Allah Teala Cennet ehlini Cennette iskan ettiğinde, geriye geniş bir mekan kalır. Allah Teala oraya herbiri, yaratıldığından sona ereceği güne kadar ki dünyadan daha büyük olan, üç yüz altmış alemi iskan eder. Ravi: Hz. Ebû Saidil Hudri (r.a.) Sayfa: 30 / No: 5 Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel21 Temmuz 2025 01:09 Benim sözüm Allah'ın kelamını nesh etmez. Allah'ın kelamı Benim sözümü nesh edebilir. Allah'ın kelamının bir kısmı diğerini nesh edebilir. (Nesh= Hükmünü gidermek) Ravi: Hz. Câbir (r.a.) Sayfa: 340 / No: 11 Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel21 Temmuz 2025 01:11 Her sebeb ve neseb kıyamet günü kesilecek. Benim sebebim ve nesebim müstesna. Ravi: Hz. İbni Abbas (r.anhüma) Sayfa: 340 / No: 15 Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel21 Temmuz 2025 01:16 HADİSLERDEN SEÇMELER
İlim
İlim İslâm'ın hayatıdır, imanın direğidir. Bir ilmi öğrenene Allah, eksiksiz mükâfat verir. İlmi öğrenip de onunla amel eden kimseye Allah bilmediğini öğretir.
Kazım Kara-bekir Pa-şa'nın ama-i resmî ders Citablarında
...dünden devam...
Kemalizmin ve Kemalist Resmî Târihin iflâsının tescili: "Mutlak Şef", Karabekir Paşa'nın kitabını yaktırıyor!
M USTAFA Kemal, "Her halde muhte rem paşa; neşrettik-leri 'Şarkılı ibret eseri yerine İstiklâl harbinin bir kaç safhasını vatan çocuklarına öğretecek başka bir eser hediye et-selerdi; tarih ve hakikat namına daha büyük bir hizmet görmüş, ef-kän umumiyenin kendi hakların-da, milli mücadeledeki hizmet ve tesirleri hakkında kafaloud
(Sankamış'ta Varlık gazetesi'nde 25 Ağustos 1921 ilà 17 Temmuz 1922 tärihlerinde tefrika edilmiş tir), Erkänıharbiye Vazifeleri Hak-kında (Sarıkamış, 1922), Erkânı-harbiye Vezäifinden İstihbärät (Is tanbul, 1923), Sanayi Projeleri (An-kara, 1923), İktisad Esaslarımız (İz-mir, 1923), Tâlim ve Terbiye Hak-kında Anahtarlar (Ankara, 1923) gibi... (Yakar 2007: 18-19)
O, Mustafa Kemal'in meydan okumasına lüzüm kalmadan, tam da o sıralarda, İstiklal Harbi hak-kında bir eser hazırlamıştı ve ki-tab baskıdaydı: Türkün Ulu Tarihi-ne Büyük Hörmetlerimle: İstiklal Harbimizin Esasları: Yanlış Bilgi
Omur'un (1898-1974) kalemin den öğreniyoruz. Onun tam metin hälinde iktibās ettiğiniz izahatı, kitabın yine onun tarafından 1951'de yapılan ikinci baskısının (İstanbul: Sinan Matbaası, 1951, 192 s.) son sayfalarında (190-192) mündericdir:
Sinan Omur, -kendi matbaasında basılan-Karabekir'in kitabının nasıl yakıldığını anlatıyor
"Bu kitabı nasıl neşrettim ve nasıl imha edildi?
"932 senesinde Feridun Fahri 'Kandemir' tarafından yazılan ve
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği "DİTİB", Almanya'da yaşayan vatas daşlarımızın tümüne Islam Dini ile ilgili bütün konularda hizmet vermek üzer 21/05/1985 tarihinde kurulmuş ve kuruluşu Alman makamlannca onaylanmışt Vatandaşlarımız tarafından kurulan 700 dolayındaki demekle işbirliği haline çalışan DİTİB, Almanya genelinde yaşayan Türk vatandaşlarına dini hizmet yanında sosyal ve kültürel hizmetler de sunmaktadır. DİTİB'in Köln şehrin satın aldığı ve merkez olarak kullandığı bina, onbin kişiyi içine alan cami, kon rans salonu, eğitim merkezleri, kütüphane ve bürolardan oluşmaktadır. Ayn DİTİB'e bağlı olarak Almanya'nın Frankfurt, Hamburg, Hannover, Stutga Münih ve Nümberg şehirlerinde de şube merkezleri açılmıştır.
ATASÖZÜ DEĞERİNDE DÜNYACA ÜNLÜ ÖZDEYİŞLER VE KAYNAKLARI
17434. Ah, o kötü diller, bir tabancadan daha tehlikelidir! (Gerçekçi Rus yazarı A Griboyedov'un (1795-1829) "Akıldan bela" adlı komedyasında geçer.)
17435. Aheste hızlan! (Roma Imparatoru Augustus'un (Caesar Octavius, 1.0.653-15. 14) çok sevdiği, sık sık kullandığı rümcedir. Daha az hızla, daha çok çabala, anlamına gelir. İngilizcesi de bir atasözü durumuna gelmiştir: Mor haste less speed.)
17436. Akıldan bela. (Rus yazarı A.S. Griboyedov'un (1795-1829) bir komedyasın
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 342 1 Cennet ehlinden herkes Cehennemdeki yerini görür de: "Ya Allah bana hidayet vermeseydi?" der ve bu ona şükür olur. Cehennem ehlinin hepsi de Cennetten yerini görür de şöyle der: "Keşke Allah bana da hidayet verseydi." Bu da ona hasret (pişmanlık) olur. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 342 2 Allah Teala günahlardan dilediğinin cezasını kıyamet gününe kadar geciktirir. Anaya-babaya isyan müstesna. Zira Allah Teala onun cezasını sahibine, ölmeden evvel dünya hayatında, acele olarak verir. Hz. Bekâr (r.a.) 342 3 Her bina sahibine vebaldir, ancak şu kadarı müstesna. -Eliyle yedi arşın kadar bir yeri gösterir- Her ilim de kıyamet günü sahibine vebaldir, amel edilen müstesna. Hz. Vasile (r.a.) 342 4 Her nefis, hevası üzerine haşrolur. Kim küfrü seviyorsa o, kafirlerle beraberdir. Onun amelinden hiç bir şey kendisine fayda vermez. Hz. Câbir (r.a.) 342 5 Adem oğlunun hepsi hasedcidir. Lakin insanların bazısında hased daha şiddetlidir. Hasedcinin hasedi eline ve diline çıkmadıkça kendisine zarar vermez. Hz. Enes (r.a.) 342 6 İnsanların hepsi kıyamette kurtulmayı ümid ederler. Ashabıma söğenler müstesna. Kıyamet halkı da onlara lanet eder. Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 342 7 Ümmetimin hepsi Cennete girer, istemeyen müstesna. Dediler ki: "Kim istemez?" Buyurdu ki: "Bana itaat eden Cennete girer, Bana isyan eden istememiştir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 342 8 Kara ve deniz hayvanlarından akar kanı olmayan her hayvan kesilmekten muaftır. Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 342 9 Camide her şey "lağv"dır. Kur'an, zikir, hayır istemek ve onu vermek müstesna. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 342 10 Kendisinde Allah Teala'nın ismi anılan her meclisi melekler sarar. Hatta melekler derler ki: "Ziyade edin, Allah da ziyede etsin." Ve zikir melaikenin açık kanadları arasından yükselir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 342 11 Her ümmetin bir kısmı Cennet, bir kısmı Cehennemdedir. Ümmeti Muhammed (s.a.s.) müstesna. (Onların hepsi Cennette) Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 342 12 Peygambere salat ü selam getirilmedikçe her duanın hicabı vardır. Hz. Enes (r.a.) 342 13 Allah (z.c.hz.)'nin nehyettiği her şey büyüktür. Çocukların kumara benziyen oyunları bile. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 342 14 Her ziyafet sahibi, ziyafetine gelinmesini ister. Allah'ın ziyafeti de Kur'andır, ihmal etmeyin. Hz. Semure (r.a.) 342 15 Her nimet zeval bulacaktır, Cennet ehlinin nimetleri müstesna. Her kaygının da arkası kesilecektir, Cehennem ehlinin kaygısı müstesna. Fena bir amel yaptığında arkasından iyi bir amel işle ki, tesirini gidersin. Hz. Enes (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 297 1 Şu altı haslet hayırdandır: Allah'ın düşmanlariyle kılıçla cihad etmek, yaz gününde oruç tutmak, musibet esnasında iyi sabır etmek, haklı olduğu halde mücadeleyi terketmek, bulutlu günde namazı erken kılmak, kış günlerinde abdesti güzel almak. Hz. Ebû Malik (r.a.) 297 2 Altı şey haramdandır: Emirin rüşvet alması ki, bu sayılanların hepsinin en fenasıdır. Köpek parası, kısrak aşım parası, zinakarın aldığı para, kan alanın kazancı, kahinin kazancı. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 297 3 Altı şey amelleri mahveder: Halkın ayıbı ile meşgul olmak, kalb katılığı, dünya sevgisi, haya azlığı, uzun emel, zalimin zulmüne devam etmesi. Hz. Adiyy (r.a.) 297 4 Dehr içinde altı günün orucu mekruhtur: Şaban'ın son günü oruçlu olarak Ramazana erişmek. Misafirin, hastanın, çocuğuna zarar gelmesinden korkan hamile kadının, oruca gücü yetmiyen çok yaşlı kimsenin, çok zayıf olduğu için oruç tutarsa öleceğinden korkan kimsenin oruç tutması da mekruhtur. Hz. Enes (r.a.) 297 5 Altı sınıf Cehenneme hesapsız girer: Zulmü sebebiyle Umera, lrkçılık asabiyeti sebebilye Arab, kibirleri sebebiyle rençber, yalanı sebebiyle tüccar, hasedi sebebiyle Ulema, hasisliği sebebiyle zengin. (Cehenneme hesapsız girecek dereceye kadar gelebilirler) Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 297 6 Altı şey güzeldir, lakin şu altı sınıf insan da daha güzeldir: Adalet güzeldir, lakin Umerada daha güzeldir. Cömertlik güzeldir, lakin zenginde daha güzeldir. Verağ güzeldir, lakin alimlerde daha güzeldir. Sabır güzeldir, lakin fıkarada daha güzeldir. Tevbe güzeldir, lakin gençlerde daha güzeldir. Haya güzeldir, lakin kadınlarda daha güzeldir. Hz. Ali (r.a.) 297 7 Yakında Hadramut'tan veya Hadramut denizinden bir ateş çıkacak ve kıyametten evvel insanları toplıyacak. Dediler ki: "Ya Resulallah, bize ne emredersin?" Buyurdu ki: "Siz Şam'a gitmeye bakın. Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 297 8 Yakında, Benden sonra ümmetim içkiyi içecekler, içki ismi vermeksizin (içki saymaksızın) ve onu içmiye yardımcıları da emirleri olacak. Hz. Ebû Eyyub (r.a.) 297 9 İnsanın elbisesini çıkarırken "Besmele" çekmesi, cinlerin gözü ile Adem oğlunun avreti arasında perde olur. Hz. Enes (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 173 1 Bakmaktan, sonra tekrar bakmaktan sakın. Zira birincisi senin için ihtiyarının dışında olmuştur. İkincisi aleyhinedir.(Yabancı bir kadına bakmak meselesi) Hz. Büreyde (r.a.) 173 2 Tövbeyi ihmal etmekten sakın. Bir de Allah'ın sana karşı hilmine aldanmaktan sakın. Hz. İbni Abbas (r.anhüma) 173 3 Kötü arkadaştan sakın. Zira o, ateşten bir parçadır ki, ne onun sevgisi sana fayda verir ve ne de sana olan ahdini yerine getirir. Hz. Enes (r.a.) 173 4 Hiyanetten sakınınız. Zira o, çok kötü bir haslettir. Zulümden de sakınınız. Zira o, kıyamet gününde zulümattır (karanlıklardır) Cimrilikten de sakınınız. Zira, sizden evvelkileri helak eden ancak cimrilik olmuştur. Bu sebeble onlar kanlarını döktüler ve akrabalık bağlarını kestiler. Hz. Hirmas İbni Ziyad (r.a.) 173 5 Kibirden sakınınız. Hiç şüphe yok ki kibir, şeytanı Adem (a.s)'a secde etmemeye sevketmiştir. Hırstan da sakınınız. Zira hırs, Adem (a.s)'ı malum ağaçtan yemeğe sevketmiştir. Hasedden de sakınınız. Zira Adem (a.s)'ın iki oğlundan biri, kardeşini ancak hased sebebiyle öldürmüştür. İşte bunlar, her hatanın aslıdır. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma) 173 6 İnsanları acizlik içinde bırakmaktan sakının, Sizden birisi Emir veya Amil olur da kendisine dul kadın, yetim veya fakir bir kimse işi için gelir. Ona "Sen otur, işine bakılacaktır" denir. Böylece onlar acizlik içinde terkedilirler. İhtiyaçları görülmez ve onlar için bir emir de verilmez. Onlar da dağılıp giderler. Halbuki, zengin eşraftan biri gelince, Emir onu yanına oturtur. Sonra da "İşiniz nedir" der. Adam da "İşim şöyle şöyledir" der. Bunun üzerine Emir "Bunun ihtiyacını yerine getirin ve acelede edin" der. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 173 7 Benden, çok hadis nakletmekten sakının, Hek kim benden bir şey naklederse, hak veya doğru söylesin. Kim, Benim söylemediğim şeyi, Bana söyledi diye isnad ederse, ateşten oturacağı yeri hazırlasın. Hz. Ebû Katade (r.a.) 173 8 Kafir dahi olsa, mazlumun duasından sakınınız. Zira mazlumun duası ile Aziz ve Celil olan Allah arasında perde yoktur. Hz. Enes (r.a.) 173 9 Günahların küçük görünenlerinden sakınınız. Zira küçük görünen günahların misali, bir vadiye inen kavmin şu işi gibidir; Onlardan biri bir odun getirdi. Öbürü bir odun getirdi. Derken, kendi ekmeklerini pişirecek şeyi taşımış oldular. Şüphe yoktur ki, küçük görünen günahlar sebebile sahibi muahaze edildiği zaman bunlar onu helak ederler. Hz. Sehl İbni Saad (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 28 1 Allah bir emire hayır murad ettiğinde, ona sadık bir vezir ihsan eder. Unuttuğu zaman ona hatırlatır, hatırladığı zaman ona yardım eder. Allah bir emire de hayırdan başkasını murad ederse, ona kötü bir vezir verir. Unuttuğu zaman ona hatırlatmaz, hatırladığı zaman da yardım etmez. Hz. Âişe (r.anha) 28 2 Allah bir kavme bereket murad ettiğinde, onları semahat ve afiflikle rızıklandırır. Bir kavim için de bereketin kesilmesini dilerse, onların üzerine hıyanet kapısını açar. Hz. Ubâde (r.a.) 28 3 Allah, bir kavme hayır murad ettiğinde, onların fakihlerini çoğaltır ve cahillerini azaltır. Fakih konuştuğu zaman yardımcılar bulur, cahil konuştuğunda ise yalnız kalır. Bir kavme de şer dilediğinde, cahillerini çoğaltır ve fakihlerini azaltır. Cahil konuştuğunda yardımcılar bulur, fakih konuştuğunda ise yalnız kalır. Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 28 4 Allah bir kavme hayır murad ettiğinde, onların başına hilim sahiblerini geçirir, aralarında alimleri hüküm verir, serveti de en cömert olanlarına ihsan eder. Allah bir kavme de şer murad ederse, akılsızları onların başına amir olarak geçirir, aralarında cahiller hüküm verir ve serveti de en cimri olanlara verir. Hz. Mihran (r.a.) 28 5 Allah bir kavme hayır murat ettiğinde, onlara misafir hediyye eder. Misafir, rızkı ile gelir ve rızkı ile gider. Allah Teala da o ev halkına mağfiret eder. Hz. Ebû Kirsâfe (r.a.) 28 6 Allah bir kavme kıtlık murad ettiğinde, gökten bir melek şöyle nida eder: "Ey mide genişle! Ey göz sakın doyma ve ey bereket ortadan kalk!" Hz. Enes (r.a.) 28 7 Allah bir kavme bir afet vermek murad ettiğinde, mescidlerin ehline nazar eder de onlardan o belayı önler. Hz Enes (r.a.) 28 8 Allah bir karyeyi (beldeyi) helak etmek murad ettiğinde, orada zinayı izhar eder. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 28 9 Allah Teala hilafet için bir kul yaratmak murad ettiğinde, kudret eliyle onun nasiyesini mesh eder. Hz Ebu Hureyye 28 10 Allah bir kulu (haktan) meylettirmek isterse, tedbir almakta basiretini kapalı kılar. (Doğruya yol bulamaz) Hz. Osman (r.a.) 28 11 Allah kaza ve kaderini infaz etmek murad ettiğinde, kaza ve kaderinin hükmünü infaz edinceye kadar, akıl sahiplerinin akıllarını alır. Emrinin hükmü yerine geldikten sonra ise, onların akıllarını iade eder de onlarda nedamet vuku bulur. Hz. Enes (r.a.) 28 12 Allah bir kulun ruhunu bir yerde kabz etmek murad ettiğinde, o kimse için o yerde bir ihtiyaç halkeder. Hz. Ebû Ğarre el Huzeli (r.a.) 28 13 Sizden biriniz helaya gitmek isterse, namaza da kamet getirilmiş olsa bile, o kimse (önce) helaya gitsin. Hz Abdullah İbni Erkam (r.a.) 28 14 Sizden biriniz sefere çıkmak murad ettiğinde, kardeşlerine (veda edip) selam versin. Zira Allah onların duaları sebebiyle o kimsenin hayrını artırır. Hz. Zeyd ibni Erkam (r.a.) 28 15 Sizden biriniz bir yeri mü'min kardeşine ziraat için vermek isterse, atiyye olarak versin. Üçte bir veya dörtte bir (kira ile) vermesin. Hz. İbni Abbas (r.anhüma) 28 16 Gazaya gitmek istediğinde yağız olan, sağ ön ayağı müstesna ayakları ve alnı beyaz bir at satın al. Böyle yaparsan ganimete erişir ve selamette olursun. Hz. Ukbe ibni Amir (r.a.)
"Dünya bu zulmü taşımaz!" dedirten vahşetler buna en yakın bir misaldir. Son nefesini verirken, -Hepinizi Allaha şikayet edeceğim!" diyen:
"-Allah'ım, açım; bizi cenne-te al da doyalım!" diye ağlayan sahipsiz kalıp, bir ağaç altında donan: denizde boğulup kıyıya vuran... bebeklerin ve masum çocukların, elbette feryatlarının ulaştığı bır ydbette fenyatlarının inat sahipsiz değil.
Bu virüs åfetinde, hayırlı bir gelişme olarak; batıda kışkırtı lan, uğursuz İslamofobi cere vanlarının tavsadığı, onun yerini İslam'a hoşgörü ve anlamaya ça lışma gayretlerinin almaya baş ladığı görülüyor. Hadis-i şerifte,
"Temizlik imánın yarısıdır (Müslim, Tahåret, 1) buyurulur. Bu salgının önlenmesinde temiz liğin ve karantina tedbirlerinin fevkalåde önemli olması sebe biyle, İslam'ın şiårı olan temizlik ve salgın hastalıklardaki karanti na hassasiyeti, batılıların önemli ölçüde dikkatini çekiyor. Cami-lerde, ezanların dışarıya verilme
si, bazı devletlerin meclislerinde Kur'an-ı Kerim okunup tercume edilmesi, reklám panolarında te mizlikle alakalı hadis-i şeriflerin yer alması, camide namaz kılan cemaatin arkasına müslüman olmayanların da dahil olmala r... bu ümitleri yeşertici hadise ler cumlesindendir.
İnsanın selamete çıkması hususunda, Peygamber sallal lahu aleyhi ve sellem Efendi miz şöyle buyurur:
"Sizden her kime dua kapısı açılmış ise, ona rahmet kapıları açılmıştır. Dud, başa gelen ve he nüz gelmeyen belaya karşı fayda sağlar. Öyleyse ey Allahın kulları, dudya sarılın." (Tirmizi. Deavät, 101)
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in her anı kavli ve fiili duå hålidir. İki ci-han saådetine vesile olan kemålåt; en güzel örnek olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem- Efen dimiz'in izini takip eden, daimi tekamül hålindeki bir kulluk veti residir. Hadis-i şeriflerde,
İki gününün birbirine eşit olanın aldandığı beyan buyu
rulur. Dünya denilen initihan sahnesinde, sålth bir kulluğun icabı, her hadiseyi, her musibeti bir ikaz sadedinde görüp, ibret ve ders alabilmek için muhase be fırsatı bilmelidir.
Fudayl bin lyaz rahmetul Jahi aleyh Hazretleri;
"Allaha itaatte bir kusur et figma huyunun deyip erke bimin huyumey deginip (bana itaatsizlik etmeye başlamaların dan) anlarım. buyurur.
Şu anda yaşanan Koronavi rüs salgını, belki de insanlık ta rihinin en önemli bådirelerinden birisinı teşkil ediyor. Nefsäni ih tiraslar uğruna kan ve ateşe bo gulup her gün biraz daha yaşanı lamaz hale getirilen dünyamızda, rahmet insanının inşası ve rah met cemiyetinin tesisi en zarurl ihtiyaçtır. Bu yüce gayenin tahak kuku için, her önemli hadise gibi bu musibeti de fırsat bilip; gerekli ilmi tedbirleri alarak fiili ve kavll duȧya sarılma, kulluk keyfiyetin-de kemâlâta ulaşma azmi gunde-mimizde olmalıdır.
"Bana itaat, Allah Teálá'ya itaattir. Bana isyan, Allah Teâla'ya isyandır. Başındaki emire (idareciye) itaat, bana itaattir. Ona isyan ise, bana isyandır." (Bkz: Buliri, Cihad, 109)
***
"Başınızdaki emir Habeşli siyahı bir köle olsa da, ona mutlaka itaat edin." (Ebb Davud, Sünnet, 5)
***
"Allah'a isyanın olduğu yerde, mahluka itaat edilmez."
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6/432)
***
"İdareciler sizi günah işlemeye zorlamadıkça onlara itaat edin." (Bihari, Cihád 108)
***
"Bir müslümanın, günah işlemesi emredilmediği sürece, sevdiği veya sevmediği bütün konularda devleti yöneten kimseye (emire) itaat etmesi şarttır. Bir günah işlemesi emredildiği zaman ise kimseyi dinleyip itaat etmez." (Buhárí, Ahkâm 4, Chád 108, Müslim, Imáre, 38)
yahudi ile Bişr ismindeki bir münafık arasında an laşmazlık vuků bulmuştu. Yahudi:
"-Muhammed'e gidelim." dedi. Münafık ise:
"-Hayır, Ka'b b. Eşref'e gidelim." dedi.
Allah Teâlâ kitabında, yahudi ileri gelenlerinden olan bu Ka'b'dan "Tâğût" diye bahsetmiştir.
Yahudi, illâ Muhammed'e gideceğiz diye ayak direyince mü-nafik istemeye istemeye razı oldu ve Hz. Peygamber'e gelerek davalarını anlattılar. Rasûlullah (s.a.v) yahudi lehine hükmetti.
Ona gittiler, o da yahudi lehine hüküm verdi. Münafık Ebû Be-kir'in hükmüne de razı olmayıp:
"-Gel, bir de Ömer b. Hattab'a gidelim" dedi. İkisi birlikte Hz. Ömer'e geldiler. Yahudi:
"-Ey Ömer, ben ve bu adam Muhammed'e davamızı götür-dük, Muhammed benim lehime, bunun aleyhine hükmetti, bu adam O'nun hükmüne râzı olmadı, davamızı sana getirmek iste-di ve yakamı bırakmadı. İşte ben de onunla birlikte sana gelmiş bulunmaktayım" dedi.
YanıtlaSil
Yuksel24 Temmuz 2025 09:26 Hz. Ömer (ra) münafığa:
*Öyle mi oldu?" diye sordu. Onun, evet, cevabı üzerine
*Biraz bekleyin" deyip evine girdi, kılıcını kuşanıp çıktı ve Juicyla vurup münafığın kellesini uçurdu. Sonra da:
*-Allah'ın ve Rasûlü'nün hükmüne râzı olmayan kimse hakkında işte ben böyle hüküm veririm" dedi.
Yahüdi büyük bir korkuyla kaçıp gitti. Bu hadise üzerine:
"Sana indirilene ve Sen'den önce indirilenlere inandıklarını leri sürenleri görmedin mi? Tâğut'a inanmamaları kendilerine enrolunduğu hâlde, Tâğut'un önünde muhakeme olmak istiyor-lar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor... Hayır Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda Sen'i hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar." (en-Nisa, 60-65) âyet-i kerimeleri nazil oldu...
Cebrail (a.s) gelerek:
*-Õmer, hak ile bâtılı birbirinden ayırdı" buyurdu.
Bundan sonra Hz. Ömer (r.a), Fârûk diye isimlendirildi. (Va-s. 166; Kurtubi, V, 170-171)
YanıtlaSil
Yuksel24 Temmuz 2025 09:29 "Kur'an'dan en son nazil olan, riba (fâiz) hakkındaki âyettir. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve selem-, bu âyeti tefsir et-meden irtihal etti. Binaenaleyh siz, ribâyı da rîbeyi (fâiz şüphe-si olanı) da terk ediniz." (İbn Mâce, Ticârât, 58)
Tarihin kaydettiği büyük za-ferlerin de hüsranların da arka plânında, tedbirlerle alakalı me-selelerin olduğu müşâhede edilir. Yavuz Sultan Selim Han'ın, tarihe altın bir sayfa olarak geçen Mısır Seferi'nde; aşılamaz zannedilen Sînâ Çölü'nü zâyiat vermeden 13 günde geçmesi, bu sefer için gerekli tedbirlerin uygulanması hususuna bir örnektir.
Fatih Sultan Mehmed Han'ın; İstanbul'u fethi de, hayatın adan-dığı bir dâvâ olması hasebiyle, dehâ seviyesinde nakış nakış iş-lenmiş tedbirler manzûmesinin bir neticesi olarak görülmelidir. Dış güçlerin oyununa gelip; fev-kalâde tedbirli davranmakla tanı-nan Sultan II. Abdülhamid Han'ı hal ederek idareyi ele geçiren he-yetin tedbirsizliği, koskoca devle-tin kısa sürede yok olmasıyla ne-ticelenmiştir. Bu hengâmda vukû bulan Sarıkamış fâciası, takrîben doksan bin askerimizin donarak şehadetleri ile, bu devredeki en çarpıcı örneklerden birisidir.
Toplumlar, kütüphanelerin tozlu raflarında kalmış olan kara kaplı felsefe kitaplarının üzerine abanmış bilgiçlerin fikirleriyle selâmete kavuşamaz.
İnsanlığı hakikî saâdet ve selâmete çıkaracak olan; Kur'ân-ı Kerim ve onun canlı bir şerhi mahiyetindeki Sünnet kültürüyle yoğrulup ilâhî hikmet ve hakikatlerle kemâle ermiş mü'minlerin tebliğ, îkaz ve irşadlarıdır.
ŞAHSİYETİMİZE KİM YÖN VERİYOR?
Dostluğun; Allah'taki kaynağına ulaşan Şah-ı Nakşibend, Geylânî, Mevlânâ, Yûnus ve Hüdâyî misali Hak dostları, ebediyyen bütün insanlığın dostu oldular. Sevdiler, sevildiler. Dünya hayatlarından sonra da dostluk ve muhabbette ebedîleştiler, fânî gök kubbede hoş bir sedâ bıraktılar.
Tarihteki büyük zâlimlerden Firavun, Nemrut, Ebrehe, Hülāgu ve günümüze kadar gelen bütün benzerleri ise, insanlığın düşmanı ve yüz karası oldular. Hiç sevilmedikleri gibi, hatırlarda zulüm sembolü olarak kaldılar. Saltanatları da hüsranla son buldu.
Sen bu felsefenin çıkmaz sokaklarında helâk olmaktan kendini kurtar! Mesnevî'nin aşk, vecd ve feyz dolu mânâ deryasından nasiplenerek vuslata kanatlan!.." demek-teydi.
--
Yüksek tahsili sevk ve ida-re eden mes'ullerin böyle bir «keşf-i kadîm» şuuruyla, bakış açılarını yenilemeleri ve müf-- redatları yeniden tanzim et-meleri, büyük medeniyetimi-ze karşı ödemeleri gereken bir -- vicdan borcudur.
Medeniyet çınarımız, yine kendi kökleri üzerinde yükse-lecektir. Onu bodur bırakmak-
atmakta daha fazla gecikmemelidir.
৩৩
tan başka bir tesir verme-yen ecnebî aşılardan bir an önce vazgeçilmeli, kendi me-deniyetimizi inkişaf ettirecek ferdi, içtimâî ve idârî adımları atmakta daha fazla gecikme-melidir.
Cenâb-ı Hak; nesilleri-mizi muhteşem bir mâzîden ihtişamlı yarınlara taşıyacak, şuurlu, îmanlı, irfanlı bir tah-sil anlayışını mes'ûliyet erba-bına ilham eylesin.
Serhatler ve cepheler ka-dar mühim mektep ve kürsü-lerde, millî bir rûhun, özünü mü'min gönüllerden ve mu-vahhid zihinlerden alan bir müfredatın hâkimiyetini na-sip ve müyesser kılsın.
Sultan II. Abdülhamid Han, 21 Eylül 1842'de İstanbul'da doğ-du. On yaşında annesi vefat etti. Perestů Hanımefendi onu saray-da ihtimamla büyüttü ve yetiştir-di. 1876'da tahta çıktı. Döneminde; Känûn-i Esâsî'nin kabulü, Meclis-i Meb'usan'ın teşekkülü, İttihat ve Terakki hareketleri, İkinci Meşrû-tiyetin ilanı, 31 Mart Vak'ası gibi mühim siyasî hadiseler yaşandı. Ulaşım, sağlık, sivil toplum, ma-arif, ziraat, matbuat alanlarında gönlünün ulaştığı her yere, güç ve imkânını seferber etti. Devleti baba şefkati ve ince siyasetiyle otuz üç sene idare eden Ulu Hakan 1909'da tahttan indirildi. Selanike gönde-
rildikten sonra Balkan Harbi'nin patlak vermesiyle, 1912'de tekrar İstanbul'a getirildi. II. Abdülhamid Han, 10 Şubat 1918'de vefat etti. Kabri, Fatih Divanyolu'ndadır.
Çanakkale Harbi esnasında düşman donanmasının Marmara Denizi'ni geçebileceği endişesi ile tedbir olarak padişah ve hüküme-tin Eskişehir'e nakli kararlaştırıl-mıştı. Abdülhamid Han; durum-dan haberdar olunca, bunu büyük bir cesaret ve şecaatle reddederek;
"-Ben Fatih Sultan Mehmed Hân'ın torunuyum!.. Hiçbir zaman Bizans İmparatoru Konstantinden aşağı kalamam! Dedem Fatih İs-tanbul'u alırken, Konstantin aske-
rinin başında savaşa savaşa ölmüş tür. Biraderim nereye giderlerse gitsinler! Fakat bilinmelidir ki, o ve hükümet, İstanbul'dan ayrılırlarsa bir daha dönemezler. Bana gelince; ben, Beylerbeyi Sarayı'ndan ayağı-mı dışarıya atmam!" dedi.
Nitekim onun bu kararlılığı kar-şısında padişah ve hükümet İstan-bul'da kaldı. Böylece devletin daha o gün yıkılması önlenmiş oldu.
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 26 1 Sizden biriniz, uyumak için yatağına girdiğinde, Fatiha ile birlikte bir süre okusun. Bu takdirde Allah Teala o kimse için bir melek görevlendirir ki, o kimse nereye gitse melek de onunla beraber gider. Hz. Şeddad İbni Evs (r.a.) 26 2 Yatağına girdiğinde şöyle dua et: "Allahım! Tamam olan kelimelerine sığınırım. Onun gazab ve ikabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve yanıma gelmelerinden." Hz. Velid İbni Muğire (r.a.) 26 3 Sizden biri, yağ sürünmek istediği zaman kaşlarından başlasın. Zira böyle yapması baş ağrısını giderir. Kaşlar, Ademoğlunun vücudunda ilk biten tüylerdendir. Hz. Katade (r.a.) 26 4 Malının zekatını verdiğinde onun şerrini kendinden gidermiş olursun. Hz. Câbir (r.a.) 26 5 Malının zekatını verdiğinde üzerinde olan borcunu ödemiş olursun. Kim haram mal toplasa ve sonra da onu tasadduk etse, kendisi için o sadakada bir ecir yoktur, üstelik de o malın günahı ve ağırlığı kendi üzerinde kalır. Hz. Câbir (r.a.) 26 6 Müezzin ezan okuduğunda o Aziz ve Celil olan Allah'ın direğidir. İmam öne geçtiğinde o Allah'ın nurudur ve saflar hizaya girince o saflar Allah'ın rukünleridir. Öyle ise Allah'ın direğine koşunuz. Allah'ın nurundan alınız ve yer yüzünde Allah'ın rukünleri olunuz. Hz. İbni Abbas (r.anhüma) 26 7 Müezzin ezan okuduğu zaman şeytan mescidden sür'atle çıkar, müezzin sükut edince de geri döner. Müezzin kamet alınca, şeytan sesli bir şekilde yellenerek yine mescidden çıkar, sükut edince tekrar döner de namazda bulunan müslüman kişi ile nefsi arasına girer. Böylece o şahıs namazını fazla mı, yoksa noksan mı kıldı bilemez olur. Sizden biriniz böyle bir durumla karşılaştığında, otururken, selam vermeden önce, iki secde yapsın ve sonra selam versin. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 26 8 Aziz ve Celil olan Allah bir kula hayır murad ettiğinde onu: "İsti'mal eder". Denildi ki: "İsti'mal etmesi ne demektir?" Buyurdu ki: "Onu ölümden önce salih amele hidayet buyurur, sonra da onun ruhunu bu hal üzere kabz eder." Hz. Amr ibni Hamik (r.a.) 26 9 Kul günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta meydana gelir. Eğer tevbe ederse o leke kaldırılır. Tekrar günaha dönerse o leke büyür ve kalbini tamamı ile örter. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 26 10 Aziz ve Celil olan Allah bir kula hayır murad ettiğinde, onu "ballandırır". Denildi ki: "ballandırma nedir?" Buyurdu ki: "Onu komşularına sevdirir." Hz Amr ibni Hamık (r.a.) 26 11 Allah Teala bir kula hayır murad ettiğinde onu dinde fakih ve dünyada zahid kılar ve ona ayıblarını görecek basireti verir. Hz. Enes (r.a.) 26 12 Allah Teala bir kula hayır murad ettiğinde, onun günahının cezasını dünyada acele verir. Allah bir kula da şer murad ederse, günahının cezasını kıyamette verinceye kadar geciktirir. Bu yüzden o kimse de kendi reyini beğenmiş biri (veya yaban eşekleri gibi) olur. Hz. Ammar (r.a.) 26 13 Allah bir kula hayır dilediği zaman onun güzel işlerini ve iyiliklerini emanete ehil kimseler (iyiliğin kadir ve kıymetini bilip teşekkür edenlere) isabet ettirir. Allah bir kula da şer murad ederse, onun güzel ve iyi işlerini emanete ehil olmayan kimselere rastlatır. Hz. Câbir (r.a.) 26 14 Allah bir kula hayır murad ettiğinde, onun zenginliğini nefsinde ve takvasını kalbinde kılar. Bir kula da şer murad ederse, onun fakirliğini gözleri önüne koyar. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 299 1 Benden sonra, yakında sizin üzerinize bazı umera gelecek. İyi görmediğinizi amel edecekler ve fena gördüklerinizi de yapacaklar. Bunlar emriniz değildir. Hz. Ubâde (r.a.) 299 2 Yakında fitne, fesad ve ihtilaf olacak. "Ne yapalım?" dediler. Buyurdu ki: (Hz. Osman (r.a.)'ı göstererek) günün emiri olan bu zata ve ashabına tabi olun. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 299 3 Benden sonra birtakım emirler gelecek ve dedikleri dedik olacak. İşte bunlar maymunun atılması gibi Cehenneme atılacaklar. Hz. Muaviye (r.a.) 299 4 Benden sonra yakında, muzlim gecelerin karanlık dalgaları gibi bir takım fitneler olacak. O fitnelerde adam sabah mümin, akşam kafir, akşam mümin, sabah kafir olacak. Denildi ki: "O zaman ne yapalım?" Buyurdu ki: "Evlerinize girin kendinizi unutturun." Denildi ki: "Bizden birimizin evine girilirse ne dersin?" Buyurdu ki: "Elinize sahip olun. Allah'ın katil kulu olmaktansa, mazlum kulu olun. Zira öyle zamanda islam, adamın ağzında olur. Kardeşinin malını yer, kanını akıtır, Rabbine asi olur, Hâlıkına küfreder. Neticede de kendisine Cehennem vacib olur." Hz. Cündeb el Beceli (r.a.) 299 5 Yakında fitneler olacak. Dediler ki: "Ne emredersin Ya Resulallah?" Buyurdu ki: Şam'a bakın. Hz. Bekr İbni Hakim (r.a.) 299 6 Yakında Benim üzerime hadis rivayet eden raviler gelecek. Siz o hadisleri Kur'an'a arzedin. Uyarsa alın, uymazsa bırakın. Hz. Ali (r.a.) 299 7 Yakında fitneler olur. Adam müslüman sabahlar, akşama kafir olur. Ancak, Allah'ın kendisini ilimiyle ihya ettikleri müstesna. Hz. Ebû Ümâme (r.a.) 299 8 Yakında sizinle Rumlar arasında dört sulh anlaşması olur. Dördüncü Âl-i Harundan biri ile gerçeklenir. Ve bu yedi sene devam eder. Denildi ki: "Ya Resulallah, o gün insanların imamı kimdir?" Buyurdu ki: "İmam, Benim evladımdan, kırk yaşında, yüzü parlak bir yıldız gibi olan, sağ yanağında siyah bir beni bulunan ve üzerinde iki kutvânî aba olan bir kimsedir. Tavrı beni İsrail ulemasına benzer. Yirmi sene hüküm sürer. Arzdaki hazineleri çıkarır ve şirk beldelerini feth eder. Hz. Ebû Ümâme (r.a.) 299 9 Yakında, hadiseler, tefrika, fırka ve ihtilaflar olacak. O günde katil olmaktan kurtulup maktul olabilirsen ol. Hz. Halid İbni Urfe (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 344 1 (Bir yerde sofraya keler getirmişler) Buyurun onu yiyin. Onda beis yoktur. Lakin bu Benim kavmimin alıştığı bir şey değildir. Hz. İbni Amr (r.a.) 344 2 Nasıl "Lâ ilâhe illallah" sözüne iki dudak mani olmazsa, öylece de onun Arşa varmasına gökler mani olmaz. Nihayet arşa arı uğultusu gibi bir uğultu ile varır da, sahibine şefaat eder. Hz. Câbir (r.a.) 344 3 Nice kendisine silah isabet eden kimse vardır ki, şehid de değil, hamîd de değildir. Nice döşeğinde ölen kimse vardır ki, Allah katında sıddık ve şehiddir. Hz. Ebû Zerr (r.a.) 344 4 İmanın kemali, güzel ahlaktır. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 344 5 Ben sizi kabir ziyaretinden menetmiştim. Artık kabirleri ziyaret edin. Zira bu, insanı dünyada zâhid kılar ve ahireti hatırlatır. Hz. İbni Mes'ud (r.a.) 344 6 Hayır ya filan, her arkadaş gündüzün bir saati kadar bile birisi ile arkadaşlık etse, arkadaşlığının hesabını verecektir. Bir sahabiden 344 7 Nasıl helak olur bir ümmet ki, evvelinde Ben, sonunda Meryem oğlu İsa (a.s.) ve ortasında da Ehli beytimden Mehdi (a.s.) vardır. Hz. İbni Abbas (r.anhüma) 344 8 Allah (z.c.hz.) kulun tevbesi sebebiyle, sizden birisinin vâsi bir çölde kaybettiği devesini ansızın bulmasından doğan sevincinden daha fazla sevinç duyar. Hz. Enes (r.a.) 344 9 Allah (z.c.hz.) Ramazanın her gecesi iftar zamanında bir milyon kişiyi Cehennemden azad eder. Cuma'nın her saatinde de, hepsi cehennemlik olan yine bir milyon kişiyi Cehennemden azad eder. Hz. İbni Abbas (r.anhüma) 344 10 Eğer yaşarsam yahudi ve hıristiyanları arab yarımadasından çıkaracağım. Öyle ki, orada müslümanlardan başkası kalmasın. Hz. İbni Abbas (r.anhüma) 344 11 Adamın evladını terbiye etmesi, onun bir sa' (ölçek) sadaka vermesinden hayırlıdır. Hz. Câbir (r.a.) 344 12 Allah (zc.hz)'nin senin elinde bir adama hidayet vermesi, senin için güneşin üzerine doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır. Hz. Ebû Rafi (r.a.) 344 13 Allah'ı zikreden bir cemaat arasında sabah namazından güneş doğuncaya kadar oturmam Bana, İsmail (a.s.) evladından her bir adamın diyeti 12 bin dirhem olan, dört köle azab etmekten daha kıymetlidir. İkindi namazından sonra güneş batana kadar Allah'ı zikreden bir kavimle beraber oturmam da Bana gene, İsmail (a.s.) evladından dört köle azad etmemden daha sevgilidir. Ki, onlardan her birinin diyeti yine on iki bin dirhemdir. Hz. Enes (r.a.)
Hz. Peygamberin sağlığında müslüman olan insanların büyük çoğunluğu âyetlerin etkisinde kalarak değil, bizzat Hz. Muhammed'in (s.a.) dürüstlüğünün ve güvenilirliğinin etkisinde kalarak yeni dine girmişlerdir. Bunlardan biri de Yehûdî Hahambaşı'nın oğlu Abdullah ibni Selâm idi. Abdullah, kıyametin ne zaman kopacağından tutunuz da ruhun ne olduğuna kadar bir dizi suâl hazırladı. Niyeti bu suâller ile Hz. Peygamberi müşkül duruma sokmak ve matetmekti. Fakat onu görür görmez, suâl sormaktan vazgeçti ve şöyle dedi: "Vallahi, Tevrat'ta ve Zebur'da müjdelenen âhir zaman nebisi sensin!" diyerek hemen müslüman oldu.
Kur'ân âyeti bu durumu şöyle açıklıyor:
"Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu kendi oğullarını tanır gibi tanırlar" (Bakara 2/146)
Peygamberlerde bulunması gerekli olan "sıdk, emânet, tebliğ, fetanet ve ismet" diye bilinen beş önemli özelliğin birincisi doğru sözlülük, ikincisi de ona bağlı olan güvenilirliktir. Doğru sözlülük ve güvenilirlik, her müslümanda hatta her insanda bulunması gereken temel özelliklerdir. Hz. Peygamber, müslümanı tarif ederken "Müslüman, dilinden ve elinden diğer müslümanların güvende olduğu kişidir" buyuruyor. Eliyle ve
19. ALTINOLUK MAYIS - 2002
YanıtlaSil
Yuksel25 Temmuz 2025 09:19 diliyle başkalarına zarar verenlerin gerçek müslüman olmadıklarına işaret etmiş oluyor.
Dinimizde kılınması emredilen beş vakit namaz, aslında doğruluk amacına yönelik bir ibadettir. Çünkü namazın her rek'atında okunan Fatiha Sûresi'nde Allah'dan istenen bir tek dua vardır, o da doğruluktan ayrılmamak demek olan "İhdinessırata'l-müstekîm" dileğidir. Her müslüman günde en az kırk defa bu duayı yapmakta ve Allah'dan ısrarla doğruluk ve dürüstlük istemektedir. Dıştan ve içten gelen baskılara kapılmadan, şaşırmadan ve sapıklığa düşmeden doğru yolda yürümek için Allah'ın yardımını dilemektedir. Çünkü "Namaz müminin miracıdır" ve miraç, Allah ile buluşmak ve O'nunla yüz yüze gelmek demektir. Kur'ân, bize, Allah'dan, doğru yoldan ayrılmamak için yardım istememiz gerektiğini öğütlerken, Allah'ın da doğru yolda olduğunu Haber veriyor ve "Benim Rabbim, kesinlikle doğru yol üzeredir" (Hûd 11/65) buyuruyor. Ayrıca Peygamber'in de "Doğru yolda olduğunu" (Yasin 36/4) bildiriyor.
D.
YanıtlaSil
Yuksel25 Temmuz 2025 09:21 Bu şu demektir: Ben Rabbiniz olarak doğru yoldayım, izinden gitmeniz gereken Peygamber de doğru yoldadır. Siz doğruluktan ayrılır bir milim yoldan saparsanız Peygamber'in yolundan çıkmış olursunuz. O yoldan çıktığınız takdirde beni ebediyyen bu-lamazsınız, rızamı kazanamazsınız!
Sonuç olarak diyebiliriz ki:
Hem dünya hayatının düzen ve mutluluğ, hem ebedî hayat olan âhiretin düzen ve mutluluğu doğruluk ve dürüstlük temeline dayalıdır. İşte kıldan ince kılıçtan keskin olduğu bildirilen "Sırat Köprüsü" esas itibariyle budur. Yani, erginlik çağından itibaren ölünceye kadar, bütün nefsanî isteklere ve dünya nimetlerinin câzibesine kendisini kaptırmadan, insanoğlunun doğruluktan ayrılmadan yaşamaya çalışmasıdır. Her türlü engele rağmen bu yolda yürümeye azimli olmasıdır.
Ancak bu sayede Allah'a lâyık kul, Peygamber'e lâyık ümmet olunur.
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 300 1 Yakında dört fitne olacak. Kanın mübah sayıldığı fitne ,kanın mübah ve malın helal sayıldığı fitne, kanın mübah malın ve namusun helal sayıldığı fitne (dördüncüsü Deccal fitnesidir) Hz. İmran (r.a.) 300 2 Yakında başınıza bazı emirler gelecek , rızıklarınıza el atacak, sizi yalanlarla avutacaklar. İş yapacaklar lakin yaptıkları fena olacak. En fena tarafları da kötülüklerini siz güzel görmedikçe ve yalanlarını tasdik etmedikçe sizden razı olmayacaklar. O zaman (yalnız) emirlik haklarını tanıyın. Sizi de tecavüzle kendilerine uydurmaya çalıştıklarında onlarla mukatele edin. kim bu yolda öldürülürse o şehiddir. Hz. Ebû Sülale (r.a.) 300 3 Benden sonra fitneler olur. Birisi de "Ahlas" fitnesidir.(deve çulu fitnesi, yani milletin boynunda temelli kalır.) Harpler, hicretler olur. Sonra daha şiddetli bir fitne olur. Ha bitti denir, daha da devam eder. O derece ki, fitnenin kendisine dokunmadığı ev ve müslüman kalmaz. Bu hal ehli beytimden bir müslüman(Mehdi a.s.) çıkıncaya kadar devam eder. Hz. Ebû Said (r.a.) 300 4 Allah'dan ilm-i nâfi isteyin ve faide vermeyen ilimden Allah'a sığının. Hz. Câbir (r.a.) 300 5 ALLAH'dan dünya ve ahirette af, afiyet ve yakîn isteyin. Zira yakînden sonra kula, afiyet kadar hayırlı bir şey verilmedi. Hz. Ebû Bekir (r.a.) 300 6 Allah'ın fazlından isteyin. Zira O istenmekten bıkmaz. İbadetin efdali de gamm ve hemmden kurtuluşu beklemektir. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma) 300 7 Düşük çocuklara da isim koyun. Allah onunla mizanınızı ağırlaştırır. Zira onlar kıyamet günü gelir de şöyle derler: "Ey rabbimiz beni zayi ettiler ve bana isim vermediler. Hz. Enes (r.a.) 300 8 Fena ahlak, sirkenin balı ifsad etmesi gibi, ameli bozar. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 300 9 Bakara suresinde bir ayet vardır ki, Kur'an ayetlerinin seyyididir. Bir yerde okundu mu şeytan orada tutunamayıp mutlaka çıkar. Bu "ayetül kürsi" dir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 300 10 Kuran'da bir sure vardır ki otuz ayettir. Sahibine (devamlı okuyana) affedilinceye kadar şefeat edecektir. O "Tebarekellezî biyedihil mülk"dür. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 300 11 Yakında ilim taleb eden kimseler gelecek. Onları gördüğünüzde: "Allah'ın rasulunün tavsiyesi ile merhaba" deyin ve onlara istedikleri fetvayı(bilgiyi) verin. Hz. Ebû Said (r.a.) 300 12 Benden sonra yakında bir kavim gelecek, benim hadisimden soracaklar. Onlara ancak ezberlediklerinizi söyleyiniz. Kim kasten bana yalan isnad ederse cehennemde yerine hazırlansın. Hz. Ebû Mûsa (r.a.) 300 13 Üzerinize öyle bir zaman gelecek ki, o vakitte şu üç şeyden daha hayırlı bir şey olmayacak: "Helal para, kendisi ile ülfet edilen din kardeşi, amel edilen bir sünnet. Hz. Huzeyfe (r.a.)
Kemalistlerin bedenlerinde, Ittihatçıların ruhlarını yeniden iade ettiler. Bunun için de galip devlet sıfatıyla, Istanbul hükümetinin tum olumlu icraatlarını engellediler. Huku metin elini kolunu bağladılar ve çalışmalarını engellediler, aciz bıraktılar. Kemalist hú kümet kurulduğunda ise, onlara her türlü yardım ve kolaylığı gösterdiler. Yunanlıların İzmir'den çıkarılmaları da ancak Ingilizlerin onayından sonra gerçekleşmiştir. Şüphesiz Ingilizler bu iyiliklerini Mustafa Kemal'den korktukları için değil, bazı çıkarları doğrul-tusunda yapmışlardır. Ingilizler böylece Mustafa Kemal'i muzaffer komutan olarak Müslümanların gözünde kahramanlaşmasını istediler. Zira onun İslâm'a olan tavrının farkındaydılar. Kendilerinin yapamadıklarını, o yapabilirdi. Nitekim de öyle oldu.
YanıtlaSil
Yuksel26 Temmuz 2025 11:34 Ingi-liz gazetelerinin, hilafet ve yönetim şekli böyle oldukça, azınlıkların haklarının savunu-lamayacağını ve yönetimin çağdaşlaşamayacağını yazdıklarını unutmadık. Sevr Antlaş-masının bu denli ağır maddeler içermesinin nedeni, devletin hilafet hükümeti tarafından yönetilmesiydi."
Ingilizler, Sultan Vahdeddin'le anlaşıp devletin bu yapısını değiştiremediler, ama Ke-malistlerle anlaşarak bu gayelerine ulaştılar.
⚫ Ingiliz vesikalarından öğrendiğimize göre, Lozan'da yapılan gizli görüşmelerde In-gilizler barış için şu şartları koymuşlardı: 1- Kesin olarak hilafetin kaldırılması, 2- Tür-kiye'de İslâm şeriatının kaldırılması, 3- Türkiye'deki tüm dini faaliyetlerin durdurulma-sı, 4- Osmanlı anayasasının yeni, laik anayasa ile değiştirilmesi.
3Savaş henüz daha yeni bitmişti ve biz büyük bir yenilgiye uğramıştık. Oysa Mısır için böyle birşey söz konusu değildi. Yeni bir savaşa girmekten kaçındığımız için bizi mazur görmeleri gerekiyor. Sonra İngilizlerin ülkemizi işgal etmelerine sebep olanlar, Kemalistlerin kardeş ve ortakları İttihatçılardır. İngilizler, hedeflerini tamamlamak için,
203.
YanıtlaSil
Yuksel26 Temmuz 2025 08:38 HİLAFETİN İLGASININ ARKAPLANI
Kemalistlerin bedenlerinde, Ittihatçıların ruhlarını yeniden iade ettiler. Bunun için de galip devlet sıfatıyla, Istanbul hükümetinin tum olumlu icraatlarını engellediler. Huku metin elini kolunu bağladılar ve çalışmalarını engellediler, aciz bıraktılar. Kemalist hú kümet kurulduğunda ise, onlara her türlü yardım ve kolaylığı gösterdiler. Yunanlıların İzmir'den çıkarılmaları da ancak Ingilizlerin onayından sonra gerçekleşmiştir.
Türkiye'de Arap harflerinin kaldırılması, Türk milleti ile Kur'ân-ı Kerim arasında engel koymak içindi. Böylece bir hükümet kararıyla Türk milleti, tüm bir kültür mira-sından mahrum bırakılıyor, halk bir gün içinde okuma-yazma bilmeyen ümmi konumu-na düşürülüyordu. Bu tarihin en garip kararlarından biridir. Bundan dolayı, Türkiye şimdiye kadar ne uluslararası çapta bir edebiyatçı, ne bir bilim adamı, ne de tarihçi ye-tiştirmiştir. Nasıl yetişsin? Yazmayı daha iki nesil önce keşfettiler.
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 346 1 Ya, emri bil mar'uf ve nehyi anil münker yaparsınız, yoksa Allah'ın size, nezdi İlahisinden bir azab göndermesi yakındır. Sonra Ona dua edersiniz ama size icabet etmez. Hz. Huzeyfe (r.a.) 346 2 Ya ma'rufla emreder, münkeri nehy edersiniz. Yahut da Allah üzerinize Acemi gönderir de boynunuzu vururlar. Onlar öyle şiddetli olurlar ki, tepenizden ayrılmazlar. Hz. Hasan (r.a.) 346 3 Kadınlar, hatta hayızlılar bile dua toplantılarına çıkabilirler. Yalnız hayız olanlar musallaya giremezler. Hz. Ummi Aliyye (r.a.) 346 4 Ya saflarınızı düzeltirsiniz, ya da yüzleriniz karar olur. Ya gözlerinize sahip olursunuz ya da gözleriniz dışarı uğrar. (Mahşer korkusu ile veya kör olarak haşir olursunuz) Hz. Ebû Ümâme (r.a.) 346 5 Ümmetimi Benden sonra öyle fitneler kaplayacak ki, o fitnelerde insanın vücudu gibi kalbide ölür. Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 346 6 Hiç şüphe yok ki; arz, cevir ve zulümle dolacak. Zulüm ve cevirle dolduğu o zaman, Allah ehli Beytimden ismi Benim ismimde babasının ismi Babamın isminde bir kimseyi gönderir de dünyayı adaletle ve nasafetle doldurur. Önce zulm ve cevirle dolduğu gibi. O zaman gök yağmurunu, yer mahsulünü esirgemiyecek ve O aranızda yedi, sekiz çok çok dokuz vakit duracak. (Ay veya sene) Hz. Muaviye İbni Kur'a (r.a.) 346 7 Hiç şüphe yok ki, İslamın usulleri (tutanakları) birer birer bozulacak. Birisi bozulduğunda halk ötekine hücum edecek. İlk evvela "hükmü" kaldıracaklar, en sonra da "namazı" bozacaklar. Hz. Ebû Ümâme (r.a.) 346 8 İslamın usulleri teker teker bozulacak ve halkı dalalete düşürücü hükümet adamları çıkacak ve ondan sonra da onların izi üzerine üç deccal gelecek. Hz. Huzeyfe (r.a.) 346 9 Sizler, hiç şüphe yok, evvelkilerin adetlerini karış karış ve arşın arşın yapacaksınız. Hatta birisi kelerin deliğine girse siz de gireceksiniz. Onlardan birisi yolda kadını ile münasebette bulunsa siz de yapacaksınız. Hz. İbni Abbas (r.anhüma) 346 10 Ümmetimden bir taife, içkiyi kendi verdikleri isimle helal sayacaklar. Hz. Ubâde (r.a.) 346 11 Bir adama Ribadan isabet eden bir dirhem, islamiyet zamanında işlediği otuz üç zinadan daha büyüktür. Hz. Abdullah İbni Selam (r.a.) 346 12 Akşam sabah Allah'ı zikretmek, Allah yolunda kılıç kırmaktan hayırlıdır. Hz. Enes (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 4 1 Cennete gireceklerin sonuncusu Cüheyne kabilesinden biridir. İsmi de Cüheyne'dir. Cennet halkı: "Sorun" derler. "Son haber nedir?" Sorarlar: "Halktan azab olan var mı?" "hayır" der. "Son olan benim" (Cehennemden en son çıkacak müslüman) Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 4 2 Adem (a.s.) dünya semasındadır. Kendisine ümmetinin (zürriyetinin) amelleri arz olunmaktadır. Yusuf (a.s.) ikinci semada, teyze çocukları olan Yahya (a.s.) üçüncü semada. İdris (a.s.) dördüncü semada, Harun (a.s.) beşinci semada, Musa (a.s.) altıncı semada. İbrahim (a.s.) da yedinci semadadır. Hz. Ebû Said (r.a.) 4 3 İlmin afeti unutmak, onu zayi etmek de ehli olmayana söylemektir. Hz. Ameş (r.a.) 4 4 Zarafetin afeti sakf (övünmek ve manasız sözler)dir. Şecaatin afeti serkeşliktir. Semahatin (hoşgörünün) afeti minnet etmek, güzelliğin afeti kibir göstermek, ibadetin afeti fetrettir (Gayretten sükuna düşmek.), sözün afeti yalandır. İlmin afeti unutkanlıktır. Hilmin afeti hoppalıktır. Asaletin afeti tefahurdur. Cömertliğin afeti israftır. Dinin afeti ise hevadır(Nefsine uymak). Hz. Ali (r.a.) 4 5 Dinin afeti üçtür: Fasık alim, cahil ve zalim reisler, cahil sofular. (İbadete çalışıyor, fakat cahil. Bu zümreler din namına yıkımdır.) Hz. İbni Abbas (r.anhüma) 4 6 Faiz yiyene, yedirene, faiz senedini yazana, bu senede şahid olana (farkında olarak yaparsa), dövmeyi de yapan ve yaptırana, sadakayı geciktirene, hicretten sonra İslam camiasından çıkıp gidenlerin hepsine birden, kıyamet gününde Muhammed (s.a.s.) dilinden lanet edilmiştir. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma) 4 7 Bir kulun yediği gibi yerim. Nefsim Yed'i Kudretinde olan Zata yemin ederim ki, bu dünyanın Allah'ın indinde sivrisinek kanadı kadar bir kıymeti olsa idi, kafire bir yudum su vermezdi. Hz. Amr (r.a.) 4 8 Ehli Kur'an Ehlullahdır. Hz. Enes (r.a.) 4 9 Her muttaki insan Ehlibeyttendir. Hz. Enes (r.a.) 4 10 Size dört şeyi emrediyor ve dört şeyden de sizi nehyediyorum: Size, sadece Allah'a iman etmenizi emrediyorum. Allah'a iman nedir bilir misiniz? Allah'tan başka ma'bud olmadığına ve Muhammed (s.a.s.)'in O'nun Peygamberi olduğuna şahid olmaktır. Ayrıca size namaz kılmayı, zekat vermeyi ve Ramazan orucunu tutmayı emrediyorum. Ganimet olarak aldığınızın beşte birini Allah için yerine vermenizi de emrediyorum. Ve sizi kabaktan kap yapmaktan, ağaçtan oyma kaptan, ziftlenmiş kap kullanmaktan ve çömlek kap kullanmaktan (Bütün bu kablar içki için kullanılırdı) men ediyorum. Bu bildirdiklerimi muhafaza ediniz ve onları sizin arkanızda olanlara bildiriniz. Hz. İbni Abbas (r.anhüma
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 23 1 Sizden biri, müslümanlar arasında hüküm vermek durumunda kaldığı zaman, sesini iki hasımdan birine yükselttiğinden daha fazla diğerine yükseltmesin. Hz. Ümmü Seleme (r.anha) 23 2 Allah Teala müslim bir kulunu, bedenine bir musibetle ibtilaya maruz bıraktığı zaman, Aziz ve Celil olan Allah meleklerine şöyle buyurur: "Onun için evvelce işlemekte olduğu amelin en iyisini yazın." Eğer Allah o kuluna şifa verirse onu günahtan yıkar ve temirler. Eğer ruhunu kabz ederse onu bağışlar. Ve rahmetine nail kılar. Hz. Enes (r.a.) 23 3 Allah teala bir kula buğz ettiği zaman, ondan hayayı soyup alır. Hayayı alınca da o kimseyi sen sevmeyen ve sevilmeyen bir şahıs olarak görürsün. Allah, emaneti de ondan alır. Emanet alınınca, merhameti de alır. Merhamet alınınca da İslam'ın esasını da o kimseden alır. İslam'ın esası alınınca da, o kimseyi artık kovulmuş bir şeytan olarak görürsün. Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 23 4 Müslümanlar alimlerine buğz ettikleri, çarşı pazarlarını süsledikleri ve para toplamak için evlendikleri (Kadınla malı için evlenmek) zaman, Allah onları şu dört hususla mubtela kılar. Zamandan kıtlık, sultandan zulüm, hakimlerden hıyanet, düşman saldırısına maruz kalma. Hz. Ali (r.a.) 23 5 Köle kaçtığı zaman, tekrar efendisine dönünceye kadar namazı kabul olunmaz. Hz. Cerir (r.a.) 23 6 Sizden biriniz yatmağa geldiği zaman şöyle desin: "Ey göklerin ve yerlerin Rabbi olan Allahım! Sen bizim ve herşeyin Rabbisin. Herşeyin tasarrufu Senin elindedir. Evvel sensin, Senden önce bir şey yok. Ahir de sensin, Senden sonra da bir şey yok. Sen Batınsın. Senin gizliliğinden öteye bir şey yok. Bizi fakirlikten zenginliğe eriştir. Borcumuzu bize ödettir Allahım". Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 23 7 Sizden biri yatağına gireceği zaman, gömleğini çıkarıp onunla yatağını silsin, temizlesin. Zira o bilmez ki yatağından kalktıktan sonra yatağına bir şey oldu mu? (böcek, akreb v.s girdi mi?) Sonra sağ yanı üzerine yatsın ve şöyle dua etsin: "Ya Rabbi! Senin adını anarak sağ yanımı yere koydum. Ancak senin yardımınla kaldırabilirim. Eğer ruhumu kabzedersen ona merhamet eyle. Eğer onu geri verirsen salih kullarını muhafaza ettiğin şekilde onu koru Allahım". Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 23 8 Sizden biri bir meclise gelince selam versin. Oturma gözüküyorsa otursun. Kalkıp gitmek isterse yine selam versin. Zira birinci selam ikinci selamdan evla değildir. (İkinci selama da ihtiyaç vardır.) Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 23 9 Sizden biri helaline yakın olduktan sonra tekrar yaklaşmak isterse, önce abdest alsın. Hz. Ebû Said (r.a.) 23 10 Sizden biri helaline yakın olduktan sonra tekrar yakın olmak isterse, taharet alsın. Hz. Ömer (r.a.) 23 11 Sizden biri helaline yakın olmak istediğinde örtünsün, helalini de örtsün. Onlar merkeb çıplaklığı gibi üryan olmasınlar. (Allah'dan haya, meleklerden edep, şeytandan da kaçınmak için.) Hz. Ebû Ümâme (r.a.) 23 12 Sizden biri helaline yakın olduğu zaman örtünsün. Vahşi merkeblerin çıplaklığı gibi soyunmasın. Hz. Utbe (r.a.) 23 13 Sizden biri defi hacet esnasında kıbleyi önüne almasın ve arkasını da döndürmesin. Batı veya doğu cihetine dönsün. Hz. Ebû Eyyub (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 347 1 Hakimin dili iki ateş arasındadır. Ya Cennete yol bulur veya Cehennemi hak edecek bir neticeye varır. Hz. Enes (r.a.) 347 2 Cehennem ateşini ihata eden perdeler dört duvar halindedir. Her duvarın kalınlığı kırk yıllık yoldur. Hz. Ebû Said (r.a.) 347 3 Mümine lanet etmek onu öldürmek gibidir. Kim bir mü'mine veya mü'mineye haksız olarak mahkumiyetini müstelzim isnadda bulunursa onu öldürmüş gibi olur. Hz. Sabit İbni Dahhak (r.a.) 347 4 Allah'ın, melaikenin ve bütün insanların laneti o kimse üzerinedir ki, kadınla münasebeti kesti (evlenmedi). Halbuki Zekeriya (a.s.) oğlu Yahya (a.s.)'dan sonra evlenmemekle sena olunmak yoktur. Hz. Atiyye İbni Beşir (r.a.) 347 5 Allah lanet etsin o kimselere ki, şairlerin şiire itina ettikleri gibi, hutbe söylemeye itina edenler. Hz. Muaviye (r.a.) 347 6 Allah lanet etsin, cenaze peşinden para ile ağlıyan kadına ve dinleyenlere, sıla-ı rahimi kesene, musibet sırasında feryadcılık yapana ve dövme nakış yapan ve yaptırana. Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 347 7 Allah lanet etsin, halkanın ortasına oturana. (Yani güldürmek için sahneye çıkana.) Hz. Huzeyfe (r.a.) 347 8 Allah lanet etsin, saçını ekliyen kadına ve eklettirene ve dövme yapaan ve yaptırana. Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 347 9 Allah içkiye, içene de, sunana da, satana da, satın alana da, sıkana ve sıktırana da, taşıyana da, kendine götürülene de ve parasını yiyene de lanet etsin. Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 347 10 Allah lanet etsin, kadınlardan erkek kılığına, erkeklerin de kadın kıyafetine girene. Hz. İbni Abbas (r.anhüma) 347 11 Allah, faiz yiyene, yedirene, senedi yazana ve zekatı vermiyene de lanet etsin. Hz. Ali (r.a.) 347 12 Allah, süslenmek için yüzünü boyayıp yolana da, yoldurana da lanet etsin. Hz. Âişe (r.anha) 347 13 Allah, avrete bakana da baktırana da lanet etsin. Hz. Hasan (r.a.) 347 14 Allah, hayvanın azasından bir yeri kesene lanet etsin. Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 347 15 Allah lanet etsin, anasına-babasına lanet edene. Allah'dan gayrisi için hayvan kesene lanet etsin. Mücrimi barındırıp himaye edene lanet etsin ve arazi hududunu değiştirene de lanet etsin. Hz. Ali (r.a.) 347 16 Allah, efendisinden başkasını efendi edinene lanet etsin. Allah, arazi işaretlerini bozana lanet etsin. Allah amayı yoldan itene lanet etsin. Allah, anasına-babasına lanet edene de lanet etsin. Allah, Allah'dan gayri için hayvan kesene lanet etsin. Allah, hayvana kötü iş yapana lanet etsin. Allah, Lûtîlik yapana lanet etsin. Allah, Lûtîlik yapana lanet etsin. Allah, Lûtîlik yapana lanet etsin. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 22 1 Kardeşlerinizi isimleri ile çağırınız. Onları lakapları ile çağırmayınız. Hz. Abdullah İbni Cerad (r.a.) 22 2 Abdestinizdeki şüpheyi, yakın bilginizle def edin. Namazda ise zannınıza göre hareket edin. (Abdestten şüphelendiğinde zanna göre değil, kat'i bilgiye dayanılır. Halbuki namazda ise tereddüde düşüldüğünde galip zanna göre hareket edilir.) Hz. Âişe (r.anha) 22 3 Ölülerinizi salih insanların arasına defnediniz. Zira ölü, kötü komşudan eza görür. Nasıl ki hayattaki bir kimse de kötü komşudan eza duyar. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma) 22 4 Siz, kan, saç ve tırnaklarınızı toprağa gömünüz ki, büyücüler onlarla sihir yapmasınlar. Hz. Câbir (r.a.) 22 5 Süt ile yağlanınız. Zira bu sizin için hanımlarınızın nezdinde daha haz vericidir. Menekşe yağı da sürünüz. Zira o yazın serinlik ve kışında hararet verici vasıftadır. Hz. Ali (r.a.) 22 6 Hac ve Umreye devam ediniz. Zira demirci ocağının, demirin pasını temizlemesi gibi, hac ile umre de fakirliği ve günahları yok eder. Hz. Câbir (r.a.) 22 7 Yetimi kendine yakın tut. Başını elinle okşa ve onu sofrana oturt. Böyle yaparsan, kalbin yumuşar ve hacetin görülür. Hz. Ebû İmran (r.a.) 22 8 Cennet ehlinden derecesi en az olan kimse için, seksen bin hadim ve yetmiş iki zevce vardır. Onun için, büyüklüğü Cabiye (Şam) ile San'a (Yemen) arası kadar olan inci, zebercet ve yakuttan bir kubbe kurulur. Hz. Ebû Said (r.a.) 22 9 Her hak sahibine hakkını veriniz. Çocuk yatağındır(yatak sahibinin). Zani için de recm vardır. Kim ki, efendisinden başkasını veli edinirse, yahud başkasına nisbet iddia ederse Allah'ın meleklerinin ve insanların hepsinin laneti onun üzerine olsun. Böylesinin ne nafile, ne de farz ibadeti kabul olunur. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma) 22 10 Allah'ı çok zikretmekle meclislerin hakkını verin. Doğru yolu gösterin ve gözlerinizi indirin. (Haramdan sakının). Hz. Sebi İbni Huneyf (r.a.) 22 11 Azimetleri yerine getirin ve ruhsatları da kabul edin. (Din kolaylıktır icabında faydalanın.) İnsanları bırakın (gizli hallerini ve ayıblarını araştırmayın). Onlara böyle yapmanız sizin için yeterlidir (şerlerinden emin olursunuz.) Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 22 12 Şu maldan (dünyadan) istemeksizin ve tamah etmeksizin Allah Teala sana verdiğinde onu al ve ye, Onu mal edin. Hz. Ebud Derda (r.a.) 22 13 Allah sana bir mal verdiği zaman, Allah'ın bu nimet ve ikramının eseri senin üzerinde görülsün. Hz. Ebud Derda (r.a.) 22 14 Bir kimse ile kardeşlik kurduğunda onun adını ve babasının adını sor. Onun gaybutinde aile efradını korursun, hasta olursa ziyaret edersin, vefat ederse cenazesinde hazır olursun. Hz. İbni Ömer (r.anhüma) 22 15 Sizden biriniz bir hadim (köle) satın aldığında ona ilk yedireceği şey helva (tatlı) olsun. Onun alışması için bu daha iyidir. Hz. Muaz ibni Cebel (r.a.) 22 16 Marufu (iyilik) istediğiniz zaman onu güzel yüzlülerden taleb ediniz. Hz. Abdullah İbni Cerad (r.a.) 22 17 Sizlerden biri, müslümanlar hakkında hüküm vermek durumunda kaldığı zaman öfkeli iken hüküm vermesin. Onlara (davacı ve davalıya) bakışta, oturtma yerinde ve işaret etmede kendilerine eşit davranılmasını temin etsin. Hz. Ümmü Seleme (r.anha
Her hak sahibine hakkını veriniz. Çocuk yatağındır(yatak sahibinin). Zani için de recm vardır. Kim ki, efendisinden başkasını veli edinirse, yahud başkasına nisbet iddia ederse Allah'ın meleklerinin ve insanların hepsinin laneti onun üzerine olsun. Böylesinin ne nafile, ne de farz ibadeti kabul olunur. Ravi: Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma) Sayfa: 22 / No: 9 Ramuz El-Ehadis
Allah'ın insanlardan en nefret ettiği kişi, sığırın diliyle ağzını karıştırdığı gibi (yanlışı doğru, doğruyu yanlış göstermek için) konuşurken dilini dolaştırıp duran belağat sahibi kimsedir. Ravi: Hz. Abdullah İbni Amr (r.a.) Sayfa: 8 / No: 6 Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel31 Temmuz 2025 23:25 Hacetini arz edemeyen kimsenin hacetini siz tebliğ ediniz. Her kim ki, ihtiyacını arza muktedir olamayan bir kimsenin hacetini Sultana bildirirse, Allah, onun ayaklarını kıyamet gününde sırat üzerinde sabit kılar. Ravi: Hz. Ebud Derda (r.a.) Sayfa: 8 / No: 11 Ramuz El-Ehadis
- Bunlar kolay cevaplanacak sorular değil? Cenab-ı Hak inşaallah güzel günler gösterecek. Herkes faaliyetlerini ya-pacak Cenab-ı Hak bir halte nasib edecek inga ba-şına. Dağınık olunca ta-bii hiç bir şey olamıyor. Lokman Hekim kırk tane
Cenab-ı Hak inşallah güzel günler gösterecek.
çöp bağlamış, "kırın" demiş, evlatlarından kimse ki ramamış. Çözmüş hepsini, çat çat kırmışlar. "Hepi-niz birleşin ki böyle kuvvetli olasınız." demiş. Bu an cak hiläfetle olur. Hilafete tam sahip olunursa, bir kaç kötü de erir gider.
Allah Teala'ya cihadın en sevimli olanı, zalim hükümdara söylenen hak sözdür. Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.) Sayfa: 16 / No: 17 Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel4 Ağustos 2025 02:51 Allah, Hz. İbrahim (a.s.)'ı "Halil". Hz. Musa (a.s.)'ı "Neciy" ve Beni de "Habib" ittihaz etti. Sonra buyurdu ki: "İzzetim ve Celalim hakkı için Habibimi, Halilim ve Neciyyim üzerine tercih ederim." Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) Sayfa: 11 / No: 11 Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel4 Ağustos 2025 02:52 Cibril (a.s.) Bana geldi ve buyurdu ki: "Ya Muhammed (s.a.s.) Rabbin Sana selam ediyor ve şöyle buyuruyor: "Kullarımdan öyle kimse vardır ki, onun imanı ancak zenginlikle salah bulur. Eğer onu fakir kılsa idim o küfranı nimet ederdi. Ve yine kullarımdan öyle kimse vardır ki, onun imanı ancak fakirlikle salah bulur. Eğer onu zengin kılsa idim o küfrederdi. Kullarımdan öylesi de vardır ki onun imanı ancak sıhhatta olması ile tamam olur. Eğer ona hastalık versem, o küfrederdi. (Diğer bir nüshada şu ilave vardır) Kullarımdan öyle kimse de vardır ki, onun imanı ancak kendisinin hastalık içinde bulunması ile tamam olur. Eğer onu sıhhatte kılsam, o küfranı nimet ederdi" Ravi: Hz. Ömer (r.a.) Sayfa: 11 / No: 1 Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel4 Ağustos 2025 02:53 Kendisinden çocuk peydah olacak meniyi, kayanın üstüne döksen, Allah (z.c.hz.) yaratacağını yaratır ve hiç şüphe yok ki Allah yaratacağı canı yaratır. Ravi: Hz. Sumame (r.a.) Sayfa: 354 / No: 14 Ramuz El-Ehadis
"Bir gün Peygamber (s.a.v.) in terkisinde (bineğinin arkasında) idim. Bana şöyle bu-yurdu:
"Ey genç! Sana bazı kelimeler öğreteyim: Allah'ı gözet ki, O da seni gözetsin. Allah'ı gözet ki, O'nu karşında bulasın. Bir şey is-tediğinde Allah'tan iste. Yardım dilediğinde Allah'tan dile. Şunu bil ki, şayet bütün üm-met (insanlık) sana bir fayda vermek için bir araya gelse, ancak Allah'ın senin için yazdı-ğı kadarıyla fayda verebilirler. Yine şayet sana bir zarar vermek için bir araya gelseler, ancak Allah'ın senin aleyhine yazdığı kadar zarar verebilirler. Kalemler kaldırılmış, sa-hifeler kurumuş (yani her şey takdir edilmiş ve bitmiştir)." 8
Bu tavsiyeleri ile Rasul-i Zîşân Efendi-miz, tüm fillerimizde, düşüncelerimizde ve niyetlerimizde Allah'ın rızasını, emirlerini ve yasaklarını göz önünde bulundurma-mız gerektiğini işaret buyurur. Bu, Allah bilinciyle yaşamaktır ki, hayatın merkezine O'nu koymanın ta kendisidir. Yine O (s.a.v.), insanın tüm ihtiyaçlarında ve zorlukların-da ilk ve en nihai merci olarak Allah'ı gör-mesi gerektiğini belirtir. Bu, tam bir tevek-kül ve acziyetini bilerek yalnızca Yaratıcısı-na yönelme halidir.
İnsanlar onu tanıyacak diye faciri anmaktan çekiniyor musunuz? Facirden, bulunduğu hal üzere bahsedin ki, insanlar ondan sakınsınlar. Ravi: Hz. Behz İbni Hakim (r.a.) Sayfa: 12 / No: 13 Ramuz El-Ehadis
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi 186 1 Yarabbi. Ona (Hz. Ali'ye) yardım et. Ve onu yardım vesilesi et. Ona rahmet et ve onu rahmet vesilesi et. Ona nusret ver ve onu nusret vesilesi et. Yarabbi, ona dost olana dost ol ve ona düşman olana da düşman. Hz. İbni Abbas (r.anhüma) 186 2 Yarabbi, bunları (hz. Hasan ve Hüseyin) Ben seviyorum. Sen de sev, Ve buğz edene sen de buğz et. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 186 3 Yarabbi, Abbas'a ve Abbas'ın evladına yardım et. Yarabbi Abbas'a ve Abbas'ın evladına yardım et. Yarabbi, Abbas'a ve Abbas'ın evladına yardım et. Ey amca, Mehdi senin sülalendendir. Teyid edilmiş, Radiye ve Merdiyye olarak. Hz. Abbas (r.a.) 186 4 Yarabbi, Ebu Bekir'e (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Yarabbi, Ömer (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Yarabbi, Osman'a (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Yarabbi, Ebu Ubeyde İbnil Cerrah'a (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Yarabbi, Amr İbni As'a (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Hz. İbni Yuhamir (r.a.) 186 5 Yarabbi, kim ki Bana inanır, Beni tasdik eder ve Senden Bana gelenin (kitabın) hak olduğuna şehadet ederse, Sen onun malını da evladını da az ver ve ruhunu da erken kabzet. Yarabbi, ona Sana kavuşmayı sevdir. Ve ölümünü de ta'cil et. Kim de Bana inanmaz ve Beni tasdik etmez ise ve getirdiğimin Hak olduğunu da bilmezse, onun malını ve evladını çoğalt ve ömrünü de uzun et. Hz. Muaz (r.a.) 186 6 Yarabbi Kureyş'e hidayet et. Zira onların alimi, arzı ilimle dolduracaktır. Yarabbi onlara (dünyevi) azabı tattırdığın gibi nimetini de tattır. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) 186 7 Yarabbi, ona (Hz. Muaviye ra) kitabı ve hesabı öğret. Onu memleketlerde hükmettir ve kendisini azabtan koru. Hz. Seleme İbni Muhalled (r.a.) 186 8 Yarabbi, ona (Hz. Muaviye r.a) ilim ihsan et. Ve onu hidayet rehberi ve Mehdi kıl. Ve onun sebebiyle de hidayet ver. Hz. Ömer (r.a.) 186 9 Yarabbi rüzgarın şerrinden ve rüzgarla gelecek şeyin şerrinden ve bilhassa Ad kavmini helak eden şimal rüzgarından sana sığınırım. Hz. Câbir (r.a.) 186 10 Yarabbi, Sen; ruhu, sinirlerin, kemiklerin ve parmak uçlarının arasından alırsın Sen Bana ölüm hususunda yardımcı ol. Onu Bana kolaylaştır. Hz. Tumet İbni Ğaylan (r.a.) 186 11 Yarabbi, imanı ruhuma içirdiğin gibi, kalbime de içir. Yaratılışımda takdir ettiğin şeyden bir şeyle Bana azab etme. Zira Sen Benim üzerimde her şeyi yapmaya muktedirsin. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
"Sizi boş yere yarattığımızı ve sizin hakîkaten huzûrumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?"
(el-Mü'minûn, 115)
***
"Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. Onları sadece gerçek bir sebeple yarattık. Fakat onların (yâni insanların) çoğu (gafletlerinden dolayı) bilmiyorlar." (ed-Duhân, 38-39)
Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliriz. Onu ve geride kalanlardan olacak karısı dışında aile-sini kurtaracağız. 23
Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk."24
İki Kadından
Biri
Lut (a.s.) ın karısı; peygamber ko-casına îmanda ihanet etmiş iki ka-dından biri idi. 25 İman; gerçekten hidâyet işiydi. Nuh (a.s.) ın karısının düştüğü inanç-sızlık batağına Lut (a.s.) in eşi de düşmüştü. Her an yanında bulunan ilâhî ışıktan yararlanamamıştı.
Nuh ve Lut (aleyhimesselâm) peygamber olma-larına rağmen eşlerini helâk olmaktan kurtarama-mışlardı. Çünkü kurtuluş; soya, sopa, akrabalığa de-ğil, imana dayalı idi.
Elçi melekler İbrahim (a.s.) ın yanından ayrıl-dılar. Sedum'a vardılar. Lut (a.s.) 1 buldular. O'na misafir oldular.
"Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti. Çok sıkıldı. "Bu çetin bir gündür! dedi."26
Niçin çetindi?
Gelenler kimdi?
Lut (a.s.) bilmiyordu. Ama hepsi gençti, güzel-di, erkekti. Zaten milleti de böyle kişileri ele geçir-mek isterdi. Şimdi ise, evde bir grup genç erkek var-
Medineli ilk müslümanlardan Üseyd bin Hudayr, Evs kabilesine mensuptu. İkinci Akabe Bey'atı'nda Allah Rasûlü ile görüştü.
Hazret-i Aişe onun hak-kında; "Üseyd insanların en fazi-letlilerindendi." derdi. Güzel söz-lerinden biri şöyledir:
“Bütün ömrümü üç hål üzerin-de geçirmek isterdim:
Birincisi, Kur'ân okuduğum
ve dinlediğim zamanki hâlimdir. İkincisi, Rasûlullah 'in hut besini dinlediğim zamanki hâlimdir.
Üçüncüsü, bir cenâze ile kar-şılaştığım zamanki hâlimdir ki, cenâzeyi görünce kendime ne ile meşgul olduğumu ve ölüm için ne hazırladığımı sorarım." (Ahmed, IV, s. 352; Håkim, Müstedrek, III, s. 327)
Bu yıldız şahsiyet, 641'de vefât etti. Kabri, Cennetü'l-Bakîdedir.
Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmai
Bir gece Üseyd, Bakara Sûre-si'ni okuyordu. Atını da yanına bağ-lamıştı. Kur'an'ı okurken at birden ha-reketlenmeye başladı. Üseyd sustu. O susunca at da sakinleşti. Üseyd tekrar okumaya başladı. At yine şah-landı. Üseyd sustu, at da sakinleş-ti. Bundan sonra Üseyd bir daha okumaya başladı, at yine hırçınlaştı. Üseyd artık vazgeçti. Üseyd'in oğlu Yahya ise ata yakın bir yerde (yatmakta) idi. Atın çocuğa bir za-rarı dokunmasından endişe ederek çocuğu geriye çekti. Bu sırada başını kaldırıp göğe baktığında, parlamakta olan birtakım şeyler gördü ve o şeyler uzaklaşarak gözden kayboldu.
lü ona;
Hudayr oğlu!" buyurdu. "-Oku ey Hudayr oğlu, oku ey
Üseyd;
"-Yâ Rasûlallah, başımı kal-dırıp göğe baktığımda beyaz bu-lut gölgesine benzer bir sis içinde kandiller gibi birçok şeyin parla-makta olduğunu gördüm. Sonra bu parlak cisimler göğe doğru çe-kilip gözden kayboldu." dedi.
Hazret-i Peygamber;
"-Bilir misin onlar nedir? Onlar meleklerdi, senin Kur'ân okuyuş sesine yaklaşmışlardı. Eğer okumaya devam etseydin sabaha kadar seni dinlerlerdi. İnsanlar da onlara bakarlardı. Onlar insanların gözünden gizlenemezler-di." buyurdu. (Buhâri, Fezaili'l-Kur'an, 15;
Üseyd, gece olanları Hazret-i Peygamber'e anlattı. Allah Rasû-
Unlü âlim Fahreddin er-Râzî, 6 1149'da Rey'de doğdu. Önce bi-amli bir âlim ve iyi bir hatip olan hasından, sonra da devrin âlimle-den ilim öğrendi. Daha sonra He-a yerleşti. Tefsir, kelâm, mantık, tah, Arap dili, tarih ve tıp alanın-eserler te'lif etti, talebe yetiştirdi.
Fahreddin er-Rází, 29 Mart 1210'da vefât etti. Kabri, Herat'tadır.
Fahreddin Râzî; Asr Sûresi'ni tefsir ederken, tebdîl-i mekân yapa-rak zihnini biraz açmaya niyetlen-d. Bir dostunun yanına gitti. Dostu sohbet esnasında bir nükte anlattı:
*-Bir adam sıcak yaz gününde,
bunaltıcı bir havada şehrin merke-zine doğru ilerlemiş. Pazara yak-laştığında bir satıcının;
<<-Ana sermayesi eriyip yok olana merhamet ediniz! Ana ser-mayesi eriyip yok olana merhamet ediniz!>> diye nidâ ettiğini işitmiş;
<<-Ne satıyor ki böyle bağırı-yor?>>>diye merak ederek adamın tezgâhına yaklaşmış. Satıcının; in-sanlar ferahlasın diye dağdan buz getirdiğini, her an biraz daha eri-yen buzu satmaya çalıştığını gör-müş. Buz eridikçe adamın emeği ve kazancı da eriyormuş."
Nükte Fahreddin er-Râzînin zihninde tekrar tekrar dolaştı ve;
"-Asr Sûresi'nin mânâsı işte bu-dur. Çünkü, artık insanın üzerinden
ikindi de geçiyor, böylece ömrü biti-yor, ama insan henüz bir şeyler ka-zanmış değil. O hâlde insan ziyan-dadır" diyerek bu nükteyi tefsirine ekledi. (Fahreddin er-Razi, Mefatihu'l-ġayb, XXXII, 81) (*Asr; zaman, ikindi, ikindi nama-zı, asr-ı saâdet gibi månålara da gelir.)
Ömür; güneşin altındaki buz gibi hızla erimekte, hayat ırmağı hız-la akıp gitmekte... Muhasebe edenle-re, nefsini hesaba çekenlere, tevbe ve istiğfar edenlere ne mutlu...
Allah Teala'ya cihadın en sevimli olanı, zalim hükümdara söylenen hak sözdür. Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.) Sayfa: 16 / No: 17 Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 01:58 Evet, Ben Kur'an'ı fehm ile okuyorum. Siz ise zahiri ile okuyorsunuz . Dediler ki: "Ya Resulallah, zahir ile batın (fehm)'in farkı nedir?" Buyurdu ki: "Ben Kur'an'ı okuyorum ve tefekkür ediyorum. Ve ahkamı ile amel ediyorum. Halbuki siz şöyle okuyorsunuz, buyurdu ve elini süratle geçirerek işaret etti. (Bu hadis-i şerif Ashabın peygamber Efendimize şöyle demeleri üzerine varid olmuştur: "Ya Rasülallah! Siz Kur'an-ı Kerim'i okuduğunuz zaman öyle bir manevi haz duyuyoruz ki, kendi kendimize okuduğumuzda bu halaveti duyamıyoruz.") Ravi: Hz. Umeyr İbni Hani (r.a.) Sayfa: 16 / No: 9 Ramuz El-Ehadis
Allah Teala'ya cihadın en sevimli olanı, zalim hükümdara söylenen hak sözdür. Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.) Sayfa: 16 / No: 17 Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 01:58 Evet, Ben Kur'an'ı fehm ile okuyorum. Siz ise zahiri ile okuyorsunuz . Dediler ki: "Ya Resulallah, zahir ile batın (fehm)'in farkı nedir?" Buyurdu ki: "Ben Kur'an'ı okuyorum ve tefekkür ediyorum. Ve ahkamı ile amel ediyorum. Halbuki siz şöyle okuyorsunuz, buyurdu ve elini süratle geçirerek işaret etti. (Bu hadis-i şerif Ashabın peygamber Efendimize şöyle demeleri üzerine varid olmuştur: "Ya Rasülallah! Siz Kur'an-ı Kerim'i okuduğunuz zaman öyle bir manevi haz duyuyoruz ki, kendi kendimize okuduğumuzda bu halaveti duyamıyoruz.") Ravi: Hz. Umeyr İbni Hani (r.a.) Sayfa: 16 / No: 9 Ramuz El-Ehadis
Allah Teala'ya cihadın en sevimli olanı, zalim hükümdara söylenen hak sözdür. Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.) Sayfa: 16 / No: 17 Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 01:58 Evet, Ben Kur'an'ı fehm ile okuyorum. Siz ise zahiri ile okuyorsunuz . Dediler ki: "Ya Resulallah, zahir ile batın (fehm)'in farkı nedir?" Buyurdu ki: "Ben Kur'an'ı okuyorum ve tefekkür ediyorum. Ve ahkamı ile amel ediyorum. Halbuki siz şöyle okuyorsunuz, buyurdu ve elini süratle geçirerek işaret etti. (Bu hadis-i şerif Ashabın peygamber Efendimize şöyle demeleri üzerine varid olmuştur: "Ya Rasülallah! Siz Kur'an-ı Kerim'i okuduğunuz zaman öyle bir manevi haz duyuyoruz ki, kendi kendimize okuduğumuzda bu halaveti duyamıyoruz.") Ravi: Hz. Umeyr İbni Hani (r.a.) Sayfa: 16 / No: 9 Ramuz El-Ehadis
Evet, Ben Kur'an'ı fehm ile okuyorum. Siz ise zahiri ile okuyorsunuz . Dediler ki: "Ya Resulallah, zahir ile batın (fehm)'in farkı nedir?" Buyurdu ki: "Ben Kur'an'ı okuyorum ve tefekkür ediyorum. Ve ahkamı ile amel ediyorum. Halbuki siz şöyle okuyorsunuz, buyurdu ve elini süratle geçirerek işaret etti. (Bu hadis-i şerif Ashabın peygamber Efendimize şöyle demeleri üzerine varid olmuştur: "Ya Rasülallah! Siz Kur'an-ı Kerim'i okuduğunuz zaman öyle bir manevi haz duyuyoruz ki, kendi kendimize okuduğumuzda bu halaveti duyamıyoruz.") Ravi: Hz. Umeyr İbni Hani (r.a.) Sayfa: 16 / No: 9 Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 02:24 Bütün yer gök ehli bir mü'minin kanında ortak olsa, Allah onların hepsini yüzü koyun cehenneme atar. Ravi: Hz. Ebû Bekre (r.a.) Sayfa: 355 / No: 3 Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 02:26 Bütün yer gök ehli bir mü'minin kanında ortak olsa, Allah onları Cehenneme atar. Ravi: Hz. Ebû Said (r.a.) Sayfa: 355 / No: 2 Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 02:27 Allah Teala'ya cihadın en sevimli olanı, zalim hükümdara söylenen hak sözdür. Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.) Sayfa: 16 / No: 17 Ramuz El-Ehadis
M EZAR taşları sadece gö-rünüşleriyle değil, üzerlerine ya-zılmış nice ibretli cümlelerle de tam bir hikmet hazinele-ridir. İnsanın, dünya-nın, hayatın ve eşyanın künhüne vakıf olabilmek için mezar taşları ara-sında gerçekleştirile-cek küçük bir seyahat yeter de artar bile. İşte insanın bu-gününü ve yarınını özetleyen veciz bir mezar taşı yazısı; "En insan! Dün bende senin gibiydim. Unutma ki yarın sende benim gibi olacaksın!"
★
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 04:37 müptelası idi. Ruhu şad, mekanı cennet,
makamı âli, menzili mübarek olsun.
Marifet yayınevinin kapandığı gün-lerdi. Ömer Ziya Belviranlı ağabey, Kamil Büyüker Hocam ve bendenizi yayınevine davet etmiş, "buradan dilediğiniz kitabı alabilirsiniz" demişti.
Birkaç tane kitap almış, daha fazlasını almaya elimiz varmamıştı. Bir yayınevinin kapanışına şahit olmak ikimize de çok ağır gelmişti. Ben bu atmosferde merhuma şöyle bir soru sormuştum:
"Abi, bu kitapları verecek yakınında ve çevrende kimsen yok mu?"
Merhum soruma cevaben "Olmaz olur mu? Elbette var hamdolsun" demiş ve fi-nali şu muhteşem cümle ile gerçekleştir-mişti: "Kitabın gerçek varisleri okurlarıdır."
kerini kıyıda durdurur. Ama arkada donanmanın desteği olduğu için denize dökemezler onları. Bunun üzerine İtalya'da büyük olay çıkar.
Atatürk'ten sonra gerçekten derin devlet vizyonuna sahip bir isim geldi mi?
Derin devlet vizyonuna sahip Alparslan Türkeş, olağanüstü derin ve karmaşık bir bakışı olan ve enteresan duruşlar sergileyen bir insandır. Mesela gün gelmiştir, Alparslan Türkeş Nazım Hik-met'ten şiir okumuştur. Çok farklı bir hareketti, ama ülkücüler bunu anlamamıştır. Bu adam şiirlerini Türkçe yazmış. İsterse va-tan haini olsun, bu bir Türk şairidir. Dolayısıyla bu adamın Türk-çeye bir hizmeti vardır. Türkeş'in onun şiirini okumasını böyle bir millet vefası olarak görmüşümdür.
Türkeş başka bir şey daha yaptı. Mesela Bakü-Ceyhan petrol boru hattı için, "Bu ortaklığın içinde Türkiye'nin payı yüzde on, Rusya'nın payı yüzde yirmi beş olmalı" dedi. Bir numaralı Rus düşmanı böyle bir şeyi nasıl yapabilir, diye düşünebilirsiniz. Tür-keş biliyor ki, Rusya istemezse petrol boru hattının gerçekleşme-si çok zor olur. Ayrıca eğer Rusya'ya yüzde yirmi beş verip de ya-nınıza almazsanız, bu sefer siz yüzde onu alsanız bile Amerika'yı bu işte o kadar etkin kılarsınız ki, dengelenmesi imkânsız bir güç olur. Türkeş'te bir devlet adamı kumaşı vardır.
Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa'nın liderliğindeki İt-tihat ve Terakki'nin Teşkilat-ı Mahsusa isimli bir istihbarat teş-kilatı vardı. Bu, Türk tarihindeki belki de en önemli gizli servis-lerden biri olarak kabul edilir. Ayrıca Yakup Cemil, Eşref Kuş-çubaşı, Yahya Efendi gibi önemli fedaileri vardı. Teşkilat-ı Mahsusa bir derin devlet oluşumu mudur?
Dönem İttihat Terakki dönemiydi. Daha doğrusu tarihin en önemli dönemlerinden bir tanesiydi. Teşkilat-ı Mahsusa ve onun öncülü sayabileceğimiz Jurnalciler Örgütü çağdaşlaşan ba-
Dosya Gündem Siyaset Dünya Ekonomi Spor Tarih Filistin
Çanakkale
Ekonomi
Gündem
Eğitim
Aktüel
Sağlık
Dünya
Genel
Spor
Manisa
Edirne
Bolu
Yerel
Dosya
Filistin
Bilim,
Balıkesir
İstanbul
Ankara
Kayseri Abdurrahman Dilipak Dünya nereye götürülüyor? Abdurrahman Dilipak 19.09.2024 - 00:05 Yayınlanma Google News Derin Gerçekler Bakın dün başlayıp bu gün devam ettiğimiz, Pedefolik Satanist Siyonistlerin bu eylem planındaki işleri savunan partisinden, cemaatinden, mediasından, iş adamından, akademisyeninden uzak duralım. Bunların partilerinden, STK’larından ayrılın. Ya da içeride mücadele edin, orada olup bitenleri insanlara duyurun. Artık İnsan Hakları diye bir şey yok, çünkü insan yok. Çevre yalan, Kadın özgürlük hareketleri de yalan. Sağlık diye geni ile oynanmış gıdalar, sentetik et öneriyorlar. İlaçlar zehir.
Sıkı durun daha devamı var: CIA, FBI, eyalet ve yerel polis teşkilatları, IRS, FEMA, Sosyal Güvenlik'in ana dosyaları büyük ölçüde genişletilecek ve ABD’deki tüm bireylerin kişisel kayıtlarının temelini oluşturacaktır. Evlilik yasaklanacak ve bildiğimiz gibi bir aile hayatı olmayacak. Çocuklar erken yaşta ebeveynlerinden alınacak ve devlet malı olarak vesayet altında büyütülecek. Böyle bir deney, çocukların devlet tarafından sadakatsiz vatandaşlar olarak görülen ebeveynlerinden alındığı Doğu Almanya'da Erich Honnecker tarafından gerçekleştirilmişti. Kadınlar, "kadın kurtuluşu" hareketlerinin devam eden süreci boyunca aşağılanacak. Özgür seks zorunlu olacak. 20 yaşına kadar en az bir kez uyulmaması, şahsına karşı ağır misillemelerle cezalandırılır. Bir kadına iki çocuk doğduktan sonra kendi kendine kürtaj öğretilir ve uygulanır; bu kayıtlar, Tek Dünya Hükümeti'nin bölgesel bilgisayarlarındaki her kadının kişisel dosyasında yer alır. Bir kadın daha önce iki çocuk doğurduktan sonra hamile kalırsa, böyle bir kürtaj ve sterilizasyon yapılması için zorla bir kürtaj kliniğine götürülür.
Pornografi teşvik edilecek ve eşcinsel ve lezbiyen pornografisi de dahil olmak üzere her sinema salonunda zorunlu olarak gösterilecektir. Bakın ülkemizde, bugün yargı ve vergi muafiyeti verdiğimiz, Diplomatik dokunulmazlığa sahip, doğrudan ve dolaylı olarak Kamu, özel ve STK’larla hertürlü görüşme, iş birliği ve mali kaynak desteği, EGİTDONAT faaliyetine ilişkin imtiyaz sahi UN WOMAN Örgütü bu Pedefolik, Satanist, Siyonistlerin yüz milyon dolarları bulan fonlarını ülkemizde dağıtmaya devam ediyor. "Eğlence amaçlı" uyuşturucuların kullanımı teşvik edilecek ve her kişiye, dünyanın dört bir yanındaki One World Government mağazalarından satın alınabilen uyuşturucu kotaları tahsis edilecektir. Zihin kontrol uyuşturucuları yaygınlaştırılacak ve kullanımı zorunlu hale gelecektir. Bu tür zihin kontrol uyuşturucuları, insanların bilgisi ve/veya rızası olmadan yiyecek ve/veya su tedariklerinde verilecektir. One World Government çalışanları tarafından işletilen ve köle sınıfının boş zamanlarını geçirebileceği uyuşturucu barları kurulacaktır.
Dosya Gündem Siyaset Dünya Ekonomi Spor Tarih Filistin
Çanakkale
Ekonomi
Gündem
Eğitim
Aktüel
Sağlık
Dünya
Genel
Spor
Manisa
Edirne
Bolu
Yerel
Dosya
Filistin
Bilim,
Balıkesir
İstanbul
Ankara
Kayseri Abdurrahman Dilipak Dünya nereye götürülüyor? Abdurrahman Dilipak 19.09.2024 - 00:05 Yayınlanma Google News Derin Gerçekler Bakın dün başlayıp bu gün devam ettiğimiz, Pedefolik Satanist Siyonistlerin bu eylem planındaki işleri savunan partisinden, cemaatinden, mediasından, iş adamından, akademisyeninden uzak duralım. Bunların partilerinden, STK’larından ayrılın. Ya da içeride mücadele edin, orada olup bitenleri insanlara duyurun. Artık İnsan Hakları diye bir şey yok, çünkü insan yok. Çevre yalan, Kadın özgürlük hareketleri de yalan. Sağlık diye geni ile oynanmış gıdalar, sentetik et öneriyorlar. İlaçlar zehir.
Sıkı durun daha devamı var: CIA, FBI, eyalet ve yerel polis teşkilatları, IRS, FEMA, Sosyal Güvenlik'in ana dosyaları büyük ölçüde genişletilecek ve ABD’deki tüm bireylerin kişisel kayıtlarının temelini oluşturacaktır. Evlilik yasaklanacak ve bildiğimiz gibi bir aile hayatı olmayacak. Çocuklar erken yaşta ebeveynlerinden alınacak ve devlet malı olarak vesayet altında büyütülecek. Böyle bir deney, çocukların devlet tarafından sadakatsiz vatandaşlar olarak görülen ebeveynlerinden alındığı Doğu Almanya'da Erich Honnecker tarafından gerçekleştirilmişti. Kadınlar, "kadın kurtuluşu" hareketlerinin devam eden süreci boyunca aşağılanacak. Özgür seks zorunlu olacak. 20 yaşına kadar en az bir kez uyulmaması, şahsına karşı ağır misillemelerle cezalandırılır. Bir kadına iki çocuk doğduktan sonra kendi kendine kürtaj öğretilir ve uygulanır; bu kayıtlar, Tek Dünya Hükümeti'nin bölgesel bilgisayarlarındaki her kadının kişisel dosyasında yer alır. Bir kadın daha önce iki çocuk doğurduktan sonra hamile kalırsa, böyle bir kürtaj ve sterilizasyon yapılması için zorla bir kürtaj kliniğine götürülür.
Pornografi teşvik edilecek ve eşcinsel ve lezbiyen pornografisi de dahil olmak üzere her sinema salonunda zorunlu olarak gösterilecektir. Bakın ülkemizde, bugün yargı ve vergi muafiyeti verdiğimiz, Diplomatik dokunulmazlığa sahip, doğrudan ve dolaylı olarak Kamu, özel ve STK’larla hertürlü görüşme, iş birliği ve mali kaynak desteği, EGİTDONAT faaliyetine ilişkin imtiyaz sahi UN WOMAN Örgütü bu Pedefolik, Satanist, Siyonistlerin yüz milyon dolarları bulan fonlarını ülkemizde dağıtmaya devam ediyor. "Eğlence amaçlı" uyuşturucuların kullanımı teşvik edilecek ve her kişiye, dünyanın dört bir yanındaki One World Government mağazalarından satın alınabilen uyuşturucu kotaları tahsis edilecektir. Zihin kontrol uyuşturucuları yaygınlaştırılacak ve kullanımı zorunlu hale gelecektir. Bu tür zihin kontrol uyuşturucuları, insanların bilgisi ve/veya rızası olmadan yiyecek ve/veya su tedariklerinde verilecektir. One World Government çalışanları tarafından işletilen ve köle sınıfının boş zamanlarını geçirebileceği uyuşturucu barları kurulacaktır.
6.258 yorum:
«En Eski ‹Eski 6201 – 6258 / 6258Allah Teala Cennet ehlini Cennette iskan ettiğinde, geriye geniş bir mekan kalır. Allah Teala oraya herbiri, yaratıldığından sona ereceği güne kadar ki dünyadan daha büyük olan, üç yüz altmış alemi iskan eder.
Ravi: Hz. Ebû Saidil Hudri (r.a.)
Sayfa: 30 / No: 5
Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel21 Temmuz 2025 01:09
Benim sözüm Allah'ın kelamını nesh etmez. Allah'ın kelamı Benim sözümü nesh edebilir. Allah'ın kelamının bir kısmı diğerini nesh edebilir. (Nesh= Hükmünü gidermek)
Ravi: Hz. Câbir (r.a.)
Sayfa: 340 / No: 11
Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel21 Temmuz 2025 01:11
Her sebeb ve neseb kıyamet günü kesilecek. Benim sebebim ve nesebim müstesna.
Ravi: Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
Sayfa: 340 / No: 15
Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel21 Temmuz 2025 01:16
HADİSLERDEN SEÇMELER
İlim
İlim İslâm'ın hayatıdır, imanın direğidir. Bir ilmi öğrenene Allah, eksiksiz mükâfat verir. İlmi öğrenip de onunla amel eden kimseye Allah bilmediğini öğretir.
Hadis-i Şerif
Totaliter Rejim, gerçeklere tahammül edemiyor
Mustafa Kemalin uydurma secereleri
Dr. Alparslan Yasa
Kazım Kara-bekir Pa-şa'nın ama-i resmî ders Citablarında
...dünden devam...
Kemalizmin ve Kemalist Resmî Târihin iflâsının tescili: "Mutlak Şef", Karabekir Paşa'nın kitabını yaktırıyor!
M USTAFA Kemal, "Her halde muhte rem paşa; neşrettik-leri 'Şarkılı ibret eseri yerine İstiklâl harbinin bir kaç safhasını vatan çocuklarına öğretecek başka bir eser hediye et-selerdi; tarih ve hakikat namına daha büyük bir hizmet görmüş, ef-kän umumiyenin kendi hakların-da, milli mücadeledeki hizmet ve tesirleri hakkında kafaloud
(Sankamış'ta Varlık gazetesi'nde 25 Ağustos 1921 ilà 17 Temmuz 1922 tärihlerinde tefrika edilmiş tir), Erkänıharbiye Vazifeleri Hak-kında (Sarıkamış, 1922), Erkânı-harbiye Vezäifinden İstihbärät (Is tanbul, 1923), Sanayi Projeleri (An-kara, 1923), İktisad Esaslarımız (İz-mir, 1923), Tâlim ve Terbiye Hak-kında Anahtarlar (Ankara, 1923) gibi... (Yakar 2007: 18-19)
O, Mustafa Kemal'in meydan okumasına lüzüm kalmadan, tam da o sıralarda, İstiklal Harbi hak-kında bir eser hazırlamıştı ve ki-tab baskıdaydı: Türkün Ulu Tarihi-ne Büyük Hörmetlerimle: İstiklal Harbimizin Esasları: Yanlış Bilgi
Omur'un (1898-1974) kalemin den öğreniyoruz. Onun tam metin hälinde iktibās ettiğiniz izahatı, kitabın yine onun tarafından 1951'de yapılan ikinci baskısının (İstanbul: Sinan Matbaası, 1951, 192 s.) son sayfalarında (190-192) mündericdir:
Sinan Omur, -kendi matbaasında basılan-Karabekir'in kitabının nasıl yakıldığını anlatıyor
"Bu kitabı nasıl neşrettim ve nasıl imha edildi?
"932 senesinde Feridun Fahri 'Kandemir' tarafından yazılan ve
Günün sözü
:
Kuantum Özge der ki:
"Sanma ki yaptıkların karşına çıkmaz."
1- KÖLN DİYANET İŞLERİ TURK ISLAM BİRLİĞİ "DİTİв"
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği "DİTİB", Almanya'da yaşayan vatas daşlarımızın tümüne Islam Dini ile ilgili bütün konularda hizmet vermek üzer 21/05/1985 tarihinde kurulmuş ve kuruluşu Alman makamlannca onaylanmışt Vatandaşlarımız tarafından kurulan 700 dolayındaki demekle işbirliği haline çalışan DİTİB, Almanya genelinde yaşayan Türk vatandaşlarına dini hizmet yanında sosyal ve kültürel hizmetler de sunmaktadır. DİTİB'in Köln şehrin satın aldığı ve merkez olarak kullandığı bina, onbin kişiyi içine alan cami, kon rans salonu, eğitim merkezleri, kütüphane ve bürolardan oluşmaktadır. Ayn DİTİB'e bağlı olarak Almanya'nın Frankfurt, Hamburg, Hannover, Stutga Münih ve Nümberg şehirlerinde de şube merkezleri açılmıştır.
ADRES:
Venloer Str. 160 50823 Köln
ALMANYA
TELEFON:
0221/579820
FAKS:
0221/515892
480
14812. Bastığı yerde ot bitmez..
14813. Bastığı yeri görmez.
14814. Baş başa vermeden, taş yerden oynamaz (kalmaz).
14815. Baş nereye giderse, ayak da oraya gider.
14816. Baş ol da soğan başı ol!
14817. Baş olan, boş olmaz.
14818. Baş sağlığı, dünya varlığı.
14819. Baş sallamakla, börk (takke) tozmaz.
14820. Baş üstünde yeri var.
14821. Baş yarılsa börk (takke) içinde, kol kırılsa yen içinde.
14822. Başı başkanın aklı başka.
14823. Başım kendimden olur, başım rahat eder, dilim durursa. (Mağa özimden bolar, ne bolsa, başım raat eter, tilim toktasa.)
14824. Başına devlet kuşu kondu.
14825. Başına gelen başmakçı (ayakkabıcı) olur.
14826. Başına gelen bilir. (Başına kelgen bilir.)
14827. Başına gelmeyen bilmez. (Başına kelmegen bilmez.)
14828. Başkasının çukurunu kazma, kendin içine düşersin.
14829. Başkasının sözünden çok, kendi gözüne inan!
14830. Başlanan iş, bitmiş iş (demektir).
14831. Başta akıl olmazsa, iki ayak çeker. (Başta akıl bolmasa, eki ayak şeger)
14832. Başta zahmet, sonra rahmet.
14833. Baykuş, viranlığı gül bahçesine değişmez.
14834. Bedava içen, iki kere esirir (sarhoş olur).
14835. Bedava sirke, baldan tatlıdır.
14836. Bedenin azığı yemek, canın (ruhun) azığı okumaktır.
14837. Bekár gözüyle avrat alınmaz.
14838. Bekârın parasını el açar, arkasını bit açar.
14839. Bekarlık gibi beylik olmaz. (Bekârlıktay beylik bolmaz.)
14840. Bekârlık perişanlık.
14841. Bekârlık sultanlık.
14842. Belli düşman, gizli dosttan hayırlıdır.
14843. Ben "Akşamlar hayır olsun!" derim, o ise "Balık avlarım" der. (Zanne, 11/750 No. 6035.)
174/4, Tann bir emir (hükümdar) için hayır irade ederse, ona bağlı bir vezir ihsan eder
17415. Tanrı, insanlara acımayanlara, merhamet etmez.
17416. Tanrı katında en sevgili ev, içinde yetime ikram olunan evdir.
17417. Tann, kuşkusuz, yüzlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak gönüllerinize ve işlerinize nazar buyurur.
17418. Tanrı o kula rahmet eylesin, ki bilerek konuşur ya da sasar, dilin zararından kurtulur.
17419. Tanrı'dan af ve esenlik isteyiniz, çünkü bir kimseye sağlıktan hayırlı nesne verilmemiştir.
17420. Tanrım, senden sağlık, iffet, emanet, güzel ahlāk, kadere rıza isterim!
17421. Tanrı'nın dostları üzülmez ve korkmazlar.
17422. Tanrı'nın en çok sevdiği iş, az da olsa, sürekli olan iştir.
17423. Tanrı'nın kulları, kardeş olunuz!
17424. Temizliği sürdür, ki rızkın artsın.
17425. Temizlik, dinin yarısıdır.
17426. Temizlik imandandır, iman ise sahibini cennete götürür.
17427. Utanmadıktan sonra, dilediğini yapabilirsin.
17428. Yalanın en büyüğü, yalan yere tanıklıktır.
17429. Yararlanılmayan bilgi, harcanmayan, hiç kimseye hayı dokunmayan bir defineye benzer.
17430. Yemek sofrasına hepiniz toplanınız, yemeğe başlarken de Tanrı'nın adını anınız. Tanrı o yemeği sizin için kutsal kılar.
17431. Yurt sevgisi imandandır.
17432. Yüreğinde kuşku ve kararsızlık uyandıran şeyi bırak!
17433. Zamana, mekâna uymalı. (Tebeddüt-ül zaman, tagayyüz-ül mekan.)
ATASÖZÜ DEĞERİNDE DÜNYACA ÜNLÜ ÖZDEYİŞLER VE KAYNAKLARI
17434. Ah, o kötü diller, bir tabancadan daha tehlikelidir! (Gerçekçi Rus yazarı A Griboyedov'un (1795-1829) "Akıldan bela" adlı komedyasında geçer.)
17435. Aheste hızlan! (Roma Imparatoru Augustus'un (Caesar Octavius, 1.0.653-15. 14) çok sevdiği, sık sık kullandığı rümcedir. Daha az hızla, daha çok çabala, anlamına gelir. İngilizcesi de bir atasözü durumuna gelmiştir: Mor haste less speed.)
17436. Akıldan bela. (Rus yazarı A.S. Griboyedov'un (1795-1829) bir komedyasın
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
342 1 Cennet ehlinden herkes Cehennemdeki yerini görür de: "Ya Allah bana hidayet vermeseydi?" der ve bu ona şükür olur. Cehennem ehlinin hepsi de Cennetten yerini görür de şöyle der: "Keşke Allah bana da hidayet verseydi." Bu da ona hasret (pişmanlık) olur. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
342 2 Allah Teala günahlardan dilediğinin cezasını kıyamet gününe kadar geciktirir. Anaya-babaya isyan müstesna. Zira Allah Teala onun cezasını sahibine, ölmeden evvel dünya hayatında, acele olarak verir. Hz. Bekâr (r.a.)
342 3 Her bina sahibine vebaldir, ancak şu kadarı müstesna. -Eliyle yedi arşın kadar bir yeri gösterir- Her ilim de kıyamet günü sahibine vebaldir, amel edilen müstesna. Hz. Vasile (r.a.)
342 4 Her nefis, hevası üzerine haşrolur. Kim küfrü seviyorsa o, kafirlerle beraberdir. Onun amelinden hiç bir şey kendisine fayda vermez. Hz. Câbir (r.a.)
342 5 Adem oğlunun hepsi hasedcidir. Lakin insanların bazısında hased daha şiddetlidir. Hasedcinin hasedi eline ve diline çıkmadıkça kendisine zarar vermez. Hz. Enes (r.a.)
342 6 İnsanların hepsi kıyamette kurtulmayı ümid ederler. Ashabıma söğenler müstesna. Kıyamet halkı da onlara lanet eder. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
342 7 Ümmetimin hepsi Cennete girer, istemeyen müstesna. Dediler ki: "Kim istemez?" Buyurdu ki: "Bana itaat eden Cennete girer, Bana isyan eden istememiştir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
342 8 Kara ve deniz hayvanlarından akar kanı olmayan her hayvan kesilmekten muaftır. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
342 9 Camide her şey "lağv"dır. Kur'an, zikir, hayır istemek ve onu vermek müstesna. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
342 10 Kendisinde Allah Teala'nın ismi anılan her meclisi melekler sarar. Hatta melekler derler ki: "Ziyade edin, Allah da ziyede etsin." Ve zikir melaikenin açık kanadları arasından yükselir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
342 11 Her ümmetin bir kısmı Cennet, bir kısmı Cehennemdedir. Ümmeti Muhammed (s.a.s.) müstesna. (Onların hepsi Cennette) Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
342 12 Peygambere salat ü selam getirilmedikçe her duanın hicabı vardır. Hz. Enes (r.a.)
342 13 Allah (z.c.hz.)'nin nehyettiği her şey büyüktür. Çocukların kumara benziyen oyunları bile. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
342 14 Her ziyafet sahibi, ziyafetine gelinmesini ister. Allah'ın ziyafeti de Kur'andır, ihmal etmeyin. Hz. Semure (r.a.)
342 15 Her nimet zeval bulacaktır, Cennet ehlinin nimetleri müstesna. Her kaygının da arkası kesilecektir, Cehennem ehlinin kaygısı müstesna. Fena bir amel yaptığında arkasından iyi bir amel işle ki, tesirini gidersin. Hz. Enes (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
297 1 Şu altı haslet hayırdandır: Allah'ın düşmanlariyle kılıçla cihad etmek, yaz gününde oruç tutmak, musibet esnasında iyi sabır etmek, haklı olduğu halde mücadeleyi terketmek, bulutlu günde namazı erken kılmak, kış günlerinde abdesti güzel almak. Hz. Ebû Malik (r.a.)
297 2 Altı şey haramdandır: Emirin rüşvet alması ki, bu sayılanların hepsinin en fenasıdır. Köpek parası, kısrak aşım parası, zinakarın aldığı para, kan alanın kazancı, kahinin kazancı. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
297 3 Altı şey amelleri mahveder: Halkın ayıbı ile meşgul olmak, kalb katılığı, dünya sevgisi, haya azlığı, uzun emel, zalimin zulmüne devam etmesi. Hz. Adiyy (r.a.)
297 4 Dehr içinde altı günün orucu mekruhtur: Şaban'ın son günü oruçlu olarak Ramazana erişmek. Misafirin, hastanın, çocuğuna zarar gelmesinden korkan hamile kadının, oruca gücü yetmiyen çok yaşlı kimsenin, çok zayıf olduğu için oruç tutarsa öleceğinden korkan kimsenin oruç tutması da mekruhtur. Hz. Enes (r.a.)
297 5 Altı sınıf Cehenneme hesapsız girer: Zulmü sebebiyle Umera, lrkçılık asabiyeti sebebilye Arab, kibirleri sebebiyle rençber, yalanı sebebiyle tüccar, hasedi sebebiyle Ulema, hasisliği sebebiyle zengin. (Cehenneme hesapsız girecek dereceye kadar gelebilirler) Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
297 6 Altı şey güzeldir, lakin şu altı sınıf insan da daha güzeldir: Adalet güzeldir, lakin Umerada daha güzeldir. Cömertlik güzeldir, lakin zenginde daha güzeldir. Verağ güzeldir, lakin alimlerde daha güzeldir. Sabır güzeldir, lakin fıkarada daha güzeldir. Tevbe güzeldir, lakin gençlerde daha güzeldir. Haya güzeldir, lakin kadınlarda daha güzeldir. Hz. Ali (r.a.)
297 7 Yakında Hadramut'tan veya Hadramut denizinden bir ateş çıkacak ve kıyametten evvel insanları toplıyacak. Dediler ki: "Ya Resulallah, bize ne emredersin?" Buyurdu ki: "Siz Şam'a gitmeye bakın. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
297 8 Yakında, Benden sonra ümmetim içkiyi içecekler, içki ismi vermeksizin (içki saymaksızın) ve onu içmiye yardımcıları da emirleri olacak. Hz. Ebû Eyyub (r.a.)
297 9 İnsanın elbisesini çıkarırken "Besmele" çekmesi, cinlerin gözü ile Adem oğlunun avreti arasında perde olur. Hz. Enes (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
173 1 Bakmaktan, sonra tekrar bakmaktan sakın. Zira birincisi senin için ihtiyarının dışında olmuştur. İkincisi aleyhinedir.(Yabancı bir kadına bakmak meselesi) Hz. Büreyde (r.a.)
173 2 Tövbeyi ihmal etmekten sakın. Bir de Allah'ın sana karşı hilmine aldanmaktan sakın. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
173 3 Kötü arkadaştan sakın. Zira o, ateşten bir parçadır ki, ne onun sevgisi sana fayda verir ve ne de sana olan ahdini yerine getirir. Hz. Enes (r.a.)
173 4 Hiyanetten sakınınız. Zira o, çok kötü bir haslettir. Zulümden de sakınınız. Zira o, kıyamet gününde zulümattır (karanlıklardır) Cimrilikten de sakınınız. Zira, sizden evvelkileri helak eden ancak cimrilik olmuştur. Bu sebeble onlar kanlarını döktüler ve akrabalık bağlarını kestiler. Hz. Hirmas İbni Ziyad (r.a.)
173 5 Kibirden sakınınız. Hiç şüphe yok ki kibir, şeytanı Adem (a.s)'a secde etmemeye sevketmiştir. Hırstan da sakınınız. Zira hırs, Adem (a.s)'ı malum ağaçtan yemeğe sevketmiştir. Hasedden de sakınınız. Zira Adem (a.s)'ın iki oğlundan biri, kardeşini ancak hased sebebiyle öldürmüştür. İşte bunlar, her hatanın aslıdır. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
173 6 İnsanları acizlik içinde bırakmaktan sakının, Sizden birisi Emir veya Amil olur da kendisine dul kadın, yetim veya fakir bir kimse işi için gelir. Ona "Sen otur, işine bakılacaktır" denir. Böylece onlar acizlik içinde terkedilirler. İhtiyaçları görülmez ve onlar için bir emir de verilmez. Onlar da dağılıp giderler. Halbuki, zengin eşraftan biri gelince, Emir onu yanına oturtur. Sonra da "İşiniz nedir" der. Adam da "İşim şöyle şöyledir" der. Bunun üzerine Emir "Bunun ihtiyacını yerine getirin ve acelede edin" der. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
173 7 Benden, çok hadis nakletmekten sakının, Hek kim benden bir şey naklederse, hak veya doğru söylesin. Kim, Benim söylemediğim şeyi, Bana söyledi diye isnad ederse, ateşten oturacağı yeri hazırlasın. Hz. Ebû Katade (r.a.)
173 8 Kafir dahi olsa, mazlumun duasından sakınınız. Zira mazlumun duası ile Aziz ve Celil olan Allah arasında perde yoktur. Hz. Enes (r.a.)
173 9 Günahların küçük görünenlerinden sakınınız. Zira küçük görünen günahların misali, bir vadiye inen kavmin şu işi gibidir; Onlardan biri bir odun getirdi. Öbürü bir odun getirdi. Derken, kendi ekmeklerini pişirecek şeyi taşımış oldular. Şüphe yoktur ki, küçük görünen günahlar sebebile sahibi muahaze edildiği zaman bunlar onu helak ederler. Hz. Sehl İbni Saad (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
28 1 Allah bir emire hayır murad ettiğinde, ona sadık bir vezir ihsan eder. Unuttuğu zaman ona hatırlatır, hatırladığı zaman ona yardım eder. Allah bir emire de hayırdan başkasını murad ederse, ona kötü bir vezir verir. Unuttuğu zaman ona hatırlatmaz, hatırladığı zaman da yardım etmez. Hz. Âişe (r.anha)
28 2 Allah bir kavme bereket murad ettiğinde, onları semahat ve afiflikle rızıklandırır. Bir kavim için de bereketin kesilmesini dilerse, onların üzerine hıyanet kapısını açar. Hz. Ubâde (r.a.)
28 3 Allah, bir kavme hayır murad ettiğinde, onların fakihlerini çoğaltır ve cahillerini azaltır. Fakih konuştuğu zaman yardımcılar bulur, cahil konuştuğunda ise yalnız kalır. Bir kavme de şer dilediğinde, cahillerini çoğaltır ve fakihlerini azaltır. Cahil konuştuğunda yardımcılar bulur, fakih konuştuğunda ise yalnız kalır. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
28 4 Allah bir kavme hayır murad ettiğinde, onların başına hilim sahiblerini geçirir, aralarında alimleri hüküm verir, serveti de en cömert olanlarına ihsan eder. Allah bir kavme de şer murad ederse, akılsızları onların başına amir olarak geçirir, aralarında cahiller hüküm verir ve serveti de en cimri olanlara verir. Hz. Mihran (r.a.)
28 5 Allah bir kavme hayır murat ettiğinde, onlara misafir hediyye eder. Misafir, rızkı ile gelir ve rızkı ile gider. Allah Teala da o ev halkına mağfiret eder. Hz. Ebû Kirsâfe (r.a.)
28 6 Allah bir kavme kıtlık murad ettiğinde, gökten bir melek şöyle nida eder: "Ey mide genişle! Ey göz sakın doyma ve ey bereket ortadan kalk!" Hz. Enes (r.a.)
28 7 Allah bir kavme bir afet vermek murad ettiğinde, mescidlerin ehline nazar eder de onlardan o belayı önler. Hz Enes (r.a.)
28 8 Allah bir karyeyi (beldeyi) helak etmek murad ettiğinde, orada zinayı izhar eder. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
28 9 Allah Teala hilafet için bir kul yaratmak murad ettiğinde, kudret eliyle onun nasiyesini mesh eder. Hz Ebu Hureyye
28 10 Allah bir kulu (haktan) meylettirmek isterse, tedbir almakta basiretini kapalı kılar. (Doğruya yol bulamaz) Hz. Osman (r.a.)
28 11 Allah kaza ve kaderini infaz etmek murad ettiğinde, kaza ve kaderinin hükmünü infaz edinceye kadar, akıl sahiplerinin akıllarını alır. Emrinin hükmü yerine geldikten sonra ise, onların akıllarını iade eder de onlarda nedamet vuku bulur. Hz. Enes (r.a.)
28 12 Allah bir kulun ruhunu bir yerde kabz etmek murad ettiğinde, o kimse için o yerde bir ihtiyaç halkeder. Hz. Ebû Ğarre el Huzeli (r.a.)
28 13 Sizden biriniz helaya gitmek isterse, namaza da kamet getirilmiş olsa bile, o kimse (önce) helaya gitsin. Hz Abdullah İbni Erkam (r.a.)
28 14 Sizden biriniz sefere çıkmak murad ettiğinde, kardeşlerine (veda edip) selam versin. Zira Allah onların duaları sebebiyle o kimsenin hayrını artırır. Hz. Zeyd ibni Erkam (r.a.)
28 15 Sizden biriniz bir yeri mü'min kardeşine ziraat için vermek isterse, atiyye olarak versin. Üçte bir veya dörtte bir (kira ile) vermesin. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
28 16 Gazaya gitmek istediğinde yağız olan, sağ ön ayağı müstesna ayakları ve alnı beyaz bir at satın al. Böyle yaparsan ganimete erişir ve selamette olursun. Hz. Ukbe ibni Amir (r.a.)
"Dünya bu zulmü taşımaz!" dedirten vahşetler buna en yakın bir misaldir. Son nefesini verirken, -Hepinizi Allaha şikayet edeceğim!" diyen:
"-Allah'ım, açım; bizi cenne-te al da doyalım!" diye ağlayan sahipsiz kalıp, bir ağaç altında donan: denizde boğulup kıyıya vuran... bebeklerin ve masum çocukların, elbette feryatlarının ulaştığı bır ydbette fenyatlarının inat sahipsiz değil.
Bu virüs åfetinde, hayırlı bir gelişme olarak; batıda kışkırtı lan, uğursuz İslamofobi cere vanlarının tavsadığı, onun yerini İslam'a hoşgörü ve anlamaya ça lışma gayretlerinin almaya baş ladığı görülüyor. Hadis-i şerifte,
"Temizlik imánın yarısıdır (Müslim, Tahåret, 1) buyurulur. Bu salgının önlenmesinde temiz liğin ve karantina tedbirlerinin fevkalåde önemli olması sebe biyle, İslam'ın şiårı olan temizlik ve salgın hastalıklardaki karanti na hassasiyeti, batılıların önemli ölçüde dikkatini çekiyor. Cami-lerde, ezanların dışarıya verilme
si, bazı devletlerin meclislerinde Kur'an-ı Kerim okunup tercume edilmesi, reklám panolarında te mizlikle alakalı hadis-i şeriflerin yer alması, camide namaz kılan cemaatin arkasına müslüman olmayanların da dahil olmala r... bu ümitleri yeşertici hadise ler cumlesindendir.
İnsanın selamete çıkması hususunda, Peygamber sallal lahu aleyhi ve sellem Efendi miz şöyle buyurur:
"Sizden her kime dua kapısı açılmış ise, ona rahmet kapıları açılmıştır. Dud, başa gelen ve he nüz gelmeyen belaya karşı fayda sağlar. Öyleyse ey Allahın kulları, dudya sarılın." (Tirmizi. Deavät, 101)
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in her anı kavli ve fiili duå hålidir. İki ci-han saådetine vesile olan kemålåt; en güzel örnek olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem- Efen dimiz'in izini takip eden, daimi tekamül hålindeki bir kulluk veti residir. Hadis-i şeriflerde,
İki gününün birbirine eşit olanın aldandığı beyan buyu
rulur. Dünya denilen initihan sahnesinde, sålth bir kulluğun icabı, her hadiseyi, her musibeti bir ikaz sadedinde görüp, ibret ve ders alabilmek için muhase be fırsatı bilmelidir.
Fudayl bin lyaz rahmetul Jahi aleyh Hazretleri;
"Allaha itaatte bir kusur et figma huyunun deyip erke bimin huyumey deginip (bana itaatsizlik etmeye başlamaların dan) anlarım. buyurur.
Şu anda yaşanan Koronavi rüs salgını, belki de insanlık ta rihinin en önemli bådirelerinden birisinı teşkil ediyor. Nefsäni ih tiraslar uğruna kan ve ateşe bo gulup her gün biraz daha yaşanı lamaz hale getirilen dünyamızda, rahmet insanının inşası ve rah met cemiyetinin tesisi en zarurl ihtiyaçtır. Bu yüce gayenin tahak kuku için, her önemli hadise gibi bu musibeti de fırsat bilip; gerekli ilmi tedbirleri alarak fiili ve kavll duȧya sarılma, kulluk keyfiyetin-de kemâlâta ulaşma azmi gunde-mimizde olmalıdır.
SEYRI BİR DE FUZÜLI VAR
M. Faik GÜNGÖR mg 023@hotmail.com
*
Yanılıp aynaya sorma, Senden daha güzeli var! Hafsalanı boşa yorma, İşin ebed, ezeli var!
Kibir altın olsa takma! Bilinmedik arka akma! Aya, güne aynı bakma! Zamanın da özeli var.
Libāsı düzeltir ütü, Kişiyi emdiği sütü. İnsanların tümü kötü, Olmaz elbet fázılı var.
Emr-i hak olunca vāki, Dünyada can kalmaz bāki. Şu gerçeği unutma ki, Her ağacın gazeli var.
Mahşer benzemez cihana, Gizlenen çıkar meydana. Her nefs täbi imtihana, Sözlü hem de yazılı var.
Núr'u yazana ver meyil! Secde et Allah'a, eğil! Faik, Nabi yalnız değil! Seyri bir de Fuzûli var!
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur.
"Bana itaat, Allah Teálá'ya itaattir. Bana isyan, Allah Teâla'ya isyandır. Başındaki emire (idareciye) itaat, bana itaattir. Ona isyan ise, bana isyandır." (Bkz: Buliri, Cihad, 109)
***
"Başınızdaki emir Habeşli siyahı bir köle olsa da, ona mutlaka itaat edin." (Ebb Davud, Sünnet, 5)
***
"Allah'a isyanın olduğu yerde, mahluka itaat edilmez."
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6/432)
***
"İdareciler sizi günah işlemeye zorlamadıkça onlara itaat edin." (Bihari, Cihád 108)
***
"Bir müslümanın, günah işlemesi emredilmediği sürece, sevdiği veya sevmediği bütün konularda devleti yöneten kimseye (emire) itaat etmesi şarttır. Bir günah işlemesi emredildiği zaman ise kimseyi dinleyip itaat etmez." (Buhárí, Ahkâm 4, Chád 108, Müslim, Imáre, 38)
yahudi ile Bişr ismindeki bir münafık arasında an laşmazlık vuků bulmuştu. Yahudi:
"-Muhammed'e gidelim." dedi. Münafık ise:
"-Hayır, Ka'b b. Eşref'e gidelim." dedi.
Allah Teâlâ kitabında, yahudi ileri gelenlerinden olan bu Ka'b'dan "Tâğût" diye bahsetmiştir.
Yahudi, illâ Muhammed'e gideceğiz diye ayak direyince mü-nafik istemeye istemeye razı oldu ve Hz. Peygamber'e gelerek davalarını anlattılar. Rasûlullah (s.a.v) yahudi lehine hükmetti.
O'nun yanından çıkınca münafık yahudiyi yakaladı ve:
"-Bunun hükmüne râzı değilim, Ebû Bekir'e gidelim" dedi.
Ona gittiler, o da yahudi lehine hüküm verdi. Münafık Ebû Be-kir'in hükmüne de razı olmayıp:
"-Gel, bir de Ömer b. Hattab'a gidelim" dedi. İkisi birlikte Hz. Ömer'e geldiler. Yahudi:
"-Ey Ömer, ben ve bu adam Muhammed'e davamızı götür-dük, Muhammed benim lehime, bunun aleyhine hükmetti, bu adam O'nun hükmüne râzı olmadı, davamızı sana getirmek iste-di ve yakamı bırakmadı. İşte ben de onunla birlikte sana gelmiş bulunmaktayım" dedi.
YanıtlaSil
Yuksel24 Temmuz 2025 09:26
Hz. Ömer (ra) münafığa:
*Öyle mi oldu?" diye sordu. Onun, evet, cevabı üzerine
*Biraz bekleyin" deyip evine girdi, kılıcını kuşanıp çıktı ve Juicyla vurup münafığın kellesini uçurdu. Sonra da:
*-Allah'ın ve Rasûlü'nün hükmüne râzı olmayan kimse hakkında işte ben böyle hüküm veririm" dedi.
Yahüdi büyük bir korkuyla kaçıp gitti. Bu hadise üzerine:
"Sana indirilene ve Sen'den önce indirilenlere inandıklarını leri sürenleri görmedin mi? Tâğut'a inanmamaları kendilerine enrolunduğu hâlde, Tâğut'un önünde muhakeme olmak istiyor-lar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor... Hayır Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda Sen'i hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar." (en-Nisa, 60-65) âyet-i kerimeleri nazil oldu...
Cebrail (a.s) gelerek:
*-Õmer, hak ile bâtılı birbirinden ayırdı" buyurdu.
Bundan sonra Hz. Ömer (r.a), Fârûk diye isimlendirildi. (Va-s. 166; Kurtubi, V, 170-171)
YanıtlaSil
Yuksel24 Temmuz 2025 09:29
"Kur'an'dan en son nazil olan, riba (fâiz) hakkındaki âyettir. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve selem-, bu âyeti tefsir et-meden irtihal etti. Binaenaleyh siz, ribâyı da rîbeyi (fâiz şüphe-si olanı) da terk ediniz." (İbn Mâce, Ticârât, 58)
Hazret-i
ÖMER'den 111 HATIRA
Murat Kaya
Tarihin kaydettiği büyük za-ferlerin de hüsranların da arka plânında, tedbirlerle alakalı me-selelerin olduğu müşâhede edilir. Yavuz Sultan Selim Han'ın, tarihe altın bir sayfa olarak geçen Mısır Seferi'nde; aşılamaz zannedilen Sînâ Çölü'nü zâyiat vermeden 13 günde geçmesi, bu sefer için gerekli tedbirlerin uygulanması hususuna bir örnektir.
Fatih Sultan Mehmed Han'ın; İstanbul'u fethi de, hayatın adan-dığı bir dâvâ olması hasebiyle, dehâ seviyesinde nakış nakış iş-lenmiş tedbirler manzûmesinin bir neticesi olarak görülmelidir. Dış güçlerin oyununa gelip; fev-kalâde tedbirli davranmakla tanı-nan Sultan II. Abdülhamid Han'ı hal ederek idareyi ele geçiren he-yetin tedbirsizliği, koskoca devle-tin kısa sürede yok olmasıyla ne-ticelenmiştir. Bu hengâmda vukû bulan Sarıkamış fâciası, takrîben doksan bin askerimizin donarak şehadetleri ile, bu devredeki en çarpıcı örneklerden birisidir.
YUZAKI
SAYI 186.
AĞUSTOS 2020
Toplumlar, kütüphanelerin tozlu raflarında kalmış olan kara kaplı felsefe kitaplarının üzerine abanmış bilgiçlerin fikirleriyle selâmete kavuşamaz.
İnsanlığı hakikî saâdet ve selâmete çıkaracak olan; Kur'ân-ı Kerim ve onun canlı bir şerhi mahiyetindeki Sünnet kültürüyle yoğrulup ilâhî hikmet ve hakikatlerle kemâle ermiş mü'minlerin tebliğ, îkaz ve irşadlarıdır.
ŞAHSİYETİMİZE KİM YÖN VERİYOR?
Dostluğun; Allah'taki kaynağına ulaşan Şah-ı Nakşibend, Geylânî, Mevlânâ, Yûnus ve Hüdâyî misali Hak dostları, ebediyyen bütün insanlığın dostu oldular. Sevdiler, sevildiler. Dünya hayatlarından sonra da dostluk ve muhabbette ebedîleştiler, fânî gök kubbede hoş bir sedâ bıraktılar.
Tarihteki büyük zâlimlerden Firavun, Nemrut, Ebrehe, Hülāgu ve günümüze kadar gelen bütün benzerleri ise, insanlığın düşmanı ve yüz karası oldular. Hiç sevilmedikleri gibi, hatırlarda zulüm sembolü olarak kaldılar. Saltanatları da hüsranla son buldu.
Sen bu felsefenin çıkmaz sokaklarında helâk olmaktan kendini kurtar! Mesnevî'nin aşk, vecd ve feyz dolu mânâ deryasından nasiplenerek vuslata kanatlan!.." demek-teydi.
--
Yüksek tahsili sevk ve ida-re eden mes'ullerin böyle bir «keşf-i kadîm» şuuruyla, bakış açılarını yenilemeleri ve müf-- redatları yeniden tanzim et-meleri, büyük medeniyetimi-ze karşı ödemeleri gereken bir -- vicdan borcudur.
--
Edebâlî silsilesinin irşâdıy-la cihan hâkimiyetine imza at-mış ecdâdımızın torunlarına yakışan tavır budur.
-
Medeniyet çınarımız, yine kendi kökleri üzerinde yükse-lecektir. Onu bodur bırakmak-
atmakta daha fazla gecikmemelidir.
৩৩
tan başka bir tesir verme-yen ecnebî aşılardan bir an önce vazgeçilmeli, kendi me-deniyetimizi inkişaf ettirecek ferdi, içtimâî ve idârî adımları atmakta daha fazla gecikme-melidir.
Cenâb-ı Hak; nesilleri-mizi muhteşem bir mâzîden ihtişamlı yarınlara taşıyacak, şuurlu, îmanlı, irfanlı bir tah-sil anlayışını mes'ûliyet erba-bına ilham eylesin.
Serhatler ve cepheler ka-dar mühim mektep ve kürsü-lerde, millî bir rûhun, özünü mü'min gönüllerden ve mu-vahhid zihinlerden alan bir müfredatın hâkimiyetini na-sip ve müyesser kılsın.
Amin!..
SAYI. 223.
YUZAKI
YIL 19.
EYLÜL 2023
CESUR DURUŞ
Sultan II. Abdülhamid Han, 21 Eylül 1842'de İstanbul'da doğ-du. On yaşında annesi vefat etti. Perestů Hanımefendi onu saray-da ihtimamla büyüttü ve yetiştir-di. 1876'da tahta çıktı. Döneminde; Känûn-i Esâsî'nin kabulü, Meclis-i Meb'usan'ın teşekkülü, İttihat ve Terakki hareketleri, İkinci Meşrû-tiyetin ilanı, 31 Mart Vak'ası gibi mühim siyasî hadiseler yaşandı. Ulaşım, sağlık, sivil toplum, ma-arif, ziraat, matbuat alanlarında gönlünün ulaştığı her yere, güç ve imkânını seferber etti. Devleti baba şefkati ve ince siyasetiyle otuz üç sene idare eden Ulu Hakan 1909'da tahttan indirildi. Selanike gönde-
rildikten sonra Balkan Harbi'nin patlak vermesiyle, 1912'de tekrar İstanbul'a getirildi. II. Abdülhamid Han, 10 Şubat 1918'de vefat etti. Kabri, Fatih Divanyolu'ndadır.
Çanakkale Harbi esnasında düşman donanmasının Marmara Denizi'ni geçebileceği endişesi ile tedbir olarak padişah ve hüküme-tin Eskişehir'e nakli kararlaştırıl-mıştı. Abdülhamid Han; durum-dan haberdar olunca, bunu büyük bir cesaret ve şecaatle reddederek;
"-Ben Fatih Sultan Mehmed Hân'ın torunuyum!.. Hiçbir zaman Bizans İmparatoru Konstantinden aşağı kalamam! Dedem Fatih İs-tanbul'u alırken, Konstantin aske-
rinin başında savaşa savaşa ölmüş tür. Biraderim nereye giderlerse gitsinler! Fakat bilinmelidir ki, o ve hükümet, İstanbul'dan ayrılırlarsa bir daha dönemezler. Bana gelince; ben, Beylerbeyi Sarayı'ndan ayağı-mı dışarıya atmam!" dedi.
Nitekim onun bu kararlılığı kar-şısında padişah ve hükümet İstan-bul'da kaldı. Böylece devletin daha o gün yıkılması önlenmiş oldu.
79
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
26 1 Sizden biriniz, uyumak için yatağına girdiğinde, Fatiha ile birlikte bir süre okusun. Bu takdirde Allah Teala o kimse için bir melek görevlendirir ki, o kimse nereye gitse melek de onunla beraber gider. Hz. Şeddad İbni Evs (r.a.)
26 2 Yatağına girdiğinde şöyle dua et: "Allahım! Tamam olan kelimelerine sığınırım. Onun gazab ve ikabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve yanıma gelmelerinden." Hz. Velid İbni Muğire (r.a.)
26 3 Sizden biri, yağ sürünmek istediği zaman kaşlarından başlasın. Zira böyle yapması baş ağrısını giderir. Kaşlar, Ademoğlunun vücudunda ilk biten tüylerdendir. Hz. Katade (r.a.)
26 4 Malının zekatını verdiğinde onun şerrini kendinden gidermiş olursun. Hz. Câbir (r.a.)
26 5 Malının zekatını verdiğinde üzerinde olan borcunu ödemiş olursun. Kim haram mal toplasa ve sonra da onu tasadduk etse, kendisi için o sadakada bir ecir yoktur, üstelik de o malın günahı ve ağırlığı kendi üzerinde kalır. Hz. Câbir (r.a.)
26 6 Müezzin ezan okuduğunda o Aziz ve Celil olan Allah'ın direğidir. İmam öne geçtiğinde o Allah'ın nurudur ve saflar hizaya girince o saflar Allah'ın rukünleridir. Öyle ise Allah'ın direğine koşunuz. Allah'ın nurundan alınız ve yer yüzünde Allah'ın rukünleri olunuz. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
26 7 Müezzin ezan okuduğu zaman şeytan mescidden sür'atle çıkar, müezzin sükut edince de geri döner. Müezzin kamet alınca, şeytan sesli bir şekilde yellenerek yine mescidden çıkar, sükut edince tekrar döner de namazda bulunan müslüman kişi ile nefsi arasına girer. Böylece o şahıs namazını fazla mı, yoksa noksan mı kıldı bilemez olur. Sizden biriniz böyle bir durumla karşılaştığında, otururken, selam vermeden önce, iki secde yapsın ve sonra selam versin. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
26 8 Aziz ve Celil olan Allah bir kula hayır murad ettiğinde onu: "İsti'mal eder". Denildi ki: "İsti'mal etmesi ne demektir?" Buyurdu ki: "Onu ölümden önce salih amele hidayet buyurur, sonra da onun ruhunu bu hal üzere kabz eder." Hz. Amr ibni Hamik (r.a.)
26 9 Kul günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta meydana gelir. Eğer tevbe ederse o leke kaldırılır. Tekrar günaha dönerse o leke büyür ve kalbini tamamı ile örter. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
26 10 Aziz ve Celil olan Allah bir kula hayır murad ettiğinde, onu "ballandırır". Denildi ki: "ballandırma nedir?" Buyurdu ki: "Onu komşularına sevdirir." Hz Amr ibni Hamık (r.a.)
26 11 Allah Teala bir kula hayır murad ettiğinde onu dinde fakih ve dünyada zahid kılar ve ona ayıblarını görecek basireti verir. Hz. Enes (r.a.)
26 12 Allah Teala bir kula hayır murad ettiğinde, onun günahının cezasını dünyada acele verir. Allah bir kula da şer murad ederse, günahının cezasını kıyamette verinceye kadar geciktirir. Bu yüzden o kimse de kendi reyini beğenmiş biri (veya yaban eşekleri gibi) olur. Hz. Ammar (r.a.)
26 13 Allah bir kula hayır dilediği zaman onun güzel işlerini ve iyiliklerini emanete ehil kimseler (iyiliğin kadir ve kıymetini bilip teşekkür edenlere) isabet ettirir. Allah bir kula da şer murad ederse, onun güzel ve iyi işlerini emanete ehil olmayan kimselere rastlatır. Hz. Câbir (r.a.)
26 14 Allah bir kula hayır murad ettiğinde, onun zenginliğini nefsinde ve takvasını kalbinde kılar. Bir kula da şer murad ederse, onun fakirliğini gözleri önüne koyar. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
299 1 Benden sonra, yakında sizin üzerinize bazı umera gelecek. İyi görmediğinizi amel edecekler ve fena gördüklerinizi de yapacaklar. Bunlar emriniz değildir. Hz. Ubâde (r.a.)
299 2 Yakında fitne, fesad ve ihtilaf olacak. "Ne yapalım?" dediler. Buyurdu ki: (Hz. Osman (r.a.)'ı göstererek) günün emiri olan bu zata ve ashabına tabi olun. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
299 3 Benden sonra birtakım emirler gelecek ve dedikleri dedik olacak. İşte bunlar maymunun atılması gibi Cehenneme atılacaklar. Hz. Muaviye (r.a.)
299 4 Benden sonra yakında, muzlim gecelerin karanlık dalgaları gibi bir takım fitneler olacak. O fitnelerde adam sabah mümin, akşam kafir, akşam mümin, sabah kafir olacak. Denildi ki: "O zaman ne yapalım?" Buyurdu ki: "Evlerinize girin kendinizi unutturun." Denildi ki: "Bizden birimizin evine girilirse ne dersin?" Buyurdu ki: "Elinize sahip olun. Allah'ın katil kulu olmaktansa, mazlum kulu olun. Zira öyle zamanda islam, adamın ağzında olur. Kardeşinin malını yer, kanını akıtır, Rabbine asi olur, Hâlıkına küfreder. Neticede de kendisine Cehennem vacib olur." Hz. Cündeb el Beceli (r.a.)
299 5 Yakında fitneler olacak. Dediler ki: "Ne emredersin Ya Resulallah?" Buyurdu ki: Şam'a bakın. Hz. Bekr İbni Hakim (r.a.)
299 6 Yakında Benim üzerime hadis rivayet eden raviler gelecek. Siz o hadisleri Kur'an'a arzedin. Uyarsa alın, uymazsa bırakın. Hz. Ali (r.a.)
299 7 Yakında fitneler olur. Adam müslüman sabahlar, akşama kafir olur. Ancak, Allah'ın kendisini ilimiyle ihya ettikleri müstesna. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
299 8 Yakında sizinle Rumlar arasında dört sulh anlaşması olur. Dördüncü Âl-i Harundan biri ile gerçeklenir. Ve bu yedi sene devam eder. Denildi ki: "Ya Resulallah, o gün insanların imamı kimdir?" Buyurdu ki: "İmam, Benim evladımdan, kırk yaşında, yüzü parlak bir yıldız gibi olan, sağ yanağında siyah bir beni bulunan ve üzerinde iki kutvânî aba olan bir kimsedir. Tavrı beni İsrail ulemasına benzer. Yirmi sene hüküm sürer. Arzdaki hazineleri çıkarır ve şirk beldelerini feth eder. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
299 9 Yakında, hadiseler, tefrika, fırka ve ihtilaflar olacak. O günde katil olmaktan kurtulup maktul olabilirsen ol. Hz. Halid İbni Urfe (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
344 1 (Bir yerde sofraya keler getirmişler) Buyurun onu yiyin. Onda beis yoktur. Lakin bu Benim kavmimin alıştığı bir şey değildir. Hz. İbni Amr (r.a.)
344 2 Nasıl "Lâ ilâhe illallah" sözüne iki dudak mani olmazsa, öylece de onun Arşa varmasına gökler mani olmaz. Nihayet arşa arı uğultusu gibi bir uğultu ile varır da, sahibine şefaat eder. Hz. Câbir (r.a.)
344 3 Nice kendisine silah isabet eden kimse vardır ki, şehid de değil, hamîd de değildir. Nice döşeğinde ölen kimse vardır ki, Allah katında sıddık ve şehiddir. Hz. Ebû Zerr (r.a.)
344 4 İmanın kemali, güzel ahlaktır. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
344 5 Ben sizi kabir ziyaretinden menetmiştim. Artık kabirleri ziyaret edin. Zira bu, insanı dünyada zâhid kılar ve ahireti hatırlatır. Hz. İbni Mes'ud (r.a.)
344 6 Hayır ya filan, her arkadaş gündüzün bir saati kadar bile birisi ile arkadaşlık etse, arkadaşlığının hesabını verecektir. Bir sahabiden
344 7 Nasıl helak olur bir ümmet ki, evvelinde Ben, sonunda Meryem oğlu İsa (a.s.) ve ortasında da Ehli beytimden Mehdi (a.s.) vardır. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
344 8 Allah (z.c.hz.) kulun tevbesi sebebiyle, sizden birisinin vâsi bir çölde kaybettiği devesini ansızın bulmasından doğan sevincinden daha fazla sevinç duyar. Hz. Enes (r.a.)
344 9 Allah (z.c.hz.) Ramazanın her gecesi iftar zamanında bir milyon kişiyi Cehennemden azad eder. Cuma'nın her saatinde de, hepsi cehennemlik olan yine bir milyon kişiyi Cehennemden azad eder. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
344 10 Eğer yaşarsam yahudi ve hıristiyanları arab yarımadasından çıkaracağım. Öyle ki, orada müslümanlardan başkası kalmasın. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
344 11 Adamın evladını terbiye etmesi, onun bir sa' (ölçek) sadaka vermesinden hayırlıdır. Hz. Câbir (r.a.)
344 12 Allah (zc.hz)'nin senin elinde bir adama hidayet vermesi, senin için güneşin üzerine doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır. Hz. Ebû Rafi (r.a.)
344 13 Allah'ı zikreden bir cemaat arasında sabah namazından güneş doğuncaya kadar oturmam Bana, İsmail (a.s.) evladından her bir adamın diyeti 12 bin dirhem olan, dört köle azab etmekten daha kıymetlidir. İkindi namazından sonra güneş batana kadar Allah'ı zikreden bir kavimle beraber oturmam da Bana gene, İsmail (a.s.) evladından dört köle azad etmemden daha sevgilidir. Ki, onlardan her birinin diyeti yine on iki bin dirhemdir. Hz. Enes (r.a.)
Burada şunu belirtmek gerekir ki;
Hz. Peygamberin sağlığında müslüman olan insanların büyük çoğunluğu âyetlerin etkisinde kalarak değil, bizzat Hz. Muhammed'in (s.a.) dürüstlüğünün ve güvenilirliğinin etkisinde kalarak yeni dine girmişlerdir. Bunlardan biri de Yehûdî Hahambaşı'nın oğlu Abdullah ibni Selâm idi. Abdullah, kıyametin ne zaman kopacağından tutunuz da ruhun ne olduğuna kadar bir dizi suâl hazırladı. Niyeti bu suâller ile Hz. Peygamberi müşkül duruma sokmak ve matetmekti. Fakat onu görür görmez, suâl sormaktan vazgeçti ve şöyle dedi: "Vallahi, Tevrat'ta ve Zebur'da müjdelenen âhir zaman nebisi sensin!" diyerek hemen müslüman oldu.
Kur'ân âyeti bu durumu şöyle açıklıyor:
"Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu kendi oğullarını tanır gibi tanırlar" (Bakara 2/146)
Peygamberlerde bulunması gerekli olan "sıdk, emânet, tebliğ, fetanet ve ismet" diye bilinen beş önemli özelliğin birincisi doğru sözlülük, ikincisi de ona bağlı olan güvenilirliktir. Doğru sözlülük ve güvenilirlik, her müslümanda hatta her insanda bulunması gereken temel özelliklerdir. Hz. Peygamber, müslümanı tarif ederken "Müslüman, dilinden ve elinden diğer müslümanların güvende olduğu kişidir" buyuruyor. Eliyle ve
19. ALTINOLUK MAYIS - 2002
YanıtlaSil
Yuksel25 Temmuz 2025 09:19
diliyle başkalarına zarar verenlerin gerçek müslüman olmadıklarına işaret etmiş oluyor.
Müslümanlık tek kelimeyle doğruluk demektir.
Sen gelirsin akla sevgi dendi mi Gözyaşım sel oldu yıktı bendimi. Gül kokan yollara vurdum kendimi Yunus derler, bir özge can olmuşum.
Bu sevda çöllerden daha yakıcı, Kalbimi doğrarken hasret kılıcı, Bir esrarlı cilve, bir tatlı sancı, Yemen ellerinde çoban olmuşum.
Varedenin sevgilisi nûrusun, Bâtılı bitiren Kudret okusun, Leheblerin eli, kolu kurusun', Ben Sana, ben sana kurban olmuşum.
Yürüyüşün, oturuşun, gülüşün... Ey insanlar kardeş olun, bölüşün, Doğarken, ölürken ümmeti düşün, Tarifsiz hislerle hayran olmuşum.
Güvercin yuvası, örümcek ağı, Parmakların vardı Kevser ırmağı, Bir an geldi azad ettin Burağı, Şükür, Sana sadık yâran olmuşum.
Rahmet Peygamberi, Hakkın sesisin, Bütün zamanların efendisisin, Ezel-ebed aşkın ta kendisisin, Bir gecede taçtan, tahttan olmuşum.
Can pazarı kurulanda Ya Resûl, Yer, gök ateş, kor olanda Ya Resûl. Şefaatin sorulanda Ya Resûl, Yetiş imdadıma figân olmuşum.
YanıtlaSil
Yuksel25 Temmuz 2025 09:42
Servet YÜKSEL
Ben Sana
Kurban Olmuşum
Dinimizde kılınması emredilen beş vakit namaz, aslında doğruluk amacına yönelik bir ibadettir. Çünkü namazın her rek'atında okunan Fatiha Sûresi'nde Allah'dan istenen bir tek dua vardır, o da doğruluktan ayrılmamak demek olan "İhdinessırata'l-müstekîm" dileğidir. Her müslüman günde en az kırk defa bu duayı yapmakta ve Allah'dan ısrarla doğruluk ve dürüstlük istemektedir. Dıştan ve içten gelen baskılara kapılmadan, şaşırmadan ve sapıklığa düşmeden doğru yolda yürümek için Allah'ın yardımını dilemektedir. Çünkü "Namaz müminin miracıdır" ve miraç, Allah ile buluşmak ve O'nunla yüz yüze gelmek demektir. Kur'ân, bize, Allah'dan, doğru yoldan ayrılmamak için yardım istememiz gerektiğini öğütlerken, Allah'ın da doğru yolda olduğunu Haber veriyor ve "Benim Rabbim, kesinlikle doğru yol üzeredir" (Hûd 11/65) buyuruyor. Ayrıca Peygamber'in de "Doğru yolda olduğunu" (Yasin 36/4) bildiriyor.
D.
YanıtlaSil
Yuksel25 Temmuz 2025 09:21
Bu şu demektir: Ben Rabbiniz olarak doğru yoldayım, izinden gitmeniz gereken Peygamber de doğru yoldadır. Siz doğruluktan ayrılır bir milim yoldan saparsanız Peygamber'in yolundan çıkmış olursunuz. O yoldan çıktığınız takdirde beni ebediyyen bu-lamazsınız, rızamı kazanamazsınız!
Sonuç olarak diyebiliriz ki:
Hem dünya hayatının düzen ve mutluluğ, hem ebedî hayat olan âhiretin düzen ve mutluluğu doğruluk ve dürüstlük temeline dayalıdır. İşte kıldan ince kılıçtan keskin olduğu bildirilen "Sırat Köprüsü" esas itibariyle budur. Yani, erginlik çağından itibaren ölünceye kadar, bütün nefsanî isteklere ve dünya nimetlerinin câzibesine kendisini kaptırmadan, insanoğlunun doğruluktan ayrılmadan yaşamaya çalışmasıdır. Her türlü engele rağmen bu yolda yürümeye azimli olmasıdır.
Ancak bu sayede Allah'a lâyık kul, Peygamber'e lâyık ümmet olunur.
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
300 1 Yakında dört fitne olacak. Kanın mübah sayıldığı fitne ,kanın mübah ve malın helal sayıldığı fitne, kanın mübah malın ve namusun helal sayıldığı fitne (dördüncüsü Deccal fitnesidir) Hz. İmran (r.a.)
300 2 Yakında başınıza bazı emirler gelecek , rızıklarınıza el atacak, sizi yalanlarla avutacaklar. İş yapacaklar lakin yaptıkları fena olacak. En fena tarafları da kötülüklerini siz güzel görmedikçe ve yalanlarını tasdik etmedikçe sizden razı olmayacaklar. O zaman (yalnız) emirlik haklarını tanıyın. Sizi de tecavüzle kendilerine uydurmaya çalıştıklarında onlarla mukatele edin. kim bu yolda öldürülürse o şehiddir. Hz. Ebû Sülale (r.a.)
300 3 Benden sonra fitneler olur. Birisi de "Ahlas" fitnesidir.(deve çulu fitnesi, yani milletin boynunda temelli kalır.) Harpler, hicretler olur. Sonra daha şiddetli bir fitne olur. Ha bitti denir, daha da devam eder. O derece ki, fitnenin kendisine dokunmadığı ev ve müslüman kalmaz. Bu hal ehli beytimden bir müslüman(Mehdi a.s.) çıkıncaya kadar devam eder. Hz. Ebû Said (r.a.)
300 4 Allah'dan ilm-i nâfi isteyin ve faide vermeyen ilimden Allah'a sığının. Hz. Câbir (r.a.)
300 5 ALLAH'dan dünya ve ahirette af, afiyet ve yakîn isteyin. Zira yakînden sonra kula, afiyet kadar hayırlı bir şey verilmedi. Hz. Ebû Bekir (r.a.)
300 6 Allah'ın fazlından isteyin. Zira O istenmekten bıkmaz. İbadetin efdali de gamm ve hemmden kurtuluşu beklemektir. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
300 7 Düşük çocuklara da isim koyun. Allah onunla mizanınızı ağırlaştırır. Zira onlar kıyamet günü gelir de şöyle derler: "Ey rabbimiz beni zayi ettiler ve bana isim vermediler. Hz. Enes (r.a.)
300 8 Fena ahlak, sirkenin balı ifsad etmesi gibi, ameli bozar. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
300 9 Bakara suresinde bir ayet vardır ki, Kur'an ayetlerinin seyyididir. Bir yerde okundu mu şeytan orada tutunamayıp mutlaka çıkar. Bu "ayetül kürsi" dir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
300 10 Kuran'da bir sure vardır ki otuz ayettir. Sahibine (devamlı okuyana) affedilinceye kadar şefeat edecektir. O "Tebarekellezî biyedihil mülk"dür. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
300 11 Yakında ilim taleb eden kimseler gelecek. Onları gördüğünüzde: "Allah'ın rasulunün tavsiyesi ile merhaba" deyin ve onlara istedikleri fetvayı(bilgiyi) verin. Hz. Ebû Said (r.a.)
300 12 Benden sonra yakında bir kavim gelecek, benim hadisimden soracaklar. Onlara ancak ezberlediklerinizi söyleyiniz. Kim kasten bana yalan isnad ederse cehennemde yerine hazırlansın. Hz. Ebû Mûsa (r.a.)
300 13 Üzerinize öyle bir zaman gelecek ki, o vakitte şu üç şeyden daha hayırlı bir şey olmayacak: "Helal para, kendisi ile ülfet edilen din kardeşi, amel edilen bir sünnet. Hz. Huzeyfe (r.a.)
Kemalistlerin bedenlerinde, Ittihatçıların ruhlarını yeniden iade ettiler. Bunun için de galip devlet sıfatıyla, Istanbul hükümetinin tum olumlu icraatlarını engellediler. Huku metin elini kolunu bağladılar ve çalışmalarını engellediler, aciz bıraktılar. Kemalist hú kümet kurulduğunda ise, onlara her türlü yardım ve kolaylığı gösterdiler. Yunanlıların İzmir'den çıkarılmaları da ancak Ingilizlerin onayından sonra gerçekleşmiştir. Şüphesiz Ingilizler bu iyiliklerini Mustafa Kemal'den korktukları için değil, bazı çıkarları doğrul-tusunda yapmışlardır. Ingilizler böylece Mustafa Kemal'i muzaffer komutan olarak Müslümanların gözünde kahramanlaşmasını istediler. Zira onun İslâm'a olan tavrının farkındaydılar. Kendilerinin yapamadıklarını, o yapabilirdi. Nitekim de öyle oldu.
YanıtlaSil
Yuksel26 Temmuz 2025 11:34
Ingi-liz gazetelerinin, hilafet ve yönetim şekli böyle oldukça, azınlıkların haklarının savunu-lamayacağını ve yönetimin çağdaşlaşamayacağını yazdıklarını unutmadık. Sevr Antlaş-masının bu denli ağır maddeler içermesinin nedeni, devletin hilafet hükümeti tarafından yönetilmesiydi."
Ingilizler, Sultan Vahdeddin'le anlaşıp devletin bu yapısını değiştiremediler, ama Ke-malistlerle anlaşarak bu gayelerine ulaştılar.
⚫ Ingiliz vesikalarından öğrendiğimize göre, Lozan'da yapılan gizli görüşmelerde In-gilizler barış için şu şartları koymuşlardı: 1- Kesin olarak hilafetin kaldırılması, 2- Tür-kiye'de İslâm şeriatının kaldırılması, 3- Türkiye'deki tüm dini faaliyetlerin durdurulma-sı, 4- Osmanlı anayasasının yeni, laik anayasa ile değiştirilmesi.
3Savaş henüz daha yeni bitmişti ve biz büyük bir yenilgiye uğramıştık. Oysa Mısır için böyle birşey söz konusu değildi. Yeni bir savaşa girmekten kaçındığımız için bizi mazur görmeleri gerekiyor. Sonra İngilizlerin ülkemizi işgal etmelerine sebep olanlar, Kemalistlerin kardeş ve ortakları İttihatçılardır. İngilizler, hedeflerini tamamlamak için,
203.
YanıtlaSil
Yuksel26 Temmuz 2025 08:38
HİLAFETİN İLGASININ ARKAPLANI
Kemalistlerin bedenlerinde, Ittihatçıların ruhlarını yeniden iade ettiler. Bunun için de galip devlet sıfatıyla, Istanbul hükümetinin tum olumlu icraatlarını engellediler. Huku metin elini kolunu bağladılar ve çalışmalarını engellediler, aciz bıraktılar. Kemalist hú kümet kurulduğunda ise, onlara her türlü yardım ve kolaylığı gösterdiler. Yunanlıların İzmir'den çıkarılmaları da ancak Ingilizlerin onayından sonra gerçekleşmiştir.
Türkiye'de Arap harflerinin kaldırılması, Türk milleti ile Kur'ân-ı Kerim arasında engel koymak içindi. Böylece bir hükümet kararıyla Türk milleti, tüm bir kültür mira-sından mahrum bırakılıyor, halk bir gün içinde okuma-yazma bilmeyen ümmi konumu-na düşürülüyordu. Bu tarihin en garip kararlarından biridir. Bundan dolayı, Türkiye şimdiye kadar ne uluslararası çapta bir edebiyatçı, ne bir bilim adamı, ne de tarihçi ye-tiştirmiştir. Nasıl yetişsin? Yazmayı daha iki nesil önce keşfettiler.
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
346 1 Ya, emri bil mar'uf ve nehyi anil münker yaparsınız, yoksa Allah'ın size, nezdi İlahisinden bir azab göndermesi yakındır. Sonra Ona dua edersiniz ama size icabet etmez. Hz. Huzeyfe (r.a.)
346 2 Ya ma'rufla emreder, münkeri nehy edersiniz. Yahut da Allah üzerinize Acemi gönderir de boynunuzu vururlar. Onlar öyle şiddetli olurlar ki, tepenizden ayrılmazlar. Hz. Hasan (r.a.)
346 3 Kadınlar, hatta hayızlılar bile dua toplantılarına çıkabilirler. Yalnız hayız olanlar musallaya giremezler. Hz. Ummi Aliyye (r.a.)
346 4 Ya saflarınızı düzeltirsiniz, ya da yüzleriniz karar olur. Ya gözlerinize sahip olursunuz ya da gözleriniz dışarı uğrar. (Mahşer korkusu ile veya kör olarak haşir olursunuz) Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
346 5 Ümmetimi Benden sonra öyle fitneler kaplayacak ki, o fitnelerde insanın vücudu gibi kalbide ölür. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
346 6 Hiç şüphe yok ki; arz, cevir ve zulümle dolacak. Zulüm ve cevirle dolduğu o zaman, Allah ehli Beytimden ismi Benim ismimde babasının ismi Babamın isminde bir kimseyi gönderir de dünyayı adaletle ve nasafetle doldurur. Önce zulm ve cevirle dolduğu gibi. O zaman gök yağmurunu, yer mahsulünü esirgemiyecek ve O aranızda yedi, sekiz çok çok dokuz vakit duracak. (Ay veya sene) Hz. Muaviye İbni Kur'a (r.a.)
346 7 Hiç şüphe yok ki, İslamın usulleri (tutanakları) birer birer bozulacak. Birisi bozulduğunda halk ötekine hücum edecek. İlk evvela "hükmü" kaldıracaklar, en sonra da "namazı" bozacaklar. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
346 8 İslamın usulleri teker teker bozulacak ve halkı dalalete düşürücü hükümet adamları çıkacak ve ondan sonra da onların izi üzerine üç deccal gelecek. Hz. Huzeyfe (r.a.)
346 9 Sizler, hiç şüphe yok, evvelkilerin adetlerini karış karış ve arşın arşın yapacaksınız. Hatta birisi kelerin deliğine girse siz de gireceksiniz. Onlardan birisi yolda kadını ile münasebette bulunsa siz de yapacaksınız. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
346 10 Ümmetimden bir taife, içkiyi kendi verdikleri isimle helal sayacaklar. Hz. Ubâde (r.a.)
346 11 Bir adama Ribadan isabet eden bir dirhem, islamiyet zamanında işlediği otuz üç zinadan daha büyüktür. Hz. Abdullah İbni Selam (r.a.)
346 12 Akşam sabah Allah'ı zikretmek, Allah yolunda kılıç kırmaktan hayırlıdır. Hz. Enes (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
4 1 Cennete gireceklerin sonuncusu Cüheyne kabilesinden biridir. İsmi de Cüheyne'dir. Cennet halkı: "Sorun" derler. "Son haber nedir?" Sorarlar: "Halktan azab olan var mı?" "hayır" der. "Son olan benim" (Cehennemden en son çıkacak müslüman) Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
4 2 Adem (a.s.) dünya semasındadır. Kendisine ümmetinin (zürriyetinin) amelleri arz olunmaktadır. Yusuf (a.s.) ikinci semada, teyze çocukları olan Yahya (a.s.) üçüncü semada. İdris (a.s.) dördüncü semada, Harun (a.s.) beşinci semada, Musa (a.s.) altıncı semada. İbrahim (a.s.) da yedinci semadadır. Hz. Ebû Said (r.a.)
4 3 İlmin afeti unutmak, onu zayi etmek de ehli olmayana söylemektir. Hz. Ameş (r.a.)
4 4 Zarafetin afeti sakf (övünmek ve manasız sözler)dir. Şecaatin afeti serkeşliktir. Semahatin (hoşgörünün) afeti minnet etmek, güzelliğin afeti kibir göstermek, ibadetin afeti fetrettir (Gayretten sükuna düşmek.), sözün afeti yalandır. İlmin afeti unutkanlıktır. Hilmin afeti hoppalıktır. Asaletin afeti tefahurdur. Cömertliğin afeti israftır. Dinin afeti ise hevadır(Nefsine uymak). Hz. Ali (r.a.)
4 5 Dinin afeti üçtür: Fasık alim, cahil ve zalim reisler, cahil sofular. (İbadete çalışıyor, fakat cahil. Bu zümreler din namına yıkımdır.) Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
4 6 Faiz yiyene, yedirene, faiz senedini yazana, bu senede şahid olana (farkında olarak yaparsa), dövmeyi de yapan ve yaptırana, sadakayı geciktirene, hicretten sonra İslam camiasından çıkıp gidenlerin hepsine birden, kıyamet gününde Muhammed (s.a.s.) dilinden lanet edilmiştir. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
4 7 Bir kulun yediği gibi yerim. Nefsim Yed'i Kudretinde olan Zata yemin ederim ki, bu dünyanın Allah'ın indinde sivrisinek kanadı kadar bir kıymeti olsa idi, kafire bir yudum su vermezdi. Hz. Amr (r.a.)
4 8 Ehli Kur'an Ehlullahdır. Hz. Enes (r.a.)
4 9 Her muttaki insan Ehlibeyttendir. Hz. Enes (r.a.)
4 10 Size dört şeyi emrediyor ve dört şeyden de sizi nehyediyorum: Size, sadece Allah'a iman etmenizi emrediyorum. Allah'a iman nedir bilir misiniz? Allah'tan başka ma'bud olmadığına ve Muhammed (s.a.s.)'in O'nun Peygamberi olduğuna şahid olmaktır. Ayrıca size namaz kılmayı, zekat vermeyi ve Ramazan orucunu tutmayı emrediyorum. Ganimet olarak aldığınızın beşte birini Allah için yerine vermenizi de emrediyorum. Ve sizi kabaktan kap yapmaktan, ağaçtan oyma kaptan, ziftlenmiş kap kullanmaktan ve çömlek kap kullanmaktan (Bütün bu kablar içki için kullanılırdı) men ediyorum. Bu bildirdiklerimi muhafaza ediniz ve onları sizin arkanızda olanlara bildiriniz. Hz. İbni Abbas (r.anhüma
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
23 1 Sizden biri, müslümanlar arasında hüküm vermek durumunda kaldığı zaman, sesini iki hasımdan birine yükselttiğinden daha fazla diğerine yükseltmesin. Hz. Ümmü Seleme (r.anha)
23 2 Allah Teala müslim bir kulunu, bedenine bir musibetle ibtilaya maruz bıraktığı zaman, Aziz ve Celil olan Allah meleklerine şöyle buyurur: "Onun için evvelce işlemekte olduğu amelin en iyisini yazın." Eğer Allah o kuluna şifa verirse onu günahtan yıkar ve temirler. Eğer ruhunu kabz ederse onu bağışlar. Ve rahmetine nail kılar. Hz. Enes (r.a.)
23 3 Allah teala bir kula buğz ettiği zaman, ondan hayayı soyup alır. Hayayı alınca da o kimseyi sen sevmeyen ve sevilmeyen bir şahıs olarak görürsün. Allah, emaneti de ondan alır. Emanet alınınca, merhameti de alır. Merhamet alınınca da İslam'ın esasını da o kimseden alır. İslam'ın esası alınınca da, o kimseyi artık kovulmuş bir şeytan olarak görürsün. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
23 4 Müslümanlar alimlerine buğz ettikleri, çarşı pazarlarını süsledikleri ve para toplamak için evlendikleri (Kadınla malı için evlenmek) zaman, Allah onları şu dört hususla mubtela kılar. Zamandan kıtlık, sultandan zulüm, hakimlerden hıyanet, düşman saldırısına maruz kalma. Hz. Ali (r.a.)
23 5 Köle kaçtığı zaman, tekrar efendisine dönünceye kadar namazı kabul olunmaz. Hz. Cerir (r.a.)
23 6 Sizden biriniz yatmağa geldiği zaman şöyle desin: "Ey göklerin ve yerlerin Rabbi olan Allahım! Sen bizim ve herşeyin Rabbisin. Herşeyin tasarrufu Senin elindedir. Evvel sensin, Senden önce bir şey yok. Ahir de sensin, Senden sonra da bir şey yok. Sen Batınsın. Senin gizliliğinden öteye bir şey yok. Bizi fakirlikten zenginliğe eriştir. Borcumuzu bize ödettir Allahım". Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
23 7 Sizden biri yatağına gireceği zaman, gömleğini çıkarıp onunla yatağını silsin, temizlesin. Zira o bilmez ki yatağından kalktıktan sonra yatağına bir şey oldu mu? (böcek, akreb v.s girdi mi?) Sonra sağ yanı üzerine yatsın ve şöyle dua etsin: "Ya Rabbi! Senin adını anarak sağ yanımı yere koydum. Ancak senin yardımınla kaldırabilirim. Eğer ruhumu kabzedersen ona merhamet eyle. Eğer onu geri verirsen salih kullarını muhafaza ettiğin şekilde onu koru Allahım". Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
23 8 Sizden biri bir meclise gelince selam versin. Oturma gözüküyorsa otursun. Kalkıp gitmek isterse yine selam versin. Zira birinci selam ikinci selamdan evla değildir. (İkinci selama da ihtiyaç vardır.) Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
23 9 Sizden biri helaline yakın olduktan sonra tekrar yaklaşmak isterse, önce abdest alsın. Hz. Ebû Said (r.a.)
23 10 Sizden biri helaline yakın olduktan sonra tekrar yakın olmak isterse, taharet alsın. Hz. Ömer (r.a.)
23 11 Sizden biri helaline yakın olmak istediğinde örtünsün, helalini de örtsün. Onlar merkeb çıplaklığı gibi üryan olmasınlar. (Allah'dan haya, meleklerden edep, şeytandan da kaçınmak için.) Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
23 12 Sizden biri helaline yakın olduğu zaman örtünsün. Vahşi merkeblerin çıplaklığı gibi soyunmasın. Hz. Utbe (r.a.)
23 13 Sizden biri defi hacet esnasında kıbleyi önüne almasın ve arkasını da döndürmesin. Batı veya doğu cihetine dönsün. Hz. Ebû Eyyub (r.a.)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
347 1 Hakimin dili iki ateş arasındadır. Ya Cennete yol bulur veya Cehennemi hak edecek bir neticeye varır. Hz. Enes (r.a.)
347 2 Cehennem ateşini ihata eden perdeler dört duvar halindedir. Her duvarın kalınlığı kırk yıllık yoldur. Hz. Ebû Said (r.a.)
347 3 Mümine lanet etmek onu öldürmek gibidir. Kim bir mü'mine veya mü'mineye haksız olarak mahkumiyetini müstelzim isnadda bulunursa onu öldürmüş gibi olur. Hz. Sabit İbni Dahhak (r.a.)
347 4 Allah'ın, melaikenin ve bütün insanların laneti o kimse üzerinedir ki, kadınla münasebeti kesti (evlenmedi). Halbuki Zekeriya (a.s.) oğlu Yahya (a.s.)'dan sonra evlenmemekle sena olunmak yoktur. Hz. Atiyye İbni Beşir (r.a.)
347 5 Allah lanet etsin o kimselere ki, şairlerin şiire itina ettikleri gibi, hutbe söylemeye itina edenler. Hz. Muaviye (r.a.)
347 6 Allah lanet etsin, cenaze peşinden para ile ağlıyan kadına ve dinleyenlere, sıla-ı rahimi kesene, musibet sırasında feryadcılık yapana ve dövme nakış yapan ve yaptırana. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
347 7 Allah lanet etsin, halkanın ortasına oturana. (Yani güldürmek için sahneye çıkana.) Hz. Huzeyfe (r.a.)
347 8 Allah lanet etsin, saçını ekliyen kadına ve eklettirene ve dövme yapaan ve yaptırana. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
347 9 Allah içkiye, içene de, sunana da, satana da, satın alana da, sıkana ve sıktırana da, taşıyana da, kendine götürülene de ve parasını yiyene de lanet etsin. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
347 10 Allah lanet etsin, kadınlardan erkek kılığına, erkeklerin de kadın kıyafetine girene. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
347 11 Allah, faiz yiyene, yedirene, senedi yazana ve zekatı vermiyene de lanet etsin. Hz. Ali (r.a.)
347 12 Allah, süslenmek için yüzünü boyayıp yolana da, yoldurana da lanet etsin. Hz. Âişe (r.anha)
347 13 Allah, avrete bakana da baktırana da lanet etsin. Hz. Hasan (r.a.)
347 14 Allah, hayvanın azasından bir yeri kesene lanet etsin. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
347 15 Allah lanet etsin, anasına-babasına lanet edene. Allah'dan gayrisi için hayvan kesene lanet etsin. Mücrimi barındırıp himaye edene lanet etsin ve arazi hududunu değiştirene de lanet etsin. Hz. Ali (r.a.)
347 16 Allah, efendisinden başkasını efendi edinene lanet etsin. Allah, arazi işaretlerini bozana lanet etsin. Allah amayı yoldan itene lanet etsin. Allah, anasına-babasına lanet edene de lanet etsin. Allah, Allah'dan gayri için hayvan kesene lanet etsin. Allah, hayvana kötü iş yapana lanet etsin. Allah, Lûtîlik yapana lanet etsin. Allah, Lûtîlik yapana lanet etsin. Allah, Lûtîlik yapana lanet etsin. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
22 1 Kardeşlerinizi isimleri ile çağırınız. Onları lakapları ile çağırmayınız. Hz. Abdullah İbni Cerad (r.a.)
22 2 Abdestinizdeki şüpheyi, yakın bilginizle def edin. Namazda ise zannınıza göre hareket edin. (Abdestten şüphelendiğinde zanna göre değil, kat'i bilgiye dayanılır. Halbuki namazda ise tereddüde düşüldüğünde galip zanna göre hareket edilir.) Hz. Âişe (r.anha)
22 3 Ölülerinizi salih insanların arasına defnediniz. Zira ölü, kötü komşudan eza görür. Nasıl ki hayattaki bir kimse de kötü komşudan eza duyar. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
22 4 Siz, kan, saç ve tırnaklarınızı toprağa gömünüz ki, büyücüler onlarla sihir yapmasınlar. Hz. Câbir (r.a.)
22 5 Süt ile yağlanınız. Zira bu sizin için hanımlarınızın nezdinde daha haz vericidir. Menekşe yağı da sürünüz. Zira o yazın serinlik ve kışında hararet verici vasıftadır. Hz. Ali (r.a.)
22 6 Hac ve Umreye devam ediniz. Zira demirci ocağının, demirin pasını temizlemesi gibi, hac ile umre de fakirliği ve günahları yok eder. Hz. Câbir (r.a.)
22 7 Yetimi kendine yakın tut. Başını elinle okşa ve onu sofrana oturt. Böyle yaparsan, kalbin yumuşar ve hacetin görülür. Hz. Ebû İmran (r.a.)
22 8 Cennet ehlinden derecesi en az olan kimse için, seksen bin hadim ve yetmiş iki zevce vardır. Onun için, büyüklüğü Cabiye (Şam) ile San'a (Yemen) arası kadar olan inci, zebercet ve yakuttan bir kubbe kurulur. Hz. Ebû Said (r.a.)
22 9 Her hak sahibine hakkını veriniz. Çocuk yatağındır(yatak sahibinin). Zani için de recm vardır. Kim ki, efendisinden başkasını veli edinirse, yahud başkasına nisbet iddia ederse Allah'ın meleklerinin ve insanların hepsinin laneti onun üzerine olsun. Böylesinin ne nafile, ne de farz ibadeti kabul olunur. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
22 10 Allah'ı çok zikretmekle meclislerin hakkını verin. Doğru yolu gösterin ve gözlerinizi indirin. (Haramdan sakının). Hz. Sebi İbni Huneyf (r.a.)
22 11 Azimetleri yerine getirin ve ruhsatları da kabul edin. (Din kolaylıktır icabında faydalanın.) İnsanları bırakın (gizli hallerini ve ayıblarını araştırmayın). Onlara böyle yapmanız sizin için yeterlidir (şerlerinden emin olursunuz.) Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
22 12 Şu maldan (dünyadan) istemeksizin ve tamah etmeksizin Allah Teala sana verdiğinde onu al ve ye, Onu mal edin. Hz. Ebud Derda (r.a.)
22 13 Allah sana bir mal verdiği zaman, Allah'ın bu nimet ve ikramının eseri senin üzerinde görülsün. Hz. Ebud Derda (r.a.)
22 14 Bir kimse ile kardeşlik kurduğunda onun adını ve babasının adını sor. Onun gaybutinde aile efradını korursun, hasta olursa ziyaret edersin, vefat ederse cenazesinde hazır olursun. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
22 15 Sizden biriniz bir hadim (köle) satın aldığında ona ilk yedireceği şey helva (tatlı) olsun. Onun alışması için bu daha iyidir. Hz. Muaz ibni Cebel (r.a.)
22 16 Marufu (iyilik) istediğiniz zaman onu güzel yüzlülerden taleb ediniz. Hz. Abdullah İbni Cerad (r.a.)
22 17 Sizlerden biri, müslümanlar hakkında hüküm vermek durumunda kaldığı zaman öfkeli iken hüküm vermesin. Onlara (davacı ve davalıya) bakışta, oturtma yerinde ve işaret etmede kendilerine eşit davranılmasını temin etsin. Hz. Ümmü Seleme (r.anha
Her hak sahibine hakkını veriniz. Çocuk yatağındır(yatak sahibinin). Zani için de recm vardır. Kim ki, efendisinden başkasını veli edinirse, yahud başkasına nisbet iddia ederse Allah'ın meleklerinin ve insanların hepsinin laneti onun üzerine olsun. Böylesinin ne nafile, ne de farz ibadeti kabul olunur.
Ravi: Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
Sayfa: 22 / No: 9
Ramuz El-Ehadis
Allah'ın insanlardan en nefret ettiği kişi, sığırın diliyle ağzını karıştırdığı gibi (yanlışı doğru, doğruyu yanlış göstermek için) konuşurken dilini dolaştırıp duran belağat sahibi kimsedir.
Ravi: Hz. Abdullah İbni Amr (r.a.)
Sayfa: 8 / No: 6
Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel31 Temmuz 2025 23:25
Hacetini arz edemeyen kimsenin hacetini siz tebliğ ediniz. Her kim ki, ihtiyacını arza muktedir olamayan bir kimsenin hacetini Sultana bildirirse, Allah, onun ayaklarını kıyamet gününde sırat üzerinde sabit kılar.
Ravi: Hz. Ebud Derda (r.a.)
Sayfa: 8 / No: 11
Ramuz El-Ehadis
- Bunlar kolay cevaplanacak sorular değil? Cenab-ı Hak inşaallah güzel günler gösterecek. Herkes faaliyetlerini ya-pacak Cenab-ı Hak bir halte nasib edecek inga ba-şına. Dağınık olunca ta-bii hiç bir şey olamıyor. Lokman Hekim kırk tane
Cenab-ı Hak inşallah güzel günler gösterecek.
çöp bağlamış, "kırın" demiş, evlatlarından kimse ki ramamış. Çözmüş hepsini, çat çat kırmışlar. "Hepi-niz birleşin ki böyle kuvvetli olasınız." demiş. Bu an cak hiläfetle olur. Hilafete tam sahip olunursa, bir kaç kötü de erir gider.
Allah Teala'ya cihadın en sevimli olanı, zalim hükümdara söylenen hak sözdür.
Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
Sayfa: 16 / No: 17
Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel4 Ağustos 2025 02:51
Allah, Hz. İbrahim (a.s.)'ı "Halil". Hz. Musa (a.s.)'ı "Neciy" ve Beni de "Habib" ittihaz etti. Sonra buyurdu ki: "İzzetim ve Celalim hakkı için Habibimi, Halilim ve Neciyyim üzerine tercih ederim."
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 11 / No: 11
Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel4 Ağustos 2025 02:52
Cibril (a.s.) Bana geldi ve buyurdu ki: "Ya Muhammed (s.a.s.) Rabbin Sana selam ediyor ve şöyle buyuruyor: "Kullarımdan öyle kimse vardır ki, onun imanı ancak zenginlikle salah bulur. Eğer onu fakir kılsa idim o küfranı nimet ederdi. Ve yine kullarımdan öyle kimse vardır ki, onun imanı ancak fakirlikle salah bulur. Eğer onu zengin kılsa idim o küfrederdi. Kullarımdan öylesi de vardır ki onun imanı ancak sıhhatta olması ile tamam olur. Eğer ona hastalık versem, o küfrederdi. (Diğer bir nüshada şu ilave vardır) Kullarımdan öyle kimse de vardır ki, onun imanı ancak kendisinin hastalık içinde bulunması ile tamam olur. Eğer onu sıhhatte kılsam, o küfranı nimet ederdi"
Ravi: Hz. Ömer (r.a.)
Sayfa: 11 / No: 1
Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel4 Ağustos 2025 02:53
Kendisinden çocuk peydah olacak meniyi, kayanın üstüne döksen, Allah (z.c.hz.) yaratacağını yaratır ve hiç şüphe yok ki Allah yaratacağı canı yaratır.
Ravi: Hz. Sumame (r.a.)
Sayfa: 354 / No: 14
Ramuz El-Ehadis
"Bir gün Peygamber (s.a.v.) in terkisinde (bineğinin arkasında) idim. Bana şöyle bu-yurdu:
"Ey genç! Sana bazı kelimeler öğreteyim: Allah'ı gözet ki, O da seni gözetsin. Allah'ı gözet ki, O'nu karşında bulasın. Bir şey is-tediğinde Allah'tan iste. Yardım dilediğinde Allah'tan dile. Şunu bil ki, şayet bütün üm-met (insanlık) sana bir fayda vermek için bir araya gelse, ancak Allah'ın senin için yazdı-ğı kadarıyla fayda verebilirler. Yine şayet sana bir zarar vermek için bir araya gelseler, ancak Allah'ın senin aleyhine yazdığı kadar zarar verebilirler. Kalemler kaldırılmış, sa-hifeler kurumuş (yani her şey takdir edilmiş ve bitmiştir)." 8
Bu tavsiyeleri ile Rasul-i Zîşân Efendi-miz, tüm fillerimizde, düşüncelerimizde ve niyetlerimizde Allah'ın rızasını, emirlerini ve yasaklarını göz önünde bulundurma-mız gerektiğini işaret buyurur. Bu, Allah bilinciyle yaşamaktır ki, hayatın merkezine O'nu koymanın ta kendisidir. Yine O (s.a.v.), insanın tüm ihtiyaçlarında ve zorlukların-da ilk ve en nihai merci olarak Allah'ı gör-mesi gerektiğini belirtir. Bu, tam bir tevek-kül ve acziyetini bilerek yalnızca Yaratıcısı-na yönelme halidir.
i
İnsanlar onu tanıyacak diye faciri anmaktan çekiniyor musunuz? Facirden, bulunduğu hal üzere bahsedin ki, insanlar ondan sakınsınlar.
Ravi: Hz. Behz İbni Hakim (r.a.)
Sayfa: 12 / No: 13
Ramuz El-Ehadis
Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
186 1 Yarabbi. Ona (Hz. Ali'ye) yardım et. Ve onu yardım vesilesi et. Ona rahmet et ve onu rahmet vesilesi et. Ona nusret ver ve onu nusret vesilesi et. Yarabbi, ona dost olana dost ol ve ona düşman olana da düşman. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
186 2 Yarabbi, bunları (hz. Hasan ve Hüseyin) Ben seviyorum. Sen de sev, Ve buğz edene sen de buğz et. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
186 3 Yarabbi, Abbas'a ve Abbas'ın evladına yardım et. Yarabbi Abbas'a ve Abbas'ın evladına yardım et. Yarabbi, Abbas'a ve Abbas'ın evladına yardım et. Ey amca, Mehdi senin sülalendendir. Teyid edilmiş, Radiye ve Merdiyye olarak. Hz. Abbas (r.a.)
186 4 Yarabbi, Ebu Bekir'e (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Yarabbi, Ömer (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Yarabbi, Osman'a (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Yarabbi, Ebu Ubeyde İbnil Cerrah'a (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Yarabbi, Amr İbni As'a (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Hz. İbni Yuhamir (r.a.)
186 5 Yarabbi, kim ki Bana inanır, Beni tasdik eder ve Senden Bana gelenin (kitabın) hak olduğuna şehadet ederse, Sen onun malını da evladını da az ver ve ruhunu da erken kabzet. Yarabbi, ona Sana kavuşmayı sevdir. Ve ölümünü de ta'cil et. Kim de Bana inanmaz ve Beni tasdik etmez ise ve getirdiğimin Hak olduğunu da bilmezse, onun malını ve evladını çoğalt ve ömrünü de uzun et. Hz. Muaz (r.a.)
186 6 Yarabbi Kureyş'e hidayet et. Zira onların alimi, arzı ilimle dolduracaktır. Yarabbi onlara (dünyevi) azabı tattırdığın gibi nimetini de tattır. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
186 7 Yarabbi, ona (Hz. Muaviye ra) kitabı ve hesabı öğret. Onu memleketlerde hükmettir ve kendisini azabtan koru. Hz. Seleme İbni Muhalled (r.a.)
186 8 Yarabbi, ona (Hz. Muaviye r.a) ilim ihsan et. Ve onu hidayet rehberi ve Mehdi kıl. Ve onun sebebiyle de hidayet ver. Hz. Ömer (r.a.)
186 9 Yarabbi rüzgarın şerrinden ve rüzgarla gelecek şeyin şerrinden ve bilhassa Ad kavmini helak eden şimal rüzgarından sana sığınırım. Hz. Câbir (r.a.)
186 10 Yarabbi, Sen; ruhu, sinirlerin, kemiklerin ve parmak uçlarının arasından alırsın Sen Bana ölüm hususunda yardımcı ol. Onu Bana kolaylaştır. Hz. Tumet İbni Ğaylan (r.a.)
186 11 Yarabbi, imanı ruhuma içirdiğin gibi, kalbime de içir. Yaratılışımda takdir ettiğin şeyden bir şeyle Bana azab etme. Zira Sen Benim üzerimde her şeyi yapmaya muktedirsin. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Rivâyete göre bir gün Hazret-i Îså -aleyhisselâm-: "-Ölülerle oturmaktan sakının, zira kalpleriniz ölür!" buyurdu.
Kendisine: "-Ölüler kimlerdir?" diye sorulunca da, şu karşılığı verdi:
"-Ölüler, dünyaya dalanlardır. (Yani canlı cenazelerdir.)"
(Ebû Tálib el-Mekki, Kütü'l-Kulüb, Beyrut 1426, c. I, sf, 176)
RIN KERAN
TLIEKMP
"Sizi boş yere yarattığımızı ve sizin hakîkaten huzûrumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?"
(el-Mü'minûn, 115)
***
"Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. Onları sadece gerçek bir sebeple yarattık. Fakat onların (yâni insanların) çoğu (gafletlerinden dolayı) bilmiyorlar." (ed-Duhân, 38-39)
Kadınlara itaat nedamettir.
Ravi: Hz. Âişe (r.anha)
Sayfa: 312 / No: 1
Ramuz El-Ehadis
Ehli cehenneme deneydi ki: "Dünyadaki taşlar adedince Cehennemde kalacaksınız" buna ferahlanırlardı. Cennet ehline de denseydi ki: "Taşlar adedince kalacaksınız." hüzünlenirlerdi. Lakin onlara ebediyet mukadder kılındı.
Ravi: Hz. İbni Mes'ud (r.a.)
Sayfa: 358 / No: 6
Ramuz El-Ehadis
Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliriz. Onu ve geride kalanlardan olacak karısı dışında aile-sini kurtaracağız. 23
Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk."24
İki Kadından
Biri
Lut (a.s.) ın karısı; peygamber ko-casına îmanda ihanet etmiş iki ka-dından biri idi. 25 İman; gerçekten hidâyet işiydi. Nuh (a.s.) ın karısının düştüğü inanç-sızlık batağına Lut (a.s.) in eşi de düşmüştü. Her an yanında bulunan ilâhî ışıktan yararlanamamıştı.
Nuh ve Lut (aleyhimesselâm) peygamber olma-larına rağmen eşlerini helâk olmaktan kurtarama-mışlardı. Çünkü kurtuluş; soya, sopa, akrabalığa de-ğil, imana dayalı idi.
Elçi melekler İbrahim (a.s.) ın yanından ayrıl-dılar. Sedum'a vardılar. Lut (a.s.) 1 buldular. O'na misafir oldular.
"Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti. Çok sıkıldı. "Bu çetin bir gündür! dedi."26
Niçin çetindi?
Gelenler kimdi?
Lut (a.s.) bilmiyordu. Ama hepsi gençti, güzel-di, erkekti. Zaten milleti de böyle kişileri ele geçir-mek isterdi. Şimdi ise, evde bir grup genç erkek var-
(23) el-Ankebut 29/32, el-Hicr 15/58-59.
(24) el-Hicr 15/60.
(25). Bkz. et-Tahrim 66/10.
(26) Hûd 11/77.
(27) Bkz. Beyzavî 1/570.
97
Kur'an-ı Kerîme Göre
Peygamberler
ve
Tevhid Mücadelesi
1
N.Mehmed Solmaz
Dr. İsmail Lütfi Çakan
ENSAR NEŞRİYAT
karşısında duygulanıyor ve O'nun arkasından şöy-le sesleniyordu:
Gel, kardeşimin oğlu gell. İstediğini söy-le. Yemin ederim ki hiç bir şey karşısında seni onlara teslim etmem.»
Netice Muhammed (a.s.) için zaferdi.
Relslik, Mal ve Kadım
Bu girişimlerinin de etkisizliğini gören Mekkeliler bu kez Muham-med (a.s.) in kendisine müracaat
ettiler.
Reislik, mal ve kadın teklif ettiler...
Teklifleriyle dönüp gittiler..
Makam, para ve kadın...
Her devirde adam avlama araçlarıydı. Bugün de bu araçları pek hesablı ve sinsice kullananlar vardı...
Muhammed (a.s.) hepsini bir çırpıda reddetti.
O'nun ümmeti de öyle hareket edeceklerdi...
Taviz İsteği
Bir başka seferdi.. Geldiler. Putları kötü-lemekten olsun vaz geçmesini istediler.
Kur'an bu konuda şu bilgiyi verdi:
«...Onlar sana indirilen âyetlerden beğenme-diklerini bırakman suretiyle senin kendileriyle uyuşmanı isterler.
Böyle yapsan seni överler,>> Ta
Onlar överlerdi, ya Allah ne derdi?
«O takdirde sana hayatında ölümünde kat kat
(72) el-Kalem 68/9.
YanıtlaSil
Yuksel11 Ağustos 2025 04:33
(azab) ını taddırırdık. Sonra bize karşı bir yardım-cı da bulamazdın!» 73
di? Peygamber böyle bir uzlaşmaya nasıl gider-
Gitmedi. Taviz vermedi. Çünkü onu Allah Teâlâ pekiştirmişti.74
O'nun davasının güdücüleri de böylesi bölü-cü, kısmi anlaşmalara «evet» diyemezlerdi. Tev-hid'den taviz veremezlerdi. Tevhid'den taviz veril-mesini isteyen ana-baba da olsa, dinlenmezdi. On-lara böylesi konularda itaat gerekmezdi.75
«Sizin Dininiz
Size...»
Mekkeliler iyiden iyiye putların derdine düşmüşlerdi. Onları Mu-hammed (a.s.) ın hücumlarından kurtarmanın yollarını düşünmekteydiler. Geldiler:
<<- Sen dediler, bizim putlarımıza kulluk et, biz de senin Allahına kulluk edelim.>>>
Olacak şey miydi?
Vahy indi:
«De ki:
Ey cahiller, Bana Allah'dan başkasına kul-luk etmemi mi emredersiniz?» 76
«De ki:
Ey kâfirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam.
Benim taptığıma da sizler tapmazsınız.
Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim.
(73) el-İsrâ 17/75.
(74) bkz. el-İsrâ 17/74.
(75) bkz, el-Ankebût 29/8; Lokman 31/15.
(76) el-Kafirun 109/1-6.
(77) el-Kehf 18/29.
50
YanıtlaSil
Yuksel11 Ağustos 2025 04:36
Kur'an-ı Kerim'e Göre
Peygamberler
ve
Tevhid Mücadelesi
2
PEYGAMBER EFENDİMİZİN MEKKE DEVRİ MÜCADELESİ
N.Mehmed Solmaz. Dr. İsmail Lütfi Çakan
e
ENSAR NEŞRİYAT
ŞANLI MAZİMİZDEN SEÇME NÜKTELER
MELEKLERİ GÖRDÜ
Medineli ilk müslümanlardan Üseyd bin Hudayr, Evs kabilesine mensuptu. İkinci Akabe Bey'atı'nda Allah Rasûlü ile görüştü.
Hazret-i Aişe onun hak-kında; "Üseyd insanların en fazi-letlilerindendi." derdi. Güzel söz-lerinden biri şöyledir:
“Bütün ömrümü üç hål üzerin-de geçirmek isterdim:
Birincisi, Kur'ân okuduğum
ve dinlediğim zamanki hâlimdir. İkincisi, Rasûlullah 'in hut besini dinlediğim zamanki hâlimdir.
Üçüncüsü, bir cenâze ile kar-şılaştığım zamanki hâlimdir ki, cenâzeyi görünce kendime ne ile meşgul olduğumu ve ölüm için ne hazırladığımı sorarım." (Ahmed, IV, s. 352; Håkim, Müstedrek, III, s. 327)
Bu yıldız şahsiyet, 641'de vefât etti. Kabri, Cennetü'l-Bakîdedir.
Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmai
Bir gece Üseyd, Bakara Sûre-si'ni okuyordu. Atını da yanına bağ-lamıştı. Kur'an'ı okurken at birden ha-reketlenmeye başladı. Üseyd sustu. O susunca at da sakinleşti. Üseyd tekrar okumaya başladı. At yine şah-landı. Üseyd sustu, at da sakinleş-ti. Bundan sonra Üseyd bir daha okumaya başladı, at yine hırçınlaştı. Üseyd artık vazgeçti. Üseyd'in oğlu Yahya ise ata yakın bir yerde (yatmakta) idi. Atın çocuğa bir za-rarı dokunmasından endişe ederek çocuğu geriye çekti. Bu sırada başını kaldırıp göğe baktığında, parlamakta olan birtakım şeyler gördü ve o şeyler uzaklaşarak gözden kayboldu.
lü ona;
Hudayr oğlu!" buyurdu. "-Oku ey Hudayr oğlu, oku ey
Üseyd;
"-Yâ Rasûlallah, başımı kal-dırıp göğe baktığımda beyaz bu-lut gölgesine benzer bir sis içinde kandiller gibi birçok şeyin parla-makta olduğunu gördüm. Sonra bu parlak cisimler göğe doğru çe-kilip gözden kayboldu." dedi.
Hazret-i Peygamber;
"-Bilir misin onlar nedir? Onlar meleklerdi, senin Kur'ân okuyuş sesine yaklaşmışlardı. Eğer okumaya devam etseydin sabaha kadar seni dinlerlerdi. İnsanlar da onlara bakarlardı. Onlar insanların gözünden gizlenemezler-di." buyurdu. (Buhâri, Fezaili'l-Kur'an, 15;
Üseyd, gece olanları Hazret-i Peygamber'e anlattı. Allah Rasû-
Müslim, Salāti'l-Müsafirin, 242)
Şuba rikin bab
ZIYAN!
Unlü âlim Fahreddin er-Râzî, 6 1149'da Rey'de doğdu. Önce bi-amli bir âlim ve iyi bir hatip olan hasından, sonra da devrin âlimle-den ilim öğrendi. Daha sonra He-a yerleşti. Tefsir, kelâm, mantık, tah, Arap dili, tarih ve tıp alanın-eserler te'lif etti, talebe yetiştirdi.
Fahreddin er-Rází, 29 Mart 1210'da vefât etti. Kabri, Herat'tadır.
Fahreddin Râzî; Asr Sûresi'ni tefsir ederken, tebdîl-i mekân yapa-rak zihnini biraz açmaya niyetlen-d. Bir dostunun yanına gitti. Dostu sohbet esnasında bir nükte anlattı:
*-Bir adam sıcak yaz gününde,
bunaltıcı bir havada şehrin merke-zine doğru ilerlemiş. Pazara yak-laştığında bir satıcının;
<<-Ana sermayesi eriyip yok olana merhamet ediniz! Ana ser-mayesi eriyip yok olana merhamet ediniz!>> diye nidâ ettiğini işitmiş;
<<-Ne satıyor ki böyle bağırı-yor?>>>diye merak ederek adamın tezgâhına yaklaşmış. Satıcının; in-sanlar ferahlasın diye dağdan buz getirdiğini, her an biraz daha eri-yen buzu satmaya çalıştığını gör-müş. Buz eridikçe adamın emeği ve kazancı da eriyormuş."
Nükte Fahreddin er-Râzînin zihninde tekrar tekrar dolaştı ve;
"-Asr Sûresi'nin mânâsı işte bu-dur. Çünkü, artık insanın üzerinden
ikindi de geçiyor, böylece ömrü biti-yor, ama insan henüz bir şeyler ka-zanmış değil. O hâlde insan ziyan-dadır" diyerek bu nükteyi tefsirine ekledi. (Fahreddin er-Razi, Mefatihu'l-ġayb, XXXII, 81) (*Asr; zaman, ikindi, ikindi nama-zı, asr-ı saâdet gibi månålara da gelir.)
Ömür; güneşin altındaki buz gibi hızla erimekte, hayat ırmağı hız-la akıp gitmekte... Muhasebe edenle-re, nefsini hesaba çekenlere, tevbe ve istiğfar edenlere ne mutlu...
Allah Teala'ya cihadın en sevimli olanı, zalim hükümdara söylenen hak sözdür.
Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
Sayfa: 16 / No: 17
Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 01:58
Evet, Ben Kur'an'ı fehm ile okuyorum. Siz ise zahiri ile okuyorsunuz . Dediler ki: "Ya Resulallah, zahir ile batın (fehm)'in farkı nedir?" Buyurdu ki: "Ben Kur'an'ı okuyorum ve tefekkür ediyorum. Ve ahkamı ile amel ediyorum. Halbuki siz şöyle okuyorsunuz, buyurdu ve elini süratle geçirerek işaret etti. (Bu hadis-i şerif Ashabın peygamber Efendimize şöyle demeleri üzerine varid olmuştur: "Ya Rasülallah! Siz Kur'an-ı Kerim'i okuduğunuz zaman öyle bir manevi haz duyuyoruz ki, kendi kendimize okuduğumuzda bu halaveti duyamıyoruz.")
Ravi: Hz. Umeyr İbni Hani (r.a.)
Sayfa: 16 / No: 9
Ramuz El-Ehadis
Allah Teala'ya cihadın en sevimli olanı, zalim hükümdara söylenen hak sözdür.
Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
Sayfa: 16 / No: 17
Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 01:58
Evet, Ben Kur'an'ı fehm ile okuyorum. Siz ise zahiri ile okuyorsunuz . Dediler ki: "Ya Resulallah, zahir ile batın (fehm)'in farkı nedir?" Buyurdu ki: "Ben Kur'an'ı okuyorum ve tefekkür ediyorum. Ve ahkamı ile amel ediyorum. Halbuki siz şöyle okuyorsunuz, buyurdu ve elini süratle geçirerek işaret etti. (Bu hadis-i şerif Ashabın peygamber Efendimize şöyle demeleri üzerine varid olmuştur: "Ya Rasülallah! Siz Kur'an-ı Kerim'i okuduğunuz zaman öyle bir manevi haz duyuyoruz ki, kendi kendimize okuduğumuzda bu halaveti duyamıyoruz.")
Ravi: Hz. Umeyr İbni Hani (r.a.)
Sayfa: 16 / No: 9
Ramuz El-Ehadis
Allah Teala'ya cihadın en sevimli olanı, zalim hükümdara söylenen hak sözdür.
Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
Sayfa: 16 / No: 17
Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 01:58
Evet, Ben Kur'an'ı fehm ile okuyorum. Siz ise zahiri ile okuyorsunuz . Dediler ki: "Ya Resulallah, zahir ile batın (fehm)'in farkı nedir?" Buyurdu ki: "Ben Kur'an'ı okuyorum ve tefekkür ediyorum. Ve ahkamı ile amel ediyorum. Halbuki siz şöyle okuyorsunuz, buyurdu ve elini süratle geçirerek işaret etti. (Bu hadis-i şerif Ashabın peygamber Efendimize şöyle demeleri üzerine varid olmuştur: "Ya Rasülallah! Siz Kur'an-ı Kerim'i okuduğunuz zaman öyle bir manevi haz duyuyoruz ki, kendi kendimize okuduğumuzda bu halaveti duyamıyoruz.")
Ravi: Hz. Umeyr İbni Hani (r.a.)
Sayfa: 16 / No: 9
Ramuz El-Ehadis
Evet, Ben Kur'an'ı fehm ile okuyorum. Siz ise zahiri ile okuyorsunuz . Dediler ki: "Ya Resulallah, zahir ile batın (fehm)'in farkı nedir?" Buyurdu ki: "Ben Kur'an'ı okuyorum ve tefekkür ediyorum. Ve ahkamı ile amel ediyorum. Halbuki siz şöyle okuyorsunuz, buyurdu ve elini süratle geçirerek işaret etti. (Bu hadis-i şerif Ashabın peygamber Efendimize şöyle demeleri üzerine varid olmuştur: "Ya Rasülallah! Siz Kur'an-ı Kerim'i okuduğunuz zaman öyle bir manevi haz duyuyoruz ki, kendi kendimize okuduğumuzda bu halaveti duyamıyoruz.")
Ravi: Hz. Umeyr İbni Hani (r.a.)
Sayfa: 16 / No: 9
Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 02:24
Bütün yer gök ehli bir mü'minin kanında ortak olsa, Allah onların hepsini yüzü koyun cehenneme atar.
Ravi: Hz. Ebû Bekre (r.a.)
Sayfa: 355 / No: 3
Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 02:26
Bütün yer gök ehli bir mü'minin kanında ortak olsa, Allah onları Cehenneme atar.
Ravi: Hz. Ebû Said (r.a.)
Sayfa: 355 / No: 2
Ramuz El-Ehadis
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 02:27
Allah Teala'ya cihadın en sevimli olanı, zalim hükümdara söylenen hak sözdür.
Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
Sayfa: 16 / No: 17
Ramuz El-Ehadis
Kitaplara adanmış bir ömür
İZLER
Bülent Acun
kulacuni@hotmail.com
M EZAR taşları sadece gö-rünüşleriyle değil, üzerlerine ya-zılmış nice ibretli cümlelerle de tam bir hikmet hazinele-ridir. İnsanın, dünya-nın, hayatın ve eşyanın künhüne vakıf olabilmek için mezar taşları ara-sında gerçekleştirile-cek küçük bir seyahat yeter de artar bile. İşte insanın bu-gününü ve yarınını özetleyen veciz bir mezar taşı yazısı; "En insan! Dün bende senin gibiydim. Unutma ki yarın sende benim gibi olacaksın!"
★
YanıtlaSil
Yuksel12 Ağustos 2025 04:37
müptelası idi. Ruhu şad, mekanı cennet,
makamı âli, menzili mübarek olsun.
Marifet yayınevinin kapandığı gün-lerdi. Ömer Ziya Belviranlı ağabey, Kamil Büyüker Hocam ve bendenizi yayınevine davet etmiş, "buradan dilediğiniz kitabı alabilirsiniz" demişti.
Birkaç tane kitap almış, daha fazlasını almaya elimiz varmamıştı. Bir yayınevinin kapanışına şahit olmak ikimize de çok ağır gelmişti. Ben bu atmosferde merhuma şöyle bir soru sormuştum:
"Abi, bu kitapları verecek yakınında ve çevrende kimsen yok mu?"
Merhum soruma cevaben "Olmaz olur mu? Elbette var hamdolsun" demiş ve fi-nali şu muhteşem cümle ile gerçekleştir-mişti: "Kitabın gerçek varisleri okurlarıdır."
DERİN DEVLET
kerini kıyıda durdurur. Ama arkada donanmanın desteği olduğu için denize dökemezler onları. Bunun üzerine İtalya'da büyük olay çıkar.
Atatürk'ten sonra gerçekten derin devlet vizyonuna sahip bir isim geldi mi?
Derin devlet vizyonuna sahip Alparslan Türkeş, olağanüstü derin ve karmaşık bir bakışı olan ve enteresan duruşlar sergileyen bir insandır. Mesela gün gelmiştir, Alparslan Türkeş Nazım Hik-met'ten şiir okumuştur. Çok farklı bir hareketti, ama ülkücüler bunu anlamamıştır. Bu adam şiirlerini Türkçe yazmış. İsterse va-tan haini olsun, bu bir Türk şairidir. Dolayısıyla bu adamın Türk-çeye bir hizmeti vardır. Türkeş'in onun şiirini okumasını böyle bir millet vefası olarak görmüşümdür.
Türkeş başka bir şey daha yaptı. Mesela Bakü-Ceyhan petrol boru hattı için, "Bu ortaklığın içinde Türkiye'nin payı yüzde on, Rusya'nın payı yüzde yirmi beş olmalı" dedi. Bir numaralı Rus düşmanı böyle bir şeyi nasıl yapabilir, diye düşünebilirsiniz. Tür-keş biliyor ki, Rusya istemezse petrol boru hattının gerçekleşme-si çok zor olur. Ayrıca eğer Rusya'ya yüzde yirmi beş verip de ya-nınıza almazsanız, bu sefer siz yüzde onu alsanız bile Amerika'yı bu işte o kadar etkin kılarsınız ki, dengelenmesi imkânsız bir güç olur. Türkeş'te bir devlet adamı kumaşı vardır.
Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa'nın liderliğindeki İt-tihat ve Terakki'nin Teşkilat-ı Mahsusa isimli bir istihbarat teş-kilatı vardı. Bu, Türk tarihindeki belki de en önemli gizli servis-lerden biri olarak kabul edilir. Ayrıca Yakup Cemil, Eşref Kuş-çubaşı, Yahya Efendi gibi önemli fedaileri vardı. Teşkilat-ı Mahsusa bir derin devlet oluşumu mudur?
Dönem İttihat Terakki dönemiydi. Daha doğrusu tarihin en önemli dönemlerinden bir tanesiydi. Teşkilat-ı Mahsusa ve onun öncülü sayabileceğimiz Jurnalciler Örgütü çağdaşlaşan ba-
Dosya
Gündem
Siyaset
Dünya
Ekonomi
Spor
Tarih
Filistin
Çanakkale
Ekonomi
Gündem
Eğitim
Aktüel
Sağlık
Dünya
Genel
Spor
Manisa
Edirne
Bolu
Yerel
Dosya
Filistin
Bilim,
Balıkesir
İstanbul
Ankara
Kayseri
Abdurrahman Dilipak
Dünya nereye götürülüyor?
Abdurrahman Dilipak
19.09.2024 - 00:05
Yayınlanma
Google News
Derin Gerçekler
Bakın dün başlayıp bu gün devam ettiğimiz, Pedefolik Satanist Siyonistlerin bu eylem planındaki işleri savunan partisinden, cemaatinden, mediasından, iş adamından, akademisyeninden uzak duralım. Bunların partilerinden, STK’larından ayrılın. Ya da içeride mücadele edin, orada olup bitenleri insanlara duyurun. Artık İnsan Hakları diye bir şey yok, çünkü insan yok. Çevre yalan, Kadın özgürlük hareketleri de yalan. Sağlık diye geni ile oynanmış gıdalar, sentetik et öneriyorlar. İlaçlar zehir.
Sıkı durun daha devamı var: CIA, FBI, eyalet ve yerel polis teşkilatları, IRS, FEMA, Sosyal Güvenlik'in ana dosyaları büyük ölçüde genişletilecek ve ABD’deki tüm bireylerin kişisel kayıtlarının temelini oluşturacaktır. Evlilik yasaklanacak ve bildiğimiz gibi bir aile hayatı olmayacak. Çocuklar erken yaşta ebeveynlerinden alınacak ve devlet malı olarak vesayet altında büyütülecek. Böyle bir deney, çocukların devlet tarafından sadakatsiz vatandaşlar olarak görülen ebeveynlerinden alındığı Doğu Almanya'da Erich Honnecker tarafından gerçekleştirilmişti. Kadınlar, "kadın kurtuluşu" hareketlerinin devam eden süreci boyunca aşağılanacak. Özgür seks zorunlu olacak. 20 yaşına kadar en az bir kez uyulmaması, şahsına karşı ağır misillemelerle cezalandırılır. Bir kadına iki çocuk doğduktan sonra kendi kendine kürtaj öğretilir ve uygulanır; bu kayıtlar, Tek Dünya Hükümeti'nin bölgesel bilgisayarlarındaki her kadının kişisel dosyasında yer alır. Bir kadın daha önce iki çocuk doğurduktan sonra hamile kalırsa, böyle bir kürtaj ve sterilizasyon yapılması için zorla bir kürtaj kliniğine götürülür.
Pornografi teşvik edilecek ve eşcinsel ve lezbiyen pornografisi de dahil olmak üzere her sinema salonunda zorunlu olarak gösterilecektir. Bakın ülkemizde, bugün yargı ve vergi muafiyeti verdiğimiz, Diplomatik dokunulmazlığa sahip, doğrudan ve dolaylı olarak Kamu, özel ve STK’larla hertürlü görüşme, iş birliği ve mali kaynak desteği, EGİTDONAT faaliyetine ilişkin imtiyaz sahi UN WOMAN Örgütü bu Pedefolik, Satanist, Siyonistlerin yüz milyon dolarları bulan fonlarını ülkemizde dağıtmaya devam ediyor. "Eğlence amaçlı" uyuşturucuların kullanımı teşvik edilecek ve her kişiye, dünyanın dört bir yanındaki One World Government mağazalarından satın alınabilen uyuşturucu kotaları tahsis edilecektir. Zihin kontrol uyuşturucuları yaygınlaştırılacak ve kullanımı zorunlu hale gelecektir. Bu tür zihin kontrol uyuşturucuları, insanların bilgisi ve/veya rızası olmadan yiyecek ve/veya su tedariklerinde verilecektir. One World Government çalışanları tarafından işletilen ve köle sınıfının boş zamanlarını geçirebileceği uyuşturucu barları kurulacaktır.
Dosya
Gündem
Siyaset
Dünya
Ekonomi
Spor
Tarih
Filistin
Çanakkale
Ekonomi
Gündem
Eğitim
Aktüel
Sağlık
Dünya
Genel
Spor
Manisa
Edirne
Bolu
Yerel
Dosya
Filistin
Bilim,
Balıkesir
İstanbul
Ankara
Kayseri
Abdurrahman Dilipak
Dünya nereye götürülüyor?
Abdurrahman Dilipak
19.09.2024 - 00:05
Yayınlanma
Google News
Derin Gerçekler
Bakın dün başlayıp bu gün devam ettiğimiz, Pedefolik Satanist Siyonistlerin bu eylem planındaki işleri savunan partisinden, cemaatinden, mediasından, iş adamından, akademisyeninden uzak duralım. Bunların partilerinden, STK’larından ayrılın. Ya da içeride mücadele edin, orada olup bitenleri insanlara duyurun. Artık İnsan Hakları diye bir şey yok, çünkü insan yok. Çevre yalan, Kadın özgürlük hareketleri de yalan. Sağlık diye geni ile oynanmış gıdalar, sentetik et öneriyorlar. İlaçlar zehir.
Sıkı durun daha devamı var: CIA, FBI, eyalet ve yerel polis teşkilatları, IRS, FEMA, Sosyal Güvenlik'in ana dosyaları büyük ölçüde genişletilecek ve ABD’deki tüm bireylerin kişisel kayıtlarının temelini oluşturacaktır. Evlilik yasaklanacak ve bildiğimiz gibi bir aile hayatı olmayacak. Çocuklar erken yaşta ebeveynlerinden alınacak ve devlet malı olarak vesayet altında büyütülecek. Böyle bir deney, çocukların devlet tarafından sadakatsiz vatandaşlar olarak görülen ebeveynlerinden alındığı Doğu Almanya'da Erich Honnecker tarafından gerçekleştirilmişti. Kadınlar, "kadın kurtuluşu" hareketlerinin devam eden süreci boyunca aşağılanacak. Özgür seks zorunlu olacak. 20 yaşına kadar en az bir kez uyulmaması, şahsına karşı ağır misillemelerle cezalandırılır. Bir kadına iki çocuk doğduktan sonra kendi kendine kürtaj öğretilir ve uygulanır; bu kayıtlar, Tek Dünya Hükümeti'nin bölgesel bilgisayarlarındaki her kadının kişisel dosyasında yer alır. Bir kadın daha önce iki çocuk doğurduktan sonra hamile kalırsa, böyle bir kürtaj ve sterilizasyon yapılması için zorla bir kürtaj kliniğine götürülür.
Pornografi teşvik edilecek ve eşcinsel ve lezbiyen pornografisi de dahil olmak üzere her sinema salonunda zorunlu olarak gösterilecektir. Bakın ülkemizde, bugün yargı ve vergi muafiyeti verdiğimiz, Diplomatik dokunulmazlığa sahip, doğrudan ve dolaylı olarak Kamu, özel ve STK’larla hertürlü görüşme, iş birliği ve mali kaynak desteği, EGİTDONAT faaliyetine ilişkin imtiyaz sahi UN WOMAN Örgütü bu Pedefolik, Satanist, Siyonistlerin yüz milyon dolarları bulan fonlarını ülkemizde dağıtmaya devam ediyor. "Eğlence amaçlı" uyuşturucuların kullanımı teşvik edilecek ve her kişiye, dünyanın dört bir yanındaki One World Government mağazalarından satın alınabilen uyuşturucu kotaları tahsis edilecektir. Zihin kontrol uyuşturucuları yaygınlaştırılacak ve kullanımı zorunlu hale gelecektir. Bu tür zihin kontrol uyuşturucuları, insanların bilgisi ve/veya rızası olmadan yiyecek ve/veya su tedariklerinde verilecektir. One World Government çalışanları tarafından işletilen ve köle sınıfının boş zamanlarını geçirebileceği uyuşturucu barları kurulacaktır.
Yorum Gönder