15 Eylül 2007 Cumartesi

Hadis-i Şerif

1- Beş vakit namazı camide kılan Bismillahirrahmanirrahim demiş gibidir.

2-Ümmetim yıldızlara gidesiye kadar kıyamet kopmayacaktır.

6.314 yorum:

«En Eski   ‹Eski   4401 – 4600 / 6314   Yeni›   En yeni»
yuksel dedi ki...

Karaman'ın Koyunu Sonra Çıkar Oyunu Efsanesi - Karaman
Tür: Efsaneler
Açıklama:
1.EFSANE: Karaman’ın kalesini kuşatan düşmanlar geceyi beklemeye başlarlar. O gece Karamanoğlu Beyliği'nin askerleri başka seferdedir. Kaleyi savunacak yeterli asker yoktur. Düşünüp taşınan yaşlılar ve ileri gelenler bir kurutuluş yolu bulmaya çalışırlar. Bir çoban “Bakın der Karaman”da ne kadar koyun, koç varsa toplayalım boynuzlarına fenerler takıp bayır aşağı sürelim. Düşman, çok kalabalık olduğumuzu sanır, belki kuşatmayı kaldırır” der. Çobanın dediği yapılır. Boynuzları ışıklı sürü aşağı inmeye başlayınca düşman askerleri büyük bir ordunun üzerine geldiğini sanarak kaçmaya başlarlar. Durum sonradan anlaşılınca da iş işten geçmiştir. “Karaman’ın koyunu, sonra çıkar oyunu” deyişinin bu olaydan rivayet edildiği söylenir.

2.EFSANE: Karamanoğulları Beyliği Moğollarla sık sık savaş halindedir. Moğollar Karaman Beyliği üzerine sefer düzenlerler ve beylik sınırında gecelerler. Tam bu sırada, Karamanoğulları Beyliği askerleri koyun postlarını üzerlerine giyerler ve bazıları boyunlarına çan takarak bir koyun sürüsü havasını verirler. Bu şekilde tam teçhizatlı olarak düşman üzerine doğru varırlar. Moğol askerleri akşam eğlencesinde olup, gelenin gerçek bir koyun sürüsü olduğunu zannederek aldırmazlar. Gelen Karamanoğulları askerleri ayağa kalkıp, postları sıyırarak Moğol askerlerin bozguna uğratırlar. Moğol askerlerinden canını kurtaranlar memleketlerine vardıkları zaman “Karaman’ın Koyunu Sonra Çıkar Oyunu” demişlerdir. Efsanenin bu olaydan kaynaklandığı rivayet edilmektedir.

Kaynak: Uysal, A. Alodalı, N. Demirci,M.(Ed) (1992) Dün ve Bugünüyle Karaman Kültür-Tarih-Coğrafya Arı Ofset Matbaacılık KONYA Kaynak: Karaman Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü (2005)Karaman Tarihi ve Kültürü7(7),1-118 Kaynak:Uysal,V.(Ed).(ty)Karaman Folkloru Derlemeler

Anahtar Kelimeler: karaman halk kültürü karamanın koyunu sonra çıkar oyunu efsanesi efsaneler

yuksel dedi ki...

Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu deyiminin anlamı:

Dış görünüşüne aldanılmamalı. Bu işin altından neler çıkacak en sonunda belli olur.

Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu deyiminin hikâyesi:

Dış görünüş insanı her zaman aldatır. Dışı çok güzel olup da içi fitne, fesat ve kötülükle dolu insanlar vardır. Bir yazarın dediği gibi “Kitabın ve insanın dış görünüşüne aldanmamalı, iç haline bakmalıdır.” Ama zamanımızda insanlar, makama, mevkiye, paraya ve giyime yani dış güzelliğe önem veriyorlar. Para, mal ve mülk her şey değildir. Bir gün bunların yerinde yeller eser.

Anadolu’da kudretli bir beylik olan Karamanoğulları beyliği vardı. Karamanoğlu Mehmet Bey, bir daha isyan etmeyeceğine dair II. Murat’a söz verir. Buna rağmen sonradan yine bir hileye başvurur.

Karamanoğlu Mehmet Bey, karaman cinsi koyunlardan özel olarak seçilip yetiştirilmiş büyük bir koçu II. Murat’a verirken:

Bu can, bu koçta olduğu müddetçe Osmanlı Devleti’ne isyan etmeyeceğim, diye birkaç defa yemin eder.
Karamanoğlu Mehmet Bey, koçun öldüğünü haber aldıktan sonra:

İşte bu can, bu koçtan ayrıldı, ettiğim yeminin de hükmü kalmadı, diye övünecektir.
Böylece Karamanoğlu Mehmet Bey, vermiş olduğu sözden dönmüş ve kendisine güvenilmeyeceğini göstermiş olur. Bazı insanlar bol keseden atar tutarlar, yerine getirilemeyecekleri sözler verirler.

Karaman’ın koyunu,

Sonra çıkar oyunu.

İsyan etme Mehmet Bey,

Ölçerler senin boyunu.

yuksel dedi ki...

yazımızda sizlere Karaman`ın koyunu sonra çıkar oyunu deyiminin anlamını açıklıyor ve örnek cümle içinde kullanımını gösteriyoruz.

➡Anlamı ve Cümle içinde kullanımı ise şu şekilde;

➡Karaman`ın koyunu sonra çıkar oyunu deyiminin anlamı:Dış görünüşe aldanmamalı, bir kişi ya da iş olağan görünebilir, ancak altından neler çıkabileceği hiç belli olmaz, o sonra görünür.

yuksel dedi ki...

Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu.
Bir konuda karar verirken iyi düşünüp taşınmalı, işin nasıl olacağını beklemekli.
Atasözleri.
Prof.Dr.İsmail Parlatır.
sy.363.


YANITLAYINSIL

yuksel24 Şubat 2021 07:06
1] Dış görünüşe aldanmamak gerekir. Bir şeyin iyi ya da kötü olup olmadığı sonradan anlaşılır.

yuksel dedi ki...

İslamiyet on sehimden ibarettir. Kendisinde bir tanesi noksan olan kimse hüsrandadır: "La ilahe illallah (diye) şehadet etmek ki, bu millet (din)dir. İkincisi, namaz ki o fıtrattır. Üçüncüsü, Zekat ki o temizliktir. Dördüncüsü, oruç ki o kalkandır. Beşincisi, Hac ki o şeriattır. Altıncısı, Cihad ki o Urve (sarılmak)dır. Yedincisi, Emri bil-maruf ki o vefadır. Sekizincisi, nehy-i anil münker ki o hüccettir. Dokuzuncusu, cemaattir ki, o ülfettir. Onuncusu, Taattır ki o da ismettir.
Ravi: Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
Sayfa: 189 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

İhsan, Allah'a, Onu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen onu görmezsen de O seni görür.
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 188 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Şu anda kıtal geldi. Ümmetimden Hak üzerine çarpışan ve kafirler üzerine galib gelen bir kavim hiç bir zaman eksik olmaz. Allah, onlar için diğer kavimlerin kalblerini kaydırır ve daraltır. Kafirlerle savaşırlar. Allah onları rızıklandırır. Allah'ın emri gelene (onların ömürleri son buluncaya) kadar bu böyle devam eder. O günde mü'minlerin evlerinin yeri Yam'dır. Hayr, kıyamete kadar, atların nasiyesine bağlıdır. Bana vahyolunduğuna göre, Ben (dünyada) çok kalıcı değilim. Yakında gidiciyim. Siz de Beni yaşlanarak takip edeceksiniz. Ve bazınız, bazınızın boynunu vuracaktır. Kıyametten önce iki büyük hadise vardır. Şiddetli Veba ve sonra da zelzeleli yıllar vardır.
Ravi: Hz. Seleme (r.a.)
Sayfa: 187 / No: 2
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Allah (z.c.hz.) bir kula bir nimet verdi ve onu tamamladı ise, insanların hacetini o kula düşürür de o da bundan sıkılırsa, muhakkak bu nimet zevale maruz kılınır. (Böyle bir kimse ehli hacetin müraacatından memnun olmalıdır.)
Ravi: Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
Sayfa: 372 / No: 10
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

15 Eylül 2007 Cumartesi
Nefislerin beyazlaşması..!!!
Dünya yeşillenirken nefisler beyazlaşması lazımdır.
Gönderen yüksel zaman: 05:07
5.000 YORUM:
1 – 200 / 5000 Yeni› En yeni»
yüksel dedi ki...
bismillahirrahmanirrahim
elhamdülilah
Allahümmesallialaseyyidinemuhammed

19 Aralık 2009 10:54
yüksel dedi ki...
SUAL:HER ŞEYDEN EVVEL BİZE LAZIM OLAN NEDİR?
CEVAP:DOĞRULUK:
SUAL:Daha?
ceyap:yalan soylememek.
sual:sonra?
cevap :sıdk,ihlas,sadakat,sebat,tesanüt.
sual:yanlız?
cevap:evet
suual: neden
cevap:küfrün mahiyeti yalandır.imanın mahiyeti sıdkdır.
şu bürhan kafi değil midir ki hayatımızın bekası imanın ve sıdkınve te sanüdün devamıyladır.

26 Mart 2010 05:59
yüksel dedi ki...
cerbeze.haklı,haksız sözlerle hakikatı gizlemek.osmanlıca türkçe lügat sy.185.

14 Ekim 2010 04:52
yüksel dedi ki...
zikirlerle şeyhe kişisel bağlanmayla belirli olan tarikat tarzı yerine kitab okuma,akıl ve kalbi beraber kullanma,kişinin değil,kitabların arkasında gitmeye dayalı nefis terbiyesi yöntemini seçti.köprü dergisi 2006 yaz sy.151.

YANITLAYINSIL

yuksel13 Şubat 2021 11:33
15 Eylül 2007 Cumartesi
Hadis-i Şerif
1- Beş vakit namazı camide kılan Bismillahirrahmanirrahim demiş gibidir.

2-Ümmetim yıldızlara gidesiye kadar kıyamet kopmayacaktır.
Gönderen yüksel zaman: 05:12
4.409 YORUM:
1 – 200 / 4409 Yeni› En yeni»
yüksel dedi ki...
hülasa yol ikidir. ya sukut etmektir çünkü söylenen her sözün doğru olması lazımdır sıdktor.çünki islamiyetin esası (temel) sıdktır bürüm kemalata isal (ulaştırmak)edici sıdktır.imanın hassası (özelliği)sıdktır.nevi beşeri veba-i kemalata isal eden sıdktır.ahlak-ı aiyenin hayatı sıdktır.terakkyatın mihveri sıdktır.alemi islamın nizamı sıdktır.ashabı kiramı bütün insanlara tefevvuk (üstün olma) ettiren sıdktır.muhammed-i haşimi aleyhissalatü vessalamin meratibi beşeriyetin (insanlık bertebesi) en yükseğine çıkaran sıdktır.
münafıkların azaplarının mezkür cinayetleri asarında yalnız kizp ile vasıflandırılması kizbin şiddeti kubh ve çirkinliğine işarettir.bu işaret daki kizbin ne kadar tesirli bir zehir olduğuna bir şahidi sadıktır. zira kizb küfrün esasıdır.kizb nifakın birinci elametidir.kizb kudreti ilahiyeye bir iftiradır kizm hikmeti rabbaniyeye zıttır.ahlakı aliyeyi tahrik eden kizb dir. alemi islamı zehirlendiren ancak kizbdir.almemi beşirin ahvalini fesada veren kisbdir. nev-i beşeri kemalattan geri bırakan kizb dir.müseylimei kezzap ile emsalini alemde rezil ve rüsva eden kizbdir.işte busebeblerden dolayıdırki bütün cinayetler içinde teline tehdide tahsis eden kizbdir(telin lanetleme )
risale-i nur külliyatı işaretül hicaz

7 Haziran 2008 04:57
yüksel dedi ki...
hadis-i şerif
aranızda nübüvvet allahın istediği kadar sürer. sonra onu (peygamberliği)kaldırmayı istediği zaman kaldırır. sonra, Allah'ın sürmesini murat ettiği kadar (30 sene) nübüvvet yolunda halifelik gelir. sonra kaldırmak istediği zaman onu kaldırır. ve Allah'ın murad ettiği kadar şiddetli bir meliklik idaresi gelir. sonra onu kaldırmak isdeği zaman kaldırır sonra zorba bir idare gelir sonra da nübüvvet yolu üzere bir hilafet gelir.
(ramuz el ehadis_257.sayfa_14.paragraf)

4 Temmuz 2009 00:37

YANITLAYINSIL

yuksel20 Şubat 2021 23:32
hak sübhanehü ve teala.
- senin ümmetine on dokuz harfli bir kelime ihsan eyledim ki onu ümmetin devamlı surette okuduklarında ve ona uyduklarında kendilerini o on dokuz cehennem hazinedarının elinden ve zebanilerinin azabından kurtarırım. o kelime.
-BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM dir.
KARA DAVUD
DELAİL-İ HAYRAT ŞERHİ
sy.305.

YANITLAYINSIL

yuksel1 Mart 2021 03:33
yaptığı ibadetle belli ölçüde ruhen hazır hale gelmiş olan cemaate va z u nasihatta bulunmak daha etkili olacaktır.Hz. Muhammed s.a.v. uygulaması da genelde böyle olmasına rağmen, uzunca bir zamandan beri va z ve nasihat faaliyetlerinin namaz öncesine alındığı bilinmektedir.Hatta cum a hutbesi nin de namaz sonrasında iken, Hz. Peygamber zamanında namaz öncesine alındığı kaydedılmektedir.İlk uygulama şekli bayram namazlarında kalmıştır.
nisan 1994
şevval 1414
sayı 98.Altınoluk dergisi
irşadda zamanlama.prof. Dr. ismail l. Çakan

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
186 1 Yarabbi. Ona (Hz. Ali'ye) yardım et. Ve onu yardım vesilesi et. Ona rahmet et ve onu rahmet vesilesi et. Ona nusret ver ve onu nusret vesilesi et. Yarabbi, ona dost olana dost ol ve ona düşman olana da düşman. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
186 2 Yarabbi, bunları (hz. Hasan ve Hüseyin) Ben seviyorum. Sen de sev, Ve buğz edene sen de buğz et. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
186 3 Yarabbi, Abbas'a ve Abbas'ın evladına yardım et. Yarabbi Abbas'a ve Abbas'ın evladına yardım et. Yarabbi, Abbas'a ve Abbas'ın evladına yardım et. Ey amca, Mehdi senin sülalendendir. Teyid edilmiş, Radiye ve Merdiyye olarak. Hz. Abbas (r.a.)
186 4 Yarabbi, Ebu Bekir'e (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Yarabbi, Ömer (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Yarabbi, Osman'a (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Yarabbi, Ebu Ubeyde İbnil Cerrah'a (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Yarabbi, Amr İbni As'a (r.a) rahmet et, Zira o, Seni de Resulünü de sever. Hz. İbni Yuhamir (r.a.)
186 5 Yarabbi, kim ki Bana inanır, Beni tasdik eder ve Senden Bana gelenin (kitabın) hak olduğuna şehadet ederse, Sen onun malını da evladını da az ver ve ruhunu da erken kabzet. Yarabbi, ona Sana kavuşmayı sevdir. Ve ölümünü de ta'cil et. Kim de Bana inanmaz ve Beni tasdik etmez ise ve getirdiğimin Hak olduğunu da bilmezse, onun malını ve evladını çoğalt ve ömrünü de uzun et. Hz. Muaz (r.a.)
186 6 Yarabbi Kureyş'e hidayet et. Zira onların alimi, arzı ilimle dolduracaktır. Yarabbi onlara (dünyevi) azabı tattırdığın gibi nimetini de tattır. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
186 7 Yarabbi, ona (Hz. Muaviye ra) kitabı ve hesabı öğret. Onu memleketlerde hükmettir ve kendisini azabtan koru. Hz. Seleme İbni Muhalled (r.a.)
186 8 Yarabbi, ona (Hz. Muaviye r.a) ilim ihsan et. Ve onu hidayet rehberi ve Mehdi kıl. Ve onun sebebiyle de hidayet ver. Hz. Ömer (r.a.)
186 9 Yarabbi rüzgarın şerrinden ve rüzgarla gelecek şeyin şerrinden ve bilhassa Ad kavmini helak eden şimal rüzgarından sana sığınırım. Hz. Câbir (r.a.)
186 10 Yarabbi, Sen; ruhu, sinirlerin, kemiklerin ve parmak uçlarının arasından alırsın Sen Bana ölüm hususunda yardımcı ol. Onu Bana kolaylaştır. Hz. Tumet İbni Ğaylan (r.a.)
186 11 Yarabbi, imanı ruhuma içirdiğin gibi, kalbime de içir. Yaratılışımda takdir ettiğin şeyden bir şeyle Bana azab etme. Zira Sen Benim üzerimde her şeyi yapmaya muktedirsin. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
372 1 Hiç bir kimse yoktur ki, ilim öğrenmeye gitmek niyetiyle, ayakkkabısını, mestini, elbisesini giymiş olsun da, Allah onun günahlarını evinin kapısının eşiğini aşarken mağfiret etmiş olmasın. Hz. Ali (r.a.)
372 2 Senin bir taifeye akıllarının almayacağı bir şeyi söylemen, bir kısmına fitne olur. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
372 3 Söylediğimi işitmekte siz onlardan farklı değilsiniz. Lakin şu kadar var ki, onların Bana cevap vermeye güçleri yetmez. (Bedir de kafir ölülerine "size vaad olunanı gördünüz mü?" diye sorulduğunda ashab sordu ki onlar duyarlar mı?" o zaman bu hadis varid oldu.) Hz. Enes (r.a.)
372 4 Siz benim havzıma geleceklerin yüz bir cüz'ünden bir cüz olmazsınız. Hz. Zeyd İbni Erkam (r.a.)
372 5 Sizler dinin karıştığı, kanın döküldüğü, zinanın aşikare olduğu, binaların debdebesinin arttığı, ihvan arasında bağın azaldığı, Kabenin yakıldığı zaman ne yapacaksınız? Hz. Meymune (r.anha)
372 6 Şu kavlinden daha umutlu bir ayeti, Allah Teala bana indirmedi: "Ve le sevfe Yu'tîke Rabbüke feterdâ" (Muhakkak Rabbin sen razı oluncaya kadar sana verecek). İşte Ben "o isteği" ümmetim için kıyamet gününe sakladım. Hz. Ali (r.a.)
372 7 Allah bir kula bir nimet verirde, o kul da "Elhamdülillah" derse, nimetin şükrünü eda etmiş olur. Eğer ikinci defa söylerse sevabı tazelenir. Üçüncü defa söylerse, Allah onun günahlarını mağfiret eder. Hz. Câbir (r.a.)
372 8 Allah (z.c.hz.) bir kula bir nimet ihsan edip de, o da bunun üzerine Allah'a Hamd ederse, işte bu "hamd", nimet ne kadar büyük olursa olsun o nimetten daha efdaldir. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
372 9 Allah bir kula, aile, evlad, maldan bir nimet verir de kul: "Maşallah lâ kuvvete illâ billah" derse, ölümden başka afet görmez. Hz Enes (r.a.)
372 10 Allah (z.c.hz.) bir kula bir nimet verdi ve onu tamamladı ise, insanların hacetini o kula düşürür de o da bundan sıkılırsa, muhakkak bu nimet zevale maruz kılınır. (Böyle bir kimse ehli hacetin müraacatından memnun olmalıdır.) Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
372 11 Kurban bayramında kurbana harcanan paradan, Allah'a daha sevgili bir para yoktur. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
372 12 Allah (z.c.hz.) bir kula bir nimet verdiğinde, ehli hacet çok gelir de onları iyi karşılamaz ve tahammül etmezse, o nimet zeval bulur. Hz. Ömer (r.a.)
372 13 Allah (z.c.hz.) bir kula bir nimet verir de, kulda onun Allah'dan olduğunu bilirse Allah Teala o kula henüz "Hamd" etmeden evvel "şükrü"nü yazar. Bir kul da bir günah işler ve ona pişman olursa, Allah Teala o henüz istiğfar etmeden ona mağfiret yazar. Bir kulda bir veya yarım dinara elbise satın alır ve onu giyince Allah'a hamd ederse, elbise henüz dizine ulaşmadan Allah onu affeder. Hz. Âişe (r.anha)

yuksel dedi ki...

-nasihi mensuhtan ayırd edecek bilgiye sahipmisin
Adam .
-Hayır, diyor.
Hazret-i Ali R.A. ona.
- öyle ise bizim mescidimizden derhal çık, bir daha va z etme. çünkü sen kendini helak ediyorsun, hem de başkasını
tefsir-i kurtubi c. 2 s.62 mısır baskı 1967. 1387
ilmin ışığında asrın kur an tefsiri
celal yıldırım
anadolu yayınları cilt.1.sy.293.

yuksel dedi ki...

İki surun arası kırk senedir. Ondan sonra Allah bir yağmur yağdırır ki dereden nebatın bitmesi gibi insanlar hayat bulur. Halbuki, kuyruk sokumundaki tek bir kemik hariç olmak üzere, insandan hiç bir şey kalmamıştır. İşte kıyamet gününde insanlar tekrar ondan halk olunacaktır.
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 373 / No: 7
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

“Departmanımız, Türk Hükümetinin milli eğilimlerinden ve Başbakan Erbakan’ın ideolojisinden ilham alarak dış politikayı Batı’dan ayırıp Arap ve Müslüman dünyasına doğru yeniden yönlendirmesinden dolayı derin endişe içerisindedir (...) Türkiye, ABD'nin anahtar stratejik ortağı olarak kalmak mecburiyetindedir (...) Türk askeriyesi bu sonucu elde etmeye doğru daha büyük çaba sarf etmesi için harekete geçmeye zorlanmalıdır."

Darbeci zihniyetin taktığı maskenin bir önemi yok.

Çoğunlukla Kemalist maske son işgal girişiminde FETÖ maskesi takmış olsa da, bunlar sadece emperyalizmin maşası, ülkemizi Batı’ya köle yapmakla vazifeli kuklalar.

Neticede her darbe sonrası Batının istediği kıyımları yapan, ülkenin bütün mali gelirini onlara peşkeş çeken, yerli üretimi engelleyen, milli insanları tasfiye eden, milleti yokluğa sefalete sürüklemenin yanında Batı karşısında ezik ve kompleksli ikinci sınıf insan haline getirmekle görevli yapılardı bunlar.

Mağduriyetler devam ediyor…

28 Şubat zihniyetiyle hesaplaşma yapılmadığı gibi, 28 Şubat darbecilerinin zulmettiği insanların mağduriyetleri de giderilmedi bunca zaman geçmesine rağmen. Darbe hukukunun yaftaladığı insanlar hala davalarla mahkemelerle uğraşıyor, o dönem açılan mahkemelerden yeni cezalar geliyor ve hatta o dönem Batı Çalışma Grubunun fişlediği insanlara bugün o fişleme üzerinden “sakıncalı“ gözüyle bakılıyor. İnsanların çocukları başarılı öğrenci ve sınavları kazanmalarına rağmen askeri okula giremiyor, belirli mesleklere kabul edilmiyor, görünmez raporlarla gelecekleri engelleniyor. Anne babası darbeci tarafından fişlendiği için…

Hesap sorulamadı…

Darbe yapmaktan göstermelik yargılanan bazı paşalar dışında bu işin asıl aktörleri ellerini sallayarak geziyor, hatta yeni darbe çığırtkanlığı bile yapabiliyor. Hem de yanlarına aldıkları bazı “darbe mağduru” gibi görünen, celladına aşık soytarılarla… Darbe zeminin hazırlayan gazeteci kılıklı İslam düşmanları, sermaye grupları, üniversite hocaları, yargı mensupları, sendikalar ve STK görevlilerinden hesap sorulmadı. Bugün iktidara muhalefet adı altında milletin inancına, değerlerine, mukaddesatına saldıran, ülkeyi karanlık bir girdaba sokmaya çalışan her yapı, bu kadroların eliyle faaliyet yapıyor.

Bu bir zihniyet mücadelesi…

Emperyalist Batı’yı kendisine kıble belleyen, zihniyetiyle, yaşam tarzıyla, beslenmesiyle her şeyiyle Batı’nın kuklası haline gelmiş zihniyetin, Anadolu insanıyla çekişmesi devleti ele geçirme mücadelesidir. Geçmişte Batılı efendilerinin desteğiyle devleti ele geçirip devlet gücüyle milletin sırtında boza pişiren bu zihniyet hala aktif, hala organize ve hala komitacılık peşinde…

Hesaplaşmalıyız. Hesaplaşma olmadan helalleşme olmayacak, bu emperyalist kuklaları darbecilikten vazgeçmeyecektir.

yuksel dedi ki...

Şu anda kıtal geldi. Ümmetimden Hak üzerine çarpışan ve kafirler üzerine galib gelen bir kavim hiç bir zaman eksik olmaz. Allah, onlar için diğer kavimlerin kalblerini kaydırır ve daraltır. Kafirlerle savaşırlar. Allah onları rızıklandırır. Allah'ın emri gelene (onların ömürleri son buluncaya) kadar bu böyle devam eder. O günde mü'minlerin evlerinin yeri Yam'dır. Hayr, kıyamete kadar, atların nasiyesine bağlıdır. Bana vahyolunduğuna göre, Ben (dünyada) çok kalıcı değilim. Yakında gidiciyim. Siz de Beni yaşlanarak takip edeceksiniz. Ve bazınız, bazınızın boynunu vuracaktır. Kıyametten önce iki büyük hadise vardır. Şiddetli Veba ve sonra da zelzeleli yıllar vardır.
Ravi: Hz. Seleme (r.a.)
Sayfa: 187 / No: 2
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

En fazla ayıbı olanlar, ençok ayıblayanlardır.
Cahiz
Çivi çiviyi söker.
Demir demirle iflah olur.
Demirin hakkından demir gelir.
Atasözü.
Bir Fincan Arabça.
Arabça Türkçe Sözler.
sy.138.139.

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
374 1 Taşlarının kabul edilenleri kaldırılır. Yoksa siz onları dağlar gibi yığılmış görürdünüz. (Şeytan taşlanan taşlar kast ediliyor.) Hz. Ebû Said (r.a.)
374 2 Karada ve denizde telef olan mal, zekatın verilmemesinden dolayı olmuştur. Onun içi malınızı zekatla koruyun. Hastanızı sadaka ile tedavi edin. Belayı'da dua ile karşılayın. Muhakkak ki "dua" indirilene de indirilmeyene de fayda verir. İndirilenden açar kurarır, indirilmeyeni tutar. (Cenabı hakka ihtiyacımız olmadığı an veya cephe yoktur. Gafletten hissedemiyoruz) Hz. Ubâde İbni Sabit (r.a.)
374 3 Bir cemaat Allah'ı zikretmek için otururlarsa, Bir münadi semadan onlara şöyle nida eder: "Mağfur olarak kalkınız." Hz. Enes (r.a.)
374 4 İlim ile hilmin birleşmesinden daha efdal iki şey bir araya gelmemiştir. Hz. Ali (r.a.)
374 5 Allah (z.c.hz.) bir adamın hilkati ile ahlakını güzel etmişse, o kimseyi asla ateş tatsın diye yaratmamıştır. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
374 6 Vasiyet etmeyi istediği bir şeyi olan bir müslüman adamın, bu vasiyeti yazmadan iki geceden fazla gecelemesine hakkı yoktur. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
374 7 Allah'a yemin eden bir kimse, yeminine sivrisineğin kanadı kadar yalan bir şey katsa, bu kıyamete kadar onun kalbinde bir ukde olarak kalır. Hz. Abdullah İbni Uneys (r.a.)
374 8 İstihare eden mahrum kalmaz, istişare eden pişman olmaz, iktisat eden de darlık çekmez. Hz. Enes (r.a.)
374 9 İlim talebi maksadı ile evinden çıkan adama, muhakkak ki Allah Cennete giden yolu kolaylaştırır. Hz. Âişe (r.anha)
374 10 Allah (z.c.hz.) yeryüzünde akıldan daha az bir şey yaratmadı. Muhakkak ki akıl, yeryüzünde kibrit-i ahmerden daha azdır. Hz. Muaz (r.a.)
374 11 Allah (z.c.hz.) her şeyi, ona galib gelecek bir şeyle beraber yaratır. Rahmetini de gabadını yenecek şekilde yarattı. Hz. Ebû Said (r.a.)
374 12 Benim o adamdan yüz çevirmemi ne zannettiniz. Baktım ki, iki melek ağzına Cennet meyvalarından sokuşturuyordu. Anladım ki adam aç ölmüş, Bunun için içim fena oldu. Hz. Cerir (r.a.)
374 13 Cebrail (a.s.) kıyam-ı leyli o kadar tavsiye etti ki, demek ümmetimin hayırlıları pek az uyurlar. Hz. Enes (r.a.)

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
184 1 Ey insanlar! Peygamberliğin tebşiratından olarak salih rüyadan başka kalmadı. O rüyayı, ya müslüman kendi görür veya onun hakkında başkaları görür. Agah olun ki, rüku ve secdede Kur'an okumaktan men edildim. Rükuda Rabbi tazim edin. Secdede ise duaya gayret edin. Zira, bu duanız kabule layıktır. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
184 2 Ey insanlar! Yemin ederim ki, Ben size ancak Allah (z.c.hz)'lerinin emrettiğini emrediyorum. Ve nehyettiklerinden de nehyediyorum. Rızkı da iyi yoldan talebedin. Ebul Kasım'ın nefsi kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eceliniz sizi nasıl takip ederse, rızkınız da öylece takip eder. Ve rızıktan yana bir sıkıntınız olursa, Allah Azze ve Cellenin taati dairesinde hareket ediniz. Hz. Hasan İbni Ali (r.anhüma)
184 3 Ey insanlar! Uhud şehidlerinizi ziyaret ediniz. Ve geliniz, selam veriniz. Nefsim kudret elinde Olana yemin ederim ki, kıyamete kadar, bir müslüman onlara selam verirse, selamını alırlar. Hz. Ubeyde İbni Umeyr (r.a.)
184 4 Ey insanlar! Dünya, peşin verilen bir metadır. İyi de kötü de ondan nasibini alır. Ahiret ise sadık (değişmez) bir vaaddır. Orada Kadir olan Melik hükmeder. Hak yerini bulur. Batıl ise zail olur. Ey insanlar! Ahiret evladı olun, dünya uşağı olmayın. Zira evlat anaya tabidir. (Yani dünya çocuğu olursanız., dünya gibi mahvolmaya layık olursunuz) Allah'tan korku üzerine amel ediniz Biliniz ki, amelleriniz sizinle yüzleştirilecektir. Ve yine sizler, mutlaka Allah'a mülaki olacaksınız. Kim, zerre miktarı hayır yaparsa onu görecek ve kim de zerre miktarı şer yaparsa onu görecek. Hz. Şeddad İbni Uveys (r.a.)
184 5 Ey insanlar! Şirkten sakının. Zira bu, karıncanın ayak tıpırtısından daha gizlidir. "Nasıl sakınalım Ya Resulallah?" diye sordular. Buyurdu ki: "Allahümme inna ne'ûzu bike en nüşrike bike şey'en na'lemuhû ve nestağfirüke lima la na'lem." (Yarabbi! Bilerek şirk yapmaktan sana sığınır ve bilmiyerek yaptıklarımızdan da mağfiretini isteriz.) Hz. Ebû Mûsa (r.a.)
184 6 Ey insanlar! Allah'dan korkun. Allah'a yemin ederim ki, bir mü'min bir mü'mine zulmederse, kıyamet gününde Allah mutlaka ondan mazlumun intikamını alır. Hz. Ebû Said (r.a.)

yuksel dedi ki...

İnsan haklı olduğu kadar da güçlü olmak zorundadır.Güç ve kuvvetin desteklemediği hak, güçlülerin amansız darbeleri altında ezilmeye mahkum olacaktır.Peygamberler insanlığın tanıdığı en doğru ve en haklı davayı getirmişlerdir.
Hazreti Adem den
hatemü l Enbiyaya
Peygamberler Tarihi
AHMED lütfi KAZANCI
sy.680.

YANITLAYINSIL

yuksel3 Mart 2021 00:00
Onların karşısına duran ve mücadele eden insanlar peygamberlerin maddi güç sahibi olmayışlarından faydalanmışlardır.İsrail oğullarının Hz. Süleyman A.S. karşısında direnemeyişleri, onun diğer peygamberlerden daha haklı oluşuna değil güçlü oluşuna bağlanmalıdır.
Hz. Adem den Hatemü l Enbiyaya
Peygamberler Tarihi
AHMED LÜTFİ KAZANCI
sy.680.

yuksel dedi ki...

İnsan haklı olduğu kadar da güçlü olmak zorundadır.Güç ve kuvvetin desteklemediği hak, güçlülerin amansız darbeleri altında ezilmeye mahkum olacaktır.Peygamberler insanlığın tanıdığı en doğru ve en haklı davayı getirmişlerdir.
Hazreti Adem den
hatemü l Enbiyaya
Peygamberler Tarihi
AHMED lütfi KAZANCI
sy.680.

YANITLAYINSIL

yuksel3 Mart 2021 00:00
Onların karşısına duran ve mücadele eden insanlar peygamberlerin maddi güç sahibi olmayışlarından faydalanmışlardır.İsrail oğullarının Hz. Süleyman A.S. karşısında direnemeyişleri, onun diğer peygamberlerden daha haklı oluşuna değil güçlü oluşuna bağlanmalıdır.
Hz. Adem den Hatemü l Enbiyaya
Peygamberler Tarihi
AHMED LÜTFİ KAZANCI
sy.680.

YANITLAYINSIL

yuksel4 Mart 2021 00:50
Kur'an 'da âyetlerin sonu külli kanunlarla biter.(İ.İ.) 189.
Kur'ân ayna ister vekil istemez.(S.) 645. Lemaat.
Kur'ân başka kelamlarla kıyas edilmez.(S.) 393: 25.Söz.2.Şu'le, 2.nur.
Kurân bitarafane muhakeme edilemez.(M.288:26.Mektup. 1.meb.
Kur'an bütün asırlara hitâb eder.(İ.İ.) 11.44.50.
Kur'an bütün Esmâü'l-hüsnanın hükümlerini toplamış.(S.404:25.Söz, 3.şu'le 3.ziya.
Bir Hazinenin Anahtarı.
Risale-i Nur Külliyatı
Fihrist ve İndeksi.
İsmail Mutlu
sy.394,395.

yuksel dedi ki...

Bir kavim içinde riba ve zina zahir oldu ise, onlar Allah'ın azabını hak etmişlerdir.
Ravi: Hz. İbni Mes'ud (r.a.)
Sayfa: 375 / No: 12
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

28 Kasım 1938’de yani Atatürk’ün ölümünden 18 gün sonra ikindi vakti saat 15:00’te Ankara 3. Sulh Hukuk TRK Mahkemesinde açılan bu vasiyetten iki tane zarf çıktığı bilinmektedir. Biri herkes tarafından bilinen 6 maddelik vasiyet; diğeri ise 50 yıl sonra açılsın diye Ankara/Ulus’taki Ziraat Bankası kasalarına anahtar uydurulur diye tedbiren kaynakla kapatılan vasiyetidir. Acaba, açıklanması kasıtlı olarak geciktirilen bu tarihi vasiyette de, Atatürk’ün Bazı devrimlere hangi maksat ve mazeretlerle ihtiyaç hissettiği geçiş süreci tamamlandıktan ve Cumhuriyet oturduktan sonra hangi yeni dönüşüm ve düzenlemelere girişeceği ve asil milletimizin manevi temellere ve İslami değerlere neden ve nasıl sahip çıkması gerektiği mi belirtilmektedir?

yuksel dedi ki...

ATATÜRK'ÜN VASİYETİ ADNAN MENDERESİ KURTARIRDI!
03 Eylül 2013, 12:01
Yıllardır Atatürk'ün vasiyetini araştıran Meriç Tumluer'den ilginç iddia: "Vasiyet açıklansaydı Menderes asılmazdı"
Atatürk’ün korumasının torunu Meriç Tumluer yıllardır Ata'nınvasiyetini araştırıyor. Babasının dedesi Mehmet Rıfat Efendi, Atatürk’ün korumalığını üstlenmiş.

Akşam gazetesinden Erhan Seven'in haberine göre işte vasiyeti bildiğini söyleyen torun Tumluer’in ortaya attığı o iddialar:

TÜRK-İSLAM BİRLİĞİ

Mustafa Kemal’in gizlenen vasiyetinde Türkiye Cumhuriyeti devleti, milleti, Türk- İslam coğrafyası için gelecekte yaşanabilecek sorunlar yer alıyor. Ayrıca Musul ve Kerkük’ün alınması gerektiğini dile getiriyor.


KÜRT SORUNU

Atatürk, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni kimseyi ayırt etmeden eğitim ve öğretimleri için harcanmasını istiyordu. Olası bir Kürt sorununun da önüne geçmeyi hedefliyordu.

DARBELERİN NEDENİ

12 Eylül darbesi yapılarak anayasanın değişmesi sağlandı. Çünkü önceki anayasa ile 10 Kasım 1988 yılında 50 yıl dolduğu için gizlenen vasiyetin açılması gerekiyordu. 25 yıllık bir yasak konuldu.

MENDERES BİLİYORDU

27 Mayıs’ta yapılan darbe Menderes’e yönelikti. Vasiyetin açıklanmasıyla hilafetin canlanacağı ve bunu da Menderes’in bilmesi nedeniyle darbe yapıp öldürdüler.

ÖZAL SUİKASTİ VASİYET YÜZÜNDEN

8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ın ölümünün nedeni de Atatürk’ün vasiyetinde yer alan Kürt meselesinin çözümü ve Türk ülkeleriyle birlik için Özal’ın attığı adımlar. Ahmet Özal bana bu konuyla ilgili bazı bilgiler verdi. Babasının gizlenen vasiyetin açıklanması için çalışmalar yaptığını bildiğini belirtti.


yuksel dedi ki...

Allah (z.c.hz.)'ne fıkıhdan (dinde vukufdan) efdal bir şeyle ibadet edilmedi. Muhakkak ki, bir tek fakih şeytan üzerine bin abidden daha şiddetlidir. Her şeyin bir direği vardır, bu dinin direği de fıkıftır.
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 376 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

118. Ey iman edenler! Sizden olmayanı sırdaş (ve dost) edinmeyin. (Çünkü) onlar, sizi(n dininizi ve düzeninizi) bozmaktan geri durmazlar; daima size sıkıntı verecek şeyleri arzu ederler. Hakikaten, onların aşırı kin (ve düşmanlık)ları ağızlarından (taşıp) ortaya çıkmıştır. Gönülde gizledikleri (kin) ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size âyetlerimizi böylece açıkladık.

119. İşte siz (mü’min)ler öyle kimselersiniz ki onlar (Allah’a ve İslâm’a karşı cephe alanlar), sizleri sevmedikleri halde siz onları(n peygamberlerini tasdik edip) sever ve bütün kitaplara[32] inanırsınız. Onlar ise, (ancak) size rastladıkları zaman “iman ettik” derler. Kendi başlarına kaldıklarında, size karşı öfke (ve kin)lerinden parmaklarının uçlarını ısırırlar.[33] (Resûlüm!) De ki: “Öfkenizden ölün (geberin)!” Şüphesiz Allah gönüllerdekini hakkıyla bilendir.

120. Size bir iyilik dokunursa, onlara (içten içe) fenalık gelir/sıkıntı basar. Size bir kötülük/sıkıntı dokunursa, onunla sevinirler. Eğer sabreder ‘Allah’ın emrine uygun yaşarsanız,’ onların hilesi size hiçbir şekilde zarar vermez. Elbette ki Allah(’ın ilmi ve kudreti), onların yaptıklarını kuşatmıştır.

yuksel dedi ki...

32] Âyet-i kerîmedeki “Kitab” Kur’an anlamına geldiği gibi, bütün ilâhî kitaplar mânasına da gelmektedir. Allah’a iman edenler, O’nun bütün kitaplarına, Kur’an’ın tamamına inanır ve onu hayatlarına hâkim kılarlar. Münâfıklar ise işlerine geldiği şekilde inanırlar veya inanır gözükürler. Ehl-i Kitab, sadece kendi kitaplarına inanır, kâfirler ise hiçbir kitaba inanmazlar.

[33] Yukarıdaki iki âyetten anlaşıldığı üzere, münâfıkların gayesi ve planı; müslümanların yanında onlardan menfaat elde etmek ve onların sırtından geçinmek için müslüman gözükmek, diğer taraftan onları dinlerini yaşamak istemelerinden dolayı sıkıntıya sokmak veya sıkıntılarına, imkânlarına rağmen seyirci kalmaktır. [bk. 2/14]

yuksel dedi ki...

Mülk ve saltanatı elinden çıkan bir krala, " Mülkünü elinden alan nedir? diye sorulunca cevabı şu olmuştur:
Bugünün işini yarına bırakmaktır".
Edebü'd Dünya Ve'd-din
İmam Maverdi.
Halit Zavalsız.
Tahlil Yayınları.
sy.672.

yuksel dedi ki...

Alah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hadisin devamında şöyle buyurmuştur:
"Cenâb-ı Hak, Lut a.s. tan sonraki Peygamberleri, kavimlerinin soy sop bakımından en tanınmışları arasından seçmiştir.
Bu hadisi Buhati ( Hadis no 3372) ,Müslim ( hadis no 151) Ve Tirmizi (hadis no : 3116)
rivayet etmişlerdir.Hadisin Lafzı Tirmizi'ye aittir.
Edebü'd- Dünya Ve'd-din
İmam Mâverdi.
sy.318.

yuksel dedi ki...

Bir Peygamberlik geldi ise arkasından hilafet, ondan sonra da hükümdarlık gelmiştir. Ve sadakadan (özürden) sonra da "cesime gibi geliş" (noksan değerli sadaka) meydan aldı.
Ravi: Hz. Abdurrahman İbni Sehl (r.a.)
Sayfa: 377 / No: 10
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

En mühim şey günahlardan kaçınmaktır.
Akra Fm .
Mehmet Zahid Kotku.

yuksel dedi ki...

İsrail oğullarında görülen şeyler sizin aranızda da zuhur ettiği zaman, şöyle ki; kötülük büyüklerinizde, mülke tasarruf küçüklerinizde, ilim de en rezillerinizde olduğu zaman. (Bu hadisi şerif Peygamberimiz (s.a.s.)'e şöyle sorulduğunda varid olmuştur: "Ya Resulallah biz marufla emri ve münkerden nehyi ne zaman terkediniz?" Diğer bir rivayette ise şöyle buyurulmuştur: "Hayırlarınız arasında medihçilir (iki yüzlülük) şerlileriniz arasında fuhuş, küçükleriniz arasında mülke tasarruf ve rezil kimseler arasında fıkıh meydan aldığında.)
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 54 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
53 1 Sabah namazınızı kıldığınızda duaya çok sarılınız. Ve hacetlerinizi talebde de erken davranınız. Ey Allahım! Ümmetim için erken davranışta işlerini bereketli kıl. Hz. Ali (r.a.)
53 2 Evinizde namaz kıldıktan sonra mescide geldiğiniz takdirde cemaatle de namaz kılın. Zira o namaz sizin için nafile olur. Hz. Câbir İbni Yezid (r.a.)
53 3 Bir ayda üç gün oruç tutmak istiyorsan ayın onüç, ondört ve onbeşinci günlerinde tut. Hz. Ebû Zerr (r.a.)
53 4 Oruç tuttuğunuzda sabahleyin misvak kullanın, lakin akşama doğru kullanmayın. Akşam üzeri iki dudağı kurumuş oruçlu bir kimse için misvak uygun olmaz. Zira o kurumuş dudaklar kıyamet gününde gözler önünde bir nur olacaktır. Hz. Habbab (r.a.)
53 5 Sizden biri bir kavme misafir olduğunda onların izni olmadan sakın oruç tutmasın. Hz. Âişe (r.anha)
53 6 Sizden birisi bir kimseyi dövdüğünde yüzüne vurmaktan sakınsın. Ve: "Allah senin yüzünü ve senin yüzüne benzeyen yüzü de çirkinleştirsin" demesin. Zira Aziz ve Celil olan Allah Adem (a.s.)'ı kendi suretinde yarattı. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
53 7 İnsanlar dinar ve dirheme (para hususunda) cimrilik ederlerse, 'îne alış verişi yaparlarsa, sığırların kuyruğuna tabi olurlarsa (çiftlikle uğraşırlarsa) ve Allah yolunda cihadı terkederlerse, Allah onların üzerine öyle bir zillet verir ki, dinlerine uymadıkça o zilleti üzerlerinden kaldırmaz. ('Îne alışverişi yüksek fiatla vadeli satıp peşin olarak ucuz fiatla geriye almaktır. Bir nevi faizli kredi vermek demektir) Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
53 8 Emanet zayi edildiğinde kıyameti bekle. Denildi ki: "Emanetin zayi edilmesi nasıl olur?" Buyurdu ki: "Vazife ehlinden başkasına verildiği zaman kıyameti bekleyin." Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
53 9 Et pişirirken suyunu çoğaltın. Zira böylesi komşulara da yetişmesi bakımından daha iyidir. Hz. Câbir (r.a.)
53 10 Balık suyun üzerine ölü olarak çıkarsa onu yeme. Deniz cezir dolayısı ile çekilip de (balık açıkta kalmışsa) onu ye. Bu halde denizde olanı da ye. Hz. Câbir (r.a.)
53 11 Sizden biri kardeşinden biri bir hacetini taleb ederken, onun medh etmekle işe başlamasın. Yoksa onun belini kırmış olur. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
53 12 Fecr tulû' ettiği zaman, bütün gece namazları ve vitr geçmiş olur. Öyle ise fecr tulû' etmeden önce vitiri kılınız. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
53 13 Sizden birisinin kulağı çınladığında beni hatırlasın ve bana salat ü selam getirsin. Ve bir de: "Beni anan kimseyi Allah hayırla ansın" desin. Hz. Ebû Rafi (r.a.)
53 14 Ehli zimmete zulmedildiğinde devlet, düşman devleti gibi olur. (Yani ya kafirlerin müdahalesine sebeb olur veya devletin ömrü kısalır.) Zina çoğaldığında esirler artar. (Düşmanın tasallutu çoğalır, esirler artar.) Lûtîlik çoğaldığında ise, Aziz ve Celil olan Allah halktan Rahmet elini kaldırır ve onların hangi vadide helak olduklarına bakmaz. Hz. Câbir (r.a.)
53 15 Bir kimse, zevcesini adetinden temiz iken üç talak ile boşadığında veya sarih olmasa bile, yine üç talakla boşadığında, kadın başka bir erkekle nikahlanmadıkça kendisine bir daha helal olmaz. (Yeni kocasının ölümü veya boşaması neticesinde serbest kalmadıkça onunla tekrar evlenemez) Hz. Hasan İbni Ali (r.anhüma)
53 16 Bir zanda bulunmuşsanız onu tahkike kalkışmayın, hased ettiğinizde aşırı gitmeyin (ona uyup amel etmeyin.) Uğursuzluk zannettiğinizde (üzerinde durmayıp geçin ve ancak Allah'a tevekkül edin. Ve bir şey tarttığınızda da ağdırın. Hz Cabir (r.a.)

YANITLAYINSIL

yuksel7 Mart 2021 00:40
17- Bir beldede zina ve riba meydan alırsa, onlar (o belde halkı ) Allah c.c. ın azabına hak kazanmış olurlar.Hz. İbn. Abbas r.a.
18-Şu beş şey zuhur ederse helâk ümmetim üzerine hak olur.Birbiriyle lanetleşme, içki içme, ipekli giyme, çalgılar ve erkeklerin erkeklerle, kadınların kadınlarla iktifa etmeleri.Hz. Enes r.a.
Ramuz el Ehadis
Hadisker Deryası.
Cilt.1.sy.53.

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
379 1 Hiç kimse yoktur ki, altın ve gümüşten birşey bıraksında, sonra alnından ayağına kadar dağlanmasın. Hz. Sevban (r.a.)
379 2 İnsanlar içinde, kendisine imamın (sultanın) emrettiğini Allah rızası için tutan, salih vezirden daha sevaplı kimse yoktur. Hz. Âişe (r.anha)
379 3 Derece cihetinden, söylediğini doğru söyleyen, adaletle idare eden ve merhametli olan imamı adilden (Allah'a daha) sevgili yoktur. Hz. Enes (r.a.)
379 4 Bu ümmette, bir bid'at icad eden adam, ölmeden evvel mutlaka onun seyyiesine uğrar. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
379 5 Cennete girecek herkese Allah (z.c.hz.) yetmiş iki tane huri verir. Bunların iki tanesi kendinin, yetmiş tanesi de Cehennem ehlinden mirasdır. Bunlarla münasebetin kendisini yorması gibi bir şey de varid değildir. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
379 6 Bir kimse bu ümmetin umurunda bir işe geçerde adaletle iş yapmazsa, Allah (z.c.hz.) de onu Cehenneme yüz üstü atar. Hz. Ma'kil İbni Yesar (r.a.)
379 7 Gerek kocayarak ölmüş, gerek düşük ölmüş, herkes otuz yaşında haşrolur. Cennetlik olanların yapısı Adem (a.s.) siması, Yusuf (a.s.)suretinde ve Eyyub (a.s.) kalbinde olur. Cehennemlikler ise dağlar gibi büyütülmüş olur. Hz. Mikdam İbni Madi Kerib (r.a.)
379 8 Bir kimse bir serçeyi abes yere öldürürse, o kuş kıyamette şöyle bağırır: "Yarabbi bu kulun beni abes olarak öldürdü. Hem kendisi faydalanmadı, hem de beni bırakmadı ki senin arzında yaşayayım." Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
379 9 Bu ümmetten Yahudi olsun, Nasara olsun. Beni duyup ta Bana iman etmeyen mutlaka Cehenneme girecektir. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
379 10 Herkesin kapısında iki melek bulunur. Adam kapıdan çıkınca: "Ya âlim veya müteallim ol, üçüncüsü olma" derler. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
379 11 Ölenlerden kimse yoktur ki, sözü ile ameli tartılmasın. Sözü amelinden ağır gelenin ameli kabul olmaz. Eğer ameli sözünden ağır gelirse, ameli kabul edilir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
379 12 Kıyamet gününde fakir-zengin herkes: Dünyada keşke kıt kanaat geçinseydik" derler. Hz. Enes (r.a.)
379 13 Ashabımdan biri bir memlekette ölürse, kıyamette onlara rehber ve hem de nur olarak baas olur. Hz. Abdullah İbni Büreyde (r.a.)

yuksel dedi ki...

MÜCAZEFE: Söz ile karşısındakinin hakkını örtmek, aldatmak. * Fık: Tartıp ölçmeden göz kararı ile yapılan tahmini satış. Götürü almak. Toptan satmak.

yuksel dedi ki...

zımn
İç.
İç taraf.
Maksad, gaye.
Açıktan söylenmeyip dolayısıyle anlatılan.
İç yüz, dolaylı anlatılan.

yuksel dedi ki...

Şu anda kıtal geldi. Ümmetimden Hak üzerine çarpışan ve kafirler üzerine galib gelen bir kavim hiç bir zaman eksik olmaz. Allah, onlar için diğer kavimlerin kalblerini kaydırır ve daraltır. Kafirlerle savaşırlar. Allah onları rızıklandırır. Allah'ın emri gelene (onların ömürleri son buluncaya) kadar bu böyle devam eder. O günde mü'minlerin evlerinin yeri Yam'dır. Hayr, kıyamete kadar, atların nasiyesine bağlıdır. Bana vahyolunduğuna göre, Ben (dünyada) çok kalıcı değilim. Yakında gidiciyim. Siz de Beni yaşlanarak takip edeceksiniz. Ve bazınız, bazınızın boynunu vuracaktır. Kıyametten önce iki büyük hadise vardır. Şiddetli Veba ve sonra da zelzeleli yıllar vardır.
Ravi: Hz. Seleme (r.a.)
Sayfa: 187 / No: 2
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Bir imam (sultan) veya vali, kapısını ihtiyaç sahiplerine, fakirlere ve miskinlere kapatırsa, Allah da gök kapılarını, onun fakirliği, haceti ve meskeneti anında kendisinin üzerine kapatır.
Ravi: Hz. Amr İbni Mürre (r.a.)
Sayfa: 380 / No: 3
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Hangi kavim ki, kuvvetli ve kalabalık olduğu halde, masiyet yapan kısma mani olmuyorsa, azab bunlara umumi olarak gelir.
Ravi: Hz. Cerir (r.a.)
Sayfa: 178 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Tevarüs
Kelime Kökeni : Arapça

[isim] Bir kimseden miras kalma, mirasa konma
Kalıtım yoluyla birinden diğerine geçme
Kelime Anlamı Kaynağı : Türk Dil Kurumu (TDK) Güncel Türkçe Sözlüğü

yuksel dedi ki...

Seni bütün yaratıklara Fâtih kıldım ve bütün Peygamberlere Hâtim ( Peygamberlere sona erdiren ) kıldım. Sana Kevser havuzunu sundum.Sana hisseler verdim:
1.İslâm olmaktır.
2.Hicret etmek.
3.Cihad etmek.
4.Namaz kılmak.
5.Zekât vermek.
6.Ramazan ayını oruçlu geçirmek.
7.Emr-i mâruf.(iyi işler yapmak)
8.Münkerden ( kötülüklerden ) nehiydir.
Kara Davud.Delail-i Hayrat Şerhi. sy.338.

yuksel dedi ki...

Hazret-i Muhammed s.a.v. ,dünya bütün küfür ve eğri yolda iken hidâyet kapısını fethettiğinden, kâfir halka hidâyet kapısı açtığından ve beldeleri alıp oralara müslümanlar doldurduğundan mübarek isimlerine Fatih denildi.
Kara Davud
Delail-i Hayrat Şerhi.
M.Bin . Süleyman Cezuli.
sy.338.

yuksel dedi ki...

Hangi kavim ki, kuvvetli ve kalabalık olduğu halde, masiyet yapan kısma mani olmuyorsa, azab bunlara umumi olarak gelir.
Ravi: Hz. Cerir (r.a.)
Sayfa: 178 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Zikirde "Lâ ilâhe illallah" dan, dualarda "istiğfar" dan efdali yoktur.
Ravi: Hz. İbni Amr (r.a.)
Sayfa: 382 / No: 9
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
383 1 Adem oğlunun "Zikrullahsız" geçirdiği hiç bir saat yoktur ki, ondan dolayı kıyamet gününde hasret duymasın. Hz. Âişe (r.anha)
383 2 Hiç bir genç yoktur ki, dünyanın lezzetini ve lehvini terk etsin ve gençliğinde Allah'ın ibadetiyle meşgul olsun da, Allah ona yetmiş iki sıddık sevabı vermesin. Allah Teala ona şöyle buyurur: "Ey şehvetini terk eden, gençliğini Benim için harcayan genç, sen Benim indimde meleklerimin bazısı gibisin." Hz. Şurayh (r.a.)
383 3 Sizden birinin ekininden kuş veya yırtıcı hayvan bir şey yesin de, ondan kendisi ecir almasın, bu olmaz. Hz. Hallad İbni Saib (r.a.)
383 4 Mizana giren şeyler içinde güzel ahlak kadar ağır çeken bir şey yoktur. Muhakkak ki, güzel ahlak sahibi, bununla oruç ve namaz sahibinin derecesine ulaşır. Hz. Ebud Derda (r.a.)
383 5 Bir mü'mine yorgunluk, hüzün ve acıdan bir şey hatta onu kaygılandıran bir "hem" isabet etsin de, Allah onları kendisinin seyyiatına kefaret kılmasın, bu olmaz. Hz. Ebû Said (r.a.)
383 6 Allah (z.c.hz.)'ne senin din kardeşini sevindirmen kadar sevgili bir şey yoktur. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
383 7 Eğlencelerden, melaikenin hazır olduğu üç şey vardır. Erkeğin ailesi ile latifleşmesi, gazilerin at yarışı, ok nişan yarışı. Hz. Ebû Eyyüb (r.a.)
383 8 Cin ile İnsin keferesinden başka bütün mahkukat bilir ki, Ben Resulullahım. Hz. Ömer İbni Abdullah (r.a.)
383 9 Allah ( z.c.hz)'ne tevbekar gençten daha sevgili, isyanda devam eden ihtiyardan daha menhus ve sevaplar içinde de Cuma günü ve gecesinde yapılandan sevgili, günahlar içinde de yine Cuma günü ve gecesinde işlenilenden daha menfuru yoktur. Hz. Selman (r.a.)
383 10 Bir kavim içinde bir alim yetişmesi kadar şeytanın belini kıran şey yoktur. Hz. Vasile (r.a.)
383 11 Kulların sabahladığı her sabah bir münadi şöyle nida eder: "Ey insanlar, toprak için doğun, fani olmak için toplayın ve harap olmak için bina edin." Hz. Zubeyr (r.a.)
383 12 Sadakalar içinde, huysuz bir adamın evindeki köleye verilenden efdali yoktur. (Kölenin kurtulması için) Hz. Zubeyr (r.a.)
383 13 Hak söz kadar efdal sadaka yoktur. Hz. Câbir (r.a.)
383 14 Bir kimsenin din kardeşine, kendisine öğreteceği ilimden daha efdal sadakası olamaz. Hz. Raşid İbni Saad (r.a.)

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
384 1 Allah (z.c.hz.)'ne şu kulun sesinden güzel ses yoktur ki, vaktiyle yaptığı bir günahdan dolayı içi yanmış, günahını her hatırladıkça kalbi korku dolarak teessürle feryad edip "Ya Rabbah" diyor. (Ya Rabbi demek) Hz. Enes (r.a.)
384 2 Hiç bir alim yoktur ki, sultanın kapısına arzusu ile devam etsin de, sultanın ahirette Cehennem ateşinde çekeceği her azaba ortak olmasın. Hz. Muaz (r.a.)
384 3 Hiç bir kul yoktur ki, din kardeşini Allah için ziyarete gelsin de, semadan bir melek: "Hoş ettin ve Cennet sana helal oldu" demesin. Aziz ve Celil olan Allah arşının melekutunda şöyle buyurur: "Kulum Beni ziyarete geldi. Bana onu ağırlamak düşer ve onun mükafatı da Cennetten başka ziyafetlik olamaz." Hz. Enes (r.a.)
384 4 Allah'ı ve Resulünü seven hiç bir kul yoktur ki, fakirlik ona sel akıntısı gibi gelmesin. Allah'ı ve Resulunü seven kimse belaya karşı zırh giysin. (Fakirlik iki cephelidir; Allah'a karşı ihtiyaç hissetmek saadet, mahluka karşı ihtiyaç hissetmek ise felakettir.) Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
384 5 Bir müslüman yoktur ki, bir mü'min kardeşine gıyaben dua etsin de, bir melek, sana da bir o kadar" demesin. Hz. Ebud Derda (r.a.)
384 6 Bir kul yoktur ki, bir günah yapsın ve kalkıp güzelce abdest alıp iki rek'at namaz kılarak bu günahdan mağfiret dilesinde, Allah da onu affetmesin. Hz. Ali (r.a.)
384 7 Cennete giren her bir kimsenin baş ve ayak ucunda iki huri durur ve ins ve cinnin işittiği en güzel sesle neşide okurlar. Bu dünyadaki gibi şeytan çağırtması şeklinde olmayıp Cenabı Hakkı temcid ve takdis mahiyetinde olur. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
384 8 Hiç bir kul ve cariye yoktur ki, derin uykuya daldığında ruhu Arşa doğru çıkarılmasın. Arşa varıpta uyananın rüyası sadık ve arşa varmadan uyanan ki ise kazib olur. Hz. Ali (r.a.)
384 9 Hiç bir kul yoktur ki, dünyada süm'a ve riya mevkiinde bulunsun da, Allah (z.c.hz.) onun halini kıyamet gününde, halkın huzurunda başları üzerinden duyurmasın. Hz. Muaz (r.a.)
384 10 Hiç bir kul yoktur ki, her günün sabahı ve her gecenin akşamında üç kere: "Bismillâhillezî lâ yedurru ma'asmihî şey'ün fil ardı velâ fissemâ' ve hüve semî'ul alim." desin de sonra ona bir şey zarar versin. Hz. Osman (r.a.)
384 11 "Lâ ilâhe illallahu Vallâhu Ekber" diyen hiç bir kul yoktur ki, Allah onun dörtte birini Cehennemden azad etmesin. Şayet iki defa söylerse tamamını Cehennemden azad eder. Hz. Ebud Derda (r.a.)

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
173 1 Bakmaktan, sonra tekrar bakmaktan sakın. Zira birincisi senin için ihtiyarının dışında olmuştur. İkincisi aleyhinedir.(Yabancı bir kadına bakmak meselesi) Hz. Büreyde (r.a.)
173 2 Tövbeyi ihmal etmekten sakın. Bir de Allah'ın sana karşı hilmine aldanmaktan sakın. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
173 3 Kötü arkadaştan sakın. Zira o, ateşten bir parçadır ki, ne onun sevgisi sana fayda verir ve ne de sana olan ahdini yerine getirir. Hz. Enes (r.a.)
173 4 Hiyanetten sakınınız. Zira o, çok kötü bir haslettir. Zulümden de sakınınız. Zira o, kıyamet gününde zulümattır (karanlıklardır) Cimrilikten de sakınınız. Zira, sizden evvelkileri helak eden ancak cimrilik olmuştur. Bu sebeble onlar kanlarını döktüler ve akrabalık bağlarını kestiler. Hz. Hirmas İbni Ziyad (r.a.)
173 5 Kibirden sakınınız. Hiç şüphe yok ki kibir, şeytanı Adem (a.s)'a secde etmemeye sevketmiştir. Hırstan da sakınınız. Zira hırs, Adem (a.s)'ı malum ağaçtan yemeğe sevketmiştir. Hasedden de sakınınız. Zira Adem (a.s)'ın iki oğlundan biri, kardeşini ancak hased sebebiyle öldürmüştür. İşte bunlar, her hatanın aslıdır. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
173 6 İnsanları acizlik içinde bırakmaktan sakının, Sizden birisi Emir veya Amil olur da kendisine dul kadın, yetim veya fakir bir kimse işi için gelir. Ona "Sen otur, işine bakılacaktır" denir. Böylece onlar acizlik içinde terkedilirler. İhtiyaçları görülmez ve onlar için bir emir de verilmez. Onlar da dağılıp giderler. Halbuki, zengin eşraftan biri gelince, Emir onu yanına oturtur. Sonra da "İşiniz nedir" der. Adam da "İşim şöyle şöyledir" der. Bunun üzerine Emir "Bunun ihtiyacını yerine getirin ve acelede edin" der. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
173 7 Benden, çok hadis nakletmekten sakının, Hek kim benden bir şey naklederse, hak veya doğru söylesin. Kim, Benim söylemediğim şeyi, Bana söyledi diye isnad ederse, ateşten oturacağı yeri hazırlasın. Hz. Ebû Katade (r.a.)
173 8 Kafir dahi olsa, mazlumun duasından sakınınız. Zira mazlumun duası ile Aziz ve Celil olan Allah arasında perde yoktur. Hz. Enes (r.a.)
173 9 Günahların küçük görünenlerinden sakınınız. Zira küçük görünen günahların misali, bir vadiye inen kavmin şu işi gibidir; Onlardan biri bir odun getirdi. Öbürü bir odun getirdi. Derken, kendi ekmeklerini pişirecek şeyi taşımış oldular. Şüphe yoktur ki, küçük görünen günahlar sebebile sahibi muahaze edildiği zaman bunlar onu helak ederler. Hz. Sehl İbni Saad (r.a.)

yuksel dedi ki...

Hikmetli Sözler

Dininizi iyi oğrenin, yoksa yaşadığınızı din zannedersiniz .
Hz. Ömer (Radıyallahu anh)

İlim küçük adamı kibirlendirir, vasat adamı șaşırttır
büyük adamı ise alçakgönüllü yapar .
Molla Cami (Kuddise sirruhu)

Zikirsiz yapılan tefekkür , yazın yağan kara benzer.
Mahmud Efendi hazretleri (Kuddise sirruhu)

Para akrep gibidir. Panzehirin yoksa onu eline alma,
çünkü seni sokar ve öldürür.
Paranın panzehiri ise; helal yoldan kazanıp meşru yere sarfetmektir."
Yahya bin Muaz

Allah-u Teala'dan istemek üzere dilin çözüldüğü an bil ki , Rabbin sana ihsanda bulunmak istiyor .
Ibn Atâullah el- İskenderi

Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dkövmek değil
kilimin tozunu almaktır .
Allah-u Teala sana sıkıntı vermekle toz ve kirini alır. Niye kederlenirsin?
Mevlânà Celaledin-i Rûmi (Kuddise sirruhu)

Benim istediğimi Allah istemiyorsa, konu kapanmıştır .
Necip Fazıl Kısakürek

Lalegül dergisi 60.syf
Mart 2021 sayısı

yuksel dedi ki...

Hz. EBU BEKIR SIDDIK'IN SÖZLERI

* Istişarede dogru söyle ki, rey dogru olsun.

*Dostuna dost ol, ve cümle ashabını hukukta müsâvi tut...

Halka iyilik etmek, aâfetlerden ve belalardan masumiyeti muciptir.

Mal, hasislerde, silâh korkaklarda, rey, zaiflerde olursa, işler bozulur.

Mazlumun bedduasından korkunuz...

Sidk emanet, kizb hiyanettir.

Ne söylediğini ve ne zamanda söylediğini düşün.

Hiç bir bela yoktur ki, ondan daha baskini olmasın..

Hakkı tanıyanların kölesi ol...

Zulüm, ahdini bozma, hile kimde bulunursa zararları yine kendine dokunur.

Sabırda musibet, hiüzün ve telaş da menfaat yoktur..

* Sirrinı, aleni șeylerle bir tutma. Zira işin bozulur.

* Sabredin ki, zira her isin başı sabırdır.

Maiyetinle konuş ki, malumât-i nâfia alasın...

(Cevahir-i ciharyâr)dan

146 syf
Hazreti Ebubekir (r.a) Mehmet Hakkı

yuksel dedi ki...

Bir kavmin içinde salih bir adamın kendisi ölür ve çocuğu kalır, ona da babasının ismi konursa, Allah o kavim hakkında o çocuğu güzel bir halef kılar.
Ravi: Hz. Ali (r.a.)
Sayfa: 386 / No: 11
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Evet, nefsim Yed-i kudretinde Olana yemin ederim ki, şüphesiz Allah Teala Cennette bir ağaca şöyle buyurur: "Dünyada Bana ibadetle ve benim zikrimle meşgul olup da kendilerini eğlencelerden ve çalgılardan uzak tutan kullarıma sesini duyur." Bunun üzerine Rabbı Tesbih ve Takdis eden öyle bir ses yükselir ki, mahlukatı onun benzerini o ana kadar duymamıştır.
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 171 / No: 5
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın 'Hoş Geldin Atatürk' eserinde 'Atatürk'ün Gizli Vasiyeti' hakkında şu bilgilere yer verilmektedir:

Bazıları Atatürk'ün gizli vasiyetnamesi olmadığını söyler. Ancak bunların delilleri, ispatları yoktur. Atatürk'ün gizli bir vasiyeti olduğunu ısrarla vurgulayan isim Meriç Tumluer'dir ve pek çok siyasîye bu konuda dosyalar dolusu bilgi göndermiştir.

Atatürk'ün gizli bir vasiyet bıraktığı ile ilgili araştırmaları bulunan Meriç Tumluer, Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında görev yapmış eski jandarma istihbarat subayı ve sonra polis teşkilatının kurucu üyelerinden olan Mehmet Rıfat Efendi'nin ikinci göbek torunudur.

Alaaddin Tumluer'in oğlu, Selahaddin Tumluer'in torunudur. Gizli vasiyet hakkındaki bilgileri ilk kez 12 yaşındayken, 1978 senesinde babasından öğrendiğini belirtir. Vasiyetin Atatürk'ün ölümünden 50 sene sonra 1988'de açılması gerekirken, dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından engellendiğini anlatır.

Türk İslam Birliği dergisinde, bu konuda geniş bir mülakatı vardır. Vasiyet hakkında şunları söyler: "Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün, ölümünden 50 yıl sonra açıklanmasını istediği vasiyeti, kademe kademe yazılmış, bir kısmı eski Türkçe bir kısmı yeni Türkçedir. En sonuncusu, 5 Eylül 1938'de Dolmabahçe Sarayı'nda yazılmış ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak tarafından Beyoğlu 6. notere teslim edilmiştir. Vasiyetin zabıtlara katılım mührünün üstünde Hasan Rıza Soyak'ın ve Neşet Ömer İrdelp'in imzası mevcuttur.

Mustafa Kemal Atatürk, 12 Haziran 1933 tarihinde, Türk Medeni Kanunu'nun 452. maddesine ek olarak 2307 sayılı bir yasa çıkarttırıyor. Yasada tüm Türk gençliğini kendisine yasal vasi tayin ediyor. Yani kurduğu kurumlardan toplanan gelirlerin tamamını Türk gençliğine miras bırakıyor. Biraz detaylandırırsak;

Atatürk'ün başta İş Bankası, Ziraat Bankası, Etibank, Sümerbank ve üretim tesisleri, devlet üretme çiftlikleri, Anadolu Ajansı, Ankara Hukuk Fakültesi, Atatürk Orman Çiftliği ve devlet üretme çiftlikleri, Bursa Merinos Halı Fabrikası, Çocuk Esirgeme Kurumu, Demiryolları ve Limanlar Genel Müdürlüğü, Devlet Hava Yolları, Devlet İstatistik Enstitüsü, Elektrik İşleri Etüt İdaresi, halkevleri, Maden Tetkik Arama Enstitüsü, Merkez Bankası, Merkez Hıfzıssıha Enstitüsü, Köy Enstitüleri, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Sanayi ve Maadin Bankası, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu gibi pek çok gelir getiren kuruluşlarda Türk milletine bağışladığı hisseleri vardır. Atatürk, bu kurumlardan toplanan gelirlerin tamamını, Anadolu'daki fakir, mağdur, kimsesiz ailelerin çocuklarının eğitim ve öğretim hizmetlerinde kullanılmasını istiyor.

(Devam edecek...)

yuksel dedi ki...

Türk, Kürt Laz, Çerkez, Boşnak, Zaza, Roman, Alevî-Sünnî ve azınlıklar gibi hiçbir ayrım yapılmadan tüm çocukların giyim, kuşam, iaşe ve barınma bedelleri gibi giderler, geri ödenmesiz burslarla karşılanarak üniversite sonuna kadar okutulmasını, Türk milletine, Türk devletine ve Türk İslam âlemine faydalı birer birey olarak yetiştirilmesini istiyor. (…)

Vasiyetin yazılmasına 1918 senesinde başlanmıştır. Kademe kademe 1919'da, 1921'de, 1922'de Kurtuluş Savaşı'nda, Cumhuriyet kurulduğunda, 1927'de (Nutuk), 1932 ve 1933'de, 1937'de Trabzon'da Atatürk Köşkü'nde ve son olarak da 5 Eylül 1938'de yazmıştır. Atatürk'ün vasiyeti tek konuyla ilgili değildir. Vasiyet askerî, siyasî, coğrafî, ekonomik, kültürel, sosyal, dinî konularla ilgili olup, içerisinde Kürt meselesinin de olduğu bir vasiyettir.

Vasiyetin devamında bu sorunların çözülmesi için görevli olan Hz. Mehdî, Hz. İsa ve Ayasofya ile ilgili yazılar mevcuttur. (…) İlk başta seslendiği Türk İslam âlemi ve bu âlemi de yönetecek olan devletlerin, kurumların başındaki yöneticilerdir. (…)

Bu vasiyetin açıklanmamasının sebebi aslında engellenmesinden ziyade konu Rahman'dan yana olanlarla, Rahman'dan yana olmayanların bir savaşıdır, yani deccalizm konusudur. (…) Şimdi Atatürk'ün Türk İslam Birliği Projesi'nin karşısındaki proje Büyük Ortadoğu Projesi'dir, Kürdistan hayalleridir. Sözde Kürdistan'ın kurulmasıyla bütün Asya, Ortadoğu ve Anadolu coğrafyasına maddî ve manevî anlamda hakim olma projesidir... (…)

Mustafa Kemal Atatürk, vasiyetin içeriğini, Kur'an terminolojisine dayanarak yazmıştır. Kur'an-ı Kerim'de Kehf sûresinde bazı gizemler vardır. Bu sûrede, Hz. Hızır'la Hz. Musa'nın yolculuklarını yazar ve orada bir duvardan bahsedilir. Ayrıca ayette ifade edildiği üzere iki kardeş vardır. Ve Hz. Hızır o duvarı onarmıştır.
Tabii, vakti zamanı gelsin demiştir. İşte vasiyet de bu onarılan duvardır. Altındaki hazine de içindeki bilgilerdir. O iki kardeş de Hz. Mehdî ve Hz. İsa'dır. (…) Yani birileri vasiyeti engelledik zannediyorlar. Allah'ın Kur'an-ı Kerim'deki planı devam ediyor…

Mustafa Kemal Atatürk de burada Yüce Allah tarafından Türk İslam âlemine gönderilmiş vazifeli manevî bir memurdur ve soy itibariyle kendisi Hz. Ali Efendimizin evladı olan cennetlik gençlerin Efendisi Kerbela şehidi Hz. Hüseyin Efendimizin soyundan olup, Ehl-i Beyt'tir. Evlad-ı Resûl'dendir, seyyiddir.
Genelkurmay Başkanlığı'nda, ATASE Dairesi Başkanlığı'ndaki gizli kayıtlarda, arşivlerde, kozmik odada şeceresi vardır." (Yakup Köse-Yasin Ertuğrul Özdemir, Türk İslam Birliği Derneği, Meriç Tumluer Röportajı, 23.03.2012, Mersin.)

Röportajın devamında Sayın Tumluer, gizlenen vasiyet hakkında dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'a bizzat teslim edilmiş; CHP'li İsa Gök vasıtasıyla Kılıçdaroğlu'na gönderilmiş dosyalardan bahseder. Yine CHP'li Muharrem İnce'nin ve emekli Albay Ömer Cengiz'in konuyu çok iyi bildiğini anlatır. Rahmetli Turgut Özal'ın, Necmetin Erbakan'ın, Süleyman Demirel'in bildiğini aktarır.

yuksel dedi ki...

Hiç bir peygamber yoktur ki ümmetimde onun bir naziri olmasın. Ebu Bekir (r.a) İbrahim (a.s.)'ın benzeri, Ömer (r.a) Musa (a.s.)'ın benzeri, Osman (r.a) Harun (a.s.)'ın benzeri, Ali İbni Ebu Talib (r.a) da benim nazirimdir. Kim Meryemoğlu İsa (a.s.)'a bakmaktan sürur duyarsa Ebu Zerri'l Gıfariye (r.a) baksın.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 388 / No: 11
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
170 1 İyi dinleyin, Cennet için hazırlanan var mı? Orada hiç bir derd ve tehlike yoktur. Kabe'nin Rabbına yemin ederim ki, O Cennet tamamiyle parıldıyan bir nurla doludur. Her tarafında güzel kokular dalgalanmaktadır. Orada muazzam köşkler, geniş nehirler, bol ve olgun meyvalar, güzel ve dilber zevceler, ebedi, pek çok ve renkli güzel elbiseler vardır. Orası, yüksek, güzel ve selim yurdlarda parlak hayat sürülen bir yerdir. Dediler ki: "İşte bizler ona hazırlananlarız Ya Resulallah." Buyurdu ki, "İnşaallah" deyiniz. Hz. Usame İbni Zeyd (r.a.)
170 2 İyi biliniz ki, her kim Kur'anı öğrenir, onu öğretir ve onda olanı anlarsa Ben onun Cennete sevk edicisi ve delili olurum. Hz. Enes (r.a.)
170 3 İyi biliniz ki, her kim hakimlere kendisini süslü göstererek, yalan şehadette bulunursa, Allah teala kıyamet gününde ona süs yerine, katrandan bir gömlek giydirir ve onu ateşten bir gemle gemler. Hz. Enes (r.a.)
170 4 İyi biliniz ki, her kim eman verilen bir kimseye, zulmeder veya ahdini bozar veya onun gücünün yetmiyeceği şeyi kendisine yükler veya gönül hoşluğu ile vermeyeceği bir şeyi ondan alırsa, kıyamet gününde ben o kimsenin hasmı olurum.(Beyhaki'de ayrıca şu ilave vardır: İyi biliniz ki, her kim Allah ve Resulünün zimmetinde olan bir muahidi (eman verilen kimseyi öldürürse, Allah o kimseye Cennetin kokusunu haram eder ki, onun kokusu yetmiş yıllık mesafeden alınır.) Hz. Safvan İbni Süleyman (r.a.)

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
169 1 Haberiniz olsun ki dünya hazır bir meta olup, ondan iyi de, kötü de yer. Yine biliniz ki hesap günü gelecektir ve haktır. Orada her şeye kadir olan bir melik hükmedecektir. Biliniz ki, hayrın hepsi, bütün kısımlarıyla Cennettedir. Yine biliniz ki, şer de bütün parçalarıyla ateştedir. Gene haberiniz olsun ki, amellerinizi Allah'tan sakınır halde işleyin. Ve biliniz ki, sizler muhakkak surette amellerinizle karşılaşacaksınız. Her kim zerre miktarı hayır işlerse onu görecek ve her kim de zerre miktarı şer işlerse onu görecektir. Hz. Amr (r.a.)
169 2 Agah olunuz ki; insana dünyada yakın ve afiyetten daha hayırlı birşey verilmemiştir. Öyle ise Allah'dan o ikisini isteyin. Hz. Hasan (r.a.)
169 3 Agah olunuz ki; sarhoşluk veren her şey haramdır. Her uyuşturucu haramdır. Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır. Kalbi perdeleyen şey de haramdır. Hz. Enes (r.a.)
169 4 Haberiniz olsun ki, İslamın direği şiddetlere maruz kalacaktır. Denildi ki; "Öyle ise ya Resulallah biz ne yapalım?" Buyurdu ki; Hadislerimi Kitaba arzedin. Ona uygun olan Bendendir. Ve Ben onu söylemişimdir. Hz. Sevban (r.a.)
169 5 Neden dolayı güldüğümü sormayacak mısınız? Allahın, müslüman kulu hakkındaki kazası hoşuma gitti. Doğrusu Allah, müslüman kulu için her ne hüküm buyursa hayırdır. Allah'ın kazası, herkes için hayır değildir. Sadece müslim kul müstesna. Hz. Suheybe (r.a.)
169 6 Beni dinlemez misiniz? Rabbinize ibadet ediniz, beş vaktinizi kılınız. Ramazan ayını tutunuz. Mallarınızın zekatını eda ediniz. Emir sahiblerinize itaat ediniz. Böylece Rabbınızın Cennetine girersiniz. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
169 7 Meleklerin, Rabları huzurunda saf tuttukları gibi siz de saf tutmaz mısınız? Onlar birinci saffı tamamlarlar ve sıkı ve sağlam dururlar. Hz Cabir İbni Semure (r.a.)
169 8 Agah olunuz ki, Allah'ın ve meleklerin ve insanların hepsinin laneti şu kimselerin üzerine olsun ki, Beni hakkımdan bir şeyi nakzeder, Benim yakınlarımdan yüz çevirir, Benim velayetimi hafife alır, hayvanını kıbleden gayriye doğru keser, çocuğunu kabullenmez, efendisinden uzaklaşır, arazinin sınırını değiştirir. İslamda cinayet ihdas eder ve ihdas edeni barındırır, hayvana takarrüb eder, eli ile istimdana bulunur, alemlerden erkeklere yaklaşır, meşru evlilikten sakınır-ki Zekeriya (a.s) oğlu Yahya (a.s)'dan sonra "Hasur" yoktur. Bir erkek ki kendini kadına benzetir, bir kadın ki kendini erkeğe benzetir, bir kadına, sonra da onun kızın yakın olur, iki kız kardeşi bir arada nikahı altına alır- geçmişte olanlar müstesna- akar suyun yolunu tıkar, menzillerin gölgeliklerini kirletir, yollarımızda bize eza verir, kibrinden dolayı eteğini yerde sürükler, büyüklük taslıyarak yürür, çirkin sözler söyler, içki içer ve ayakkabılarını ters giyer. Hz. Bişr İbni Atiyye (r.a.)

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
389 1 Semadan inen ve semaya çıkan hiç bir melek yoktur ki, Lâ hâvle velâ kuvvete illâ billah demesin. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
389 2 Hiç bir sadaka malı eksiltir olmadı. Allah affeden kulun ancak izzetini artırır. Bir kimse Allah için tevazu gösterirse, Allah da onu yükseldir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
389 3 Sizin yazmış olduğunuz ve Bana ulaşan şu kitaplar nedir? Allah'ın kitabı ile bir kitab mı? Nerede ise Allah onu yazmanızdan gazab edecek. Allah isterse geceleyin onu yürütür, yaprağında ve kalbinde ondan bir şey bırakmaz onu giderir. Kimin de hayrını murad ederse kalbinde "Lâ ilâhe illallah"ı baki eder. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
389 4 Bir kavim ahdi bozarsa aralarında katl zuhur eder. Bir kavimde fuhuş zahir olursa onlara ölüm musallat kılınır. Bir kavim de zekatını vermezse Allah onlardan yağmuru tutar (Bereket kalmaz). Hz. Abdullah İbni Büreyde (r.a.)
389 5 Bir adam, yetmiş şeytandan kurtarmadıkça, sadakadan elinden bir şey çıkaramaz. Hz. Büreyde (r.a.)
389 6 Erkek ve kadın mü'mine nefsine, çocuğuna ve malına, Allah'a mulaki oluncaya kadar bela gelmekte devam eder, nihayet bir günahı kalmayıncaya kadar. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
389 7 Bende olan hayrı Ben sizden asla saklamam. Kim iffetli kalmak isterse Allah ona iffet verir. Kim mustağni kalmak isterse Allah onu ğani kılar. Kim sabr etmek isterse Allah onu sabırlı kılar. Hiç bir kimseye ata ve hayır cihetiyle "sabır" dan daha geniş ihsan verilmemiştir. Hz. Ebû Said (r.a.)
389 8 Sizden biri bir din kardeşinin nefsinde veya malında hoşuna giden bir şeyi görünce onu tebrik etsin ve "Bârekallah" desin. Zira nazar haktır. Hz. Sehl (r.a.)
389 9 Seni Beni dinlemene, sana sabaha çıktığında ve akşama ulaştığında şöyle söylemeni tavsiye etmeme ne mani oluyor? "Ya hayyu ya kayyum, birahmetike esteğîsu aslih lî ve şe'nî küllihî ve lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin" (Ya Hayyu ya Kayyum Rahmetinden istimdad ederim. Bütün işimi islah et ve beni göz açıp kapayacak kadar bir zaman bile nefsime bırakma) Hz. Enes (r.a.)
389 10 Maîşeti müşkilleşmiş bir kimsenin evinden çıktığında şunu demesine ne mani var?: "Bismillâhi alâ nefsî ve mâlî ve dînî Allahümme raddinî, bi kadâike ve bâriklî fîmâ kuddiralî hattâ lâ uhibbe ta'cîle mâ ahharte ve te'hîra mâ acelte." (Allah adı ile başlar, nefsimi, malımı ve dinimi korumasını ondan dilerim. Allahım ilahi kazana beni razı kıl ve benim için takdir olunanı bana mübarek eyle, Ta ki senin te'hir ettiğin şeyin acilen olmasını ve acilen verdiğin şeyin de sonraya kalmasını istemiş olmayayım. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)

yuksel dedi ki...

Haberiniz olsun ki ateş, muhakkak ki sefihler için yaratılmıştır. Ve onlar da kadınlardır. Ancak kocasına itaat eden müstesna.
Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
Sayfa: 168 / No: 5
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Nakledilir ki, gönlü öldüren beş şeydir:
1- Yemeği çok yemek.
2- Halkı karanlığa sokmak.
3- Namazı vakitsiz kılmak.
4- Yemeği sol elle yemek,
5- Yalan söylemek.
Ve yine beş nesne gönlü diriltir.
1- Alimlerle oturmak.
2- yetimlere şefkat etmek.
3- Oruç tutmak.
4- az yemek.
5- Dünyayı (haddinden çok) sevmemektir.
Halkın aziz kulları beştir.
1- Zühdü olan âlimdir.
2- Âdil olan padişahtır.
3- Şu çocuktur ki hayası olan çocuktur.
4- Alçak gönüllü olan kişidir, bay kişidir.
5- Sabrı olan derviştir.
Bütün perdelerin ulu'su gönlü ölmektir.
Gönlü ölmek dünyayı fazlaca sevmekle olur....
Envâr-ül
Âşıkin.
Yazıcıoğlu Ahmed Bican.sy.536,537.

yuksel dedi ki...

15 Eylül 2007 Cumartesi
Nefislerin beyazlaşması..!!!
Dünya yeşillenirken nefisler beyazlaşması lazımdır.
Gönderen yüksel zaman: 05:07
5.000 YORUM:
1 – 200 / 5000 Yeni› En yeni»
yüksel dedi ki...
bismillahirrahmanirrahim
elhamdülilah
Allahümmesallialaseyyidinemuhammed

19 Aralık 2009 10:54
yüksel dedi ki...
SUAL:HER ŞEYDEN EVVEL BİZE LAZIM OLAN NEDİR?
CEVAP:DOĞRULUK:
SUAL:Daha?
ceyap:yalan soylememek.
sual:sonra?
cevap :sıdk,ihlas,sadakat,sebat,tesanüt.
sual:yanlız?
cevap:evet
suual: neden
cevap:küfrün mahiyeti yalandır.imanın mahiyeti sıdkdır.
şu bürhan kafi değil midir ki hayatımızın bekası imanın ve sıdkınve te sanüdün devamıyladır.

26 Mart 2010 05:59
yüksel dedi ki...
cerbeze.haklı,haksız sözlerle hakikatı gizlemek.osmanlıca türkçe lügat sy.185.

14 Ekim 2010 04:52
yüksel dedi ki...
zikirlerle şeyhe kişisel bağlanmayla belirli olan tarikat tarzı yerine kitab okuma,akıl ve kalbi beraber kullanma,kişinin değil,kitabların arkasında gitmeye dayalı nefis terbiyesi yöntemini seçti.köprü dergisi 2006 yaz sy.151.

YANITLAYINSIL

yuksel13 Şubat 2021 11:35
15 Eylül 2007 Cumartesi
Hadis-i Şerif
1- Beş vakit namazı camide kılan Bismillahirrahmanirrahim demiş gibidir.

2-Ümmetim yıldızlara gidesiye kadar kıyamet kopmayacaktır.
Gönderen yüksel zaman: 05:12
4.409 YORUM:
1 – 200 / 4409 Yeni› En yeni»
yüksel dedi ki...
hülasa yol ikidir. ya sukut etmektir çünkü söylenen her sözün doğru olması lazımdır sıdktor.çünki islamiyetin esası (temel) sıdktır bürüm kemalata isal (ulaştırmak)edici sıdktır.imanın hassası (özelliği)sıdktır.nevi beşeri veba-i kemalata isal eden sıdktır.ahlak-ı aiyenin hayatı sıdktır.terakkyatın mihveri sıdktır.alemi islamın nizamı sıdktır.ashabı kiramı bütün insanlara tefevvuk (üstün olma) ettiren sıdktır.muhammed-i haşimi aleyhissalatü vessalamin meratibi beşeriyetin (insanlık bertebesi) en yükseğine çıkaran sıdktır.
münafıkların azaplarının mezkür cinayetleri asarında yalnız kizp ile vasıflandırılması kizbin şiddeti kubh ve çirkinliğine işarettir.bu işaret daki kizbin ne kadar tesirli bir zehir olduğuna bir şahidi sadıktır. zira kizb küfrün esasıdır.kizb nifakın birinci elametidir.kizb kudreti ilahiyeye bir iftiradır kizm hikmeti rabbaniyeye zıttır.ahlakı aliyeyi tahrik eden kizb dir. alemi islamı zehirlendiren ancak kizbdir.almemi beşirin ahvalini fesada veren kisbdir. nev-i beşeri kemalattan geri bırakan kizb dir.müseylimei kezzap ile emsalini alemde rezil ve rüsva eden kizbdir.işte busebeblerden dolayıdırki bütün cinayetler içinde teline tehdide tahsis eden kizbdir(telin lanetleme )
risale-i nur külliyatı işaretül hicaz

7 Haziran 2008 04:57
yüksel dedi ki...
hadis-i şerif
aranızda nübüvvet allahın istediği kadar sürer. sonra onu (peygamberliği)kaldırmayı istediği zaman kaldırır. sonra, Allah'ın sürmesini murat ettiği kadar (30 sene) nübüvvet yolunda halifelik gelir. sonra kaldırmak istediği zaman onu kaldırır. ve Allah'ın murad ettiği kadar şiddetli bir meliklik idaresi gelir. sonra onu kaldırmak isdeği zaman kaldırır sonra zorba bir idare gelir sonra da nübüvvet yolu üzere bir hilafet gelir.
(ramuz el ehadis_257.sayfa_14.paragraf)

4 Temmuz 2009 00:37

YANITLAYINSIL

yuksel20 Şubat 2021 23:35
hak sübhanehü ve teala.
- senin ümmetine on dokuz harfli bir kelime ihsan eyledim ki onu ümmetin devamlı surette okuduklarında ve ona uyduklarında kendilerini o on dokuz cehennem hazinedarının elinden ve zebanilerinin azabından kurtarırım. o kelime.
-BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM dir.
KARA DAVUD
DELAİL-İ HAYRAT ŞERHİ
sy.305.

YANITLAYINSIL

yuksel20 Mart 2021 05:19
Madde ezeli değildir, sonradan yaratılmıştır.( M.N.) 210,214: Nokta; (İ.i.) 98,100; ( Mh.). 100,112.
Madde hâkim değil, hâdimdir.
Madde yok olmuyor, ilim dairesine geçiyor.

İmkanât vukuat yerine konamaz.(E.L.) 2:9.
Bir Hazinenin Anahtarı.
Risale-i Nur Külliyatı Fihrist Ve İndeksi.
İsmail Mutlu.
sy.424.

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
391 1 Ölüm esnasında köle azad eden ve sadaka veren insanın misali, tıka basa yemek yedikten sonra hediye veren kimsenin misali gibidir. Hz. Ebud Derda (r.a.)
391 2 İçinde Allah zikri olan evin Allah zikredilmeyen eve göre durumu, dirinin ölüye olan durumu gibidir. Hz. Ebû Mûsa (r.a.)
391 3 Sadaka verip de, sadakasından dönen kimsenin misali, kusup da sonra kustuğuna dönen ve onu yiyen köpeğin misali gibidir. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
391 4 Birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamette ve birbirlerine atifet göstermekte mü'minlerin misali, bir beden misalidir ki, ondan bir uzuv hastalandığında, bedenin sair azasını da uykusuzluk ve ateş sarar. Hz. Numan İbni Beşir (r.a.)
391 5 Tavla oynayıp da kalkıp namaz kılanın hali, domuz kanı ve irinle abdest alıp da namaz kılan adamın hali gibidir. Hz. Ebû Said (r.a.)
391 6 Cuma günü imam hutbe okurken konuşanın misali, kitap taşıyan merkebe benzer. Yanındakine sus diyenin de cuması yoktur. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
391 7 İlmi küçüklüğünde öğrenmenin misali, taş üzerine yazılan nakışlar gibidir. İhtiyarlığında öğrenin misali ise, su üstüne yazılana benzer. Hz. Ebud Derda (r.a.)
391 8 Dünya ile ahiretin misali, bir elbisenin baştan başa (sökülüp) yırtılıp yalnız bir dikişi kalmış olması gibidir. Çok durmaz kopuverir. Hz. Enes (r.a.)
391 9 Önceleri günah yapıp da sonraları sevap işlemeye başlamış olan adamın misali, dar bir zırh giymiş de her sevap yaptıkça zırhının bir halkası düşüp genişleyen adam gibidir. Ta ki tamamı kalmayıncaya kadar. Hz. Ukbe İbni Amr (r.a.)
391 10 Allah yolundaki bir mücahidin misali, gündüz oruç tutup gece ibadet eden bir kimseye benzer. Taki dönünceye kadar. Hz. Numan (r.a.)
391 11 Benim Ehli Beytimin sizin yanınızdaki durumu, Nuh (a.s.)'ın gemisi gibidir. Kim bunlara tutunursa kurtulur. Kim ki tutunmaz yüz çevirirse boğulup gider. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
391 12 Mü'minin misali yapraklarını döken ağaca benzer. Allah korkusundan tüyleri ürperince günahları ondan dökülür, sevapları kalır. Hz. Abbas (r.a.)
391 13 Bu ümmetin misali şu dört kimsenin misaline benzer: Allah'ın kendisine mal ve ilim verdiği adam gibi ki, ilmi ile amel eder, malının hakkını öder. Allah'ın kendisine ilim verip mal vermediği adam gibi ki o şöyle der: "Şunun malının benzeri benim olsaydı onunla amel ederdim." Bu adamın durumu amel edenin misalidir ki, her ikiside ecirde müsavidir. Allah'ın kendisine mal verip ilmi vermediği adam ki, o malını berbat eder ve hakkını gayriye harcar. Bir adam da vardır ki, Allah ona ilim de mal da vermemiştir. O şöyle söyler: "Benim de olsaydı bende şöyle harcandım" Bunun durumuda malını berbat eden kimseye benzer ki, bunlarda günahta müsavidir. Hz. Ebû Kebşe (r.a.)

yuksel dedi ki...

HZ ALİ SÖZLERİİslam büyüklerinin sözlerini öğrenmek istiyorsanız peygamber sözleri, Hz Ali sözleri, Hz Alinin sözleri ve Hz Ali nin sözleri Hz Ali sözleri resimli okuyarak bu sözleri idrak edebilir, manevi yönünüzü kuvvetlendirebilirsiniz.Sakın insanın iyisi ile kötüsünü bir tutma. Çünkü bu eşitlik, iyileri iyilikten soğutur.Sırrını iki kimseden başkası bilmesi. Sen ve RabbinDünyada iki kişinin rızasını almakta hırslı ol. Annen ve Babanın.Sıkıntı ve musibitlere karşı iki şey ile Rabbine sığın; Sabır ve Namazİki yüzlü çıkarcı insanlardan uzak durmak çok zordur. Onlar yapmacık sevgilerini gösterip içlerinde kötülüğü saklarlar. Onları hoşnut tuttuğun sürece sana sevgi duyarlar ve sen bir şeyler verdikçe mutlu olurlar.Düşünme ve sevinme! Zamanın Sana ne sakladığı bilinmez.Her sırtını sıvazlayanı dost sanma, belki bıçaklayacak "Yer" arıyordur.Senden vazgeçene rağbet etme.Şu iki insanı asla unutmayın. İhtiyaç anında yanınızda olanı, zor zamanda yalnız bırakanı.Fakirin ihtiyacı zenginin israfı kadardır.Sana niçin yaptığını sorduklarında utanacağın ve yalanlamaya kalkacağın işleri yapmaktan çekin.Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız. O hatayı işleyene hatasını, başka birini misal göstererek anlatınız.Kendi çocuğunu edeplendirdiğin şeyle yetimi de edeplendir ve çocuğunun eğitimi için yararlandığın yerden yetim için de yararlan.Hz Ali sözleri, Hz Ömer sözleri, Hz. Osman sözleri, Hz Ebubekir sözleriEy insan; senin için dün geçmiştir, bir daha geri gelmez. Yarın ise kesin değildir. O halde dem bu demdir. İçinde bulduğun anı iyi değerlendir.Dil, pek keskin bir kılıçtır. Kan akıtmadan can yakar. Müminin tebessümü yüzünde, hüznü ise kalbindedir.Haksızlık önünde eğilmeyiniz. Çünkü haksızlıkla beraber şerefinizi de kaybedersiniz.Sözlerinin amellerinden sayıldığını bilen kimse, az konuşur ve ancak kendisini ilgilendiren şeyleri söyler.Ahlakın, ahlaksızların elinde oyuncak olduğu bir toplumdan hayır bekleme.Allah'ım! Bana düşmanı sevindirecek bir bela, dostumu üzecek bir musibet verme.Savaştayken "Namazı sonra kılalım" diyenlere, Hz. Ali'nin (r.a.) şu cevabı vermiştir: Uğruna savaştığımız değerleri ihmal ederek savaşmanın hiçbir anlamı yoktur.Cahil insan zengin olsa dahi düşkündür. Bilgili insan fakir de olsa yücedir.Sana kızdığı halde, bir kötülükte bulunmayan insanı kendine arkadaş edin. Çünkü öfke insanın ahlakını ortaya çıkarır.

yuksel dedi ki...

Düzenbazın dili tatlı, kalbi ise acıdır.Bin zulme uğrasan da bir zulüm yapma.Cahil diri olsa bile ölü, alim ölü olsa bile diridir.Allah, dinini düzelten kişinin dünyasını da düzeltir.

yuksel dedi ki...

HZ ÖMER SÖZLERİ
Dünyaya az meylet ki hür yaşayasın.Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz.Beni kimsenin bilmesi önemli değil. Rabb'im bilsin yeter. Kim ne derse desin bana RAbb'im kulum desin yeter.Ölçünüz daima Allah rızası olsun.Etrafındakilerin çokluğu sen aldatmasın. Çünkü yalnız ölecek, yalnız dirilecek ve yalnız hesaba çekileceksin.Allah seni birinin sevgisiyle rızıklandırdığı zaman gücün yettiğince o sevgiye sıkıca tutun.Bir kimsenin kıldığı namaza ve tuttuğu oruca bakmayanız. Konuştuğunda doğru söylüyor mu, kendisine bir şey emanet edildiğinde riayet ediyor mu, helal haram gözetiyor mu, insanlara merhametli davranıyor mu ona bakın.Namaz kılan yaşlıyı severim ama namaz kılan gence aşığım.Eşler arasında tartışma olursa iki tarafta ateş olmasın. Bir taraf su olsun ki sorun çözülsün.Ben duanın kabul edilmemesi kaygısı taşımam. İçimde dua etme isteğinin olmaması kaygısı taşırım.Borcunu azaltırsan hür yaşarsın, Günahlarını azaltırsan rahat ölürsün.Kişiye imandan sonra verilen şeylerin en hayırlısı saliha kadındır.Hz Ali sözleri, Hz Ömer sözleri, Hz. Osman sözleri, Hz Ebubekir sözleriİnsanların en cahili, ahiretini başkasının şiddet göstermeden güçlü, kuvvetli; zayıflık belirtmeden yumuşak ol.Gözü haramdan korumak, en güzel şehvet perdesidir.Bir insanın şöhretine ve görünüşüne aldanma namaz ve niyazına bakma aklına ve doğruluğuna bak.Helâlin onda dokuzunu harama düşmek korkusu ile terk ederdik.İnsanlığın şerefi aklıyla, asaleti diniyle; şahsiyeti ahlakıyla görülür.İnandığınız gibi yaşamazsanız yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin. Amellerinizi tartılmadan önce tartınız.Ahiret işlerinde zarar etmektense, dünyaya ait işlerde zarar ediniz. Böylesi sizin için daha hayırlıdır.İnsanların en cahili, ahiretini başkasının dünyası için satandır.Şu ümmet için en çok korktuğum şey, dili ve sözleri ile alim; kalbi ile cahil olan kimselerdir.İnsanları düzeltebilmemiz için önce kendimizi düzetmemiz gerekir.Arkadaş çokluğu, zamanın felaketlerine karşı bir destek ve yardımdır.Bir kimse her kimle şakalaşırsa, onun gözünde küçülür ve heybetsiz olur.Mescidde oturan kimse, Allahü Teala'nın huzurunda bulunuyor demektir.Amellerin efdali, farzları yapıp haramlardan kaçınmak ve katında sâdık niyetdir.Bir insanın şöhretine ve görünüşüne aldanma namaz ve niyazına bakma aklına ve doğruluğuna bak.Allah'a itaat eden büyük zatların sözlerine dikkat edin çünkü onlar tarafından gerçekler tecelli eder ve onu konuşurlar.Bana ayıplarımı, kusurlarımı söyleyen kimse Allah-ü teâlânin merhametine kavuşsun.Allahü teala başkasına acımayana acımaz, affetmeyeni affetmez, özür kabul etmeyenin özrünü kabul etmez.Tevbe'den maksat günahı bilip yapmamaktır. Amel-i salihte bulunmaktan maksad, kendini beğenmemektir. Şükürden maksad, aczini itiraf edip kulluğu bilmektir.

yuksel dedi ki...

bilmektir.Tevazunun başı, bir Müslüman ile yolda karşılaşırsan ilk önce selamı senin vermen, bir mecliste en geride oturmaya razı olman ve şöhretten uzak durmandır.Beni en çok şaşırtan şey, bir kimsenin, Allah'ı bilip, o'na isyan etmesi; şeytan'ı bilip ona itaat etmesi ve dünyayı bilip ona meyletmesidir.Âhiret işlerinde zarar etmektense, dünyaya ait işlerde zarar ediniz. Böylesi sizin için daha hayırlıdır.Bir kimse her kimle şakalaşırsa, onun gözünde küçülür ve heybetsiz olur.Amellerin efdali, farzları yapıp haramlardan kaçınmak ve katında sadık niyetidir.Namaz seni yolun yarısına ulaştırır, oruç da hükümdarın kapısına ulaştırır. Sadaka ise, hükümdarın huzuruna çıkarır.

yuksel dedi ki...

HZ EBUBEKİR SÖZLERİAllah sevdiği kullarına ahirette azap etmemek için günahlarına kefaret olsun diye dünyada sıkıntı verir.Her hastalık Müslüman'a bir şifadır. Bazısı nefsini, bazısı da günahlarını...İnsanlardan bir şey isteme ki, insanlar seni sevsin. Allah'tan iste ki, Allah seni sevsin.Mazlum'un bedduasından sakının.Sabırda zarar; hüzün ve telaşta fayda yoktur.Birine karşı sabrı kalmadığı vakit, Allah'ın sana ne kadar sabırlı olduğunu düşün.Çok söz, kişiyi unutkan yapar.Komşunla münakaşa etme; zira misafirler gider, o kalır.Haramı terk etmek, helalı talep etmekten hayırlıdır.Ne söylediğini, ne zaman söylediğini ve kime söylediğini iyi düşün!Nefsini ıslah et ki, halk da sana bağlanmış olsun.Allah, kulunun amelsiz sözünden razı olmaz.Hakk'ı tanıyan ariflerin kölesi ol!Ne söylediğini, kime söylediğini ve ne zaman söylediğini unutma.Sabredin, her şeyin başı sabırdır.Doğruluk emanet, yalancılık hıyanettir.Sabır imanın yarısı, yakin ise tamamıdır.İnsanlara iyilik etmek, kişiyi afetlerden ve belalardan muhafaza eder.Sana yol göstermek isteyenden hâlini gizleme! Aksi takdirde kendini aldatırsın.Övünmeyiniz! Hem topraktan yaratılmış hem de toprağa dönünce kendisini kurtların yiyeceği insanın övünmesi neye yarar!Hz Ali sözleri, Hz Ömer sözleri, Hz. Osman sözleri, Hz Ebubekir sözleriŞayet ben Allah'a ve resulüne karşı gelirsem, bana itaat etmeyiniz.Kabre azıksız giren, vapursuz denize çıkmış gibidir.Kendini ıslah et ki, insanlar da sana karşı iyi davransınlar.Bir hayrı kaçırırsan onu yakalamaya çalış. Elde edince de onu geçmeye bak. Daha güzelini yapmaya gayret et.Şöhretten kaç ki, şeref seni takip etsin. Ölüme karşı hazırlıklı ol ki, sana hayat verilsin.Kitaplar akıllı kişilerin bahçeleri, faziletli kişilerin güzel kokulu çiçekliğidir.Hiçbir bela yoktur ki, ondan daha kötüsü olmasın.Veciz konuşmanın sırrı, fuzuli sözleri terk etmektir.Kalp katılığı, çok yalan ve hasetten meydana gelir.Allah'tan afiyet isteyiniz. Hiç kimseye yakinden (kati bir imandan) sonra afiyetten daha faziletli bir şey verilmemiştir.Bana göre afiyette olup şükretmem, imtihan edilip sabretmemden daha makbuldür.Kendine kabir değil, kendini kabre hazırla.Akrabalar arasındaki düşmanlık ormana düşen ateşten farksızdır.Dört şeyi dört yere bırakın;uyumayı kabre.rahatı sırat köprüsüne.övünmeyi mizana.arzu ve istekleri cennete.Dünya müminlerin pazarı, gece ile gündüz sermayeleri, güzel ameller ticaret malları, cennet kazançları, cehennem de zararlarıdır.Seni anlamaktan aciz olduğunu anlamak, gerçekten seni anlamak demektir.

yuksel dedi ki...

HZ OSMAN SÖZLERİİçkiden sakının, çünkü o bütün kötülük ve çirkinliklerin anasıdır… Aman içkiden uzak durun, vallahi îman ile içki mübtelâsı olmak, asla bir arada bulunmaz. Pek yakında birinin diğerini uzaklaştırmasından korkulur. (Nesâî, Eşribe, 44)Çocukları para kazanmaya mecbur etmeyin! Siz onları mal kazanmaya mecbur ettiğiniz takdirde hırsızlık yaparlar. San'at sahibi olmayan câriyeleri de kazanca zorlamayın! Zira siz onları kazanca zorladığınız takdirde iffetlerini zedeleyerek kazanmaya çalışırlar. Onların getireceği paraya karşı istiğnâ gösterin ki, Allah da sizi müstağnî kılsın. Size temiz olan yiyecekler yaraşır. (Muvatta', İsti'zan 42)Resûlullah Efendimiz'e bey'at ettikten sonra hiç şarkı söylemedim, yalan konuşmadım ve sağ elimle tenâsül uzvuma dokunmadım. (İbn Mâce, Tahâret, 15)Hz. Osman'ın cuma namazının fazileti hakkında aktardıkları "Cuma günü imam hutbeye çıkınca su­sun ve hutbeyi dinleyin! Susan kimse dinlemese de, dinleyen kadar sevap kazanır. Namaz için kâmet getirilince safları düzeltin, omuzla­rınız bir hizâya gelsin. Zira safların düzgün tutulması namazı tamamlayan bir unsurdur."- "Şüphesiz Allah Teâlâ, dünyayı, ona meyletmemeniz ve onunla âhiret yurdunu talep etmeniz için yermiştir. Muhakkak dünya fânî, âhiret ise bâkîdir. Fâni olan sizi şımartıp azdırmasın ve bâki olandan alıkoymasın. Siz, bâkîyi fânî olana tercih ediniz! Dünya sonludur, dönüş Allah'adır. Allah'tan korkunuz!" (İbn Ebi'd-Dünyâ, Mevsû'a, I, 77)"Ey Âdemoğlu! Unutma ki dünyaya geldiğin günden beri ölüm meleği peşinde dolaşıp durmaktadır. Bir yandan da senin boynundan atlayarak bir başkasını yakalamaktadır. Sen dünyada bulunduğun sürece bu böyle devam edecektir. Ancak bir gün gelecek ki başkalarının boynundan atlayıp seni yakalayacaktır. Bu hiç beklemediğin bir anda olabilir. Öyleyse dâimâ hazırlıklı ol ve gafil avlanmamaya çalış! Çünkü ölüm meleği senden asla gâfil değildir. Ey Âdemoğlu! Bilmiş ol ki eğer sen kendi nefsinden gâfil olur ve kendin için hazırlık yapmazsan, elbetteki başkası senin için hazırlık yapmaz. Allah'ın huzuruna mutlaka varacağını aklından çıkarma ve bunun için de nefsinin hazırlığını görüp onun için rızık temin et! Sakın bu işi başkasına havale edeyim deme! Selam üzerinize olsun!" (Dîneverî, el-Mücâlese ve cevâhiru'l-ilm, II, 73; Ali el-Müttakî, no: 42790)Hz Ali sözleri, Hz Ömer sözleri, Hz. Osman sözleri, Hz Ebubekir sözleri- "Cennet ile Cehennem arasında bulunsam da hangisine gireceğimi bilmesem, bunu öğrenmeden evvel çürüyüp toprak olmayı isterdim." (Ebû Nuaym, Hilye, I, 60)"Kulluk; haram helâl sınırlarını muhâfaza etmek, ahdlere vefâ göstermek, mevcûda rızâ göstermek, olmayana da sabretmektir.""Müttakî bir kulun alâmetlerinden biri de, diğer insanları kurtulmuş, kendini ise helâk olmuş görmesidir.""En büyük kayıp, sâhibinin âhiret seferi için azık hazırlayamadığı uzun bir ömürdür.""Kimin, dünya zindanı olursa, o mü'min kabirde rahat eder."9 Eylül 2020 Çarşamba 16:40

yuksel dedi ki...

45. Onlara dünya hayatının misalini şöyle anlat: O (dünya hayatının durumu) tıpkı, semadan indirdiğimiz su ile yeryüzü bitkilerinin birbirine karışması (sulanıp güzelleşmesi) ve sonunda (o bitkilerin kuruyup) rüzgarların savurduğu çöp kırıntısı haline gelivermeleri gibidir. Allah, her şeyin üstünde bir kudret sahibidir. [bk. 10/24; 39/21; 57/20]

46. Mal ve oğullar, (geçici) dünya hayatının ziynetidir. Bâkî kalacak olan sâlih ameller[10] ise, Rabbinin katında sevapça daha hayırlı, ümit bağlanmaya da daha lâyıktır. [bk. 3/14; 64/15]

47. (Düşün ki) o gün, biz dağları yürüt(üp gider)eceğiz ve yeri apaçık (düz ve çıplak) göreceksin. (Yine o gün) içlerinden hiçbir kimseyi bırakmaksızın herkesi (mahşerde) toplarız. [bk. 20/ 105-107; 101/5]

48. (Hepsi) sıralar halinde Rabbine arz olunmuşlardır. (Onlara:) “Andolsun ki sizi ilk defa yarattığımız gibi (şimdi de çırılçıplak, hiçbir şeyiniz olmaksızın) bize geldiniz. Fakat siz, sizin için vaadi(mizi) yerine getirecek bir zaman tahdit etmediğimizi zannettiniz değil mi?” (denilir).

49. (Amelleri yazılı) kitap (önlerine) konulmuştur. Artık o günahkârları görürsün ki onun içindeki (yazılı) şeylerden korkarak: “Eyvah bize! Bu kitap da ne acâyip! Küçük büyük hiçbir şey bırakmayıp onları sayıp dökmüş.” derler. Onlar (bütün) yaptıklarını (o kitabın içinde) hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez. [bk. 17/71; 45/28-29]

50. Hani meleklere: “Âdem’e (kudretim için) secde edin.” demiştik de İblis hariç hemen secdeye kapanmışlardı. O cin(ler)dendi, Rabbinin emrinden çıktı/âsî oldu.[11] (Ey insanoğulları!) Beni bırakıp da onu ve neslini mi dostlar ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. (Böyle yapmak) zalimler için ne kötü bir değiştirmedir! [bk. 2/34; 7/12; 15/28-39]

51. Ben, ne göklerin ve yerin yaratılmasında ne de kendilerinin yaratılmasında, onları hazır bulundurmadım. (İnsanları) saptıranları da (kendime) yardımcı edinmiş değilim. [bk. 17/56; 27/60-64; 34/22-23]

52. O gün (Allah, müşriklere): “Benim ortaklarım olduğunu ileri sürdüğünüz (tapınma, yalvarma ve kendisine bağlanmada bana ortak hale getirdiğiniz) şeyleri çağırın.” der. Hemen onları çağıracaklar ama (onlar) kendilerine cevap vermeyeceklerdir. Biz onların arasına bir ateş deresi koyacağız. [bk. 46/5]

53. Günahkârlar, ateşi gördüklerinde artık, içine düşecek olanların kendileri olduklarını anlayacaklar, fakat oradan dönecek (ve kaçacak) yer de bulamayacaklar.

54. Andolsun ki biz, bu Kur’an’da insanlara (ihtiyaç duydukları) her misali farklı üsluplarda açıkladık. Fakat insan, pek çok şeyde tartışmacı olmuştur.

55. Kendilerine doğru yolu gösteren rehber (peygamber ve Kur’an) geldiği halde insanları, iman etmelerinden ve Rablerinden mağfiret dilemelerinden alıkoyan şey, ancak ve ancak evvelkilerin başlarına gelen, âdet-i ilâhî (olan felaket)in kendilerine de gelmesini veya onlara gözleri önünde (âhiretteki) azabın gelivermesi(ni beklemeleri)dir.

56. Biz peygamberleri sadece (cenneti) müjdeleyici ve (azaba karşı) uyarıcılar olarak gönderdik. Küfre sapanlar ise, hakkı batılla çürütmek (ve ortadan kaldırmak) için mücadele ederler. Onlar âyetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri de eğlence edindiler.

57. Rabbinin âyetleriyle (kendine) nasihat edildiği halde, onlardan yüz çeviren ve kendi yaptığı (günahları)nı unutan kimseden daha zalim kim vardır? Biz de (bu sebeple) onların kalplerinin üzerine, onu (Kur’an’ı) iyi anlamalarına engel olan perdeler ve kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen onları doğru yola çağırsan da, asla doğru yola gelmezler.

58. Ama Rabbin çok bağışlayıcı, merhamet sahibidir. Eğer onları kazandıkları (günahları) ile hesaba çekseydi, onlar için azabı çabuklaştırırdı. Fakat onlar için vaadedilen bir zaman vardır ki, (o gün geldiğinde) O’ndan başka hiçbir sığınacak yer bulamayacaklardır. [bk. 16/61; 35/45]

59. İşte (Âd, Semûd gibi) zalim oldukları vakit[12] kendilerini helak ettiğimiz memleketler! Onların helaki için de belli vakit koymuştuk.

yuksel dedi ki...

[1] “Kebûra” fiili burada taaccüb anlamındadır (Elmalılı, VI, 4927).

[2] Beydâvî; Celâleyn.

[3] Dekyanus M.S. 141-151 yılları arasında Efes’te hüküm sürmüştür.

[4] Nitekim, çarşıya yiyecek almak için gönderilen genç, Efes’e inip üzerinde Kral Dekyanus’un adı bulunan paraları verince, bu paranın bir hazine buluntusu olduğundan ve kendisinden şüphelenen dükkân sahibi, bazı komşularını da çağırıp bunu Kralın yanına götürdü. Onlar bunun ve arkadaşlarının Hz. İsa’nın peygamber olduğuna inanan halis ve gerçek anlamda hıristiyan oldukları ve bundan dolayı putlara saygı gösterisi yapmaktan, O’na tapmaktan kurtulmak için mağaraya sığındıklarını anladılar. Bunun üzerine beraberce mağaraya gittiler, onlarla da konuştular ve onların 300 yıl kadar uyuduklarını anladılar. Bu sırada onlar bu gelen hıristiyan kardeşlerini selamlayarak yere uzandılar, tekrar uykuya dalar gibi ruhlarını teslim ettiler. Kral da onları oraya gömüp üzerlerine mescid gibi bir yer yaptı (Beydâvî; İbni Kesîr (Sâbûnî), II, 413). Bu olay aynı zamanda öldükten sonra -âhirette- dirilmenin açık bir örneğidir. Buradan şöyle bir mesaj daha çıkartılabilir: Bu yiğit insanları, tevhîde inanıp, şirke ve putçuluğa karşı durmalarından dolayı bir hikmet üzere uyutan Rabbimizdir. Sonra onları ibret olarak uyandırıp öldüren de O’dur. Ama nice insanlar vardır ki dünya olayları, sistemler, nefislerinin heva ve hevesleri, şeytan ve dostları onları Allah’a kulluktan yana ölene kadar uyutmaktadır. Uyanık olanlara ve uyananlara ne mutlu!

[5] İbni Kuteybe, s. 266

[6] İbni Abbas, “İşte ben o ‘pek az’ın içindeyim.” demiş ve onların yedi kişi olduğunu söylemiştir (Beydâvî).

[7] Kureyş müşriklerinden bir grup, peygamberliğini öğrenmek için Resûlullah’a ruh, Ashâb-ı Kehf ve Zülkarneyn hakkında sualler sormuşlardı. O da konu ruha gelince, “Yarın cevap veririm.” demişti, “İnşallah” dememişti. İşte buradaki bir ifade hatasından dolayı 15 gün vahiy kesilmiş, Efendimiz (sas.) hakkında, “Onu Rabbi unuttu.” demişlerdi. Sonra bu âyetler ve bu sûrenin 9-25, 83-98 arası âyetleri ile Duhâ sûresi indi (Elmalılı, IV, 3198, 3217-3218).

[8] Buna göre bu süre/müddet, güneş takvimine göre 300, ay takvimine göre 309 senedir. Bu kadar zaman uyuma akılperestlere aykırı gelir. Fakat Allah’ın kudretine inananlar için hiç de aykırı değildir (Çantay, II, 358).

[9] Yüce Allah, iman ve küfrü seçme konusunda, insanları hür bıraktığını bu âyette açıklamıştır. [krş. 2/256; 76/3]

[10] İhlasla yapılan ibadetler ve hayır olan işler.

[11] Âyetteki “feseka” kelimesi “bir şeyden çıkma, âsî olma” mânasındadır.

[12] Allah asla zulmü istemez. Fakat hevâî arzular, otorite olmaya/güç ve baskıya dönüşünce hem zulüm hem de ilâhlık yapılmış olur ki bunun tarihte örnekleri vardır. [bk. 6/45-47]

[13] “Balığın dirileceği” yer ise Hz. Musa’ya, Hızır (as.) ile buluşma yeri olarak bildirilmişti

[14] İbni Abbas ve İbni Cübeyr’den rivayet edilmiştir (Elmalılı, V, 3268).

[15] Zülkarneyn hakkında bazı görüşler vardır. Bazıları, onun Makedonya kralı Büyük İskender olduğunu söyler. Diğerlerine göre o değildir. Çünkü o putperesttir. Kur’an’da sözü geçen Zülkarneyn’in ise Allah’a ve âhirete inanan velî, sâlih bir mü’min olduğunda ittifak vardır. Ona Zülkarneyn denmesi, güneşin iki ucuna varması, doğu ve batıya hükmetmesinden dolayıdır (Elmalılı, V, 3274-3279; Seyyid Kutub, IX, 461-462; Mehmed Vehbi, VIII, 3165). [bk. 18/86, 90]

[16] Bunların güneşten korunacak evi ve elbisesi olmayan zenci insanlar olduğu söylenir (Sâbûnî (Safve), II, 434; Celâleyn). Tunus ve Merakeş’e vardığında İfrikiyye adlı bir şehir kurmuş, bu yüzden bu kıtaya Afrika kıtası denmiş ise de zâhir olan Uzakdoğu olmasıdır (Elmalılı, V, 3284; Seyyid Kutub, IX, 462).

[17] O şeylerin çokluğu o derecede idi ki onları ancak Latîf ve Habîr olan Allah’ın ilmi ihâta edebilirdi (Beydâvî).

[18] Yahut: Onlara (iyi işleri için) hiçbir değer vermeyiz (Nesefî (Medârik), III, 27; Celâleyn).

yuksel dedi ki...

Hikmetli Sözler

Dininizi iyi oğrenin, yoksa yaşadığınızı din zannedersiniz .
Hz. Ömer (Radıyallahu anh)

İlim küçük adamı kibirlendirir, vasat adamı șaşırttır
büyük adamı ise alçakgönüllü yapar .
Molla Cami (Kuddise sirruhu)

Zikirsiz yapılan tefekkür , yazın yağan kara benzer.
Mahmud Efendi hazretleri (Kuddise sirruhu)

Para akrep gibidir. Panzehirin yoksa onu eline alma,
çünkü seni sokar ve öldürür.
Paranın panzehiri ise; helal yoldan kazanıp meşru yere sarfetmektir."
Yahya bin Muaz

Allah-u Teala'dan istemek üzere dilin çözüldüğü an bil ki , Rabbin sana ihsanda bulunmak istiyor .
Ibn Atâullah el- İskenderi

Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dkövmek değil
kilimin tozunu almaktır .
Allah-u Teala sana sıkıntı vermekle toz ve kirini alır. Niye kederlenirsin?
Mevlânà Celaledin-i Rûmi (Kuddise sirruhu)

Benim istediğimi Allah istemiyorsa, konu kapanmıştır .
Necip Fazıl Kısakürek

Lalegül dergisi 60.syf
Mart 2021 sayısı

YANITLAYINSİL

yuksel21 Mart 2021 12:45
Kef Suresi

Cuzi 15. Sure: 18

(1) Mal ve servetiyle böbürlenip kutsal degerlere Sirt çeviren adam misal verilip mü'minlerin dikkati çekildikten sonra mal ve oğulların Dünya hayatnin devamına yönelik birer oyalayici süs oldugu belirtiliyor . süsler Allah'in hoşnutlugu dogrultusunda Ahiret azigini haziırlamada Kullanildiğı ölçüde güzeldir, yararlıdır. Çünkü Allah yaninda kuldan yana değer taşiyan amel yine ancak iyi-yararli olanidir .

(2) Kiyâmetin kopuşundan bir safha açiklaniyor; mevcut sistem duzenin bozulacağı, yerküre müthişs sarsilip dümduz hale gelecegi ve sonra yeni kurulacak düzende yerini alip insanlarin dirililerek kaldırılacaklari haber veriliyor. Ayrica hiçbir insanin toprak altinda kalmıyacagi, yaratilan bütün ruhların yeniden var kilinan bedenlerine mutlaka girecekleri zerinde durularak bize geniş bilgi veriliyor.

(3) İnsanlar ilk defa nasil çıplak, yalınayak, başaçık Dünya'ya gözlen aciyorsa Kiyâmet günü ayni sekilde kabirlerinden kaldırilacaklar kimselerin üzerinde dünyaliıktan bir nesne bulunmayacalk, herkes önden
gonderdiği amelleriyle karşi karşiya getirilecek. unku insanlar, Ahiret için yaratilmişlardır: Dünya hayati orasi için bir hazirlik devresidir.

(4) Ahiret'e inanmayan suçlu günahkârlar, sapık inkâreilar, isledikleri her seyin amel defterinde yazili bulunduğunu görünce, akibetin ne olacağını anlayacaklar ve ilâhi adalet önünde tir tir titreyecekler. Herkes mutlaka amelinin karşiliğini görecektir; çünkü Allah hiçbirine haksızlık etmez, O, zulmu kendine haram kilmiştir.

(5) Iblis'in telbisine kapilip hayat dizginini onun eline vererek nefs batakliğinda bir ömür tüketenlere sesleniliyor: Ateșten yaratilan Iblis'in fitrati geregi Ademoğluna düşmanliği kesin iken, asil dost ve yardımci olan Allah'i birakip onun peşine takilmak şaşilacak bir tutum ve anlayiştir ! İlgili áyetle bu hayret belirtilerek insan akli harekete geçirilmek is-
teniyor. Sonra da dostu birakip duşmanin peşine takilmanin zulüm olduğuna dikkatler çekiliyor .
(6) Gerek Iblis, gerekse putlar ve benzeri bâtil tanrilarin hiçbiri Allah'a ne ortak sayila billr, ne de yardimC1. Allah mutlak üstündür, mutlak ganiydir. Mulküde ortağı ,tasarrufunda yardimcisi yoktur.

(7) Allah'i birakip putlara ve benzeri şeylere tapanlarla taptikları şeyler arasinda aşilmasi mümkun olmayan ateşten bir dere konulacak, böylece her insan Allah'tan başka kurtaricinin bulunmadığıni, hele put-
larin hiçbir yararı olmayacağıni çok iyi anlayacaklar. Pişmanlik son kertesine varacak, ama neden sonra...
Tefsirli Kur'an-ı Kerim Meali Celal Yıldırım syf 603

yuksel dedi ki...

Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.
not. Mustafa Kemal Atatürk ün Gizli Vasiyetnamesi gibi.

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
163 1 Sizin en hayırlınızı, şerlinizden ayırd ederek haber vereyim mi? Sizin en hayırlınız, kendisinin hayrı umulan ve şerri olmayacağından emin olunan kimsedir. Sizin en şerli olanınız ise, kendisinden iyilik beklenilmiyen ve şerrinden emin olunmıyan kimsedir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
163 2 Sizin umeranızın en hayırlıları ve en şerlilerini size haber vereyim mi? Onların en hayırlıları öyle kimselerdir ki, siz onları seversiniz, onlarda sizi severler. Siz onlar için dua edersiniz, onlar da sizin için dua ederler. Emirlerinizin en şerlilerine gelince: Onlar öyle kimselerdir ki; siz onlara buğz edersiniz onlarda size buğz eder ve siz onlara lanet edersiniz, onlar da size lanet ederler. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
163 3 İnsanların hayırlıları ile şerlilerini size haber vereyim mi? İnsanların hayırlıları öyle kimselerdir ki; ölüm, atının sırtında, yahud devesinin üzerinde veyahutta ayaklarının üzerinde iken, ona gelinceye kadar Allah yolunda çalışır. İnsanların şerlisi ise; o kimsedir ki, hakikaten facir ve çok cüretkardır. Allah'ın kitabını okur da, onun buyruklarından hiç birine uymaz. Hz. Ebû Said (r.a.)
163 4 "Müstear teke" nedir, onu size haber vereyim mi? O, hülle yapan bir kimsedir ki, Allah ona ve kendi lehine hülle yaptırana lanet etmiştir. (Üç talaktan sonra yalandan evlenme hali) Hz. Ukbe İbni Amir (r.a.)
163 5 Size en cömerd olanı haber vereyim mi? En cömerd Allah'dır. En cömerd Allah'dır. Ben ise Adem oğlunun en cömerdiyim. Onların Benden sonra en sonra en cömerdi ise şu kimselerdik ki: İlim öğrendi ve ilmini yaydı. İşte bu kimse kıyamet gününde tek başına bir ümmet olarak baas olunur. Bir de şu kimsedir ki; Allah yolunda ölünceye kadar nefsini cömerdce harcadı. Hz. Enes (r.a.)
163 6 Bana göre, sizin için deccaldan daha ziyade korktuğum şeyi haber vereyim mi? O, gizli şirktir ki, kişinin kalkıp, adamın makamına gösteriş için amel etmesidir. Hz. Ebû Said (r.a.)

yuksel dedi ki...


Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
392 1 Birbiriyle karşılaşan iki müslümanın misali biri diğerini yıkayan iki el gibidir. (Selam verir musahafa eder, mağfiret olunurlar.) Hz. Enes (r.a.)
392 2 Haramdan malı olup da tasadduk edenin sadakası kabul edilmez. Bu ancak şuna, bir kadının zinadan kazandığını hastalara vermesine benzer. Hz. Hüseyin İbni Ali (r.a.)
392 3 Fıkıh öğrenemeden ibadet edenin hali, gece karanlıkta yapı yapıp da gündüzün yıkan kimsenin haline benzer. (Cahil için geçen her dakika zarardır.) Hz. Âişe (r.anha)
392 4 Mü'minin ehli iman arasındaki mevkii, başın bedendeki mevkiine benzer. Nasıl baş bedene isabet edenden acı duyarsa, mü'min de ehli imana gelen beladan müteessir olur. Hz. Sehl İbni Saad (r.a.)
392 5 Kendisine sıtma, nöbet vs. gelenin misali, ateşe sokulan demir misalidir. Günahı, kiri gider temizi kalır. Hz Abdurrahman İbni Ezher (r.a.)
392 6 Ulema ile oturmak ibadettir. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
392 7 Seni seven Benim dostumdur. Seni sevmeyen Benim menfurumdur.(Hz. Ali r.a karşı buyurulmuştur.) Hz. Selman (r.a.)
392 8 Halka müdana etmek sadakadır. (Müdana; Hoş muamele etmek demektir. Hz. Câbir (r.a.)
392 9 İçkiye idmanlı (devamlı) olan adam puta tapınan gibidir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
392 10 Ümmetimin bolluk müddeti benden sonra yüz senedir. Denildi ki: "Ya Resulallah bunun bir alameti var mı?" Buyurdu ki: "Evet, alamet, yere batmak, taş yağmak, bağlı şeytanların insanlar üzerine serbest kalması ve bir de meshdir." Hz. Ubâde (r.a.)
392 11 Merhaba talibi ilme. Zira onun etrafını melekler görür sarar ve kanatları ile onu gölgelendirirler. Şöyle ki, birbiri üstüne gelirler ve bu şekilde dünya göğüne ulaşıncaya kadar devam ederler. Sebebi de ilme olan muhabbetleridir. Hz. Safvan (r.a.)
392 12 Merhaba sana ey Beytullah. Ne büyüksün ve hürmetin ne büyüktür. Lakin hiç şüphe yok ki, mü'min, Allah indinde senden daha muhteremdir. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
392 13 Miraç gecesi bir kavme rastladım, dudakları ateşten bir makasla kırpılıyordu. Kimdir diyerek Cebrail (a.s.)'a sordum Dedi ki: "Ehli dünyadan herkese iyilik emreden, fakat kendileri yapmayan hatiplerdir. Kitabı okudukları halde idrak etmezler." Hz. Enes (r.a.)

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
395 1 Kim Allah'ın muhabbetini, kendi muhabbetine tercih ederse, Allah ona halkın meşakkati hususunda kafi gelir. Hz. Âişe (r.anha)
395 2 Allah'ın muhabbetini, insanların muhabbetine tercih eden kimseye, Allah halkın meşakkati hususunda kafi gelir. Hz. Âişe (r.anha)
395 3 Müslümanlara yolları hususunda eza verici bir şey ihdas etmek, onların lanetlerini hak etmek demektir. Hz. Huzeyfe (r.a.)
395 4 Bir müslümana eza eden muhakkak Bana eza etmiş ve Bana eza eden de muhakkak Allah'a eza etmiş demektir. Hz. Enes (r.a.)
395 5 Kim bir zımmiye eza ederse Ben onun hasmıyım ve kimin de hasmı Ben olursam kıyamette onun hakkını alırım. Hz. İbni Mes'ud (r.a.)
395 6 Ehli Medine'ye eza edene Allah eza verir. Ve ona Allah'ın meleklerinin ve bütün insanların laneti vacip olur. Onun ne farz ve ne de nafile ibadeti kabul olunur. Hz. İbni Amr (r.a.)
395 7 Komşusuna eza eden Bana eza etmiş ve Bana eza eden de Allah'a eza etmiş olur. Kim komşusu ile kavga ederse, Benimle kavga etmiş. Benimle kavga eden de Allah'la kavga etmiş olur. Hz. Enes (r.a.)
395 8 Kim bir veya iki yetimi barındırırsa, sabır etse ve sevabını da ümid etse, Ben onunla Cennette şu iki parmak gibi olurum. (Şehadet parmağı ve orta parmağını hareket ettirdi.) Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
395 9 Bir adam bir köle satın aldığında Allah'a hamd etsin ve ona ilk vereceği şey helva olsun. Zira bu onun nefsine hoş gelir. Hz. Âişe (r.anha)
395 10 Şer bir zamanda bir adam fazlaca deve edinse veya sıkıntılı zamanın korkusu ile akar bina veya para edinse, kıyamet gününde Allah (z.c.hz.)'nin divanına hain ve hırsız olarak getirilir. (Allah'a güvenmeyip üç kuruşa güvendiğinden) Hz. Ebû Osman (r.a.)
395 11 Bir adam zahire (yenecek bir şey) satın alsa ölçüp teslim almadan satmasın. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
395 12 Bir adam ilmi, ulemaya tefahur veya sefih adamlarla mücadele için veya halkın teveccühünü celp için tahsil ederse, yolu Cehennemedir. Hz. Kaab (r.a.)
395 13 Bir adam hakimlik talep eder ve onun için şefaatçiler de ararsa, kuru kafasına bırakılır. İstemiyerek ısrarla tayin olursa, Allah onun eyri fikirlerini doğrultacak bir melek indirir. Hz. Enes (r.a.)
395 14 Bu kızlardan kim bir şeyle mübtela edilir ve onlara ihsanda bulunursa, bu kızlar onun için Cehennemden perde olurlar. Hz. Âişe (r.anha)
395 15 Bir kimse bedeninde çiçek, kızamık hastalığına mütbela kılınır veya hasta olursa ve "Kendini nasıl buluyorsun?" diye sorulduğunda Rabbına güzel sena ederse (Elhamdülillah iyiyim derse), Allah da onu Mele-i Âlâ'da senâ eder. Hz. Âişe (r.anha)
395 16 Bir kimseye bir hayır verildiğinde, senadan da başka elinden bir şey gelmese o adam şükür etmiştir. O hayrı gizlerse nankörlük etmiş olur. Kim de asılsız bir şeyle süslenirse (aç iken tok görünmek gibi) bu adam yalancı elbise giyen kimse gibi olur. Hz. Câbir (r.a.)

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
165 1 Kıyamet gününde, amel yönünden arz ehlinin en efdalini size haber vereyim mi? O öyle bir adamdır ki; her gün yüz defa ihlasla "La ilahe illallahi Vahdehu la şerike leh" der. Ancak, bundan fazlasını söyliyen müstesna. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
165 2 Size namazdan ve sadakadan daha hayırlı bir şeyi haber vereyim mi? O, iki kişinin arasını ıslah etmektir. Size "Kin"den de sakınmanızı tavsiye ederim. Zira o muhakkak ki helak edicidir. Hz. Ebud derda (r.a.)
165 3 Size, mü'min kimdir, haber vereyim mi? O öyle bir kimsedir ki, insanlar malları ve canları hususunda kendisinden emin olurlar. Müslim ise, müslümanların, onun dilinden ve ehlinden salim olduğu kimsedir. Mücahid de, Allah'a itaat hususunda nefsi ile cihad edendir. Muhacire gelince, hata ve günahlardan kaçan kimsedir. Hz. Fudale İbni Ubeyd (r.a.)
165 4 Size, dünya ve ahiret ehlinin en hayırlısını ve dünyadaki amellerin en iyisini haber vereyim mi? O öyle bir kimsedir ki, kendisi ile alakasını kesenle ilgilenir, kendisini mahrum edene verir ve kendisine zulmedeni de affeder. Nukebadan bir ashab (r.a.)
165 5 Size, şu ümmetten kazanç talebinde en sür'atli ve ganimette payı büyük olan kimseyi haber vereyim mi? O öyle bir kimsedir ki, evinde abdest alır ve abdestini de güzelce alır. Sonra mescide gider, orada sabah namazını kılar, sonra duha (veya işrak) namazına kadar orada kalır. İşte bu, kazanç talebinde en süratli ve ganimetten de en büyük paya nail olan kimsedir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
165 6 Size, Allah'ın onunla insanın derecelerini yükselttiği ve hatalarını sildiği bir şeyi haber vereyim mi? O, meşakkatlere rağmen abdesti tam olarak almak, mescidlere adımları çoğaltmak ve namazı beklemektir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
165 7 Allah'ın, seni zarardan koruyub menfaatlendireceği bir şeyi haber vereyim mi? Muhakkak ki çeşitli faiz vardır. Ondan bir çeşidi bile yetmiş günaha bedeldir ki; bunun en küçüğü kişinin annesi ile yatması kadar kötü bir iştir. Faizin en ağır olanı ise, kişinin haksız yere, müslüman kardeşinin ırzı hakkında söz etmesi gibidir. Hz. Vehb İbni Eşref (r.a.)
165 8 Allah'ın kulları arasında en şerli olanını size haber vereyim mi? O, katı kalbli ve kibirli bir kimsedir. Allah'ın kulları içinde en hayırlı olanını da size haber vereyim mi? O, zaif, kendisine değer verilmeyen, elbisesi de eski olan bir kimsedir ki; O, Allah üzerine bir şeye yemin etse, Allah onu yalancı çıkarmaz. Hz. Huzeyfe (r.a.)

yuksel dedi ki...

Atatürk’ün ‘vasiyeti’, yani tuttuğu gizli notlar ne açıdan önemli?

Atatürk’ün gizli vasiyeti adı altında 1980’de bunu ilk defa dile getirdim. Kastedilen, Atatürk’ün siyasî vasiyetidir. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kişi nasıl bir gelecek öngörüyor? Devletin ilelebet payidar kalabilmesi için neler gerektiğini düşünüyor? Bunun için kendisinin bazı tasavvurları var. Daha cumhuriyet kurulalı 15 sene olmuş. Dolayısıyla kastedilen “Makbule’ye 50 lira verin, ötekine 5 lira verin” şeklinde bir vasiyetname değil. Kendi tuttuğu çeşitli kayıtlar, görüşler ve yaklaşık 400 sayfayı bulan, kimisi iki satır, kimisi bir sayfa notlardan oluşan bir külliyat…

Bu notlar ilk defa İnönü tarafından mı açıldı?

Hayır. Bu, bildiğim kadarıyla 1958’den itibaren Menderes’in haberdar olduğu bir durum. Dolayısıyla 1938’de mühürlenerek saklanan bu kâğıtlar 1950’li yıllarda Menderes başbakan, Celal Bayar da cumhurbaşkanıyken onlar tarafından biliniyor olmalı. 1964’te Celal Bayar’a sordum; o da “Böyle bir olay vardır fakat Türkiye buradaki fikirlere hazır değildir” dedi. 1988’de 50 yıl doldu ve açılması gerektiğinde Kenan Evren 25 sene daha yasak koydu. Kızdığım taraf, hep birileri Türkiye ve Türk milleti adına “Türkler buna hazır değil” diyor. Ya kardeşim sen kimsin, niçin durmadan bunu deme yetkisini kendinde görüyorsun?

Bu notları açıp okuyanlardan bir bilgi sızmadı mı hiç?

Menderes’in 1958’de söylediği bir cümle vardır: “Siz isterseniz hilafeti de getirirsiniz.” O dönemde kullanılmayan, kullanılması mümkün olmayan bir cümle bu. Nitekim Menderes laiklikle ilgili yasa ve yönetmeliklerde değişiklikler yapmayı planlıyordu. 27 Mayıs’ın ardından idamı, notu okuduğunun işaretidir.

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
160 1 Cennete girecek ilk üç kişi şunlardır: Biri şehid birisi çoluk çocuk sahibi ve fakir olduğu halde iffetini muhafaza edip dilencilik ve yüzsüzlüğe düşmeyen adam, diğeri de Rabbına ibadeti güzel yapıp efendisinin hakkını da eda eden köledir. Cehenneme girecek ilk üç kişi ise; Halka musallat olan emir, Allah'ın hakkını eda etmiyen zengin ve mağrur fakirdir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
160 2 Kitab-ı evvelde (Levhi mahfuzda) Allah Teala'nın yazdığı ilk söz şudur: "Muhakkak ki Ben Allahım. Benden başka ilah yoktur. Rahmetim, gazabımı geçmiştir. Kim ki, Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in (s.a.v) O'nun kulu ve Resulü olduğuna şehaded ederse, ona Cennet vardır." Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
160 3 Allah teala'nın Levhi Mahfuzda yazdığı ilk şey şudur: "Bismillahirrahmanirrahim, Kazama teslim olan ve hükmüme razı olan ve belama da sabredeni kıyamet gününde sıddıklarla beraber baas ederim." Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
160 4 Adem oğlundan amelleri hakkında ilk konuşturulacak, azalarıdır. Onlar şöyle derler: "İzzetin hakkı için, bana göre bunun büyük helak edici şeyleri var." Allah da şöyle buyurur: "Ben onları senden daha iyi biliyorum. Sen haydi git, git. Ben seni affettim." Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
160 5 Ateşe gireceklerin ilki, saltanatı sırasında adalet yapmıyan zalim sultandır. Kibri onu azdırmış, kudreti de zulmettirmiştir. Hz. Ali (r.a.)
160 6 Bu ümmetten, Rabbin huzurunda ilk davalaşacak olan Ali (r.a) ve Muaviye (r.a)'dır. Cennete ilk girecek olan da Ebubekir (r.a) ve Ömer (r.a)'dır. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
160 7 Mümin ilk önce, rahmet, reyhan ve naîm cennetiyle müjdelenir. Mümine ilk tebşirat da şöyle olur: "Ey Allah'ın dostu, O'nun rızası ve Cennetle müjde sana. Sen hayırlı bir gelişle geldin. Allah seni teşyi edeni affetti. Senin için istiğfar edene icabet etti. Ve senin lehine şehadet edeni de kabul etti. (Ölen bir mümin için) Hz. Selman (r.a.)
160 8 Hesaba ilk çağrılacak olanlar, altmış veya yetmiş yaşlarındakilerdir. Hz. Âişe (r.a.)
160 9 Kıyametin ilk alametleri: Deccal, İsa (a.s.)'ın inmesi, Aden toprağından bir ateşin çıkıp halkı mahşere (Şam'a) sürmesi, öyle ki onlar kaylule (öğle uykusu) yaptığı zaman o ateş bekler. (Onlar yürüyünce o da yürür). Ve bir de Duhan, Dabbe ve Ye'cüc ve Me'cücün zuhurudur. Denildi ki : "Ya Resulallah, Ye'cüc ve Me'cuc nedir?" Buyurduki: Yec'cüc ve Me'cuc bir takım ümmetlerdik ki, her biri dörtyüz binliktir. Onlardan her bir kişi etrafında, kendi sulbünden gelme bin tane göz görmedikçe ölmez. Bunlar Adem evladıdır. Ve dünyanın harab olmasına çalışırlar. Geldiklerinde Fırat ve Dicle'den içerler. Taberiye gölünü kuruturlar. Beyt'i Makdise vardıklarında ise şöyle derler: "Dünya halkını tamamen öldürdük. Şimdi de göktekilerini öldürelim." Ve oklarını göğe doğru atarlar da, o oklar kana bulaşmış alarak geri dönerler. Bunun üzerine: "Semadakileri de öldürdük" derler. O sırada İsa (a.s) ve müslümanlar Turi-Sina dağında bulunurlar. Allah, İsa (a.s)'a şöyle vahyeder: "Kullarımı Turdağı ve Eyle etrafında muhafaza et." Sonra İsa (a.s) ellerini semaya kaldırıp dua eder. Müminler de "amin" derler. Bunun üzerine Allah Ye'cüc ve Me'cücün üzerlerine "hegaf" denen ve insanların burnundan giren kurtçukları gönderir. Bu kurtçuklar onları Şam'dan Şark'a kadar sarar ve böylece Ye'cüc ile Mec'ücün hepsi ölürler. Öyleki, onların cifelerinden arz kokar. O zaman Allah, göğe emreder. Ve gökten kırbadan boşanırcasına yağmur yağar, onların cife ve kokularından arzı yıkar. İşte ondan sonra güneşin garbten doğma vakti gelir. Hz. Huzeyfetil Yemani (r.a.)

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
396 1 Bir adam gelse de bakıcıya (falcıya) bir şey sorsa, inanmasa bile, kendisinin kırk günlük namazı kabul olmaz. Hz. Peygamberin zevcelerinden birinden
396 2 Bir adam bakıcıya veya kahine gelip "bildi yahu" derse Resulallah'a geleni inkar etmiş olur. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
396 3 Bir adam bakıcıyı tasdik etse, mahzur görmeyerek haize bir kadınla veya kadınla gayri meşru yoldan münasebette bulunsa, Hz. Muhammed (s.a.s.)'e Allah'ın indirdiğinden beridir. (Dininden çıkmış demektir) Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
396 4 Bir adam bir kahine gelse bir şey sorsa o adamın kırk gün tevbesi kabul olmaz (veya tevbe nasip olmaz). Ona inanırsa kafir olur. Hz. Vasile (r.a.)
396 5 Bir adam ilme talib iken kendisine ölüm gelirse, onunla Peygamberler arasında, yanlız Peygamberlik derecesi kalır. Hz. Enes (r.a.)
396 6 Allah (z.c.hz.) bir adama, bir müslümanın musibetini bertarafa vesile olacak bir şey nasib ederse, o adamı dünya ve ahiret musibetlerinden korur. Hz. Ali (r.a.)
396 7 Kim ki Allah için sever, Allah için buğz eder, Allah için verir ve Allah için vermez tutarsa, muhakkak o kimsenin imanı kemale ermiştir. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
396 8 Kim ki Allah (z.c.hz.)'nin huzuruna varmayı severse, Allah da onun kendi huzuruna gelmesinden hoşlanır. Kim de Allah (z.c.hz.)'nin huzuruna varmayı istemezse, Allah da onun kendi huzuruna gelmesini istemez. Hz. Enes (r.a.)
396 9 Kim ki Allah (z.c.hz.)'nden evinin hayrını çok etmesini isterse, yemeğe otururken ve kalkınca elini ağzını yıkasın. Hz. Enes (r.a.)
396 10 Kim ki Cennet bahçelerinde eylenmek isterse Allah (z.c.hz.)'ni çok zirketsin. Hz. Muaz (r.a.)
396 11 Dünyasını seven ahiretine zarar verir. Ahireti seven de dünyasına zarar verir. Baki olanı fani olana tercih edin. (Dünyaya gönül vermeyin) Hz. Ebû Mûsa (r.a.)
396 12 Bir kimse babasını kabrinde yoklamaktan hoşlanırsa, ondan sonra babasının ihvanını yoklasın. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
396 13 Kim ki ömrünün uzun olmasından hoşlanırsa, Allah'dan korksun ve akrabasını yoklasın. Hz. Ali (r.a.)
396 14 Kim ki amel defterinin kendisini sevindirmesinden hoşlanırsa, istiğfarı çok etsin. Hz. Zubeyr (r.a.)
396 15 Kim ki bir kavmin hayır ve şer amellerinden hoşlanıyorsa, yapmasa da onu işlemiş gibidir. Hz. Muhammed İbni Ali (r.a.)
396 16 Bir adam hangi kavmin yaptığını severse kıyamet gününde onların zümresi ile haşrolur ve onların hesabı ile hesab görür. Velev ki amellerini yapmasa bile. Hz. Câbir (r.a.)

yuksel dedi ki...

15 Eylül 2007 Cumartesi
Nefislerin beyazlaşması..!!!
Dünya yeşillenirken nefisler beyazlaşması lazımdır.
Gönderen yüksel zaman: 05:07
5.000 YORUM:
1 – 200 / 5000 Yeni› En yeni»
yüksel dedi ki...
bismillahirrahmanirrahim
elhamdülilah
Allahümmesallialaseyyidinemuhammed

19 Aralık 2009 10:54
yüksel dedi ki...
SUAL:HER ŞEYDEN EVVEL BİZE LAZIM OLAN NEDİR?
CEVAP:DOĞRULUK:
SUAL:Daha?
ceyap:yalan soylememek.
sual:sonra?
cevap :sıdk,ihlas,sadakat,sebat,tesanüt.
sual:yanlız?
cevap:evet
suual: neden
cevap:küfrün mahiyeti yalandır.imanın mahiyeti sıdkdır.
şu bürhan kafi değil midir ki hayatımızın bekası imanın ve sıdkınve te sanüdün devamıyladır.

26 Mart 2010 05:59
yüksel dedi ki...
cerbeze.haklı,haksız sözlerle hakikatı gizlemek.osmanlıca türkçe lügat sy.185.

14 Ekim 2010 04:52
yüksel dedi ki...
zikirlerle şeyhe kişisel bağlanmayla belirli olan tarikat tarzı yerine kitab okuma,akıl ve kalbi beraber kullanma,kişinin değil,kitabların arkasında gitmeye dayalı nefis terbiyesi yöntemini seçti.köprü dergisi 2006 yaz sy.151.

YANITLAYINSIL

yuksel13 Şubat 2021 11:35
15 Eylül 2007 Cumartesi
Hadis-i Şerif
1- Beş vakit namazı camide kılan Bismillahirrahmanirrahim demiş gibidir.

2-Ümmetim yıldızlara gidesiye kadar kıyamet kopmayacaktır.
Gönderen yüksel zaman: 05:12
4.409 YORUM:
1 – 200 / 4409 Yeni› En yeni»
yüksel dedi ki...
hülasa yol ikidir. ya sukut etmektir çünkü söylenen her sözün doğru olması lazımdır sıdktor.çünki islamiyetin esası (temel) sıdktır bürüm kemalata isal (ulaştırmak)edici sıdktır.imanın hassası (özelliği)sıdktır.nevi beşeri veba-i kemalata isal eden sıdktır.ahlak-ı aiyenin hayatı sıdktır.terakkyatın mihveri sıdktır.alemi islamın nizamı sıdktır.ashabı kiramı bütün insanlara tefevvuk (üstün olma) ettiren sıdktır.muhammed-i haşimi aleyhissalatü vessalamin meratibi beşeriyetin (insanlık bertebesi) en yükseğine çıkaran sıdktır.
münafıkların azaplarının mezkür cinayetleri asarında yalnız kizp ile vasıflandırılması kizbin şiddeti kubh ve çirkinliğine işarettir.bu işaret daki kizbin ne kadar tesirli bir zehir olduğuna bir şahidi sadıktır. zira kizb küfrün esasıdır.kizb nifakın birinci elametidir.kizb kudreti ilahiyeye bir iftiradır kizm hikmeti rabbaniyeye zıttır.ahlakı aliyeyi tahrik eden kizb dir. alemi islamı zehirlendiren ancak kizbdir.almemi beşirin ahvalini fesada veren kisbdir. nev-i beşeri kemalattan geri bırakan kizb dir.müseylimei kezzap ile emsalini alemde rezil ve rüsva eden kizbdir.işte busebeblerden dolayıdırki bütün cinayetler içinde teline tehdide tahsis eden kizbdir(telin lanetleme )
risale-i nur külliyatı işaretül hicaz

7 Haziran 2008 04:57
yüksel dedi ki...
hadis-i şerif
aranızda nübüvvet allahın istediği kadar sürer. sonra onu (peygamberliği)kaldırmayı istediği zaman kaldırır. sonra, Allah'ın sürmesini murat ettiği kadar (30 sene) nübüvvet yolunda halifelik gelir. sonra kaldırmak istediği zaman onu kaldırır. ve Allah'ın murad ettiği kadar şiddetli bir meliklik idaresi gelir. sonra onu kaldırmak isdeği zaman kaldırır sonra zorba bir idare gelir sonra da nübüvvet yolu üzere bir hilafet gelir.
(ramuz el ehadis_257.sayfa_14.paragraf)

4 Temmuz 2009 00:37

YANITLAYINSIL

yuksel20 Şubat 2021 23:35
hak sübhanehü ve teala.
- senin ümmetine on dokuz harfli bir kelime ihsan eyledim ki onu ümmetin devamlı surette okuduklarında ve ona uyduklarında kendilerini o on dokuz cehennem hazinedarının elinden ve zebanilerinin azabından kurtarırım. o kelime.
-BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM dir.
KARA DAVUD
DELAİL-İ HAYRAT ŞERHİ
sy.305.

YANITLAYINSIL

yuksel20 Mart 2021 05:19
Madde ezeli değildir, sonradan yaratılmıştır.( M.N.) 210,214: Nokta; (İ.i.) 98,100; ( Mh.). 100,112.
Madde hâkim değil, hâdimdir.
Madde yok olmuyor, ilim dairesine geçiyor.

İmkanât vukuat yerine konamaz.(E.L.) 2:9.
Bir Hazinenin Anahtarı.
Risale-i Nur Külliyatı Fihrist Ve İndeksi.
İsmail Mutlu.
sy.424.

YANITLAYINSIL

yuksel26 Mart 2021 21:52
Sultan Reşad'ın ve Mustafa Kemal'in Medresetü'z- Zehra için desteği.(E.L.) 2:196.
Bir Hazinenin Anahtarı.
Risale-i Nur Külliyatı
Fihrist Ve İndeksi.sy.440.
İsmail Mutlu.

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
398 1 Bir kimse halkın gördüğü yerde namazını güzel kılar, gizlide ise iyi kılmazsa, bu namazı küçümsemektir ve dolayısı ile Rabbinin makamına ihanet etmiş olur. Hz. İbni Mes'ud (r.a.)
398 2 Bir kimse kendi ile Allah arasındaki hususatı güzel ederse, Allah da halkla onun arasındaki hususatı güzel eder. Kim gizlisini güzel ederse, Allah da aşikaresini güzel eder. Kim ahireti için amel ederse, onun dünyasına Allah kafi gelir. Hz. İbni Amr (r.a.)
398 3 Bir adam Arapçayı güzel konuşursa Farisi konuşmasın, bundan nifak hasıl olur. Hz. İbni Amr (r.a.)
398 4 Bir kimse kalan ömründe güzel amel yapar, geçmiş devirdeki seyyiesi af olunur. Bir kimse de, kalan ömrünü fena geçirirse, geçmişinin de hesabı beraber sorulur. Hz. Ebû Zerr (r.a.)
398 5 Dört geceyi ihya edene Cennet vacib olur: Arefe'den bir evvelki (terviye) gecesi, arefe gecesi, kurban bayramı gecesi, Ramazan bayramı gecesi. Hz. Muaz (r.a.)
398 6 Ramazan ve Kurban Bayramı gecelerini ihya edenin kalbleri, kalblerin öldüğü günde ölmez. Hz. Ubâde (r.a.)
398 7 Bir kimse Medine ehlini ona zulüm ederek korkutursa, Allah da onu korkutur. Allah'ın, melaikenin ve insanların laneti onların üzerine olur ve kıyamet gününde Allah onların ne farz ve ne de nafile amellerini kabul eder. Hz. Saib İbni Hallad (r.a.)
398 8 Bir kimse insanlar kendisine baksın diye, tefahur için giymek üzere bir elbise alırsa, Allah, o elbiseyi çıkarıncaya kadar onun yüzüne bakmaz. Hz. Ümmü Seleme (r.anha)
398 9 Bir adam Kur'an öğretmesi üzerine bir yay alsa, kıyamette Allah ona onun yerine ateşten bir yay kuşatır. Hz. Ebud Derda (r.a.)
398 10 Bir kimse ödemek maksadı ile halkın mallarını alsa Allah (z.c.hz.) onu ödetir. Telef maksadı ile alırsa, onun mallarını Allah itlaf eder. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
398 11 Bir kimse ibadetini kırk gün Allah için ihlaslı yaparsa, kalbinden diline hikmet çeşmeleri dikilir. Hz. Mekhuf (r.a.)
398 12 Bir kimse borcu eda niyetiyle alır ve sonra ödemek nasib olmazsa, Allah (z.c.hz.) kıyamette onun tarafından öder, ödememek kasdı alır ve bu halde de ölürse Allah (z.c.hz.): "Şu kulumun hakkını almayacağımı mı zannettin?" buyurur. Onun sevabından alınıp diğerinin hasenatına ilave edilir. Eğer hasenatı yoksa, diğerinin seyyiatından alınır ve onun üzerine yüklenir. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
398 13 Bir kimse ümmetime, ya bir sünnet ifası veya bid'atın izalesi için bir hadis ulaştırırsa onun makamı Cennettir. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)

yuksel dedi ki...

Sünnet-i Nebeviyye, Kur'an'dan sonra ilimlerin kadir ve itibar açısından en büyüğü, şeref ve iftihar bakımından enyücesi olduğu için - zira İslam şeriatının temelleri onun üzerine kuruludur- Kur'an'ın kapalı ayetleri onunla açıklanır.Nasıl olmasın ki onun kaynağı heva ve hevesinden konuşmayan, hep vahiyle konuşan zattır.O, kitabı tefsir etmektedir.Peygamber (s.a.v.) bize yalnız Rabbinden konuşmuştur.
Muhtaru'l Ehadisi'n Nebeviyye.
Ve'l Hikemil Muhammediyye
Seyyid Ahmed Haşimi.

yuksel dedi ki...

Bir kimse babası olmadığını bildiği halde birine "babamdır" derse, ona cennet haram olur.
Ravi: Hz. Saad (r.a.)
Sayfa: 399 / No: 12
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
399 1 Bir adam malının zekatını öderse, malın şerri ondan gider. Hz. Câbir (r.a.)
399 2 Bir kimse bir mü'mini sevindirirse Beni sevindirmiş olur. Kim Beni sevindirirse, Allah indinde bir ahid almış demektir. Kim de Allah'dan bir ahid alırsa, ateş ona asla dokunmayacaktır. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
399 3 Kim bir atı, iki at arasına, geçeceğinden emin olmadan sokarsa bu kumar değildir. Kim de iki at arasına bir atı bunun öne geçeceğinden emin olarak sokarsa işte o kumardır. (İmam-ı Azama göre diğeri de kumar) Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
399 4 Bir kimse bir ev halkına sevinç sokarsa, Allah bu sürurdan bir melek yaratır ve bu melek kıyamete kadar o kimse için istiğfar eder. Hz. Câbir (r.a.)
399 5 Kim mescidde iken ezan okunur da, sonra hacet olmaksızın çıkarsa ve geri dönmeyi istemezse o münafıktır. Hz. Osman (r.a.)
399 6 Bir kimse anasını, babasını veya onlardan birini idrak eder (yaşar), ondan sonra da (onların zırasını alamadığı için) Cehenneme girerse, Allah onu rahmetinden uzak eder ve kovar. (İnsan anne ve babasının sağlığında onların rızasını kazanıp Cenneti hak etmeye bakmalıdır.) Hz. Ubey İbni Malik (r.a.)
399 7 Bir kimse Cuma'dan bir rek'ate yetişirse, bir rekat daha ilave eder. Teşehhüde yetişirse dört rikat kılar. (İmamı Azama göre yine iki rekat kılar.) Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
399 8 Bir kimse sabah namazından bir rek'ate güneş doğmadan yetişirse, sabah namazına yetişmiştir. Kim de ikindiden bir rekate güneş batmadan evvel yetişirse, ikindiye yetişmiş demektir. (Birinci husus Şafii kavli olup İmam-ı azama göre yetişmiş sayılmıyor.) Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
399 9 Bir adam malını, iflas edenin yanında aynen bulursa, onu almaya diğerlerinden daha layıktır. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
399 10 Kim imama selam vermeden evvel otururken yetişirse, namaza ve faziletine yetişmiş demektir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
399 11 Bir adam kırk sabah ilk tekbire yetişirse kendisine iki beraat yazılır: Cehennemden azadlık beratı, münafıklıktan eminlik beratı. Hz. Enes (r.a.)
399 12 Bir kimse babası olmadığını bildiği halde birine "babamdır" derse, ona cennet haram olur. Hz. Saad (r.a.)
399 13 Bir kimse camiye (cemaate) gitmiye devam ederse; Ya Allah yolunda istifade edeceği bir ahiret kardeşine rastlar, ya güzel bir ilme, ya da hidayetine delalet edecek veya onu düşmekten muhafaza edecek bir kelimeye, yahud da Allah'ın beklenen rahmetine mazhar olur. Veyahut Allah'dan haşyet veya haya ederek günahları terk nimetine erer. Hz. Hasan (r.a.)
399 14 Bir kimse koku sürünürken besmele ile yağlanmazsa, altmış şeytanı da beraber yağlamış olur. Hz. Zeyd İbni Nafi (r.a.)

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
157 1 Allah Teala Bana şöyle vahyetti: "Ben Zekeriya oğlu Yahya (a.s.) sebebiyle yetmiş bin kişiyi öldürdüm. Ve Senin kızının oğlu (Hz. Hüseyin r.a) sebebiyle ise yetmiş bin ve yetmiş bin kişiyi öldürürüm." Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
157 2 Allah Teala Musa (a.s.)'a şöyle vahyetti: "La ilahe İllallah" diye şehadet edenler olmasaydı, Cehennemi Dünya ehline musallat ederdim. Ey Musa! Bana ibadet eden olmasaydı, Bana isyan edenlere göz açıp kapayıncaya kadar bir mühlet vermezdim. Ey Musa! Şurası muhakkak ki, Bana inananan Benim indimde mahlukatın en kerimidir. Ey Musa! Asi olanın sözünün ağırlığı dünyadaki bütün kumların ağırlığına muadildir." Musa (a.s.) ise: "Ya Rabbi, bu asinin kim olduğunu lütfen bildir" dedi. Allah Teala buyurdu ki: "Bir kimsenin anasına-babasına (ben sizi dinlemiyorum) diyenidir. Hz. Enes (r.a.)
157 3 Cebrail (a.s.) Bana kırk eve kadar komşuluk tavsiye etti. On bu taraftan, on bu taraftan, on şu taraftan, on da şu taraftan. Hz. Âişe (r. anha)
157 4 Sana Allah'dan korkmanı tavsiye ederim. Zira o korku, bütün işlerinin zinetidir. Sana Kur'an okumanı, Allah'ı zikretmeni tavsiye ederim. Zira o, senin semada anılmana sebebdir, yeryüzünde ise senin için nurdur. Sükutunun uzun olmasını tavsiye ederim. Ancak hayır söz müstesna, zira bu sükut, şeytanı senden uzaklaştırır. Ve din işinde sana yardımcı olur. Çok gülmekten de sakın. Çünkü o, kalbi öldürür ve yüzün nurunu giderir. Cihada mülazemet et, Çünkü o, ümmetimin Ruhbanlığıdır. Miskinleri sev ve onlarla düşüp kalk. Kendinden aşağıdakine bak, yukarıdakine bakma. Zira, sana Allah'ın verdiği nimetleri küçümsememen için bu hal daha uygundur. Seninle alakayı kesseler de akrabanı ziyaret et. Acı olsa da Hakkı söyle, Allah yolunda kınayanların kınamasından korkma. Kendi nefsin hakkında bildiğin şeyler, insanlardan seni alıkoysun. Yaptığın şeylerde onlara üstünlük taslama. Şu üç hasletin bulunması, kişiye ayıb olarak yeter. Kendi kusurlarını bilmeden, başkasının kusurlarını görmesi, ayni hal kendisinde de olduğu halde, başkalarında utanılacak hal görmesi ve arkadaşına eziyet etmesi. Ey Ebu Zer! Tedbir gibi akıl, sakınmak gibi verağ, güzel huy gibi şeref yoktur. Hz. Ebû Zerr (r.a.)
157 5 Size Allah'dan korkmanızı ve Habeşli bir köle bile üzerinize emir yapılsa onu dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Muhakkak ki, sizden biri Benden sonra yaşarsa, çok ihtilaflar görecektir. İşte o zaman Benim sünnetime ve Mehdi ve Raşidîn olan hulefanın sünnetine uyun. Onlara tutunun. Hem de can havliyle, azı dişlerinizle ısırır gibi. İşlerin, muhdes olanlarından sakının. Zira, her ihdas olunan bidattir. Her bid'atte dalalettir. (Her dalalette cehennemdedir.) Hz. İrbad (r.a.)

yuksel dedi ki...

Hazret-i Ebu Bekir(R.anh.) ın mübarek başı, Habib-i Ekrem (S.A.V.) in mübarek omuzları hizasında toprağa konulmuştu.Halifelik müddeti iki yıl dört ay ve dokuz gündür.Ömezden önce Hilâfete Hazret-i Ömer ( R.anh.) ın getirilmesini yazmıştı.
Kara Davud.
Delail-i Hayrât Şerhi.

M.Bin.Süleyman Cezuli.
sy.378.

yuksel dedi ki...

YUNUS EMRE’DEN SEÇİLMİŞ İLAHİLER

Arayı arayı bulsam izini

Arayı arayı bulsam izini
İzinin tozuna sürsem yüzümü
Hak nasib eylese görsem yüzünü
Ya Muhammed canım arzular seni

Bir mübarek sefer olsa da gitsem
Kabe yollarında tozlara bat sam
Hub cemalin bir kez düşümde görsem
Ya Muhammed canım arzular seni

Zerrece kalmadı kalbimde hile
Sıdk ile girmişem ben bu hak yola
Ebu Bekir, Ömer, Osman'da bile
Ya Muhammed canım arzular seni

Ali ve Hasan, Hüseyin anda
Sevdası gönüllerde muhabbet canda
Yarın mahşer günü Hak divanda
Ya Muhammed canım arzular seni

Yunus senin methin eder dillerde
Dillerde dillerde her gönüllerde
Arayı arayı gurbet illerde
Ya Muhammed canım arzular seni Yunus Emre


Acep şu yerde var m'ola


Acep şu yerde var m'ola
Şöyle garip bencileyin
Bağrı başlı gözü yaşlı
Şöyle garip bencileyin

Kimseler garip olmasın
Hasret odına yanmasın
Hocam kimseler duymasın
Şöyle garip bencileyin

Nice bu dert ile yanam
Ecel ere bir gün ölem
Meğerki sinimde bulam
Şöyle garip bencileyin

Gezdim Urum ile Şam 'ı
Yukarı illeri kamu
Çok istedim bulamadım
Şöyle garip bencileyin

Söyler dilim ağlar gözüm
Gariplere göy nü r özüm
Meğerki gökte yıldızım
Şöyle garip bencileyin

Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin

Hey Emre'm Yunus biçare
Bulunmaz derdine çare
Var imdi gez şardan şara
Şöyle garip bencileyin Yunus Emre





Ben yürürüm yane yane

Ben yürürüm yane yane
Aşk boyadı beni kane
Ne akılem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi

Gah eserim yeller gibi
Gah tozarım yollar gibi
Gah akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi

Akar sulayın çağlarım
Dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anuban ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi

Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi

Ben yürürüm ilden ile
Şeyh anarım dilden dile
Gurbette halim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi

Mecnun oluban yürürüm
O yari düşte görürüm
Uyanıp melfil olurum
Gel gör beni aşk neyledi

Miskin Yunus biçareyim
Baştan ayağa yareyim
Dost ilinden avareyim
Gel gör beni aşk neyledi


Aşkın aldı benden beni

Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni

Aşkın âşıklar öldürür
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni

Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dûn ü gün endişem
Bana seni gerek seni

Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağını anda çağırır
Bana seni gerek seni

Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver anları
Bana seni gerek seni

Yunus’dürür benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksûdum
Bana seni gerek seni Yunus Emre

yuksel dedi ki...

Yan yüreğim yan


Yan yüreğim yan
Gör ki neler var
Bu halk içinde
Bize gülen var

Koy gülen gülsün
Hak bizi bilsin
Gafiller bilsin
Hakkı seven var

Bu yol uzundur
Menzili çoktur
Geçidi yoktur
Derin sular var

Her kim merdane
Gelsin meydane
Kıyamaz cane
Kimde hüner var

Yunus sen burda
Meydan isteme
Meydanlar içinde canım
Merdaneler var.



Ey enbiyalar serveri

Ey enbiyalar serveri
Ey evliyalar rehberi
Ey insucan peygamberi
Ehlen ve sehlen merhaba

Sen canların cananısın
Dertlilerin dermanısın
Alemlerin sultanısın
Ehlen ve sehlen merhaba

Allahü ekber şanühü
Sultanehü sübhanehu
Kad caena burhanehu
Ehlen ve sehlen merhaba

Sensin mahbub-i hüda
Etme şefaatten cuda
Ahmet Muhammed Mustafa
Ehlen ve sehlen merhaba

Derviş yunus söyler sözü
Dergahına sürer yüzü
Severler mahşerde bizi
Ehlen ve sehlen merhaba
……………..



Şol cennetin ırmakları


Şol cennetin ırmakları
Akar Allah deyu deyu
Çıkmış İslam bülbülleri
Öter Allah deyu deyu

Salınır tuba dalları
Kur’an okur hem dilleri
Cennet bağının gülleri
Kokar Allah deyu deyu

Ol Allah’ın melekleri
Daim tesbihte dilleri
Cennet bağı çiçekleri
Kokar Allah deyu deyu

Aydan aydındır yüzleri
Şekerden tatlı sözleri
Cennette huri kızları
Gezer Allah deyu deyu

Kimler yeyip kimler içer
Hep melekler rahmet saçar
İdris nebi hulle biçer
Subhan Allah deyu deyu

Yunus Emre var yarına
Koma bu günü yarına
Yarın Allah divanına
Varam Allah deyu deyu


Veysel Karani (Uşşak)

Hakkın Habibinin sevgili dostu
Yemen illerinde Veysel Karani
Söylemez yalanı,yemez haramı
Yemen ilerinde Veysel Karani

Seherde kalkuben yola giderdi
Hakkın binbir ismin zikir ederdi
Allah Allah deyu deve güderdi
Yemen ilerinde Veysel Karani

Elinde asası hurma dalından
Eğninde hırkası deve yününden
Asla hata gelmez onun dilinden
Yemen ilerinde Veysel Karani

Aşık Yunus ey dür ben de varaydım
Ol mübarek hub cemalin göreydim
Ayağın tozuna yüzler süreydim
Yemen ilerinde Veysel Karani


Ne söylerler ne bir haber verirler

Yalancı dünyaya konup göçenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler ne bir haber verirler

Kimisinin üstünde biter otlar
Kiminin başında sıra serviler
Kimi masum kimi güzel yiğitler
Ne söylerler ne bir haber verirler

Toprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dilleri
Gelin, duadan unutmam bunları
Ne söylerler ne bir haber verirler

Yunus derki gör takdirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler ne bir haber verirler

yuksel dedi ki...

Bir çok büyük puthaneyi içindeki putları kırdıktan sonra camiye dönüştürmesiyle İslâm'a ve İslâm medeniyetine hizmet etmiştir.(Şemsettin Sami 1996:4229). Hatta segilediği tavır ve davranışlar ile yaptığı işler ve fetihlerden dolayı İslâm âleminde ilk defa "sultan" olarak adlandırılan (Nizamülmülk 2003: 65) Gazneli Mahmud'a, putları kırmasından dolayı "büt-şiken ( put kıran) " lakabıda verilmiştir.....
Sadece Arab ve Arablaşmış insanların vasfı olan İslâm, bundan böyle yaygın ve evrensel bir hâline geldi.( spuler 1988: ocak 2001: 44'den).
Şiraz'dan İstanbul'a
Prof. Dr. Ahmed Kartal.
sy.95.

yuksel dedi ki...

Hazret-i Ömer (Radıyallahu anh)
Hazret-i Ebu Bekir (Radıyallahu anh ) ın vefatında onun vasiyeti üzerine Halife olmuştur.
Kara Davud
Delail-i Hayrat Şerhi.
M.Bin. Süleyman Cezuli.
sy.378,379.

yuksel dedi ki...

Ümmetim hıyanet etmezse düşman onun karşısında ebediyen duramaz.
Ravi: Hz. Ebû Zerr (r.a.)
Sayfa: 149 / No: 4
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

4. BÖLÜME ANKARA HAYATI

LOZAN KONFERANSI

yrica, Bediüzzaman Hazretleri Ankara'ya ilk teşrifleri siralarinda,yani Meclisi ziyaret ettigi gün olan 9 Kasım 1922de Ingilizler, Türkleri Lozan Konferansi na davet etmişlerdi. Lozan Konferansi na Türk hükametini temsilen heyet baş murahhasi olarak Ismet Inönü gönderildi.
Lozan Konteransi nin ilk açılış konuşmasını yapan Ingiliz heyeti başkani olan, Ingiliz Dişişleri Bakanı Lord Gürzon idi. Bu herif konuşmasinda:
Türklere istiklaliyetin taninması için dört şart lazımdır diyordu. şartlar şunlardi:

1-Hilâtetin tam manasiyla türkiyeden ilga edilmesi

2- Halifenin hudut dışına sürülmesi

3-Halifenin tüm mal varlığına el konulup müsadere edilmesi

4- Türk Devleti nin laikliğe dayandığını resmen ilàn etmesi"

Lozan Konferansi nda, Türkiye'yi temsilen giden bu heyete tebliğ edilen bu şartlarin, yani ngiliz Dişişleri Bakani'nin gösterdigi doğrultuda, Türk heyeti orada iken benimseyip benimsemediğini, ayrica Türk heyeti başkanı İsmet Inönünün bu şartlara karşi tepki gösterip göstermediği, yahut da olduğu gibi şartları kabul edip etmediğini de bilemiyoruz. Lâkin takib
eden aylarda türk Hükümetinde yapılan icraat, Lozan Konferansi nda ileri sürülmüş mezkür șartlarin kabulü anlamıni gösteren, çıkan kanunlar göstermiştir.Şöyle ki: "Hilāfet Nasıl Yikildi" ve "Terbiyet-il Evlâd fil-Islâm"
isimli kitaplar bu konuda șu gelecek malûmatı vermektedirler:
"Lozan Konferansi'ndan dönen Türk heyeti ve bașta Ismet Inönü Ankarada uzun müşavereler ve miülähazalardan sonra; evvela 3 Mart 1923 günü
Meclis'ten Hilàfeti ilga kararını geçirdiler. Bu kanunla birlikte ve onun zımninda, dinin devlet işlerinden ayrilmasi da O kanunla birlikte hükme bağlaniyordu.

Ne kadar acı ve acib bir durumdur ki; lngilizler kendi sinsi siyasetlerinin icabi olarak; Hindistan gibi İslam Aleminin mustemlekelerindeki yerlerinde, yeni türk hükmetinin Hilâtet muessesesine ihanet ettigini propagandalarla yayarken, Istanbuldaki al-i Osman ve Halifeyi de himaye edecegini vaad ve ahdierde bulunmakta id.. obur tarafta Ankara Hükümetinin
gonderdigi murahhas heyetine, Lozan Konteransinda agir şartlar ileri suruyor ve sıkıştırıyordu. A.B.

Terbiyet-ül Evlad fil Islam, C.2, S. 798 ve Büyük Dogu, 5, 29, 2. Emirdag, 5. 31

Prof.Dr. Servet Armağan Bey de Lozan antlaşmasinda ecnebilerin icbariyla din aleyhindedir çok hukumlerin yer aldigini kaydetmektedir. (Aydinlar konuguyor, S. 266 )

yuksel dedi ki...

BEDIUZZAMAN SAID-NURSÍ

Mezkur kanun mucibince, M. Kemal Paşa Istanbul valisine: "Bu gece sabaha kadar behenahal Halife'nin Tüirkiyeyi terketmesi lazimdır" emrini verdi. Bu emir üzerine, Istanbul valisi Osmanlilarin son halifesi Emir Abdülmecid'i Türkiyeden ihrac etti. Bu hadiseden iki gün sonra da, yine Ankaranin emriyle bütün ål-i Osman (Osmanogullari) toplattirildı ve hudut dişı edildi.

8 Mart 1923 günü de, Türkiye Dişişleri Bakanı sifatiyla Ismet Înönü lngiliz Dşişleri Bakanı Lord Gurzun'a; istedigi tüm şartlarinin yerine getirildiğini mektupla bildiriyordu. Bunun üzerine 23 Nisan 1923de yeniden

Lozan Sulh Konferansı çalışmalarına başladı.. ve 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Sulh Antlaşması imzalandı. (Bak: Hilafet Nasıl Yikildı, S: 176)

Ancak "50Yilın Tutanağı" adındaki kitapta, Lozan Konferansi'yla Hilafetin ilgasi kararları aynı sene içinde değil, belki konferansdan bir sene sonra, yani 15-20 şubat 1924de bu hususlara dair plânlar düşünülüp konuşulduğu.. 3 Mart 1924 de, o zamanki Urfa Milletvekili Şeyh Safvet ve elli arkadaşı tarafindan meclise verilen önerge ile Hilâfet 'in resmen kaldırılıp, Osmanlı hanedanınin memleket dışına çıkarılmasi hakkindaki karar mecliste görüşülerek kabul edildiğini yazmaktadır. Kanun numarası 431 dir.
Karardan sonra, 15 Nisan 1924de de Lozan Antlaşması Ingiliz kralı tarafindan imzalandı demektedir (50 Yhlhn Tutanaği, Muzaffer Gökmen, s: 16-30).

Ard ve şab'kitabı cild 1 sahife: 46. ve "Hiläfet Nasıl Yikıldı, s: 190.. ve "Büyük Doğu'" mecmuası 29. sayı 1951 tarihli nüshasında:

Lozan Konferansi'nin antlaşması imzalandıktan sonra, meşhur Yahudi Hahambaşisı Hayim Naum Türkiyeye kadar gelmiş, ahvali teftiş etmiş, İngiliz Dişişleri Bakanı Lord Gurzuna dönmüş, herşeyin mükemmel ve istedikleri doğrultuda işlediğini anlatmıştr.

Bu hadiseden sonra, Ingiliz Avam Kamarasinda, Dişişleri bakanı Lord Gurzun'a karşı itiraz sesleri yükselmiş: "Nasıl olur, siz Türklere istiklál tanıdıniz. Yarn yine diğer Islám milletleri onlarin etrafinda toplanacak ve Batiya hücum edecektir. demişler .

Lord Gurzun: "Durun beyler!" demiş. "Biz Türkiye'yi ve Türkleri öyle bir bağladik ki, bundan sonra artik deprenemezler." demiş ve meseleyi izah etmiştir.

Bunun üzerine İngiliz mebusları șak şak diye onu alkışlamışlardır.
725-726. syf Bediuzzaman Said-i Nursî Mufassal Tarihçe Hayatı 1 Dr. Abdülkadir Badıllı

yuksel dedi ki...

Risale-i Nurlar üniversitelerde okutulmaya layıktır.( E.L.) 2:160.
Risale-i Nurlar vatanı maddi ve mânevi anarşiden kutarır.( E.L.) 1:104.
Bir Hazinenin Anahtarı
Risale-i Nur Külliyatı
Fihrist Ve İndeksi.
İsmail Mutlu.
sy.566.
Risale-i Nurlar umumi barışı temin eder.(T.H.) 620.

yuksel dedi ki...

Siz bu gün Rabbınızdan gelen açık beyyine (delil) üzerindesiniz. Marufu emir ve Münkerden nehy ve Allah yolunda cihad ediyorsunuz. Sonraları sizin aranızda iki sarhoşluk zuhru edecek. Cehalet sarhoşluğu ve yaşama sevgisi. Bu sebeble haliniz değişecek ve marufu emretmiyecek ve münkerden nehyetmiyecek ve Allah yolunda cihadda bulunmıyacaksınız. İşte o günde Kitap ve Sünnete tutunanlar için elli sıddık ecri vardır. Dediler ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bizden mi yoksa onlardan mı?" Buyurdu ki, hayır, bilakis sizden.
Ravi: Hz. Muaz ve Enes (r.a.)
Sayfa: 153 / No: 6
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

yuksel3 Nisan 2021 01:38
islâm dini kişiyi içki ve uyuşturucu madde

kullanımina iten sebeplerle ayrı ayri müca-

dele ettigi, her birine makul bir açıklama ge-

tirdiği gibi, sarhoşluğu ve uyuşturucu madde

kullanımini da kesin bir üslúpla yasaklamıştır.

Kur'an'da geçen içki yasağı (Mâide, 5/90), sarhoş-

luk veren, insanin aklî ve ruhî dengesini bozan

bütün kati ve sivi maddeleri kapsar. Hadisler-

de de her sarhoşluk veren şeyin haram olduğu

bildirilmiş (Buhâri, "Vuda", 81, "Eşribe", 4, 10), çoğu

sarhoşluk veren şeyin azının da haram olduğu,

her sarhoşluk veren şeyin içki (hamr) hükmün-

de olduğu belirtilmiştir (Müslim, "Eşribe", 73-75;

daval suni hayatin verdigi tatminsizlik, manevi

Eba Dâvad, "Eşribe", 5).

Uyuşturucu maddelerden esrar çok eski dö-

nemlerden beri dünyanın birçok bölgesinde

özellikle de Uzakdoğu'da bilinmekle birlikte

islâmin geldiği bölge ve dönemin insanlarinca

fazla bilinmediği için Kur'an'da ve Sünnet'te o

dönemin yaygin içkisi olan şarap (hamr) üze-

rinde durulmuş ve yasak bu örnek üzerinden

anlatilmiştir.

islâm'in emir ve yasaklarındaki genel amaç-

lar dikkate alındiğinda, Islâmn bu konudaki

39

21/04/03 11:24

Madde Bağımlılığı Dr. Ömer Menekşe

yuksel dedi ki...

bu kötü alışkanlık toplumda bir çok sapıklık ve hastalığın yayılmasının da temel etkenini oluşturmaktadır.Batı ülkerinde sarhoşluk ve içki kısmen hoş görülürken uyuşturucuya karşı yasal ve bilimsel planda büyük bir mücadele verilmesi bu yüzdendir.
madde bağımlılığı
Dr. ÖMER Menekşe
sy.41.

yuksel dedi ki...

Bu ülkelerde bu konudaki çabaların sonuçsuz kalması ise, kişileri bu tür kötü alışkanlıktan alıkoyacak iç dinamiklerin bulunmayışı, dini ve ahlaki bağların çözülmüş, bencil ve çıkarcı bir yaşam tarzının egemen olmasıdır.
sorunlarımız ve sorumluluklarımız
madde bağımlılığı
Dr. Ömer Menekşe
sy.41

yuksel dedi ki...

islam, içki ve uyuşturucu kullanımını sert cezai müeyyidelerle önlemek yerine, fertlerin kendilerine, topluma ve yaratanına karşı sorumluluk ve saygı duymasını sağlayacak bir inanç ve ahlak bilincine sahip olmasına öncelik vermiş ve bu oldukça etkili bir metod olmuştur.
Müslüman toplumlarda içkinin ve özellikle uyuşturucu madde kullanımının Batı toplumlarına göre oldukça düşük olmasının temelinde islam ın bu olumlu yaklaşımı yatmaktadır.
sorunlarımız sorumluluklarımız
MADDE BAĞIMLILIĞI
Dr.Ömer Menekşe
sy.41.

yuksel dedi ki...

Zelzeleler havadaki elektrik yükünün boşalmamasından meydana geliyor.
Risale-i Nur Külliyatı.
Maddi Sebebidir.
Manevi sebebi Allah c.c. karşı yapılan isyanlardandır.
Dost T. V.
Said Özdemir.
Sözün Özü.

yuksel dedi ki...

Bir kimse din kardeşini gıybet eder ve sonra ona mağfiret dilerse bu ona kefaret olur.
Ravi: Hz. Sehl İbni Saad (r.a.)
Sayfa: 407 / No: 4
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Tez olur, davet olunur, icabet eder, giderim ahirete. Size iki şey bırakıyorum: Kitabullah ve İtretim. Kitabullah gökten yere uzanan bir iptir. "İtretim" ise Ehli Beytimdir. Latif ve Habir olan Allah Bana haber verdi ki, "Bu ikisi asla birbirinden ayrılmaz, havza gelinceye kadar." Bakınız benden sonra, bunlara nasıl sahip olacaksınız.
Ravi: Hz Ebu Said (r.a.)
Sayfa: 144 / No: 6
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Rabbimden ümmetimi kıtlıkla helak etmemesini istedim. Onu bana verdi. Ve istedim ki harici düşmanla mahv etmesin. Onu da verdi. Ve yine istedim ki onlar birbirlerinden ayrılmasın ve birbirlerini vurmasın. Onu bana vermedi. O zaman Ben, ya humma ya taun, ya humma ya taun, ya humma ya taun olsun istedim.
Ravi: Hz. Muaz (r.a.)
Sayfa: 147 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Dün gece rüyamda acaib şeyler gördüm. Ümmetimden bir kimse gördüm ki, azab melekleri onu kuşatmışlardı da abdesti gelib, onu içinde bulunduğu bu istenmiyen halden kurtardı. Gene bir kimse gördüm ki kabir onu sıkıyordu. Namazı ona geldi ve onu kabir azabından kurtardı. Gene bir kimseye şeytanların musallat olduğunu gördüm. Zikrullahı ona geldi ve şeytanın tasallutundan onu kurtardı. (Şeytanın tasallutu yürek sıkıntısından anlaşılır) Gene ümmetimden bir kimse gördüm ki susuzluktan dili çıkmıştı. Ramazan orucu geldi onu suvardı. Yine bir recul gördüm, kendisini zulmet sarmıştı. Haccı ve umresi geldi ve onu o karanlıklardan çıkardı. Birini de gördüm. Melekül Mevt ruhunu kabz etmek için ona gelmişti. Anasına, babasına yaptığı iyilikler gelip o meleğe karşı çıktı ve geri çevirdi. Bir recul de görüm. "müslamanlarla konuşayım" diyor amma konuşturmuyorlardı. Buna da sılai rahmi gelip "Bu adam akrabasına giderdi" diyerek şefaat etti. Onlarla konuştu ve beraber oldu. Birini de gördüm, Peygamberlerin yanına gitmek istiyor, halka halka kovuyorlar onu. Onu da cünüplükten korkar olması (gusül abdesti) geldi de aldı, onu da yanıma oruttu. Bir recul de gördüm, ateşin şiddetinden eliyle korunmak istiyordu. Sadakası geldi de başı üzerinde gölge yaptı ve yüzüne perde oldu. Birini de gördüm, zebaniler kendisini almaya gelmişti. Yaptığı emri bil maruf, nehyi anil münkeri geldi de kendisini kurtardı. Bir recul de gördüm, ateşe atılmış (Allah korkusundan döktüğü) göz yaşları geldi de onu Cehennemden kurtardı. Birini de gördüm, defterini solundan veriliyor. Allah korkusu geldi, onu kurtardı ve defterini sağa aldı. Terazisi hafif gelen bir kimse gördüm. Kendinden evvel ölen çocukları gelip mizanını ağırlaştırdı. Cehennemin kenarında bir adam gördüm, onu da oradan Allah korkusu kurtardı. Birini de gördüm, hurma sazı gibi titriyordu. Allah'a hüsnü zannı geldi ve titremesi durdu. Sırat köprüsünde düşe kalka giden birini gördüm. Onu da selatı selamı gelip kurtardı ve sıratı geçene kadar doğrulttu. Biriside Cennetin kapısına kadar geldi fakat kapılar kapanıyordu. Onu da Kelimei Şehadeti gelip Cennete koydu.
Ravi: Hz. Abdurrahman (r.a.)
Sayfa: 147 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Toplandiktan sonra da etilen etkisiyle olgunlaşmaya

devam eden meyvelere "klimakterik meyve" denir. Muz,

elma, armut ve şeftali gibi meyveler klimakterik meyve-

lerdendir. Üzüm ise klimakterik olmayan meyveler sin

findadir. Yani üzüm üzüme baka baka kararmaya ancak

asma ağacindan toplanıncaya dek devam edebilir

Bilim ve Teknik dergisi 53.syf / Nisan 2021 sayı

yuksel dedi ki...

Danışmayı terk eden doğru yolu bulamaz.Hz. Ali r.a.
Bugünkü işini yarına bırakan zarar etmiştir.Hz. Muhammed S.A.V.
İyilik üç şeyle amacına ulaşır.Acele etmek, küçük göstermek, gizli tutmak.Hz. Muhammed S.A. V.
Herşeyin bir şerefi vardır, iyiliğin şerefi de çabuk yapılmasındadır.Hz. Ömer r.a.
Özlü Sözler.
İsmail Özcan.
60,61,62.

yuksel dedi ki...

Millete fedakârlık iddia eden sahtekâr hamiyetfuruşlar.(Mn.) 95.
Milletimizin ruhu İslâmiyettir.(Mn.) 24.
Milletimiz yalnız İslâmiyettir.(H.Ş.) 97.
Milletin baş hastalığı cehâlettir.....
Milletin ihyası din ile olur.(S.) 658: Lemaat
Milletin selameti cana baksa, vermekten çekinilmez.
Milletlerin istidatlarına göre ahkâm değişir.(S.) 447:27.söz:hât.
Bir Hazinenin Anahtarı
Risale-i Nur Külliyatı Fihrist ve İndeksi.sy.462.

yuksel dedi ki...

yorum.
sülale. bir şeyden süzülüp çıkan şey demektir.bazan da bir şeyin özüne, mayasına <sülale< denilir.sütün üstünde oluşan kaymak bu cümledendir. ayrıca kılı yağdan, kılıcı kınından çekip çıkarma hakkında da bu kelime kullanılmıştır. evlat ve torunlara da <sülale< denilmesi, baba ve dedelerinden süzülüp meydana gelmesinden dolayıdır.2.
kamus tercemesi. sell maddesi.
ilmin ışığında asrın kur an tefsiri celal yıldırım
anadolu yayınları
cilt.8. sy.4087.

yuksel dedi ki...

bu hadis i şerif en önemli hadis i şeriflerden bir tanesidir. bilhassa kıyamet alametleri bölümünde geçen.
- cariyenin efendisini doğurması..
cümlesi çok manalıdır.kısaca ulema.
-nesebin ve sülalenin ortadan kaybolacağı..
şeklinde şerh etmektedir.
muhtar ül - ehadisin - nebeviyye.
izahlı tercemesi
hadis i şerifler ve vaaz örnekleri
es - seyyid Ahmed Haşimi.
sy.502.

yuksel dedi ki...

Kim kendine fayda veren sadece iki hadis bile öğrenir, onları başkasına da öğretir ve onlardan faydalanırsa, bu kendisi için altmış yıllık ibadetten hayırlı olur.
Ravi: Hz. Bera (r.a.)
Sayfa: 413 / No: 4
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Yedi haslet vardır ki, onlar bütün hayırları toplamıştır: İslamiyeti ve ehlini sevmek, onlarla hem meclis olmak. Emin olmamak lazım dır ki, şer üzerinde olan bir adam ola ki hayra döner ve hayır üzerinde ölür. Yine emin olmamalıdır ki, hayır üzerinde olan bir adam da şerre döne ve şer üzerinde öle. Binaenaleyh, senin kendi nefsin hakkında bildiklerin (kusurların) seni başkalarıyla meşgul olmaktan alıkoysun.
Ravi: Hz. Ebû Zerr (r.a.)
Sayfa: 296 / No: 5
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Namaz kılan bir toplumun psikolojiye, zekat veren bir toplumun da sosyolojiye ihtiyacı yoktur.
Cemil Meriç.
Bir Fincan Arabça.
Arabça Türkçe Sözler.sy.163.

yüksel dedi ki...

Siz öyle bir zamanda bulunuyorsunuz ki, fukahası çok, hutebası az, istiyeni az, vereni çok, işte böyle zamanda amel ilimden hayırlıdır. Size öyle bir zaman gelecektir ki, fukahası az, hatibleri çok, istiyeni çok, vereni az. O zamanda ise ilim amelden hayırlıdır.
Ravi: Hz. Abdullah İbni Said (r.a.)
Sayfa: 135 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

101. Ey iman edenler! Açıklanınca hoşlanmayacağınız şeyleri (fazla) sormayın. Eğer Kur’an indirilirken onları sorarsanız size (gizledikleriniz veya yapmaya güç yetiremedikleriniz) açıklanır (da üzülürsünüz). Demek ki Allah, onları bağışlamıştır. Allah çok bağışlayıcıdır, cezada da aceleci değildir.
Maide suresi.101.ayet.

yuksel dedi ki...

Şinâsi'nin Türk şiiri'ne getirdiği yeni kavramlardan birisi de bilindiği gibi "akıl" dır.Aklı kâinatın sırlarını çözecek bir anahtar olarak görür.Yine aklı medeniyetin, kılıç kadar belki ondan daha tesirli vasıtası olarak değerlendirir.
Ebüzziya Tevfik Bey.
Mustafa Canelli.
sy.58.

yuksel dedi ki...

mustafa kemal
AYASOFYA yı puthane yapanı sevmemek suç değildir. <ş.< 368. 14. şua.
bir hazine nin anahtarı
Risale i NUR Külliyatı Fihrist ve İndeksi.
sy.483.

yuksel dedi ki...

temmuz un inkılab ı mes udu. <Mn< 14.
Asya nın ve İslam alemi nin TALİİ ve taht ve bahtının anahtarı meşverettir. < D.H.Ö.< 55. <T.H.< 72.
Bir Hazinenin Anahtarı
RİSALE İ Nur Külliyatı Fihrist ve indeksi
sy.454.

yüksel dedi ki...

Cüz: 15. Sûre: 18
Kef Sûresi
Mal ve servetiyle böbürlenip kutsal değerlere sırt çeviren adam misal verilip mü'minlerin dikkati çekildikten sonra mal ve oğulların Dünya hayatının devamına yönelik birer oyalayıcı süs olduğu belirtiliyor ·
süsler Allah'ın hoşnutluğu doğrultusunda Ahiret azığını hazırlamada kullanıldığı ölçüde güzeldir, yararlıdır. Çünkü Allah yanında kuldan yana değer taşıyan amel yine ancak iyi-yararlı olanıdır.
(1)
(2) Kıyâmetin kopuşundan bir safha açıklanıyor; mevcut sistem ve düzenin bozulacağı, yerküre müthiş sarsılıp dümdüz hale geleceği ve sonra yeni kurulacak düzende yerini alıp insanların diriltilerek kaldırılacak
ları haber veriliyor. Ayrıca hiçbir insanın toprak altında kalmıyacağı, yaratılan bütün ruhların yeniden var kılınan bedenlerine mutlaka girecekleri üzerinde durularak bize geniş bilgi veriliyor.
(3) İnsanlar ilk defa nasıl çıplak, yalınayak, başaçık Dünya'ya gözlerini açıyorsa Kıyâmet günü aynı şekilde kabirlerinden kaldırılacaklar :
kimselerin üzerinde dünyalıktan bir nesne bulunmayacak, herkes önden
gönderdiği amelleriyle karşı karşıya getirilecek. Çünkü insanlar, Âhiret
için yaratılmışlardır ; Dünya hayatı orası için bir hazırlık devresidir.
(4) Ähiret'e inanmayan suçlu günahkârlar, sapık inkârcılar, işledikleri her şeyin amel defterinde yazılı bulunduğunu görünce, âkıbetin ne olacağını anlayacaklar ve ilâhî adâlet önünde tir tir titreyecekler. Herkes
mutlaka amelinin karşılığını görecektir ; çünkü Allah hiçbirine haksızlık etmez, O, zulmü kendine harâm kılmıştır.
(5) İblis'in telbisine kapılıp hayat dizginini onun eline vererek nefs bataklığında bir ömür tüketenlere sesleniliyor : Ateşten yaratılan İblis'in fitrati gereği Ädem oğluna düşmanlığı kesin iken, asıl dost ve yardımcı olan Allah'ı bırakıp onun peşine takılmak şaşılacak bir tutum ve anlayıştır ! İlgili âyetle bu hayret belirtilerek insan aklı harekete geçirilmek is-
teniyor. Sonra da dostu bırakıp düşmanın peşine takılmanın zulüm olduğuna dikkatler çekiliyor.
(6) Gerek İblis, gerekse putlar ve benzeri bâtıl tanrıların hiçbiri Allah'a ne ortak sayılabilir, ne de yardımcı. Allah mutlak üstündür, mutlak
ganiydir. Mülkünde ortağı, tasarrufunda yardımcısı yoktur.
(7)
Allah'ı bırakip putlara ve benzeri şeylere tapanlarla taptıkları şeyler arasında aşılması mümkün olmayan ateşten bir dere konulacak,
böylece her insan Allah'tan başka kurtarıcının bulunmadığını, hele putların hiçbir yararı olmayacağını çok iyi anlayacaklar. Pişmanlık son kertesine varacak, ama neden sonra...
Tefsirli Kuran Meali Celal Yıldırım 601 syf

yüksel dedi ki...

Rabbiniz de birdir, babanız da birdir. Dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arabın Acem, Acemin de Arab üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Yine kızılın kara üzerine, karanın da kızıl üzerine üstünlüğü yoktur. Hiç bir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Yalnız takva bakımından biri diğerine üstün olur.
Ravi: Hz. Ebû Said (r.a.)
Sayfa: 123 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Allah (z.c.hz.)'nin zikri şifa, insanların zikri ise derttir.
Ravi: Hz. Mekhul (r.a.)
Sayfa: 122 / No: 7
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Bir kimse Allah için birinci tekbire yetişerek kırk gün cemaatle namaz kılsa, kendisine iki berak yazılır: Cehennemlikten azatlık ve münafıklıktan beri olmak.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 426 / No: 11
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Tise. f. mubarebede kullanılan bazı sivri ve keskin balta, keser.
Tiyatro.
Topuz.devletin topuzu
İslami, İlmi, Edebi.
Yeni Lugat
Abdullah Yeğin. sy. 736.

yüksel dedi ki...

Hacetleri merhamet sahiplerinden taleb ediniz. Bu takdirde işiniz görülür. Allah, buyuruyor ki: "Benim Rahmetim merhametli kimselerdedir." Ve kalbi kasvetli kimselerden istemeyiniz, muvaffak olamazsınız. Zira, Allah buyuruyor ki; "Gadabım onlardadır."
Ravi: Hz. Ebû Said (r.a.)
Sayfa: 73 / No: 4
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Tabiinin en hayırlısı, öyle bir Üveysi (Veysel Karani) vardır ki, o annesine sadıktır. Allah'a and verse Allah onun andını geri çevirmez. Onun elinde bir beyazlık vardır. Ona rastlarsanız sizin için istiğfar etmesini isteyin.
Ravi: Hz. Ömer (r.a.)
Sayfa: 122 / No: 3
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Peygamber Efendimiz "Size iki şey bırakı-
yorum ki, onlara yapışırsanız kurtuluşa erer-
siniz. Bunlardan biri Allah'ın kitabı, diğeri de
Ehl-i Beytimdir" buyurmuştur. Peygamberi-
mizin Ehl-i Beytine bu ehemmiyetin veril-
mesine sebep, onun neslinin, Sünnet-i Seni-
yeye sahip çıkmak ve korumak hususunda
ifâ edeceği vazife itibârıyladır. Gerçekten de
tarih boyunca Islâm âlemini nurlandıran ve
Müslümanlara rehberlik eden büyük zâtlar
ekseriyet itibarıyla Peygamberimizin Âl-i
Beytinden çıkmışlardır.
Kura-ı Kerim ve açıklamalı Meali

yuksel dedi ki...

23. İşte bu (lütfu)nu Allah, iman edip de sâlih amel işleyen kullarına müjdelemektedir. (Resûlüm!) De ki: “Bun(u duyurmam)a karşı sizden (Allah’a) yakınlıkta[9] sevgiden başka bir karşılık istemiyorum.” Kim bir iyilik işlerse, onun için bu iyiliği (karşısında alacağı sevâbı) artırırız. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayan, (güzel amele) bol karşılık verendir.

yuksel dedi ki...

[9] Âyet-i kerîmedeki “kurbâ” (yakınlık) lafzı, 25/57. âyette belirtilen hususa göre “Allah’a yakınlık” olarak alınıp birinci tercih yapılmıştır. Hasan-ı Basrî’ye göre de “akrabalıkta” anlamındadır. Bu durumda ifade, “Sizden akrabalıkta sevgi ve saygıdan başka bir mükâfat istemiyorum.” şeklinde olur. Bu isteğin altındaki sebep, Hz. Peygamber’in, Kureyş kabilesi içinde, hatta her oymağı arasında var olan güçlü akrabalık bağından dolayı, kendisini sevmelerini, bunun için de eziyet etmemelerini, tebliğinin önünü kesmemelerini istemesidir.
Şura suresi 23.ayet.

yuksel dedi ki...

Ya devlet başa ya kuzgun leşe Atasözü Anlamı
Ya devlet başa ya kuzgun leşe atasözünün anlamı nedir?

Bir ülkede, devlet disiplini sağlayamaz, halka hakim olamaz ve kontrolü ele alamazsa, o toplumda kargaşa çıkması ve çeşitli olayların yaşanması kaçınılmazdır. Bir millet için devlet çok önemlidir. Bu yüzden halk, devletinin yanında olmalı ve devleti zayıflatacak uygulamalardan kaçınmalıdır.

yuksel dedi ki...

Devlet adama ayağıyla gelmez.
Makam, zenginlik, talih, mutluluk kişiye durup dururken gelmez. Bunları elde etmek için sabırlı ve düzenli çalışıp çabalamak gerekir.
* devlet : Talih, mutluluk.
Devletli ile deli bildiğini işler.
Üst makamdakiler ve deliler kimseyi dinleyip dikkate almazlar. Kendi akıllarına göre hareket ederler.
* devletli : Yüksek makamı olan kişi.
Devlet oğul, mal tahıl, mülk değirmen.
Mutluluk ve zenginliklerin en güzeli, oğul sahibi olmak; en gerekli mal, tahıl; en değerli mülk, değirmendir. (Eski zamanlarda inanışa göre)
Devletliye dokun geç, fukaradan sakın geç.
Zengin insanlarla ve devlet adamlarıyla yakınlık kurmak faydalıdır, ondan faydalı bilgiler, yardım veya mal alabilirsin. Tembel ve işsiz kişiler ise çevresindeki kişilere maddi-manevi yük olurlar. Yoksul ve fakirlerle yakınlık kurarsan türlü türlü dert dinler, belki de borç vermek zorunda kalabilirsin.
Devletin malı deniz, yemeyen domuz.
Kimi vatan haini, rüşvetçi, menfaatçi kimseler soygunculuğu kural edinmişlerdir. Bunlara göre devletin malı çalıp çırpmakla, yemekle tükenmez. Yine bu kimselere göre, ancak budalalar devletin malını çalmaz. Üzerinde tüm vatandaşların hakkı olan şeyi gasp etmek tüm insanların hakkını ihlal etmektir, bunun hesabını vermek de çok zor olsa gerek.
Devletli gözü perdeli olur.
Devlet adamları, ülkenin eksiklerini ve yöneticilerin yaptığı yolsuzlukları fark etmezler. İşi yolunda giden, zengin kişiler de yoksulların sıkıntılarını anlamaz.
Devletli yanını kaşısa yoksul para verecek sanır.
1. Yoksul ve fakir kişiler; zengin, varlıklı kimselere umutla, beklentiyle bakarlar. Onların en ufak hareketlerinden kendileriyle ilgili bir durum varmış düşüncesine kapılırlar.
2. Yetkili kişilerden bir istekte bulunan kişi, bu istekle ilgisi olmayan o kişilerin hal ve davranışlarını, isteğini karşılamak için yapılıyor sanır.
Devletlinin karnı gen gerek.
Devlet işlerini veya bir topluluğu idare eden kişi, geniş yürekli ve hoşgörülü olmalıdır.

yüksel dedi ki...

Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" ve "Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir / Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" gibi kimi beyitleri darb-ı mesel olmuştur. Adana'da 1950'li yıllarda ana cadde işlevi kazanan işlek yol, adını Ziya Paşa'dan alır.

yüksel dedi ki...

Ziya Paşa.
Mehmet Âkif Ersoy da Ziya Paşa’nınkine benzer bir ifade ile diyor ki:
İhtiyar amcanı dinler misin oğlum Nevruz?
Ne çok söyle, ne büyük söyle; yiğit işte gerek.
Lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme.
Sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek.
Fatihlerle, Yavuzlarla, Kanunîlerle aynı hasletleri taşıyan Türk milletinin, geçmişte olduğu gibi bugün de özü-sözü birdir. İnşallah gelecekte dahi böyle olur.

yüksel dedi ki...


Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
It is a ritual, one does not speak to words

yüksel dedi ki...

Cennet ehli Cennetteki makamlarına yerleşir ve Cuma'dan Cuma'ya Allah'ı ziyarete giderler. Onlara Arşı Rahman aşikâr olup, Allah'ı görürler. Bu Cennet bahçelerinden birinde olur. Ve herkes derecesine göre bir minbere yerleşir. En aşağısının yerleri misk tepelerindedir. Ve bunlar kendi hallerini diğerlerinden aşağı görmezler. Soruldu ki: "Rabbimizi görecek miyiz?" Buyurudu ki: "Evet, ayın 14'üncü gününde görülmesinde, ya da güneşin görülmesinde nasıl hilâf yoksa, (veya bunları nasıl izdihamsız görüyorsanız) öyle Rabbinizi göreceksiniz." Allah (z.c.hz.) onlara ayrı ayrı muhatap olur. Ve hatta bazılarına dünyadaki bazı sözlerini hatırlatır. Kul: "Yarabbi mağfiret etmemiş miydin?" der. Allah: "Ettim de onunla buraya geldin" buyurur. O esnada iki bulut öyle güzel kokular serper ki, kimse böylesini görmemiştir. O zaman Allah Tealâ buyurur ki: "Haydi kalkın ikram edeceğim şeylerin başına." O zaman kalkıp cennetin çarşılarına gelirler. Bu çarşılarda aklın tasavvur edemiyeceği şeyler vardır. Orada ne para verilir, ne de yüklenilir. Sadece emredilir. İşte orada biz birbirimizle karşılaşacağız. Derecesi üstün olanların elbisesi başka olur. Ve birinin gözüne bu ilişince kendi elbisesi de derhal fevkalâde olur. Çarşılardan yerimize döneriz. Ailelerimiz: "Başka bir şekilde güzelleşip geldiniz" derler. Biz de deriz ki: "Tabii güzelleşip gelmek hakkımızdır. Zira Rabbımızı ziyaretten geliyoruz."
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 118 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Deccalın önü sıra hilekâr seneler vardır. O senelerde sadıklar yalanlanır, yalancılar tasdik olunur. Eminlere hain, hainler emin nazarı ile bakılır. Ve halıkın umuru hususunda "Rüveybida" söz sahibi olur, "Rüveybida nedir?" diye soruldu. Buyurdu ki: "Umumun işlerinde söz sahibi olan fasık bir kimsedir.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 117 / No: 2
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Ey kozmoğrafyacı efendi! Hangi tesadüf bu işlere karışabilir? Hangi esbabın eli buna ulaşabilir? Hangi kuvvet buna yanaşabilir? Haydi, sen söyle. Hiç böyle bir Sultan-ı Zülcelâl, aczini gösterip mülküne başkasını karıştırır mı? Bahusus kâinatın meyvesi, neticesi, gayesi, hülâsası olan zîhayatları başka ellere verir mi? Başkasını müdahale ettirir mi? Bahusus o meyvelerin en câmii ve o neticelerin en mükemmeli ve zeminin halifesi ve o Sultanın âyinedar bir misafiri olan insanları başıboş bırakır mı? Ve onları tabiata ve tesadüfe havale edip haşmet-i saltanatını hiçe indirir mi? Kemâl-i hikmetini sukut ettirir mi?

yüksel dedi ki...

ZALİM
    
Bir kimsenin hakkını zorla elinden alan, haksızlık yapan, merhametsiz ve gaddar kimse. Arapça bir kelime olup Arap dilinde mastarı: "Bir şeyi ait olduğu yerin dışında bir yere koymak" anlamındadır. Bir şeyi eksik ya da fazla yapmak yahut zamanının veya mekânının dışında yapmak da zulüm olarak ifade edilmektedir.

Kur'ân-ı Kerîm'de cehalet, şirk, fısk anlamında "nûr"un zıddı olarak kullanılır. Bu anlamlarıyla Kur'ân'ın temel kavramlarından biridir.

Peygamberler, insanları zulümattan nûra kavuşturmak için gönderilmişlerdir. Mesajları aydınlıktır; karışık yollar ise zulümattır, karanlıktır: Âllah mü'minlerin velisidir, onları zulümattan nûra çıkarır, kâfirlerin velileri ise Tağuttur, onları nurdan zulümata çıkarır" (Bakara, 2/257). O halde gerek fert gerekse toplum bazında Allah'ın emir ve yasaklarının ortaya çıkardığı sonuç nûrdur, aydınlıktır. Karşıtı emir ve yasaklar ise, zulümattır, karanlıktır; işleri yerli yerinde yapmamaktır.

Kur'ân'da zulüm çeşitlerinin en büyükleri olarak şunlar sıralanmaktadır:

Şirk (Lukman, 31/13); Allah'ın mescidlerinde O'nun adının (dolayısıyla emir ve yasaklarının) anılmasına engel olmak (Bakara, 2/114); Allah'ın bildirdiklerini gizlemek ve O'nun adına yalan söylemek (el-Bakara, 2/144; el-A'raf, 7/38; Yunus,10/17; Hud, 11/18...); Allah'ın âyetlerini yalanlamak ve âyetlerinin başkalarına ulaşmasına engel olmak (el-En'am, 6/157; Yunus, 10/17; Kehf, 18/57); Allah'ın âyetlerinden yüz çevirmek (Secde, 32/22); Müslüman olduğunu iddia etmekle birlikte Allah adına yalan söylemek (es-Saff, 61/7).

İnsan, bütün bu zulümleri işlemeye müsait bir varlıktır. Bu nedenledir ki Kur'ân-ı Kerim'de "çok zulmeden" anlamına gelen "zelûm" olmakla nitelenmiştir (İbrahim, 14/34).

Yüce Allah;âhirette insanları cezalandırırken zalim olmadığını, bu cezaları kendilerinin hakkettiğini sık sık vurgulamaktadır (bk. Âlu İmran, 3/182; el-Enfal, 8/51; Hacc, 28/10; Fussilet, 41/46; Kaf, 50/29).

Zalimler âhirette cezayı hakkettikleri gibi bu dünyada da cezalandırılırlar. İnsanların başlarına gelen toplu felaketler, zulümleri sebebiyledir. "De ki: Allah'ın azabı size ansızın veya açıkça gelirse zalimlerden başkası mı yok olur" (el-En'am, 6/47).

Yüce Allah, zalimleri dost edinmeyi de zalimlik olarak nitelemektedir. Hatta zulmeden, kişinin babası veya kardeşleri bile olsa onlara dost olmak, zalimliktir (bk. et-Tevbe, 9/23). Böylece dostluğun akrabalık bağlarına göre değil, adalet ve inanç esaslarına göre olması gerektiği anlatılmaktadır.

Kur'ân-ı Kerîm, üç çeşit zulümden bahsetmektedir:

a- İnsanın kendi kendine zulmü. İnsanın gerek bedenine ve gerekse ruhuna karşı işledikleri haksızlıklar, kendi kendine yaptığı bir zulümdür.

b- İnsanın Allah'a karşı işlediği zulüm. Allah'a ortak koşmak, emirlerine riayet etmemek bu zulüm çeşidine girer.

c- İnsanların kendi aralarında yaptıkları zulümler. Toplumların helâk olmasına neden olan zulüm, bu çeşit zulümdür.

M. Sait ŞİMŞEK

yüksel dedi ki...

ZULÜM
الظلم
Ahlâk, siyaset, hukuk ve kelâm ilminde kullanılan geniş kapsamlı bir terim.
Bölümler İçin Önizleme
İlişkili Maddeler
ADÂLET
Ahlâk, fıkıh ve hadis alanlarında birbirine yakın anlamlarda kullanılan bir terim.
İŞKENCE

1/2
Müellif:
MUSTAFA ÇAĞRICI
Sözlükte “bir şeyi ona ait olmayan yere koymak” anlamındaki zulüm (zulm) din, ahlâk, hukuk gibi alanlarda terim olarak “belirlenmiş sınırları çiğneme, haktan bâtıla sapma, kendi hak alanının dışına çıkıp başkasını zarara sokma, rızasını almadan birinin mülkü üzerinde tasarrufta bulunma, zorbalık”, özellikle de “güç ve otorite sahiplerinin sergilediği haksız ve adaletsiz uygulama” gibi anlamlarda kullanılır. Aynı kökten mazlime (çoğulu mezâlim) “zalimin elinde bulunan başkasına ait nesne” demektir. Zulümden şikâyetçi olmaya tazallüm, zulme katlanmaya inzılâm denir (Lisânü’l-ʿArab, “ẓlm” md.; et-Taʿrîfât, “Ẓulm” md.; Tehânevî, Keşşâf, II, 938; EI2 [Fr.], XI, 612-613). Adl/adâlet, kıst ve insaf kavramları zulmün karşıtı, cevr, bağy, tuğyân, fısk, udvân/taaddî/i‘tidâ kavramları da zulmün eş anlamlısı veya yakın anlamlısı olarak kullanılır. Zulmün kök anlamı bakımından özellikle insan ilişkilerindeki haksızlıkları ifade ettiği, bu sebeple cevre göre daha dar anlamlı olduğu belirtilirse de (Ebû Hayyân et-Tevhîdî, s. 84-85) literatürde zulmün eş anlamlısı olarak en çok cevr geçer.

Kur’ân-ı Kerîm’de yirmi âyette zulüm kelimesi, 269 defa da türevleri yer alır. 200’den fazla yerde zulüm kavramı “küfür, şirk” veya “Allah’ın hükümlerini çiğneme, günah işleme”, yirmiyi aşkın âyette “beşerî ilişkilerde haksızlığa sapma” anlamında kullanılmıştır. Yetmişten fazla âyette Allah’ın hiç kimseye hiçbir şekilde zulmetmeyeceği, insanların dünyada uğradıkları zararların ve âhirette uğrayacakları cezaların kendi kötülüklerinin karşılığı olduğu, inkârcıların ve kötülük işleyenlerin sonuçta kendilerine zulmettikleri belirtilir (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ẓlm” md.). Kur’an’da cevr kelimesi geçmez; ancak birçok âyette bağy, tuğyân, fısk ve türevleri bulunur. Yine Kur’an’da ve İslâmî kaynaklarda İslâm öncesini İslâm döneminden ayırmak için kullanılan “câhiliyye” kavramı temelde biri putperestlik inancı ve uygulamasıyla müesseseleşen itikadî sapmayı, diğeri zalimane davranışlarla insan ilişkilerine yansıyan ahlâkî sapmayı ifade ediyordu. Bu bakımdan Kur’an’da zulüm öncelikle o dönem kültüründe “azgınlık, serkeşlik, saldırganlık” gibi anlamlara gelen (Amr b. Külsûm’ün Muʿallaḳa’sındaki böyle bir kullanım için bk. Hüseyin b. Ahmed ez-Zevzenî, s. 178) “cehl” kavramıyla ve kültür içinde bu kavramın yakından ilgili olduğu “şirk” ile bir anlam ilişkisi oluşturur. Hz. Peygamber’in evden çıkarken, “Bismillâh, Allah’a sığındım. Allahım! Hata yapmaktan, yanlış yollara sapmaktan, zulmetmekten ve zulme uğramaktan, cahillik etmekten ve cahilliğe mâruz kalmaktan sana sığınırız” şeklinde dua ettiğine dair zevcesi Ümmü Seleme’den nakledilen hadis (Müsned, VI, 306; Tirmizî, “Daʿavât”, 34)

yüksel dedi ki...

zulüm ile cehl arasındaki anlam ilişkisini gösterir. Kur’an’da zulüm hem itikadda hem ahlâk ve hukukta doğru, gerçek, meşrû ve âdil olandan sapmayı ifade edecek şekilde kullanılmıştır; bu kullanımda Câhiliye döneminin belirtilen inanç ve ahlâk zihniyetini tamamıyla reddetme maksadının bulunduğu açıktır. Bundan dolayı Kur’an’da zulüm öncelikle şirk, inkâr, günahkârlık, Allah’ın koyduğu itikadî ve amelî kuralları, sınırları çiğneme, aşma gibi kötülükleri anlatır (meselâ bk. el-Bakara 2/229; el-A‘râf 7/19; et-Talâk 65/1). Bir âyette inkârcılar hakkında, “Zalimlerin ta kendileridir” ifadesi geçer (el-Bakara 2/254); Lokmân’ın, oğluna öğüt verirken, “Şirk kesinlikle büyük bir zulümdür” dediği bildirilir (Lokmân 31/13). İmanlarına zulüm karıştırmayanların doğru yolda olduklarını anlatan âyetteki (el-En‘âm 6/82) zulüm kelimesine ashaptan bazıları “kişiye yapılan haksızlık” mânası verince Resûl-i Ekrem buradaki zulmün “Allah’a ortak koşmak” anlamına geldiğini belirtmiştir (Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, II, 153). Bazı tefsirlerde zulmün bu anlamı dikkate alınarak şirkin büyük bir zulüm olmasının sebebi Allah’tan başkasına tapan insanın, Allah’ın hakkı olan kulluğu Allah’tan başkasına yöneltmek suretiyle haktan sapması veya değersiz varlığa kulluk ederek insanlık onuruna karşı haksızlık etmesi şeklinde izah edilir (Fahreddin er-Râzî, XXV, 146; Âlûsî, XXI, 85; Elmalılı, VI, 3844).

Kur’an’da Allah’ın emrini çiğneme ve hükmünü ihlâl etme bağlamında ilk zulüm, yasaklanan meyveyi yiyen Âdem ile Havvâ tarafından işlenmiştir (el-Bakara 2/35; el-A‘râf 7/19, 23). Nûh’un kavmi Nûh’u ve inananları aşağılayıp davetini reddetmeleri sebebiyle “zulmedenler” diye anılır (Hûd 11/27, 37, 44). İsrâiloğulları’nın Hz. Mûsâ’ya, “Allah’ı açıkça görmedikçe sana asla inanmayacağız” demeleri, altın buzağıya tapmaları, cumartesi yasağıyla ilgili hükmü ihlâl etmeleri gibi tutumları da zulüm diye nitelenmiştir (el-Bakara 2/54-59; el-A‘râf 7/160-165). Yine Kur’an’da belirtildiğine göre daha önce inkârcı bir kavimden olan Sebe melikesi Hz. Süleyman’ın kendisiyle bağlantı kurmasından sonra, “Ey rabbim, ben kendime zulmetmişim” diyerek Allah’a teslim olduğunu ifade etmiştir (en-Neml 27/38-44). Birçok âyette, gerek inançları bakımından gerekse söz ve davranışlarıyla Allah’ın hükümlerini çiğneyip doğru yoldan saptıkları için zalimler diye anılanların dünyada çeşitli felâketlerle helâk edildikleri (meselâ bk. Hûd 11/67, 94; el-Kehf 18/59; el-Ankebût 29/14, 40), âhirette cezalandırılacakları (Âl-i İmrân 3/151; el-Mâide 5/29; et-Tûr 52/47), bunların dünyada yaptıkları, iyi gibi görünen işlerinin boşa gideceği (Âl-i İmrân 3/117) bildirilir.

yüksel dedi ki...

Muallaka şairlerinden Züheyr b. Ebû Sülmâ’nın, “Kabilesini silâhıyla savunmayan kişi zillete uğratılır / Ve insanlara zulmetmeyen zulme mâruz kalır” anlamındaki beytinin gösterdiği üzere (Hüseyin b. Ahmed ez-Zevzenî, s. 115) acımasızlığın yaygın olduğu Câhiliye döneminde zulüm var olma mücadelesinin kaçınılmaz gereği olarak düşünülüyordu. Yine aynı dönemde insan hakkındaki kötümser anlayış da zulmün kaçınılmazlığı telakkisini beslemiştir. Abbâsî dönemi şairi Mütenebbî’nin, “Yüksek şerefler eziyetten kurtulamaz / Uğruna kanlar akıtılmadıkça // Zalimlik insanların karakterinde vardır; şayet görürsen / Bir ağır başlı adamın bilesin ki bir engel yüzündendir zulmetmemesi” anlamındaki beyitleri (Nâsîf b. Abdullah el-Yâzicî, I, 11) bu anlayışın İslâmî dönemdeki bir kalıntısı olmalıdır. İslâm’ın gerek insanın ahlâkî mahiyetine ilişkin öğretisi gerekse ortaya koyduğu ahlâk ve hukuk ilkeleri zulmü meşrulaştırma maksadı taşıyan bu zihniyeti ortadan kaldırmayı hedefler. Nitekim Kur’an’ın genelinde olduğu gibi zulmün beşerî ilişkiler bağlamında kullanıldığı yerlerde de bu tutum haksız fiil şeklinde görülmüş ve reddedilmiştir (meselâ bk. Yûsuf 12/23, 79; Sâd 38/22-24). Saldırıya uğrama ve ülkesinden zorla çıkarılma gibi haksız eylemler Kur’an’da zulüm olarak değerlendirilmiş ve savaş sebebi sayılmış (el-Hac 22/39-40), haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenlerin karınlarına ateş doldurdukları (en-Nisâ 4/10), meşrû sınırlar dışına çıkarak ve zulmederek birbirinin mallarını yiyenlerin cehennem ateşine atılacakları (en-Nisâ 4/29-30) bildirilmiştir. Ribâyı yasaklayan âyetlerin birinde bu hükme uyanlara, “Böylece ne zulmetmiş ne de zulme uğramış olursunuz” denilerek (el-Bakara 2/279) bu konuda temel ahlâkî ve hukukî ölçü ortaya konulmuştur.

Hadislerde zulüm ve diğer ilgili kavramlar daha çok haksız fiilleri ifade etmek üzere sıkça geçer (Wensinck, el-Muʿcem, “bġy”, “cvr”, “ẓlm”, “ʿadv”, “fsḳ” md.leri). Bir kutsî hadiste Allah’ın, “Ey kullarım! Ben zulmü kendime haram kıldım ve onu sizin aranızda da yasakladım; sakın birbirinize zulmetmeyin!” buyurduğu belirtilir (Müsned, V, 160; Müslim, “Birr”, 55). Hz. Peygamber’in, “Allahım! Fakirlikten, kıtlıktan, zillete düşmekten, zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım” şeklinde dua etmeyi öğütlediği (Müsned, II, 540), kendisinin de bu anlamda dualarının olduğu nakledilir (Müsned, II, 305, 325; VI, 306; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 3; Nesâî, “İstiʿâẕe”, 14, 15). Resûl-i Ekrem’in bir hadiste, “Sakın zulmetmeyin ve kendinize

yüksel dedi ki...

zulmettirmeyin” dediği ve bunu üç defa tekrarladığı kaydedilir (Müsned, V, 72). Mazluma yardımcı olmayı emreden ve onun bedduasını almaktan sakındıran çok sayıda hadis vardır (Wensinck, el-Muʿcem, “ẓlm” md.). Hemen bütün hadis mecmualarında yer alan bir rivayete göre Resûlullah, “İster zalim ister mazlum olsun kardeşine yardım et!” demiş, Câhiliye dönemi şairlerinden Cündeb b. Anber b. Temîm’e isnat edilen (Meydânî, II, 334) ve dönemin asabiyet ruhunu yansıtan bu ifadeyi Peygamber’den duyduklarına şaşıran sahâbîlerin bu şaşkınlığı karşısında Resûl-i Ekrem, “Zalime yapılacak yardım onun zulüm yapmasını engeller” demiştir (Müsned, III, 99, 201, 324; Buhârî, “Meẓâlim”, 4; Müslim, “Birr”, 62). Bir hadiste haksız tecavüze (mazlime) karşı kendini ve malını savunurken öldürülenler şehid sayılmış (Müsned, I, 305; II, 205), başka bir hadiste de bu şekilde öldürülen kimsenin cennetlik olduğu bildirilmiştir (Müsned, II, 221, 224; Nesâî, “Taḥrîm”, 22). Bazı hadislerde günahkârlık ve haksız fiiller “kendine zulmetme” olarak değerlendirilmiştir. Fâtır sûresinin 32. âyetindeki “kendine zulmeden” ifadesi bir hadiste, kötülük edenlerin kıyamet gününde bunun bedelini ödeyecekleri için sonuçta kendilerine kötülük etmiş olacakları şeklinde açıklanmıştır (Müsned, V, 194, 198; VI, 444). Hz. Peygamber’in, “Rabbim! Kendime çok zulmettim” diyerek Allah’tan af dilemeyi öğütlediği, kendisinin de uzunca bir duasında, “Allahım! Kendime kötülük ettim, kusurlarımı itiraf ediyor, bütün günahlarımı bağışlamanı diliyorum” dediği bildirilir (Buhârî, “Eẕân”, 149; Müslim, “Ṣalâtü’l-müsâfirîn”, 201). Hadislerde cevr kelimesi daha çok yöneticilerin haksız uygulamaları bağlamında geçer. Ebû Dâvûd’un Sünen’inde “Cihâd” bölümünün 33. babı “Zulüm (Cevr) Yöneticileriyle Mücadele” başlığını taşır. Meşhur bir hadiste, “Cihadın en faziletlisi zalim yönetici karşısında adaleti dile getirmektir” buyurulur (Müsned, III, 19, 61; IV, 314, 315; Ebû Dâvûd, “Melâḥim”, 17; Tirmizî, “Fiten”, 13). Özellikle yöneticileri ve hâkimleri zulümden sakındıran, adaletli hüküm vermeye çağıran birçok hadis vardır (Wensinck, el-Muʿcem, “cvr”, “ẓlm”, “ʿadl” md.leri).

İslâm ahlâk literatüründe zulüm konusu genellikle adaletle birlikte biri ahlâkî erdemler ve erdemsizlikler, diğeri siyaset ve hukuk bağlamında olmak üzere iki yönden ele alınır. Zulüm kavramını İslâm ahlâk felsefesi içinde ele alan ilk düşünür Kindî’dir. Aristo’nun ahlâk anlayışına uygun biçimde dört temel faziletten bahseden Kindî bunlardan hikmet, necdet (şecaat) ve iffeti ifrat ve tefrit şeklindeki iki aşırılığın ortası, ahlâk kitaplarında dördüncü fazilet olarak geçen adaleti ise zulmün karşıtı saymıştır. Kindî’nin fazilet-rezîlet tasnifi sonraki düşünürlerce de ele alınmış; Mâverdî

yüksel dedi ki...

Adalet ve zulüm konusunu ağırlıklı biçimde sosyolojik ve siyasal boyutuyla inceleyen klasik dönem âlimlerinin başında Mâverdî gelir. Mâverdî’nin toplumsal yapı bakımından en çok değer verdiği ilkenin kamu düzeni, devlet idaresi bakımından ise yönetimde adalet olduğu, hatta neticede adaletsizliği kamu düzenini bozan en büyük tehlike saydığı söylenebilir. Çünkü ona göre gerek dış dünyada gerekse insanların vicdanlarında adaletsizliğin meydana getireceği tahribatın yıkıcılığı başka hiçbir olumsuzlukla kıyaslanamayacak kadar büyüktür. Nerede bir kötülük varsa onun ortaya çıkmasında adaletten sapmanın mutlaka bir payı bulunur. Özellikle yöneticilerin halka zulmetmesi ülkenin varlığını tehlikeye sokacak bir kötülüktür. Sosyal huzursuzlukları zulüm ve baskıyla önlemeye kalkışmanın aldatıcı bir çözüm yolu olduğunu söyleyen Mâverdî’ye göre halkına zulmeden devlet onun güvenini, dolayısıyla kendi meşruiyet zeminini kaybedeceğinden artık bir baskı yönetimi ve yıkıcı güç haline gelir (Edebü’d-dünyâ ve’d-dîn, s. 138, 141-144; Teshîlü’n-naẓar, s. 209, 281). “Devlet dinsiz bile yaşayabilir, fakat zulümle ayakta kalamaz” şeklindeki meşhur fikri diğer birçok siyaset düşünürü gibi (meselâ bk. Gazzâlî, et-Tibrü’l-mesbûk, s. 173; Takıyyüddin İbn Teymiyye, II, 247) Mâverdî de tekrarlar. Bununla birlikte kamu düzeninin korunması, toplumsal kargaşa ve fitnenin önlenmesi için başka bir çare bulunamadığı takdirde toplumun siyasî baskı ve zulümlere katlanmak zorunda olduğu yönündeki geleneksel Sünnî telakkiyi Mâverdî de benimsemiştir. Mâverdî’nin adalet, güvenlik ve iktisat arasında kurduğu ilişki ve zulmün ekonomik, sosyal, siyasal alanlarda meydana getireceği tahribatla ilgili görüş ve tesbitleriyle İbn Haldûn’a öncülük ettiği görülmektedir (meselâ bk. Edebü’d-dünyâ ve’d-dîn, s. 136-146; krş. Muḳaddime, s. 286-290). İslâm hukuk ve siyaset kültüründe şahsa ve mala yönelik haksızlıklara, bunlarla ilgili davalara ve bu davaları çözmek üzere geliştirilen idarî ve hukukî kuruma “mezâlim” denilmiştir. Daha çok, güçlü ve etkili kişi ve kurumlarca işlendiği için sıradan hâkimlerin adaletle hüküm vermekte zorlanacağı mezâlim davalarına İslâm’ın ilk yıllarından itibaren devletin üst düzey yetkililerinin bakması esası benimsenmiştir (ayrıca bk. ADALET; HAKSIZ FİİL; MEZÂLİM).

yüksel dedi ki...

BİBLİYOGRAFYA
et-Taʿrîfât, “Ẓulm” md.

Tehânevî, Keşşâf, II, 938.

M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ẓlm” md.

Müsned, tür.yer.

Kindî, Resâʾil, I, 177-179.

Fârâbî, Fuṣûlü’l-medenî (nşr. ve trc. D. M. Dunlop), Cambridge 1961, s. 141-144.

Ebû Hayyân et-Tevhîdî, el-Hevâmil ve’ş-şevâmil (nşr. Ahmed Emîn – Seyyid Ahmed Sakr), Kahire 1370/1951, s. 84-88.

İbn Miskeveyh, Tehẕîbü’l-aḫlâḳ (nşr. Hasan Temîm), Beyrut 1398, s. 39, 45-48.

Mâverdî, Edebü’d-dünyâ ve’d-dîn (nşr. Mustafa es-Sekkā), Beyrut 1398/1978, s. 136-146.

a.mlf., Teshîlü’n-naẓar ve taʿcîlü’ẓ-ẓafer (nşr. Rıdvân es-Seyyid), Beyrut 1987, s. 209, 281.

Hüseyin b. Ahmed ez-Zevzenî, Şerḥu’l-Muʿallaḳāti’s-sebʿa (nşr. M. Muhyiddin Abdülhamîd), Beyrut, ts. (Mektebetü dâri’l-beyân), s. 115, 178.

Râgıb el-İsfahânî, eẕ-Ẕerîʿa ilâ mekârimi’ş-şerîʿa (nşr. Ebü’l-Yezîd el-Acemî), Kahire 1405/1985, s. 353-358.

Gazzâlî, İḥyâʾ, II, 72-75; III, 54.

a.mlf., et-Tibrü’l-mesbûk fî Naṣîḥati’l-mülûk (nşr. M. Ahmed Demec), Beyrut 1407/1987, s. 173.

Meydânî, Mecmaʿu’l-ems̱âl (Abdülhamîd), II, 334.

Fahreddin er-Râzî, Mefâtîḥu’l-ġayb, XXV, 146.

Nasîrüddîn-i Tûsî, Ahlâk-ı Nâsırî (trc. Anar Gafarov – Zaur Şükürov), İstanbul 2007, s. 98-100, 297-300.

Takıyyüddin İbn Teymiyye, el-İstiḳāme (nşr. M. Reşâd Sâlim), Kahire, ts. (Müessesetü Kurtuba), II, 228, 241-249.

Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Ḳurʾâni’l-ʿaẓîm, Kahire, ts. (Dâru ihyâi’l-kütübi’l-Arabiyye), II, 153.

İbn Haldûn, Muḳaddime, Beyrut 1402/1982, s. 286-290.

Âlûsî, Rûḥu’l-meʿânî, XXI, 85.

Nâsîf b. Abdullah el-Yâzicî, el-ʿArfü’ṭ-ṭayyib fî şerḥi Dîvâni Ebi’ṭ-Ṭayyib, Beyrut, ts. (Dâru Sadr), I, 11.

Elmalılı, Hak Dini, VI, 3844.

Toshihiko Izutsu, Kur’an’da Dinî ve Ahlâkî Kavramlar (trc. Selahattin Ayaz), İstanbul 1991, s. 51-61, 221-231.

M. Kamil Husain, “The Meaning of Zulm in the Qurʾān”, MW, XLIX/1-4 (1959), s. 196-205.

Roswitha Badry, “Ẓulm”, EI2 (Fr.), XI, 612-613.

yüksel dedi ki...

Allah'a yalan uyduranların (En'âm,
6/21), ayetleri yalanlayanların (En'ám,
6/157), ayetlerden yüz çevirenlerin (Secde,
32/22) ilâhlık ve yalancı peygamberlik
iddia edenlerin (En 'âm, 6/93), isyanla-
rini unutanların (Kehf, 18/57), şahitliği
gizleyenlerin (Bakara, 2/140), camilerde
Allah'in adının anılmasına engel olan
ve camilerin harap olmasına çalışanla-
rin (Bakara, 2/114) daha zålim (Men ezla-
mü) oldukları Kur'ân'da bildirilmiştir.
Nemrut ve kavmi (Bakara, 2/258),
Mekke müşrik toplumu (En'âm, 6/144),
Medine münafikları (Tevbe, 9/109),
Medine Yahûdileri (A'râf, 7/150), Firavun
ve kavmi (Yûnus, 10/80), Nuh'un kavmi
(Húd, 11/44) helâk edilen Hûd, Sâlih ve
Suayb (a.s.)'ın kavimleri (Hüd, 11/101;
Nahl, 16/113; Hac, 22/45; Ankebût, 29/31) zalim
toplumlar olarak nitelenmişlerdir.
Insanlariın ve toplumların zâlim olma-
lari, ilâhî iradeye uymayan inanç, söZ,
Iiil ve davranışları sebebiyledir.
Kur'ân'da, zâlimlere dünya ve âhi-
rette ceza olduğu bildirilerek zulümden
sakındırlmışlardır. (I.KK.)
Dini Kavramlar ve Sözlüğü 702 /703.syf

yüksel dedi ki...

Allah'a yalan uyduranların (En'âm,
6/21), ayetleri yalanlayanların (En'ám,
6/157), ayetlerden yüz çevirenlerin (Secde,
32/22) ilâhlık ve yalancı peygamberlik
iddia edenlerin (En 'âm, 6/93), isyanla-
rini unutanların (Kehf, 18/57), şahitliği
gizleyenlerin (Bakara, 2/140), camilerde
Allah'in adının anılmasına engel olan
ve camilerin harap olmasına çalışanla-
rin (Bakara, 2/114) daha zålim (Men ezla-
mü) oldukları Kur'ân'da bildirilmiştir.
Nemrut ve kavmi (Bakara, 2/258),
Mekke müşrik toplumu (En'âm, 6/144),
Medine münafikları (Tevbe, 9/109),
Medine Yahûdileri (A'râf, 7/150), Firavun
ve kavmi (Yûnus, 10/80), Nuh'un kavmi
(Húd, 11/44) helâk edilen Hûd, Sâlih ve
Suayb (a.s.)'ın kavimleri (Hüd, 11/101;
Nahl, 16/113; Hac, 22/45; Ankebût, 29/31) zalim
toplumlar olarak nitelenmişlerdir.
Insanlariın ve toplumların zâlim olma-
lari, ilâhî iradeye uymayan inanç, söZ,
Iiil ve davranışları sebebiyledir.
Kur'ân'da, zâlimlere dünya ve âhi-
rette ceza olduğu bildirilerek zulümden
sakındırlmışlardır. (I.KK.)
Dini Kavramlar ve Sözlüğü 702 /703.syf

yüksel dedi ki...

İftiracıların iftiracısı o kimsedir ki, Benim söylemediğimi "söyledi" der. Rüyada görmediğini de "gördüm" der. Ve bir de babası olmadığı halde "filanın oğluyum" der.
Ravi: Hz. Vesile (r.a.)
Sayfa: 116 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Hayırların içinde sevabı en çabuk gelen sılai rahim, en çabuk cezası gelen de hükümete isyandır. Yalan yere yemin de memleketleri harabeye çevirir.
Ravi: Hz. Mekhul (r.a.)
Sayfa: 115 / No: 2
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

BAKARA SURESİ
TEFSİRİ
Mahmud Abbas Sami Ramazanoğlu
"Aziğinizi alin, azikların en hayırhsı Allah'tan kork-maktır"
Ahiret azığınızı, çirkin șeylerden sakınmak şeklinde kabul ediniz.Yoksa yiyeceklerden elde edilen azık değildir.
Sözün özü şudur ki: İnsanoğlunun iki yolculuğu vardır. Birisi dünyâdaki yolculuğu diğeri de dünyadan yolculuğu. Dünyadaki yolculuğunda mutlaka azık lâzımdir ki, o da yiyecektir. Dünyada yolculuğunda da mutlaka azık
lazımdır . Ancak bu azık dünya yolculuğunda olduğu gibi yemek, ekmek değildir. Dünyadan âhirete giderken all-
nacak azik, Alláhi tanımak, sevmek, O'ndan başkasından yüz çevirmek, devamlı 0'na tâatle meşgûl olmak, O'na
muhalefetten sakınmak ve yasaklarnından kaçınmaktır.
iste bu azık , dünyâdaki misafirin azığından daha hayırlıdır . Zira dünya azığı seni, sona erecek olan bir azabdan kurtarır , âhiret azığı ise ebedî azabdan kurtarır.
Dünya aziğı fânidir. Ahiret azığı ise seni baki , hâlis lezzetlere ulaştırır .

yuksel dedi ki...

Kıyamette insanların en şiddetli azaba uğrayacak olanı, dünyada insanlara en fazla azab etmiş olanıdır.
Ravi: Hz. Halid İbni Hizam (r.a.)
Sayfa: 114 / No: 5
Ramuz El-Ehadis

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
113 1 Ümmetim üzerine en korktuğum kimseler, ilimleri dillerinde olan münafıklardır. (Dili âlim) Hz. Ömer (r.a.)
113 2 Ümmetim üzerine korktuklarımın en korkuncu; âlimin hatası, münafığın Kur'anla mücadelesi, kendisine fetholunacak dünya. (Yani dünya rahata mübtelâ edip, insana fedakârlığı unutturur. Dinin temeli ise fedakârlık üzerine kaimdir.) Hz. Muaz (r.a.)
113 3 Ümmetim üzerine korktuğumun en korkuncu, ya namazın vaktini geciktirmeleri veya vaktinden evvel kılarak acele etmeleridir. (İlk cemaati kaçırmamak efdaldir.) Hz. Enes (r.a.)
113 4 Ümmetim üzerine korkmakta olduklarımın en korkuncu, mudil insanlar (önderler)dir. (Mudil, şaşırtıcı, istikamet kaybettirici demektir) Hz. Ebud Derda (r.a.)
113 5 Ümmetim üzerine korkmakta olduklarımın en korkuncu kavmi Lut'un hareketidir. Hz. Câbir (r.a.)
113 6 Ahir zamanda, ümmetim üzerine en korktuğum üç şey; Müneccimlik ve müneccimlere inanmak, kaderi tekzib ve sultanın zulmüdür. Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
113 7 (Dini hususlarda) riyanın en azı dahi şirktir. Ve en iyi kulluk, mütteki olmak ve ittikasında gizli olmaktır. Bu gizlilik, bir merhalede bulunmayınca aranmamak ve bulununca da nazarı dikkati çekmemektir. Bunlar hidayet rehberi ve ilim kandilidirler. Hz. İbni Ömer (r.a.)
113 8 Ehli Cennet'in en aşağı dereceli olanının Cennetteki mülkünü temaşası ikibin sene sürer ve bu mülkün en uzak kısmını en yakını gibi görür. Bunlar zevceleri, hizmetçileri, kürsüleri, bahçeleri vs.dir. Efdal dereceli olanı ise, Allah (z.c.hz.)'nin Cemalini günde iki defa temaşa eder. Hz. İbni Ömer (r.a.)
113 9 Fisebilillâh mücahid olanlar en ufak bir zorlama ile bir senelik oruç bedeli ve bir senelik gece ibadeti hak ederler. Soruldu: "En ufak zorlama nedir?" Buyuruldu ki: "Meselâ böyle bir mücahid gece giderken hayvan üzerinde uyuklar ve kamçısını düşürür, inip bunu alması en ufak zorlamalardandır." Hz. Sabit İbni Ebu Asım (r.a.)
113 10 Ehli Cennetin derecesi en aşağı olanının bahçelerine, kürsülerine, zevcelerine bakışı bin sene sürer. En efdali ise günde iki kere, sabah, akşam Allah (z.c.hz.)'ni temaşa eder buyurup şu ayeti okudular: "Vücûhün yevme izin nâdiretün ilâ Rabbihâ nâzıra." Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
113 11 Mü'minlerin ruhları yedinci kat göktedir. Ve oradan Cennetteki makamlarına bakarlar. (Muellif hazretleri şu 7 sıfat dolayısıyla makamına varamaz buyurmuşlardır: Gıybet, tefahur, kibir, ucub (yaptığı ibadetten dolayı kendini beğenme), hased, merhametsizlik ve riya.) Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)

yüksel dedi ki...

Yine İbnu l Hayyamdan merhaba rivayet edildiğine göre Hadir (Hızır) ve İlyas Aleyhisselam Rasulullah sallallahu alefyhissellemi.
Her kim Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem ihlas üzere sevk ve muhabbetle ona canı gönülden bağlanarak salat okursa şu elbiseyi temizlediği gibi onun kalbide nifak münafıklıktan temizlenir buyururken isitmislerdir.
düğümleri çözecek kıymetli salavat
sy.154.

yüksel dedi ki...

Ümmetim üzerine korktuğumun en korkuncu, ya namazın vaktini geciktirmeleri veya vaktinden evvel kılarak acele etmeleridir. (İlk cemaati kaçırmamak efdaldir.)
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 113 / No: 3
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Mü'minlerin ruhları yedinci kat göktedir. Ve oradan Cennetteki makamlarına bakarlar. (Muellif hazretleri şu 7 sıfat dolayısıyla makamına varamaz buyurmuşlardır: Gıybet, tefahur, kibir, ucub (yaptığı ibadetten dolayı kendini beğenme), hased, merhametsizlik ve riya.)
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 113 / No: 11
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Sizlerden birinizin nalının tasması bile kopsa ve adam: "İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râci'un" dese, Allah'dan Salâta, Rahmete ve Hidayete nail olur.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 112 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Allah'a en sevgili ev, içinde ikram gören yetim bulunan evdir.
Ravi: Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
Sayfa: 111 / No: 11
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

İblis, yer yüzüne atıldıktan sonra, "Ya Rabbi bana ev ver" dedi. "Hamamlar senin evin olsun" buyuruldu. "Meclis" istedi, "Çarşılar ve yol ağızları" verildi. "Yemek" istedi, "Besmelesiz yenen yemekler senin olsun" dendi. Müezzin istedi, "Çalgıcılar müezzinin olsun" buyuruldu. "Kur'an" istedi, "şiir" verildi. "Yazın dövme, hadisin yalan olsun, resulun de bakıcılar, falcılar olsun, öksen, tuzağın da kadınlar olsun" buyuruldu.
Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
Sayfa: 110 / No: 10
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Bir kimse secdede üç kere, "Rabbiğfirlî" derse başını secdeden kaldırmadan mağfiret olunur.
Ravi: Hz. Ebû Said (r.a.)
Sayfa: 436 / No: 3
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Melâike heykel ve resim olan eve girmez.
Ravi: Hz. Ebû Said (r.a.)
Sayfa: 109 / No: 2
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Masuda nin bahsettiği bu yeni teknoloji, süper bilgisayarların uydu bağlantısı vasıtasıyla beyne yerleştirilmiş özel mikrocipleri kontrol etmesine dayaniyordu.
Beyin Kontrolu
Beynimdeki Yabancı.
Ali Selman Demirbag
sy. 161.

YANITLAYINSİL

yüksel7 Mayıs 2021 00:25
Beyne cip yerleştirme operasyonlarının ilk resmi olarak 1974 senesinde Amerika nin Ohio eyaletinde ve İsveç in Stockholm kentinde gerçekleştirildi.
Beyin Kontrolu
Beynimdeki Yabanci
Ali Selman Demirbag.
sy. 161.

yuksel dedi ki...

Sayfa Sıra Hadis-i Şerif Ravi
105 1 Mü'min kul Allah'a dua eder, Allah (z.c.hz.) Cibril (a.s.)'a der ki: "İstediğini yapma. Ben onun sesini seviyorum." Facir dua ettiğinde ise: "Ya Cibril (a.s.)! Hacetini yap. Çünkü ben onun sesini sevmiyorum" buyurur. Hz. Enes (r.a.)
105 2 Kıyamet gününde ter yerde yetmiş kulaç gider ve insanların ağızlarına, kulaklarına kadar gelir. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
105 3 Gadr eden kimse için kıyamet gününde bir bayrak dikilir ve: "Dikkat edin, bu falan oğlu filanın gadridir" denir. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
105 4 Gazab şeytandandır. Şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateşi de ancak su söndürür. Sizden biriniz gazaba gelince abdest alsın. Hz. Atiyyetüssadi (r.a.)
105 5 Gazab, Cehennem ateşinden bir alâmettir. (Dağlama ile yapılan işaret gibi.) Allah, gazab edenlerin kalb damarları üzerine bu ateşten yapılmış damgayı vurmuştur. Görmüyor musun ki, gazaba gelince, insanın gözleri kanlanır, suratları kızarır ve damarları şişer. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
105 6 İhtiyaç ve fakirlik ashabım için saadet, ahir zamanda ise mü'minler için zenginlik saadettir. Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
105 7 Fitne gelir, kulları fırtına gibi savurur. Bunun içerisinden âlim, ancak ilmiyle kendini kurtarır. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
105 8 Fuhuş (her şeyde haddi aşmak) ve tefahuşun (lâfta hududu aşmak fena konuşmak) İslamda yeri yoktur. Kimin ki, ahlâkı güzeldir, o İslâm tarafından da güzeldir. Hz. Câbir (r.a.)
105 9 Fitne gelir savrulur. Heva ve sabrı da beraber getirir. Kim hevaya tabi olursa onun fitnesi siyah (kara) olur. Kim de sabra tabi olursa, onun fitnesi ak (nur) olur. Hz. Ebû Malik el Eş'ari (r.a.)
105 10 Adil kadı kıyamet günü hesaba getirilir. Hesabın şiddeti ile karşılaşınca: "Keşke iki kişi arasında bir hurma için bile karar vermemiş olsaydım" der. Hz. Ali (r.a.)
105 11 Kadı, ayak kayacak noktalarda o kadar düşer ki, Medine ile Aden arası kadar Cehenneme düşer. Hz. Muaz (r.a.)
105 12 Kabir ahiret menzillerinden ilk menzildir. Kim ki kabirde işi kurtardı, arkası iyidir. Kim ki işi kurtaramadı, arkası da çetindir. Hz. Osman (r.a.)
105 13 Kur'an yedi vecih üzerine nazil oldu. Hangisini okursanız, isabet edersiniz. Kur'an üzerine münakaşa etmeyin. Çünkü o münakaşa küfürdür. Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
105 14 Kalbler, Allah'ın parmaklarından ikisi arasındadır. İstediği gibi çevirir. Hz. Enes (r.a.)
105 15 Cemaat, toplulukla namaz kıldığında, Allah onlardan hoşlanır. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
105 16 Kâfir Cehennemde büyür. O kadar ki, bir azı dişi Uhud dağı kadar olur. Onun cesedinin bu dişe göre büyüklüğü, sizden birinizin cesedinin azı dişine nisbeti gibidir. Hz. Ebû Said (r.a.)
105 17 Kâfirin dili kıyamette iki fersah (24.000 adım) arkadan gelir. Yani o kadar sarkar ki, herkes onu çiğner. Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
105 18 Kafir, bir iş hususunda Allah'a dua eder, hemen yerine getirilir. Mü'min dua eder, hemen yerine getirilmez. Melâike bundan endişeye düşer. Allah buyurur ki: "Ben kâfire icabet ettim. Şunun için ki, Ben kâfire ve sesine gazab ederim. Benden duasını kessin ve Beni anmasın diye veririm. Mü'mine gelince, ağır davranırım. Benden ve Beni zikretmesinden kesilmesin diye. Çünkü Ben onu ve onun tazarruunu severim." Hz. Câbir (r.a.)

yüksel dedi ki...

Kul bir çok zamanlar, bir çok zamanlar, bir çok zamanlar müslüman yaşar. Fakat sonunda Allah'ın gazabına uğrayabilir. Yine, ömrünü hep küfürle geçirir. Fakat sonunda Allah'ın Rahmetine uğrayabilir. Kim ki herkese gıybet ederek ve fena lâkap takarak ölürse, kıyamette, burnu ile iki dudağı arasına damga vurulur.
Ravi: Hz. İbni Amr (r.a.)
Sayfa: 104 / No: 4
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Cafer-ü Sadık Hazretleri : " (Cenabı Hak, şöyle buyurdu :) Ey Dünya! Bana hizmet edene, sen de hizmet et! Sana hizmet edeni ise (kendi işlerinde çalıştırıp onları) yor ve yıprat!"
Sual ve Cevaplarla Tasavvuf Mülahazalar Osman Nuri Topbaş 48syf

yüksel dedi ki...

Allah (z.c.hz.) kulunu, hicab vaki olmadıkça, affeder. Bu husus soruldu. Buyurdu ki: Hicab vaki olması ruhun müşrik olarak (yani imansız olarak) çıkmasıdır.
Ravi: Hz. Ebû Zerr (r.a.)
Sayfa: 94 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Hiç şüphe yok, deccal çıkacaktır. Onun sol gözü kördür. Ve üzerinde beyaz bir ben vardır. Gözsüzleri ve abraşı iyi eder. Ölüleri diriltir. Ve "ben rabbinizim" der. Kim onu tasdik ederse fitneyi deccale düştü. Kim de "Rabbim Allah" der ve böyle ölürse o zaman deccalın fitnesine düşmemiş olur ve ona bir daha fitne ve azab yoktur. Deccal yerde Allah'ın dilediği kadar kalır. Sonra İsa (a.s.) gelir. O Bana vekil ve Benim dinim üzerine gelir. Deccalı öldürür. Ondan sonra kıyamet kopar.
Ravi: Hz. Sumre (r.a.)
Sayfa: 97 / No: 5
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Bir kimse kasden Benim üzerime yalan isnad ederse, Cehennemin iki gözü arasında yerini hazırlasın. Dediler ki: "Ya Resulallah Senden hadis naklediyor amma ziyade ediyor ve eksiltiyor." Buyurdu ki: "Benim size kastım bu değildir. Benim kastım, müslümanlığa leke atmak maksadı ile yalan hadis nakledenler içindir. Dediler ki: "Cehennemin gözü de var mı?" Buyurdu ki: "Evet, Siz onu şöyle söylerken işitmediniz mi?" "Cehennem onları uzaktan gördüğünde" mealindeki ayeti duymadınız mı? O onları iki gözü ile görmez mi? buyurdu.
Ravi: Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
Sayfa: 441 / No: 6
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Kıyamet alametlerindendir; çocuğun öfkeli, yağmurun hararetli olması, şerlerin taşması, yalancının tasdiki, doğrunun yalanlanması, haine güvenilmesi, emine ihanet edilmesi, münafıkların kabileye efendi olması, çarşıya münafıkların hakim oluşu, mihrapların süslenmesi, kalblerin harap edilmesi, erkeğin erkeklerle, kadınların kadınlarla yetinmesi, dünyanın mamur kısmının harab, harap kısmının mamur olması, şüphenin ve faizin aşikar olması, çalgının ve eğlence aletlerinin alenileşmesi, içkinin içilmesi, zaptiyenin, gammazların ve gıybetçilerin çoğalması.
Ravi: Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
Sayfa: 448 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Allah (z.c.hz.) Adem'in Hamurunu kırk gün, kırk gece yoğurdu. Aldı, ikiye kesti. Sağ tarafa iyiler, sol tarafa habisler ayrıldı. Sonra tekrar yoğurdu. Onun içindir ki iyilerden kötü, kötülerden iyiler çıkabilir.
Ravi: Hz. İbni Me'sud (r.a.)
Sayfa: 88 / No: 7
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Ölümü çok zikredin. Zira bu, insanı dünyadan çeker ve günahlardan sıyırır. Ölüm kıyamettir, ölüm kıyamettir.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Sayfa: 80 / No: 16
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

(Bera-yı malûmat size gönderildi.)

Büyük Doğu'nun yirmi dokuzuncu sayısında "Lozan'ın İçyüzü" diye yazılan makaleden:

İngiliz murahhas heyeti reisi Lord Gürzon, nihayet en manidar sözünü söyledi. Dedi ki:

"Türkiye, İslâmî alâkasını ve İslâm'ı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa bizimle hulus birliği etmiş olur ve Hristiyan dünyasının hürmet ve minnetini kazanır; biz de kendisine dilediğini veririz."

Lozan'da Türk murahhas heyeti başkanı bulunan ve henüz hakiki kasıdları anlayamayan İsmet Paşa, bir aralık bütün Hristiyan emellerinin Türkiye'yi mazisindeki ruh ve mukaddesatı kökünden ayırmak olduğunu sezdiği halde, şu gizli ivaz ve teminatı veriyor ve diyor ki:

"Eskiden beri kökleşmiş ve köhne engellerden (yani an'ane-i İslâmiyet'ten) kurtulmak hususunda besledikleri (yani İsmet'in beslediği) azmin, inkâr edilmez delilidir."

Harfi harfine iktibas ettiğimiz bu sözlerle, Türk Başmurahhasının yani İsmet'in, eskiden kökleşmiş ve köhne olmuş engellerden kurtulmak hususunda Türk milletine beslediği kat'î azimle ne kasdettiğini ve bunu hangi maksat altında İslâmiyet düşmanlarına ivaz diye takdim ettiğini sormak lâzımdır.

Konferansın birinci defasında Türk Başmurahhası, bizzat karar vermek vaziyetinde olmadığı ve büyüğüne yani Mustafa Kemal'e bildirmek zorunda olduğu için memlekete dönüyor; kendisini Haydarpaşa'dan Ankara'ya götüren tren ve Devlet Reisini (Mustafa Kemal) İzmir'den Ankara'ya götüren trenle Eskişehir'de buluşuyor. Bir arada ve baş başa seyahat… Sonra Ankara gizli meclis toplantıları… Fakat esas meselelerde daima baş başa… Mustafa Kemal ile İsmet beraber içtimaları ve karar: "Din öldürülecektir!"


Emirdağ Lâhikası 2

yüksel dedi ki...

hevesli olduğu ve örnekler vereceği ve bilhassa hudut dışı değil de hudut içi ve millî irade yaftası altında çalışacağı şüpheden vârestedir.

* * *

Nihaî Vesika

Lozan Muahedesi'nden sonra, İngiltere Avam Kamarasında "Türklerin istiklalini ne için tanıdınız?" diye yükselen itirazlara, Lord Gürzon'un verdiği cevap:

"İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira biz onları maneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz." Yani Mustafa Kemal ve İsmet'in verdikleri karar, Türk milletini İslâmiyet ve din cihetinden öldürmek kararıdır.

Artık bunun üzerine her şey apaçık anlaşılıyor, değil mi?

Gizli Anlaşmanın Entrikası

Türklere dinlerini ve din temsilciliğini feda ettirmek şartıyla, sun'î istiklal işinde gizli anlaşmanın müessiri, tek kelime ile Yahudiliktir. Buna memur-u müşahhas kimse de şimdi Mısır Hahambaşısı bulunan Hayim Naum'dur. Bu Hayim Naum, bu korkunç teşebbüse evvela Amerika'da Türkler lehinde bir seri konferans vermek ve emperyalizma şeflerine, Türk'ün maddesini serbest bırakmaları, buna mukabil ruhunu, tâ içinden ve kendi öz adamlarına yıktırmaları fikrini telkin etmek suretiyle başlamıştır. Yani masonluk hasebiyle Kur'an'ın ahkâmını kaldırmak, milleti dinsiz yapmak.

Hayim Naum müthiş planının zeminini Amerika'da hazırladıktan sonra İngiltere'ye geçmiş ve hâlis Yahudi olan Lord Gürzon ile temas ederek şu teklifte bulunmuştur:

"Siz Türkiye'nin mülkî tamamiyetini kabul ediniz. Onlara ben İslâmiyet'i ve İslâmî temsilciliklerini ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüd ediyorum."

Aynı Hayim Naum, Türk Murahhaslar Heyetine müşavir sıfatıyla sokulmanın da yolunu bulmuş yani Mustafa Kemal ve İsmet'i kendine dost bulmuş. Onun için üçü birleşmiş ve artık arada santralın intizamla işlemesine hiçbir mani kalmamıştır.
Hayim Naum o sırada Ankara'ya kadar da uzanarak planın muvaffakiyeti için gereken en mühim ve merkezî şahıs nezdinde –yani Mustafa Kemal yanında– emin bulunduğu tesirinin derecesini ölçmek istemiştir. Öyle ki bu tesir, ma'hud mevzuda Hayim Naum'dan daha heveskâr ve gayretli bir İslâmiyet düşmanına tesadüf etmekle muradına ermiş ve artık Türk'ü içinden vurmanın planını gerçekleştirmek için her unsur tamamlanmıştır.


Emirdağ Lâhikası 2

yüksel dedi ki...

İşte bu ehemmiyetli vesika, tam tamına Risale-i Nur tercümanının kırk küsur sene evvel hadîs-i şerifin ihbarına dair beyan ettiği hâdiseyi tasdik ettiği gibi ve şeriat-ı Ahmediyeye ihanet eden o dehşetli şahsın mühim bir kuvveti Yahudi olduğu, Yahudi olan Lord Gürzon ile Hayim Naum o ihbarın hakikatini gösterdiklerini ve yirmi beş seneden beri Nurcuların imhasına keyfî kanunlarla dehşetli zulümlerin hikmetini tam gösteriyor.


Emirdağ Lâhikası 2

yüksel dedi ki...

15 Eylül 2007 Cumartesi
Nefislerin beyazlaşması..!!!
Dünya yeşillenirken nefisler beyazlaşması lazımdır.
Gönderen yüksel zaman: 05:07
5.000 YORUM:
1 – 200 / 5000 Yeni› En yeni»
yüksel dedi ki...
bismillahirrahmanirrahim
elhamdülilah
Allahümmesallialaseyyidinemuhammed

19 Aralık 2009 10:54
yüksel dedi ki...
SUAL:HER ŞEYDEN EVVEL BİZE LAZIM OLAN NEDİR?
CEVAP:DOĞRULUK:
SUAL:Daha?
ceyap:yalan soylememek.
sual:sonra?
cevap :sıdk,ihlas,sadakat,sebat,tesanüt.
sual:yanlız?
cevap:evet
suual: neden
cevap:küfrün mahiyeti yalandır.imanın mahiyeti sıdkdır.
şu bürhan kafi değil midir ki hayatımızın bekası imanın ve sıdkınve te sanüdün devamıyladır.

26 Mart 2010 05:59
yüksel dedi ki...
cerbeze.haklı,haksız sözlerle hakikatı gizlemek.osmanlıca türkçe lügat sy.185.

14 Ekim 2010 04:52
yüksel dedi ki...
zikirlerle şeyhe kişisel bağlanmayla belirli olan tarikat tarzı yerine kitab okuma,akıl ve kalbi beraber kullanma,kişinin değil,kitabların arkasında gitmeye dayalı nefis terbiyesi yöntemini seçti.köprü dergisi 2006 yaz sy.151.

yüksel dedi ki...

Ölümü çok yad edin. Kim ki ölümü çok yad ederse Allah onun kalbini ihya eder ve ölümünü âsan eder.
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 80 / No: 15
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Altın ateşte, insan mihnette sıkıntı anında belli olur denilmistir.
Toplumsal Emanet Engelliler.
Sorunlarımız, Soumluluklarimiz.
sy. 12.
doc. Dr. İsmail Karagöz.

yuksel dedi ki...

Altın ateşte, insan mihnette belli olur atasözüne benzer atasözleri
"Adam hacı mı olur ulaşmakla Mekke'ye, eşek derviş mi olur taş çekmekle tekkeye?" atasözü ve açıklaması
Belli bir düzeye erişmek, o durumun gerektirdiği nitelikleri taşımakla (ya da yerine getirmekle) gerçekleşir. Görünüşü ona benzetmekle değil.
[Adam hacı mı olur ulaşmakla Mekke'ye, eşek derviş mi olur taş çekmekle tekkeye?]
"Adamın iyisi alışverişte belli olur" atasözü ve açıklaması
Birçok insanlar çıkarları için ahlak dışı davranışlarda bulunmaktan çekinmezler. Böyle davranışlara en çok alışverişte rastlanır. Bir kimse alışveriş sırasında yalan söylemez, hile yapmaz, buna benzer ahlak dışı davranışlara sapmazsa iyi insan olduğunu gösteriş olur.
[Adamın iyisi alışverişte belli olur]
"Adam (adamın iyisi) iş başında belli olur" atasözü ve açıklaması
Bir insanın gerçek değeri, iş başında gösterdiği yeterlik ve başarı ile, çevresindekilere karşı davranışıyla ölçülür.
[Adam (adamın iyisi) iş başında belli olur]
"Adam olacak çocuk bokundan belli olur" atasözü ve açıklaması
Bir kişinin yeni başladığı işte ilerleyebilip, ilerleyemeyeceği daha ilk davranışlarından anlaşılır.
[Adam olacak çocuk bokundan belli olur]


"Ağzı eğri, gözü şaşı ensesinden (arkasından) belli olur (bellidir)" atasözü ve açıklaması
Bir kişinin tutum ve davranışları, o kişide birtakım kusurlar bulunduğunu gösterir.
[Ağzı eğri, gözü şaşı ensesinden (arkasından) belli olur (bellidir)]
"Ak göt (don, bacak), kara göt (don, bacak) geçit başında (hamamda) belli olur" atasözü ve açıklaması
Aynı sınavı geçirecek olanlardan kimin iyi, kimin kötü durumda olduğu sınav sonun da belli olur.
[Ak göt (don, bacak), kara göt (don, bacak) geçit başında (hamamda) belli olur]
"Altın eşik, gümüş eşiğe muhtaç olur" atasözü ve açıklaması
Zenginliğe de iş başında olmaya da güvenilmemelidir. Gün gelir, zengin yoksullaşır; eskiden yoksul iken zengin olan kişiye muhtaç duruma düşer. İş başında buluna da böyle.
[Altın eşik, gümüş eşiğe muhtaç olur]
"Anadan olur daya, hamurdan olur maya" atasözü ve açıklaması
Hiçbir dadı annenin yerini tutamaz. Hamurun mayası yine kendisindedir. Demek ki bir işi kusursuz yapabilmek için özüne uygun en iyi araç kullanılmalıdır. Derme çatma araçlarla yapılan işten iyi sonuç alınamaz.
[Anadan olur daya, hamurdan olur maya]
"At olur meydan olmaz, meydan olur at olmaz" atasözü ve açıklaması
"Gerekli şartlar her zaman bir arada bulunmaz" anlamında kullanılan bir söz
[At olur meydan olmaz, meydan olur at olmaz]


"Doğru söz katarından belli olur" atasözü ve açıklaması
Bir sözün doğru olup olmadığı gelişinden, tutarlı olup olmamasından anlaşılır.
[Doğru söz katarından belli olur]

yüksel dedi ki...

İman ve ilim aklın, inkar ise cehaletin gereğidir.
Risale i Nur Neden Sadelestirilemez?
sy. 61.

yüksel dedi ki...

Ustad bu harbin ikinci cihan harbi evveli den bir sene evvel"Bir devlet İslamiyete kuvvet verecek ve İslam olacak"diye merakla bakmış... Sonra anladıki, zaman gelmemiş... daha yedi sene bakmadı. 864
864.Emirdag-1 eski harf aslı, s. 309.
Bediuzzaman Said Nursi
Mufassal Tarihçe i Hayatı cilt 2.sy.1800.

yüksel dedi ki...

Kıyametin önü sıra altı şeyi say: Benim ölümüm, koyun kıran gibi ölüm çokluğu, Kudüs'ün fethi, mal bolluğu; Öyle ki bir kişiye yüz altın (dinar) verilir de beğenmez. Arab evlerinden girmedik hiç bir evin kalmadığı bir fitne, Beni Esfer'in sizinle olan sulhunu bozması ve 12.000 kişilik 80 sancakla size hücum etmesi (Amik ovası olayı)
Ravi: Hz. Avf İbni Malik (r.a.)
Sayfa: 74 / No: 3
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Hz. Peygamber'in Açıklamaları ışığında Deccal ve Deccaliyet
Prof. Dr. Murat Sarıcık
Sanatkârın muhayyilesine göre deccalın öldürüldüğünü anlatan bir minyatür. Hz. Isa yeşil bir sarık ve yeşil bir kaftan giymiş olarak görülmekte ve mizrağını arkadan deccala saplamaktadır. Hz. Isa'nın arkasında yer alan genç Müslüman askerler beyaz sarıklı iken, karşlarında yer alan deccal askerleri portakal sarısı renginde sarıklar sar
mişlardır. Deccalın da sarı bir üst kiyafeti vardır, kırmızı bir kalan süve üzerine o da portakal sarısı bir sarık bağlamıştır. Yaralaninca eşeğinden düşerken resmedilmiştir. Minyatürün sağındaki tarartarlari da onunla aynu renk sarıklar sarmıslardır. Deccal tek gözlu, Yy
rm sakallı, çirkin ve uzun burunludur. Cüsse bakımından diğer insanlardan büyük olarak tasavvur edilmistir. Yarali halde kendi ateşi içine düşmek üzeredir. Yarali deccalın arkasında onun askerlerinden birinin de başı kesilmiş haldedir. Bkz. And, s. 243; (Ahva-i KIy
BSB Or. Oct. nr. 1596'dan).

YANITLAYINSİL

yüksel22 Mayıs 2021 09:48
rünecekler, eskiyi kötüleyecek ve tenkit edeceklerdir. Butrads eskiden kasıt zaman bakimindan öncekiler, yani "selef" anlar demektir.
Nitekim Rasulullah, kiyametin ne zaman kopacağıni aciklarken on beş şey sayar. Söylediklerinden biri de şudur:
"Ve le'ane âhiru hazihi'l-ümmeti evvelehã=Ummetin sonu (veua
en sonu), öncesine (veya en öncesine) lanet eder. " 531
Demek sonraki nesiller öncekileri, onların Kur'an ve sünnet zemininde boy atan kültürünü, medeniyetini, gidişatın,
yolunu, hayat anlayışını, dinini, onun emir ve yasaklarınm beğenmeyeceklerdir. Bunları eski, demode, işe yaramaz, kara,
negatif, tarihte ve geride kalmış görecekler, kötü bulacaklar ve bu yüzden lanetleyecekler, yani kendilerinden uzak tutacaklar ve onlardan uzak olacaklardır. Bunları eski ve en eski (önce) olan Hz. Peygamber ve ashabından olan ve onlardan kaynaklanan şeyler görerek beğenmeyeceklerdir.
6) Deccalın ve deccaliyetin Rablık ve ulûhiyet iddiası şunuda gösterir: Deccal -haşa! "Allah gibi, tanrı gibi bilinecek ve
gösterilecek "tir. Sanki onun gibi "her şeyi bilir, her şeye gücü yeter, kusursuz, hatasız, çok muktedir, tenkit edilemez ve eleştirlemez" olacaktır. Allah "hamdle övüldüğü ve tesbihle hatalardan
beri tutulduğu gibi, " o da taraftarlarınca ve ona kul olanlara sürekli övülecek ve noksanlıklardan ve eksikliklerden beri tu-
tulmaya çalışılacaktır.
Onun kuvvetli olduğu dönemlerde "onu övmek serbest, hattın farz ve vacip, yermek tamamen haram/yasak" olacaktır. Bu durum ayrica onun ve yönetiminin diktatörlüğüne işaret eder. Çünkü her türden diktatörleri, baskı rejimlerinin müessislerini ve
düzenlerini övmek serbesttir ve gerekir; onları yermek, tenkit etmek ve kusurlarını söylemek yasaktır. O kendine, zihniyetine ve büyüklüğüne işaret ve delalet etmek için yapılan
531
Canan, XIV, 141-142, nr. 5046.

yüksel dedi ki...

hevkellerine halkini bag eğdirmiş, tazim ettirmis, yonelimine insanları dín gibi andırmiş biri olarak bunları yapacaktır
Bu durum, haklarin ye ozgurlüklerin o ve zihniyeti devam ettiği sürece kısıtlı olacagini, insan haklarının baskin olarak
siğneneciğini de gösterir. Deccaliyet bir anlamda Allaha onun emirlerine değil de kula ve kulların açtı ve zihniyete kulluk rejimidir.
32.
Deccalin Oldürmesi ve Ikiye Ayırmas
Deccaliyetin veya deccalin "Rablık iddiası "ndan söz eden hadisler, zaman zaman tekrarladığımız üzere anlaşılması güç ,
mütesabih, benzetme ve mecazlari olan sózlerdir. Bu yüzden onları doğru tevil ve tefsire ihtiyaç vardır.
1) Deccaln, kılıç ve testere/bıçkı ile adamı kafasından baslayarak ikiye ayırması ve şak etmesi mecaz olarak algılanmalidır ve şöyle tevil edilebilir:
Ahirzamanda ve deccaliyet devirleri geldiğinde bilim ve teknoloji gelişecek, tup ilerleyecektir. Arzın hazinelerini çıkarması ve kusması, deccaliyetin (komünizm, materyalizm ve benzerleri) kisa zamanda dünyaya yayılmasi ve deccalın merkebinin (binek) hizi gibi konular da, o zamanda bilim ve
teknolojinin çok gelişeceğine "işaret" eder. Deccalin insanı ikiye bölmesi de, deccaliyet bedenlerin şu ve bu şekilde ikiye yarılması" ve bölünmesidir,
Zamanlar tıp ilmi gelişir, insanlar ameliyatla iki şak edilir,Katatasları ve göğüsleri testere ve benzerleriyle bölünür. Sonra o çagın hekimliği onları birlestirir ve hastaya "kalk denir. Hasta baygın ve ölü gibi iken, iyileşir ve kısa zamanda ayağa kalkar. Bu durum da bir bakıma "imateyel öldürmeye ve ihyaya

YANITLAYINSİL

yüksel22 Mayıs 2021 10:09
şaşkınlığa itebildiği
için hirsza da fâtin denmis
Toparlarsak, fitne kisaca şu manalara gelir:
Sasirmak, tereddüt etmek, bocalamak, şaşırtmak, merhaba azgınlık, sapıklık, alımlı, çekici ve göz alıcı güzellik yakmak, altın ve gümüş eritmek, azap ve işkence, fikir karışakliğı ve ayrıliğı, biütün
diti ve ahlaki çöküş , bir şeye tutkunluk, baştan çıkarıcı uklar;
o haktan saptirici şey, sinamuk, aenemek; mal, mülk ve cocuk
küfür , günah, zorluk, mihne; mecnunluk ve vesvese."
Hz. Peygamber, Munker Nekir meleklerini de kabir itnecileri, "fettâneyu'1- kabir=iki kabir fitnecisi diye anlatmıştı.432
25.3. Deccal Fitnesi Nedir?
Hz. Peygamber (s.a.v.) vahiyle kendisine bildirilen kabir sualinden söz ederken şöyle buyurmuştu:
"innekum tiüjftenûne fî kubûrikum misle ev karīben min fitneti't
mesthi'd-deccâl=Mutlaka sizler kabirlerinizde deccal mesihin fitnesi
gibi veya ona yakın şekilde fitneleneceksiniz."
Daha önce "deccal" ve "mesih" adları ve sıfatlarının anlamları üzerinde durmuştuk. Şimdi de "fitne " kelimesinin yukarıdaki anlamları ışığında "deccal yalancı mesih fitnesi"'nin ne olabileceği konusunda tevil ve yorumlarda bulunmak istiyoruz:
1) Fitnenin anlamlarından hareketle deccal fitnesi konusunda önce şunları diyebiliriz: Deccal fitnesi ile insanlar "şa-
Siracak, bocalayacak, inançlarında tereddiüde düşecek, zihinlerinde
cevaplarini veremedikleri ve zorlandıkları istifhamlar ve sorular belirecektir. Toplumun genelinde olacak bu akıl karışıklık kararsizlik, manevi karışıklık ve kaos nedendir? Bunun sebebi, herhalde insanların dinlerini iyi grenememeleri, eğitim ve ogretimin dini hakkiyla ve incelikleriyle öğretmemesidir.
432
1onu Ebi1-izz, s. 388-401; Nesefi. islâm inanclan, s. 163-164; Saricık, Caniy
176.

yüksel dedi ki...

miyet gerektiği k
et gerektiği kadar yer almayacak, din öğretimi ve eğitimi türlü
elii hile ve yollarla, deccalca engellenecek veya zayıflatıla-
Deccaliyet zamanında eğitim ve öğretimde din, iman ve Islâcaktur. Bu durum ayni zamanda, dini toplumdan ve sosyal caktur. Bu
hayattan tasfiye etmenin gereğidir.
2) Deccal fitnesi insanları şaşırttiğı gibi, ayrıca günahlarla aldatır, ona pusu kurar, azginlaştirir ve saptirır. Deccaliyet
zamanlarında insanlarin şaşırması; o düzenin ve icraatlarını saşırtmasi iledir. Insanların azması, sapması, helalleri bira-
kip haramlara yönelmesi, toplumda haramların meşru, yasal ve helal hale gelmesidir. Artık günah sayılan şeyler helal ve serbesttir. O devirlerde günahlar açıkça işlenir hale gelir. Bu hadislerde geçen şekliyle "günahların zuhuru", yani "ortaya çıkması, alenen işlenmesi ve iyiliklere galip olması"dir.
Su halde deccal fitnesi dönemlerinde insanlar tâği ve bağı olacak, isyan ve tuğyan artacak, gönül çelen sefahet, lehviyat (kadın erkek birlikte işlenen haramlar) ve büyük günahlar
serbestçe ve açıkça işlenecektir.
3) Büyük günahların en büyüğü şirk ve küfürdür. Şu halde deccaliyet din eğitim ve öğretimini yasaklamakla, bozmakla veya zayıflatmakla, günahları meşru, yasal ve helal saymakla,-Müslüman toplumlar açısından düşünürsek- ir-
tidatkâr, ilhadî ve küfrî bir yönelim içinde olacak, insanları imansizlaştırma ve Islâmsızlaştırma yoluna girecek, mümin-
leri irtidata, irticaya (Islâm öncesi gibi bir duruma), ilhada ve küfriyata yöneltecektir.
4) Deccal fitnesi, fitnenin bir başka anlamıyla "yeni, piriltilh, almli, göz alıcı, gönül çelici, çekici ve güzel" görünecektir.
Deccaliyet dıştan bakınca parlak, iyi, güzel, toplumu kendine cezbeden ve sürükleyen özellikte olacaktır. ÇCünkü "deccal" kelimesinin açıklamasında geçtiği gibi o, yönelim, zihniyet ve
yol gerçekte sahtekârlık, yalan ve batil olduğu halde insanlara "doğru ve Islâm'dan daha iyi ve daha güzel gibi" sunulacaktır.

YANITLAYINSİL

yüksel22 Mayıs 2021 10:39
ve kizb"dir. Bundan dolayı deccallara "kezzablyala nc" denilmektedir. Nifak, kizb ve yalanla aldatmaya niyetin birbirinden ayrilmaz unsurlaridır.
yaslanma, deccal
19
Deccaliyet ve Cetin Savaş
Fiten konusunda Ebu Nuaymdan şöyle bir hadis nakladilir:
"Len yecme'allâhu 'alâ hâzihi'l-ümmeti, seyfe'd-deccili ve seyfe'l-melhameti=Allah bu ümmet üzerine deccal kılcryla büyik
"Len Savaş kilicını asla birleştirmeyecektir. "359
Bu aciklama birkaç önemli noktaya işaret eder:
1) Hadis-i şerif, ümmet üzerinde iki büyük musibetin birleştirilmeyeceğini, ikisinin birlikte gelmeyeceğini müjdelemektedir. Deccaliyet Müslümanlara hükmettiğinde onlar, dış
düşmanla yapılacak büyük bir büyük savaş yaşamayacak ve boyle bir savaşa girmeyeceklerdir.
2) Buradan, deccaliyetin ümmete dışarıdan yapılan ve tüm ümmetin kaderini etkileyecek bir "büyük savaş " kadar tehlikeli olduğu da çıkarılabilir.
3) Bu açıklama, Yüce Allah'ın Íslâm ümmetine merhametine de işaret etmektedir. Çünkü bu ümmet "iümmet-i
merhume dir. Bu yüzden gelen musibetler bile Müslümanlar gunahlarina kefaret veya manevi derecelerinin yükselmesine sebep olur.
4) Len yemce'a=asla birleştirmeyecek" ifadesi, bütün gelecegi içine alır. Bu haberin verilişinden kiyametin kopuşuna kadar, ümmet üzerinde deccaliyet kilicı ile dış düşman kilicı ve onunla savaş birlikte olmayacaktr.
359
Gümüşhanevi, s. 435; nr. 4387.

yüksel dedi ki...

yüksel22 Mayıs 2021 10:42
5) Hadiste geçen seyfe e'l-melhame, savaşın kılıcı"dir. Hz
Nebisiyim, hem Muktefi'yim hem Hâşir'im hem Nebiyyu'lardan biri de "Nebiyyiü'1-Melâhim=Biüyiük Savaşların Peygamber'IN AÇIKLAMALARINDA DECCAL VE DECCALÍYET
HZ. 1
Peygamber adlarından ve õzelliklerinden söz ederken bir gün
Su bilgiyi vermişti:
Nebisiyim,
"Ben Muhammed im, Ahmed'im, Rahmet
be
Melâhim'im. "360 Burada o kendini, yedi ozelliği ve adiyla tanıtıyordu. Bunları olmasıiydı. Melähim, "melhameler" demektir. Melhame,kanlı büyük savaşın adıdır.361q) Burada "deccal kılıcı" ve "savaş kılıcı" tabirleri vardır.
Silahli savaş, orduya ve orduyu sembolize eden kilıca karşı
vapılır. Buradan hareketle "seyfu'd-deccâl=deccal kılıct, deccal
ordusu" anlamına da gelir. Şu halde o da güçlü bir orduya Sirtini vererek, onu kendine alet ederek, dizginini eline geçi-
rerek imana, Islâm'a saldıracak; Islâm'1 sosyal hayattan kovmaya çalışacak, Müslümanlara Islâm'dan başka bir sünneti/gin dayatacaktır. Zaten silah ve asker gücüne dayanmadan
bu kültürel değişimi ve dönüşümü bir islâm memleketinde gerçekleştirmek mümkün olmasa gerektir.
Devlet kalem ve kilıc üzerinde durur." ifadesi de; onun bilim yönetilme ve güçlü bir orduyla ayakta duracağını anlatır.
Oyleyse seyfu'd-deccâl; "deccal ordusu" anlamına da gelir.
karşı koyamayacaklarına göre, ona, yönelimine, uygulamala) Saglam Müslümanlar bir ordunun ve silahlilarin dese dayanan deccalivete karşı, sivil halde ateşli silahlarların ve zihniyetine karşı "manevi bir mücahede ve cihatla" karaymalı, o zihniveti Kur'an'n nuru ve mesajlarıyla, delil,
na ve burhan silahlarıvla etkisiz hale getirmelidirler. Bu da
manevi bir savas ve miücadeledir; aslında ateşli askeri silah ve

YANITLAYINSİL

yüksel22 Mayıs 2021 10:46
besi, derecesi yiüksek)tir. "*55 buyurmaktadır.
Su halde peygamberler, Son Peygamber Hz. Muhammed örnek, lider ve rehber bilip onun gibi olmaya gayret
edenler vu'ûl olanlardır. Çünkü Allah katında en kerim, en üstün olan günahlardan en çok sakınandır. Bunların başında peygamberler gelir. Bunlar emin, vücuh ve vu'ûl iken, deccal.
lar ve onları lider bilip yollarında gidenler de hain ve tuhút
med, onu olanlardır.
Demek, deccaliyet temsilcisi olan pek büyük gösterilen ve tanrilaştırılan aslında tuhût olan, manen peygamberlerin ve
onların yolundaki büyüklerin ayakları altındadır. Manevi büyüklük bakımından onların topuklarina çıkamayan tuhüt bir
kimsedir. Onu destekleyenler ve yolunda gidenler de böyledir. Ama deccaliyet devirlerinde bunlar büyük gösterilecek,
hatta tanrlaştırılacak, peygamber gibi büyük ve saygın hale getirilecektir 356
18.2. Emanetin Zayi Edilmesi Nedir?
Bir gün sahabeden biri birkaç kez üst üste şöyle sormuştur "Meta's-sâ'ati=kiyamet ne zamandır?"
Rasulullah cevap verdi:
"Emanet (eminlik) zayi edildiğinde kıyameti bekle!"
Adam tekrar sordu:
"O nasıl zayi edilir (yitirilir)? "
Hz. Peygamber açıkladı:
"Izâ visside'l-emru ilâ gayr-i ehlihi, fentazirî's-sâate=lş (yo-
netim) ehli olmayana (hak etmeyene ve layık olmayana) erildiği
Zaman kıyameti bekle. "357

yüksel dedi ki...

yüksel22 Mayıs 2021 10:48
buralarc bulunmaları Islâm açısından tehlikeli ve oralara yük görülüp, gösterilsele de Allah katında "sinek kanadı kadar
DECCAL VE DECCALÍYET
qivendi, timat etti ve
anda ve deccal
o decen "vessede", "başı altına yastık koydu, yaslandı,
mat etti ve iş verdi" anlamlarına gelir. Demek, ahir deccaliyet zamanlarında, yönetimde büyük
1) Hadis
iklarda, çok iyi sosyal konum ve rütbelerde aslında olamayan kimseler olacaktır. Bunlar Hz. Peygamber'in
ve olmayan "tuhût" denilen, günahlardan kaçınmayan, bülayık
ve Islâmiyet'in kıstas ve kriterlerine göre bu görevlerin adami
olmayan kimselerdir.
Onlarin oralarda olması, emanetlerin zayi edilmesi anlaelir, Böyle bir durumda herc/karışıklık, istibdat, dik yok sayılacak hale getirme söz konusu olur. Oysa emanetler
tatörlük, "vücuh" olanları terzil, aşağılama, zayıflatım. veya eminlere (vücûha, kerimlere ve sadiklara) verilmeye devam
edilseydi, eminlik güçlü kalacak, gücünü yitirmeyecek ve zayi edilmeyecekti. Bu takdirde emin olmayanlar, deccallar,
kezzaplar, dinsizlik, zındika, ilhad ve munafıkane iş görenler güçlenemeyecekti.
2) Diğer yandan emanetin zayi edilmesi eminliğin, sıdkin, doğruluğun, yani bir bakıma imanın, Islâm'ın ve onun
yükselen değerlerinin yitirilmesidir. Toplumda iman ve Islâm
Zemininde yetişip meyve veren bu değerler kaybedilince ve
Sosal alandan ıkarılınca, sosyal karşıklıklar ve büyük kiya
met beklenmelidir.
demek değil midir? Zaten deccalivet de yalan, hıyanet, nifak islar miyet'in aslı siddiktir, deccali aliyetin ve küfrün aslı da "deccal 3) Eminliğin, sidkın/doğruluğun ortadan kalkması ve zadasi, hiyanetin, yalanın, münafıklığın kuvvet bulmasi
örtülü inkârcilik) ve benzerlerinin karışımi ve hâkimiyetidir.
358
Hadis
lafet (Müslüman
1gleridi. Bkz.Canan, XVI, 135.
eçen "el-emr'den kasit dini lgilendiren işler olarak da açıklanmis
et aşkanlığı), memurluk, valilik, komutanlik, mahkeme ve fetva

YANITLAYINSİL

yüksel22 Mayıs 2021 10:57
DECCAL VE DEcCALÍYET
Tanrinin varlığını kabul etmeyenler, ahlâki
kabul edenler, her zevk/haz vereni "iyi" olarak dež hedonistler, nasıl ve ne üretildiğine bakmadan, üretmeyi i
iyi kuvvet endiren
kabul edenler vahiy bilgisini, ahlâkî değerleri bir ve sadece deneyi bilgi kaynağı görenler... Bunlar üzerinde bir
ana atıp, düsünülürse, onlar Islâmi kriter ve kıstaslara göre, "ölüme
Bütün bunlat,küfri, ilhadi ve irtidadi bir yönelim olan deccaliyeti besleven
negatif ve birer sapma" olarak görüleceklerdir. Bütün bunlar
ve büyüten felsefi zeminler olarak algılansa yeridir.
Auguste Comte (1798-1857) pozitivizm (olguculuk) denen felsefi akımı Saint Simon'dan (1760-1825) devir alıp sistem-
leştirmişti. pozitivist düşüncenin kökeni F. Bacon ve hatta Sofistlere kadar gider. "Pozitivizn, araştırma alanı olarak sadece
olguları görür; bilgi kaynağı olarak onlarn kabul eder." Deneye girmeyen her şey ona göre metafiziktir.3 Bu yönelim, niçinerle ugraşmaz, nasılları iyi bilir.
Deney ve olgu dışında bilgi kaynağı kabul etmeyen ampirizm ve pozitivizm gibi felsefi akımlar, Islâm'a göre bilgi
kaynaği kabul edilen vahiy, onu gönderen Allah, onu getiren melek ve kendisine vahiy gönderilen Peygamber konular
ni, vahye dayanan emir ve nehiyleri elbette kabul etmezler Bu açidan pozitivizm ve benzer felsefi akımları benimseyenler, inkârcıdırlar ve inkâra yönelirler. Toplumları bu akımlarla yönlendirmek de inkâra, irtidada ve küfriyata yolendirmektir. Comte, insanların olayları dinle açıklaması "gerilerde kaldığını" açıkça belirtir. Pozitivizmin tanrisi pozitif bilimdir. O helallerini ve haramlarını buradan anr Diger yandan pragmatizm, 'gerçekle doğru fikir başarıli olan
mpirizmdir. Bu akinm pratik değeri olan, yararlı, verimli ve dünyevi Dışari kirdir der ve bunu savunur. Pragmatizm, bir tür ampi sağlayan her şeye itibar eder. Sonuç başarlıysa o şey gerçek ve
309

a.g.e., s. 50.

yüksel dedi ki...

doğrudur. Bu akımı Williem James (1842-1910) sistemlestisti.310 pragmatizm de aslında Islâm'la çatışır. Çünkü islâmiyet'e göre Allah'1
Razen, emredilenlerin dünyada iyi sonuçları görülmese de bu
emrettikleri gerçek, iyi ve doğrudur.
Bazen, emredilen höyledir. insanların iyi górüp, yapmayı istedikleri kötülükler
ve serler de vardır. Dünya hayati açısından bazı haramlar da
para kazanma açısindan iyi sonuçlar verebilirler.
para
"Nihilizm (Hiççilik) ontolojik anlamda 'varlık var mmdır?' soru-
Suna 'yoktur' diye cevap verir."1 Bu ontolojik nihilizmdir. Bu akım, Rusya'da hiçbir otorite tanimama akımını başlatmiştı.
Dubroloboukov (1836-1861) ve Pissarev (1840-1868), pozitivizmin etkisiyle Nihilizmi doktrin haline getirdiler. Çerni-
sevski (1828-1889) bunu daha da geliştirdi. Nihilizm varlığı ve tüm değerleri reddeder. Toplumun ananevi, yerleşik de-
gerlerini ve düzenini bir düşman olarak görür. Bunları yıkıp, silip, süpürüp (bir tür negatif mesihlik) yenilemek ister.
Nietzsche'nin nihilizmi de "mevcut değerleri" ortadan kaldirip, değerler levhasını tersine çevirmeyi ve yeniden düzenlen hedef alır. Yani nihilizm aynı zamanda bir moral/ahlaki
hiççiliktir.312
Islam toplumları açısından bakılırsa nihilizmin, toplumla yeni bir şekle, kiültüre, uygarlığa, yeni değerlere götürmeye nedenleyen, var olanı reddeden yapısı bir tür deccaliyet ola-
rak görülebilir. Pozitivizm ve benzerleri de, dini zayıflatması,
llahi olanı reddetmesi, vahyi ve pevgamberliği inkárı, bunları yerine başka şevleri tanrılastrmaları açılarından ayni
olmayı hak ederler.
Varlığın temelinin "madde" olduğu söylemi de konumuz
açısından önemlidir. (ilk cağdaki Demokritas, Epikür Lukres-

YANITLAYINSİL

yüksel22 Mayıs 2021 11:05
ki yüzleri deri kaplı kalkanlar gibi" olan bir kavim açiklamasın
dan da anlaşılır.
10.4.2. Deccalı Inkâr
Hz. Ömer'in hilafet yllarıydı (634-644). ibn-i Abbas'in aktardiğina göre o bir hutbesinde recimden söz ederken şöyle
demişti:
"Sakin recim (taşlayarak cezalandırma)6 hakkında aldammayin. Recim, Allah'ın koyduğu ceza çeşitlerinden biridir. Rasulullah
(s.a.v.) zina edenleri recmetmiş ve ondan sonra biz de recmetik. Eğer
bazı kimselerin 'Omer Allah'n kitabinda olmayan bir şeyi Allah'ın kitabina katmıştır (eklemiştir) diyerek dedikodu yapmalarına kuskulanmasaydım, recmi Mushaf'in bir kenarına yazardım. Omer
b. Hattab, Abdurrahman b. Auf filan filan şahitlerdir ki, Rasulullah recim cezasıni tatbik etmiş, ondan sonra biz de tatbik etmişizdir.
Sizden sonra gin (devir)47 gelir ki, bazı kimseler recmi, deccal, sefaati, kabir azabını ve bir takim kimselerin ateste yandıktan sonradan) çtkacaklarını inkâr edeceklerdir. "248
Hz. Omer'in konuşmasının ana konusu recimdi ve o bu konuda açıklamalarda bulunmaktaydı. "Recim" kelimesi
Kur'an'da yalnız bir ayette geçer. 249 Fakat bu taşlayarak o dürme anlamında değil mecazi anlamda, bilmediği șey
hakkinda görüş ortaya atma muhtevasındadır. Bu açidan
Kur'ân-ı Kerim'in bir kenarına kaydetmevi bile düşünmüştür için
Ömer , Rasulullah'ın tatbik ettiği bu cezayı unutulmaması Orecmin bir ceza olarak uygulandiğına dair kendisini ve başkalarına da şahit olarak anıyordu.

yüksel dedi ki...

Sözlerinin son kısmunda soyledikleri de dikkat çekiciydi.
göre bir gün gelecek, bazı kimseler "recmi, deccal, şefaati kabir azabı ve cehennemde günahuna karşılık yandıktan sonra, arada cemnete gurmeyi inkâr edeceklerdi.
Araşturmalar gösteriyor ki, yirminci yüzyıla kadar Islâm anlerinden deccalı inkār eden çikmamıştır. Yirminci yüzyıl-
da bazı Müslüman araştiricılar tarafından deccali inkâr akımı başlatımiştir.
Hz Omer inkâr edilecek şeyler içinde önce recmi, sonra deccal anyordu. Ardından şefaati, kabir azabını ve cehennemde yandiktan sonra cennete girmeyi siralamaktaydı. Demek zaman ilerledikge, ahir zamanın sonlarına gelindikçe,Rasulullah n icraatlarından, haber verdiğii şeylerdern inkâr
edilenler olacaktır.
Hz. Omerin tespitini, ileri görüşlülükten doğan bir kanaat olarak değerlendirmek mümkün olduğu gibi, bir keramet
olarak almak da mümkündür. Gerçekten günümüzde dediklerini inkár edenler bulunmaktadır.
11.
Deccal Horosan' dan mi Cikacak?
Hz. Peygamber bir aqıklamasında deccalın kimler arasından çıkacağını belirtmişti. Hz. Ebu Bekir, bu konudaki hatırasinda şunları söyler:
"Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem (bir giün) bize söyle konustu
nne d-deccále yahrucu min arzın bi'l-meşrıkı=Mutlaka deccal egrikta (doğuda) bir yerden cıkacaktır. Yukâlu lehâ horasanuya Horasan denir. Yetbe'uhů akvâmun, ke enne vüciühehum

YANITLAYINSİL

yüksel22 Mayıs 2021 11:25
lisândır. (Kelime; te, lam ve sin ile yazılır).
Taylasan omuza atılıp butun bedeni bürüyen, kolu ve sai-
resi olmayan şal diyebileceğimiz bir tüdür. Başa sarılan sa-
HZ. PEYGAMBER"TN
rnğin, omuz üzerine omuz üzerine salınan uçlarına da "taylasan" denir. Basa
hovuna sarılan şallar ve benzerleri hep taylasan olarak isimlendirilir.
4) Hadislerde "Kitâbu'l-Libas" konusu incelenirse sarık ve onun göğse veya sirta sarkitilan ucundan söz edildiği görülecektir. Bu Müslümanlara tavsiye edilir. Sarık ve sarığın bu şekilde sarılması Islâmî bir kiyafettir. Hz. Peygamber ve sahabeleri bu türlü sarıklar sarmışlardır. Daha sonraki devirlerde de
Müslümanlar hep sarıklıdır. Sarık bir simgedir. Sarık denince öncelikle islâm ve Müslüman akla gelir. Taylasanı sarığın sarkan ucu olarak alırsak, deccal taraftarı Yahudiler de taylasan olduklarına göre, onlar da "görünüşte " Müslümandırlar,211
Müslüman gibi giyinip kuşanırlar, onlar gibi görünürler.Müslümanlardan kültürel öğeler almışlardır, yurt ve yerleşim
yeri olarak aynı yerdedirler.
Onlar içinden çıkan büyük deccal da, bu Yahudiler gibi Müslüman görünecek ve bilinecektir.212 Ama o ve ona destek
verenlerin içi dışından farklı olacaktır. Onlar içlerinde Yahudiligi, onun zihniyetini taşıyacaklar, ona hizmet ve destek verecekler, takat görünüşte Müslüman sanilacaklardır. Yukarıdaki açıklama, deccalın Yahudi nüfusun çok ve baskın olduğudir yerleşim merkezinden ve Müslüman bir aileden çıkabileceğini de akla getirmektedir.
Butün bunlard an sonra konuyu șöyle özetleyebiliriz:
a) Deccal, Yahudilerdendir. iik olarak onların bol olduğu yerleşim merkezinde görünecektir ve Müslüman bilinip

yüksel dedi ki...

isândır. (Kelime; te, lam
ve sin ile yazılır).
Taylasan nuza atilıp bütün bedeni bürüyen, kolu ve saiolmayan şal yebileceğimiz bir örtüdür. Başa sarilan save boyuna sarilan şallar ve benzerleri hep taylasan olarak onun goğse veya sirta sarkitilan ucundan söz edildiği görüleresi
nğin, omuz iizerine salınan uçlarına órtüdür da "taylasan" BKolu denir. ve Başa sairiğin, benzerleri hep taylasan olarak isimlendirilir.
clerde "Kitâbu'l-Libäs" konusu incelenirse sark ve
4) Hadislere
cektir. Bu Müslümanlara tavsiye edilir. Sarık ve sariğin bu şekilde sarilması Islââm bir kiyafettir. Hz. Peygamber ve sahabeleri bu türlü sariklar sarmişlardir. Daha sonraki devirlerde de
Müslümanlar hep sarıklidir. Sarık bir simgedir. Sarik denince incelikle Islâm ve Müsluman akla gelir. Taylasanı sariğın sarkan ucu olarak alırsak, deccal taraftarı Yahudiler de taylasan olduklarına göre, onlar da "görüinüşte" Müslümandırlar 21
Müslüman gibi giyinip kuşanırlar, onlar gibi görünürler.
Muüslümanlardan kültürel öğeler almışlardır, yurt ve yerleşim
yeri olarak aynı yerdedirler.
Onlar içinden çıkan büyük deccal da, bu Yahudiler gibi Müslüman görünecek ve bilinecektir.212 Ama o ve ona destek
Verenlerin içi dışından farkli olacaktır. Onlar içlerinde Yahuhiligi, onun zihniyetini taşiyacaklar, ona hizmet ve destek verecekler, fakat görünüşte Müslüman sanılacaklardır. Yukari-
aki açiklama, deccaln Yahudi nüfusun çok ve baskin olduğu bir yerleşim merkezinden ve Müslüman bir aileden
a) Deccal, Yahudilerdendir. ilk olarak onların bol olduğucegini de akla getirmektedir.bunlardan sonra konuyu şöyle özetleyebilmecegi merkezinde görünecektir ve Müslüman
bir yerleşim

YANITLAYINSİL

yüksel22 Mayıs 2021 11:28
halkun ekberu mine'd-deccälı=Adem in yaratılmasi ile kiyametin
kopmasi arasında, deccaldan daha buyuk bir halk (olay ve uaratili
olmad.'derken duydum, W198
Bu açıklama birkaç vecihle tevil edilebilir:
1) Deccal bir insan iken, onun en büyük yaratık (halk
olması, fitnesinin, iktidar ve şevketinin büyük olmasıdır 19
Çünkü Ademin yaratılmasından beri deccaldan (ve deccaliyetten) büyük fitne olmadığı haber verilmiştir.200 Deccal, vü
cutça diğer insanlar gibidir. Eğer cismen pek büyük olsaydı, deccal olduğu herkesçe şüphesiz bilinir, bu da imtihan Sırrına aykirı olurdu.
2) Dünyaca büyük insanlar resimlerinde, harikatürlerini, heykellerinde ve basın yayında büyük ve iktidarlı gösterilir-
ken, fonksiyonu küçük görülen insanlar "kiüçiük " ve "güçsüz "
gösterilirler. Mesela, yirminci yüzyılda dinsiz komünist liderlerin büyüklükleri, "devasa heykellerle ve basın yayın sürekli
onlardan söz etmekle " toplumlara gösterilmek istenmiştir. Yine hürriyetin değeri ve büyüklüğü, büyük hürriyet anıt ve heykellerine yansıtılır. Büyük bir zafer, büyük bir yapı ve anitla simgelenir. Büyük bilinenlere basın yayında, kitaplarda, tarin
yaziminda "büyük ve çok" yer verilir.
3) Yukaridaki hadiste, "deccaldan büyük bir yaratik yoktur denilirken, "halk" kelimesi kullanılmaktadır. Yaratılan her şey
"halk" ve "mahlíik" diye anıldığına göre, kanaatimce, türlü olay ve tarihi vaka da "halk" içinde mütalaa edilmelidir.
Bu takdirde, fizikî manada düşünülen ve yanlış yorumlanan büyüklük Deccalın cismine, boyuna posuna değil; icraat ve

yüksel dedi ki...

tidarına, fitne, bozgunculuk ve dinsizligi yaymasının büyüklüğüne verilmek gerekir.
Bu konuda bir başka açıklama da şöyledir:
Adem'in yaratılışından kiyamete kadar, deccaldan (onun fitne sevketinden) dalha büyiük bir iş yoktur. 201
A) Büvük deccal ve deccallik,-Müslüman dünyayı düşünerek söylersek imanı, Isläm'1, Müslümanlik tezahürlerini
Vikacağı ve engelleyeceği için de "çok muktedir" görünecektir.
Sunu hatırlatalım ki, iman "en büyük ibadet" ise, ondan uzaklastirmak da "en büyük fitne ve tehlike" sayılmalıdır. Bu açidan her çağ ve dönemde, her peygamberin dini karşısında yer
alan deccaller ve deccaliyet, en büyük fitnedir. Buradan hareketle, deccaliyet zamanında irtidatların, ilhadın, iman ko-
nusunda şüphelerin artacaği ve imanın zayıflayacağı açıktır.
Bu açıdan deccaliyet günlerinde, en çok üzerinde durulması gereken şey, onun akım ve cereyanından202 imanları kurtar
mak, deccalı ve deccaliyeti tabulaştırma yerine, Allah'1 tesbih ve takdistir 203
Her çağda yapılanları yıkmak, iyilikleri engellemek ve yasaklamak kolaydır. Mesela, bir camiyi yapmak, ona cemaat
yetiştirmek, insanlara namazı, niyazı öğretmek zor ve çok engellemek buna göre çok kolaydır. Ayrica deccaliyet; in-
eye ihtiyaç duyarken; bir camiyi yıkmak, Islâm ı öğrenmenlardaki ibadet hayatıni, dinin havattaki etkisini zayitlatip

yüksel dedi ki...

Hazreti Süleyman.
Silah kimin elinde ise son sözünde ona ait olduğu görüşünün ne zamana kadar devam edeceğini bir tek yüce Rabbımız biliyor.
Hazret i Adem den
Hatemu l Enbiyaya
Peygamberler Tarihi
Ahmed Lütfi Kazancı. sy. 507.

yüksel dedi ki...

Biraz önce Cibril (a.s) Bana geldi ve: "İnnâ lillah ve innâ ileyhi râci'ûn" dedi. Ben de: "Evet, biz Allah'ınız ve ona dönücüyüz. Fakat ne sebeble böyle söyledin Ya Cibril?" dedim. Buyurdu ki: "Senin ümmetin, çok değil, Senden az bir zaman sonra fitneye düşecektir." Ben de: "Küfür fitnesi mi, yoksa dalalet fitnesi mi?" diye sordum. Buyurdu ki: "Bunların hepsi olacak." "Ben onlara Allah'ın kitabını bırakıyorum, bu fitne nereden doğar?" dedim. Dedi ki: "Allah'ın kitabını bırakmaları sebebiyle dalalete düşerler. Ve bu onların Uleması ve Umerası ile başlar. Umera halkın haklarını kendilerine vermez ve aralarında kıtal vaki olur. Ulema da umeranın arzu ve heveslerine tabi olur ve onların dalalette devamlarına sebep olurlar. Sonra da bu hallerinden çekinmezler." Ben de: "Ya Cibril! Onlardan kurtulmak isteyen kimse ne ile kurtulur?" dedim. Buyurdu ki: "Çekinmek ve sabır etmekle ki, hakları verilirse alırlar, verilmezse vazgeçerler"
Ravi: Hz. Amr İbni As (r.a.)
Sayfa: 10 / No: 9
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Eyvah Arab'a yaklaşan şerden dolayı. Körcesine, kulaksızcasına ve dilsizcesine olan fitneden. O fitne gününde oturan yürüyenden yürüyen de koşandan hayırlıdır. Yazık o fitnede koşan adamlara, kıyamet günü Allah'dan dolayı (görecekleri azabtan)
Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Sayfa: 461 / No: 11
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Şam ehli helak olduğunda, ümmetimde hayır kalmaz. Bununla beraber Deccalla savaş oluncaya kadar ümmetimden bir taifenin "hak üzere" galib olması devam edecektir.
Ravi: Hz. Muaviye İbni Kurre (r.a.)
Sayfa: 65 / No: 6
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Ümmetimden şu üç hasletten fazlasından korkmam:Malları çoğalır, birbirlerini çekemezler vuruşurlar. Kitab ilmini öğrenirler te'vile kalkarlar. Halbuki te'vilini Allah'dan başkası bilmez. (Aldıkları gibi amel etmeleri lazım) İlim sahiplerini görürler de, onlardan istifade etmezler ve onlara ehemmiyet vermezler.
Ravi: Hz. Ebû Malik el Eş'ari (r.a.)
Sayfa: 462 / No: 8
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Meşrutiyet birlikte milletin bütün siyaseti cahillerin elinde kaldı.(D. H. O.) 45.
Bir Hazinenin Anahtari
Risale i Nur Kulliyati Fihrist Ve İndeksi. sy. 451.

yüksel dedi ki...

Abbâsîler devrinde Hz. Peygamber’in soyundan gelenler yeşil sarık giymeye başlamış, fakat yeşil sarık yaygınlaşınca istismarı önlemek için bundan vazgeçilmiştir.

yüksel dedi ki...

Tarihte İslam milletlerin seyyidler de "yeşil sarık" giyerler ve sariklarının rengi ile diğer insanlardan ayırt edilirlerdi.
Hz. Peygamber in açıklamalarının ışığında Deccal ve Deccaliyet
Prof. Dr. MURAT Sarıcık. sy. 79.






yüksel dedi ki...

ki yüzleri deri kaplı kalkanlar gibi" olan bir kavim açiklamasın
dan da anlaşılır.
10.4.2. Deccalı Inkâr
Hz. Ömer'in hilafet yllarıydı (634-644). ibn-i Abbas'in aktardiğina göre o bir hutbesinde recimden söz ederken şöyle
demişti:
"Sakin recim (taşlayarak cezalandırma)6 hakkında aldammayin. Recim, Allah'ın koyduğu ceza çeşitlerinden biridir. Rasulullah
(s.a.v.) zina edenleri recmetmiş ve ondan sonra biz de recmetik. Eğer
bazı kimselerin 'Omer Allah'n kitabinda olmayan bir şeyi Allah'ın kitabina katmıştır (eklemiştir) diyerek dedikodu yapmalarına kuskulanmasaydım, recmi Mushaf'in bir kenarına yazardım. Omer
b. Hattab, Abdurrahman b. Auf filan filan şahitlerdir ki, Rasulullah recim cezasıni tatbik etmiş, ondan sonra biz de tatbik etmişizdir.
Sizden sonra gin (devir)47 gelir ki, bazı kimseler recmi, deccal, sefaati, kabir azabını ve bir takim kimselerin ateste yandıktan sonradan) çtkacaklarını inkâr edeceklerdir. "248
Hz. Omer'in konuşmasının ana konusu recimdi ve o bu konuda açıklamalarda bulunmaktaydı. "Recim" kelimesi
Kur'an'da yalnız bir ayette geçer. 249 Fakat bu taşlayarak o dürme anlamında değil mecazi anlamda, bilmediği șey
hakkinda görüş ortaya atma muhtevasındadır. Bu açidan
Kur'ân-ı Kerim'in bir kenarına kaydetmevi bile düşünmüştür için
Ömer , Rasulullah'ın tatbik ettiği bu cezayı unutulmaması Orecmin bir ceza olarak uygulandiğına dair kendisini ve başkalarına da şahit olarak anıyordu.

YANITLAYINSİL

yüksel22 Mayıs 2021 11:10
Sözlerinin son kısmunda soyledikleri de dikkat çekiciydi.
göre bir gün gelecek, bazı kimseler "recmi, deccal, şefaati kabir azabı ve cehennemde günahuna karşılık yandıktan sonra, arada cemnete gurmeyi inkâr edeceklerdi.
Araşturmalar gösteriyor ki, yirminci yüzyıla kadar Islâm anlerinden deccalı inkār eden çikmamıştır. Yirminci yüzyıl-
da bazı Müslüman araştiricılar tarafından deccali inkâr akımı başlatımiştir.
Hz Omer inkâr edilecek şeyler içinde önce recmi, sonra deccal anyordu. Ardından şefaati, kabir azabını ve cehennemde yandiktan sonra cennete girmeyi siralamaktaydı. Demek zaman ilerledikge, ahir zamanın sonlarına gelindikçe,Rasulullah n icraatlarından, haber verdiğii şeylerdern inkâr
edilenler olacaktır.
Hz. Omerin tespitini, ileri görüşlülükten doğan bir kanaat olarak değerlendirmek mümkün olduğu gibi, bir keramet
olarak almak da mümkündür. Gerçekten günümüzde dediklerini inkár edenler bulunmaktadır.
11.
Deccal Horosan' dan mi Cikacak?
Hz. Peygamber bir aqıklamasında deccalın kimler arasından çıkacağını belirtmişti. Hz. Ebu Bekir, bu konudaki hatırasinda şunları söyler:
"Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem (bir giün) bize söyle konustu
nne d-deccále yahrucu min arzın bi'l-meşrıkı=Mutlaka deccal egrikta (doğuda) bir yerden cıkacaktır. Yukâlu lehâ horasanuya Horasan denir. Yetbe'uhů akvâmun, ke enne vüciühehum

yüksel dedi ki...

Emaneti olmıyanın imanı, tahareti olmayanın namazı ve namazı olmayanın da dini yoktur. Namazın dindeki yeri, başın gövdedeki yeri gibidir.
Ravi: Hz. İbni Ömer (r.anhüma)
Sayfa: 463 / No: 5
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Halk için iyi veya kötü, bir hükümet lazımdır. Amma iyisi taksimde adalet yapar, ganimeti aranızda eşit taksim eder. Facire gelince; mü'min onda mübtela kılınır. Halbuki facir hükümet bile "herc"den daha hayırlıdır. Denildi ki; "Herc nedir Ya Resulallah?" Buyurdu ki, öldürme ve yalandır (anarşi)
Ravi: Hz. İbni Mes'ud (r.anhüma)
Sayfa: 464 / No: 9
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Belanın nüzulünden evvel ve nüzulünden sonra, Kur'an dan bir şey yazıp da takmakta beis yoktur.
Ravi: Hz. Âişe (r.anha)
Sayfa: 464 / No: 2
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Sene yüz otuz beş olunca, Davud oğlu Süleyman (a.s.)'ın deniz adalarında hapsettiği şeytanların azılıları serbest kalır. Ve onların onda dokuzu lrak'a gider. Ve orada Kur'an hakkında (şeytanca) mücadele ederler. Onda biri ise Şam'da kalır.
Ravi: Hz. Ebû Said (r.a.)
Sayfa: 60 / No: 1
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Ahir zaman geldiğinde, ümmetimin erkeklerine, peştemalla bile olsa hamama girmeleri haram olur. Dediler: "Ya Resulallah, bu nedendir?" Buyurdu ki: "Zira onlar çıplak insanların üzerine girerler veya onların üzerine çıplak insanlar girer. Agah olunuz ki, Allah Teala bakana da kendisine baktırana da lanet etmiştir."
Ravi: Hz. Zahri (r.a.)
Sayfa: 60 / No: 2
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Kıyamet günü olduğunda, kafire ameli bildirilir. Lakin o inkar edip mücadeleye girişir. Ona denilir ki: "İşte şunlar senin komşularındır. Aleyhinde şahidlik ediyorlar." O der ki: "Yalan söylüyorlar". O zaman denir ki: "Ailen ve kavmin de böyle söylüyor." O der ki: "Onlar da yalan söylüyorlar." Kendisine: "Peki öyleyse yemin et." denilir. O da yemin eder. Sonra Allah, o kafirleri susturur. O zaman kafirlerin kendi dilleri kendisi aleyhinde şahidlik eder. Bunun üzerine Allah onları cehenneme atar.
Ravi: Hz. Ebû Said (r.a.)
Sayfa: 60 / No: 6
Ramuz El-Ehadis

yüksel dedi ki...

Kıyamet günü olduğunda, belaya müptela olan kimseler getirilir. Lakin onlar için divan açılmaz, mizan kurulmaz ve sıratta konulmaz. Onların üzerine ecir dökülür de dökülür.
Ravi: Hz. Ömer (r.a.)
Sayfa: 58 / No: 14
Ramuz El-Ehadis

«En Eski ‹Eski   4401 – 4600 / 6314   Yeni› En yeni»