru Ile. Niçin Atatürk? Mustafa Kemal'den önce Türklük yok mu idi? Veya Türklük ondan

mı doğmuştu? Yanlış bir sıfatlı bu (...) Bir mermer yapıt yonttular, yonttular, kah bir sol yumruk, kah bir sille, yahut tekme gibi milletin üzerine giden silüet çıkardılar." Evet, Atatürk düşmanı gazete "Rama-

zanda 10 Kasım" başlığı altında bunları ya- zıyor. Anıtkabir'de saygı duruşuna geçen- lere diyor ki:

"Atatürk'ün sandukası etrafında, yeni acayip ayinler icadına kalkanlar, ruhları- nızı yıkayın, kötülükten arının, hatadan dönün!..."

Atatürk düşmanı gazete 27 Ağustos 1976'da yazıyor:

"Lozan deyince, siz meşhur Deniz Klü- bünün danslı, şanslı, mehtaplı, maytaplı, pokerli. jokerli gecelerini hatırlarsınız. Biz- se bundan elli küsur sene önce Türk'ün birçok haklarının heba edildiği İsviçre şeh- rini. (...)

Top deyince, siz sahada yuvarlanan ve yirmi iki kişiyi peşinde koşturan meşin yu- varlağı anlarsınız. Biz İstanbul'u döven şa- hiyi. Roma deyince siz Aşk Çeşmesini, Sophla Loren, Gina Lollobrigida, Claudla Cardinale başta bircümle 'Romalı dilberle- ri' düşünürsünüz. Biz Fatih'in ve Yavuz'un yarım kalmış, hedefi açıklanmamış iki se- ſerini ve Roma Kızıl olmasını. (...)

Biz 'Atam' deyince kastımız 'Adem pey- gamberdir', siz 'Atamız' dersiniz, kastınız maymundur."

Evet Atatürk düşmanı gazete "Siz ve Biz" başlıklı yazısında Atatürk düşmanlığına Lozan'la başlayıp Atatürk'e küfürle bitiri- yor.

İlhan Selçuk

22 Nisan 1981

Cumhuriyet

YANITLASİL

yuksel29 Haziran 2024 09:35
YAKIN TARİH

Ansiklopedisi

(10)

Yeni Nesil

YANITLASİL

Yorum Gönder
Bu blogdaki popüler yayınlar
Mustafa Kemal Atatürk ün Gizli Vasiyeti
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
Meric Tumluer Said Nursi
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
Müslüman
Temmuz 30, 2023
DEVAMI
Blogger tarafından desteklenmektedir
Tema resimleri Michael Elkan tarafından tasarlanmıştır

YUKSEL
Vasiyet ve mustafa
PROFİLİ ZİYARET EDİN
Arşivleme
Kötüye Kullanım Bildir

yuksel dedi ki...

HAYİM NAUM- Bu Yahudi Haham Başı da Lozan's bizim heyette müşavir olarak gitmişti. İngilizler na- mına casusluk yaptığı söyleniyordu. Lozan dönü- şünde Eskişehir'de Mustafa Kemal'le görüşmüştü.

YANITLASİL

yuksel29 Haziran 2024 13:21
YAKIN TARİH Ansiklopedisi

9

Yeni Nesil
sy. 63.

yuksel dedi ki...

şına gelmeyen şeyin de kaderde öyle yazılı olduğunu bilmedikçe ulaşamaz.

- ٤٣٣٨ ** لِكُلِّ شَيْءٍ زَكَاةً وَزَكَاةُ الْجَسَدِ الصَّوْمُ (هب هـ عن ابي هريرة طب عدم

هب عن سهل بن سعد)

4338- Her şeyin bir zekâtı (sadakası) vardır. Cesedin ze- kâtı (sadakası) ise oruçtur.

مَعْدِنٌ وَمَعْدِنُ التَّقْوَى قُلُوبُ الْعَارِفِينَ (طب لِكُلِّ شَيْءٍ عن ابن - ٤٣٣٩

عمر) 4339- Her şeyin bir kaynağı vardır. Takvanın kaynağı, ariflerin kalpleridir.

٤٣٤٠ - لِكُلِّ شَيْءٍ مِفْتَاحٌ وَمِفْتَاحُ السَّمَوَاتِ قَوْلُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ (طب عن

معقل بن يسار عن ابي هريرة

4340- Her şeyin bir anahtarı vardır. Göklerin anahtarı "Lâ ilâhe illellâh" sözüdür.

٤٣٤١ - لِكُلِّ شَيْءٍ صَفْوَةٌ وَصَفْوَةُ الإِيمَانِ الصَّلَوةُ وَصَفْوَةُ الصَّلَوةِ التَّكْبِيرُ

الأولى (هب عن ابي هريرة

4341- Her şeyin özü vardır. İmanın özü namazdır. Na- mazın da özü iftitah tekbiridir.

٤٣٤٢ - لِكُلِّ قَلْبٍ وَسْوَاسٌ فَإِذَا فَتَقَ الْوَسْوَاسُ حِجَابَ الْقَلْبِ نَطَقَ بِهِ النِّسَانُ وَأُخِذَ بِهِ الْعَبْدُ وَإِذَا لَمْ يُفْتَقِ الْقَلْبُ وَلَمْ يَنْطُقْ بِهِ النِّسَانُ فَلَا حَرَجٍ

الديلمى كر عن عائشة وفيه محمد بن سليمان قال عق حدث ببواطيل

4342- Her kalbin bir vesvesesi vardır. Eğer vesvese kalp

perdesini yırtarsa dil de onu konuşur ve onunla sorumlu tutulur.

Eğer kalp perdesini yırtamazsa tabii ki dil de onu söylemez ve

günaha girmez.

yuksel dedi ki...

4334- Her şeyin bir ilerleyişi, bir de geri gidişi vardır. Kabilenin hepsinin fakih olması, dinin ilerleyişinin alametidir. Bir veya iki kuru kafalı kimse hariç bütün kabilenin onu iyi anlaması dır. Dinin geri gidişi, bir veya iki fakih olan kişi hariç, tüm kabile. nin o dini anlamamasıdır. O iki kimsenin de (kabilesi tarafından) sözleri geçmez ve zelil görünmeleridir. İnançları ve gayelerinde hiçbir yardımcı bulamamalarıdır.

٤٣٣٥ - لِكُلِّ شَيْءٍ حِلْيَةٌ وَحِلْيَةُ الْقُرْآنِ الصَّوْتُ الْحَسَنُ (عب ك خط ض عن

انس وابو نعيم عن ابن عباس)

4335- Her şeyin ziyneti vardır. Kur'an'ın ziyneti güzel ses- tir.

٤٣٣٦ - لِكُلِّ شَيْءٍ اَسٌ وَاَسُّ الإِيمَانِ الْوَرَعُ وَلِكُلِّ شَيْءٍ فَرْعٌ وَفَرْعُ الإِيمَانِ الصَّبْرُ وَلِكُلِّ شَيْءٍ سَنَامٌ وَسَنَامُ هَذِهِ الْأُمَّةِ عَمَى الْعَبَّاسُ وَلِكُلِّ شَيْءٍ سِبْطٌ وَسِبْطُ هَذِهِ الْأُمَّةِ الْحَسَنُ وَالْحُسَيْنُ وَلِكُلِّ شَيْءٍ جَنَاحٌ وَجَنَاحُ هَذِهِ الْأُمَّةِ أَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ وَلِكُلِّ شَيْءٍ مِجَنِّ وَمِجَنُ هَذِهِ الْأُمَّةِ عَلِيُّ بْنُ أَبِي طَالِبٍ (خط كر عن

ابن عباس)

4336- Her şeyin bir esası (temeli) vardır. İmanın temeli veradır. Her şeyin fer'i (dalı) vardır. İmanın fer'i (dalı) sabırdır. Her şeyin bir hörgücü (tepesi) vardır. Bu ümmetin hörgücü am- cam Abbas'tır. Her şeyin bir torunu vardır. Bu ümmetin torunu Hasan ile Hüseyin'dir. Her şeyin bir kanadı vardır. Bu ümmetin kanadı Ebu Bekr ile Ömer'dir. Her şeyin bir kalkanı vardır. Bu Ümmetin kalkanı Ali b. Ebi Tâlib'dir.

٤٣٣٧ - لِكُلِّ شَيْءٍ حَقِيقَةٌ وَمَا بَلَغَ عَبْدٌ حَقِيقَةَ الإِيمَانِ حَتَّى يَعْلَمَ أَنَّ مَا أَصَابَهُ لَمْ يَكُنْ لِيُخْطِئَهُ وَمَا أَخْطَاتُهُ لَمْ يَكُنْ لِيُصِيبَهُ (حم طب ن عن أبي الدرداء)

4337- Her şeyin bir hakikatı vardır. Kul imanın hakika tına, başına gelen şeyde kendisinin hatası olmadığına (ancak başına gelenin kaderde yazılmış olduğunda, halmadan ötürü ba

G

yuksel dedi ki...

Eğer anne baban, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa bu durumda onlara uyma ama yine de onlara dün- yada iyi davran... (Lokman, 31/15)

BİR AYET

OKÇULARIN SERDARI: SA‘D B. EBÛ VAKKĀS

Çocukluğundan itibaren Mekke'de cesareti, güzel ahlakı ve insanlara say- gısı ile itibar kazanan Sa'd, genç bir delikanlıyken Hz. Peygamber'in pey- gamberliğini onaylamış, Müslüman olmuştur. Annesine düşkünlüğü ile de bilinen Sa'd, İslam'ı kabul etmeyen annesinin baskılarıyla uzun süre mü- cadele etmek zorunda kalmıştır. "Anneciğim, bin tane canın olsa ve bunları tek tek versen, ben yine de dinimden dönmeyeceğim." diyerek kararlılığını dile getirmiştir. Hz. Peygamber'in Mekke ve Medine'de sıkıntı yaşadığı her anda yanında olmaya çalışarak Efendimizin hayır duasını almıştır. Uhud Gazvesi'nde Peygamberimiz, ok kullanmadaki mahareti sebebiyle Sa'd'a okları birer birer uzatarak şöyle dua etmiştir: "Allah'ım! Dua ettiğinde, Sa'd'ın duasını kabul buyur! Atışını da doğrult!" Hz. Peygamber'in bu duasına maz- har olması sebebiyle insanların nezdinde Sa'd, duası kesin kabul edilen biri olarak şöhret bulmuştur.

yuksel dedi ki...

Ya Ali, senin hakkında Allah'dan beş şey istedim. Birini kabul etmedi, dördünü verdi: Ümmetimin senin başında toplanmasını Allah'dan istedim, kabul etmedi. Senin hakkında Bana verdikleri ise şunlardır: Kıyamet gününde ilk olarak Ben ve yanımda sen kalkacağız. Önümde "Hamd" sancağını sen taşıyacaksın. Evvelkileri ve sonrakileri geçeceksin. Benden sonra mü'minlerin veliside sen olacaksın.
Ravi: Hz. Ali (r.a.)
Sayfa: 293 / No: 9
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel1 Temmuz 2024 06:43
Aziz ve Celil olan Allah'dan seni takdim etmesini (önce hilafete geçmeni) üç kere istedim, kabul etmedi. Ancak Ebu Bekir'i kabul etti. (Bu sözü Hz. Ali (r.a)'a buyurdu.)
Ravi: Hz Ali (r.a.)
Sayfa: 293 / No: 10
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Günümüzde iletişim ve medya ha yatın merkezine oturmuş durumdadır Böyle bir ortamda fıtratı korumada en tesirli cihad, kaliteli, cazip ve fay- dalı muhteva üretmektir. Muhtevanın ve sözünün tesirini artırmak için in- sanlara akılları nispetinde söz söyle- meye çalışmak savunma sanayi için en tesirli ve güncel silahları bulup kullanmak kadar mühim bir şarttır. Peygamber Efendimiz sallallahu aley- hi ve sellem: "Kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır” (Müslim, İmare, 167; Ebu Davud, Cihad, 23) bu- yurmuşlardı. Sözün kuvveti, muhata- bın gönlünü cezbetmesinde, görün- tünün kuvveti tefekkürü hareket ge- çirmesindedir.

yuksel dedi ki...

٣٩٢ - يَكُونُ قَبْلَ خُرُوجِ الدَّجَّالِ نِيفُ عَلَى سَبْعِينَ دَجَالاً" (نعيم بن حماد

عن انس) 6392- Deccal'in çıkışından önce yetmiş küsür Deccal çıkacak.

٦٣٩٣ - يَكُونُ بَعْدِي خُلَفَاءُ وَبَعْدَ الْخُلَفَاءِ الْأَمْرَاءُ وَبَعْدَ الْأَمْرَاءِ الْمُلُوكَ وَبَعْدَ الْمُلُوكِ الْجَبَّارَةُ وَبَعْدَ الْجَبَّارَةِ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ بَيْتِي يَمْلَأُ الْأَرْضَ عَدْلاً هُوَ دُونَهُ (نعيم بن حماد عن عبد الْقَحْطَانُ وَالَّذِي بَعَثَى وَمِنْ بَعْدِهِ بِالْحَقِّ ما

الرحمان بن قيس)

6393- Benden sonra halifeler olacak. Halifelerden sonra ümera olacak. Ümeradan sonra melikler olacak. Meliklerden sonra zorbalar olacak. Zorbalardan sonra yeryüzünü adaletle dolduracak ehl-i beytimden bir adam gelecek. Ondan sonra da Kahtan gelecek. Beni, hak ile gönderene yemin ederim ki, o ondan aşağı değildir.

3 تَتَحَارَبُ الْقَبَائِلُ وَفِي ذِي الْحِجَّةِ يُنْتَهَبُ الْحَاجَ وَفِي الْمُحَرَّمِ يُنَادِي مِنَ السَّمَاءِ أَلَا إِنَّ صَفْوَةَ اللَّهِ مِنْ خَلْقِهِ فُلاَنٌ فَاسْمِعُوا لَهُ وَأَطِيعُوا (نعيم عن شهر

٦٣٩٤ - يَكُونُ فِي رَمَضَانَ صَوْتٌ وَفِي شَوَّالٍ هَمْهَمَةٌ وَفِي ذِي الْقَعْدَةِ

بن حوشب مرسلا)

6394- Ramazanda (manası) anlaşılan bir seda olur. Şevvalde anlaşılmaz sesler olacak. Zilka'de'de kabileler harp edecekler. Zilhicce'de hacılar soyulacak. Muharremde göktekiler şöyle seslenecekler: "Allah'ın yaratıkları arasında en seçkin kulu falandır.

Onu dinleyin ve ona itaat edin."

٦٣٩٥ - يَكُونُ فِي آخِرِ الزَّمَانِ اُمَرَاءُ ظَلَمَةٌ وَوُزَرَاءُ فَسَقَةٌ وَقُضَاةٌ حَوَنَةٌ وَفُقَهَاءُ كَذَبَةٌ فَمَنْ أَدْرَكَهُمْ فَلَا يَكُونَنَّ لَهُمْ عَرِيفًا وَلَا جَابِيًا وَلَا خَازِنَا وَلَا

شَرْطِيًّا (خط عن ابي هريرة)

6395- Ahir zamanda zalim emirler, fasık vezirler, hain kadılar, yalancı bilginler olacaktır. Kim onlara erişirse onlara müşavir, vergi toplayıcı, haznedar ve emniyet memurları olmasın.

YANITLASİL

yuksel8 Temmuz 2024 00:53
٦٣٩٦ يَكُونُ فِي آخِرِ الزَّمَانِ قَوْمٍ يَحْضُرُونَ السُّلْطَانُ فَيَحْكُمُونَ بِغَير حُكْمِ اللَّهِ وَلَا يَنْهَوْنَهُ فَعَلَيْهِمْ لَعْنَةُ اللَّهِ ۚ (ابو نعيم والديلمي عن ابن مسعود)

6396- Ahir zamanda sultanın yanında hazır bulunacak kimseler olacak. Allah'ın hükmünün dışında hükmedecekler de onk hehyetmeyecekler. İşte Allah'ın laneti onların üstünedir.

٦٣٩٧ - يَنْفَعُ مِنَ الْجُذَامِ أَنْ يَأْخُذَ سَبْعَ تَمَرَاتٍ مِنْ عَجْوَةِ الْمَدِينَةِ كُلِّ يَوْمٍ

يَفْعَلُ ذَلِكَ سَبْعَةَ أَيَّامٍ" (عد وابو نعيم عن عائشة)

6397- Yedi gün devam etmek üzere, her gün Medine'nin Acve hurmalarından yedi hurma alıp yemek, cüzzama karşı şifa verir.

٦٣٩٨ - يُوحِى اللهُ عَزَّ وَجَلَّ إِلَى الْحَفَظَةِ الْكِرَامِ الْبَرَرَةِ لَا تَكْتُبُوا عَلَى

عَبْدِي عِنْدَ ضَجْرِهِ شَيْئًا (الديلمي عن على)

6398- Allah Azze ve Celle, Kiramen Kâtibin'e şunu vahyeder: "Iztırap halinde bulunan kulumun aleyhine hiçbir şey yazmayın."

٦٣٩٩- يُوضَعُ لِلْمُؤْمِنِينَ كَرَاسِيُّ مِنْ نُورٍ يُظَلَلُ عَلَيْهِمْ الْغَمَّامُ وَيَكُونُ

ذَلِكَ الْيَوْمُ عَلَيْهِمْ كَسَاعَةٍ مِنْ نَهَارٍ (طب عن ابن عمرو)

6399- Mü'minler için kıyamet gününde nurdan kürsüler kurulur. Üzerlerine de bir bulut gölge olur. O gün sanki onlara, bir

saat gibi gelecek.

٦٤٠٠ - يَوْمَ الْجُمُعَةِ ثِنْتَا عَشْرَةَ سَاعَةً مِنْهَا سَاعَةٌ لَا يُوجَدُ عَبْدٌ مُسْلِمٌ

يَسْأَلُ اللهُ شَيْئًا إِلَّا أَتَاهُ اللهُ إِيَّاهُ فَالْتَمِسُوهَا آخِرَ سَاعَةٍ بَعْدَ الْعَصْرِ (ن د ك ق

ض عن جابر)

6400- Cuma günü oniki saatten ibarettir. İçinde öyle bir saat vardır ki, müslüman kul, o saatte Allah'tan ne isterse ona mutlaka verir. O saati, ikindinin son saatlerine doğru arayın.

YANITLASİL

yuksel8 Temmuz 2024 00:54
Benden sonra hulefa, hulefadan sonra umera, umeradan sonra melikler, meliklerden sonra Cebabire, Cebabireden sonra ise Ehli Beytimden bir kimse gelir de, O yeryüzünü adaletle doldurur. Ondan sonra da "Kahtani" gelir. Beni gönderen Zata kasem ederim ki, O, diğerlerinden aşağı değildir.
Ravi: Hz. Abdurrahman İbni Kays (r.a.)
Sayfa: 518 /

yuksel dedi ki...

ve Allâh-u Teâlâya hamdolsun ki sahih bulun- muştur. ».نِيَّتُكَ مَطِيَّتُكَ "Niyetin senin merkebin- dir" buyrulur. Yani her zaman iyi niyet üzere ol ki, murâdın hâsıl olsun.

yuksel dedi ki...

Allah (z.c.hz.)'leri Adem oğlundan çıkanı dünyaya misal olarak gösterdi. Bu, gaita ve idrardan kinayedir. Yani insandan çıkan şeyler, bundan evvel, çeşitli, temiz yumuşak yemeklerdi ve temiz ve içilmesi hoş içeceklerdi de, bunun akibeti gördüğünüz gibi oldu. İşte dünya da nefis ve hoş manzaralıdır. Nefislerde bu süsünden dolayı bu dünyaya heves eder. Cahil, akibetini düşünmeyip onun dışını ziynetine, ebedi kalıcı zannederek aldanır. Akıllının kalbi ise ona yatmaz. Bilgisi ile ona aldanmaz. Bilir ki o, muvakkat bir fanidir. Bir müddet faydası olsa da, ölüm, dünyada yaşayana çaresiz gelecek ve dünyadan onun alakasını kesecektir.
Ravi: Hz. İbni Ubey İbni Kaab (r.a.)
Sayfa: 271 / No: 15
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Benim sözüm Allah'ın kelamını nesh etmez. Allah'ın kelamı Benim sözümü nesh edebilir. Allah'ın kelamının bir kısmı diğerini nesh edebilir. (Nesh= Hükmünü gidermek)
Ravi: Hz. Câbir (r.a.)
Sayfa: 340 / No: 11
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel9 Temmuz 2024 01:44
Cebrail (a.s.) bana beyaz bir ayna getirdi. İçinde kara bir nokta vardı. Sordum, bu nedir? Dedi ki: "Bu Cuma'dır ve kıyamet de Cuma günü kopacaktır."
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 270 / No: 3
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel9 Temmuz 2024 01:46
Kalbler, kendine ihsan edene muhabbet, fenalık yapana ise nefret edecek cibiliyette yaratılmıştır.
Ravi: Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
Sayfa: 270 / No: 12
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Her et ki onu "Suht" meydana getirdi. Cehennem ona evladır. Denildi ki: "Suht nedir?" Buyurdu ki, hükümde rüşvettir.
Ravi: Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
Sayfa: 341 / No: 14
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

...Kulları içinden ancak bilenler, Allah'ın büyüklüğü karşısında heyecan duyarlar. Şüphesiz Allah üstündür, çokça bağışlayıcıdır. (Fatur. 15/28)

İYİ PAYLAŞMA ERDEMİ

-2000 10 once geleneğinde bilgi, Kur'an-ı Kerim'in çizdiği çerçeveye uygun larrer Mislüman için aranması gereken değerli bir yitik olarak tanım- Tannis veılmaya çalışılacak bir ideal olarak resmedilmiştir. Dolayısıyla bitej pratigeriönüştürülmeli, ilim, üretken bir sosyal mekanizmanın parçası pak maddi kalıplara hapsedilmeden, erdem ve kolektif şuurla bütün- leştirilmelidir. Bilginin yaygınlaştırılması bu açıdan son derece önemlidir. Allah Resûlü (sus), kendi döneminde ders halkaları oluşturmakta, insanlara bu derslerinde ahlak ve erdemi aşılamanın yanında, dinleyenlerin dağar- cıklarını pek çok fıkhi ve sosyal konu ile ilgili bilgiyle de zenginleştirmek- teydi. Bu sebeple Allah Resûlü (sas), "Allah, bizden bir söz işitip, onu işittiği gibi başkasına ulaştıran kişinin yüzünü ak etsin. Kendisine (bilgi) ulaştırılan nice kimseler vardır ki, onu işiten (ve kendisine aktaran) kimseden daha iyi şekilde bu bilgiyi kavrayabilir." (Tirmizi, Ilim, 7) demektedir.

yuksel dedi ki...

isimler: Abdullah, Abdurrahman ve el-Hâris isimleridir.

١٧٤ - أَحَبُّ الْجِهَادِ إِلَى اللَّهِ كَلِمَةُ حَقٍ تُقَالُ لإِمَامٍ جَائِرٍ (حم طب ق عـــن

ابي امامة)

174- Allah'ın en çok sevdiği cihad, zalim hükümdarın yüzüne haykırılan doğru sözdür.

١٧٥ - أَحَبُّ الطَّعَامِ إِلَى اللهِ مَا كَثُرَتْ عَلَيْهِ الْأَيْدِي (حب طب ع عد طــــس

هب ض عن جابر بن عبد الله)

175- Allah nazarında en sevimli yemek, üzerinde ellerin çoğaldığı sofradır.

57

yuksel dedi ki...

Allah'a hamd ile başlanılmayan her önemli iş noksandır/bereketsizdir. (İbn Mâce, Nikâh, 19)

BİR HADİS

LİVA-İ HAMD

Liva-i hamd, 'övgü' anlamındaki hamd ile 'sancak' manasına gelen liva

kelimelerinden müteşekkildir; övgü/hamd sancağı anlamına gelmektedir. İslami gelenekte kıyamet günü hesap öncesi müminlerin altında toplana- cakları ve Hz. Muhammed'e (sas) verilecek sancak liva-i hamd olarak isim- lendirilmektedir. Hadis kaynaklarında yer alan “Övünmek için söylemiyo- rum. Kıyamet gününde hamd sancağı benim elimde olacaktır." hadisinde liva-i hamd kavram olarak geçmektedir. (Tirmizî, Sünen "Menākıb", 1) Liva-i hamd ve kıyamet ile ilgili rivayetler içerik olarak Hz. Peygamber'in bütün insanlığa ve kendi ümmetine yönelik şefâat-i kübra/büyük-genel şefaat makamında bulunmasını, merhamet ve koruyuculuğunu ön plana çıkartmaktadır. Liva-i hamd, kıyamet günü Resûlullah'a verilecek hususi özellikler içerisinde yer almaktadır. Rabbimiz, bizleri onun ümmeti olmaktan ve kıyamette liva-i hamd altında yer almaktan mahrum bırakmasın.

yuksel dedi ki...

Benden sonra yakında, muzlim gecelerin karanlık dalgaları gibi bir takım fitneler olacak. O fitnelerde adam sabah mümin, akşam kafir, akşam mümin, sabah kafir olacak. Denildi ki: "O zaman ne yapalım?" Buyurdu ki: "Evlerinize girin kendinizi unutturun." Denildi ki: "Bizden birimizin evine girilirse ne dersin?" Buyurdu ki: "Elinize sahip olun. Allah'ın katil kulu olmaktansa, mazlum kulu olun. Zira öyle zamanda islam, adamın ağzında olur. Kardeşinin malını yer, kanını akıtır, Rabbine asi olur, Hâlıkına küfreder. Neticede de kendisine Cehennem vacib olur."
Ravi: Hz. Cündeb el Beceli (r.a.)
Sayfa: 299 / No: 4
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Allah (z.c.hz.) tarafından hükümete isyan ve akraba ile alakayı kesmek gibi, cezası hem dünyada peşin olarak verilen, hem de ahirette ukubete layık bir iş yoktur.
Ravi: Hz. Ebû Bekre (r.a.)
Sayfa: 381 / No: 10
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Öyle insan vardır ki, hayrın anahtarıdır ve şerrin üstüne kiliddir. Bir kısmı da şerri açarlar ve oldukları yerde şer yaparlar. Ne mutlu o kimseye ki, hayrın anahtarı onun elindedir. Veyl o kimseye ki, şerrin anahtarı onun elindedir.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 131 / No: 11
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel13 Temmuz 2024 23:08
Benden sonra fitneler olur. Birisi de "Ahlas" fitnesidir.(deve çulu fitnesi, yani milletin boynunda temelli kalır.) Harpler, hicretler olur. Sonra daha şiddetli bir fitne olur. Ha bitti denir, daha da devam eder. O derece ki, fitnenin kendisine dokunmadığı ev ve müslüman kalmaz. Bu hal ehli beytimden bir müslüman(Mehdi a.s.) çıkıncaya kadar devam eder.
Ravi: Hz. Ebû Said (r.a.)
Sayfa: 300 / No: 3
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel13 Temmuz 2024 23:12
Bu beş vakit farzı cemaatle kılmaya devam eden kimse, sırat köprüsünü ilk geçenleren olur ve onu şimşek gibi geçer. Allah, o kimseyi sâbıkların ilk zümresinde haşreder, namazına devam ettiği her gün ve gece içinde bin şehid sevabı alır.
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 131 / No: 2
Ramuz El-Ehadis

YANITLASİL

yuksel dedi ki...

51) Ferasetli (sezişi kuvvetli, uyanık) olmalı- yız.

52) Yaptığımız İyilikle- re Allah'ın lütfu bilerek se-

vinmeliyiz.

53) Uluvv-i himmet ve yüksek ideal sahibi olmalı- yız.

54) Hikmeti bulduğu- muzda hemen almalıyız.

55) Elimizdeki nimetle rin verenini bilmeli ve de

ğerini şükürle göstermeliy iz.

56) Kusur ve ayıp örtü cü olmalıyız.

SUR Ocak 1999.55

YANITLASİL

yuksel14 Temmuz 2024 08:12
KITAP

57) İyilikte minnetsiz olmalı, iyiliği başa kaka- rak kimseye eziyet verme- meliyiz.

58) Va'dine sadık, sö- züne bağlı olmalıyız.

59) Kadir, kıymet bilir olmalıyız, insanlara sevi- yelerine göre davranmalı-

yız. 60) Herkese karşı lütuf- kâr olmalıyız.

61) Dinî ve manevî de- ğerlerine sımsıkı bağlı, sa- labet sahibi olmalıyız.

62) Maddî ve manevî haklarımızı korumakta ce- sur ve şecaatli olmalıyız.

63) Salahat (iyi hal) sahibi olmalıyız.

64) Masum (günahtan kaçınır) olmalıyız.

65) Kibarlık ve incelik (zerafet) sahibi olmalıyız. 66) Sır saklayıcı (ke-

tum) olmalıyız. 67) Emanete riâyet-

kâr olmalıyız. 68) İlahi takdire rıza

göstermeliyiz.

69) Fazilet (erdem) sa- hibi olmalıyız.

70) Aşk ehli olmalıyız.

71) Huşu ve haşyet içinde olmalı, fenalık işle- mek konusunda Allah'tan korkmalıyız.

72) Hayırhâh olmalı,

SUR Ocak 1999.56

HUZURLU YAŞAMAK İÇİN 100 ALTIN KURAL

herkes için sade- ce iyilik dileme- liyiz.

73) Herkese hüsn-ü zanla

bakmalıyız. 74) Cömert olmalıyız.

75) Hayırla- ra karşı istekli (giptalı imrenir) olmalı

yız.

76) Olaylar karşısında ha-

zımlı ve tedbirli olmalıyız.

77) Nefsimize hâkim olmalıyız.

78) Meselelerimizi bi- lenlere sormalı, İstişare ile

karar vermeliyiz. 79) Zikir ehli olmalı, Allah tealayı bir an bile

unutmamalıyız. 80) İsar hasletine sahip

olmalıyız. 81) Namusumuza düş-

kün olduğumuz gibi, kim- senin namusuna da göz

dikmemeliyiz.

82) İkramperver, ko- nuksever olmalıyız.

83) İhtiyaç sahiplerinin yardımına karz-ı hasenle koşmalıyız.

84) Riyadan uzak dur- malıyız.

85) İçinde nifak duy-

gusu taşımaktan, insanlar arasında fitneyi uyandır- maktan son derece sakın-

malıyız. 86) Alaycı olmaktan,

insanlarla dalga geçmek-

ten (istihza) kaçınmalıyız. 87) Kimse hakkında

su-i zan etmemeliyiz. 88) Diyalog ve uzlaş-

olan mücadele yolunu ter- ketmeliyiz.

arındırmalıyız.

90) Insanlara hased et- memeli, kimseyi kıskan- mamalıyız.

91) Insanları arkala- rından çekiştirmemeli, gıy-

betlerini yapmamalıyız.

92) Insanlar arasında söz taşımaktan son derece sakınmalıyız.

93) Kibirli olmaktan, kendimizi herkesten üstün görmekten uzak durmalı-

yız. 94) Kendimizi beğen-

me, hatasız görme (ucup) duygusuna kapılmamalı- yız.

yız. 96) Şöhret duygusun-

95) İnatçı olmamalı-

dan, nam ve şan arzusun- dan kurtulmalıyız. 97) Aç gözlü (tamâh-

kâr) ve hırslı olmamalıyız. 98) Yalandan küfür-

den kaçar gibi kaçmalıyız. 99) Tekellüften, yap- davranışlardan macık

uzak durmalıyız. 100) Zayıf iradeli, ka-

rarsız, değişken mizaçlı olmamalıyız.

HUZURLU

YAŞAMAK

ICIN

100

89) Kalbimizi kin ve

(Mehmet Dikmen'in "Huzurlu Yaşamak husumet duygusundan İçin 100 Altın Kural" adlı eserinden)

YANITLASİL

yuksel14 Temmuz 2024 08:14
SUR

Aylık fikir ve yorum dergisi Sayı 274. Ocak 1999 • 700 bin tl.

YANITLASİL

Yorum Gönder
Bu blogdaki popüler yayınlar
Mustafa Kemal Atatürk ün Gizli Vasiyeti
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
Müslüman
Temmuz 30, 2023
DEVAMI
Meric Tumluer Said Nursi
Mayıs 04, 2023
DEVAMI
Blogger tarafından desteklenmektedir
Tema resimleri Michael Elkan tarafından tasarlanmıştır

YUKSEL
Vasiyet ve mustafa
PROFİLİ ZİYARET EDİN
Arşivleme
Kötüye Kullanım Bildir

yuksel dedi ki...

19) Dilimizi gereksiz sözlerden korumalıyız.

20) Hilim sahibi, yani soğukkanlı olmalı, olaylar karşısında hiddet ve heye- canımızı yenmeliyiz.

21) Insanlara rıfk ile, nezaket ve yumuşaklıkla muamele etmeliyiz.

22) Acılara dayanıklı, telaşsız ve sabırlı olmalı- yız.

23) Hata ve kusurları bağışlayıcı ve affedici ol- malıyız.

24) Insanlara karşı hoşgörülü ve müsamahalı olmalıyız.

25) Herkese karşı ada- letli olmalıyız.

26) İhsan sahibi, iyilik- sever olmalıyız.

27) Hayırda gayretli, engelleri aşmakta hami- yetli olmalıyız.

28) Haya sahibi, kötü- lük işlemekten utanır ol- malıyız.

29) Muhabbet ve sev- giyle dolu olmalıyız.

30) Insan- hayvan her canlıya şefkat göstermeli-

yiz.

31) Çaresizlerin haline kalben üzülmeli, merha- metle yardımlarına koş- malıyız.

32) Doğruluk ve sada- kattan ayrılmamalıyız.

33) Akrabalarımızla iyi münasebetler kurmalı, sı- la-i rahme dikkat etmeli- yiz.

34) Yardımsever (in- fak ve tasadduk ehli) olma- lıyız. 35) Görgülü ve geçimli

olmalı; toplumda muaşe- ret kaidelerine riayet etme- liyiz.

36) Dostluk kurmaya önem vermeli, dostlukları korumakta dikkatli olmalı

yız. 37) Tedbirimizi aldık-

tan sonra, neticeyi Al- lah'tan beklemeli, ona te-

vekkül etmeliyiz. 38) Azimli ve kararlı

olmalıyız. 39) iffetli olmalıyız.

40) Verdiğimiz sözde durmalı, ahdimize riayet etmeliyiz.

41) Eski dostluklara ve- falı olmalıyız.

42) Kötülüğe karşı di- rençli, nefsine karşı yiğit (fütüvvet ehli) olmalıyız.

43) Mürüvvet ehli (ci- vanmert) olmalıyız.

44) Vekarlı, ağırbaşlı ve ciddi olmalıyız.

45) İzzet-i nefis sahibi, yani onurlu olmalıyız.

Ama gururlu olmamalıyız. 46) Övülmekten hoş- lanmamalıyız.

47) Tenkid ve yerll- mekten de yıkılmamalı-

yız.

48) Insanlara karşı idareli ve uyumlu davran- malıyız.

49) Metanetlil, daya-

nıklı ve güçlü olmalıyız. 50) Akıllı olmalı, mu- hakemeli davranmalıyız.

yuksel dedi ki...

yuksel14 Temmuz 2024 08:10
Kitap

Huzurlu Yaşamak İçin

100 Altın Kural

1) Allah'a isyandan korkmalı, kötülüklerden kaçmalı, takva sahibi ol- malıyız.

2) Haddimizi bilmeli, edepli olmalıyız.

3) Inancımızda ve amellerimizde samimi ve İhlaslı olmalıyız.

4) İlahî emirlere riâyet- kâr ve kanunlara itaatli olmalıyız.

5) İstikamet yolundan ayrılmamalıyız.

6) Sözüne ve işine iti- mad edilir olmalıyız.

SUR

ARAŞTIRMA

SUR Ocak 1999.54

yaşamalıyız.

8) Çalışmakta gayretli, ama elde ettiğimiz netice- de de kanaatli olmalıyız.

9) Ülfetli olmalı, in- sanlarla kaynaşmalıyız.

10) Aldığımız emanet- leri korumakta emniyetli olmalıyız.

11) Gerçekleri kabulde her zaman insaflı olmalı- yız.

12) Doğruları itirafta, hakkı teslimde hakperest olmalıyız.

13) Düşünmeden, araştırmadan acele karar vermemeli; temkin ve te- enni ile hareket etmeliyiz.

14) Büyüklerimize tâ- zim göstermeli, saygılı ol- malıyız.

15) Olayları hep hayra yormalı, hayata bakışta İyimser olmalıyız.

16) Hiçbir meselede düşüncesizce hareket et- memeli; yaptıklarımızı ya- pacaklarımızı tefekkür ve muhakeme süzgecinden geçirmeliyiz.

17) Alçakgönüllü, te- vazu sahibi olmalıyız.

7) Her hususta ölçülü, tutumlu olmalı, İktisadlı

YANITLASİL

yuksel14 Temmuz 2024 08:11
HUZURLU YAŞAMAK İÇİN 100 ALTIN KURAL

18) Yaptığımız işte se- bat göstermeli, sonucunu alana kadar sabırla devam etmeliyiz.

yuksel dedi ki...

Peygamberimizin

Altı Nasihatı

z. Ali (r.a) den:

H Peygamber (ASM) Efen- dimiz, bir gün Hz. Ali'ye şöy- le buyurdular:

Ya Ali! Altıyüz bin ko- yun veya altın mı istersin, yoksa altıyüzbin nasihat mi?

Hz. Ali:

- Altıyüzbin nasihat isterim yâ Resûlallah! cevabını verin- ce, Allah Resûlü şöyle buyurdu:

- Şu 6 nasihata uyarsan, altıyüzbin nasihata uymuş olursun:

1- Herkes nafilelerle meşgul olurken, sen farz- larla meşgul ol. (Onları vacip ve sünnetleri ile mükemmel ifaya çalış.)

2- Herkes dünya ile meşgul olurken, sen din ile meşgul ol. (Hayatını di- ne uygun tanzim et.)

3- Herkes birbirlerinin ayıplarını araştırırken, sen kendi ayıplarınla meş- gul ol.

4- Herkes dünyanın imarına çalışırken, sen ahiretinin imarına çalış.

5- Herkes halka yaklaş- mak için vasıta ararken, halkın rızasını gözetir- ken, sen hakkın rızasını gözet, kendini Allah'a yaklaştırıcı vasıtalar, vesi- leler ara.

6- Herkes çok amel iş- lerken, sen amelinin çok olmasına değil, ihlaslı ol- masına dikkat et.

(Ahmed Cami, Miftahun-Necat'tan)

SUR/Temmuz 91 35

yuksel dedi ki...

Bir Gençlik Özlüyorum...

Bir gençlik özlüyorum; haksızlıktan dâvâcı. Yerine göre vakûr, sırasında kavgacı.

Bir gençlik özlüyorum: dili ok gibi doğru, Gönlünde Hak'tan başka birşey yok gibi doğru. İradeli ömrünü, zaferlerle süsleyen.

Dâvâsının uğrunda her derdi göğüsleyen.

34 SUR/Temmuz 91

YANITLASİL

yuksel14 Temmuz 2024 09:09
DİN-FELSEFE

Allah'ın Yarattıklarına Karşı İnsaflı Olun!

Ahmet Rifai (Hz.) ve Yaralı Köpek

Kıyamet günü Rabbimizin bana: "Ey Ahmed! Bu

köpeğe neden acımadın. Onu, uğrattığım musibetten niçin kurtarmadın. Aynı hâle seni düşürmem ihtima- lini niçin düşünmedin?" diye sormasından korktum.

yuksel dedi ki...

cariPolaylar

MUSİBETLERE PARATÖNER OLANLAR

E rzincanlı büyük veli Pir Mu- hammed Erzincanî (V. 1464-H. 869) bir yaz günü, sabah namazından sonra, talebe- lerine:

Erzincan'a inmek iste- riz, arzu eden bizle gelsin, bu- yurdular.

40 talebesi ile birlikte Er- zincan'a geldiler. Doğruca Cami- i Kebir'e varıp halvete girdiler. 40 gün halvette kalmak istediler.

Talebeleri onun bu haline şaşırdılar ve kendisine:

Efendim, şimdi hasat mevsimidir. Erbaine girmek, hal- vete çekilmek münasip midir? di- ye hatırlatmada bulundular.

Muhammed Erzincanî Hz.'leri, onlara şu cevabı verdi: Doğru söylersiniz. Şim- di halvet zamanı değildir. Ama Allah Teâlâ, bu beldeye yakın bir zamanda, büyük bir zelzele tak- dir etmiştir. Bu belanın geri çev- rilmesi için, bizlerin münacaat ve

duası lâzımdır. Umulur ki, içi- mizden birinin duası kabul olur da halk da kurtulur.

Cami-i Kebir'de halvet ha- li sürerken, bir ara Muhammed Erzincanî Hz.'leri,

Bize ilham edildi ki: Bu belanın geri çevrilmesi için bizim bu dünyadan göçmemiz gerekli- dir, buyurdu. Sonra talebelerine dönüp:

Kim bizimle beraber şe- hadet şerbeti içmek isterse, cami- de kalsın. Eğer yaşamak arzu edenler varsa, izin veriyoruz dı- şarı çıkabilirler... Bu gece bizle beraber olmasınlar, dedi.

Talebelerinden 7 kişi hariç, camiden dışarı çıktılar. O gece gerçekten çok şiddetli bir zelzele oldu. Cami-i Kebir yıkıldı. 7 tale- besi ile birlikte Muhammed Er- zincanî Hz.'leri de şehid oldular.

Caminin dışında hiçbir yerde bir zarar olmadı. Can ve mal kaybı görülmedi.

SUR Haziran 1999.41

yuksel dedi ki...

Tezkiretü'l-Evliyâ

64

ekmeği elimde, koyunu ise kayıplara karışmış olarak gördüm.." diyor. Meziyetleri çok, faziletleri sayısızdı. Başlangıçta Şeyh Ebu Kasım Cürcani (ra) "Allah.. Allah.." yerine "Veys.. Veys.." diye zikrederdi. Onların kadrini bunlar bilir Veysel: "Kim Allah'ı tanır (ve ârif-i billâh olur) ise hiçbir şey ona gizli kalmaz demiştir. Yani Allah, ancak Allah ile tanınabilir. Zira: "Rabbimi, Rabbimle tanıd demilmiştir. Onun için Allah'ı bilen (O'nun ilim sıfatına mazhar olduğundan) he yiseläimet yalnızlıktadır" derdi. "Yalnızlık, vahdette ferd (yalnızlıkta tek) olmakin şeyi bilir.

Vahdet (yalnızlık) O'ndan başkasının hâtır ve hayalde yer tutmamasıdır. Tå ki sel met hâsıl olsun. Şayet yalnızlık (ve hâlvet) sadece surette olursa, sıhhatli olmaz. Çün kü hadiste: "Şeytan yalnız olanladır ve iki kişiden biraz daha uzaktadır." denilmişte "Kalbine dikkat etmelisin." demişti. "Yani sana tavsiyem daima kalbini huzur 1 Hakk'da bulundurmandır. Tâ ki O'na, O'ndan başkası yol bulmasın."

Bir başka sözü: "Yükseklik aradım, tevazuda buldum. Beylik aradım, hayırse verlikte buldum. Mürüvvet aradım, doğrulukta buldum. Şan aradım, fakirlike buldum. Nisbet ve şöhret aradım, takvada buldum. Şeref aradım, kanaatte bul

YANITLASİL

yuksel14 Temmuz 2024 14:37
dum.
Rahat aradım Zühd de buldum

yuksel dedi ki...

O münafıklara, 'Yeryüzünde fesat çıkarmayın' denildiği zaman, 'Biz ancak ıslah edicileriz' derler. İyi bilin ki onlar fesatçıların ta kendileridir, fakat bunu anlamak istemezler. (Bakara, 2/11-12)

BİR AYET

DİN İSTİSMARI

İstişmar, fayda sağlamak ve ürün elde etmek demektir. Din istismarı, din

sömürüsü yapmak, dine dair kavramlar ve değerler yoluyla insanları alda- tarak maddi veya manevi çıkar elde etmek yani kendi menfaatleri için dini kullanmak demektir. Din insanları hayra, iyiliğe, güzelliğe, faydalı olana davet eder. İnsanoğlu hayatını İslam yolunda, hakikat uğrunda harcamalı- dır. İnsanın dine hizmet etmeyi bırakıp onu kendi hizmetinde kullanmaya başlamasıyla istismar başlar. Böylece mal, makam, güç, şöhret, itibar gibi birtakım kazanımlar için dini kendi hizmetinde istihdam eder. Dinin ulvi ve kutsal yapısına aykırı bir şekilde, kendini yüceltir, kendini kutsallaştırır, dini de bu yücelik ve kutsallık için kullanmaya başlar. Din istismarı, hukuk karşısında büyük bir suç, ahlaki anlamda büyük bir zafiyettir. Yüce Allah'ın karşısında hesabı sorulacak ve bedeli ödenecek bir günahtır. İslam tarihinde din istismarının ilk ve en tipik örneğini münafıklar oluşturmuşlardır.

yuksel dedi ki...

Akıllı kişi kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır. Aciz kişi ise arzularına uyup bir de Allah'tan (bağışlanma) umandır. (Tirmizi, Sıfatül-kayame, 25)

KIYAMET NE ZAMAN KOPACAK?

Yüce Allah, evrendeki her şeyi belli bir düzen ve ölçü içerisinde yaratmıştır. Bu düzen, O'nun takdir ettiği zamana kadar devam edecek ve bir gün son bulacaktır. Kur'an ve hadislerde dünya hayatının son bulması, "saat" kavra- mıyla ifade edilir. Dilimizde "kıyametin kopuşu" olarak ifade edilen bu zaman, Allah'ın dilemesine bağlı bir olaydır ve O'ndan başka hiç kimsenin bu konu- da bir bilgisi yoktur. Nitekim Kur'an'da, "De ki: Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini kendisinden başkası açıklayamaz." (A'raf, 7/187) buyru- larak Kıyamet'in zamanının hiç kimse tarafından bilinemeyeceği bildirilir. Hz. Peygamber de Kıyamet'in ne zaman kopacağını bilmediğini ifade etmiş Buhari, Iman, 37), zamanını soran kimseye, "Onun için ne hazırladın?" (Buhārī, Edeb, 6) buyurarak bize düşenin, Kıyamet'in zamanını bilmek değil, ona hazırlık apmak olduğuna dikkat çekmiştir. Dolayısıyla hayatı bu şuurla yaşamak ve er zaman ona hazırlıklı olmak mümin için vazgeçilmez bir düstur olmalıdır.

yuksel dedi ki...

Bu Kur'an, hoşlanmıyan için gayet zordur. Ona ısınana ise gayet kolay gelir. Hadisime gelince, hoşlanmıyan için gayet zor, tâbi olan içinse gayet kolaydır. Bir kimse benim hadisimi dinler, hemen hıfz eder ve tatbik ederse mahşerde Kur'anla haşrolur. Hadisime ehemmiyet vermiyen ise Kur'anı hor görmüş olur. Kim de Kur'anı hor görürse dünya ve ahirette hüsrana düşer.
Ravi: Hz. Ebû Mûsa (r.a.)
Sayfa: 133 / No: 7
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...


Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
262 1 Şu üç şey imandandır: Darlıkta infak etmek, rast geldiği müslümana selam vermek, kendi aleyhinde de olsa adaleti gütmek. Hz. Ammar (r.a.)
262 2 Bir adam şu üç şeyi toplarsa, iman hasletlerini toplamış olur: Darlıkta infak, rast geldiği müslümana selam, kendi aleyhinde de olsa adaleti gütme. Hz. Ammar (r.a.)
262 3 Şu üç şey bir adamda olursa, sevabı hak eder ve imanı tekmil eder: İnsanlarla iyi geçim temin eden güzel ahlak, Allah'ın haramlarından onu alıkoyan verağ, cahilin cehlini karşılayan hilim. Hz. Enes (r.a.)
262 4 Şu üç şey, kişinin iman ahlakındandır: Gazablandığı zaman, gazabı onu batıla sevketmez. Hoşnut olduğu zaman hoşnutluğu onu haktan ayırmaz, iktidar sahibi olduğu halde, iktidarı, onu harama sevketmez. Hz. Enes (r.a.)
262 5 Üç şey vardır ki onlar veya onlardan biri kimde varsa, o kimse, dilediği kadar huril-iyn ile evlendirilir. Gizli ve can çekici bir emaneti, Aziz ve Celil olan Allah korkusundan, iç etmeyip sahibine ödemek, katili affetmek, her namazdan sonra on kere "Kulhuvallahu ehad"i okumak. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
262 6 Şu üç şey ortaya çıktıktan sonra, evvelden iman etmemiş veya imanından hayır kazanmamış bir kimseye, imanı fayda vermez. Güneşin garbdan doğması, deccal ve dabbetül-arz. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
262 7 Bir kimse şu üç şeyi yaparsa imanın tadını tatar: Yalnız Allah'a kul olur ve "La ilahe illallah" der, gönül hoşluğu ile zekatını verir, şöyle ki: yaşlısını, zayıfını, hastasını, adisini değil, fakat malın ortasından verir. Muhakkak ki Allah, onun en güzelini sizden istemez. Lakin, en kötüsünü de emretmemiştir. Nefsini tezkiye eder. Denildi ki, "Nefsi tezkiye ne demektir?" Buyurdu ki: "Kişinin nerede olursa olsun, Allah'ın kendisi ile beraber olduğunu bilmesidir. Hz. Abdullah İbni Muaviye (r.a.)
262 8 Üç şey bir adamda olursa Allah (z.c.hz)'leri onu himayesine alır ve onu Cennetine sokar: (Onun ayıbını, kusurunu örter.) Zayıfa rıfk ile muamele etmek, anaya-babaya şefkat göstermek, köleye iyi muamele etmek. Hz. Câbir (r.a.)
262 9 Şu üç şey reddedilmez: Yastık (minder), koku ve süt. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
262 10 Üç şey vardır ki, insan, kıyamet gününe o vasıflarla gelmezse, ona bir şey (mükafat) yoktur: Kendisini Allah'ın haramından men edecek verağ, halk ile iyi geçinecek ahlak, sefihin cehaletini karşılayacak hilim. Hz. Büreyde (r.a.)
262 11 Üç şey vardır ki, kimde üçü veya biri bulunmazsa, amelinden hiç bir şey ona fayda vermez: Kendisini, Allah'ın bildirdiği günahlardan alıkoyan takva, insanlarla iyi geçinmeyi sağlıyan güzel ahlak, sefihi karşılayan hilim. Hz. İbni Abbas (r.anhüma

yuksel dedi ki...

Siz öyle bir zamanda bulunuyorsunuz ki, fukahası çok, hutebası az, istiyeni az, vereni çok, işte böyle zamanda amel ilimden hayırlıdır. Size öyle bir zaman gelecektir ki, fukahası az, hatibleri çok, istiyeni çok, vereni az. O zamanda ise ilim amelden hayırlıdır.
Ravi: Hz. Abdullah İbni Said (r.a.)
Sayfa: 135 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

KIYAMET ALAMETLERİ

İMAM-I SUYUTİ

YANITLASİL

yuksel21 Temmuz 2024 08:19
KIYAMET GÜNÜ ALLAH'IN HİTABESİ

Ulu Allah buyuruyor ki:

"O gün Allah'ın düşmanları bir araya toplana- rak Cehennem'e sevk edileceklerdir. Cehennem'in kapısına gelince onların kulakları, gözleri ve derileri aleyhlerinde şahitlik ederek dünyada iken yapmış oldukları günahları bir bir sayacaklardır. Onlar derile- rine; "neden aleyhimize şahitlik ettiniz?" diye sorduk- ları zaman derileri onlara şöyle cevap verecektir; "her şeyi konuşturmak gücü elinde olan Allah bizi dile ge- tirdi. Sizi, ilk başta, hiç yokken var eden O'dur, dönü- şünüz de O'nadır." (Fussilet, 21)

"O gün biz kâfirlerin ağızlarını mühürleriz de el- leri ile ayaklarını dile getirerek dünyada iken yapmış oldukları günahlara şahitlik ettiririz." (Yasin, 65)

"Onların dünyada iken yaptıklarının hiç biri o gün Allah'tan saklanamaz. O zaman Allah;

158

YANITLASİL

yuksel21 Temmuz 2024 08:20
Imam-ı Suyuti

"Bu gün kayıtsız şartsız hâkimiyet ve hükümdar- lık kimindir?" diye soracak da (ses verecek hiç bir canlı bulunmadığı için) sorusunun cevabını yine ken- disi verecektir;

"Bugün hakimiyet kahredici, bir Allah'ındır" buyuracaktır. O gün herkes zerrece haksızlığa uğra- maksızın dünyada iken yaptığının karşılığını görecek- tir. Şüphesiz ki, Allah hesaba çekendir." (Mü'min, 17)

Peygamberimiz buyuruyor ki:

Ulu Allah, kıyamet günü gökleri dürerek sağ eli-

ne alır ve buyurur ki;

"Bugün tek hükümdar benim, kendilerini ulu görenler nerede?"

Sonra da yerleri dürerek sol avucuna alır ve yi- ne buyurur ki:

"Bugün yegane hükümdar benim, zorbalar ve kendilerini ulu görenler nerede?" (Müslim)

Peygamberimiz diyor ki:

Kıyamet günü şu konularda sorguya çekilip ce- vap vermek ten âciz kalmadıkça kişinin ayaklan kaya- rak cehennemi boylamaz.

a) Ömrünü nerelerde harcadığından,

b) Amellerini nerelerde işlediğinden,

c) Malını nasıl kazandığından ve nerelerde har- cadığından,

d) Vücudunu nerelerde yıprattığından.

159

yuksel dedi ki...

203

Süra üfürüldüğünde onlar kabirlerinden kalkıp koşarak Rablerine gider- ler. "Eyvah! Bizi kabrimizden kim kaldırdı? Bu, Rahman'ın va dettiğidir. Nebiler gerçekten doğru söylemişler" derler. (Yasin 36/52)

BİR AYET

KABİR: EBEDİYETE AÇILAN KAPI

İslam inancında ölen kişinin gömüldüğü yere kabir veya mezar denir. Bir nut- feden yaratılan ve ölümünün ardından toprağa gömülerek aslında yaratıldığı öze geri döndürülen insan, kabirde Rabbimizin dilediği vakte kadar bekletilecek ve yeniden diriltilecektir. İnancımıza göre ölümle yeniden diriliş arasındaki süreç "kabir hayatı" veya "berzah âlemi" olarak isimlendirilir. İnsanların dünyada iş- ledikleri iyi veya kötü işlerin karşılığının kabirde iken görülmeye başlanacağını ifade eden Peygamberimiz; "Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya ce- hennem çukurlarından bir çukurdur." (Tirmizi, Sıfatü'l-kıyame, 26) buyurarak cehennem azabından Allah'a sığınmış ve ümmetine de sığınmalarını tavsiye etmiştir. Ölen kişi kabirde görevli melekler tarafından yaratıcısı, imanı ve amelleriyle ilgili sorgulanır. İman ve salih amel sahipleri bu sorulara doğru cevap verir, kabirleri genişletilir ve cennetle müjdelenir. Kâfirler ise bu sorulara cevap veremezler ve onlara cehenneme gidecekleri bildirilir.

yuksel dedi ki...

GIZLİ DÜNYA DEVLETİ"NİN GENEL ŞEMASI Dolar Üzerindeki Pramidin 13 Kademesinden Her Birinin Manası

LUZIFER: MASON LAHININ GÖZÜ

RT

3 KABBALIST EN ÜST KOMUTA IDARESİ

13'LER MECLİSİ

SANIIEDRIN

EN ÜST YÖNETİM MEXTISI

UCU

33'LER MECLİSİ

300'LER KULÜBÜ

GÖRÜLEN

B'NAI B'RITH BILDERBERG

BÜYÜK KISMI

GİZLİ OLAN

KADEMELER

ARA KOORDINASYON VE YÖNETİM KADEMESI

13 KADEME

BÜYÜK ŞARK LOCASI TEŞKİLATI

FRANSIZ MASON LOCASI

KOMÜNİZM

KOMUNIZM-RUSYA

İNGİLİZ

MASON LOCASI

İSKOÇ LOCASI TEŞKİLATI: 1 - 33°

MASON LOC CASI ALMAN MASON LOO CAS

HALKIN İÇİNE GİREN VE YUKARININ

YORK LOCASI TEŞKİLAT

LIONS DINER

ROTARY

YMCA

HIC GÖRÜNMEYENLER

EAİRLERİNİ

ALT KADEMELER

UYGULAYAN

MAVİ LOCALAR

SACAKLAR

ÖNLÜKSÜZ MASONLAR (İyi İnsanlar)

HALK

INSANLIK

BÜTÜN İNSANLIK

yuksel dedi ki...

Halkın içinde Allah'dan en uzak olan iki kimsedir: Birincisi, umeranın meclisinde oturur da zulme ait sözlerinde onları tasdik eder. Diğeri ise çocukların muallimidir. Fakat onların hepsini aynı derecede eşit tutmaz. Ve yetimin hakkı hususunda Allah'dan korkmaz.
Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.).
Sayfa: 7 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

KIYAMET ALÂMETİ

FAKİH anlatıyor:

Muhammed b. Fazıl, Ebülkasım Ömer b. Muhammed, Ebu Bekir Va sıtî, İbrahim b. Yusüf, Muhammed b. Fudayl Dabi, Abdüllah b. Velid, Mek. hul Yolu ile gelen rivayette; Huzeyfe'nin r. a. şöyle anlattığı rivayet edildi:

Ey Allah'ın Resulü, kıyamet ne zaman?. Resulüllah S. A. şöyle buyurdu:

«Bu bapta, sorulan sorandan daha bilgili değildir. Ancak onun şarılan vardır.

Çarşı pazarın tekarübü, yani: Kesadı. Yağmur yağar, bitki bitmez. Faiz yiyenler çoğalır. Zinadan hâsıl olan çocuklar zahir olur. Mal sahiplerine tazim olunur. Mescidlerde fasiklerin sesleri yükselir. Münker ehli, hak ehline üstün çıkar.>

Bana ne emredersin ya Resulellah?.

Deyince, şöyle buyurdu:

>>

**

Ömer b. Muhammed, Ebu Bekir Vasıtî, İbrahim, İsa b. Ebi İsa İsfahanî, yolu ile gelen rivayette; Resulüllah'a S. A. şöyle sorulduğu anlatıldı : Ya Resulellah, kıyamet ne zaman?.

Şöyle buyurdu:

<>

*

**

YANITLASİL

yuksel24 Temmuz 2024 06:04
«Dinini kurtarmaya bak; ya da, evinde serilip kal.»

**

*

ve

ir

Ya Resulellah, kıyamet ne zaman?.

Ömer b. Muhammed, Ebu Bekir Vasıtî, İbrahim, İsa b. Ebi İsa İsfahan yolu ile gelen rivayette; Resulüllah'a S. A. şöyle sorulduğu anlatıldı :

Şöyle buyurdu:

meti ondur:

«Bu hususta sorulan, sorandan daha bilgili değil. Ancak, kıyametin ald

1 Zamanın çabuklaşması.

. 2. Facirin açığa çıkması.

3. İnsaflının aciz kalması.

4. Namazın bir yük sayılması.

5. Zekâtın kul borcuna benzetilmesi.

6. Emanetin ganimet malı gibi olması.

7. Kurra'nın mal toplama heveslisi olması.

8

. O zaman çocukların beğlik devridir.

9. Kadınların saltanat devridir.

10. Cariyelerle müşavere edilir.>>>

yuksel dedi ki...

٤٣٨٥ - لَنْ تَزَالُ الْخِلافَةَ فِي وَلَدِ عَمّى صِنْوَ أَبِي الْعَبَّاسِ حَتَّى يُسَلِّمُوهَا إِلَى

الدَّجَّالِ (الديلمي عن ام سلمة)

4385- Hilafet, Deccal'a teslim edilinceye dek (vakti ge- linceye kadar), o amcam Abbas'ın neslinde olacaktır.

yuksel dedi ki...

٤٣٨٦ - لَنْ يَزَالَ هَذَا الدِّينُ عَزِيزًا مَنِيعًا ظَاهِرًا عَلَى مَنْ نَاوَاهُ حَتَّى يَمْلِكَ

اِثْنَا عَشَرَ كُلُّهُمْ مِنْ قُرَيْشٍ (طب عن جابر بن سمرة)

4386- Hepsi Kureyş'ten olan on iki kişi söz sahibi olduk-

ça, bu din aziz, dimdik, hasmına galip bir halde duracaktır.

yuksel dedi ki...

Kıyamet gününde Allah'ın mahlukatı içinden en çok buğz ettiği kimseler şunlardır: Yalancılar, kibirliler ve din kardeşlerine karşı kalblerinde (gizli) kin besledikleri halde, onlarla buluştuklarında kendilerine (zahiren) iyi muamele yapanlar. Bir de Allah ve Resulüne çağrıldıklarında yavaş davranan, fakat şeytan ve onun emrine çağrıldıklarında ise süratle hareket edenlerdir.
Ravi: Hz. Vazin İbni Ata (r.a.)
Sayfa: 8 / No: 7
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Donen Niel Tophas

kalpteki nazar ilahiden feyz almaya vesile olacağına, hem de bir kalbi incitmus ne kadar ağır bir vebal olduğuna dikkat çekmiştir. Hak dostlarının en büyük ayna ne kadaretleri de, ilahi hakikatlerden uzak düşmüş hasta ve gåfil kalpleri la ve imanm nuruyla ebedi şifaya kavuşturmak, mü'minlerin mahzun ve mag gönüllerini ise şefkat ve merhametle ihyä etmekten ibarettir.

Takriben 40 sene evvel Hasan Nedvi (1914-1999), İstanbul'a teşrif etmiy Gençlere yaptığı bir sohbette kendisine:

"Ostad, gençliğe ne tavsiyede bulunursunuz?" diye sordular. O da dedi ki: Size iki misal vererek nasihat edeceğim.

Birincisi, Ben 20 sene evvel Suriye'den geçiyordum. Oradaki Müslüman halkın gençleri, daha ziyade ticareti ve esnaflığı tercih etmişlerdi. Fakat Nusayriler ise çocuklarını okutuyorlardı. Ben o zaman Sünní cemaate:

"Çocuklarınızı okutun! Aksi hälde bu devlet elinizden gider!" diyerek ikazda bulundum"

Hakikaten bugün maalesef Hasan Nedvinin işaret ettiği hazin durum gerçek leşmiş durumda

Diğer husus, İmam-ı Rabbani Hazretleri, Ekber Şah zamanında ufak bir grup tu İmam-ı Rabbani, bu gruba Ekber Şah'la mücadeleyi değil, kâmil insan yetiş tirmeyi tavsiye etti. Bir tarafta Ekber Şah'ın devlet kademelerini tutan bir grubu

vardı. Diğer tarafta da halk nezdinde müessir olan İmam-ı Rabbani Hazretleri'nin talebeleri vardı. Zamanla İmam-ı Rabbani Hazretleri'nin tesir halkası genişledi. Ekber Şah'ın grubunun gücü azaldı, tesiri dağıldı. Nihayet Ekber Şah'ın torunu ve zamanının sultanı olan Ålemgir Sultan, İmam-ı Rabbanľnin oğlu Muhammed Ma'sum Hazretleri'ne intisap etti. Onun maddi-manevi evladı olan Şeyh Seyfüddin Hazretleri'nin terbiyesi altında kemåle erdi. Şeyh Seyfüddin Hazretleri bu şehza deyi Hindistan'ın Müslüman hükümdarı olarak yetiştirip Ekber Şah'ın çıkardığı bid'at ve sapıklıkların tesirini tamamen sildirmek için hazırladı. Dolayısıyla sizler de enerjinizi sokaklarda slogan atmaya, duvarlara yazı yazmaya değil, kamil bir gençlik yetiştirmeye sarf etmelisiniz!.." dedi.

Rabbimiz, cümlemize lak dostlarının gönül ikliminden rahmet ve fazilet esin- tileri ihsan eylesin. Bu davetimize uzaktan yakından teşrif eden siz kardeşlerimizi, iki cihanda

yuksel dedi ki...

Uluslararası

İmam-ı Rabbani Sempozyumu

Tebliğleri

HUDAYI VAKFI YAYINLARI

yuksel dedi ki...


Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
355 1 Davud (a.s.)'ın ve bütün yeryüzü halkının ağlaması, Adem (a.s.)'ın ağlamasına denk değildir. Hz. Süleyman (r.a.)
355 2 Bütün yer gök ehli bir mü'minin kanında ortak olsa, Allah onları Cehenneme atar. Hz. Ebû Said (r.a.)
355 3 Bütün yer gök ehli bir mü'minin kanında ortak olsa, Allah onların hepsini yüzü koyun cehenneme atar. Hz. Ebû Bekre (r.a.)
355 4 Eğer bir huri parmaklarından birini dünyaya gösterse (yer-gök ehli) her can sahibi, onun kokusunu duyardı. Hz. Said İbni Amir (r.a.)
355 5 Ehli Cennet kadınlarından bir kadın yeryüzüne baksa, misk kokusundan yeryüzü dolar ve yüzünün nuru güneş ve aynı ziyasını bastırırdı. Hz. Said İbni Amir (r.a.)
355 6 Cennetten bir tırnağın yükleneceği bir şey dünyaya gelse, mağrib ile meşrik arasındakileri tezyin ederdi. Cennet ehlinden bir kişi bileziklerle beraber gözükse, nuru güneşin ziyasını söndürürdü. Güneşin yıldızları söndürdüğü gibi. Hz. Davud İbni Amir (r.a.)
355 7 Dünyadaki bütün varlıklar ümmetimden birinin elinde olsa, sonra o "Elhamdülillah" dese, bu "elhamdülillah" sözü, bütün onlardan daha kıymetli olurdu. Hz. Enes (r.a.)
355 8 Zakkumdan bir damla dünyaya damlasa, dünya halkının geçimini ifsad ederdi. Ya yemeği ondan olanın hali nasıl olur? Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
355 9 Cehennemden bir kıvılcım arzın ortasına düşse, sıcaklığının şiddeti ve pis kokusu şark ile garbı kapladı. Hz. Enes (r.a.)
355 10 On yüklü deve ağırlığında bir taş Cehennemin ağzından atılsa, "Ğayy u esâm" denilen mevkiye yetmiş senede kavuşmazdı. Denildi ki: "Ğayy u esâm" nedir? Buyurdu ki: "Cehennemde iki kuyudur ki, oraya Cehennem ehlinin cerahatleri birikir. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
355 11 Sizlerden biri bir yere konduğunda "Eûzü bi kelimâtillahit tâmmati min şerri mâ halaka." derse o yerden ayrılıncaya kadar hiç bir şey ona zarar vermez. Hz. Havle (r.a.)

yuksel dedi ki...


Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
355 1 Davud (a.s.)'ın ve bütün yeryüzü halkının ağlaması, Adem (a.s.)'ın ağlamasına denk değildir. Hz. Süleyman (r.a.)
355 2 Bütün yer gök ehli bir mü'minin kanında ortak olsa, Allah onları Cehenneme atar. Hz. Ebû Said (r.a.)
355 3 Bütün yer gök ehli bir mü'minin kanında ortak olsa, Allah onların hepsini yüzü koyun cehenneme atar. Hz. Ebû Bekre (r.a.)
355 4 Eğer bir huri parmaklarından birini dünyaya gösterse (yer-gök ehli) her can sahibi, onun kokusunu duyardı. Hz. Said İbni Amir (r.a.)
355 5 Ehli Cennet kadınlarından bir kadın yeryüzüne baksa, misk kokusundan yeryüzü dolar ve yüzünün nuru güneş ve aynı ziyasını bastırırdı. Hz. Said İbni Amir (r.a.)
355 6 Cennetten bir tırnağın yükleneceği bir şey dünyaya gelse, mağrib ile meşrik arasındakileri tezyin ederdi. Cennet ehlinden bir kişi bileziklerle beraber gözükse, nuru güneşin ziyasını söndürürdü. Güneşin yıldızları söndürdüğü gibi. Hz. Davud İbni Amir (r.a.)
355 7 Dünyadaki bütün varlıklar ümmetimden birinin elinde olsa, sonra o "Elhamdülillah" dese, bu "elhamdülillah" sözü, bütün onlardan daha kıymetli olurdu. Hz. Enes (r.a.)
355 8 Zakkumdan bir damla dünyaya damlasa, dünya halkının geçimini ifsad ederdi. Ya yemeği ondan olanın hali nasıl olur? Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
355 9 Cehennemden bir kıvılcım arzın ortasına düşse, sıcaklığının şiddeti ve pis kokusu şark ile garbı kapladı. Hz. Enes (r.a.)
355 10 On yüklü deve ağırlığında bir taş Cehennemin ağzından atılsa, "Ğayy u esâm" denilen mevkiye yetmiş senede kavuşmazdı. Denildi ki: "Ğayy u esâm" nedir? Buyurdu ki: "Cehennemde iki kuyudur ki, oraya Cehennem ehlinin cerahatleri birikir. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
355 11 Sizlerden biri bir yere konduğunda "Eûzü bi kelimâtillahit tâmmati min şerri mâ halaka." derse o yerden ayrılıncaya kadar hiç bir şey ona zarar vermez. Hz. Havle (r.a.)

YanıtlaSil

yuksel27 Temmuz 2024 01:38
10 * On yüklü deve ağırlığında bir taş Cehennemin ağzından atılsa, "Gayy-u

esam" denilen mevkie yetmiş senede kavuşmazdı. Denildi ki: "Gayy-u esam nedir?" Buyurdu ki; Cehennemde iki kuyudur ki, oraya Cehennem ehlinin cerahatleri birikir. Hz. Ebu Umanera. (Gayyaya, namazını zayi edenler ve şehvetlerine uyanlar, esama da müşrik, katil ve zalimler

giderler.)

11 ★ Sizlerden biri bir yere konduğunda "Euzü bi kelimatil tammati min şerril ma halaka." derse o yerden ayrılıncaya kadar hiç bir şey ona zarar vermez.

YanıtlaSil

yuksel dedi ki...

Allah'a sığının: Belanın zorlamasından, şekavetin erişmesinden, kaderin fena olmasından ve düşmanın sevinmesinden.
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 255 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Öyle zaman gelecek ki, dünyada yalnız fitne, bela ve fesad olacak. Böyle bir zamanda sizin ameliniz bir kale gibidir. Üstü güzelse, altı da güzel olur.
Ravi: Hz. Muaviye (r.a.)
Sayfa: 139 / No: 10
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Allah'a "Cübbül Hüzün" (Hüzün kuyusu) den istiaze edin. Dediler ki: "Cübbül Hüzün nedir Ya Resulallah?" Buyurdu ki, Cehennemde bir vadidir ki, Cehennem, her gün dört yüz defa ondan Allah'a sığınır. Oraya en çok, amellerle mürailik yapan, alimler girer. Muhakkak ki alimlerin Allaha en sevimsiz olanı, Emirleri ziyaret edenleridir.
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 254 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

sistemini getiren yeni

Seçim Kanunu kabul edildi.

1980-12 Mart dönemi başbakanı Nihat Erim, İstanbul'da öldürüldü.

19

CUMA FRIDAY

TEMMUZ

JULY

Allah'ın kudreti her şeye galiptir ve her işi hikmet

iledir.

Bakara Suresi: 228

BİR HADİS

Üç kişi bir araya geldiklerinde birisi imam olsun. İmamlığa en lâyık olanları Kur'ân'ı en iyi

okuyandır.

Müslim, Mesacid: 289-291

Mü'minler ibâdetlerinde, duâlarında birbirine dayanarak cemaatle kıldıkları namaz ve sâir ibâdetlerinde büyük bir sır vardır ki; herbir fert, ibâdetinden kazandığından fazla bir sevap, cemaatten kazanıyor. Mesnevî-i Nuriye

HİCRỈ: 13 MUHARREM 1446 - RUMI: 6 TEMMUZ 1440

HIZIR: 75 - GÜN:

201 KALAN: 165 - GÜN. KIS.: 2 DK

yuksel dedi ki...

SIRLI ZERRE!

DR. BETÜL NEFİSE İNAL Betulnelise @hotmail.com

ezaman ve kaç kez tum ben? Nereden ve yolculuğum nereye?

Zihnimdeki sualler, beni asırlar Öncesine taşımış, henüz zaman he sabını yapamadığın bir devre go türmüştü. lik insana kodlanımy bir mayaydım, vakti gelince ortaya çık mak üzere sulanan bir zerre... Pe ki, oraya ne zaman sefer etmiştim? Hangi zerrelerin içinden nasıl seçil miştim? Nesiller öncesinde ciddi bir karar ile başlayan måceramın şim diki seyri nereye olacaktı?

KIYMETLİ EMANET

Bir zamanlar melekler, toprağımı almak üzere yeryüzüne Inmişlerdi. O kadar kıymetliydim ki, benden mil yarlarca sene önce var edilen atom

doğmuşlarımın emanet edildiği toprak par geliyorun çauna, ilk önce melek eli değmişti.

Kim bilir kaç asır sonra ayak ba sacağım diyarlardan götürülmüş tü bedenimin mikro-parçaları, yüce ferman ile.. Yeryüzünün canı alım mıştı melekü'l-mevt ile, benim ca nima can olması için

Ağlamıştı yeryüzü, kendinden ko pan için nehir nehir.. Belki hasre tin yakıcılığınaydı gözyaşları; belki de canının yanmasınaydı. Öyle ya, gözyaşı olmadan can parçası olunur muydu hiç? Acaba arzın bir parça sı ölünce mi doğmuştum ben ille

Daha hayat bulmadan mevt (ölüm) ile karşılaşmam da neyin nesi idi? Yoksa ölmeden dirilmem mümkün değil miydi? Hayatımdan önce takdir edilen memâtım (ölü

müm); verilen nefesin kıymetini bij

mek, ömür nimetine ölüm ile a ayar vermek, "ahsenti amelä: amellerin en güzell" için gayret etmek mak sadına binäen miydi?

Toprakla başlayan maceram, nice zaman sonra çamurla buluşmuştu. Sıraya başkaca menziller de konmuş tu: Toprak, su, hava, ateş Çeşitli merhalelerden geçirilen bedenim hangi sırlarla dolmuştu?

Kupkuru bir topraktan gelişim,

üzerime yağan yağmurlarla çamur oluşum ve hamurumun bilmediğim zamanlarda sımsıkı yoğruluşu, bana hangi dersi vermeliydi? Varlık derya- sında kibre dalmamam, benlik ayna sında caka satmamam için mi ayak altında çiğnenen ve hiç ses etmeyen bir maddeyle mazim birleştirilmiş- ti? Atılmış bir damla sudan yaratı lışımı, hiçliğimi asla unutmamam için mi zähiren hor görülen bir mad-

deden başlatılmıştı, beden kalıbım?

Topraktan çamura konmuş, ora dan havaya salınmış ve ateşte pişi rilmiştim! Bir yandan ihtimamla hu- susi safhalardan geçirilmiştim, öte yandan meşakkatli devirlerde uzun uzun bekletilmiştim! Hangi mekte bin talebeliği için özel dersler veri lerek eğitilmiştim?

(Devam Edecek..)

Dipnot: 1) Bkz. el-Mülk, 2. Bu süre

nin ilgili åyet-i kerimelerinin meäli şöyle

dir: "Mutlak hükümranlık elinde olan

Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her

şeye gücü yeter. O ki, hanginizin daha

güzel davranacağını sınamak için ölü

mü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak gá

liptir, çok bağışlayıcıdır." (el-Mülk, 1-2

yuksel dedi ki...

Cennete ancak müslüman girer. Allah (z.c.hz) bu dini isterse facirle de teyid eder.
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 141 / No: 6
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

1. Cahil en büyük kötülüğü kendine yapar. 2. Akıllı düşman dan değil, cahil dosttan kork.

3. Akılları pazara çıkarmışlar, cahil yine kendi aklını almış.

4. Akıllı insan tez ihtiyarlar (çok düşündüğünden)

5. Akıllı söylemeden düşünür, akılsız düşünmeden söyler 6. Aklını eşeğe verme, çeker arpa tarlasına

7. Aklınla gör, kalbinle işit.

8. Cahil inatçı olur, merkep gibi, inadından yorulmaz.

9. Cahilin iddiası, alimi kocatır.

10. Cahil olduğunu bilen, cahilliğini bırakmaya çalışır.

11. Cahil kalmamak için alimi görmek gerekir.

12. Cahil sana saray verse alma, başına yıkar.

13. Cahile "en büyük alim kim" demişler, "tabiki benim" demiş.

14. Kın, kıskançlık, cahilde yuva yapar.

15. Cahile cahilliğini göster, kendin kör ol.

a

1

Ocak 1987/R.Ahir-C.Evvel 1407/Mektup 7

yuksel dedi ki...

⚫ Yol birdir; milletimizin ona gitmesi zaruridir; seçim şansı yoktur; o da iman yoludur. Hedeflerimizi ve umutlarımızı gerçekleştirecek tek yol odur.

• Eğer ahireti istiyorsak... yolu imandır.

Eğer dünyayı istiyorsak... yolu imandır. •

Eğer her ikisini istiyorsak yolu Imandır.

⚫ dünyaya gelince: ABu araştırmamızla belirlenmiştir ki, dünyadakı umutlar- mızın, gaye ve saadetimizin yolu başka değil, imandır.

• Eğer kişisel mutluluk istiyorsak, kalp huzuru olmadan mutluluk, iman olma- dan da kalp huzuru olmaz.

• Eğer temiz bir hayat sürmek istiyorsak, istikamet olmadan temizlik, iman

olmadan da istikamet olmaz. Eğer sosyal dayanışma istiyorsak, kardeşlik olmadan

dayanışma, Iman olmadan da kardeşlik olmaz. • Eğer göğsümüzün üstüne çöken düşmanımıza karşı askeri zafer elde etmek Istiyorsak, kahramanlar olmadan zafer kazanılmaz, fedakarlık göstermeden kahra

manlık, imansız da fedakarlık olmaz. • Eğer İktisadi bolluk istiyorsak, ihlassız ilerleme olmaz; hedef olmadan ihlas ve imansız da hayatta hedef olmaz.

• Eğer hayatımızı kökünden ıslah etmek istiyorsak ruhumuzu değiştirmedikçe ıslahat olmaz, karar vermeden değişiklik ve imansız da karar olmaz.

• Eğer adaletli bir hüküm istiyorsak, kanunsuz adalet olmaz, vicdan olmadan da kanun fayda vermez; imansız da vicdanın düzelmesi ümitsizdir.

• İman; ahlâk kuvveti ve kuvvet ahlâkıdır, hayatın ruhu ve ruhun hayatıdır, alemin sırrı ve sır alemidir, yolun nuru ve nur yoluduralul si

• İman; yolcunun kervansarayı, denizcinin yıldızı, şaşkının dəlili, gazinin si- lahı, yabancının arkadaşı, yalnızın dostu, kuvvetlinin dizgini ve zayıfın kuvvetidir.

• İman; kahramanlar yetiştirir, kapalı kapıları açar ve yola ışık tutar. İman tek

kelime ile- insan hayatı için bir zarurettir; ferd için zarurettir, huzur bulsun, mutlu olsun, yükselsin diye; cemiyet için zarurettir; istikrara kavuş sun, dayanışsın ve yaşasın diye.

• Benim kastettiğim iman; bütün kapsamı, dengesi, derinliği ve aktifliği ile İslamın imanıdır. Bilgi, niyet, itikad ve amel olarak Kur'an ve sünnetin ashap ve tabiinin imanıdır.

• Bu iman; soyut bir sembol veya boş bir iddia değildir. O, ferd için de, toplem İçin de üstün bir hayat düsturudur. O, ferdin düşüncesine, duygu ve iradesine nüfus eden kuvvetli bir ışındır. Damarlarına hayat usaresi şırınga eder, basit bir mahluk olmaktan çıkarır, risaleti (mesajı) ve hedefi olan bir insana; hayvan veya canavar olmaktan kurtarır, meleğe benzeyen bir varlığa dönüştürür.

• O'nun parlak ışınları cemiyete de uzanır; bir de bakarsın ki damarlarında hayat kanı dolaşmaya başlamış, uzuvlarına sağlık nişaneleri sirayet etmiştir, hasta iken şifa ölü iken hayat bulmuştur. Neden olmasın ki, imanda bir şeye "ol" dediği zaman olduran ilahi sırdan bir nefes yok mudur?

• İman hayatın her safhasına damgasını basar, onu fikir ve anlam, quur va duygu, ahlak ve adet, kanun və nizam yönünden Allah'ın boyası ile boyar. "Allah'ın boyası... kimin boyası Allah'ınkinden güzeldir?"

İmanla yaşamak isteyen bir millet; hayatını, programını, düşünce ve davra nışını İman mantığına göre ayarlamalı, yakasını imanı engelleyen veya ışığını sön düren şeylerden kurtarmalıdır. Yoksa Imanı kâğıt üzerinde kalmaya mahkum olur. kuru bir iddia olmaktan ileri gidemez.

Y. KARDAVİ

yuksel dedi ki...

Vasiyeti terkeylemek; dünyada ayıp, ahirette de ateş ve lekedir.
Ravi: Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
Sayfa: 250 / No: 6
Ramuz El-Ehadis

YanıtlaSil

yuksel6 Ağustos 2024 00:02
Dünyayı terketmek, sabırdan daha acıdır. Fi sebilillah kılıç vurmaktan da şiddetlidir. Bir adam bunu yaparsa, Allah ona şehid sevabı verir. Dünyayı terketmek; az yemek ve doymayı azaltmak ve insanların senasından hoşlanmamaktır. Zira kim insanların övmesinden hoşlanırsa, dünyayı ve nimetlerini sevmiş olur. Kimin de Cennetin ebedi nimetleri hoşuna giderse, dünyayı ve insanların kendini övmesinden hoşlanmayı terketsin.
Ravi: Hz. İbni Mes'ud (r.a.)
Sayfa: 250 / No: 9
Ramuz El-Ehadis

YanıtlaSil

yuksel6 Ağustos 2024 00:03
Size, tutunduğunuz vakit, asla dalalete düşmeyeceğiniz şeyi bıraktım: Allahın kitabı Kur'an ve Ehli Beytim.
Ravi: Hz. Câbir (r.a.)
Sayfa: 250 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

YanıtlaSil

yuksel6 Ağustos 2024 00:06
Bu iş (din), gece ve gündüzün ulaştığı yerlerde mertebesini bulacak. Allah (z.c.hz.) ne bir kerpiç ev, ne de keçe bir çadır bırakmayacak, bu dini içerisine sokacak. Bununla azizi aziz, zelili zelil edecek. Allah'ın kendisi ile aziz edeceği izzet islamdır. Kendisi ile zelil edeceği zül de küfürdür.
Ravi: Hz. Temim ed Dari (r.a.)
Sayfa: 361 / No: 4
Ramuz El-Ehadis

YanıtlaSil

yuksel6 Ağustos 2024 00:07
Cennete girmeden evvel ihvanıma havzda kevser şarabı sunduğumu bir görseydim. Dediler ki: "Ya Resulallah biz senin ihvanın değil miyiz?" Buyurdu ki: "Hayır, siz Benim ashabımsınız. Benim ihvanım, Beni görmeden iman edenlerdir. Ben Rabbimin gözümü, sizinle ve Beni görmediği halde Bana inananlarla ruşen etmesini diledim.
Ravi: Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
Sayfa: 361 / No: 5
Ramuz El-Ehadis

YanıtlaSil

yuksel6 Ağustos 2024 00:08
İman temenni ile değil, tahalli (kılık-kıyafetle) de değildir. İman kalbte takdis edilen bir sırdır ki, onu ef'al ve hareket tasdik eder. İlim de iki türlüdür. Lisan ilmi, kalb ilmi. Faydalı olan kalb ilmidir. Lisan ilmi ise Allah (z.c.hz)'nin insan aleyhindeki hüccetidir. (ikincisi ise amelidir.)
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 361 / No: 10
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Devlet İdaresi 609

ansızın, oldu-bittiye getirildi, diyor diye nakletmiş. Bunun üzerine Hz. Ömer:

-Allah'ın izni ile akşamleyin, herkesin içinde bunların hakkını yi- yen bu cemaate hesap soracağım. dedi. Ben ise,

Ey mü'minlerin emiri! Bundan vazgeç. Çünkü bu mevsimde bu- raya her türlü insan gelir, kavga gürültü çıkabilir. Sen kalkıp konuşur- ken üzerine yürüyenler olur. Onları kızdıracak bir söz söylemenden kor- kuyorum. Onlar, senin sözlerini anlayıp değerlendirebilecek durumda de- ğildirler. Fakat, Resûlüllah'ın şehri ve hicret yurdumuz olan Medine'ye varalım. Ulemâ ve eşraf ile başbaşa kalarak rahatlıkla istediğini konuşa- bilirsin. Hem sözlerine itibar edilir, hem de dediğin anlaşılır.» dedim. Bunun üzerine Hz. Ömer:

-Sağ salim, Medine'ye varırsam, ilk toplantıda bunları anlataca- ğım. dedi. Zilhicce ayının sonlarına doğru, bir cuma günü Medine'ye ha- reket ettik. Ben gece gündüz, soğuk sıcak demeden yoluma devam ettim. Medine'ye vardım. Benden önce gelen, Mescidde Minberin sağ direğinin dibinde oturan Said b. Zeyd'i buldum. Onunla diz dize gelecek şekilde oturdum. Hz. Ömer'den önce gelmiştim. Zeyd'e:

<-Hz. Ömer, bu akşam, bu minberde, şimdiye kadar kimsenin söy- lemediği sözler söyliyecek. dedim. Said buna inanmıyarak :

- Kimsenin söylemediği sözler söyliyeceğini sanmıyorum. diye karşılık verdi. Biraz sonra Hz. Ömer gelerek Minbere oturdu. Müezzin ezanı bitirince, ayağa kalktı. Allah'a hamd ve sena ettikten sonra: - Ey insanlar, bundan sonra fazla yaşayıp, yaşamıyacağımı bilmi-

yorum. Size hatırınızdan çıkmaması gereken bazı şeyler söyliyeceğim. Bu sözlerin mânasını kavrayanlar, bunları hatırlarında tutanlar her gittikle- ri yerde söylesinler, anlatsınlar. Bunları hatırlarında tutamıyanların be- nim adıma bazı şeyler uydurarak anlatmalarına müsaade etmiyorum. Allah, Muhammed (s.a.v) i hak, din ile göndermiştir. Ona kitab indirmiş- tir. Allah'ın indirdiği şeyler arasında recm" âyeti vardı. Bu âyeti okuduk, ezberledik ve üzerinde düşündük. Resûlüllah suçluları recm etti. Ondan sonra biz de recmettik. Zamanla, bazılarının, biz Kur'an'da recm âyetini bulamıyoruz, diyerek, Allah'ın indirdiği emri terkedip, dalâlete düşmele- rinden korkuyorum. Evli bir kadın veya erkeğin zina etmesi hâlinde, delil ikâme edilir, veya zinadan mütevellit kadının çocuğa kaldığı tesbit edilir, yahut zina edenlerin itirafı halinde, zina edenlere Kur'andaki recm âye- tinin tatbiki farzdır. Ve yine biz, Kur'an da: Öz babalarınızın dışında- kileri baba kabul etmeyin. Başkalarını baba kabul etmekle kendinizi

Reem: Zina suçu işleyen evli erkek ve kadına, verilen cezadır. Suçlu beline ka- dar toprağa gömüldükten sonra, herkes tarafından taşlanarak öldürülür.

F: 39

YanıtlaSil

yuksel6 Ağustos 2024 00:21
610 Müslümanlık

Inkår etmiş olursunuz." âyetini okuyorduk.
bu ayet mensuhtur

yuksel dedi ki...

Cüz: 7 Sure: 6

RUHU'L-FURKAN

En'am Suresi

Ayet: 106

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellemjin zamirine izafe edilen ism-i şerifte Rablik ünvanının kullanılmasının, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) hakkında ne büyük lütuf ve iyilik açıklamak olduğu gizli değildir

Hazin (Rahimehullah) bu ayet-i celile'yi: "Ya Muhammed! Rabbinin sana vahyetmiş olduğu Kur'an'da emrolunduklarına tabi ol! Onlarla amel et, ve kullarıma da tebliğ et! Sana, 'Okudun, öğrendin' diyenlerin sözlerine itibar etme!" şeklinde tefsir etmiştir ki, ayet-i celile'nin sonunda gelen:

) وَأَعْرِضَ عَنِ الْمُشْرِكِينَ ( "Müşriklerden yüz çevir!" kavl-i şerifi de, "Onların arzularına uyma, görüşlerine değer verme!" diye tefsir edilmiştir ki, "İbni Abbas" tefsirinde zikredildiği üzere, burada Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) ile alay eden, Velid İbni Muğîre, Âs ibni Vâil, Esved ibni Abd-i Yağûs, Esved ibni Hars, Hars ibni Kays gibi hususî müşrikler kastedilmiştir.

"Müşriklerden yüz çevirme" hükmünün mensuh olup olmadığı hakkın- da müfessirlerin iki görüş üzere ihtilafı mevcuttur:

1-Taberî (Rahimehullah), İbni Abbas (Radıyallahu Anhuma)dan naklolunan: "Mü- minlere, müşrikleri affetmelerini emreden, "Müşriklerden yüz çevir!" mealin- deki ayetlerin hükmü:

Müşrikleri bulduğunuz yerde" ) ... فاقتلوا المشركين حيث وجدتموهم ... (٥) )

öldürün!" (Tevbe Süresi:5'den) ayet-i kerime'siyle nesholmuş (geçersiz kalmış)tır." rivayetine dayanarak, ayet-i kerime'nin mensuh olduğu görüşünü tercih etmiştir. (Taberî, Tefsir, No:13740, 5/303)

2- Ayet-i kerime'nin muhkem olduğunu kabul edenler, bu görüşlerini birkaç yönden açıklamışlardır:

a) Ayet-i kerime'deki "Yüz çevirme" hükmünü devamlı kabul etmeyip, o an için Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) e yapılmış hususî bir tenbih kabul edenler, ayet-i kerime'nin mensuh olmadığına kaildirler.

Nitekim Fahrurrâzî (Rahimehullah)ın beyan ettiği gibi, o an için müşriklere karşılık vermemeyi emretmek, hiçbir zaman karşılık verilmemesinin emre- dilmesi manasına gelmez. Bu yüzden de ayet-i celile'nin hükmünün neshini kabullenmek gerekmez ki, bu durumda ayet-i kerime muhkemdir.

b) Burada "Onların re'yine iltifat etme, sözlerinden ve şirklerinden kızıp kendini üzme. Çünkü herşey Allah-u Tealâ'nın dilemesiyledir." şeklinde bir mana da, Sâvî (Rahimehullah) tarafından nakledilmiştir ki, buna göre ayet-i celile'den maksat:

"Müşriklerin seviyesine inerek, ortaya koydukları cahilâne tutumlara aynıyla mukabele etmekten vazgeçirmek ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem)i, insanların kabulüne daha yakın, şiddet ve nefretten daha uzak olan yumuşak muamele yoluna yönlendirmek"ten ibaret kabul edilmiş olacağından, bu manaya göre de ayet-i kerime muhkemdir.

Zaten zaman ve zemine göre, mensuh olan bir ayetin hükmü yeniden geçerlilik kazanabilir. Nitekim günümüzde, reddetmeye güç bulamayacak-

111

yuksel dedi ki...

BEYİN KONTROLÜ

Bir saniye şu problemi düşünün 1,5 kg bir et yığını var, onu ⚫ avuçlarınız içinde tutabilirsiniz ama o, uzayın genişliğinde kafa yorabilir, sonsuzluğun anlamını düşünebilir, kendi varoluş anlamını düşünebilir, Tanrı'nın doğasını sorgulayabilir. İnsanların yüzleştikleri en büyük gizem; bütün bunlar nasıl oluyor?

"Batı, Zikri Geç Keşfetti!"

Önde gelen bir nörobilim adamından çığır açan buluşlar.

"TANRI, BEYNİNİZİ NASIL DEĞİŞTİRİR"

Atomlar muazzam boşluklarda ışık hızıyla hareket eden atom altı parçacıklarıdır ve bu atom altı parçacıkları madde değildir. Onlar muazzam bir boşluktaki olasılık bulutlarıdırlar. Fiziksel dünyanın esas yapısı "süreksiz" dir. Süreksizlik, bir şeylerin var olup yok olmasıdır.

Uzay-zamanı şimdi nerede deneyimliyorsun? Bilincinde, bilincimiz mekânsız, sınırsızdır. Şu anda zamanı nerede de- neyimliyorsun? Bilincinde, fakat bilincinin kendisi zamansızdır.

"Bir şeyi bilmekle her şeyi bilebilirsin!" İşte bir şeyi bilmekle her şeyi bilebileceğimiz bu tek şey "bizim kendimiz, bizim bilincimizdir"!

Benzer frekans aralığında bulunan nöron frekansları beynin içindeki olguyu oluşturur. Bu olgu sizin hissettiğiniz sizi harekete geçiren, ne yapmanız gerektiğini söyleyen şeydir.

"Sanırım "Evren" olasıdır ki, kendine "Ayna" olacak bir "Beyin" geliştirmiş olabilir ki bu da, kendi "Hakikat"ini tanımaya dair ilk adım olabilir."

Kâinat, titreşim ve dalgaların ahenginden müteşekkildir. Her şey, kendi frekans ve titreşiminden oluşan birer enerjiden ibarettir. DNA, titreşim ve enerjidir. DNA, ışığı emer ve yayar. Aura, elektrostatik bir alandır ve yeryüzünün manyetik alanı birbiriyle iç içedir.

Zira insan gerçeğe değil gördüğüne ve duyduğuna inanır.

Şayet sizin kurmuş olduğunuz ev ya da işyeri negatif radyasyon akım kanallarından birisi üzerine kurulursa, o evde başınız hastalık

ve sıkıntıdan kurtulmaz. İşyeriniz de işler ters gider.

yuksel dedi ki...

Hangi kesim ya da kişilerin ekseninde oluşabilir bu ya- pi?

Herkesin ekseninde! Ordu, MİT, Emniyet, üniversiteler, dü- şünce kuruluşları, aydınlar, ilgili bürokrat ve teknotratlar hatta sıradan ama vasıflı vatandaşlar. Son derece iyi seçilmiş, rastge- le kimsenin alınmadığı, bilgi, öngörü ve akıl sahibi, sadece ül- kesi için çalışmayı şiar edinmiş herkesten oluşabilir. Bir tür "koordinatör" gibi, bir tür "derin beyin" gibi çalışmalıdır. Varo- lan bütün kurumsal kimliklerin üzerinde olmalıdır. Yoksa hep "16 Türk devleti kurmuş olmakla" övünülür ama korkarım bu gidişle eldekini de kaybedebiliriz...

YanıtlaSil

yuksel11 Ağustos 2024 09:46
DERİN DEVLET

Devletin Gizli İradeleri

ATİLLA AKAR

Röportaj: Murat Kaplan

BEYAZ

YanıtlaSil

yuksel11 Ağustos 2024 09:48
siyah beyaz
sy. 204.

yuksel dedi ki...

Meşveret, doğru bir rehberdir, her işte meşveret gerektir Mesveretsiz iş yapanın işinin sonu çoğunlukla yanlıştırı
(ehil adamla meşveret gerekir)

yuksel dedi ki...

BAYRAM YÜKSEL (1931-1997)

16 yaşında Bediüzzaman'ın hiz- metine girdi. Afyon hapsinde bulundu. Orada Kur'ân yazısını öğrendi ve risaleleri yazarak çoğalttı. 1951'de askere gitti. Kore Harbine gönderildi. Be- diüzzaman, Kore'ye giderken kendisine bir Cevşen vererek kendisinin sağ-salim dönece- ğini söyledi ve Japon Kuman- dana verilmek üzere bazı risa-

İNSANI HAKLAR

leleri verdi. Japon kumandanın öldüğünü öğrenen Yüksel, risa- leleri oradaki yetkililere verdi ve harpten gazi olarak döndü. Bediüzzaman'ın, kabrinin yeri- ni bileceğini söylediği az sayıda talebelerden birisidir. Avrupa hizmetleri için yaptığı bir seya- hat esnasında geçirdiği trafik kazasında vefat etti.

| GÜNLÜK DUAMIZ

yuksel dedi ki...

Uyumakta iken Bana bir bardak süt verildi. O kadar içtim ki, tırnaklarımın ucuna kadar kandım. Fazlasını da Hz. Ömer (r.a)'a verdim. Dediler ki: "Ya Resulallah ne ile tabir ettin?" Buyurdu ki, ilimle.
Ravi: Hz. Hamza İbni Abdullah (r.a.)
Sayfa: 246 / No: 9
Ramuz El-Ehadis

YanıtlaSil

yuksel17 Ağustos 2024 06:22
Hiç bir kul yoktur ki, günde yüz defa "Lâ ilâhe illallah" desin de, kıyamette Allah onun yüzünü bedir gecesi gibi baas etmesin. O gün hiç kimsenin ameli onun bu amelinen daha efdal olarak yükseltilmez. Ancak bunun aynını veya fazlasını söyliyen hariç.
Ravi: Hz. Ebud Derda (r.a.)
Sayfa: 365 / No: 12
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Ben bir kelime biliyorum ki, kim onu hakkı ile söylerse Cehennem ona haram olur. O da, "Lâ ilâhe illallah" dır.(Hakkı meselesi haramdan kendisini koruması demektir.)
Ravi: Hz. Ömer (r.a.)
Sayfa: 145 / No: 9
Ramuz El-Ehadis

Yuksel dedi ki...

Dostunu görmek istersen oğul, darda gör,zorda gör,kavgada gör, hele bir de menfaatine dokunda gör.
Şeyh Edebali

yuksel dedi ki...

22 HAZİRAN 2024

NASREDDİN HOCA (1208-1284)

Nasreddin Hoca, Anadolu Sel çullulan döneminde Hortu ile Akşehir ve çevresinde yaşamış eftarievi bir kişidir. Nasreddin Ho canın gerçekte yaşayıp 5. yaşadıysa gerçek kişiliğinin olduğu tartışma konusu olmakla birlikte, gerçek bir tarihi kişilik of duğuna dair bazı belgeler bulun maktadır. Çoğunlukla hazarcevap ve mizah anlayışını haiz bir bilge olarak akcettirildiği hikayelerle tanınan Nasreddin Hoca'ya dilen sözlerin, ders niteliği taşıyan hikmetli bir ya da bulunmak

tadır. Ününün geniş bir coğrafi alana yayılmasına bağlı olarak sanat ve popüler kültür alandarın da Nasreddin Hoca'ya dair çok yaşamadeler verilmiştir. Bunların araunda ne 1775-1782 yıllan arasında yazılan Nasreddin Hocinen Mansibi bil nesik ayun, 1939da gösterime giren Nastradin Hoca Hitar Petar bilinen ilk filmdir. Aynca 1996 y UNESCO tarafindan tüm dünyada Nasreddin Hoca Yili olarak kutlan atfemiş olup günümüzde Nasreddin Hoca adına yenilikler, yanışmalar v toplantitar düzenlenmekted

Yuksel dedi ki...

"O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar! Allah'a arınmış bir kalp ile gelen başka."

(Şuara, 26/88-89.)

Yuksel dedi ki...

Kalb-i selim;

şirk ve

şüpheden

arınmış, iman

esaslarına

samimiyetle

inanmış,

kötülüklerden

korunmuş,

sünnete

gönülden bağlı,

her türlü bidat

ve hurafeden

uzak duran,

mal ve

evlat sahibi

olmaktan

şımarmayan

bir kalptir.

yuksel dedi ki...

Millet cerbeze ile iğfal olunsa da, bu devam etmez. (D.H.Ö.) 51;
igfal... aldatma, kandırma, yanıltma.
cerbeze... Haklı ve haksız sözlerle hakikati gizleme.

yuksel dedi ki...

Allah (z.c.hz)'leri Beni hidayet ve alemlere Rahmet olarak gönderdi. Ve Beni; çalgıları, eğlenceleri, cahiliyet işlerini ve putları mahvetmek için gönderdi. Rabbim, izzeti üzerine yemin etti ki, kullarından bir kul dünyada içki içerse, ona kıyamet gününde muhakkak (Cennet) şarabını haram kılacak, kullarından bir kul da içkiyi terkederse Allah da ona muhakkak (Hazire-i Kudsünde) kendi yüce makamı yanında, Cennet şarabından içirecektir.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 245 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

AKIBÜN

9 - Allahümme salli ve sellim alâ menismühü AKIBÜN (SA V.)

Açıklama:

Yüce nebiler (Allah'ın salât ve selâmı üzerlerine olsun) Hazret- lerinin dünyadan âhiret'e teşrif etmelerinden sonra gelen peygam- berimiz (S.A.V.) den sonra kimseye nübüvvet verilmediğinden HA- TEMEN NEBİYYİN anlamında olarak AKIB adı ile de isimlendiril- miştir. Ayrıca bu mübarek isim Cehennem'de anılan isimdir. Çünkü Cehennem'e giren iman ehlinin hepsi Peygamberimizin (S.A.V.) se- faatiyle Cehennemden çıkınca o tabakanın ateşi bütün bütün sönse gerektir. Onun için de AKIB denildi. Bir de bütün güzel ahlâk ve gü- zel fiiller, baştan sona kadar hepsi Resûlullah'ta tekmillendiği ve ta- mamlandığı için AKIB denilmiştir. Bu hâle göre kendilerinden son- ra din işlerinde şeriatin izni olmadan ne meydana gelirse bid'attir, uydurmadır, onda hayır yoktur mânasına olarak da AKIB denildi. Yine ayrıca Nübüvvet makam ve derecelerinde, insan kemâlinde ve Allah indinde onunla Aliah'a yaklaşmanın hepsinde yüce mertebeye ermiştir ve o mertebeye kendisinden başka bir ferd vâsıl olmadığı için de AKIB denilmiştir.

Yuksel dedi ki...

Okuma Parçası 8: Echelon

Bektronik istihbarat dünyasının en gizli ve en çok konuşulan sistemi Echelon midir. Echelon, sinyal ve görüntü istihbaratı yapan elektronik istihbarat ağının Amerika, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda arasında kurulmuş sistemdir. Beş büyük ülkenin güvenlik ve istihbarat birimleri olan ABD Ulusal venlik Ajansı (NSA), İngiltere Hükümet Haberleşme Merkezi (GCHQ), Kanada Derleşme Güvenlik Kurulu (CSE), Avustralya Savunma Haber Direktörlüğü (DSD) Yeni Zelanda Devlet İletişim Güvenlik Bürosu (GCSB) tarafından uygulamaya so- muştur. Her türlü iletişimi deşifre etmek, kontrol etmek ve dinlemek için kulla- maktadır. Sistem, dünya çerçevesinde beş ana stratejik uydu kullanılmaktadır. huyduların her birinin yeryüzü üzerinde bir ana üssü yani istasyonu bulunmak- Bu istasyonlar, İngiltere'nin kuzeyindeki Menwith Hill, Endonezya uydularını eyen Avustralya'nın güneyindeki Shoal Körfezi, Latin Amerika uydularıyla pas-

yet, ABD, Kıbrıs'tan İsrail ve Türkiye'yi İzlemiş, (30 Ocak 2016).

www.milliyet.com.tr/abd-kibris-tan-israil-ve/dunya/detay/2186576/default.htm

zerinden-turkiyeye-buyuk-tuzak, U36R8ohokEe2PrscmcAJSQ?_ref=infinite

Yuksel dedi ki...

TEMEL İSTİHBARAT

laşan Kanada Başkenti Ottowa'nın güneyindeki Leitrim. Almanya'daki Bad Aibling ve Japonya'nın güneyinde Misawa istasyonlarıdır. Ayrıca sistem 100'ün üzerinde irili ufaklı uyduyu da kullanmakta ve yönlendir mektedir. Küçük uydular sistem tarafından kullanılmakta ama asıl işlevi yüklenen beş ana uydudur. Bu uydular eliyle sistemin dinlemediği, görmediği, İzleyemediği pek bir şey kalmamaktadır. İletişim imkânlarının neredeyse tamamını tarayabil. mekte ve kontrol altında tutabilmektedir. Telefon, cep telefonu, e-mail'ler, faks, te- le-faks, bilgisayar ve hatta okyanusun altından geçen iletişim hatlarının tamamı iz lenebilmektedir. Echelon'un merkezi ABD'de Fort Mead'dadır. Sekiz "ana üssü" yanı dinleme merkezi mevcuttur. Bunlardan iki tanesi ABD'de, iki tanesi İngiltere'de, iki tanesi Avustralya'dadır. Kanada ve Yeni Zelanda'da da birer tane mevcuttur. BBC'de yayınlanan bir programa göre, NATO ülkelerinin çoğunun bu sistemde ortak katkı- ları vardır. Bu basit alış-veriş zorunluluğu günümüzde tam 50 değişik ülkede yakla şık 175 merkez anlamına gelmektedir. Bu merkezlerin çoğu Amerikalılar çoğunlukla ABD'li askerler, tarafından işletilmektedir. Türkiye'nin de bu sisteme dâhil olduğu ve bulunduğu coğrafi ve stratejik konuma uygun olarak; Ağrı, Antalya, Diyarbakır, Edirne, Adana, İstanbul, İzmir, Kars ve Sinop'ta 9 üs bulundurduğu id- dia edilmektedir

1998 yılı rakamlarına göre Echelon dakikada 2 milyon, günde ise 3 milyar tele- fon görüşmesini izleyebilir veya dinleyebilir. Üstelik bu rakamlar yalnız 1998 yılını ihtiva etmektedir. Bununla beraber. Mercury uydusu ile deniz altı gemi iletişimini bile dinleyebilen bir teknolojisi olan Echelon'un 11 Eylül'de New York'ta susturul- muş olduğu ve muhtemelen bunun ABD istihbaratına sızmış, dünyanın ikinci büyük istihbarat servisinin bir uygulaması olduğu iddia edilmektedir. Echelon, muazzam bir istihbarat akışı sağlayan bir teknoloji kullanmaktadır. Sistemin ana kullanıcısı olan NSA'nın her 12 saatte elde ettiği istihbarat miktarı, ABD Kongresi'nin kitaplı ğına eşittir. Echelon, ortak devletlerin yönlendirdiği ve onların kontrollerinin di şındaki haberleşmeleri izlemektedir. Echelon, istihbarat ve ekonomik casusluk sa- vaşının da ana unsuru olmuştur. Uyuşturucu kaçakçılığı, terörist hareketler, para aklama, sanayi ve ekonomi bilgileri, politik terimler, kişisel notlardan elde edilen kelimeler Echelon'un büyük beynine kaydedilmektedir.

Echelon çerçevesinde INTELSAT (Uluslararası Telekomünikasyon Uyduları) sıkı bir denetime tutulmaktadır. Bu denetleme ABD'de Washington DC-Sugar Grove, Bri tanya'da Cornwal-Morwenstow, Türkiye'de Adana-Pirinçlik, Batı Avustralya'da Geroldton, Yeni Zelanda'da Wathopai ve Japonya'da Yakima'da bulunan istasyonla rın oluşturduğu bir ağ tarafından sağlanmaktadır552, Echelon, anahtar kelimelerin geçtiği, geçebileceği her iletişimi izlemeye ve taramaya başlamaktadır. Sistem, yal

Nedret Ersanel, Siber İstihbarat: Sanal Enm Coşkun, Küresel Gözaltı Elektronik Gizli Dinleme ve Görüntüleme, Ümit Yayıncılık, (Ankara

2000), 98

200

ve Dijital Casusluğun Anatomisi, Hayy Kitap, (Ankara, 2003), Halid Özkul, Gizli Ordular-CIA, Sorun Yayınları, (Istanbul, 2001), 38.

Yuksel dedi ki...

PROF.DR. SAİT YILMAZ

maca haberleşmeleri izlemek için değil, onunla birlikte nakledilen verileri de cirmek için KURATORY. Echelon şebekesinin a dağıtırlar. ORATORY adı verilen bir bilgisayar programı, otomatik olarak sajlar ile sözlükteki sözcükler arasında bağlantı kurmaya olanak sağlamaktadı Uydu-bilgisayar ortak çalışmasının sonucu olarak tarama işlemlerinde önced belirlenen kelimelerden herhangi birine rastladığı anda sistem kayıt etmeye baş Bakta bir yandan konuşmanın yapıldığı çıkış noktasını tespit etmeye çalışmakta bazasına almaktadır. Bu işlemi uydu teknolojisinden yararlanarak yaptığı içi Masik dinleme ve yer bulma metotlarından farklı olarak çok kısa bir süre içind macı gerçekleştirmektedir. Echelon, dünyanın çevresindeki tüm uydulardan kendi uydularının üzerinden edindiği tüm bilgileri toplamakta ve ana üslere gelen bu bilgi yığınları özel olarak üretilen dijital disklerde depolanmaktadır. Disklerd depolanan bilgiler aranan ve hedeflenen istihbarat için oluşturulmuş özel bölünm lerdeki birimlere ilk kaba tasnif için gönderilmektedir. Bu aşamadan sonra yeni bi ayıklama ile işe yarar bilgiler bir üst masaya, önem sırasına ve gizlilik derecesin pire ve kodlanarak gönderilmektedir. Analiz safhasında, yorum ve öneriierin belir

lenmesinden sonra bilgi kullanıcıya iletilmektedir.

Dinleme ve takibe alınan konuşmalarda şu kelimeler ile ilgili konuşmalar oto

matik kayda geçmektedir; ETA, IRA, PKK, enformasyon, terörizm, gerilla, patiama bilgisayar, nükleer silahlar, patlayıcılar, silahlar, suikastlar, uzi, teflon mermiller, ma- ymlar, uranyum, napalm, nükleer, el bombası, gizli servis, terör, özgürlük, internet glivenliği, güvenli internet bağlantıları, 003, audiotel, kimlik, endüstriyel casusluk, Siemens, Shell, ELF, 2600 dergisi, Time, hilal, cihad, müezzin, KLM, elektronik banks hesapları, market, visa, külçe altın, intemet, underground, password, NATO, NASA FBI, Beyaz Saray, IMF, MIT, JITEM, seks, Monica, fetis, klon, Armani, Yasemin, miser pl agi. Ninja, top Secret, GSM, AT&T (Amerikan telefon şirketi), yasa, Zen, Marx. Falkayama, George Soros, pikrik asit, gümüş, kömür, sülfür, nitroselüloz, kokain. NSA, Echelon'un da ciddi teknik sorunları mi her zaman

olduğunu açıklamıştır. İnternet ilet istenildiği kadar kolay bir biçimde yakalanamamaktadır. Fiber tik iletimler (çok büyük hacimli sayısal veriyi ışık sinyalleriyle iletme) çok dahe byk zorluklar çıkarmaktadır. Rastgele yakalanmış iletişimin anlamı bir biçimde i ve çözü cıkarsakta çok böyük bir iş olduğu görülmektedir. Ancaklar Microsystems'in stresinin çok b Whitfield Diffe, NSA'nın yukarıdaki sorunlar ile şifreleme uzmanı akarlarına hizmet eden bir aldatmandieri ipin söylemektedir, Ajansın bizi inandırmak istediği şey, internetin kandid mektedir. "Ajansın bizi india olduğu ve istedikleri şeyi bulunan Redeflerinin

or olmadığı anlamına gelmez: ama bu korkunç istihbaratçıların söyledilerin onların sorunları olduğuna inanması NSA'nın işine gelir. Bu, onların so ya karşılamak gerekirssa".

Bum Haydut Devlet, Yeni Hayat Küphanesi, 2 Bakhtanbul 2908240

yuksel dedi ki...

TEMEL İSTİHBARAT

TOPLAMA-ANALİZ VE OPERASYONLAR

L

PROF. DR. SAİT YILMAZ

Modern dünyanın çelişkisi, algılarımızı yöneten arka plan içinden gerçekleri nasıl yorumladığımızdır. Uluslararası ilişkiler, TV'de ya da diğer medya unsurla- rında resimlerini gördüğünüz gülümseyen lider yüzlerinin el sıkışmasıyla değil, geri planda devam eden istihbarat savaşları ile şekillenmektedir. Ülkeler arasında uzun bir süredir devam edegelen örtülü operasyonlar, propaganda ve psikolojik savaş yöntemlerinin vardıkları safha, bu liderlerin yaptıkları pazarlıklar, zorlayıcı

ve gizli diplomasi tekniklerine temel teşkil eder. Örneğin siz bu satırları okurken, Irak'ın kuzeyinde uzun süredir Barzani ve YPG/PKK'nın CIA, DGSE, MI6 ve BND tarafından silahlandırılması,

Ingiliz istihbaratı ile ters düşen Talabani'nin kuvvetlerinin Barzani ile çatış- maya başlaması,

ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde YPG/PKK ile sürdürdüğü proje, * PKK terör örgütünün Iraklı Şii gruplardan destek almaya başlaması, Başta ABD olmak üzere Batılı özel istihbarat şirketlerinin (K2, SEC, G45, Track

24, Falcon Security) Irak ve Suriye içindeki faaliyetleri, IŞİD ile istihbarat teşkillerinin küresel düzeyde devam eden mücadelesi,

Suriye içinde mücadele eden El Nusra ile İdlib'te başlayan savaş,

*CIA ve DIA'nın Suriye ve Irak'ta kendileri için savaşacak vekil grup arayışları, İngiliz GCHQ ve İsrail istihbaratının Mısır istihbaratını desteklemek için Sina Çölü'nde devam eden faaliyetleri,

Fransız DGSE ajanlarının Libya'da devam eden operasyonları,

Pakistan istihbaratının (ISI) Afganistan'da Taliban ile müşterek çalışması, Iran ve Taliban arasında gelişen ilişkiler,

Kazakistan'da artan ajan, danışman, istihbarat şirketi trafiği,

İngiliz istihbaratında son yıllarda artan Rusya üzerine analizci eleman patla-

ması, • ABD'nin Ukrayna'da Rus tipi gizli operasyonlara başlaması, önümüzdeki günlerin yeni savaşlarının, barış planlarının, güvenlik politikalarının, silah satışla- rının habercileridir. Bunlar hakkında durum farkındalığı olmadan sadece medya haberlerini yorumlayarak, resmi görmek mümkün değildir. Bu yüzden, komplo teorileri ve dezenformasyonun yoğun olduğu bu güvenlik ortamında "algı yöneti- mi" ile halklar yönlendiriliyor dersek yanlış olmaz.

Bu kitap ile istihbarat dünyasının yaşamakta olduğu tüm değişimleri gelenek- selden bugüne ve geleceğe doğru açıklama gayretinde bulunurken, eserin özel- likle başvuru kaynağı olmasına çalışılmıştır.

facebook comptar

kripto

Eskişehir Il Halk Kütüpha

1040001 41401

Kültür Mah. Ataç 2 Sk. No: 71/B Çankaya-Ankara www.kriptokitaplar.com e-pasta: kripto@kriptokitaplar.com

yuksel dedi ki...

Türkiye'de silah ve kurşunların yerine, belge- ler ve hakikatlar konuşacaktır. Belgeler konuş- tukça tabular yıkılacak ve tarih yeniden yazı- lacaktır. Bu yapılırken, dâhili asayiş ve emniye- tin bozulmamasına dikkat edilmelidir. Zîrâ, di- şardan tahrik edilen bir kısım karanlık güçler; müslümanları kullanarak huzurumuzu bozma- ya çalışmaktadırlar."

12 SUR/Mayıs 90

yuksel dedi ki...

Ne kötü kuldur o kul ki, kibirlendi ve Cenabı Hakkı unuttu. Ne kötü kuldur o kul ki, cebbarlık yaptı, haddi aştı ve Yüce Cebbarı unuttu. Ne kötü kuldur o kul ki, unuttu, oyalandı ve kabri hatırlamadı, tuğyan etti ve nereden gelip gittiğini de unuttu. Ne kötü kuldur o kul ki, din ile dünyayı avladı. Ne kötü kuldur o kul ki, dinini de şüpheli şeylerle bozdu. Ne kötü kuldur o kul ki, kendine tamah hakimdir. Ne kötü kuldur o kul ki, nefis arzusu onu şaşırtır. Ve ne kötü kuldur o kul ki, hırs onu rezil eder.
Ravi: Hz. Esma Binti Umeys (r.a.)
Sayfa: 242 / No: 6
Ramuz El-Ehadis

YanıtlaSil

yuksel23 Ağustos 2024 08:09
Bir kavim meşveret için toplanırlar da aralarına Muhammed isimli birini almazlarsa, o toplantı onlara mübarek olmaz.
Ravi: Hz. Ali (r.a.)
Sayfa: 369 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Şimdi 21. yüzyıl paradigmasını ya kalamak, uyum sağlamak, fırsatları değerlendirmek için yeniden yapılanmalara gitmek ve anlaşılması zor, yeni yöntemler bulmak zamanıdır. Geleceği öngörmenin en iyi yolu geleceği kendimizin tasarlamasıdır. İstihbarata düşen ise ülkenin önü nün açılması, yani geleceğinin hazırlanmasıdır.

yuksel dedi ki...

Cüz: 19

Rühu'l-Beyân

17

وَمَا يَأْتِيهِمْ مِنْ ذِكْرِ مِنَ الرَّحْمَنِ مُحْدَثٍ إِلَّا كَانُوا عَنْهُ مُعْرِضِينَ (٥)

5. Kendilerine, Rahman'dan hiçbir yeni öğüt gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler.

"Kendilerine, Rahman'dan" Peygamberi'ne vahyetmek süretiyle "hiçbir yeni öğüt" onlara her yönden öğüt veren ve tam bir şekilde uyaran, sanki öğüdün ta kendisi olan Kur'ân öğütlerinden bir öğüt yahut Kur'an'dan nazil olan bir bölüm "gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler." Onlar mutlaka o öğütten ve ona îmandan yüz çevirirler ve bulundukları halde ısrar ederler. Yani onlara hallerden herhangi bir halde bir öğüt gelmez ki ondan yüz çevirir halde olmasınlar.

Rahman ism-i celili, öğüt gelmesinin Allah Teâla'nın kullarına rah- metinin eserlerinden olduğuna delalet etmektedir.

"مُحْدَثُ )yeni)",öğüdü tekrarlamak ve anlatımı çeşitlendirmek için indirilmesi yenilenen demektir. Yoksa bundan Kur'ân'ın hadis olduğu sonucu çıkmaz.

فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْتِيهِمْ أَنْبُوا مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِؤُنَ (٦)

6. Üstelik (ona) "yalandır" dediler; fakat alay edip dur- dukları şeylerin haberleri yakında onlara gelecektir.

"Üstelik" yüz çevirmenin peşi sıra öğüde "yalandır" dediler;" Yani

onu bir defa sihir, bir defa şiir, diğer bir defa da masal olarak saydılar.

"fakat" onların yalanlamaya, sonra da alay etmeye götüren yüz çevirme-

leri sebebiyle "alay edip durdukları şeylerin haberleri" Bedir gününde

olduğu gibi dünyevi cezalar; ölüm sırasında ve kıyamet gününde uhrevi

cezalar "yakında" asla gecikmeksizin mutlaka "onlara gelecektir." Onlan

müşahede ederek Kur'ân'ın durumunun hakikatine, yani onun hak mı batıl

mı olduğuna; tasdik edilmeye, değer verilip tazim gösterilmeye mi yoksa

yalanlanıp hafife alınmaya mı layık olduğuna vakıf olurlar. Tıpkı haberleri

dinleyerek kendilerine gizli kalan durumlara väkıf oldukları gibi.

Bu ayette korkutma vardır. Cunku النبأ )haber)" kelimesi, vukuu çok

önemli bir haber için kullanılır.

YanıtlaSil

yuksel24 Ağustos 2024 10:19
der ki: "Yalanın neticesi ortaya çıktıktan sonra pişmanlık fayda vermez. İşini, dirlik ve düzenini bugün dünyada iken bil; yarın kıyamete bırakırsan pişman olursun. Bunun da faydası olmaz."

Ayet: 6-7-8

26. Şuarâ Sûresi

18

yuksel dedi ki...


Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
448 1 Bir kimsenin din kardeşinin evine gelip te önüne konulanı yememesi cefadandır. Bir adama yolda arkadaş olup ta ismini ve babasının ismini sormaması cefadandır ve ailesi ile münasebetten evvel latife yapmaması da cefadandır. Hz. Ali (r.a.)
448 2 İnsanın bir din kardeşi konuşurken susması mürüvvettendir ve arkadaşının nalını kopunca onun da durması, hüsnü muaşeret güzelliğindendir. Hz. Enes (r.a.)
448 3 Bir müslümanın içine sevinç sokmak, gamını gidermek, borcunu ödemek veya onu açlıktan doyurmak, Allah (z.c.hz.)'ne en sevgili amellerdendir. Hz. Ebû Şureyk (r.a.)
448 4 Arabın helak olması kıyamet alametidir. Hz. Talha İbni Malik (r.a.)
448 5 Bina kıyamet alametindendir. Bir adamın camiden geçip te iki rek'at kılmaması, tanıdığından başkasına selam vermemesi ve çocuğun yaşlı bir kimseyi işe koşturması da kıyamet alametlerindendir. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
448 6 Kıyamet alametlerindendir, haine itimad edilip, emine ihamet edilmesi. Hz. İbni Amr (r.a.)
448 7 Kıyamet alametidir, komşuluğun kötüleşmesi, akrabanın yoklanmaması, cihadın kalkması, dünyanın dini ihlal etmesi. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
448 8 Kıyamet alametlerindendir; çocuğun öfkeli, yağmurun hararetli olması, şerlerin taşması, yalancının tasdiki, doğrunun yalanlanması, haine güvenilmesi, emine ihanet edilmesi, münafıkların kabileye efendi olması, çarşıya münafıkların hakim oluşu, mihrapların süslenmesi, kalblerin harap edilmesi, erkeğin erkeklerle, kadınların kadınlarla yetinmesi, dünyanın mamur kısmının harab, harap kısmının mamur olması, şüphenin ve faizin aşikar olması, çalgının ve eğlence aletlerinin alenileşmesi, içkinin içilmesi, zaptiyenin, gammazların ve gıybetçilerin çoğalması. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
448 9 Kula dünyada verilenin efdalindendir afiyet; ahiret için de verilenin efdalidir mağfiret. Kula nefsi tarafından verilenlerin efdali ise, bir kavimden neş'ed eden hayırdan adamın ders alması. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
448 10 Kıyametin yaklaşmasındandır minberlerin, hatiplerin çoğalması, ulemanın süslere meyledip haramı helal, helali haram etmeleri ve insanların istediği gibi fetva vermeleri, altın ve gümüşlerinizi helal saymayı öğütlemeleri ve Kur'an'ı ticaret metaı edinmeleri. Hz. Ali (r.a.)

yuksel dedi ki...

Allah teala bir kula buğz ettiği zaman, ondan hayayı soyup alır. Hayayı alınca da o kimseyi sen sevmeyen ve sevilmeyen bir şahıs olarak görürsün. Allah, emaneti de ondan alır. Emanet alınınca, merhameti de alır. Merhamet alınınca da İslam'ın esasını da o kimseden alır. İslam'ın esası alınınca da, o kimseyi artık kovulmuş bir şeytan olarak görürsün.
Ravi: Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
Sayfa: 23 / No: 3
Ramuz El-Ehadis

YanıtlaSil

yuksel27 Ağustos 2024 01:10
Müslümanlar alimlerine buğz ettikleri, çarşı pazarlarını süsledikleri ve para toplamak için evlendikleri (Kadınla malı için evlenmek) zaman, Allah onları şu dört hususla mubtela kılar. Zamandan kıtlık, sultandan zulüm, hakimlerden hıyanet, düşman saldırısına maruz kalma.
Ravi: Hz. Ali (r.a.)
Sayfa: 23 / No: 4
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Allah'ın huzuruna hak yüküyle çıkmanın ne ağır bir vebal olduğu unutulmamalı; şayet herhangi bir hak ihlalinde bulunulmuşsa, hak sahiplerine hakları ödenerek helalleşilmelidir.

YanıtlaSil

yuksel28 Ağustos 2024 04:07
-

İnsanın can ve mal güvenliğinin yanı sıra akıl, inanç, izzet, şeref ve namus gibi kişilik değerlerinin korunması da temel haklarındandır.

YanıtlaSil

yuksel28 Ağustos 2024 04:08
Haklar korunduğu ve yükümlülükler yerine getirildiği oranda, toplumda huzur ve güven hâkim olur.

YanıtlaSil

yuksel28 Ağustos 2024 04:09
Sevincinde de kederinde de akrabasının yanında - olmak, onu zor gününde desteklemek, aramak, sormak, ziyaret etmek her müminin vazifesidir.

YanıtlaSil

yuksel28 Ağustos 2024 04:10
İnsan, yeryüzünde hayatın erdemli, hak ve hukuka riayetli, adaletli ve merhametli bir seyir izlemesinde sorumluluk sahibidir.

YanıtlaSil

yuksel28 Ağustos 2024 04:11
İslam'da hak kavramı, almaktan ziyade vermek üzerine kuruludur. Yani insan öncelikle üzerinde hakkı bulunanlara haklarını vermekle yükümlüdür.

YanıtlaSil

yuksel28 Ağustos 2024 04:13
Hak ve sorumluluk, bir terazinin iki kefesi gibidir. İnsanların birbirleri üzerindeki hakları, onların karşılıklı olarak sorumluluk alanlarını da oluşturur.

YanıtlaSil

yuksel28 Ağustos 2024 04:14
Sözlerine şöyle devam eder Peygam- berimiz: "Ümmetimden asıl müflis olan kimse odur ki, kıyamet günün- de kıldığı namaz, tuttuğu oruç ve verdiği zekâtla gelir. Ancak dünya- da iken şuna sövmüş, buna iftira at- mış, ötekinin malını yemiş, berikinin kanını dökmüş, bir başkasını da döv- müştür. (Hak ihlallerinin karşılığı ola- rak) iyiliklerinden alınıp hak sahiple- rine verilir. Şayet hesabı görülmeden İyilikleri biterse, mağdur ettiği insan- ların günahlanndan alınarak onun üzerine yüklenir. Sonra da cehenne- me atılır." (Müslim, Birr ve Sıla, 59) "

YanıtlaSil

yuksel28 Ağustos 2024 04:15
DR. MUHLIS AKAR

HAK DUYARLILIĞI

yuksel dedi ki...

Ayrıca bu marş, Türklerin İslam dünyasındaki yerini işaret eder." Hazem Said Mohemmed, İstiklal Marşı'na Arap Gözüyle Bakış, Uluslararası Mehmet Akif Ersoy Sempoz- yumu, Balıkesir 2011, s. 65-66.

yuksel dedi ki...

OSMANLI IMPARATORLUĞUNU BEPLERDEN BİRİ: VIKAN SE

17 Mayıs 1717 tarihinde Lady Montaqu isimli kadın Edirne'den yazdığı mektupta şunları anlatı yordu: Zengin tüccarların çoğunun Yahudi oluşu dik-

ları Türklerinkinden çok fazla. Kendi kanunlarıy la idare edilen bir cumhuriyet gibiler. Türkler atıl labiatlı ve sanayie hevesli değiller. Buna karşılık Yahudiler birlik meydana getirdiklerinden devletin bütün ticaretini ellerine almışlar. Her paşanın iş- lerini eline bıraktığı, sırlarını emanet ettiği bir Ya hudi kâhyası var, kendileri hiç bir işe karışıyor. lar. Bu yahudiler paşanın bulunduğu kazada çar- şıyı tanzim eder, her zaman hediyeler alır, giren ve çıkan malları muayene ederler. Padişahın (1) doktoru, hazinedarı, tercümanı hep Yahudidir. Menfaatına son derece düşkün olan böyle bir mil letin bu durumdan ne derece istifade edeceğini an- larsınız. Bunlar kendilerine her zaman ihtiyaç du- yulmasını sağlamışlar ve bu sayede saray da onları korumuştur. İngiliz, İtalyan ve Fransız tacirleri bunların bütün hilelerini bildikleri halde, işlerini ister istemez onlara yaptırıyorlar. Velhasıl tica- retle ilgili olan ne varsa onların elinden geçiyor. İçlerinde itibarı en az olanlar bile, kendilerine muh- taç olunmaktan uzak kalınamayacak derecede ö- nemli kişiler. Bütün millet, zenginlerine olduğu ka- dar da bunlara alâka gösteriyor. Hepsi zengin olduk- ları halde bu durumu gizlemeye dikkat ediyorlar.

(1) (Türkiye Mektupları, Lady Montaqu, 1001 Temel Eser, sayfa 84)

(1) Padişah, Edirne'ye dinlenmeye gelince onun dok toru, hazinedarı ve tercümanı Yahudi imiş.

yuksel dedi ki...

İKTİDAR KİMİN ELİNDE?

CHP'ye rey vermiş, gönül vermiş öyle Halk Partililer var ki, onlar da sürüldü. Çünkü eylemci, devrimci ve bilmem neci değilmiş...

Ve, Halk Partililer de anladı ki, ihtilal yanlısı, kını boyalı, anarşist edalı kimseler, CHP adına ik- tidar olmaya çalışıyor.

Durmadan devlet dolabı çevriliyor, bir yandan düşen, bir yandan yükselen memurlar, Türkiye'yi zor duruma itiyor.

Böyle giderse, gelen iktidarlar memur tâyin et- mekten memleket işlerine eğilemeyecekler...

Bu halin daha beteri de var mı?

yuksel dedi ki...

HADİS MEALİ

PEYGAMBERİMİZ (s), Buyurdu: «Ümmetim şu onbeş kötülüğü işleyince artık başlarına gelecek her belâyı haketmişlerdir.>>>

Peygambere sordular: «O kötülükler nelerdir?

ey Allah'ın elçisi.>>>>

Peygamberimiz de şöyle cevap verdiler:

1 Devlet malının (ve her çeşit milli serve- tin) birkaç imtiyazlı kimse arasında dolaşması.

2- Emanete, orta malı gözü ile bakılarak çe- kinmeden hainlik edilebilmesi.

3 Zekât vermenin angarya kabul edilmesi.

4 Erkeğin karısına emir kulu olması.

5 Anaya karşı gelinmesi, ona tatlı muame- le edilmemesi.

6 Bunun yanında arkadaş ve dostlara ya- kın ve sıcak bir samimiyetin gösterilmesi.

7 Babaya karşı cefa edilmesi.

8 Camilerde yüksek sesle (dünyalık işlerin) konuşulması.

9 olması. En alçak kimselerin başa geçerek idareci

10 Yapacağı kötülükten korkularak birine iyilik yapma mecburiyetinin duyulması.

11 İçki içmenin yayılması.

12 olması. Erkekler arasında ipekli giymenin moda

13 Şarkıcı kadınların türemesi.

14 Şarkı âletlerinin türemesi.

15 Bu ümmetin, evvelkilere lânet okuması.

İşte bu zaman onlar kızıl bir rüzgârı veya bir batmayı veya şekil değişikliğini beklesinler.

Tirmizi, Cild: 4, Shf: 494,

Kitabül Fiten Hadis: 2210

yuksel dedi ki...

HADİS MEALİ

PEYGAMBERİMİZ (s), Buyurdu: «Ümmetim şu onbeş kötülüğü işleyince artık başlarına gelecek her belâyı haketmişlerdir.>>>

Peygambere sordular: «O kötülükler nelerdir?

ey Allah'ın elçisi.>>>>

Peygamberimiz de şöyle cevap verdiler:

1 Devlet malının (ve her çeşit milli serve- tin) birkaç imtiyazlı kimse arasında dolaşması.

2- Emanete, orta malı gözü ile bakılarak çe- kinmeden hainlik edilebilmesi.

3 Zekât vermenin angarya kabul edilmesi.

4 Erkeğin karısına emir kulu olması.

5 Anaya karşı gelinmesi, ona tatlı muame- le edilmemesi.

6 Bunun yanında arkadaş ve dostlara ya- kın ve sıcak bir samimiyetin gösterilmesi.

7 Babaya karşı cefa edilmesi.

8 Camilerde yüksek sesle (dünyalık işlerin) konuşulması.

9 olması. En alçak kimselerin başa geçerek idareci

10 Yapacağı kötülükten korkularak birine iyilik yapma mecburiyetinin duyulması.

11 İçki içmenin yayılması.

12 olması. Erkekler arasında ipekli giymenin moda

13 Şarkıcı kadınların türemesi.

14 Şarkı âletlerinin türemesi.

15 Bu ümmetin, evvelkilere lânet okuması.

İşte bu zaman onlar kızıl bir rüzgârı veya bir batmayı veya şekil değişikliğini beklesinler.

Tirmizi, Cild: 4, Shf: 494,

Kitabül Fiten Hadis: 2210

YanıtlaSil

yuksel28 Ağustos 2024 08:44
SUR

Sayı 25

Nisan 1978

10 TL

zamanın milbim şahıslan

İSA ALEYHİSSELÂM MEHDİ

DECCAL

yuksel dedi ki...

Bir kavim içinde riba ve zina zahir oldu ise, onlar Allah'ın azabını hak etmişlerdir.
Ravi: Hz. İbni Mes'ud (r.a.)
Sayfa: 375 / No: 12
Ramuz El-Ehadis

YanıtlaSil

yuksel29 Ağustos 2024 01:06
Allah (z.c.hz.) bir ümmete gadab ederse, onların fiatlarında pahalılık, çarşısında kesadlık olur. Aralarında fesad çoğalır ve iş başındakilerin zulmü artar. Bundan sonra zenginleri zekat vermez baştakiler iyi idare etmez ve fıkarası da namaz kılmaz olur. (Çaresi Allah'a sokulmak ve birbirimize sahip çıkmaktır.)
Ravi: Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
Sayfa: 375 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Vatan hainlerini putlastirdilar kahramanlastirdilar.

yuksel dedi ki...

Vatan hainlerini putlastirdilar kahramanlastirdilar.

YanıtlaSil

yuksel31 Ağustos 2024 01:35
Siz bu gün Rabbınızdan gelen açık beyyine (delil) üzerindesiniz. Marufu emir ve Münkerden nehy ve Allah yolunda cihad ediyorsunuz. Sonraları sizin aranızda iki sarhoşluk zuhru edecek. Cehalet sarhoşluğu ve yaşama sevgisi. Bu sebeble haliniz değişecek ve marufu emretmiyecek ve münkerden nehyetmiyecek ve Allah yolunda cihadda bulunmıyacaksınız. İşte o günde Kitap ve Sünnete tutunanlar için elli sıddık ecri vardır. Dediler ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bizden mi yoksa onlardan mı?" Buyurdu ki, hayır, bilakis sizden.
Ravi: Hz. Muaz ve Enes (r.a.)
Sayfa: 153 / No: 6
Ramuz El-Ehadis

YanıtlaSil

yuksel31 Ağustos 2024 01:37
Bana Cebrail (a.s.) dedi ki: "Allah ashabından dördünü sever: Ali (r.a.) Selman (r.a.) Ebu Zerr (r.a.) ve Mikdat (r.a.)
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 451 / No: 7
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

TEMEL İSTİHBARAT

nuna yaklaşılan günlerde terörizm tehlikesi ABD gündeminin en tehlikeli sorunu olduğu kanaatine varılmıştı. Hatta Usame Bin Ladin bir konuşmasında Amerikalıla ra görüldüğü yerde saldırılmasının gerekliliği konusunda bir "fetva" vermiş ve sa- ra görüldüğü vepraklarına yaymak konusunda koguleri nukleer starte vaşı Amerika tour konuşma yapmıştı. İstihbaratteniyle deresalar ile ilg Peknoloji transferi, ticari istihbarat ve değişen tehdit nedeniyle devlet dışı aktörlere teknoloji transouk Savaş sonrası dönemi zain içine gir odaklanda HUMINT yeteneğini önemli ölçüde artırma gayreti içine girmiş, çeşitli savaş desteği rolleri için bölge operasyonlarına operatörler sağlamış ve Afganistan, Irak Filipinler, Yemen, Gürcistan gibi ülkelere özel kuvvet askerleri ile birlikte gö rev yapacak terörle mücadele personeli görevlendirmiştir.

Stratejik Sürpriz

20. yüzyıl istihbarat çalışmalarının önemli bir alanı da stratejik sürpriz oldu. 19, yüzyılın sonunda demiryollarının ve buharlı gemilerinin kullanılmaya başlanması kitlesel orduların seferberliğini ve taşınmasını kolaylaştırdı ve dünya savaşları or taya çıktı. 20. yüzyılda ise teknolojik sürpriz savaş alanlarının en önemli sürpriz şekli oldu. Teknolojik sürprizler iki kategoriye ayrılabilir. Bunlardan ilki atom bombası gibi büyük bir sistemin gizlice geliştirilmesidir. Bunu tespit etmek oldukça zordur. İkinci kategoride ise yeni bir silah sisteminin savaş alanına getirilmesidir. Çok üstünlüğü olan yeni bir tankın durdurulamaması buna bir örnek olabilir. Gele- ceğin savaşlarında da teknolojik sürpriz ve aldatma önemli rol oynayacaktır. 21. yüzyıla kadar stratejik sürpriz için en büyük endişe konusu bir hasım bir devletin ordularını gizlice mobilize etmesi idi. Bugün teknoloji sayesinde hem birliklerin konsantre hale gelmesi hem de silah sistemlerin konuşlanması çok daha kısa süre de yapılabilir bir hale geldi.

Stratejik sürprizlere uğramak, sadece istihbaratçıların bilgi verme ve uyarı sin-

yallerinin eksikliğine bağlanamaz. Analiz ve bu bilgilerin bürokraside kabul görme- si ile ilgili süreçler de önemlidir. İstihbaratçının metodolojik sorunları ve algılama problemleri yanında organizasyonel ve bürokratik nedenlerle bu değerlendirmele rin kabul görme sorunu da ele alınmalıdır. İstihbaratçı topladığı bilgileri temel ola- rak ikiye ayırır, doğrular ve yanlışlar ya da istihbarat jargonu ile sinyaller ve gürül tüler, Söz konusu olan stratejik sürpriz ise aldatmalar zaten her şeyi karmaşık ha le getirir. Aldatma ve belirsizliğin hâkim olduğu bir ortamda en azından kısa dö nemli olarak hemen her bilginin yanında bir soru işareti vardır. Bu yüzden analitik

Elanor Hill, Joint Inquiry Staff Statement, Part I, (September 18), 2002, 9. http://fas.org/irp/congress/2002_hr/091802hill.html

Michael Howard, War in European History, Oxford University Press, (New York, 1979), Chs.5-7.5 Roberta Wohlstetter, Pearl Harbor: Warning and Decision, Standford University Press, (Stanford. 1962), 336-8.

"Donald Daniel and Katherine Herbig (Eds), Strategic Military Deception, Pergamon, (New York.

1982), 10.

-66-

yuksel dedi ki...

Bir kimse dalalet bayrağı kaldırsa veya ilmi gizlese (Bir hakkı ketmetse) veya zalime bilerek yardım etse, bu kimse islamdan beridir.
Ravi: Hz. Amr İbni Abese (r.a.)
Sayfa: 406 / No: 10
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

So inspiring a potion were the Divine morals brought by the Blessed Prophet -upon him blessings and peace, his outer training and the inner influence, that in rapid time they lifted an ignorant society previously in the wilderness, ignorant of even the basics of being human, to a level undreamed of, as 'the Companions, still envied by humankind even today. The ignorant and ruthless became cultivated, the wild became civilized and people with lowly and scandalous characters turned into righteous servants of the Almighty, who lived with the love and fear of Allah, glory unto Him, deeply set in their refined hearts.

The Almighty had the model of an exemplary human being embodied in the Blessed Prophet-upon him blessings and peace-, making him the quintessential example for entire humanity. Good morals, which consist of nothing but the behavior and conduct that please the Lord, was thereby conveyed to mankind through the exemplary words and conduct of the Blessed Prophet -upon him blessings and peace-.

YanıtlaSil

yuksel1 Eylül 2024 12:05
The Society of the Age of Bliss

Osman Nuri Topbaş

ERKAM PUBLICATIONS

YanıtlaSil

yuksel1 Eylül 2024 12:08
Rasûlullah Efendimiz'in insanlığa getirdiği yüce ahlâk ve O'nun nebevî terbiyesi öyle bir iksirdi ki, daha evvel yarı vahşî, çoğu insanlıktan habersiz Cahiliye toplumu, çok kısa bir sürede insanlık tarihinin hâlâ gıpta ettiği "sahâbe" hüviye- tiyle, hayâl ötesi bir fazîletler medeniyeti meydana getirdi.

O yüce Peygamber, ümmî bir toplumda yetişti. Lakin getir- diği Yüce Kitâb ile dünya kütüphanelerine ışık kaynağı oldu. Gönülleri hikmet, sır ve mârifetle doldurdu. O'nun ve getirdiği Mübarek Kitâb'ın rûhâniyet, feyz ve berekâtıyla minberler, mihraplar, kürsüler, Hakk'ın hakikat derslerini okutmaya başladı. Kendisi, bütün alemlere : رَحْمَةً للعالمين" rahmet" kılındı; getirdiği Kitap da iki cihan saâdetinin rehberi oldu.

YanıtlaSil

yuksel1 Eylül 2024 12:09
Asr-Saâdet Toplumu

Osman Nûri Topbaş

yuksel dedi ki...

Aziz ve Celil olan Allah bir kula hayır murad ettiğinde onu: "İsti'mal eder". Denildi ki: "İsti'mal etmesi ne demektir?" Buyurdu ki: "Onu ölümden önce salih amele hidayet buyurur, sonra da onun ruhunu bu hal üzere kabz eder."
Ravi: Hz. Amr ibni Hamik (r.a.)
Sayfa: 26 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

YanıtlaSil

yuksel2 Eylül 2024 06:14
İşlerinin başına kadın geçiren kavim asla iflah olmaz.
Ravi: Hz. Ebû Bekre (r.a.)
Sayfa: 354 / No: 4
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

parça parça, çektire çektire, hayatın zorluklarıyla eze eze öldürmek de kaatillik değil midir?

İnsanımızı bu idrâkle yetiştirmedikçe, küçücük menfaat grupları büyük kitlelerin hayatlariyle oyna- maya devam edeceklerdir. Ama insanımızı İslâmî haslet- lerle bezeyerek, tezyin ederek yetiştirecek, devlet, hani?

Bu sağlanmadıkça insanımız birbirinin ya kurdu veya put'u olmaya devam edecektir.

(11.9.1946)

yuksel dedi ki...


Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
379 1 Hiç kimse yoktur ki, altın ve gümüşten birşey bıraksında, sonra alnından ayağına kadar dağlanmasın. Hz. Sevban (r.a.)
379 2 İnsanlar içinde, kendisine imamın (sultanın) emrettiğini Allah rızası için tutan, salih vezirden daha sevaplı kimse yoktur. Hz. Âişe (r.anha)
379 3 Derece cihetinden, söylediğini doğru söyleyen, adaletle idare eden ve merhametli olan imamı adilden (Allah'a daha) sevgili yoktur. Hz. Enes (r.a.)
379 4 Bu ümmette, bir bid'at icad eden adam, ölmeden evvel mutlaka onun seyyiesine uğrar. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
379 5 Cennete girecek herkese Allah (z.c.hz.) yetmiş iki tane huri verir. Bunların iki tanesi kendinin, yetmiş tanesi de Cehennem ehlinden mirasdır. Bunlarla münasebetin kendisini yorması gibi bir şey de varid değildir. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
379 6 Bir kimse bu ümmetin umurunda bir işe geçerde adaletle iş yapmazsa, Allah (z.c.hz.) de onu Cehenneme yüz üstü atar. Hz. Ma'kil İbni Yesar (r.a.)
379 7 Gerek kocayarak ölmüş, gerek düşük ölmüş, herkes otuz yaşında haşrolur. Cennetlik olanların yapısı Adem (a.s.) siması, Yusuf (a.s.)suretinde ve Eyyub (a.s.) kalbinde olur. Cehennemlikler ise dağlar gibi büyütülmüş olur. Hz. Mikdam İbni Madi Kerib (r.a.)
379 8 Bir kimse bir serçeyi abes yere öldürürse, o kuş kıyamette şöyle bağırır: "Yarabbi bu kulun beni abes olarak öldürdü. Hem kendisi faydalanmadı, hem de beni bırakmadı ki senin arzında yaşayayım." Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
379 9 Bu ümmetten Yahudi olsun, Nasara olsun. Beni duyup ta Bana iman etmeyen mutlaka Cehenneme girecektir. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
379 10 Herkesin kapısında iki melek bulunur. Adam kapıdan çıkınca: "Ya âlim veya müteallim ol, üçüncüsü olma" derler. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
379 11 Ölenlerden kimse yoktur ki, sözü ile ameli tartılmasın. Sözü amelinden ağır gelenin ameli kabul olmaz. Eğer ameli sözünden ağır gelirse, ameli kabul edilir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
379 12 Kıyamet gününde fakir-zengin herkes: Dünyada keşke kıt kanaat geçinseydik" derler. Hz. Enes (r.a.)
379 13 Ashabımdan biri bir memlekette ölürse, kıyamette onlara rehber ve hem de nur olarak baas olur. Hz. Abdullah İbni Büreyde (r.a.)

yuksel dedi ki...

Meclisler emanettir. Sırrı ifşa edilmez. Üç meclis müstesna: Haram kan akıtılması konuşulan meclis, Haram fercin helal sayıldığı meclis ve helal olmıyan malın helal sayıldığı meclis.
Ravi: Hz. Câbir (r.a.)
Sayfa: 232 / No: 14
Ramuz El-Ehadis

«En Eski ‹Eski   5601 – 5800 / 6314   Yeni› En yeni»